diorex
sampiyon

Karadeniz'in Kıyıcığında - Rıfat Ilgaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Karadeniz'in Kıyıcığında kimin eseri? Karadeniz'in Kıyıcığında kitabının yazarı kimdir? Karadeniz'in Kıyıcığında konusu ve anafikri nedir? Karadeniz'in Kıyıcığında kitabı ne anlatıyor? Karadeniz'in Kıyıcığında kitabının yazarı Rıfat Ilgaz kimdir? İşte Karadeniz'in Kıyıcığında kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 17.02.2022 04:00
Karadeniz'in Kıyıcığında - Rıfat Ilgaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Rıfat Ilgaz

Yayın Evi: Çınar Yayınları

İSBN: 9789753482899

Sayfa Sayısı: 382

Karadeniz'in Kıyıcığında Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Karadenizin Kıyıcığında, Rıfat Ilgaz’ın öğretmenlik yaptığı Akçakoca kasabasını ve uzun süre bir arada yaşadığı Batı Karadeniz insanını anlatır. Geçimini fındık yetiştirerek sürdüren Kasaba halkı, bir yandan hırçın doğayla, diğer yandan yoksullukla başa çıkmaya çalışmaktadır. Sevgiler, dostluklar bu sıkıntıların gölgesinde yaşanır.

Her türlü haksızlığa ve zorluğa rağmen insandan yana umutlarını kaybetmeyen, çalışkan bölge insanının dayanışması da bu topraklara özgüdür. Rıfat Ilgaz, Güllü ile Recep’in engellerle boğuşan aşkı etrafında Karadeniz insanının onurlu var olma öyküsünü akıllara kazır.

Karadenizin Kıyıcığında, Rıfat Ilgaz’ın Yıldız Karayel romanıyla birlikte batıdan doğuya

bir Karadeniz panoraması oluşturmaktadır.

Karadeniz'in Kıyıcığında Alıntıları - Sözleri

  • Kadın olmak, köle olmak, köpek olmak gibi bir şey, bizim buralarda.
  • Açlık ,ekmeğin katığıydı …
  • "İçini dökecek birini düşündü..."
  • "Bir çay olsa, sıcak bir çay..."
  • (...) sevmek diye bir şey yok muydu, insanoğlu için...
  • "Hep böyle oluyor... Seni görünce yorgunluğumu bile unutuyorum!.."
  • Kadın olmak, köle olmak, köpek olmak gibi bir şey, bizim buralarda.
  • "Seviyorum denizi var mı ötesi... Bakma değirmende yatıp kalktığıma, gözüm gönlüm hep denizde..."
  • Burada herkes başka türlü bakıyordu gözlerinin içine... Küçümser gibi, alaya alır gibi...
  • "Seni dinlerken ne düşünüyorum, biliyor musun? Ben yaşamayı hak etmeden yaşıyormuşum gibi geliyor bana... Sen hak ettiğin için..."
  • "Değirmencilik biraz da taşların sesinden, çarklara dökülen suyun çağıltısından anlam çıkarmak demekti..."
  • "Nasibimiz bu denizden... Belki de ecelimiz... Adaaam sen de, yaşayabildiğimiz kadar yaşarız!.."
  • "Bizim elektrik melektrik neyimize..." (...) "Eğer aralarından birkaç adamın zengin edilmesi gerekirse dışardan gaz da getirtip satarlar..."
  • Deniz demek başka bir dünyada yaşamak demekti onun için... Bolluk demekti, gönül ferahlığı, iç rahatlığı demekti...
  • "Yaşayabildiğimiz kadar yaşarız."

Karadeniz'in Kıyıcığında İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kıyıcıkta kalmasını istediğim kitap...: İncelememe Karadenizdeki küçük bir kasaba halkının geçim şartlarının zorluğu, yoksul halkın sınavı... falan filan diye başlamayacağım zaten kitabın tanıtım yazısında yazıyor. Rıfat Ilgaz'ı bu kitabıyla hatırlamak istemiyorum. Hababam sınıfı neşesinde kalsın adı bende... Niye mi? Bana çok banal 1970 yılları filmi tadında geldi kitap. Hani şu tecavüzcü Coşkunlar falan oynardı. Kadın yeri silerken iç tiksindirici bakışlarını atardı. Bu kitapta öyle. Spoiler vermek istemiyorum. Ekmek parası için kendini genç yaşta hayat savaşının ortasında bulan bir genç kıza tecavüzcü coşkun bakışlılar, onların iç kaldıran cümleleri beni ifrit etti. Dul bir kadına olan erkeklerin bakışı, bunu eleştiren bir karakter yaratmak yerine dul kadının üzerine olan satırlar benim içimi sıktı, sinir etti. Televizyon kadınları her kalıba sokuyor, her pisliğin reytingini kadın üzerinden yapıyorken; bari yazarlarımız kadınlarımıza yapılanların doğru olmadığını, kadınları destekleyen satırlara yer verseler de biraz baskı yaratsa namussuz ama namuslu takılan zihinlerde... Emekçinin, garibanın hayatını, yaşamla mücadele eden, zorba toprak ağalarıyla savaşanları okumak isterseniz Talip Apaydın, Fakir Baykurt, Mahmut Makal okuyunuz.(Şahsi fikrim) (Verda)

Rıfat Ilgaz'ın ilk olarak Halime Kaptan'ını okumuştum, bu kitaptaki kadın karakterler de Halime Kaptan'a benziyorlar. Rıfat Ilgaz Karadeniz insanını yansıtmakta çok başarılı. Ne yazık ki bugün bile bölgede kadına karşı böyle bir anlayış var. Genelleme yapmak gerekirse kadınlar erkeklerden daha çok çalışıyor ancak daha az değer görüyorlar. Kadınların dulu da bekarı da erkeklerin seç beğen al alamadın zorla elde et mantığıyla baktıkları adeta köleleri halinde yaşadıkları bir coğrafya -maalesef Türkiye'nin her yerinde bu durumu görmek mümkün-. Arada karakterlerin dile getirdikleri yakınışlar kitabın vermek istediği mesajı çok net aktarıyor. (gyo)

Rıfat Hoca'nın bu kitabı bir yapıt değil,bir şaheser adeta.Konusu,halkın temel meselelerinden biri olan;toprak meselesi,sınıflar arası çatışma,kadınların bu süreçte yaşadığı zorluklar,oldukça yalın bir dille anlatılmış.Kitabın güzel bir tarafı da,betimlemeleri;sizi,kitapla bütünleştiriyor.Kitabın tek eksiği,bazı olayların sonucunun netleşmemesi;en azından,bir seri olabilirdi veya sayfa uzatabilirdi;bunun dışında bir eksik göremedim.Son olarak sınıfsal bilincin gelişmesi için okunmasını kesinlikle tavsiye ederim,kitapla kalın :) (Erkan)

Kitabın Yazarı Rıfat Ilgaz Kimdir?

1911 yılında Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğdu.7 Temmuz 1993 tarihinde öldü.Rıfat Ilgaz 1940’ların toplumcu-gerçekçi şairlerindendir. 1911 yılında Cide’de doğdu. Şiir yazmaya ortaokul öğrencilik yıllarında başladı. İlk şiiri 27 Temmuz 1927 ‘de, günlük Nazikter gazetesinde yayınlandı. Ayrıca; Açıkgöz(Kastamonu), Güzel İnebolu ve Güzel Tosya gazetelerinde şiirleri ve yazıları yayınlanmaya başladı. Lise yıllarında babasının ölümü sebebiyle buradan ayrıldı. Yatılı olarak Kastamonu Muallim Mektebi’nde öğrenim gördü. 1930 yılında mezun oldu.

Altı yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Hendek ile Düzce arasında Gümüşova’da ilkokul öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü 1938 ‘de bitirdi ve Adapazarı Ortaokulu Türkçe Öğretmenliğine atandı. 1939’da İstanbul Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliğine başlayan Ilgaz’ın, yazı ve şiirleri dergilerde yayınlanmaya başladı. 1940 ‘da Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık dergilerinde şiirleri çıktı ve aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Ömer Faruk Toprak ile 9 Eylül 1942’de Yürüyüş Dergisi’ni çıkardılar. Bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik, Cahit Irgat, A.Kadir, Nazım Hikmet (İbrahim Sabri) ile birlikte çalıştılar. 1943’te ilk kitabı "Yarenlik"i yayınladı. Şiirleri olağanüstü bir ilgi gördü. Ocak 1944’de "Sınıf" adlı şiir kitabı çıktı. Sıkıyönetim kararı ile toplatıldı. 1945’te Gün Dergisi çıktı. Bu dergide yazıları yayınlandı. Aziz Nesin’in Cumartesi Dergisine ortak oldu. Seçici kurulda çalıştı. 1946’da Esat Adil, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte Gerçek Gazetesini çıkardılar. 1946 Ekim ayında Yığın Dergisi’ni Esat Adil ve Adil Yağcı ile birlikte çıkardılar. Öğretmenliğe yeniden döndükten sonra Boğazlayan-Yozgat’a tayini çıktı. Hastalığı nedeniyle Validebağ Sanatoryumunda yattı. Şubat 1947’de Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Mim Uykusuz’un çıkardığı Marko Paşa kadrosuna girdi. Sık sık kapatılan bu derginin daha sonraları sorumlu müdürlüğünü üstlendi. Malum Paşa, Merhum Paşa, Hür Marko Paşa gibi dergilerin adı sık sık değişiyordu. 1950’li yıllarda Ilgaz, gazetecilik yapmaya başladı. Sakıncalı olduğundan gazeteler ve dergiler imzalarına pek yer vermediler.

1952-1960’da Tan Gazetesi’nde dizgici-musahhih ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Turhan ve İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş Dergisi’ne "Stepne" takma adıyla yazılar yazdı. Hababam Sınıfı, Pijamalar(Bizim Koğuş), Don Kişot İstanbul’da bu dergide dizi olarak yayınlandı. Hababam Sınıfı’nı da isminin sakıncalı olması nedeniyle "Stepne" (Yedek Lastik) takma adıyla yazdı. Ocak 1953’te Devam adlı şiir kitabını çıkardı ve bu kitap da toplatıldı. Rıfat Ilgaz Demokrat İzmir, Akbaba, Vatan, Yeni Gün, Yeni Ulus gibi yayın organlarında ve kimi edebiyat dergilerinde yazı yazdı. Sınıf Yayınları’nı kurdu ve kendi kitaplarını yayınlayabildi. 1970’te Basın Şeref Kartı’nı aldı. 1974’te emekli oldu. Doğum yeri olan Cide’ye yerleşti. 12 Eylül 1980 döneminde gözaltına alındı. 70 yaşında gerekçesiz sorguya çekildi ve gözaltında kaldı. Tutukluluğu sona erince İstanbul’da oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte ölümüne kadar yaşadı. Bu olaylar "Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra" adlı kitabında anlatılır. Onu hepimiz Hababam Sınıfı’nın yazarı olarak bildik. Altmış kitabı olmasına rağmen onun şairliğini, romancılığını ve öykü yazarlığını unutmamamız gerekir. Rıfat Ilgaz 7 Temmuz 1993 günü öldü.

Rıfat Ilgaz Kitapları - Eserleri

  • Karartma Geceleri
  • Halime Kaptan
  • Hababam Sınıfı
  • Sarı Yazma
  • Hababam Sınıfı Uyanıyor
  • Apartıman Çocukları

  • Şeker Kutusu
  • Nerde O Eski Usturalar
  • Meşrutiyet Kıraathanesi
  • Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı
  • Pijamalılar
  • Hababam Sınıfı İcraatın İçinde
  • Garibin Horozu

  • Hababam Sınıfı Baskında
  • Karadeniz'in Kıyıcığında
  • Don Kişot İstanbul'da
  • Yıldız Karayel
  • Bacaksız Okulda
  • Sınıf
  • Bacaksız Paralı Atlet

  • Bacaksız Kamyon Sürücüsü
  • Bütün Şiirleri 1927-1991
  • Dördüncü Bölük
  • Yokuş Yukarı
  • Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra
  • Bacaksız Tatil Köyünde
  • Sosyal Kadınlar Partisi

  • Bacaksız Sigara Kaçakçısı
  • Kumdan Betona
  • Yaşadıkça
  • Hoca Nasrettin ve Çömezleri
  • Çalış Osman Çiftlik Senin
  • Radarın Anahtarı
  • Öksüz Civciv

  • Yarenlik
  • Rüşvetin Alamancası
  • Nerede Kalmıştık
  • Cankurtaran Yılmaz
  • Devam - Şiirler 1953
  • Cart Curt
  • Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler

  • Satılmışlar
  • Ocak Katırı Alagöz
  • Soluk Soluğa/ Karakılçık/ Uzak Değil
  • Kulağımız Kirişte
  • Güvercinim Uyur mu
  • Üsküdar’da Sabah Oldu
  • Küçükçekmece Okyanusu

  • Haydi Yolunuz Açık Olsun
  • Uzak Değil
  • Durmak Yok
  • Bunadı Bu Adam
  • Fedailer Mangası
  • Krallar ve Kurallar
  • Şevket Ustanın Kedisi

  • Çocuk Bahçesi
  • Altın Ekicisi
  • Bütün Şiirleri 1937-1983
  • Çok Küçüğüm Daha Ben
  • Kesmeli Bunları

Rıfat Ilgaz Alıntıları - Sözleri

  • Bizim memlekette zeytin o kadar boldur ki... Ama arayınca tanesini bulamazsınız! Yağını dostlarımıza satarlar, çekirdeğini de bize yuttururlar. (Sosyal Kadınlar Partisi)
  • Topladığımız gönül çiçekleri Kucağımızda sararıp solar Utanır da veremeyiz Sunamayız dilimiz dolaşır Oysa neler düşlemişizdir geceden. (Ocak Katırı Alagöz)
  • "Bakın şu miskinlere, Hababam Sınıfı değil, Hababam Taburu be !" (Hababam Sınıfı)
  • Sait ne zaman Haluk’la ikimizi bir arada görse süzerdi onu: "İşte benim ustam!" derdi. "Bana gazeteciliği öğreten ilk adam!" (Yokuş Yukarı)
  • Annem kahve! Emrini alinca, hemen sürerdi cezve yi kahve gelince bos zamanlarinda sardığı sigaralardan birini çıkarır hanım ateş.. Emrini verirdi. Ben kibriti kapıp koşarsam beni terslerdi. Annem karşısında süzüm süzüldukce keyiften bayilirdi. Zevk sahibiydi babam Sandalcı Hamit. (Nerde O Eski Usturalar)
  • Ben ölmedim Beni öldürmediler de Yaşıyorum yaşıyorum işte At kıçında sinek gibi Tööbe töbe (Uzak Değil)

  • Neyimize gerek bizim siyaset.! (Haydi Yolunuz Açık Olsun)
  • Doğru! Dünyanın parası var İsviç­re'de. Bizimkilerin paraları bile orda! (Hababam Sınıfı Baskında)
  • "...Ben bugüne kadar tavuk bile kesmedim. Hep bizim büyük hanım keser tavukları." "Tavuğu kadına mı kestiriyorsun?" "Kime kestireyim ya?" "Yenmez kadının kestiği tavuk." "Pişirdiği pilav yenir de kestiği tavuk mu yenmez,haaa?" "Asla yenmez." "Ben yedim oldu Muhzır Efendi. Sana buyur edersem yeme!" (Hoca Nasrettin ve Çömezleri)
  • Ben kaçıyorum anladın mı, resmen kaçıyorum insanlardan. (Şeker Kutusu)
  • Poker denilen oyun da particilik gibi… Cebin dolu oldu mu, salla sallayabildiğin kadar. Bu oyunun aslı esası palavra! (Şeker Kutusu)
  • Gel, değmeden birbirine ellerimiz, sen günlük işlerinden konuş, ben sana masallar anlatayım gelecek günlere dair. (Yarenlik)
  • "-Sanat gösterisi yapmıyormuşuz da biz ne yapıyormuşuz? -Gövde gösterisi..." (Dördüncü Bölük)

  • Açlık ,ekmeğin katığıydı … (Karadeniz'in Kıyıcığında)
  • Ne demiş en büyük ozanımız Neden kulak vermiyorsunuz sesine Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi, Ve bir orman gibi kardeşçesine? (Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler)
  • "Okuyamadığım kitaplardan kitaplıklar düzdüm." (Sosyal Kadınlar Partisi)
  • ...Aynı bunalımlı günleri birlikte yaşadığımız halde adımı ancak kaşıntılı günlerinde anımsayan dostlara inat! (Yokuş Yukarı)
  • ..Yağlı güreşteki dinç güreşçilere benziyordu balık.Ele,avuca sığmıyordu... (Küçükçekmece Okyanusu)
  • Allah, bir kapıyı kaparsa bir kapıyı açar. (Apartıman Çocukları)
  • ... değişen hiçbir şey yoktu eğitim, öğretim alanında. Her şey olduğu gibi, bütün düzensizliğiyle sürüp gidiyordu. (Hababam Sınıfı Baskında)

Yorum Yaz