diorex
sampiyon

Kara Kutu - Soner Yalçın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kara Kutu kimin eseri? Kara Kutu kitabının yazarı kimdir? Kara Kutu konusu ve anafikri nedir? Kara Kutu kitabı ne anlatıyor? Kara Kutu kitabının yazarı Soner Yalçın kimdir? İşte Kara Kutu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.02.2022 02:38
Kara Kutu - Soner Yalçın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Soner Yalçın

Editör: Enis Batur

Editör: Mehmet Ali Güller

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi

İSBN: 9786052985687

Sayfa Sayısı: 584

Kara Kutu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tarih: 5 Ocak 1978.

Yer: Ankara.

Bülent Ecevit yeni hükümeti kurdu.

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’ndaki gizli toplantıda “devrim” gibi kararlar alındı.

Tarih: 12 Eylül 1978.

Yer: Kazakistan Alma Ata.

Dünya Sağlık Örgütü düzenlediği uluslararası konferansın sonunda yayımladığı bildiriyle ABD küresel ilaç şirketlerini kızdırdı…

Tarih: 26 Mart 1979.

Yer: İtalya Como Gölü sayfiyesi.

Rockefeller sahibi olduğu Bellagio Evi’nde yaptığı NATO güvenlik toplantısında, yüz yıldır kontrolünde olan “endüstriyel tıp” ile ilgili bir dizi kararlar aldı…

Ve:

Tarih: 25 Haziran 1979.

Yer: Manisa…

Cemil Çöllü MHP İl Başkanı idi.

Sahibi olduğu Huzur Eczanesi’nde öldürüldü.

Ertesi gün…

Tarih: 26 Haziran 1979.

Yer: Manisa.

Neşe Gülersoy CHP Kadın Kolları Üyesi idi.

Sahibi olduğu Yeni Afiyet Eczanesi’nde meslektaşı MHP’li Cemil Çöllü’nün katledilmesini protesto eden bildiriyi yazarken öldürüldü.

Yine Manisa…

Yine bir eczane…

Tarih: 19 Aralık 1979.

Mete Erdem CHP İl Başkanı idi.

Eczanesinde içeri giren saldırgan tarafından kurşunlanarak öldürüldü.

Bu bir cinayet romanı değil…

Modern tıbbın karanlık yüzü aydınlanıyor…

Rockefeller’ın kozmik odasındaki Türkler kim?

Neyin karşılığı, ne kadar para aldılar?

Tabular yıkılacak… Ezberler bozulacak…

Artık yüzleşme vakti…

Kara Kutu Alıntıları - Sözleri

  • "Kaygısız insan vahşileşiyor.."
  • "Son yıllarda sağlık sektörü, dünyada silah sektöründen sonra en kârlı ikinci sektör haline gelmişken, pazar sürekli büyürken, böylesine kazanca sizi ortak etmek isterler mi? Hayır.."
  • Yalçın Küçük diyor ki: "Nerede kolaycılık varsa, orada soysuzlaşma vardır. Nerede zordan kaçış varsa, orada cehalet vardır. Kolaycılık ve cehalet, ikiz kardeştir. Kolaycılık ve cehaletin, doğrulara karşı bir direnişi vardır."
  • Edison dedi ki: -"Geleceğin hekimi artık ilaç vermeyecek. Hastalarına insan bedenini, beslenmenin ne olduğunu, hastalıkların nedenlerini ve bunları önleminin yollarını anlatacak.."
  • "Hayalimiz yoksulluğun olmadığı bir dünyadır."
  • Domuz gribi için "Tamiflu" (Oseltamivir) ve "Relenza" (Zanamivir) kullanımı öneren Dünya Sağlık Örgütü rehberini hazırlayan üç uzman! Üçü de bu ilaçların üreticisi Roche ve GSK ilaç şirketinden para almıştı: -Prof. Fred Hayden'ın, Roche ve GSK şirketinden para aldığı elektronik mektuplarında ortaya çıktı. "Tamiflu" için hazırladığı raporda, ilacın viral enfeksiyon sebebiyle hastaneye yatışları yüzde 60 azalttığını iddia etmişti! -Dr. Arnold Monto da her iki ilaç şirketinden para aldığını itiraf etti. -Rehber hazırlama komisyonunun üçüncü üyesi Prof. Karl Nicholson da şirketlerden para aldığını açıkladı. O dönem kimse şu gerçeği dile getirmedi: Domuz gribi aşıları kadınlarda yüzde 700 oranında düşüklere sebep oldu! Daha vahimi: 61 milyon Amerikalı domuz gribi aşısı oldu. CDC, - muhtemelen abartarak- gripten 11 bin 160 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Bağımsız araştırmacılar şu gerçeği ortaya çıkradı: Domuz gribi sebebiyle ölenlerden 2 bin 200 kişi domuz gribi aşısı yaptırmıştı! Neymiş, "bilim" sınıflar üstüymüş. Neymiş, "bilim" tartışılmazmış. Hele aşı konusunda tek laf edilmezmiş. Politik ekonomi bilinmeden bu meseleler anlaşılabilir mi? ~S. 255-256 Gerçek şuydu: Domuz gribinin mevsimsel gripten farkının bulunmadığını Harvard Üniversitesi uzmanlarının araştırması ortaya çıkardı. Üstelik öldürme riski daha düşüktü ve aşılama kampanyaları gereksizdi! ~S. 262 Türkiye'de bir iki cılız ses dışında bu aşıya tepki gösterilmezken, Almanya'da kıyamet koptu! Alman medyasından öğreniyoruz ki, uluslararası dev ilaç firmalarının baskısıyla Dünya Sağlık Örgütü'nün domuz gribi tehlikesini abartmasıyla sağlık sektöründe 4,4 trilyon dolarlık ciro yaratılmıştı! ~S. 264
  • "Hastalığın, aşk, savaş ve kıskançlık gibi başlıca edebi temalar arasında bulunmaması insana hakikaten pek tuhaf geliyor. İnsan şöyle düşünmekten alamıyor kendini: Gribe ciltlerce roman adanmış olmalıydı; tifo için epik şiirler, zatürre, apandisit, kanser için kasideler, diş ağrıları için şarkılar yazılmış olmalıydı. Oysa durum böyle değil."
  • Öncelik sağlık hizmetlerinin dağılımını iyileştirilmek olacaktı; mevzubahis olan halktı, kapitalizmin ticari kârı değil..
  • " Dünyanın en iyi doktorları perhiz , sükût ve neşedir !" ~ Jonathan Swift
  • “Para, politika ve bilim konularında gerçeğe dönün, her birini oldukları gibi gösterin, dürüst olun.”
  • Şüphe gerçeğe ulaşmanın ilk adımıdır...
  • Anne sütü alamayan bebekler yetersiz beslenme nedeniyle bağışıklık sistemi gelişmediğinden salgın hastalıklardan ölmeye başladı. Bu kez aşı dayatıldı!
  • Asıl uyuşturucu mafyası kim? Baronlar bilinmeden anlaşılmaz bu işler!
  • İlaç şirketlerinde "oyun" biter mi?... 'ın patenti biterse başka bir "yol" bulurlardı...
  • "Yeryüzünün birçok yerinde yenilen hayvanların çoğuna her gün, hastalıklarının iyileşmesi için değil ama şişmanlatmak için ve fabrika çiftliklerindeki koşullarından korunmaları için antibiyotik veriliyor."

Kara Kutu İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir Karacahil : Soner Yalçın - VURUN VURUN ÖLMEDİ!!!: Merhabalar gobeller !! Nassınız? İyisiyiiz işşşallah !! Aman iyi olasınız .. Yarın ülkemizdeki bir kısım çok akıllı zümre tarafından inatla noel zannedilen yılbaşını kutlayıp yoldan çıkacağımız , efenime söyleyim ar , haya ve doğru yol denilen düzlemden sapacağımız için incelemeyi bugünden yazayım dedim .. Noel 'i de göççüh yazayım ki kapı dururken bacadan giren aksakallı zatın da kemikleri sızım sızım sızlasın! Yarın ÇILDIR ÇILDIR ORTAMLAR.. Neme lazım sonra ne olacağı belli olmaz öyle değil mi ?! Görüyorsunuz herşeyler sizin için !! Tuco daha ne yapsın ?!?! Şimdi efenim .. Kendim kitabı açıp bakmazdan evvel de medyada dönen "Bir Karacahil : Soner Yalçın - VURUN VURUN ÖLMEDİ" adlı linç kampanyasını az buz takip ettim .. Aynı muhabbet , aynı linç kampanyası bundan evvelki kitabı olan Saklı Seçilmişler döneminde de vuku bulmuştu .. Kendim gaz sektöründe çalıştığım için de biliyorum az buz gıda sektörünü ..Bu denli etkilememişti beni söylenenler o yüzden.. Aldım okudum ve cidden hak verdim kendisine kısmen .. Medyada olsun , sosyal medyada olsun , tv sektöründe olsun Kara Kutu için söylenenler öyle bir duruma geldi ki okusam mı okumasam mı diye kararsız kaldım .. Neyse Amazondan verdim siparişi .. %50 indirimle cukkaladım .. Kısa zamanda da okuyup bitirdim .. Kitapta eleştirilecek çok konu var .. En baştan anlaşalım .. Ben olayın tıbbi boyutuyla falan ilgilenecek değilim .. Alanım değil .. Hiçbir bilgim yok bu konuda ..Tıbba dair anca biyoloji dersinde gördüğüm bir takım deyimler ve kelimeler kalmış aklımda .. Alyuvarlarla akyuvarları ,kitabı okuyacak olan dohtur emmiler ve bacılar çarpıştırsınlar .. Tıp litaratürü ile alakalı hiçbir şey okumayacaksınız şu incelemede .. O yüzden gelip bana yok hücre duvarı dibinde kına gecesi yapmaya yeltenen bilmem ne virüsü mü olur ? Aman da kalın bağırsakta yapılan incelemelere göre felanca doktor şu şu ilacı alırsak işsizlik bitecekmiş kıvamında yorumlar yapmış..Ya buna ne diyeceksin?!? Yok efendim alyuvarın teki dişi bir akyuvara abayı yakmış da Parasetamol ekmeğe kan doğramış kıvamında itirazlarla gelmeyin .. Bu arada kitapta işsizliğe son verecek bir yatıştırıcı ya da anti-depresanın muhabbeti hakkaten geçiyor .. Resmen KANIM DONDU !! İŞSİZLİĞİ YEDİRMEYİZ ULAN !! Kapitalizm bizim cenaha dahi el uzatmaya yeltenmiş ?!?! Yok artık deme , okuyunca göreceksin .. İnanılır gibi değil ama CİDDİYİM !!! =)) Nerden başlayalım .. En güzeli bu aşı ve antibiotik karşıtlığı iddaalarından başlamak sanırsam .. Bakın çok AÇIK ve NET altını çizerek ifade etmek istiyorum ki bu kitap içerisinde ne aşı karşıtlığı , ne modern tıp karşıtlığı , ne de antibiotik karşıtlığı var .. Adam zaten kitabı bitirirken , sonlara doğru KABAK gibi yazmış bunu .. Bu kitap aşı karşıtlığı, modern tıp karşıtlığı için yazılmadı diye ...Daha pek çok şeyi yazmış alt alta .. İnceleme uzamasın diye buraya aktarmayacağım .. İsteyen olursa fotoğraflayıp atarım .. Bunu iddaa edecek olan varsa da alnını karışlarım .. Kitapta bahse konu olaylar çok daha değişik ve KİRLİ mevzular .. Tartışılması gerekenlerden.. Şimdi size iki soru soracağım .. Bu iki sorunun nesnesi de , aynı ideolojinin kulvarında koşan farklı öznelerin elinde .. Tıbbı ve tıp sektörünü düşündüğümüzde, sağlık sektörü kimlerin elinde ? Misal Dünya Sağlık Örgütü ! Kime çalışır bunlar ? Kim finanse ediyor bunların eylemlerini ? Kime bağlılar ? Misal bu tıbbi tetkikler için kullanılan araçlar .. Bu röntgen , tomografi cihazları .. O MR cihazları ? Kim üretiyor ? Alımı satımı kimin elinde ? Kim hakim o piyasaya ? Bir kulvarda Rockefeller , diğerinde Bill Gates.. Oynanan futbol .. Kalede de bunlar var, hücumda da .. Bill Gates hem tıbbi tetkik cihazları hem de aşı işinde top koşturuyor .. Rockefeller 'ı defalarca yazdım .. O da aşı işi ile yakından alakalı .. Dünya Sağlık Örgütünü fonlayan yegane adam .. Ve yeryüzünde HİÇBİR güç, içinde Rockefeller 'ın adının geçtiği bir işi bana tamamen doğrudur diye kabul ettiremez .. Şu dahi sorgulamak için yeterlidir benim nazarımda ..Bakın şimdi şuraya kitaptan bir alıntı bırakıyorum .. "Sağlık hizmetleri , piyasaya bırakılamayacak denli kritik önemdedir." Kim demiş bu lafı ? Bugün cebimizden algıyla ,vergiyle , manipülasyonla paramızı , emeğimizi hortumlayan kapitalist sistemin EN BÜYÜK SAVUNUCUSU Adam Smith emmimiz !! Orda geçen piyasa lafının ve o piyasada kokoreç tezgahındaymışçasına kıyılıp ekmek arasına süpürülenlerin , GÜNÜMÜZDE bizler olduğunu açıklamama gerek var mı ? Serbest piyasa ekonomisi diye diye , kanımızı şırıngayla en abes yerlerimizden GUP GUP "DEYEREKTEN" nasıl çektiklerini açıklamama gerek var mı ? 80 lerde ve hatta daha öncesinde buna karşı çıkanlara , " sen servet düşmanısın" diyip GOMONİS damgası vurduklarını izah etmeme gerek var mı ? 90 lara gelindiğinde , turgut özal emmimizin KIF KIF GÜLÜP göbeğini kaşıya kaşıya Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Bakanlığının ne hikmetse "SOSYAL YARDIMLAŞMA" kısmını kapattığını sizlere hatırlatmama gerek var mı ?!?! Evet!! Şimdiki "sosyal yardım vermeksizin" devam eden Sağlık Bakanlığımızın tam adı bu idi bir zamanlar!! Bilir misiniz bilmem ? Tevellütten kurtaranlar hatırlar .. Ben hatırlıyorum misal .. Kendi milli aşımızı ürettiğimiz günleri hatırlayanınız var mı misal ? Muhetemeldir ki yok !! Bakın aşı karşıtıymış Soner Yalçın ... Aynı Soner Yalçın'dan devam ediyorum .. Bakın ne diyor .. 80 lerde aşı pazarında dönen para 1 MİLYAR DOLAR .. 2000 lerde 6 MİLYAR DOLAR ... 2015 'te 33 MİLYAR DOLAR .. 2024 'te 45, YAZIYLA -K I R K B E Ş - MİLYAR DOLAR OLMASI BEKLENİYOR !!!! Hayırdır bilader ?!?! Postapokaliptik bir dünyada mıyız ? Ne oluyor yauw ?!?!? Nedir yani ? Zombi virüsü mü peydah oldu ? İnsanlık kırılıp geçiyor mu salgın hastalıklardan ?!?! 80 ler ila 2000 lerin son çeyreğindeki nüfus artışına bakıyorum .. Bu o da değil !! Bambaşka bir durum bu!!! KİME YAPIYORSUNUZ BU KADAR AŞIYI SAYGIDEĞER CANİKOLAR ?!?!? Bakın biz bunu daha evel de yaşadık .. Dünyalar gozeli , Anadolu'nun gözbebeği , annesinin bir tanesi , Paris'i kıskandıran güzel Yozgatımızda kuş gribine , yok efendim domuz virüsüne yakalanan 3 kişi saptandı ! VER POMPANIN UCUNU MEDYANIN ELİNE !! POMPALA KORKUYU HALKA !! ÇEK BABA ORDAN BİZE BİLMEM NE AŞISINDAN 200 "K" LIK BİR SİPARİŞ .. Fillerle dolu bir bahçeye farenin teki girmiş misali .. Bakın ben önlem alınmasın demiyorum .. Pek tabii önlem alınsın .. Ama yukarda ismini saydığım bu isimlerin elindeki sektör at koştursun diye neden insanımız KEVGİRE döndürülüyor onu soruyorum diyor SONER YALÇIN .. Sadece bu değil .. Pek çok konuyu yatırmış masaya .. Şehir hastanelerinin mantığı nedir misal ? Evet bakınca gurur duyuyoruz .. Geçen gittim Ankaradakine .. Birleşmiş Rezidanslar Birliği kıvamında yapılar .. Ucu bucağı yok!! İşletmeyi sormuş Soner Yalçın .. Hastaneler tükkan , hastalar müşteri yapılıyor .. Sağlıkta parası olan zurnayı çalayor diyor .. Tüm bu sektördeki geçerli akçe ilaçlar.. Kim veriyor buna yetkiyi ?Kim veriyor buna patenti? Amerikadan FDA kurulu ! NEYE GÖRE VERİYOR ? KİM VERİYOR O İLAÇLARIN OLURUNU ? PİYASAYA GİRİŞİNE KİM ONAY VERİYOR TAKIR TAKIR YAZMIŞ ADAM ! SADECE O DA DEĞİL !! O sektörde jenerik ilaçlarda dönen kayıkçı kavgalarını , yapılan çevrilen dolapları , o dolaplar sonunda İMAMIN KAYIĞINA BİNENLERİ , o kayığa binenlerin yakınlarının açtığı tazminat davalarına müteakip küresel ilaç sektöründeki dev firmaların ödemek zorunda kaldığı tazminatları .. Hepsini yazmış .. Şu modern tıbba götünü dönüyor diye eleştiren kesimden , şu yazdıklarıma dair TEK SATIR OKUMADIM ELEŞTİRİ DİYE!! VARSA YAZDIM BEN DİYEN.. BUYUR GEL MIRNIK !!! Anti depresanları yazmış adam .. Geçen arkadaşın hiperaktif çocuğunun ilaçları için şehir hastanesine gittiğimizde ,8 yaşındaki çocuğa yatıştırıcı yazıldığını gördüm .. Antidepresan mıdır bilemicem .. Ama ben şu yaşımda böyle bir olayı ilk kez gördüm .. Bir de demişler ki .. Efenim şunu bir içirin ... Eeee? Geçmezse geri gelin bakalım .. Yauw kardeşim !! İltihap mı kurutuyorsun , irin - cerehat mı akıtıyorsun yaradan ? Bu nasıl bir mantık ?!?! GRİP Mİ ULAN BU ?!?!? Anlamanın imkanı yok !! Bunların hepsini yazmış .. Medya eli ile antidepresan kullanımına özendirme durumlarını falan .. Hepsinin eleştirisi var bu kitapta .. Bu arada zaman içerisinde antidepresan kullanan onlarca arkadaşım oldu çevremde .. Bir tanesi dahi mutlu son yazısını göğüsleyemedi .. Belki tesadüftür .. Hafta içinde bir arkadaş meclisine gittim .. Sordular ne okuyorsun diye .. Dedim Kara Kutu .. Mırın kırın ettiler .. Yaa işte o da bu komplo teorilerine fazla daldı da falanda fistan da... İşin içine Rockefeller ya da Rothschild'lerin ismi girince nedense herşey bir anda KOMPLO TEORİSİNE dönüyor !! Norveç'ten gelen ve aynı tayfanın hem üretimini , hem de satışında reklamını finanse ettiği bilmem ne marka çiğnenebilir balık yağı tabletlerinin reklamında oynayan güzel Mankenimiz ," BEN BİR ANNEYİM .. TABİİ Kİ ARAŞTIRIYORUM .. GÖNÜL RAHATLIĞIYLA ÇOCUKLARINIZA VERİN " dediğinde bu milletin GIKI ÇIKMIYOR !! Soner Yalçın , "Hep tartışalım. Tek doğru yok" dediğinde kıyametler KOPUYEAAAH !! AŞI DA AŞI !! AŞI AŞAĞI , AŞI YUKARI !! Öyle yaaa !! Reklamda oynayan sarı gacımız İsviçreli bilimadamlarıyla turneye çıktı gavur ellere , geçti mikroskobun başına , defetti tüm mikropları da TÜRKÜ OLDU DEDİKLERİ BİZİM DİLLERE !! Her 10 anneden 9 'u da onun gibi memnunumuş!!! Bak sen baaaaak !?!? Ne ara geldi bu hap Türkiye' ye ? 1 sene oldu mu ? Yooo !! Ne ara kullandı bu 10 anne de memnun oldu 9 'u ? Bilemeyom!!! ... YERSEN SPOR !!!! Bu arada bu rakamlar normalde bol haneli ve küsüratlı olur ki daha bilimsel ve inandırıcı olsun .. Türkiye 'de , düşünürken halkımızın devreler yanmasın diye onluk sistemden gidilmiş ..ZOHAHAHAHAHAA =)) TAM EKMEK ARASI SOĞAN SENİN ANLAYACAĞIN ARTIK !! =)) İstatistik verilince bilimsel oluyor .. Öyle yaa !! OECD de istatistiklere dayandırıp bir dolu liste yapıyor .. En son , gelir bölü nüfus diyip oluşturdukları listede Meksika , refah oranında Amerika'nın üstünde yer alıyordu ! Hangi Meksika bu ? Amerika 'nın sınırına , açlıktan kırılanlar bizim bu yana geçmesin diye DUVAR ÖRDÜĞÜ MEKSİKA! Nasıl güzel di mi? Pek bilimsel !!! Sıkılmadınız mı salak yerine konmaktan ?!? Tekrar ediyorum !! Soner Yalçın bu kitapta %100 doğru yazmıştır demiyorum .. Muhakkak ki eksikleri vardır.. Ben olayın siyasal boyutundan bakarak yazdım tüm yazdıklarımı ..Ekonomik ve politik yönünden üç beş örnek verdim sadece ... Ve hak da verdim pek çok noktada .. Ama kısmen ama komple hepimizi ZEHİRLEYİP SUSTURUYORLAR !! Tıbbın şu an önümüze getirdiği gerçekler bir tabu değil ..Tıp bir bilim ve bilim deneme yanılma yoluyla ilerliyor .. Yanlış biliyorsam uyarın .. Bilimde kesin gerçekler yok bildiğim kadarıyla.. Kaldı ki bu kitapta eleştirilen tıp da değil .. Sağlık sektörünün KAPİTALİST SİSTEM ile işley(EMEY)işi .. Herşey tartışılabilir .. Tartışılmalıdır da .. Aklımıza yatmazsa farklı alternatiflere bakarız .. Şu da bonusunuz olsun .. https://www.youtube.com/watch?v=k61ch9AP3f8 (Tuco Herrera)

Yine sağlığımız hususunda ve su içer gibi, yemek yer gibi tüketilen ilaçlar konusunda çok ciddi araştırmalar yapılıp hazırlanmış bir kitap.. Soner Yalçın ilaç firmalarının, buzdağının görünmeyen kısımlarını okuyucularına aktarmış. En ufak bir rahatsızlıkta, baş ağrısında, hâlsizlikte hemen doktora koşardık bir çoğumuz. İlaçların zehirli yan etkilerini, yan etkilerinin verdiği sıkıntıları yıllar sonra iş işten geçtikten sonra anladık. Aktarlarda satılan bitkisel takviyeleri küçümsedik. Özellikle geçmiş yıllarda yaşamış müslüman bilim adamlarının verdiği reçeteler hor görülmeye başlandı. Adlarına "koca karı ilaçları" dendi/dedik. Ve dayadık vücudumuza kimyasal küçük tabletleri.. Ama artık eskisi gibi değil herşey. Yavaş yavaş akillandığımızı düşünüyorum bu konuda. Ne bileyim hemen en ufak bir baş ağrısında hemen ağrı kesici almadık. Soğuk algınlığına yakalandığımızda kimyasal ilaçları su içer gibi yutmadık. Doktorların kapısını gereksiz yere çalmamaya çalıştık. Hastaneleri gele gide yol etmedik.Tabii benim gözlemlediğim bu hâlâ daha akıllanmayan insanlar mevcut. Özellikle yaşça büyüklerimizin bu mevzuda kendilerine söz geçiremediği doğru. Bilmiyorum belki de ben yanılıyorum şimdi pandemi devam ettiği için insanlar korona bulaşır korkusuna şimdilik uzak duruyorlar hastanelerden. Neyse inşallah gereksiz yere çokça kullanılan ilaçlara karşı bir önlem alırız. Vücudumuzu yavaş yavaş zehirleyip, öldüren bu tehlikeli kimyasallara karşı artık akıllanırız diye ümit ediyorum. Bitirdiğim kitaba gelecek olursam paylaşmış olduğum alıntılarda kitabın vermek istediği mesajı anlamışsınızdır. Bana bu kitabı sosyal medyadan takip ettiğim değerli bir abimizin sitesindeki tavsiyesiyle satın almıştım. Kitabı almak için bu uygulamaya baksaydım vazgeçerdim herhalde. Soner Yalçın'a "komplocu" diyeni mi ararsın, "kara cahil" diye yazanı mı.. "Bu adam doktor mu ki? "Sağlık çalışanı mı?" "Tıp fakültesinde profesör mü ki" diye eleştiren eleştirene. Olumsuz inceleme yazan arkadaşlar nasıl okumuş bu kitabı bende onları anlayamadım. 1979 yılında şüpheli bir şekilde öldürülen 3 eczacının neden öldürüldüğü konusunda çarpıcı iddalarla giriş yapıyor kitaba, Soner Yalçın.. Ve daha sonra Türkiye'de tıp fakülteleri kurulurken hayırsever gibi gözüken ama bugün Deccalizmin en büyük yardımcılarından biri olan Rockefeller ailesinin kimlere ne kadar para verdiğini, hibe ettiğini ciddi araştırmalar sonucunda çıkarmış. Belge ve kaynak ibarelerinide kitabın sonunda yazıp belirtmiş. Bunu bütün dünyada yapıyor. Tıp fakülterinin müfredatlarına kadar bu tehlikeli Rockefeller ailesinin nasıl müdahale ettiği, para ve burs vererek kendi eğitim birimlerinde sağlık çalışanlarını nasıl mankurtlaştırarak! sahibi olduğu ilaç firmalarına milyar dolarlar kazandıran mekanizmasına hepiniz şahit olacaksınız. Daha fazla detaylı bilgi vermek istemiyorum. Kitabın büyüsü kaçmasın. İnceleme yazarken bazen bu konuda ölçüyü kaçırıyorum istemeden. Zaten ön bilgi sahibi olmanız açısından beğendiğim, desteklediğim alıntıları sizlerle paylaştım. Bu kitabı herkes okumalı, okutturmalı.. İncelemeyele ilgili son sözümü Soner Yalçın'a bırakıyorum. "Saklı Seçilmişler"in sizlere hapı yutturmasına izin vermeyin.. (A.R.A.Z)

Kitabın Yazarı Soner Yalçın Kimdir?

İlk yılları

Soner Yalçın, Cemile Yalçın ve Mehmet Ali Yalçın'ın oğulları olarak 1 Ocak 1966'da Çorum'da doğdu. Anne tarafı Tercanlı, baba tarafı ise Horasanlıdır. Annesi ev hanımı, babası ise gıda ticareti ile uğraşan bir tüccardır. Üniversite eğitimini Hacettepe Sağlık İdaresi Yüksek okulunda tamamladı. Daha sonra idarî bilimler konusunda yüksek tahsile karar verdi.

Kariyeri

1987'de 2000'e Doğru adlı dergide çalışmaya başladı. Uzun süre Ankara bürosunda muhabirlik yaptı. Burada Adnan Akfırat, Hikmet Çiçek ve Serhan Bolluk’le birlikte çalıştı. 6 Mayıs 1990'da Ankara İstihbarat Şefliğine getirildi.

1993-94 yılları arasında günlük gazete olarak çıkan Aydınlık'ta çalışmaya başladı. 1995'te haber araştırma müdürü iken ayrıldı. Bir ara Doğan Yurdakul'un Siyah – Beyaz gazetesinde çalıştı.

1996 yılında televizyonculuğa giriş yapıp Show TV Ankara bürosunda çalışmaya başladı. Aynı yıl içerisinde Star TV'ye geçti ve haber müdürlüğüne getirildi. Daha sonra Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Efendi 2: Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı adlı kitaplarını yayımladı. CNN Türk'te Cüneyt Özdemir'le birlikte 5N1K adlı programı hazırladı. Kurtlar Vadisi adlı dizinin ilk iki yılında konsept danışmanlığını üstlendi. CNN Türk'te yayınlanan Oradaydım adlı politik belgeselin hazırladı. 4 Şubat 2007 tarihinden itibaren Hürriyet gazetesinde, pazar günleri “Not Defteri” adlı köşesinde yazmaya başlamış, Mart 2012'de işine son verilmiştir.

Odatv davası kapsamında 14 Şubat 2011 tarihinde tutuklanan Yalçın, yaklaşık 22 ay sonra 27 Aralık 2012'de tahliye oldu. Hâlen Sözcü gazetesi ve Odatv İnternet sitesinde yazılarına devam etmektedir.

Özel hayatı

Soner Yalçın'ın, avukat Feza Kutanoğlu ile evliliği 10 yıl sürdü ve bu evlilikten Aren Soner (d. 2000) adında oğlu dünyaya geldi.

Kitapları

Binbaşı Ersever'in İtirafları (1994)

Millî Nizam'dan Fazilet'e: Hangi Erbakan? (1994)

Behçet Cantürk'ün Anıları (1996)

Reis: Gladio'nun Türk Tetikçisi (1997, Doğan Yurdakul ile birlikte, Doğan Kitap)

Bay Pipo (1999)

The Özal: Bir Davanın Öyküsü (2001)

Teşkilat'ın İki Silahşoru (2001)

Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı (2004)

Efendi 2: Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı (2006)

Siz Kimi Kandırıyorsunuz! (2008)

Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor (2009)

Samizdat (2012)

Erbakan: Eziyet Edilerek Yalnızlığa Yükseltilen İnatçı Bir Siyasal Liderin Portresi (2012)

Silivri Cezaevinde hazırladığı kitapta Necmettin Erbakan'ın hayatını ve mücadelesini anlatan kitap, Erbakan'ın bilinmeyenlerine ışık tutmaktadır.[2]

Kayıp Sicil: Erdoğan'ın Çalınan Dosyası (2014)

Galat-ı Meşhur: Doğru Bildiğiniz Yanlışlar (2016)

Saklı Seçilmişler (2017)

Kara Kutu: Yüzleşme Vakti (2019)

Soner Yalçın Kitapları - Eserleri

  • Bay Pipo
  • Saklı Seçilmişler
  • Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı
  • Reis: Gladio'nun Türk Tetikçisi
  • Binbaşı Ersever'in İtirafları
  • Teşkilatın İki Silahşoru

  • Kara Kutu
  • Kayıp Sicil
  • Siz Kimi Kandırıyorsunuz!
  • Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor
  • Efendi 2: Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı
  • Galat-ı Meşhur
  • Samizdat

  • Behçet Cantürk'ün Anıları
  • Erbakan
  • Hangi Erbakan?

Soner Yalçın Alıntıları - Sözleri

  • Dergâhın devletle her zaman iyi ilişki kurması da mutlaka not edilmesi gereken önemli bir ayrıntı. Gümüşhanevi Dergâhı hiçbir zaman Selefilik gibi bir başkaldırı geleneğine dayanmadı. Belki de bu sayede Turgut Özal'dan Tayyip Erdoğan'a, Necmettin Erbakan'dan Abdullah Gül'e son yılların "yönetenler" i hep bu Nakşibendi dergâhının mensubuydular. Bu nedenle de Osmanlı'da da devlet nezdinde itibar gören bir tarikat oldular... (Erbakan)
  • Hayata bir pencereden bakabilirdiniz, ama bu, karşı pencereden bakanlara düşman olacağınız anlamına gelmezdi. (Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor)
  • Bakın nedir bu meşhur " orta gelir tuzağı " , yazayım. (Galat-ı Meşhur)
  • Volta vururken hiç yalnız değilim... Bazen Reşit Fuat Baraner, bazen Dr. Hikmet Kivılcımlı eşlik ediyor bana. Biraz güneş açınca Nâzim Hikmet gelip oturuyor avlunun bir köşesine; bahtiyar. Ya da, tahta iskemlesini çekmiş altına, Behice Boran'ı görüyorum avlunun bir diğer köşesinde; bacaklarını karnına çekmiş, kitap okuyor. Ruhi Su'nun ise türkü söyleyen sesini duyuyorum. Aziz Nesin, koğuşta beslediği tavuğunu çalıp yemesinler diye, avluya hep tavuğuyla çıkıyor. Hasan İzzettin Dinamo ise kedisi Sarman'ın yarasındaki kurt çukları temizliyor güneşin altında. Sabahattin Ali'nin yüzü hep gökyüzünde; belli denizi düşlüyor. Şiir yazıyor. Rifat Ilgaz bir mahkûma alfabe öğretiyor. Yılmaz Güney cezaevinden yöneteceği filminin senaryosunda son değişiklikleri yapıyor. Can Yücel Adana Cezaevi'nde yazdığı şiirleri okuyor. Kemal Tahir, Orhan Kemal kıdemlilerimiz; ayaklarında tahta takunya var; Bursa Cezaevi hatırası. Atillâ İlhan, Enver Gökçe biraz mahçuplar, işkenceye dayanamadıkları için. Dr. Şefik Hüsnü gelince Cibali'nin komünist tütün işçileri saygıyla ayağa kalkıyor. En saygılı olanlar ise bu büyük maratonun en hızlı yüz metresini koşanlar; Deniz, Hüseyin, Yusuf. En gencimiz Erdal Eren.... Ve unutulabilir mi; ilk voltayı Magosa zindanında atan Namık Kemal... Ne çokuz... 150 yıldır volta atıyoruz bu toprakların cezaevlerin de; adı bazen Magosa zindanı, Bekirağa Bölüğü oluyor, ba zen Sultanahmet, Selimiye ya da Metris, Mamak, Diyarbakır Cezaevi... (Samizdat)
  • Hepsi bizim toprağımızın insanıydı. (Galat-ı Meşhur)
  • O günler kıldan ince, kılıçtan keskin bir dönemdi. Rüzgara karşı yürüyen bir avuç gazeteciydik. İç savaşın ağır baskıcı koşulları yaşanıyordu. Hukuku savunmak bile vatan hainliğiyle damgalanmanıza neden oluyordu. Yılmadık. Dediğim gibi neler olduğunu seziyor ama tam anlamıyorduk. (Behçet Cantürk'ün Anıları)

  • İşkence, bazen kişilerin yaşamında çok trajik olaylara neden oluyordu... (Behçet Cantürk'ün Anıları)
  • Yeni okulların açılması, kızların okutulması, kadınların rahatça kendilerini ifade imkânı bulmaları, Osmanlı'nın değişme sürecine girdiğinin göstergesiydi. (Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı)
  • "Peki ama hangisine inanılacaktı? İkisinden birine mi, ikisine birden mi, yoksa hiçbirine mi?" (Bay Pipo)
  • Uzun yıllar Erbakan Hareketi'nde yer alan Süleyman Karagülle o günleri şöyle anlatıyor : "Nurcuları meşrulaştırdılar . İmam Hatip okulları açtılar, Kuran kurslarını serbest bıraktılar, İlahiyat Fakültelerini kurdular. Kadrolarına namaz kılan ve içki içmeyen kişileri aldılar. Burada ortaya koydukları politika şu idi: Müslüman yetişsin, ama şeriatçı Müslüman yetişmesin. Namaz kılsın, ama düzen değişmesin. Bu politikalarını CIA da destekledi. Yani MİT de bunlarla beraber oldu. " (Erbakan)
  • "28 Şubat süreciyle Erbakan haksız yere başbakanlıktan uzaklaştırıldı; partisi kapatıldı ve bir daha eski siyasal gücüne kavuşamadı. Hiç ummadığı yerden darbe yedi; yetiştirdiği öğrencileri Erbakan'ı yıktılar." (Erbakan)
  • İstanbul Teknik Üniversitesi'nin 1947-1948 mezunlarını ta­nıtan "Arı" adlı albümde arkadaşları takma ismiyle "Derya Necmettin"i şöyle tanımladı: "Sofudur, dindardır, çalışkandır. Hayatının yarısını namaz, yarısını da projeleri işgal eder. Sınıfının yarısını kendisi, yarı­sını da arkadaşları işgal eder. Proje ve raporları, Saatli Maarif Takvimi nükteleri gibi geniş izahlıdır. Herkesin bir sayfada bi­tirdiği mevzuyu, o kırk sayfada hülasa eder. Kendisine cıvata nedir, diye sorarsanız izaha, demir filizlerinin naklinden başlar ve o kadar uzun anlatır ki nihayet namaz vakti gelir, gider na­mazını kılar gelir ve kaldığı yerden anlatmaya devam eder." (Erbakan)
  • Erdoğan anlamıyor, o dönemler bitti, görmüyor… (Kayıp Sicil)

  • En büyük hata; hiçbir hatanın farkına varmamaktır! (Galat-ı Meşhur)
  • Türkiye'de partiler değişse de bazı aileler hep iktidardaydı!.. (Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı)
  • Türkiye'de gerçek anlamda gazetecilik yapmanın büyük tehlikeli sonuçları vardır. Soru soran, arayan, kovalayan gazeteciyi bekleyen maalesef sadece acıdır. (Samizdat)
  • Küçük şahsiyetler, kişilerle uğraşır; vasat şahsiyetler, olaylarla/şekillerle uğraşır; büyük şahsiyetler, fikirlerle uğraşır. (Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor)
  • Toplum hızla dönüşüyor, en temel kolektif değerlerden bile uzaklaşılıyordu. Artık bireyin var olmasının nedeni, ekonomik başarıydı! Saygın bir konum edinmenin tek yolu, servet ve şöhret sahibi olmaktan geçiyordu... (Behçet Cantürk'ün Anıları)
  • Artık gazete okuyacak gücüm kalmadı; bu pespaye, küstah yalancılara katlanamayacağım. (Samizdat)
  • Bay Mayer bize önce, 'Siz polis misiniz, istihbaratçı mısınız?' diye sordu. Biz kendisine, 'Hem polisiz hem de istihbaratçıyız' yanıtını verdik. O , 'Olmaz' dedi. Nedenini sorunca, 'Siz öyleyse düpedüz Gestaposunuz' dedi. Doğrusu Bay Mayer'in sözü canımızı sıkmıştı. Sonunda izah etti. Kendi polislerinin geniş yetkiye sahip olduğunu söyledi. Ama istihbarat biriminin operasyon yapma yetkisi ve gücü olmadığını belirtti. Sonra da, “Çünkü , aynı örgüt hem istihbarat yapar hem operasyona giderse orada sanık karşısında tarafsız olamaz” dedi. Sonra düşündük ki Bay Mayer'in dediği doğruydu. (Bay Pipo)

Yorum Yaz