Kara Vagon - Bekir Yıldız Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kara Vagon kimin eseri? Kara Vagon kitabının yazarı kimdir? Kara Vagon konusu ve anafikri nedir? Kara Vagon kitabı ne anlatıyor? Kara Vagon PDF indirme linki var mı? Kara Vagon kitabının yazarı Bekir Yıldız kimdir? İşte Kara Vagon kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Bekir Yıldız
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9786051410142
Sayfa Sayısı: 182
Kara Vagon Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bekleşen insanlar zavallı şaşkın... Tanrı'nın arkasında kalan,
hep Tanrı'nın gölgesine düşüp unuttuğu insanlar... Tanrı büyük,
insanlar küçücük... Tanrı'nın gözünden kaçanlar... Beş, on, yirmi...
Ve daha fazla. Hayvanların boşalttığı vagona alındılar.
Kadınlar, çocuklar, erkekler...
Kitaba adını da veren Kara Vagon adlı öyküde evlerinden, köylerinden ayrılıp pis bir vagonun içinde tıkış tıkış ve aç susuz, günlerce yol alan, başka bir şehre mevsimlik işçi olarak çalışmaya giden insanların öyküsünü gerçekçi bir dille aktarıyor -Bekir Yıldız-
Bekir Yıldıza 1968 May Edebiyat Ödülünü kazandıran Kara Vagon ibret veren yaşamlara ışık tutuyor.
Kara Vagon Alıntıları - Sözleri
- Damgalanan insanlar, çirkinleşen insanlar, Tanrı'ya açılan umutlarıyla kümeleştiler.
- Damgalanan insanlar, çirkinleşen insanlar, Tanrı'ya açılan umutlarıyla kümeleştiler.
- "O, insanca yaşayabilmek için, yüzyılların sayıklayanların gazabına uğramış, emilmiş ve bıçıklanmıştı. Doğu'ya hapsedilmiş kadınların gözyaşıydı sanki... "
- Çocuk dediğin taş yerine, çikolata yemeli
- "O, insanca yaşayabilmek için, yüzyılların sayıklayanların gazabına uğramış, emilmiş ve bıçıklanmıştı. Doğu'ya hapsedilmiş kadınların gözyaşıydı sanki... "
- Gündüzleri toprağı yarıp, içine tohumları salıyor, geceleri de kocası, kendisini döllüyordu.
- "Tanrı'nın arkasında kalan, hep Tanrı'nın gölgesine düşüp, unuttuğu insanlar... Tanrı büyük, insanlar küçücük... "
- Ruhunda zamanı lanetleyen bir çırpınış vardı.
- Ruhunda zamanı lanetleyen bir çırpınış vardı.
- Kesik ayaklı adam orada kalır. Bacağından kan akar. Onun asıl kanayan umutlarıdır. Al kana bulanmış ak-pak umutları.
- Çocuk dediğin taş yerine, çikolata yemeli...
- Hasan Dayı matbaadan, önce hanın koridoruna, sonra caddeye çıktı. Sırtında Emile Zola'nın Germinal'i vardı.Dün de Kerbelâ Vakası'nı taşımıştı. Belki de yarın Lenin'in bir kitabını taşıyacaktı.Ya öbürgün...Bir aşk romanı...Hasan Dayı'nın sırtında dünya edebiyatı gidiyor, geliyor...
- Ruhunda zamanı lanetleyen bir çırpınış vardı.
- Kendisini, bu dünyadaki kötü alınyazısından kurtarıp çilekeş kullar için sözü edilen cennete yamamak istedi.
- Kocasını genç yaşında Bidik Meydanı'nda vurmuşlardı.Yetim kalan oğluna kanat germiş, kimseyle evlenmemiş, bütün umutlarını oğlunun geleceğine bağlamıştı. Oysa o, kopuk olmuş, kumarcı olmuştu.Rabia Bacı, içini çekerek raftaki Kur'ana uzandı. Kendisini, bu dünyadaki kötü alın yazısından kurtarıp çilekeş kullar için sözü edilen cennete yamamak istedi.
Kara Vagon İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitabın adı:Kara Vagon Yazarın adı:Bekir Yıldız Okuyanın adı:Sıdıka Topal Sayfa sayısı:128 Kitabımız 16 öyküden oluşuyor. Kitaba adını veren öykü'de bir trende geçiyor. Yolcular var haremlik selamlık oluşturmuş kadınlar bir tarafta erkekler bir tarafta. Kadının biri hamiledir ve doğum sancısı başlar ve sancının Etkisiyle bağırır. Koca selamlık tarafından duyar - niye bağırırsın herkes duyii Kadın; -Heriffff senmişsin ben dopuruyammmm Kadınlar etrafını sarar ve doğum gerçekleşir. Diğer bir öyküde Ökkeş isminde bir kumarbaz ve annesi var. Ökkeş annesinden para ister ama para yoktur. Bu arada anneyi doğuma çağırırlar gider doğumu yaptırır iyi para verirler eve gelir adı batasıca Ökkeş parayı ister anne vermek istemez annesini hırpalar anne yere düşer oğul parayı alır gider anne düştüğü yerde durur öldü mü bayıldı mı bilinmez.... (SIDIKA TOPAL)
Bekir Yıldız öykülerini okurken ilk fark edilecek şey Anadolu'nun bir baştan diğer uca trajedi coğrafyası olduğu gerçeğidir. Kara Vagon ilk baskısını 1969 yılında yapmış. Bugünün okuru belki bu öykülerde anlatılan gerçeklerin bir çoğunun hayal ürünü olduğunu düşünecektir ama 50 yıl sonra hala bu öykülerde anlatıların büyük kısmı ülkemizin insanın içini sızlatan gerçekleri. Kara Vagon kitabında 18 öykü var. İçlerinden bir öyküyü öne çıkaracak olsaydım Elazığlı Hamal öyküsünü seçerdim. (Alper Kanık)
Aynı ay icinde hem Toni Morison "En Mavi Göz" hem de bu kitabı okuyunca resmen cifte kavrulmus acilarin cocugu kucuk Emrah modunda ortada dolanir oldum. Annem ilk okuldayken ogretmeni bu kitabi hediye etmis kendisine ve Hasan Ali Toptaş gibi bir kalemin Bekir Yildiz'in etkisinden kurtulup kendi ozgunlugune kavusmasi tam 5 yıl surmus. Boyle olunca bir okuyayim dedim ama resmen icim parcalandi ya hu! Kısa oykulerden oluşan, kahramanlarin kendi şiveleriyle konustugu, yazarin dupduru Turkcesi ile eger 1970lerde yaşasam çok begenecegim bir kitap olurdu. Fakat zaten acilar denizine yelken açmış bir çağda kendimi depresyon girdabinda buldum. Sanirim ben bu kadar cinsellik icerikli hicbir kitabi sevemiyorum. (Öylesine bir okur)
Kara Vagon PDF indirme linki var mı?
Bekir Yıldız - Kara Vagon kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kara Vagon PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Bekir Yıldız Kimdir?
Bekir Yıldız (d. 1933 - ö. 8 Ağustos 1998), Türk öykü ve roman yazarı.
1933 yılında Urfa'da dünyaya geldi. Matbaa'cılık okulunu bitirerek, işçi olarak Almanya'da çalışmaya gitti. Yurda döndüğü zaman, Asya Matbaası'nı açan Bekir Yıldız, hikâyelerinde Güney Doğu insanlarının yaşamlarını anlattı. Hikâyelerinden bazıları senaryolaştırıldı ve filme alındı. May, Halkın Dostları, Yeni a, Yazko Edebiyat dergilerinde görev aldı. Birçok yazısı "Zaman İçinden" adlı kitapta toplanmıştır.1971 yılında Kaçakçı Şahan eseri ile Sait Faik Hikâye Armağanı'nı aldı. 11 Ağustos 1998 yılında geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti. Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedilmiştir.
Bekir Yıldız Kitapları - Eserleri
- Evlilik Şirketi
- Kaçakçı Şahan
- Halkalı Köle
- Reşo Ağa
- ve Zalim ve İnanmış ve Kerbela
- Kara Vagon
- Harran
- Beyaz Türkü
- Arılar Ordusu
- Demir Bebek
- Alman Ekmeği
- Sahipsizler
- Dünyadan Bir Atlı Geçti
- Darbe
- Aile Savaşları
- Mahşerin İnsanları
- Sahipsizler - Dünyadan Bir Atlı Geçti
- İnsan Posası Güneydoğu Zındanı
- Bozkır Gelini
- Türkler Almanya'da
- Ölümsüz Kavak
- Kör Güvercin
- Yaman Göç
- Düz Adam
- Seçilmiş Öyküler
- Röportajlar
- Şahinler Vadisi
- Yargılayan Zaman İçinden
- Sahipsizler
Bekir Yıldız Alıntıları - Sözleri
- Bir çuval buğday karşılığı çalışmak, ağanın gölgesinde yalanmak, Gaffar'ın babasını yatağa vurmuştu..Toprak, şimdi, yıllardan beri kendisini deşen, dölleyen bu adamı cezalandırıp altına almak sabırsızlanıyordu adeta. (Kaçakçı Şahan)
- "Yanıp kül olsaydın, bundan iyi miydi?" dedim kendi kendime. "Çocuklar için kağıt olacaksın ya, hey şımarık kavak. Daha ne isteyeceksin?" (Ölümsüz Kavak)
- Hele babanızın polisliğinin ilk günleri var ki... Bak sen nerden nereye... Utandıydı ilk günler sokağa çıkmaya. Ben de utandıydım ilk mantoyu giydiğimde... İşte o zaman bildiydim utanmak nedir, ne değildir. (Aile Savaşları)
- Bizim toplumumuzda, çocuk kaç yaşına gelirse gelsin, anne babalar için büyümemiş süt kuzularıdırlar. (Yaman Göç)
- Çağımızda başarının ilk koşulu, birlik olabilmektir. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. (Arılar Ordusu)
- Büyük kentlerde hatalar ve günahlar kalabalığın arasında kaybolup giderken, burada her hata ve günah kurşunla bastırılıyordu. (Reşo Ağa)
- "Fırında insan...Mahşeri bir fırında...Ateş,yakıcı, kavurucu değilken, birilerini sırtına almak gösterisinde insan.Ama ısı artınca, ayaklar yanınca, insan, sırtındakini ateşe atıp attığının sırtına binme yarışında.... (Mahşerin İnsanları)
- Sanki sömürü biçimi değişince, sömürü ortadan kalkıyor! (Harran)
- Neydi sevgi? Nasıl bir şeydi aile? Sevgi uğruna adanan hayatlar, giderek nasıl da unutulup yeni adanmalara dönüşüveriyordu. (Darbe)
- Bir zamanlar kılıçlarıyla saldıran Türkler, bu defa pasaportlarıyla sızıyorlardı Avrupa'ya... (Reşo Ağa)
- " İnsansız kent başkadır,insanların olup da,dışarı çıkamadıkları bir kentse bambaşkadır. ' (Mahşerin İnsanları)
- Bilip de bir şey yapmamak, bilmekten daha acıdır. (Demir Bebek)
- Tanrı insanoğlunu en olağanüstü nitelikte, hem de maliyeti sıfır denecek bir ucuzlukta yaratıyordu. Oysa ki, doğanın hışmına uğrayan insanoğluna uzatılan her doktorun eli, büyük ve obur pençeliydi.. (Reşo Ağa)
- "Hasretiz biz," dedi. "Suya hasret bitki gibi, hasretiz Türkçe konuşmaya. Hanım işe gider, göremezsin. Sokaklarda yürürken, korkarsın çoluk çocuğunla Türkçe konuşmaya. Oh... Oh be ne rahatmış meğer, ana diliyle konuşması insanın..." (Yaman Göç)
- Bir çuvalın içine doldurulmuş kediler gibi, birbirimizi parçalamak yerine, bizleri çuvala dolduranlar üzerine konuşabilsek... (Darbe)
- Emekçinin Türkü Almanı olur mu sanıyorsun? (Alman Ekmeği)
- Düşünmek istiyordu Ali. Düşünmek, yaşamak demekti gene de. Yaşamak da; dünle, bugünle, hatta gelecekle hesaplaşmaktı. (Darbe)
- Seviniyor kimi altta kalanlar. Gaz fırınlarında ölmenin sırası altta kalanlara üç beş saniye sonra geliyor çünkü. (Dünyadan Bir Atlı Geçti)
- Çünkü ölümsüzdür kitaplar, yazılmışsa eğer. (Beyaz Türkü)
- Damgalanan insanlar, çirkinleşen insanlar, Tanrı'ya açılan umutlarıyla kümeleştiler. (Kara Vagon)