diorex
Dedas

Kafkaslar - Alexandre Dumas Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kafkaslar kimin eseri? Kafkaslar kitabının yazarı kimdir? Kafkaslar konusu ve anafikri nedir? Kafkaslar kitabı ne anlatıyor? Kafkaslar kitabının yazarı Alexandre Dumas kimdir? İşte Kafkaslar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.02.2022 16:00
Kafkaslar - Alexandre Dumas Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Alexandre Dumas

Çevirmen: Haktan Birsel

Orijinal Adı: Voyage au Caucase

Yayın Evi: IQ Kültür Sanat Yayıncılık

İSBN: 9789752554450

Sayfa Sayısı: 592

Kafkaslar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dumas, 1958 yılının Kasım ayında Kafkaslara ayak bastığında, bu coğrafya şimdiye kadar içine nüfuz edilmemiş bölgelerden birisiydi. Çok ama çok uzun zamanlardan beri Karadeniz ile Hazar denizi arasına yerleşmiş devasa dağ zincirleri içinde kalan bu geniş ve muhteşem alan, çok değişik etnik özelliklere sahip toplulukları barındırıyordu. Ermeniler, Çeçenler, Lezgiler, Tatarlar, Azeriler, Gürcüler, Ruslar ve daha birçokları… Hepsi de sürekli bir kaynaşma içerisindeydi.

Dumas bir tarentas üzerinde ve işini bilen kılavuzlarla bizi bu coğrafyanın içine çekmiş ve bilinmezlik düğümünü adım adım çözmüştür. Kasabalıların eğlenceleri ve bayramları, dağlıların saldırıları, pazar ziyaretleri, camiler ve ölüm cezalarının uygulanışları, av partileri, dini ayin alayları, kervansarayların ziyaret edilmesi gibi her adımı okuyucuyu şaşırtacak ve meraklandıracaktır.

Fakat bu yolculuk aslında sadece manzara görmek amaçlı değildir. Fark edilir ölçüde gözleme yöneliktir. Burada onun hakkaniyet ve moderniteden ne anladığına bağlı yorumları da vardır. Hepsi de bugün için bütün dikkatlerin toplandığı Kafkas toplumları ile ilgilidir. İşte 19. Yüzyılın büyük yazarlarından birisinin gözünden incelemeler ve gözlemler ile dolu büyük bir eser.

Kafkaslar Alıntıları - Sözleri

  • -Yəni güman edirsiz parisli oxucuları bir avar xan qızının və ya bir azərbaycanlı bəyin məhəbbəti maraqlandıracaq? -Niyə də yox? Ürək elə bütün dünyada ürəkdir. -Elə olmağına elədir. Lakin hisslər özünü müxtəlif tərzdə göstərir.
  • Pərvərdigara insan oğluna həqiqi və gözəl olan hər şeyi duymaq qabiliyyəti bəxş etmişdir. Biz isə nədənsə, keçmişə nəzər salsaq, inam və etiqadlara kefimiz istədiyi kimi çulğalanmaq hisslərindən məhrum olmuşuq. Bununla belə xəyal və təxəyyülün izi itib getməmişdir. İnsan çalışır ki, heç olmasa xəyalında nəsə yaratsın və onu yaşatsın. O özünü aldatsa da, qəlbində cah-cəlallı saraylar qurur.
  • "Bir savaş öncesi bir Touschine lideri yanında üç oğlu ile Rus kuvvetlerinin içinde ilerliyordu. Bir an büyük oğlunun yaralandığını fark etti. Onu çok seviyordu ama savaş alanında hiç bir şekilde zayıflık belirtisi gösteremezdi. Ama gerçekte kalbi çok yaralanmıştı. Babanın adı Chette idi. Muhtemelen Müslümanların "Şeytan" kelimesinden geliyordu ismi. Oğlunun adu Gregori idi. Babasını da bir süre sonra yaralı oğlunu götürdükleri eve bıraktılar. Chette onun yanındaydı artık. Çok acı çekiyordu, hüzünlüydü, yenilmişti. Chette yaralı oğlunun yanına yaklaştı ve onun ağladığını gördü. - "Bir erkek mi yoksa kadın mı doğurttum?" dedi + "Bir erkek" dedi acıyla Gregori - "O halde bu genç ve cesur erkek neden ağlıyor?" Gregori babasına bir şey söylemek istedi. Ağzını açtı ama vakti geçmişti. Halının üzerinde can verdi. Ardından büyük acı içinde ki Chette oğlunu masanın üzerine taşıdı. Kapıyı açtı ve tahtalarına 75 çentik açtı. İçeriye girdi ve Gregori'yi 75 parçaya bölerek her parçasını bir çentiğe açtı. Askeri bunu görünce şaşırdı. Hemen Chette'ye neden böyle bir şey yaptığını sordu. - "Gregori'nin öcü için" dedi. "Bir ay içinde bu parçaların sayısı kadar Lezgi eli asacağım buraya" Gerçekten de dostlarını ve akrabalarını topladı. Hepsinden birer tane Lezgi eli astı. Dost ve akrabalarının getirdiğiyle bir ay sonra kapıda 75 Lezgi eli sallanmaktaydı. Birgün bir Tuouschine sevdiği kıza giderek kendisi ile evlenmesini ister. Kızda ona: - "Kapıma asmak için kaç tane Lezgi eli kestin" der. Genç Touschine sıkılarak geri döner çünkü daha hiç bir savaşa girmemiştir. Hemen Chette'yi bulur ve üzüntüsünün nedenini anlatır. Chette ona: "geri dön ve sevdiğin kıza sor bakalım, kaç tane Lezgi eli istiyormuş" der. O daha önce sormuştur ve cevabını biliyordur. "3 yada daha az" der. Chette biraz düşünür ve kararını genç adama söyler: "Bir daha ki çatışmada beni takip et." - " Ama bir daha ki çatışmanın ne zaman olacağı belli değil." Chette: "O halde gel benimle, ben her zaman hazırlıklıyım." Beraberce 15 gün önce yaşanmış çatışma alanına giderler. Orada Chette'nin sakladığı Lezgi cesetlerini bulurlar. 9 tane ceset vardır ve 9 el koparırlar. Chette genç aşığa bunlardan 3 tane verir ve "kız daha fazlasını isterse yanıma gel" der. Genç aşık elleri kıza götürür ve kapısına çiviler. Kızda onunla evlenmeyi kabul eder kasaba da düğün yapılır. Chette Lezgiler için ün salmış korkulu bir rüyadır. Anneler çocukları yaramazlık yaptığında "Seni Chette'ye söylerim bak!" diye korkuturlar. Çocuklarda hemen yaramazlıklarına son verir. Chette'ye inanmayan çocuklarda hemen ağlamaya başlar. Bu konuşmalar akşam olduğunda ise anneler daha ileriye giderek pencereyi açar ve bağırır: "Chette! Chette! Chette! Hemen gel ve bu ağlayan çocuğun elini kopar susmazsa." Sonra da çocuğun elini pencereden dışarı uzatır. Çocuk korkudan ve acıdan donmuş kalmıştır. Çünkü anlatılanlara göre bir gün Chette bu çağrıyı duymuş o pencereye yaklaşmış ve pencerenin dışında gördüğü küçük eli bir bıçak darbesiyle koparıp almıştır" Alıntı: Kafkaslar sayfa: 374 - 376 arası - Alexandre DUMAS - IQ Kültür Sanat Yayınları

Kafkaslar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sevgili Dumas'ın bu okuduğum ikinci seyehatnamesiydi. Mısır ve sinada on beş gün den sonra kafkasları da okuma fırsatı buldum. Ben seyahatname okumayı seven birisi olarak değil, Dumas seven birisi olarak bu kitaba başladım. Gerçekten kafkaslara, oranın tarihine ilginiz yok ise size asla önermem ama oralarla ilgili fikir sahibi olmak istiyor iseniz o zaman Dumas tan iyisini mi bulacaksınız? Hadi iyi okumalar... (Bilal Aydın)

Bir ara "kitap okuyamama dönemi" gibi buhranlı dönemlerim oldu. O buhranlı anlarımda elime aldığım Voyage au Caucase (Kafkas Seferi) ardından okuyacağım tüm kitaplar için yeniden yol açtı.. Alexandre Dumas, 1858-1859 yılları boyunca Kafkazı ( Azerbaycan, Moskova, Gürcistan) dolaşmış, buraları gezdikten sonra İstanbul`a geçmiştir. Benim elimde olan kitap`da yalnız Azerbaycan seyahati hakkında yazılmış bölümler mevcut. Ama yine de arada Dumas başka ülkelerden de söz ediyor. Kitap, yazarın seyahat notları, anıları dersek yanılmayız. Çok iyi bir gözlemciymiş kendisi. Azerbaycan`da Derbend, Bakı, Şamaxı, Nuxa`yı dolaşmış. Yazdıklarından en çok Bakı`ya vurulduğu belli oluyor. Hazar denizinden ayrılırken gözleri bile dolmuş :) Dolmaması ne mümkün, öyle bir güzellik karşısında... En çok sevdiğim şey Dumas`ın açık sözlülüğü. Neyi beğenmemiş ise direk yazıyor ve bunları da hiç bir oynama yapmadan basmışlar. Bazı şeyleri, olayları oldukça yanlış anlamış. Hatta komik algılanacak seviyede yanlış anlamış dersem daha doğru olur. Yine de editörlerin dip not olarak verdikleri bilgilerden doğruları anlıyorsunuz. Azerbaycan halkının misafirperverliğini yadırgamış. Bir yerde Dumas; " Her kes beni evine davet ediyor, en güzel yemekleri yediriyor, en manzaralı odalarda ağırlıyor, gittiğimi öğrendiklerinde adeta yalvarıyorlar. Bazıları kim olduğumu bile bilmiyor. Acaba, bu insanlar beni birileri ile mi karıştırıyor ki?" demiş. Ah, Dumas eskiden böyleydik işte biz... Kitap`da yazarın arkadaşı- Moyne`nin çekdiği resimlerde mevcut. Bu resimlerse ayrıca güzellik katmış kitaba. Dumas ile 1850 yıllar Azerbaycan`ı karış karış gezmek farklı serüvendi. Adeta onunla beraber ben kebap yemiş, "samavar"dan çay içmiş, atla dolaşmış gibi oldum. İçimde bir burukluk kaldı sayfalar arasında dolaştıkça. Eskiden ne saf, doğru, sözüne güvenilir insanlarmışız biz... Dumas diyor ki; " Bir Azerbaycanlı bir şey için söz verdi mi kimse inanmamazlık etmez. Çünkü her kes bilir ki, Azerbaycanlı sözünün arkasında ölüm bile olsa durur. " Yazacak çok şey var aslında. Mesela, Dumas`ın silahlara böyle düşkün olduğunu bilmiyordum. Gittiği her yere silahlarıyla gidiyor (bununla hep gurur duyar) kim silah hediye etse sevinerek alır. Azerbaycan`da verilen tüm hediyeleri kabul etmiştir çünkü; "Bir Azerbaycanlının verdiği hediye geri çevrilmez, onlar bunu sana samimi kalpten hediye ederler." diyor. Ya da kendince bahane uyduruyor :)) İyi ki şimdi gelmedin Dumas... Hazar petrolden başka koku vermiyor.. Keyifli okumalar.. (Aysel)

Kafkas Tarihi: Kitap gayet güzel. Fazla sıkıcı değil. Şuan 200küsürüncüncü sayfadayım. Yazar Fransalı ve ölmüş gitmiş adamın arkasından konuşmak gibi olmasın haddinden fazla silah düşkünü. (Aykut Barış ÇELİK)

Kitabın Yazarı Alexandre Dumas Kimdir?

Alexandre Dumas Pére... Fransız yazar. Monte Kristo Kontu, Üç Silahşörler, Siyah Lale ve Demir Maske gibi tarihi romanlarıyla tanınır. Üçyüze yakın macera romanı yazmıştır. 19. yüzyılın en verimli ve en sevilen Fransız yazarlarındandır. Önce oyunları daha sonra da tarihsel romanlarıyla büyük ün kazanmıştır. Özellikle, Kardinal Richeliey dönemindeki gözüpek kahramanı anlattığı romantik tarzda yazdığı Üç Silahşörler (1844) ve Monte Kristo Kontu (1845) en tanınmış yapıtlarındandır. Dumas'nın renki, açık yürekli, kimi zaman pek inandırıcı olmayan bir üslupla kendi olağanüstü yaşamındaki olayları aktardığı Anılar (1852-54) adlı yapıtı romantik dönem Fransız edebiyat yaşamına ışık tutar. Dumas, geçimini sağlamak amacıyla genç yaşta Paris'e gitmiştir. Avukat olmayı planlamış ama geleceğin Fransa Kralı Orléans dükü Louis-Phlippe'nin hizmetine girmiştir. Sonra da şansını tiyatroda denemeye karar vermiştir. Yazdığı oyunlar döneminde olduça ilgi görmüştür. III. Henry ve Sarayı (1829) adlı oyununda Dumas, Fransız Rönesansının gösterişli bir tablosunu çizmiştir. Napoléon Bonaparte (1831) yeni ölen imparatorun efsaneleşmesini sağlamıştır. Dumas, oyun yazarken tarihsel romanla da ilgilenmeye başlamış ve renkli bir tarihsel fonla, genellikle 16. ve 17. yüzyılda geçen heyecanlı öyküler yazmayı hedeflemiştir. Kalıcılığını da oyunlarıyla değil, bu tarihsel romanlarıyla sağlamıştır. Romanlarındaki kahramanlarında iyi-kötü ayrımı oldukça belirgindir. Victor Hugo gibi romantik akımın başlıca yazarlarındandır. Dumas başarı kazandıkça kendini pahalı zevklere vermiş ve borçlarını ödeyebilmek için daha fazla yazmaya başlamıştır. Aynı zamanda gazeteciliğe de başlamış, gezi kitapları yazarak para kazanmaya çalışmış ama başarılı olamamıştır. Alexandre Dumas'nın eserlerini, özellikle de "Üç Silahşörler"'i yazarken tarihi oldukça saptırdığı, olaylara fazlasıyla hayâl gücünü kattığı söylenir. Bu söylentiler kulağına kadar gelince Dumas, "Tarihe tecavüz ettiğimi söylediler ama çok güzel çocuklar doğdu" demişti. Alexandre Dumas 1870'te, Dieppe yakınlarında ölmüştür.

Alexandre Dumas Kitapları - Eserleri

  • Monte Cristo Kontu
  • Üç Silahşor
  • Siyah Lale
  • Demir Maske
  • Binbir Hayalet
  • Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra

  • Üç Silahşörler (Çizgi Roman)
  • Kafkaslar
  • Sainte - Hermine Şövalyesi
  • Üç Silahşörler - Kraliçenin Hizmetinde
  • Monte Kristo Kontu - Çalınan Taç
  • Pauline
  • Mısır ve Sina'da On Beş Gün

  • La Reine Margot
  • Mutfak Sözlüğüm
  • Tepedelenli Ali Paşa
  • Üç Silahşörler - Kralın Hizmetinde
  • Metres / Milady
  • Kraliçenin Elmasları
  • Robin Hood

  • The Nutcracker
  • Üç Silahşörler 3
  • Kaçış ve Yaşanmış Hikayeler
  • Üç Silahşörler 4
  • Üç Silahşörler 5
  • Kamelyalı Kadın

Alexandre Dumas Alıntıları - Sözleri

  • “Bekleme bir tür çılgınlık, çılgınlık da çok fazla umut değilse nedir?..” (Üç Silahşörler 3)
  • "Sana,hatıranda benim için hiçbir yer kalmayacak kadar sakin,mesut ve huzurlu bir hayat dilerim. “ (Monte Kristo Kontu - Çalınan Taç)
  • "Geçmişi bilmek, gelecekten haber vermekten kötüdür." (Üç Silahşörler 2 - Yirmi Yıl Sonra)
  • "Ben insanlardan çok fikirleri merak ediyorum." (Üç Silahşörler 3)
  • Ayrılık da ölüm kadar etkilidir… (Monte Cristo Kontu)
  • “Eskisi gibi değilim artık..” (Üç Silahşörler 3)

  • Sizi her gördüğümde, yüreğimdeki mücevher kutusuna bir elmas daha koyuyorum. (Üç Silahşörler (Çizgi Roman))
  • Güvendiğiniz kim var? Hiç kimse. (Demir Maske)
  • "Talihin büyük dönemeçleri umutsuz durumlarda birdenbire ortaya çıkmıştır." (Üç Silahşörler 3)
  • ... Ben basit bir kurala inanıyorum: Tanrı iyinin ne olduğunu eğitimle öğrenmemiş bir kadını hep iki yoldan oraya götürür: Bunlar aşk ve acıdır; zorlu yollardır. Bu yollara düşenlerin ayakları yara bere içinde kalır, elleri dilim dilim yarılır ama aynı zamanda yolun iki yanındaki böğürtlen dikenlerinin üzerinde kötülüğün yakut damlalarını bırakırlar. Tanrı huzurunda utanmayacak ve çıplaklıkla gayelerine ulaşırlar... (Kamelyalı Kadın)
  • ... Çünkü ölüm yanımda duruyor. Sense benden o kadar çok uzaktasın ki... (Kamelyalı Kadın)
  • Bu kadar çabuk ayrılacaktık madem, karşılaşmamıza hiç değmezdi. (Binbir Hayalet)
  • İnsanlar bilhassa kötü davrandıklarında sözcüklerin değeri hususunda yanılırlar ve tam da yüceltilmeyi hak edenleri alçaltmak için onlara hakaret ederler. (Sainte - Hermine Şövalyesi)

  • Ama içgüdülerden gelen nefret acımasızdır, hiçbir biçimde sönmez; kimi zaman küllenir gibi olur, ama bu küllerin altında daha fazla şiddetlenir. (Üç Silahşörler 4)
  • “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” (Üç Silahşörler 5)
  • Hırslı bir insan erişemeyeceği şeyleri arzular. (Demir Maske)
  • "Ölümden çekinenin sevgisi az olur!" (Sainte - Hermine Şövalyesi)
  • -Kedilerden ve farelerden daha tehlikeli bir hayvan var! -Hangisi? -İnsan! (Siyah Lale)
  • Bildiğiniz gibi en tehlikeli mermiler düşmandan gelmiyor. (Üç Silahşörler (Çizgi Roman))
  • "...bir başkası için ömrü boyunca yas tutacak birini tanımıyorum..." (Üç Silahşor)

Yorum Yaz