Kahramanın Yokluğu - Charles Bukowski Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kahramanın Yokluğu kimin eseri? Kahramanın Yokluğu kitabının yazarı kimdir? Kahramanın Yokluğu konusu ve anafikri nedir? Kahramanın Yokluğu kitabı ne anlatıyor? Kahramanın Yokluğu kitabının yazarı Charles Bukowski kimdir? İşte Kahramanın Yokluğu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Charles Bukowski
Çevirmen: Avi Pardo
Yayın Evi: Parantez Yayınları
İSBN: 9789752810679
Sayfa Sayısı: 256
Kahramanın Yokluğu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Charles Bukowskinin ölümünden sonra bulunmuş, daha önce hiç yayınlanmamış öyküleri ilk kez Türkçede.
' İzahı güç. Aşk kötü bir sözcük fakat sözün tam anlamıyla, âşıktık. Bir kadınla sevişmeden onu gerçekten tanımanın mümkün olmadığından hiç kuşkum yok. Ve ne kadar çok sevişirseniz birbirinizi o kadar iyi tanırsınız. Ve iş görmeye devam ediyorsa, bunun adı aşktır. İş görmez olduğunda da, başkalarından farkınız kalmamıştır. Seksin aşk olduğunu söylemiyorum; nefret de olabilir. Fakat seks iyi ise, diğer şeyler girer devreye elbisesinin rengi, kolundaki ben, çeşitli bağlılıklar ve kopukluklar; anılar, kahkahalar ve acılar.
Kahramanın Yokluğu Alıntıları - Sözleri
- İnsanlar bazen kendimi aptal gibi hissetmeme neden olurlar; mantıklı bulduğum bir laf ederim ve bana lafımın ardındaki mantığı yerle bir eden bir şey söylerler ve ben karşılık veremem.
- Onu beğenmiyorsun çünkü ruhunun içine bakabiliyor.
- Her şey uzun bir yürüştü.
- Doğru iyi değildir. Doğru, sıkıcı şeyler demektir.
- Sözcükleri sen döşe; ben yorgunum.
- Çok tuhaf insanlar vardı pansiyonda. Bir şey söylemeleri gerektiğinde asla konuşmazlardı.
- Paramparça olup farklı bir şey için ölmek korkunç olsa gerek..
- Her gün bir şey öğrenir iki şey unuturum.
- Çöpten çok iyi şeyler çıkar. İnsanlar sağlam şeyleri çöpe atıyorlar.
- —Keşke uykuda olabilsem. . —Her şey yoluna girerdi.
- “Sözcükleri sen döşe; ben yorgunum...”
- Birden iyi hissettim kendimi. Kalıcı değil ama olsun.
- İnsanlar birlikte yaşayamazlar, birlikte ölürler ve aynı zamanda ayrı ayrı.
- Hayatım cehennemden farksızdı zaten, birinci sınıf bir cehennem.
- Hüzün. Hüzün o kadar büyük ki, başka bir şeye dönüşür -bir bira bardağına örneğin. Hüzün bir şeydir, delilik başka bir şey.
Kahramanın Yokluğu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
YERALTINDAN GELİYORUM, MAGMAYA KADAR İNDİM...:) Küfürbazların... Günahkârların... Ayyaşların... Lanetlenmişlerin... Öğürenlerin... Uyumsuzların... Dünyayla baş etmeye çalışanların... Aşkı kan ve salamlı sandviçe katık edenlerin sesidir yeraltı edebiyatı... Dışardan gamsız bir pez.... :) gibi gözüküp iç dünyamda duygusal biri olmak beni mahvetti, diyen Bukowski öyküden çok bir anlatı olan bu kitabında,anlattıklarının gerçek olduğunu belirtiyor. Nasıl bir adam peki Bukowski ? Pis bir moruk belki... Kendine bir kahraman arayan ve bulamayınca kahramanlığa kendi soyunan uyumsuz bir kahraman... Yeraltında yaşadığının farkında olmasına rağmen teselliyi tamamen gömülmemiş olmasında bulan bir meczup.. İçinde yaşadıklarıyla ve dünyanın ona yaptıklarıyla baş edebilmek için sözcüklerle kendini bileyleyen bir bıçak... O hayatla yüzleşemeyen bir berduş, uyumsuz bir korkak... Şiiri, sakallarını kesmek için kullandığı jilete benzetirken kendisini de cinsiyetsiz bir gökyüzünde öğüren bir parmağa benzetiyor. Ona göre her şey yarım yamalaktır, herkesin kafası karışıktır. Kendini kaba ve ahlaksız bir yazar olarak gören Bukowski ancak öldükten sonra okunacağını ve tanınacağını varsayıyor. Shakespeare, E. A. Poe, İbsen, B. Shaw, Tolstoy ve Gogol’ü yazmayı bilmeyen ve herkesi kandırmaya çalışan kötü yazarlar olarak suçlarken en iyi yazarların hapishanelerde, ayyaş hücrelerinde,fabrikalarda ve hipodromlarda bulunduğunu iddia ediyor. Köşe yazısı yazabileceğini düşünmesine sebep ise Dostoyevski’nin bile köşe yazısı yazıyor olmasıdır. :)) En nefret ettiği insanlar edebiyat eleştirmenleridir. Edebiyat eleştirmenliği zırvalıktır ve eleştirmen de bir elinde mumla gezen, hödükleri aydınlatmaya çalışan kişidir. :)) DİPNOT: Sadece sarhoşken yazabilen, dilinin kemiği, aklının dengesi olmayan bu pis moruğu cesareti olan ve lütfen 25 yaş üstü okurlar okusun. :)) (Nephren Ka)
bukowski'nin öbür kitaplarında da bulunan bazı öyküler yer alıyor. ama daha önce çevrilmemiş öykülerde mevcut. yeni bir şey yok. bukowski bildiğiniz gibi. (baver)
Kitabın Yazarı Charles Bukowski Kimdir?
Charles Bukowski (16 Ağustos 1920 - 9 Mart 1994), asıl adı Heinrich Karl Bukowski olan Amerikalı yazar ve şair. Yapıtlarında bazen Henry Chinaski ismini de kullanmıştır. Hayatının çoğunu ABD'nin Los Angeles şehrinde geçirmiştir.
Eserlerinde genellikle toplum dışı insanlar ile depresyonu konu alması ve alkolizme yatkın bir hayat tarzını anlatmasıyla ünlüdür. Bunun nedeni olarak kendisinin bu hayatı yaşaması gösterilebilir. Bukowski'nin yazılarında kendi hayatını yazıp yazmadığı tartışma konusu olmuştur; hayranlarının bir kısmı bunları kurguladığını, çoğunluğu ise yaşamadan bu tip kurguları yapmasının mümkün olmayacağını ve o karakterde bir insanın bu hayatı sürmesinin zaten doğal olduğu görüşünü savunmaktadır.
I. Dünya Savaşı'nın sonlarında Almanya'ya askeri hizmet nedeniyle gelen Polonya asıllı Amerikan bir babanın ve terzilikle uğraşan Alman bir annenin çocuğu olan Charles Bukowski 1920 yılında Andernach, Almanya'da doğdu. 2 yaşındayken Los Angeles'ataşındılar. 1929 Krizi sırasında Bukowski'nin babası genelde işsizdi ve Bukowski'ye şiddet uygulardı. Genelde sessiz bir çocuk olan ve bu özelliğiyle dikkat çeken Bukowski, bazen çıldırış noktasına geliyor kendinden hiç beklenmedik kabadayılıklar yapıyordu. İlkokul yıllarından itibaren korkusuz olan Bukowski, kendi yazdığı bir eserinde ilkokul öğretmenine "sevişelim" dediğini söylemektedir. Bukowski, Los Angeles Lisesi'nden mezun olduktan sonra sanat, gazetecilik ve edebiyat dersleri aldığı Los Angeles Şehir Üniversitesi'nde 1 yıl okudu.
Yazmaya başladığı günden itibaren yazılarını yayımlanması için dergilere gönderen Bukowski'nin yazıları hep geri gönderilmiştir.
Ancak 24 yaşındayken "Aftermath of a Lenghty Rejection Slip" isimli kısa öyküsü yayımlandı. İki yıl sonra bir başka kısa öyküsü olan "20 Tanks From Kasseldown" isimli eseri yayımlandı. Bukowski yayıncılık yöntemlerinden hayal kırıklığına uğradı ve neredeyse 10 yıllığına yazmayı bıraktı. Hayatının bu bölümünü ABD'yi gezerek, çeşitli işlerde genellikle kısa vadeli çalışarak ve ucuz pansiyonlarda konaklayarak geçirdi. Hayatının diğer bölümlerinde olduğundan daha yoğun bir tempo ile açlık ile boğuşan ve kadınlarla zaman geçiren Bukowski daha sonra bu yıllarını Factotum isimli kitabında da anlatmıştır. Bu dönemdeki işlerinin kısa vadeli olmasının nedeni de düzen tanımaz kişiliği ve alkol bağımlılığıydı. Bukowski babasına olan nefretini onun aksine bir hayat yaşayarak göstermiş ve bir yazısında da bu yüzden bir hiç olmayı seçtiğini söylemiştir. O babasının aksine olduğu gibi görünen ve bir şey olmamayı hedefleyen birisi olarak kazandığı paraya önem vermiyor ve barlarda günü birlik bir hayat sürüyordu. Zengin Amerikalı kadınlarla ilişkiye girdiği dönemlerde onlara kaba dahi davransa etkiliyor onların evlerinde yaşamaya başlıyor ama bir türlü o hayata adapte olamayarak eski hayatına geri dönüyordu ki 1969'da da bunu, aç kalmayı seçtiğini söyleyerek ispat etmiş oluyor adeta. Ayrıca ömrünün çoğu denilebilecek kısmını da hipodromlarda geçirmiş ve bundan yazılarında sık sık söz etmiştir. 1950'lerin başında Bukowski, iki yıldan az bir süre ABD Posta İdaresi'nde posta kuryesi olarak çalıştı. 1955'te ölümün ucundan döndüğü alkol komasından dolayı hastaneye kaldırıldı. Taburcu olduktan sonra bir daktilo satın aldı ve şiir yazmaya başladı.1957'de Barbara Fry ile evlendi fakat 1959'da boşandılar. Bukowski, şiir yazmaya ve içki içmeye devam etti ve sonra Los Angeles'taki postaneye geri döndü. 1965'te hiç evlenmediği Francis Smith'ten bir kızı oldu. 1969'da Black Sparrow Yayınevi'nden ömür boyu 100 dolar maaş teklifini alınca postaneden ayrıldı. Bir mektubunda şöyle bir açıklaması vardı "İki seçenekten birini seçmek zorundaydım: Posta ofisinde kalıp delirmek ya da yazmaya oynayıp açlıktan ölmek. Ben aç kalmayı seçtim." Posta ofisini bırakalı bir ay olmadan Postane ismindeki ilk romanını bitirdi. 1976'da Bukowski, Linda King ile tanıştı. İki yıl sonra birlikte Los Angeles'ta bir liman şehri olan San Pedro'ya taşındılar. Bukowski ve Beighle 1985'te evlendiler.
Bukowski, Pulp romanını henüz bitirdikten sonra 9 Mart 1994'te 73 yaşındayken omurilikten yayılan lösemi sebebiyle San Pedro, Kaliforniya'da öldü.
Bu tip bir hayat yaşadığı için birçok kez tutuklanmış, dayak yemiş olan Bukowski hayatı, özgün dili ve tarzı ile Amerikan edebiyatına damgasını vurmuş, Türkiye'de ise ilk kez Sokak dergisi'nde çıkan öyküleri ile tanınmıştır.
Charles Bukowski Kitapları - Eserleri
- Postane
- Pulp
- Factotum
- Kahramanın Yokluğu
- Ekmek Arası
- Kadınlar
- Ölüler Böyle Sever
- Suda Yan Ateşte Boğul
- Hollywood
- Pis Moruk İtiraf Ediyor
- Kasabanın En Güzel Kızı
- Sıcak Su Müziği
- En Kısa Andır Mucize
- Pis Moruğun Notları 2
- Pis Moruğun Notları
- Sıradan Delilik Öyküleri
- Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi
- Pansiyon Manzumeleri
- Bütün Atlar Kaybetmeye Koşar
- Bana Aşkını Getir
- Güneş, İşte Burdayım
- Bir Tek Ben miyim Böyle Yaşayan?
- Günler Tepelerden Aşağı Koşan Vahşi Atlar Misali
- Kimse Bilmez Ne Çektiğimi
- Büyük Zen Düğünü
- En İyi Adamlar Yalnızken Güçlüdür
- Kaybedenin Önde Gideni
- Shakespeare Bunu Asla Yapmazdı
- Güneşe Uzan
- Kediler
- Sarhoş Çal Piyanoyu Vurmalı Çalgı Gibi Parmaklar Biraz Kanamaya Başlayana Dek
- Çanlar Kimse İçin Çalmıyor
- Gilles Deleuze ve Amerikan Edebiyatı
- Kapalı Bir Kapıdır Cehennem
- Gülün Gölgesinde
- İlham Perisine Oynamak
- Gece Çılgın Ayak Sesleriyle Yırtıldı
- Kendimizde Açtığımız Yaralar
- Aşk
- Ben Makul Bir Adamım
- Alaycı Kuş Bana Şans Dile
- Canlılar ve Ölüler İçin Fırtına
- Tükenmiş Hissediyorum Kendimi
- Bring Me Your Love
- There's No Business
- New Poems Book 1
- New Poems Book 2
- The Continual Condition
- New Poems Book 3
- New Poems Book 4
- Cehenneme Giden Yol
- The Pleasures of the Damned: Poems, 1951-1993
- Cehennemden Bir Köpektir Aşk
- Aforizmlər
- kadınlar
Charles Bukowski Alıntıları - Sözleri
- bir sonraki şişeden başka hiçbir şeyin önemi yoktu (Cehenneme Giden Yol)
- Haftada 64 saat çalışıp karşılığında 35 dolar alıyordu dangalak ve mutluydu (Kasabanın En Güzel Kızı)
- Bir şeyler biliyormuş gibi görünüyordum, ama yalandı, sahteydim ve insanın birden sahte olduğunu hissetmesinden daha kötü hiçbir şey yoktur dünyada. (İlham Perisine Oynamak)
- Gurur yeni biçimler yaratıp kazananlara aitti sadece… (Pis Moruk İtiraf Ediyor)
- “Şu haline bak. Bitkiden farkın yok.” (Ölüler Böyle Sever)
- Deleuze göre felsefe,kavram icat etmenin,bicimlendirmenin ve üretmenin sanatıdır.Eger felsefe kavramları icat ediliyorsa, o zaman düşünceyi kışkırtmak için icat ediliyor olmaları gerekmektedir. (Gilles Deleuze ve Amerikan Edebiyatı)
- Ölüm değil sorun, gelmesini beklemek. (Gece Çılgın Ayak Sesleriyle Yırtıldı)
- ''Sen paranoyak mısın?'' diye soruyor. ''Elbette, aklı başında herkes kadar.'' (Kasabanın En Güzel Kızı)
- çok fazla kadın düzmelisin güzel kadınlar ve birkaç düzgün şiir yazmalısın. yaş ve/veya yeni çıkan yetenekler meselesini kafana takma. daha çok bira iç daha çok ve daha çok ve haftada en az bir kez hipodroma git ve mümkünse kazan zordur kazanmayı öğrenmek -her denyo iyi bir kaybeden olabilir. ve Brhams'ını be Bach'ını ve biranı. unutma fazla egzersiz yapma öğleye kadar uyu. kredi kartlarından uzak dur, hiçbir şeyi zamanında ödeme. ve bu dünyada 50 dolardan fazla edcek bir fahişe olmadığını unutma sevme yeteneğin varsa önce kendini sev, fakat hiçbir zaman tam bir yenilgi olasılığını göz ardı etme, yenilginin nedeni sana yanlış ya doğru gelse de- ölümün tadına erken bakmak kötü bir şey olmayabilir. kilisilerden ve barlardan ve müzelerden uzak dur, ve örümcek gibi sabırlı ol- zaman herkesin çarmıhıdır, artı sürgün hezimet ihanet bütün o cürüf. biradan şaşma bira kesintisiz kan demektir. kesintisiz bir sevgili. büyükbir daktilo al, ve pencerinin önünde ayak sesleri ileri geri giderken örsele lanet şeyi, tuşlara ser vur ağır siklet bir dövüş olsun boğa güreşinde boğanın ilk saldırışı gibi ve müthiş dövüşmüş o eski köpekleri hatırla: Hemingway, Celine, Dostoyesvski, Hamsun. onları da senin yaptığın gibi küçük odalarda delirmediklerini sanıyorsan yanılıyorsun kadınsız yemeksiz umutsuz o zaman hazır değilsin demektir. daha çok bira iç. zaman var yoksa bile. (Cehennemden Bir Köpektir Aşk)
- Sevmeyi falan değil, yalnızlığı öğren. Çünkü zor zamanlarda, en çok ona ihtiyacın olacak.. (Ölüler Böyle Sever)
- Bizler ölmekte olan kuşlarız Bizler batmakta olan gemileriz - Ayaklarımızın altında yer sarsılmakta ve bizler kollarımızı, bacaklarımızı dışarı doğru atıyoruz aynen çıyanın ölüm öpücüğünde olduğu gibi: ama sonra sırtımızda nazikle dişlerinin sesini duyuyoruz zehrimizi "politika" diye adlandırıyorlar. (Günler Tepelerden Aşağı Koşan Vahşi Atlar Misali)
- Çok tuhaf insanlar vardı pansiyonda. Bir şey söylemeleri gerektiğinde asla konuşmazlardı. (Kahramanın Yokluğu)
- " Sokaktaki adamın ayağında sağlam bir çift kundura olsun, karnı tok olsun. " (Kasabanın En Güzel Kızı)
- “Topluma uyum sağlayamadım nedense. İnsanlardan hoşlanmıyorum.” (Sıcak Su Müziği)
- *** ...saat dörde kadar her şey yolunda giderdi... (Canlılar ve Ölüler İçin Fırtına)
- İstedikleri buydu demek: yalanlar. Harikulade yalanlar. Buna ihtiyaçları vardı. İnsanlar ahmaktılar. (Ekmek Arası)
- her şeyden vazgeçebilmelisin, fırlatıp alabilmelisin, her şeyi. (Gülün Gölgesinde)
- Bir son istiyor musunuz? Siz yazın. (Pis Moruk İtiraf Ediyor)
- Zihnimizin durumu ülkemizin durumudur. (Kaybedenin Önde Gideni)
- *** bu bir ara. fırsat varken tadını çıkarın. (Canlılar ve Ölüler İçin Fırtına)