Karacaoğlan - Bütün Şiirleri - Karacaoğlan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Karacaoğlan - Bütün Şiirleri kimin eseri? Karacaoğlan - Bütün Şiirleri kitabının yazarı kimdir? Karacaoğlan - Bütün Şiirleri konusu ve anafikri nedir? Karacaoğlan - Bütün Şiirleri kitabı ne anlatıyor? Karacaoğlan - Bütün Şiirleri PDF indirme linki var mı? Karacaoğlan - Bütün Şiirleri kitabının yazarı Karacaoğlan kimdir? İşte Karacaoğlan - Bütün Şiirleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Cahit Öztelli
Yazar: Karacaoğlan
Yayın Evi: Özgür Yayınları
İSBN: 9789754470802
Sayfa Sayısı: 478
Karacaoğlan - Bütün Şiirleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hayatı
Karaca Oğlan ne zaman yaşadı?
Başka Karaca Oğlan
Yüzyıl önce Karaca Oğlan'ın köyünde
Nereleri gezdi?
İstanbula gittimi?
Adı Hasan idi
Edebiyattaki yeri
Karaca Oğlan ve tabiat
Bir yayla göçü
Yaşarken notaya alınmış iki türküsü
Gevheri ile Karaca Oğlan Karşılaşması
Karaca Oğlan Sultan
Kitabın hazırlanışı üzerine
Koşmalar
Semailer
Türküler
Destanlar
Ekler I
Ekler II
Sözlük
Bibliyografya
(İçindekiler'den)
Karacaoğlan - Bütün Şiirleri Alıntıları - Sözleri
- Gurbet eli bizim için yapmışlar Çatısını çok muntazam çatmışlar Ölüm ile ayrılığı tartmışlar Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık.
- Benim Hak’tan özge sevdiğim mi var?
- Üç günlük fani dünyada Ölmeden gülen öğünsün
- Ala gözlerini sevdiğim dilber Uyuyup uykuya kanamaz oldum Deli miyim, mecnun muyum, ben neyim Sırrımı yad ele veremez oldum
- Söylerim söylerim sözümden almaz Nideyim, cahildir, halimden bilmez Bu dostluğun senin, boyuna sürmez Anadan atadan soy olmayınca
- Kime razılıktır bu âlem Konar göçer demedim mi?
- Üryan geldim gene üryan giderim Ölmemeye elde fermanım mı var Azrail gelmiş de can talep eyler Benim can vermeye dermanım mı var.
Karacaoğlan - Bütün Şiirleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
KARACAOĞLAN'DA İNSAN VE DOĞA SEVGİSİ: Türkmen boylarında Karacoğlan, Dadaloğlu, Yunus’tan ezberinde birkaç dize olmayan çok az olurdu. Sohbetin sonu da genellikle bu ozanların dörtlükleri ile biterdi ve benim çocukluğum da işte böyle bir Türkmen boyunda geçti. Bir gün dayım lime lime olmuş bir Karacaoğlan kitabı verdiğinde galiba “o yaşlı gocaların tekrarlayıp durduğu manileri mi okuyacağım” diye düşünmüş olmalıyım ki, o kitabı okumadığım gibi, sahipte çıkmadım. Fakat ondan sonra aldığım bütün şiir kitapları, okuduğum tüm şiirler ve şairlerin bir Karacoğlan, bir Dadaloğlu, bir Yunus bile etmediğini görünce Karacoğlan üzerine yazılan tüm kitapları aradım, buldum, okudum fakat o kıyametini bilmediğim kitabı hiçbir yerde bulamadım. Bana göre Karacaoğlan’ı okumayan birsinin insanı, doğayı, çevreyi, dağları, ovaları, yer adlarını, Türkçeyi, bitkileri, canlı türlerini, insan ve doğa sevgisini yeteri kadar tanıması, bilmesi mümkün değildir. GÜZELLER Örneğin: Kömür gözlü, Küpeleri kulağında mum gibi yanan, Ceren bakışlı, Yanağı gamzeli, Boğum boğum al kınalı, Gül alıp reyhan veren, Ala gözlü, Başı al valalı, Seherde açılan gül gibi, Usul boylu, Gözleri sürmeli, Gerdanı benli, Ilgıt ılgıt esen yel gibi, Top zülüflü, Karakaşlı, Tomurcuk memeli, Eğik başlı, Evliya hırkası giyinen, Huri gibi, Boyu uzun, Kaşı kara, Ak saya giyinmiş, Nergis bakışlı, Ay yüzlü, Ayın on dördü gibi, Gül yüzlü, Al Yanaklı, Menevşe Bakışlı, Ak benizli, Kırmızı kolçalı, Altın burmalı, Garbi değmiş kavak gibi sallanan, Yanağı ay tekeri, Ağzı oğul balı gibi, İncecik belli, Ala gözü söbe, Ağca ceren gibi çölde gezen, Türlü libas giyinen, Tülü maya gibi salınan, Keman kaşlı, “Terlisin sevdiğim sil” diyen, Yüzü çifte benli, Dişleri inci tanesi, Bülbül gibi daldan dala konan, Çift memeleri koynuna iz eden, Tatlı dilli, Trablus şallı, Eğnine alınan mor giyinen, Sağ elinde tas ile suya giden, İnce belli, Frenk şekeri gibi, Zemheride gül gibi açılan, Günde beş kere zülfünü bağlayan, Cenneti âlânın nuru, Al şalvarlı, Halka halka zülüflü, Yaz olanda sıtma tutan, Güz olanda terlemeye yatan, Kokuya benzeyen, Ak elleri deste deste güllü, Melil mahzun gezen, Bacasında baykuşlar öten, Deli eden, Yeni doğan gün gibi, Kapısında çalılar biten, Ak topuklu, Has bahçe içinde top nergiz gibi, Halılar dokuyan, Bülbüller gibi şakıyan, Top yanaklı, Servi boylu, Gerdanı benli, Menekşe gözlü, İnce belikli, Altına al üstüne mavi giymiş, Diline doyulmaz, Karın üstüne kan damlamış gibi, Gayet nazlı, Ak göğsü yalaz düğmeli, Telli yemeni giyen, Atlas tumanlı, Kaşları göz ile cenk eden, Kirpiği hançer gibi, Keklik gibi taştan taşa seken, Kırmızı donlu, Çok merhametli, Binden ziyade beni olan, Bu gün dünden güzel olan, Öpülürken dişlenen, Sırma cepkenli, Hilal kaşlı, Dudağına diline bal bulaşmış, İnce kemerli, Eşi menendi olmayan, Güzel seven, Kıl ördek boyunlu, Habeş benli, Bir karış gerdanlı, Tavus kuşu gibi göğsü nakışlı, Göller içinde kuğuya benzeyen, Saçağı dizde bir kuşak kuşanmış, Laleden kırmızı gülden de güzel, Ak göğsünde namaz kılınan, Serçe gibi seken, Göğsün düğmesi sıkça dikilmiş, Ördek gibi yüzen, Kırk beş belikli, Elbistan yanaklı, Ak eline kan gibi kına yakan, Eline el değmemiş, Boyu uzun beli ince, Huma kuşu gibi, Ellenmiş bellenmiş olmayan, Sırma kaşlı, Reyhan gibi kokan, Salına salına gelen, Dostunun halini bilen, Sırma belikli, Koynunda çifte meme besleyen, Söyledikçe şirin dilleri ballanan, Göğsü çifte benli, Elma yanaklı, Uzun boylu, Çitte belikli, Dudu dilli, Kırmızı önlüklü, Turunç memeli, Çağırıp bergüzar veren, Siyah zülfünü mah yüzünde gezdiren, Suna gözlü, Kadife şalvarlı, Güvercin duruşlu, Entarisi Frenk renkli, Kaşın eğmiş, Elleri göğsünde, Göğsü ilikli, Kudretten sürmeli, Saçları topuğunu döven, Hüma bakışlı, Peynir dilli, Seherde suya giden, İnce bele cevahir kemer takan, Huriye benzeyen, Burnu hırızmalı, Ayağı halhallı, Topuğu benli, İnce bele kol isteyen, Ceylan bakışlı, Al yanağı bal gibi, Misk gibi kokan, İnim inim ağlayan, Kalem kaşlı bir güzel gördünüz mü? Elbette gördünüz, hem de kaç kez. Belki de o güzel size göz süzdü, gerdan da kırdı ama Karacaoğlan okumadıysanız siz onu hiç fark etmediniz. Sevgiliyi bu ve bunun gibi, daha yüzlerce eşsiz betimlemelerle anlatan ozan dere, ırmak, pınar, ova, yayla, gül, lale, nergiz, sümbül, zambak, bülbül, turna, hüma kuşu, ceren, at gibi, doğadaki tüm canlı ve bitkileri de sevgiliden ayrı tutmaz, onları da sevgiliyi övdüğü kadar över. DAĞLAR Yücesinde sığınlar gezen, Ah ettikçe dumanı tüten, Derin göllerinde bahriler yüzen, Mor sümbüllü, Pınarları çağlayan, Çimeni güllere karışmış, Başında dudu kumru öten, Lale sümbül biten, Başı karlı, Lalesi yetişmiş, Sümbülü taze, Kuzular meleşince gidilen, Engininde şahin süzülen, Kocaman ardıçlı, Soğuk pınarlı, Başında kaval çalınan, Garbi esince buzu eriyen, Başında can otu biten, Yücesinde koç yiğitler gezinen, Seyfisi top olmuş, Yükseği kartal yuvalı, Yel vurunca karları eriyen, Kuzu meleşen, Karları erimeyen, Kışın azgın yüzlü, Başında kurtlar uluyan, Türlü libas giyinen, Yükseğine çıkılmayan, Üstü boz topraklı, Kaplan meşeli, Toprağına taşına altın yağan, Menevşesi gülü kokan, Biri bin olan, Kışın yolu kapanan, Başı pare pare dumanlı, Cennete benzeyen, Kaplan gezen, Ceren meleşen, Kamalaklı, Karaardıçlı dağlar gördünüz mü? Tabi ki gördünüz ama ne var o dağların yücesinde hiç merak etmediğinizden, muhtemelen önünden geçip gittiniz. Oysa Karacaoğlan okusaydınız başında kartallar süzülen o dağları elbette merak eder, gider görürdünüz. KELİMELER Annaç, Asrık, Aşkar, Babal, Balaban, Bahri, Baz, Libas, Bedir, Belik, Bergüzar, Bor, Boymul, Cığ, Cırnak, Cüda, Cündi, Çarh, Çeşm, Dağlamak, Davlumbaz, Devre, Didar, Domur, Dulda, Dür, Edik, Eğin, Eğmel, Eke, Emmi, Kayıl, Kavil, Keleş, Kelli, Kemha, Kerem, Kıcı, Kıvı, Kirmen, Kib ü Kar, Koçmak, Kulunç, Konalga, Kor, Koyak, Köşek, Göynük, Kutnu, Küffar, Leb, Libas, Mağrip, Mah, Mahana, Mahfi, Mail olmak, Manca, Maral, Maşrık, Maya, Meles, Melil, Menend, Mestane, Meyil, Mihman, Miri, Mizan, Muhannes, Mürde, Nâçar, Nâgehan, Name, Nar, Nas, Naşi, Nazar, Nevcivan, Nikap, Niyaz, Oflaz, Ola, Onmak, Onulmaz, Örd, Örek, Öşek, Özge, Penah, Perçem, Peyke, Pervane, Pervaz, Pohur, Pısmak, Pus, Pusarmak, Pür, Püren, Rasaf, Rayıha, Reyhan, Revan, ,Rüsvay, Sak, Sağrı, Sal, Salak, Sandal, Savran, Savat, Savay, Savsala, Saya, Senk, Sehil, Sıdk, Sufat, Sığın, Sıktırma, Seyfi, Sin, Siyeç, Sokunmak, Soyka, Suna, Söbe, Süllem, Şahbaz, Şakird, Şar, Şavk, Şekva, Şem, Şems, Şeyda, Şıvga, Şelek, Şitil, Şol, Şor, Taam, Tamu, Tatar, Tavk, Taylak, Tehne, Temren, Tezmek, Tımar, Toklu, Tor, Toy, Tuman, Turaç, Turalamak, Tülek, Tülümaya, Uğrun Uğrun, Uluk, Urd, Urum, Üryan Us, Uz, Ün, Üsküf, Üzülmek, Vala, Vuslat, Yad, Yağlık, Yalaz, Yele, Yalaf, Yanal, Yaşın, Yad, Yavıklamak, Yeğin, Yekte, Yelgin, Yemeni, Yerinmek, Yıkmak, Yıkışmak, Yitik, Yolak, Yoz, Yüğrük-Yörük, Yuka, Yumuşlu, Yunaklık, Yuvalamak, Zağlı, Zâr, Zeban, Zemheri, Zerbap, Zıbın, Zehgir, Zibil, Zulâl, Zülüf. Ya bu kelimeler ile aşinalığınız nasıl? Belki siz biliyorsunuz fakat siz Karacaoğlan okumazsanız, bunları çocuklarınıza kim öğretecek? Şayet bir gün Karacaoğlan okumaya karar verirseniz, derleyicisinin kim olduğu da çok önemli. Zira Karacaoğlan’ın şiirleri ile hiç ilgisi olmayan o kadar çok Karacaoğlan derlemesi var ki. Bunlardan birini alır okursanız, okuduğunuza pişman olur Karacaoğlan şiirlerini sevemezsiniz. Cahit Öztelli, Mustafa Necati Karaer ve Dr. Müjgân Cumbur’un derlediği Karacaoğlan derlemelerinin en iyileridir. Fakat bu derlemelerin de bir değerlendirmesini öğrenmek istiyorsanız bunların üzerine bir de Ali Ozanemre'nin Döne Döne Karacoğlan kitabını okumalısınız. Bana katılır mısınız bilmem ama şiiri sevmeyen insan, tabiat ve doğayı da yeteri kadar sevemez gibi gelir bana. İyi Okumalar. (Halil Korkmaz)
Karacaoğlan: Karacaoğlan 17'nci yüz yılda yaşamış bir Halk ozanımızdır. Düşünüyorumda bundan 300 yıl evvel yazdığı türküleri hala dillerde gönüllerdedir. Yazdığı şiirlerde kullandığı yalın türkçeye hayranlık duymamak mümkün değil. Kitabı okurken bir çok farklı ses sanatçımızın seslendirdiği eserlerini çoğu kez yorum bölümune ekledim, Türkü sever dostlarımız karacaoğlan türkülerini şiirlerin altına eklediğim youtube linklerinden izleyebilirler. Bir kaç örnek; Karacaoğlan Türküleri 42 Dk. https://youtu.be/D-puK75hvQQ * TRT Arşivinden Karacaoğlan türküleri 53 dk. https://youtu.be/g-vJv8-ZMWc Bitirirken, Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun Türküler dolusu şiirinden bir bölümle noktalayalım. Hey hey, yine de hey hey Salınsın türküler bir uçtan bir uca Evelallah hepsinde varım Onlar kadar sahici Onlar kadar gerçek insancasına, erkekçesine 'Bana bir bardak su' dercesine Bir türkü söylemeden gidersem yanarım. Ah bu türküler Türkülerimiz Ana sütü gibi candan Ana sütü gibi temiz Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla Köyümüz, köylümüz, memleketimiz. Ah bu türküler, Köy türküleri Dilimizin tuzu biberi Memleket ahvalini onlardan sor Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni... Ben türkülerden aldım haberi. yazar/i14070 kitap/kitap--15166 (Nurettin Polat)
17. yy’da yaşamış bir saz şairi olan Karacaoğlan’ın kesin doğum tarihi, doğum yeri ve ölüm yeri gibi bilgiler tartışmalıdır. Çukurova bölgesinde doğduğu tahmin edilmektedir. Bir rivayete göre babası, Karacaoğlan küçükken askere alınmıştır ve babasını bir daha görememiştir. Yetim olarak büyüyen Karacoğlan gençliğinde istemediği bir evliliğe zorlanınca memleketini terk etmiş ve ömrü gurbette geçmiştir. “Karacoğlan der, kondum, göçülmez Acıdır ecel şerbeti, içilmez Üç derdim var, birbirinden seçilmez Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm” Karacaoğlan şiirlerinin üç önemli teması vardır: Aşk, tabiat ve gurbet. Dili sadedir ve yer yer söz sanatları kullanır. Çağdaşı halk şairlerinden farklı olarak Divan Edebiyatı’nın etkisi çok az görülür Şiirlerinde çok az Farsça ve Arapça sözcük kullanır. Şiirlerinde daha çok halk deyişlerine yer verir. Koşmaları, Semaileri, Türküleri ve Destanları vardır. “Karac'oğlan der ki: Kendim öğmeyim, Taşlar alıp dertli sinem döğmeyim. Güzel sevme derler, nasıl sevmeyim? Çatık kaşın arasında benler var.” Karacaoğlan, tabiatın güzellikleriyle bütünleştirdiği selvi boylu, balaban bakışlı, keklik sekişli, yayla çiçeği kokuşlu; kâh yeşilbaşlı gövel ördek, kâh telli turna, kâh bembeyaz bir kuğu olan ak gerdanlı, ak göğüslü bütün güzellere müptelâdır, âşıktır. “Elif'in uğru nakışlı Yavru balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuşlu Kokar Elif Elif diye “ Fuat Köprülü’ye göre Karacoğlan, tabiatın göğsünde yetişmiştir. Aşk ve tabiat çocuğudur. Bütün hayata ve bütün güzelliklere aşıktır. “Karacaoğlan der öldüğümü bilsinler Toplansınlar namazımı kılsınlar Mezarımı yol üstüne kursunlar Geçerken uğrasın yolu kızların” yazar/i14070 (HUNOK Hacettepe Üniversitesi Okuma Topluluğu)
Karacaoğlan - Bütün Şiirleri PDF indirme linki var mı?
Karacaoğlan - Karacaoğlan - Bütün Şiirleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Karacaoğlan - Bütün Şiirleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Karacaoğlan Kimdir?
Karacaoğlan (1606-1679). 17'nci yüzyılda yaşamıştır.Yaşadığı yer ile ilgili değişik rivayetler olmasına karşın, Osmaniye ili Düziçi ilçesi Farsak köyünde doğduğu rivayeti ağırlık kazanmaktadır.
Karacaoğlan'ın şiirleri aşk ve doğa üzerinde kuruludur. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi ve ölüm en çok değindiği konulardır. Duygularını, yaşadıklarını, düşüncelerini içten, gerçekçi ve özgün bir şiir yapısı içinde anlatır. Karacaoğlan, Türk aşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş biçimi getirdi. Doğa benzetmelerini sık sık kullanır. Çok yalın ve temiz bir Türkçe kullanır. Kendisinden sonra gelen birçok ozanı derinden etkiledi. Bu olumlu etkiler günümüz Türk şiirine kadar uzanır. Şiirlerini ilk kez Nüzhet Ergun derleyip yayınladı. Birçok şiiri bestelendi.
Karacaoğlan Kitapları - Eserleri
- Karacaoğlan - Bütün Şiirleri
- Karacaoğlan
- Seçmeler
- Karanlık Kalbimin Çırası Kızlar
- Karacaoğlan Şiir
- Karacaoğlan Hayatı ve Şiirleri
- Karacaoğlan Bütün Şiirleri
- Karacaoğlan - Bütün Şiirleri
Karacaoğlan Alıntıları - Sözleri
- Ala gözlerine kurban olduğum Say edip aleme bildirme beni Açıp ak gerdanı durma karşımda Ecelimden evvel öldürme beni.. (Karacaoğlan Şiir)
- Ala gözlerini sevdiğim dilber Uyuyup uykuya kanamaz oldum Deli miyim, mecnun muyum, ben neyim Sırrımı yad ele veremez oldum (Karacaoğlan - Bütün Şiirleri)
- Kirpikler var gönül ile ceng ider (Karacaoğlan)
- N'itmeli güzeli huy olmayınca (Seçmeler)
- Bana 'kara' diyen dilber Gözlerin kara değil mi Yüzünü sevdiren gelin Kaşların kara değil mi (Karacaoğlan Şiir)
- Gurbet eli bizim için yapmışlar Çatısını çok muntazam çatmışlar Ölüm ile ayrılığı tartmışlar Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık. (Karacaoğlan - Bütün Şiirleri)
- Elif kaşlarını çatar Gamzesi sineme batar Ak elleri kalem tutar Yazar Elif Elif diye (Karacaoğlan Bütün Şiirleri)
- "Hayal hayal oldu karşımda dağlar Eşinden ayrılan ah çeker ağlar Dökülmüş yapraklar, bozulmuş bağlar Bülbülün konduğu dallar perişan" (Seçmeler)
- Güzel, ne güzel olmuşsun Görülmeyi, görülmeyi Siyah zülfün halkalanmış Örülmeyi örülmeyi (Karanlık Kalbimin Çırası Kızlar)
- Karacoğlan der ki bakın gelene Ömrümün yarısı gitti kalana Sual eylen bizden evvel gelene Kim varımış biz burada yoğuken. (Karacaoğlan Şiir)
- Söylerim söylerim sözümden almaz Nideyim, cahildir, halimden bilmez Bu dostluğun senin, boyuna sürmez Anadan atadan soy olmayınca (Karacaoğlan - Bütün Şiirleri)
- Vara vara vardım ol kara taşa Hasret ettin beni kavim kardaşa Sebep ne gözden akan kanlı yaşa Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Nice sultanları tahttan indirdi Nicesinin gül benzini soldurdu Nicelerin gelmez yola gönderdi Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm (Karacaoğlan Bütün Şiirleri)
- Gözüm kaldı şu kaplanın postunda Azrail de can almanın kastında Döne döne teneşirin üstünde Yunmayınca gönül yardan ayrılmaz (Karacaoğlan Şiir)
- Nasıl medhedeyim sultanım seni Gürcistan iline değer gözlerin Bir bakışta eylen harab cihanı Cezayir Tunus değer gözlerin Arnavut Çerkez Kürt Arabistan Bütün Türkistan'a değer gözlerin (Karacaoğlan Bütün Şiirleri)
- Eğdirme kaşını, bakmam yüzüne Ben gibi ataşlar düşsün özüne Yemesem içmesem baksam yüzüne Şekerden, kaymaktan, baldan ziyade (Karanlık Kalbimin Çırası Kızlar)
- Ben bugün yârimden ayrı düşeli Her günüm bir yıla döndü gidiyor Gene zindan oldu dünya başıma Sinem ateşlere yandı gidiyor (Karacaoğlan Bütün Şiirleri)
- "Yavrı keklik gibi kaynar eğlenir Mis kokulu yağlar ile yağlanır Sabah akşam türlü yazma bağlanır Eğip geçer yeşil başın sevdiğim" (Karacaoğlan Hayatı ve Şiirleri)
- Deli gönül gezer gezer gelirsin Arı gibi her çicekten alırsın Nerde güzel görsen orda kalırsın Ben senin derdini çekemem,gönül.. (Karacaoğlan Şiir)
- Evvel sen de yücelerden uçardın Şimdi enginlere indin mi gönül Derya, deniz, dağ, taş demez geçerdin Karada menzilin aldın mı gönül (Karacaoğlan Şiir)
- "Elif kaşlarını çatar Gamzesi sineme batar Ak elleri kalem tutar Yazar Elif Elif diye..." (Karacaoğlan)