diorex
Dedas

Kanuni Sultan Süleyman - M. Tayyib Gökbilgin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kanuni Sultan Süleyman kimin eseri? Kanuni Sultan Süleyman kitabının yazarı kimdir? Kanuni Sultan Süleyman konusu ve anafikri nedir? Kanuni Sultan Süleyman kitabı ne anlatıyor? Kanuni Sultan Süleyman PDF indirme linki var mı? Kanuni Sultan Süleyman kitabının yazarı M. Tayyib Gökbilgin kimdir? İşte Kanuni Sultan Süleyman kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 01.12.2022 00:00
Kanuni Sultan Süleyman - M. Tayyib Gökbilgin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: M. Tayyib Gökbilgin

Yayın Evi: Kronik Kitap

İSBN: 9789752430907

Sayfa Sayısı: 160

Kanuni Sultan Süleyman Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı tarihinin en fazla övgüye ve araştırmaya mazhar olmuş padişahlarından biridir. Batı kaynakları onun büyüklüğünün ve kudretinin farkına çok önceden varmış, onu “muhteşem” ve “büyük” anlamlarına gelen Magnificent, Magnifique, Der Practige, Grand Turc gibi unvanlarla anmıştır.

Yavuz Sultan Selim’in tek oğlu olması sebebiyle şehzadeliğinde hassasiyetle yetiştirilen Süleyman; tahta geçişinden itibaren imparatorluk topraklarını genişletmeyi ve fakat bunu yaparken de adaletten ve devletin gücünden asla taviz vermemeyi önemsemiştir. Bunun için de her göreve işinin ehlinin getirilmesi üzerinde durmuştur. Bu durum hâliyle bazı makamlarda bulunmanın çok fazla risk taşımasına sebep olmuştur ki o dönem halk arasında söylenegelen bir beddua şöyledir: “Sultan Süleyman’a vezir olasın!”

1961’de İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü bünyesinde açılan Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi Kürsüsü’nün kurucusu olup birçok önemli araştırmaya, esere imza atmış olan Prof. Tayyib Gökbilgin’in bu kitabı, Kanuni Sultan Süleyman’ı ve dönemini olaylarıyla, insanlarıyla ve toplumuyla çok özgün bir biçimde aktarıyor. Padişahın tahta çıkışı, İbrahim Paşa’nın vezâreti, Viyana kuşatması, Akdeniz mes’eleleri, Macaristan mes’eleleri ve 1541 seferi, Şehzade Mustafa’nın katli, Süleymaniye Külliyesi’nin açılışı, denizlerde harekât, Sultan Süleyman’ın şahsiyeti ve eserleri, kitabın bölümlerini oluşturuyor.

Kanuni Sultan Süleyman, muhteşem Türk’ün şahsiyetini ve zamanın iklimini akıcı bir dille, tarihi gerçeklere dayanarak ortaya seren bir kaynak kitap…

Kanuni Sultan Süleyman Alıntıları - Sözleri

  • O,şahsiyeti ve icraatı ile padişah ve bu devir üzerinde,müspet veya menfi olarak,derin bir tesir bırakmış olan iki veziriazamdan biri sayılabilir.Hatta Kanuni’nin saltanatını, İbrahim ve Rüstem paşaların birbirini itmam eden başlıca iki büyük sadaret devri olarak mütalaa etmek mümkündür.Birincisi nasıl imparatorluğun büyüklük,zindelik ve ihtişam devrini temsil etmişse,ikincisi de devlet hazinesinin en zengin,askeri kudretinin en parlak bulunduğu zamanın mümessilidir ve bu devir icraatında padişahın karar ve hareketleri üzerinde en müessir şahsiyet, her türlü hadisenin seyrinde rolü ve damgası görülen adam Rüstem Paşa’dır.
  • Gerçekten,onun saltanat yıllarının Osmanlı imparatorluğu tarihinin en parlak devirlerinden birini teşkil ettiği şüphe götürmez bir hakikat olmuş ve daha sonraki devirlerde klasik bir çağ,kaybolmuş bir altın devir telakki edilmiş olması bir vakıadır. Ancak,bu muazzam görünüşün zıddına, müstakbel düzensizlikleri,iktisadi sıkıntılar ve yolsuzlukların kaynağı da bu devir olmuştur.
  • Kanuni Sultan Süleyman'ın adaletle ve şefkat hisleri ile bağdaşmayan ikinci hareketi, diğer oğlu Bayezid'e karşı vuku buldu. Bu, büyük Muhteşem Kanuni sıfatlarını taşıyan bir hükümdara yakışacak bir hareket değildi. Gerçekten, onun saltanat yıllarının Osmanlı imparatorluğu tarihinin en parlak devirlerinden birini teşkil ettiği şüphe götürmez bir hakikat olmuş ve daha sonraki devirlere klasik bir çağ, kaybolmuş bir altın devir telakki edilmiş olması bir vakıadır.
  • Kanunî,oğlundan sonra veziriazamını da idam ettirdi(17 Zilkade962-28 Eylül 1555). Katip Çelebi’nin Takvimü’t-Tevarih’te belirttiğine göre,padişah,onu sadarete tayin ettiği zaman azmetmeyeceği hakkında teminat vermişti.Filvaki azledilmemiş,idam olunmuştu.
  • Basra Körfezi'nde mahsur kalan Süveyş donanmasının Süveyş'e getirmeye, Süveyş kaptanlığı vazifesiyle tersane reislerinden Seydi Ali Reis memur oldu (1553). Ancak, bu zat da donanmayı geri getirememiş, Portekizlilerle ve Hind Okyanusu'nun fırtınalarıyla mücadeleden sonra Gucerat sahillerine düşerek üç yıllık maceralı bir seyahatten sonra kara yolundan Istanbul'a dönmüş ve Mir'atü'l-Memalik isimli meşhur seyahatnamesini padişaha takdim ederek iltifata mazhar olmuştur.
  • Piri Reis 30 kadar gemiden mürekkep bir filo ile Hind Denizi'ne çıkmış (1551), fakat buradaki harekatı başarısızlık ve Süveyş filosunu Basra'da bırakmış olması suç addedilerek dönüşünde Kanuni'nin emriyle Mısır'da idam edilmiştir(1553).
  • Padişah'a, Şehzade Bayezid'in yevmlü namıyla bir çok eşkıyayı başına topladığı, bir takım haydudu kapıkulu, sekban ve tüfenkçiyan yazdırdığı ve böylece 20.000 kişilik bir kuvvete sahip olduğu mealinde haberler gönderiliyordu. Bundan sonra her iki tarafça bir iç savaş hazırlığı başladı. Bayezid'in, ister saltanat tahtını silah kuvvetiyle ele geçirmek ister nefsini müdafaa maksadıyla olsun, etrafına kuvvet toplayarak bir ordu teşkil etmesi karşısında Selim de harekete geçmiş ve askeri hazırlığa koyulmuştu. Ancak aradaki fark, Bayezid'in kendi başına hareket etmesine mukabil, Selim'in, padişahın emir ve müsaadesine göre davranması ve hazırlıklarının tabiatıyla daha sessiz ve padişahın yardım ve direktifleri dahilinde gerçekleştirmesiydi.
  • Kanuni, Bayezid'e sözünü geçirebilecek ve onu yatıştırarak bir an önce Amasya'ya gitmesini sağlayacak bir şahsiyeti onun yanına göndermek lüzumunu duydu ve tarafsız hareket etmiş olmak için aynı zamanda Şehzade Selim nezdinde de başka birini göndermeğe karar verdi. Bu suretle Dördüncü Vezir Pertev Paşa'yı Bayezid'in, Üçüncü Vezir Sokullu Mehmed Paşa'yı Selim'in yanına gönderdi.
  • 27 Eylül 1538'de vuku bulan meşhur Preveze Deniz Savaşı Osmanlı donanmasının tam bir zaferiyle neticelendi. Ancak gecenin bastırması bu zaferin daha büyük ve parlak olmasına engel olmuş, müttefik düşman donanmasını daha ağır kayıplardan kurtarmıştır.
  • Barbaros İstanbul'a gelmiş ve bir divan günü 18 kaptanı ile birlikte merasimle padişahın huzuruna kabul edilerek elini öpmüştü. Padişah onun mert tavırları, açık ve samimi cevaplarından memnun kalarak Andrea Doria hakkında ondan bilgi almış, sonra da kendisine iltifat ederek din ve devlete hayırlı bir kişi olması dolayısıyla ona "Hayreddin" adını verdiğini söylemiştir.

Kanuni Sultan Süleyman İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sultan Süleyman Hakkında: Osmanlı, farklı dönemlerinden; Avrupa’ya etkisini gösterdiği dönemlerden bir tanesi de Kanuni Sultan Süleyman, dönemidir. Diplomatik diyalogların sık, Akdeniz’de etkili olunan bu dönemde başarılı seferlerle Osmanlının etkisinin artmasına sebep olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman kitabı, Anadolu ve çevresinde ortaya çıkan huzursuzlukları sebepler dairesinde ortaya çıkan sonuçları, yerinde analizlerle bilgi zenginliği ortaya çıkarttığını söyleye biliriz. Keza, kaynakların çok olup, iyi bir tahlil sonucunda M. Tayyib Gökbilgin, Kanuni Sultan Süleyman biyografisini hazırlamıştır. Bu hazırlayış dönemin önemli olaylarından Canberdi Gazali İsyanı, İbrahim Paşa'nın Vezareti, Viyana Seferi, Macaristan Seferi, Şehzade Mustafa'nın Katli gibi konu hakkında çalışmalar mevcut olmakla beraber Süleymaniye Külliyesi açılışı ve Denizlerdeki Harekât genel başlıklar ve Sultan Süleyman'ın Şahsiyeti, Eserleri gibi özel başlıklarla kitabını tamamlamaktadır. Gökbilgin, dönemin tarihçilerini yer yer kaynak göstererek diplomatik ilişkilerden fetih ve sefer hazırlıklarından bahseder. Dış ilişkiler sahasında devletler arasında antlaşmalar ve görüşmeler sebep/netice bağlamında konuları anlatır. Bir misalle; 1522’ye kadar, Rodos Adası şövalye tarikatların elinde bulunur. Kanuni, Belgrat zaferinden sonra şu sebepleri de göstererek: Rodos şövalyelerinin Osmanlı, ticaretini sekteye uğramaları, Müslüman esirlerini çalıştırmaları, ki bu dönemde sayıları 1.500’ü gibi vardı. Neticede Rodos alındı. Kanuni döneminde Avrupa yapılan seferler sırasında, her durumda Anadolu’da isyanlar ortaya çıkmıştır. Karaman, Rum, Diyarbekir, Halep, Şam ve Mısır eyaletleri kuvvetleri ile beylerbeyleri ile asayiş ve güvenliği sağlamak için hazır bekliyorlardı. Buna rağmen Anadolu’da güvenlik ve asayiş sağlanmakta zorluk yaşanmakla beraber baş kaldırmalar da devam ediyordu. Osmanlının en uzun dönem padişahlığı yapan, ömrü at sırtında seferlerle geçen bir padişaha karşı nasıl olurdu da sık sık başkaldırmalar olurdu? Bunu anlamamız için Kanuninin atalarından gelen olayları analiz etmemiz, gerekmektedir. Dini inanç çerçevesinde baktığımızda; bu dönemde iki önemli şii propagandası yapan dini isyan ortaya çıkıyor. Baba Zunun ile Molla Kabız Hadisesi olmuştur. Gökbilgin, İran'dan gelen Molla Kabız adında ulemadan birinin sebep olduğu dini bir hadise, devrin bu konuda ki anlayışını ve Kanuni Sultan Süleyman’ın da zihniyeti göstermesi bakımında dikkatlere şayandır. Siyasî isyanlardan Canberdi Gazali ve Ahmet Paşa isyanları ile sosyal şartlardan dolayı çıkan isyanlarda şöyledir: Kalender Çelebi, Baba Zünun ve Celali isyanlarıdır. Kanuni döneminde bir çok yönden isyan çıkmasının sebeplerinden biride 8 yıllık Yavuz Sultan Selim, dönemi etkili ve hızlı değişimler olmasıydı. Uzun ömrü olmayan Yavuz Sultan Selim, Safavi ve Mısır Fetihlerini gerçekleştirdi ancak temellerini güçlendiremedi, bu boşluğu yönünü batıya çeviren Kanuni Sultan Süleyman isyanlarla mücadele ederek ve devlet yönetim mekanizmalarını güçlendirmeye çalışarak yapmaya çalıştı. Kitap, Kanuni Sultan Süleyman Dönemini önemli olayları olan Viyana Seferi, Akdeniz Meseleleri, Macaristan Meselesi başlıkları yanında İbrahim Paşa'nın Vezâret, Şehzade Mustafa’nın Katli gibi önemli aylarla Kanunî Sultan Süleyman’nın tahta çıkışı külliyesinin açılış merasimi ve şahsiyeti, eserleri gibi on başlıktan oluşun bir Kanuni Sultan Süleyman kitabı okumak bilgi verecektir. M. Tayyib Gökbilgin, Kanuni Sultan Süleyman, Kronik kitap, Ocak 2019. 04 Ocak 2020 Cumartesi Yunus Özdemir. (Yunus Özdemir)

Magnificent Süleyman: Kitap özellikle tarih meraklılarının mutlaka okuması gereken bir eser . Kronik yayınevini de tebrik etmek lazım bizlere bu güzel eseri böyle güzel bir kapak ile çıkardıkları için. Hocamız eserini oluştururken yerli ve yabancı bir çok kaynaktan faydalanıp çok zengin bir eser meydana getirmiş lakin keşke yayınlanmaya hazırlanırken içeriğindeki Osmanlıca sözcükleri günümüz Türkçesi ile değiştirip öyle yayınlasalardı. Eserin dili gerçekten ağır . Sözlükten kelime anlamları çıkarılarak okunmalı. (mustafa kaan selçuk)

'Prof. Dr. Tayyip Gökbilginin Kanuni Sultan Süleyman ve dönemini tarihi gerçeklere dayanarak ortaya seren bir kaynak kitap' diye tanıtılan eser. Kitap, dönemle ilgili oldukça fazla kaynağa yer verilerek yazılmış ve gerçekten de bir kaynak kitabı niteliğinde ancak dili çok ağır ve osmanlıca kelimeler oldukça fazla o nedenle kitabı okurken bir yandan da kelimelerin anlamlarına bakmak gerekiyor. Bunun dışında malesef anlatımı akıcı değil ve bir anda aklınız dağılabiliyor, kitaptan kopup yazanları anlayamıyorsunuz. Bu nedenle odaklanmak gerekiyor ve sayfa sayısı az bile olsa hızlıca okunup bitirilecek bir kitap degil. Kitap genel olarak dönemin bir özeti şeklinde ve bazı olaylar sebep sonuç ilişkisine çok az değinerek kısacık anlatılmış. Bu durum okurken malesef kopukluğa sebep oluyor ve tatmin etmiyor. Bu nedenle Kanuni Sultan Süleyman dönemi merak ediliyorsa tercih edilecek ilk kitap olmamalı bence. Başka kitaplar okunup bilgi edinildikten sonra okunursa daha anlaşılır olacaktır. (Ebru Turan)

Kanuni Sultan Süleyman PDF indirme linki var mı?

M. Tayyib Gökbilgin - Kanuni Sultan Süleyman kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kanuni Sultan Süleyman PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı M. Tayyib Gökbilgin Kimdir?

M. Tayyib Gökbilgin (1907-1981) Ordu’da, kuşaklardır kadılık ve hukukçuluk yapan bir ailede doğdu. Aile geleneğine uygun olarak ilköğretimini evde babasının gözetiminde tamamladıktan sonra medrese öğrencisi oldu. Kurtuluş Savaşı’nda ara verdiği öğrenimini Samsun, Erzurum ve Trabzon Muallim Mekteplerinde tamamladıktan sonra 1929’da Erzrurum-Aşkale’de öğretmen olarak çalışmaya başladı, Anadolu’nun farklı yerlerinde yedi yıl görev yaptıktan sonra 1936’da Ankara Üniversitesi DTCF Hungaroloji bölümüne kaydoldu, 1940’ta Osmanlı Tarihinin Macarca Kaynakları adlı lisans teziyle mezun olarak İstanbul Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. 1943’te TTK üyesi oldu. Önce Yeni ve Sonçağlar Tarihi Kürsüsü’nde, 1955’teki profesörlüğünden sonra da Ortaçağ Kürsüsü’nde dersler verdi. Bu sıralarda yayımladığı Milli Mücadele Başlarken, Cumhuriyet tarihi konusunda verdiği en geniş kapsamlı eser oldu. Gökbilgin çalışmalarını daha çok Osmanlı uygarlığı ve müesseseleri üzerinde yoğunlaştırdı. Aralarında Edirne ve Paşa Livası, Rumeli’de Yürükler, Tatarlar ve Evlad-ı Fatihan’ın da bulunduğu pek çok kitabın yanı sıra Belleten başta olmak üzere pek çok akademik yayında makaleler ile İslam Ansiklopedisi’nde Osmanlı kurumları ve biyografi maddeleri yazdı. 1961’de İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü bünyesinde açılan Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi Kürsüsü’nün kurucularındandı. 1977’deki emekliliğine dek kürsünün başkanlığını üstlendi. 2 Haziran 1981’de vefat etti.

M. Tayyib Gökbilgin Kitapları - Eserleri

  • Kanuni Sultan Süleyman
  • Milli Mücadele Başlarken
  • Osmanlı Macar İlişkileri
  • Sultan 2. Murad
  • Osmanlı Paleografya ve Diplomatik İlmi
  • Rumeli'de Yürükler, Tatarlar ve Evlad-ı Fatihan
  • Edirne ve Paşa Livası XV. ve XVI Asırlarda / Vakıflar - Mülkler - Mukataalar

M. Tayyib Gökbilgin Alıntıları - Sözleri

  • Safevîler, Keyhüsrevlerin, Dara'ların tahtında âdeta eski İranlılığı temsil ediyorlardı. Tıpkı Osmanlıların Bizans'ın halefi olarak kendilerini Kayser-i Rum saymaları ve eski Bizans İmparatorluğu'nun Osmanlı hanedanı idaresi altında tekrar kurulması telâkkisi gibi... (Osmanlı Macar İlişkileri)
  • Mustafa Kemal Paşa Erzurum'da da aynı ve coşkun bir tezahüratla karşılandı. Bu istikbal merasiminde bizzat bulunan Sayın Cevat Dursunoğlu bize bu hâdiseyi şöyle anlatıyor: “Mustafa Kemal Paşa Erzurum'un İstanbul kapısında, başta bir İhtiram kıtası olmak üzere okullar ve halk tarafından karşılandı. Halk büyük sevgi ve saygı gösterdi. Paşa Erzurum ve Erzurum'daki fikir ve ülkü arkadaşlarına kavuştuğu için çok memnundu. Bu memnunluğu yüzünden belli İdi.” (Milli Mücadele Başlarken)
  • Gerçekten,onun saltanat yıllarının Osmanlı imparatorluğu tarihinin en parlak devirlerinden birini teşkil ettiği şüphe götürmez bir hakikat olmuş ve daha sonraki devirlerde klasik bir çağ,kaybolmuş bir altın devir telakki edilmiş olması bir vakıadır. Ancak,bu muazzam görünüşün zıddına, müstakbel düzensizlikleri,iktisadi sıkıntılar ve yolsuzlukların kaynağı da bu devir olmuştur. (Kanuni Sultan Süleyman)
  • Harbiye nazırı Nazım Paşa, ikinci ordu müfettişliğinden aldığı şifreyi bahis konusu ederek, 27 Temmuz’da sadarete gönderdiği tezkerede Yunanlıların yeni hareket ve teşebbüslerine ait birçok önemli bilgiler vermekte idi. (Milli Mücadele Başlarken)
  • "Millî Mücadelenin ruhu ve en büyük mahreki olan Mustafa Kemal Paşa, memleketin geçirmekte olduğu kara ve endişeli günlerde, 1919 senesi başlarından beri devamlı olarak İstanbul'da bulunuyor ve hâdiselerin seyrini yakından takip ediyordu. Tevfik Paşa kabinelerinin aczi, sonra kurulan Damat Ferit Paşa hükümetinin İtilâf devletlerine tam manasıyla itaatli ve millî menfaatlere aykırı tutumu karşısında tek ümidin milletin sinesinde mücadeleye atılmak olduğu kararına varmıştı. Yukarıda kuruluşları ve çalışmaları hakkında biraz bilgi verdiğimiz millî cemiyetlerin faaliyetlerini, şüphesiz ki, sempati ve güvenle müşahede ediyor, bunları birleştirmek ve bir elden İdare etmek lüzumuna kani bulunuyordu." (Milli Mücadele Başlarken)
  • 27 Eylül 1538'de vuku bulan meşhur Preveze Deniz Savaşı Osmanlı donanmasının tam bir zaferiyle neticelendi. Ancak gecenin bastırması bu zaferin daha büyük ve parlak olmasına engel olmuş, müttefik düşman donanmasını daha ağır kayıplardan kurtarmıştır. (Kanuni Sultan Süleyman)
  • Fetret devrinde şehzâdeler arasındaki mücadelelere karıştı ve sık sık saf değiştirdi. Bir Aralık İsa Çelebi'ye yardım etmişti. Sonra Mehmed Çelebi'ye inkıyad etti. Daha sonra Süleyman Çelebi ile arası açıldı ve onun bir ordu ile üzerine yürümesine sebep oldu. (Sultan 2. Murad)
  • Şevket Turgut Paşa, 21 Haziran’da Kâzım Karabekir Paşa'yı, Mustafa Kemal Paşa'ya vekaleten Üçüncü Ordu müfettişliğine tayin etmek İstedi. Fakat 15. Kolordu kumandanı bunu doğru bulmuyor ve Mustafa Kemal Paşa'nın değiştirilmesinde isabet görmüyordu. Bunun üzerine, 23 Haziran’daki Mustafa Sabri Efendi Başkanlığındaki Vükelâ Meclisi, aynen şu kararı verdi: "Üçüncü Ordu müfettişi Mirliva Mustafa Kemal Paşa'nın hakkında vuku bulan şikâyetlerden dolayı hükûmetçe dinlenmesine lüzum görülerek kendisine İstanbul'a gelmesi Harbiye nezaretinden tebliğ edildiği halde vaki davete icabet etmediği ve ahaliyi hükümete karşı tahrike teşebbüs ettiği anlaşılmasına binaen mumaileyhin hemen azli ve yerine bahriye nazırı Hurşit Paşa'nın tayini zımmında lüzumlu muamelenin ifası hususunun Harbiye ve Mustafa Kemal Paşa'nın azledilerek hiçbir resmî sıfatı kalmamış olduğundan tebligat ve iş’arlarının resmî mahiyeti haiz olmadığının İcap eden vilâyetlere tebliğinin Dahiliye nezaretine bildirilmesi. (Milli Mücadele Başlarken)
  • "İzmir İşgali çok geçmeden Manisa'ya da uzandı; daha sene ihtidalarından beri memleketleri üzerinde kara bulutların dolaşmakta olduğunu, civardaki Rum ahalinin hareketlerindeki taşkınlık ve şımarıklığı da görerek, hisseden ve umumiyetle Ege bölgesi hakkındaki rivayetlere de vakıf olan Manisa ahalisi bazı emniyet tedbirleri almak ve müdafaa teşkilâtı yapmak istemişse de, İzmir'deki vali gibi ruhsuz ve kıymetsiz bir İdare adamı olan Manisa mutasarrıfı Hüsnü Bey, Damat Ferit Paşa'dan aldığı emre uyarak, bütün bunları önlemiş ve halkı uyuşturmaya kalkmıştı." (Milli Mücadele Başlarken)
  • Damat Ferit Paşa hükümeti, Mustafa Kemal Paşa'yı ele geçirmek için şahane bir tasavvur düşündü: “Harp yıllarını mazul bir vali olarak İstanbul'da geçiren ve eskiden Erzurum'da bulunmuş olan Reşit Paşa adında bir hususî talimatla Erzurum valiliğine tayin edildi. Bu zat, kendisini Ilıca’da karşılamış olanlara padişahın Celâlilerin tenkilini de irade ettiğini söyledi ise de Müdafaa-İ Hukuk mensubu olan ateşli ve milliyetçi gençler onu kısa zamanda yola getirmenin ve zararsız bir hale bulundurmanın kolayını buldular. (Milli Mücadele Başlarken)
  • "II.Murad 1404'te doğmuş ve 1421'de cülûs ettiğinde 18 yaşında kadardı. Tahta çıkarken kardeş kanı dökmeye mecbur olmadığı gibi, kardeşlerini Bizans imparatorunun eline teslim etmek mecburiyetine de uğramamıştır." (Sultan 2. Murad)
  • Kanunî,oğlundan sonra veziriazamını da idam ettirdi(17 Zilkade962-28 Eylül 1555). Katip Çelebi’nin Takvimü’t-Tevarih’te belirttiğine göre,padişah,onu sadarete tayin ettiği zaman azmetmeyeceği hakkında teminat vermişti.Filvaki azledilmemiş,idam olunmuştu. (Kanuni Sultan Süleyman)
  • Kanuni, Bayezid'e sözünü geçirebilecek ve onu yatıştırarak bir an önce Amasya'ya gitmesini sağlayacak bir şahsiyeti onun yanına göndermek lüzumunu duydu ve tarafsız hareket etmiş olmak için aynı zamanda Şehzade Selim nezdinde de başka birini göndermeğe karar verdi. Bu suretle Dördüncü Vezir Pertev Paşa'yı Bayezid'in, Üçüncü Vezir Sokullu Mehmed Paşa'yı Selim'in yanına gönderdi. (Kanuni Sultan Süleyman)
  • ...Daha evvel ve sonraları Venediklilerin düşündüğü ve yaptığı gibi, bu hâdisede de Cenevizliler, "Türklerle kim anlaşamıyorsa o harb etsin." düsturunu tatbik etmişti. (Osmanlı Macar İlişkileri)
  • Piri Reis 30 kadar gemiden mürekkep bir filo ile Hind Denizi'ne çıkmış (1551), fakat buradaki harekatı başarısızlık ve Süveyş filosunu Basra'da bırakmış olması suç addedilerek dönüşünde Kanuni'nin emriyle Mısır'da idam edilmiştir(1553). (Kanuni Sultan Süleyman)
  • Kıble tarafından üç top atıldı Perşembe günüydü güneş tutuldu Cuma günüydü Budin alındı Aldı Nemçe bizim nazlı Budin'i (Osmanlı Macar İlişkileri)
  • "Muradındır der-i devlete iltica edüb dostuna dost, düşmanına düşman ve her ne canibe sefer-i hümayun iktiza eder ise dil ve cânımla hizmet etmek ve beni makarr-gâhıma iclâs ettirmek üzere kulluk arzeyleyip ve şimdiki halde Göle (Gyula) kurbinde iskân" olunmasını rica etmişti. (Osmanlı Macar İlişkileri)
  • Basra Körfezi'nde mahsur kalan Süveyş donanmasının Süveyş'e getirmeye, Süveyş kaptanlığı vazifesiyle tersane reislerinden Seydi Ali Reis memur oldu (1553). Ancak, bu zat da donanmayı geri getirememiş, Portekizlilerle ve Hind Okyanusu'nun fırtınalarıyla mücadeleden sonra Gucerat sahillerine düşerek üç yıllık maceralı bir seyahatten sonra kara yolundan Istanbul'a dönmüş ve Mir'atü'l-Memalik isimli meşhur seyahatnamesini padişaha takdim ederek iltifata mazhar olmuştur. (Kanuni Sultan Süleyman)
  • 14.yüzyılda Macaristan'da kuvvetli bir hanedan vardı: Anjou. Aslen Fransız olan fakat bir müddettir Napoli Krallığı'na da hakim olan sülale Ârpâdlardan sonra (ilk Macar kralları sülalesidir; milli bir hanedan olup 1301' de sönmüştür) izdivaçlar yoluyla iktidara gelmiş ve asırlar boyunca Karoly Robert ve Nagy Lajos adında iki kudretli hükümdar çıkarmıştı. (Sultan 2. Murad)
  • Padişah'a, Şehzade Bayezid'in yevmlü namıyla bir çok eşkıyayı başına topladığı, bir takım haydudu kapıkulu, sekban ve tüfenkçiyan yazdırdığı ve böylece 20.000 kişilik bir kuvvete sahip olduğu mealinde haberler gönderiliyordu. Bundan sonra her iki tarafça bir iç savaş hazırlığı başladı. Bayezid'in, ister saltanat tahtını silah kuvvetiyle ele geçirmek ister nefsini müdafaa maksadıyla olsun, etrafına kuvvet toplayarak bir ordu teşkil etmesi karşısında Selim de harekete geçmiş ve askeri hazırlığa koyulmuştu. Ancak aradaki fark, Bayezid'in kendi başına hareket etmesine mukabil, Selim'in, padişahın emir ve müsaadesine göre davranması ve hazırlıklarının tabiatıyla daha sessiz ve padişahın yardım ve direktifleri dahilinde gerçekleştirmesiydi. (Kanuni Sultan Süleyman)

Yorum Yaz