diorex
sampiyon

Kahire Saçlarımı Geri Ver - Nevâl El-Seddavi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kahire Saçlarımı Geri Ver kimin eseri? Kahire Saçlarımı Geri Ver kitabının yazarı kimdir? Kahire Saçlarımı Geri Ver konusu ve anafikri nedir? Kahire Saçlarımı Geri Ver kitabı ne anlatıyor? Kahire Saçlarımı Geri Ver PDF indirme linki var mı? Kahire Saçlarımı Geri Ver kitabının yazarı Nevâl El-Seddavi kimdir? İşte Kahire Saçlarımı Geri Ver kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 24.03.2022 12:00
Kahire Saçlarımı Geri Ver - Nevâl El-Seddavi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Nevâl El-Seddavi

Çevirmen: Osman Akınhay

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789753167468

Sayfa Sayısı: 92

Kahire Saçlarımı Geri Ver Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yüz binlerce hapishane, milyonlarca hücre... Evler, mutfaklar, yatak odaları, hastaneler, dershaneler ve batakhaneler... Bir yanda Kahire'nin dar sokaklarında ürkek tavşanlar gibi yürüyen, öbür yanda geniş kalçalarıyla aynı şehrin ünlü göbek dansını icra eden mahkumlar... Sabahın, öğlenin, gecenin mahkumları... Hepsi de aşılmaz, çıkılmaz, kaçılmaz görünen zindanlar ve hepsi de özellikle kadınlar için. Peki, hangi kadın, kilitleri asırlık geleneklerle taşlaşmış bu zindandan kaçabilir? Hangi kadın böyle bir bedeli göze alabilir? Hangi kadın bütün bir toplumu karşısına alacak özgürlük tutkusuna sahip olabilir? Arap dünyasında, ezici baskıya rağmen özgürlük ateşiyle yanan kadınlar geçmişte de vardı, şimdi de var, gelecekte de var olacak. İşte Neval el-Saddavi, Kahire, Saçlarımı Geri Ver adını taşıyan romanında bu kadınlardan birini anlatıyor. Onun kahramanı, on yaşında görücüye gösterilen, üzerindeki tonlarca baskıya rağmen annesine, babasına, çevresine ve bütün bir erkek toplumuna direnerek tıp okuyan, doktorluğun yanı sıra kimliğini bulmak için de kıyasıya mücadeleye girişen bir kadın. Herhalde her kadının içindeki isyan çığlığını en güzel kelimeleriyle, hayatıyla ortaya koyan bir kadın..

Kahire Saçlarımı Geri Ver Alıntıları - Sözleri

  • "Bir kadının hem akıllı hem de güzel olması pek kolay bir şey değil." "Niçin?" "Bilmiyorum." "Öyleyse sana ben söyleyeyim: Çünkü bir kız, daha ilk çocukluk günlerinden beri, kendisinin sadece bir vü­cut olduğuna, başka bir şey olmadığına inanacak şekilde yetiştirilir. Bu yüzden hayatının geri kalanı boyunca bü­tün ilgisini vücuduna yöneltir; üzerinde durulması ve ge­lişmek üzere teşvik edilmesi gereken bir zihni de oldu­ğunun farkına bile varmaz." "Niçin böyle davranırlar peki?" "Çünkü, hayatta kilit mevkileri işgal eden erkekler, kadınların, canları istediği zaman bacaklarının arasına girebilecekleri, güzel ve aptal hayvanlardan fazla bir şey olmasını istemezler. Erkekler kadınların kendilerinin eşi ya da ortağı olmasını da istemezler; onların tek istedik­leri, kadınların ikinci planda kalmaları ve onlara hizmet etmeleridir."
  • Hayatımda döktüğüm ilk gözyaşlarının nedeni, kesinlikle okulda derslerimin kötü olması ya da kıymetli bir şeyimi kaybetmem yüzünden değil, sadece bir kız çocuğu olduğum içindi.
  • Bu bir erkek vücudu muydu; dış tarafı kıllarla kaplı, içi çürüyen ve kokan organlarla dolu, beyni yapışkan bir beyaz sıvının içinde yüzen ve kalbi kıpkırmızı kanlar içinde olan? İçiyle dışıyla ne kadar da çirkindi... Akla gelebilecek en çirkin şeydi!
  • Annem, niçin ağabeyim ile benim aramda muazzam farklılıklar bulmuş ve erkekleri, hayatım boyunca mutfakta hizmet etmem gereken birer Tanrı gibi göstermeye çalışmıştı ki?
  • "Güçlü bir kişiliği olan, zeki bir kadının dişiliğini anla­yan erkeklerin sayısı fazla değil."
  • Herkes yanılır. Hayat doğrularla yanlışlardan oluşur. Neyin doğru olduğunu sadece yanlış yaparak öğrenebiliriz. Yanlış yapmak zayıflık ve aptallık sayılmaz, ama yanlış yapmayı sürdürmek böyle sayılır.
  • Ağabeyim rahatlıkla oynar, zıplar ve taklala. atardı; bense eteğim yanlışlıkla dizlerimin bir santim üzerine bile sıyrılsa, annemin, bir hayvanın avını olduğu yere mıhlayan sert bakışlarıyla karşılaşır ve hemen toparlanarak vücudumun o utanç verici yerlerini kapatırdım. Utanç verici! Bende olan her şey utanç vericiydi ve ben henüz sadece dokuz yaşında bir çocuktum.
  • Zaferin anlamını hayatımda ilk defa kavrıyordum; demek ki korku yalnızca yenilgi getiriyor, zafer ise cesaret gerektiriyordu.
  • ...Yalnızlık ne kadar soğuk, sessizlik ne kadar acıydı!!!
  • Bir adamın bir kadın üzerindeki denetim kurma çabasında en çok kafayı taktığı zayıf nokta buydu: Kadının başka erkeklerden korunması gerekliliği. Erkeğin kendi kadınına duyduğu kıskançlık: Erkek aslında kendisi adına korkar, ama kadın adına korktuğunu iddia eder; onu mülkiyetine almak ve onun etrafında kalın duvarlar örmek için korunması gerektiğini öne sürer.
  • " Yalnızlık ne kadar soğuk , sessizlik ne kadar acıydı..."
  • İçimde bir yerde, arkadaşlığa karşı , hiç bir şarta bağlanmayan, kısıtlamasız, her şeyi kucaklayan bir yoldaşlığa karşı , benimle olacak, benimle konuşacak, beni dinleyecek, benimle birlikte kanat takıp cennetin sonsuzluklarına uçacak insanlara karşı müthiş bir özlem duymamdı.
  • ..."1kadının hem akıllı hem de güzel olması pek kolay 1şey değil." "Niçin?" "Bilmiyorum." "Öyleyse sana ben söyleyeyim: Çünkü 1kız, daha ilk çocukluk günlerinden beri, kendisinin sadece 1vücut olduğuna, başka 1şey olmadığına inanacak şekilde yetiştirilir. Bu yüzden hayatının geri kalanı boyunca bütün ilgisini vücuduna yöneltir; üzerinde durulması ve gelişmek üzere teşvik edilmesi gereken 1zihni de olduğunun farkına bile varmaz." "Niçin böyle davranırlar peki?" "Çünkü, hayatta kilit mevkileri işgal eden erkekler, kadınların, canları istediği zaman bacaklarının arasına girebilecekleri, güzel ve aptal hayvanlardan fazla 1şey olmasını istemezler. Erkekler kadınların kendilerinin eşi ya da ortağı olmasını da istemezler; onların tek istedikleri, kadınların ikinci planda kalmaları ve onlara hizmet etmeleridir."...
  • Fiziksel bir hastalığın, ruhsal bir hastalıkla kıyaslandığında hiçbir önemi yok gibiydi.
  • ..."Güçlü 1kişiliği olan, zeki 1kadının dişiliğini anlayan erkeklerin sayısı fazla değil." "Bence," dedi, "1kadının vücudu ne kadar güzel olursa olsun, aptalsa, zayıfsa, yapmacıksa ya da kendinden emin değilse, gerçekten kadınsı değildir o." "Peki, ya erkeklik?" diye sordum. "Çoğu kadın erkekliğin 1adamın sekste iyi olup olmadığıyla ölçüldüğünü düşünür." "Benim fikrimce," dedim, "1erkek sekste ne kadar iyi olursa olsun, aptalsa, zayıfsa, yapmacıksa ya da kendinden emin değilse, gerçekten erkeksi değildir."...

Kahire Saçlarımı Geri Ver İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sen bir kadınsın, yapmaman gereken şeyler var ve tabi olduğun durumlar...!: -Kadın olmak, kendi vücüdundan utanmaktır(!) "Utanç verici! Bende olan her şey utanç vericiydi ve ben henüz sadece dokuz yaşında bir çocuktum." Sayfa 2 Kadın, annesinin çizdiği yolu izlemelidir(!) "Oysa benim hayatımı, geleceğimi ve vücudumu, saçımın son teline kadar annem kontrol ediyordu. Niçin? Beni doğurduğu için mi? Ama beni doğurmuş olması niçin ona böyle bir ayrıcalık kazandırıyordu?" Sayfa 9 *Bizleri dünyaya getiren araçların, vasıtaların üzerimizde hak iddia etmeleri sizce de saçma değil mi? -Kadın, herkesin içinde kahkaha atamaz(!) "Annem bana her zaman bir kızın başka insanların duyacağı şekilde gülmemesi gerektiğini söylediğinden, eskiden kahkahalarım da bir sese dönüşmeden önce dudaklarımda hemen sönüverirdi." Sayfa 37 -Kadının satılık bir vücudu vardır ve bununla ilgilenmek zorundadır, aklı ile değil(!) "Çünkü bir kız, daha ilk çocukluk günlerinden beri, kendisinin sadece bir vücut olduğuna, başka bir şey olmadığına inanacak şekilde yetiştirilir. Bu yüzden hayatının geri kalanı boyunca bütün ilgisini vücuduna yöneltir; üzerinde durulması ve gelişmek üzere teşvik edilmesi gereken bir zihni de olduğunun farkına bile varmaz." Sayfa 50 -Kadın, erkeğe hizmet etmek için vardır(!) "Erkekler yemek yemek için evlenir." Sayfa 53 -Kadın, evlenerek erkeğin tapulu malı olur(!) "Ben erkeğim." "Eee?" "Reis benim." "Neyin reisi?" "Bu evin ve onun içindekilerin, sen dahil." Sayfa 56 -Evlilik cüzdanı=Tapu "Kalbimin ve aklımın sesine uymamış, bu adamın istediklerini yapmış, dükkan ya da ev kiralama kontratına benzeyen bir evlilik sözleşmesine imza atmıştım." Sayfa 59 (Tabulaştırılmış bazı kavramlar.) 1957. Bu dönemde kaleme almış eserini Neval El-Seddavi, 64 sene evvel. Ama hâlâ değişen pek bir şey yok. Çünkü kadın, toplum tarafından dışlanmaya ve birtakım yükümlülüklerle cebelleşmeye devam ediyor. Nerden mi biliyorum? Sıfır Noktasındaki Kadın adlı eserini okuduktan sonra çevremde bulunan kadınları gözlemlemeye başladım. Ve; Annem yeğenlerime "Kadın dediğin sesli gülmez." dedi. Ablama, sofrayı kaldırması için yardım ettiğimde "Sen karışma, bu kadınların görevi." dedi. Bla bla bla... başka örnekleri de var ama bu kadarı kâfi. Toplum tarafından çok iyi bir şekilde empoze edilen bu düşünceler, yıllardır sürüyor ve sürmeye devam edecek gibi. Yazarımız bunu yıkmak için elinden geleni yapmış, bu eseri ile gözler önüne seriyor bunu. Tek başına, bir kadın olarak dimdik nasıl ayakta kalınabileceğini ve neler başarabilineceğini anlatıyor bizlere. Okuruna sorduğu sorularla insanı kapsamlı bir düşünmeye sevk ediyor: "Niçin hayatta hiçbir şey olması gerektiği gibi yürümüyordu? Niçin gerçeği ve adaleti aşan, daha geniş kapsamlı bir anlayış birliği oluşmuyordu? Niçin anneler, kızlarının erkeklerle aynı olduğunun farkına varmıyorlar ya da erkekler, kadınları kendi eşitleri ve hayat ortakları olarak görmüyorlardı? Niçin toplum bir kadına, bedenini olduğu kadar zihnini de kullanarak normal bir hayat sürme hakkı tanımıyordu?" Sayfa 71 Bu yazarın kitaplarını okuyun, okutturun! Bu dünyada yaşamak zor, kadın olup yaşamak daha zor. Bunu kolaylaştırmak bizim elimizde... Bu sayacı kırmak, durdurmak bizlerin elinde. http://anitsayac.com/ Güzellikle, iyilikle kalın. (Umut)

Yorum kitaptan; Niçin hayatta hiçbir şey olması gerektiği gibi yürümüyor? Niçin gerçeği ve adaleti aşan, daha geniş kapsamlı bir anlayış birliği oluşmuyor? Niçin anneler, kızlarının erkeklerle aynı olduğunun farkına varmıyorlar ya da erkekler, kadınları kendi eşitleri ve hayat ortakla­rı olarak görmüyorlar? Niçin toplum bir kadına, bede­nini olduğu kadar zihnini de kullanarak normal bir hayat sürme hakkı tanımıyor? Peki ya ; Hata yapan kız kardeşini doğrayan adam, başka erkeklerin kız kardeşlerine karşı yanlış yapmamışmıydı hiç? Ma­sum kızı kandıran kurdun kendisi, evinde hapis tuttuğu başka bir kız evladın babası değil miydi? Karısına sada­katsizlik eden erkek, namusunu savunmak adına karısı­nı öldüren koca değil miydi? O erkekle ilişkiye giren sa­dakatsiz kadın da başka kadınlar hakkında dedikodu ya­pıp duran birisi değil miydi? Aşk ve tutku şarkıları söy­leyip duran toplumla, aşık olanlar ya da tutkuya kapılan­lar için darağacı kuran toplum aynı değil miydi? (Fulya Serbes)

Neval el-Saadavi'nin çocukluk ve gençlik yıllarını ana konu olarak ele aldığı otobiyografik romanı. Coğrafya Ortadoğu olunca ''anlatılanlar bizim ülkenin de hikayesi'' durumu yaşanıyor her satır arasında. Çocukluk döneminde ağabeyinin ardını toplayan, ev içi işlerde çalışan, oyun çağını ''iş öğrenerek'' geçiren yazarımız ilk gözyaşını bunun için döktüğünü yazıyor eserinde. Keza bir çocuk kalbinin kırılmış olmasının ne anlama geldiğini hatırlatmaya gerek yoktur diye düşünüyorum. Henüz 10 yaşına girmişken, görücüye çıkarılmış, ileri ki zamanda ise tıp okuyup doktor olmak yolunda idealinin peşine düşen yazarımız, ailesinin kendine karşı nasıl bir korku duyup ve bu korkuya bağlı gelişen öfkenin yansımalarını anlatıyor bizlere. Küçük yaştan beri ''kadınların görevi'' başlığı altında evde yemek ve temizlik yapmak, ev ahalisine hizmet etmek kadınların en büyük görevidir diktesi ile büyüyen yazarımız artık evden ayrılıp köy ortamında mesleğini devam ettirirken evlenir ve bir süre sonra hep kaçtığı şey yine onu bulur. Bu sefer karşısında anne-babası değil kocası vardır. Ona ''senin sahibin benim'' diyerek işini bırakıp evinde kendisine hizmet etmesini ister. Neval el-Saadavi'nin toplum ile olan bağını tamamen kopardığı ve diğer taraftan toplum tarafından adının duyulduğu, seveni kadar sevmeyeninin de oldukça arttığı bir süreç başlamış oldu. Artık Neval el-Saadavi Mısır'da kadın mücadelesinin adı olacak; dine, topluma ve devletin tutumlarına değin yapmış olduğu kapsamlı eleştiri ve muhalefet ile iyiden iyiye tanınacaktır. Ortadoğu'nun ikiyüzlü ataerkil zihniyeti saçlarını almıştır Neval'in ve Neval çok sevdiği saçlarını* almak için mücadeleye harcamıştır hayatını... Neval el-Saadavi gibi bir çok ismin mücadelesi sayesinde Mısır bugün kadınlar açısından diğer ortadoğu ülkelerine nazaran biraz daha nefes alınabilir bir yer olmuştur. Bu yıl itibariyle 89 yaşında olan Neval el-Saadavi'nin ellerinden öpmek gerekiyor. Bir ömür ancak böylesine güzel bir yola adanarak geçirilebilirdi. (Uğur De Molinari)

Kahire Saçlarımı Geri Ver PDF indirme linki var mı?

Nevâl El-Seddavi - Kahire Saçlarımı Geri Ver kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kahire Saçlarımı Geri Ver PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nevâl El-Seddavi Kimdir?

Neval El Saddavi (Arapça: نوال السعداوى) (d. 27 Ekim 1931) Mısırlı feminist yazar, aktivist ve psikiyatrist. Nil Nehri kıyısındaki Kafr Tahla köyünde doğdu. İslam'da kadının yeri üzerine pek çok kitap yazmıştır.

Saddavi tüm dünyada feminist ve aktivist kişiliği ile tanınmaktadır. İslamiyet’te kadın başlığı altında birçok kitap yazan yazar ülkesinde kadın sünnetini engellemek amacıyla eylemlerde bulunmuş, bu eylemlerden ötürü hapse girmiştir.

Kahire'de ve ülkesinin kırsal kesimlerinde doktor ve psikiyatrist olarak görev yapan Saddavi, eserlerinde Arap toplumunda kadının konumlanışını eleştirel bir dille ele almış ve bunu değiştirmeye çalışmıştır.

Neval El Saddavi, uluslararası birçok ödüle sahip olmuş ve uluslararası ve ulusal birçok konferensa katılmış, eserleri otuzdan çok dile çevrilmiş bir yazardır.

Yaşamı

1931 yılında Kafr Tahla adlı köyde doğan ve tıp eğitimi alarak psikiyatri doktoru olan El Saddavi, çeşitli şehirlerde çalışmış ve sağlık alanında birtakım yazılar yazmıştır. Arap kadınların sorunlarını ele aldığı ve 1972 yılında yazdığı "Woman and Sex" adlı kitabı, laik ve dini kesimler tarafından suçlanmıştır. İngiliz işgaline ve Camp David Sözleşmesi'ne karşı çıktığından dolayı tutuklanmıştır. Kocasından boşanma ve Mısır'dan atılma cezası almıştır. Kadınların yanında işçi sınıfının da sorunlarını da çekinmeden dile getirdiği için siyasi kesim tarafından tepki alarak işinden uzaklaştırılmış, hapse girmiş ve ölüm cezasına çarptırılmıştır. Mücadelesi sonucunda ölüm cezasından kurtulan El Saddavi, hâlen yazmaya devam etmektedir. Kitapları birçok dile çevirilmiştir.

Nevâl El-Seddavi Kitapları - Eserleri

  • Sıfır Noktasındaki Kadın
  • Kahire Saçlarımı Geri Ver
  • Tanrı Nil Kıyısında Öldü
  • Havva'nın Örtülü Yüzü
  • Kadının Cennette Yeri Yok
  • Petrol Diyarında Aşk
  • Şeytanın Masumiyeti
  • İmamın Düşüşü

Nevâl El-Seddavi Alıntıları - Sözleri

  • " Acı duyduğumu nasıl anladın?" " Çünkü seni hissediyorum." (Sıfır Noktasındaki Kadın)
  • "Rejimle birlikte sanat da değişti. Gözlerin şekli bile değişti. Düz hatlı ciddi gözler, şaşı bakan kavisli gözlere dönüştü.” “Şaşı mı? Ne demek istiyorsunuz?” “Örneğin, sağ gözünüz karınıza, sol gözünüz başka bir kadına bakarken olduğu gibi.” “Doğal olanı bu değil mi zaten?” “O zamanlar doğal değildi. Dudaklar da değişti, gülümseme dudak büküş oldu. Açık el ise, sımsıkı kapalı parmakların içinde sopa tutan bir ele dönüştü.” (Petrol Diyarında Aşk)
  • Toplumda kız çocuğun gördüğü eğitim, zararlı, yasak, utanç verici ya da haram olduğu öne sürülen pek çok şey hakkında bitmek tükenmek bilmez bir uyarılar dizisidir. (Havva'nın Örtülü Yüzü)
  • Karşı cinsle dostluk ilişkisi kurmaktan bile bihaber orta yaşlı bir adam, sahip olmak istediği kadına yaklaşmanın tek yolunun giysilerini çıkarıp anadan doğma onun karşısında dikilmek olduğunu sanıyor... (Kadının Cennette Yeri Yok)
  • Bedeninden bir ürperti geçti. Bunun nedeni etkisini hâlâ sürdüren gece serinliği miydi yoksa gelecekten korku mu? (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
  • Hiçbir insanoğlunun katlanamayacağı şeyler meydana geliyor ve sen dünyada yanlış giden hiçbir şey yokmuş gibi koltuğuna yayılıp sigara içiyor, gazete okuyorsun. (Petrol Diyarında Aşk)
  • Kadınlara yönelik bu vahşice bağnazlık, erkekler sözkonusu olduğunda engin bir hoşgörüye dönüşür. Bir Arap atasözüne göre 'erkeğin namusu, cebindedir.' Toplumumuzda erkekler için tek utanç kaynağı var­dır; o da yoksulluğudur. (Havva'nın Örtülü Yüzü)
  • Ve yine birden gerçekten mutlu olmadığının, neşesinin yapmacık olduğunun bilincine varırdı. (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
  • Allah'a bize acıması için ne çok ibadet ettim, ne çok yakardım, ama o beni hiç duymadı ve hiç yanıt vermedi. (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
  • Ne kadar yükselirsek yükselelim ya da ne kadar düşersek düşelim. far­ketmez. gerçekte hepimiz köleyiz ve birilerine hizmet edi­yoruz. (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
  • - Peki, ya insan neydi? (Olduğuna kendini inandırdığı şey.) (Kadının Cennette Yeri Yok)
  • "Günümüzde insanlar her yerde ahlak düşkünü. Gerçek İslamı ya da Allah'tan korkan bir müslümanı aramak boşuna, bunlar artık kalmadı." (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
  • ...Yalnızlık ne kadar soğuk, sessizlik ne kadar acıydı!!! (Kahire Saçlarımı Geri Ver)
  • Sanki dünyayla tekrar iletişim kurmak ister­miş gibi, sanki şu koca evrende tutunacak bir dal ararmış gibi uzattı elini pencereden. (Şeytanın Masumiyeti)
  • Bu dünyadaki tek şeytan insandır. (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
  • Burada hiçbir şey olduğu gibi görünmüyordu, hatta oldukları şeyin tam tersiydiler. (Kadının Cennette Yeri Yok)
  • ''Havada, karada, suda hep büyükler küçükleri yutuyordu.'' (Kadının Cennette Yeri Yok)
  • Sessizlik, milyonlarca sesin kükreyişi gibi kulaklarında yankılandı. (Şeytanın Masumiyeti)
  • Ancak akıllı insanlar kendilerine sorular sorarlar. (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
  • İnsanların yok olması normal bir şeydi. Bunu yapan erkekler hakkında bir kanun vardı. Kadın, kayıp kocasını yedi sene boyunca beklemek ve bir başkasıyla evlenmemek zorundaydı. Embriyo, rahimde yedi sene canlı kalır ve dönene kadar kadın kayıp kocanın mülkü sayılır. Kadın, bir taşıma sandığından başka bir şey değil. Kayıp kadınlar içinse bir kanun yok. Kocasının başka bir kadın almasını istemeyen kadın, ortadan kaybolmamalıdır. (Petrol Diyarında Aşk)

Yorum Yaz