Karanlığın Gözleri - Ümit Yaşar Oğuzcan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Karanlığın Gözleri kimin eseri? Karanlığın Gözleri kitabının yazarı kimdir? Karanlığın Gözleri konusu ve anafikri nedir? Karanlığın Gözleri kitabı ne anlatıyor? Karanlığın Gözleri PDF indirme linki var mı? Karanlığın Gözleri kitabının yazarı Ümit Yaşar Oğuzcan kimdir? İşte Karanlığın Gözleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Ümit Yaşar Oğuzcan
Yayın Evi: Ekin Basımevi
İSBN:
Sayfa Sayısı: 63
Karanlığın Gözleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Karanlığın Gözleri Alıntıları - Sözleri
- "Anlamıyor musun?!.. Gökyüzü güneş olsa, sensiz karanlıktayım."
- "Beni Sevmesen ölürdüm, Beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi, Beni sevmesen bir duvar Gibi sağırdım, Kördüm bir ot kadar. Ölümden acıydım, ölümden beterdim Beni sevmesen, Dünyayı bütün insanlara zindan ederdim."
- Beni bunca saracak ne vardı? Kanıma girecek Gözbebeklerime oturacak Bir senfoni gibi kulaklarımdan eksilmeyecek Ne vardı? Hiç karşıma çıkmasaydın Bu kör olası gözler görmeseydi seni Ne vardı Güzelliğini hiç bilmeseydim Bir dua gibi belemeseydim Ne vardı bütün gece Gözlerimi tavana dikerek Seni düşünmeseydim
- Bütün resimler sana benziyor Hayret Bütün aynalarda sen varsın Nereye gitsem peşimden geliyorsun Şimdi sigarasın dudaklarımda Biraz sonra beyaz bir kâğıt Ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın...
- Beni bunca saracak ne vardı? Kanıma girecek Gözbebeklerime oturacak Bir senfoni gibi kulaklarımdan eksilmeyecek Ne vardı? Bu kör olası gözler görmeseydi seni Ne vardı? Güzelliğini hiç bilmeseydim Bir dua gibi bellemeseydim adını Ne vardı bütün gece Gözlerimi tavana dikerek Seni düşünmeseydim
- Chopin' in cenaze marşı çalınıyor Ölüler ayağa kalktı Görüyor musun? Şu soldan ikinci benim Senin yüzünden öldüm Şimdi seni getiriyorlar karanlığıma Ağlıyorum Biraz sev beni Gül biraz*, Yaklaş biraz Seni affediyorum
- Bütün resimler sana benziyor Hayret Bütün aynalarda sen varsın Nereye gitsem peşimden geliyorsun Şimdi sigarasın dudaklarımda Biraz sonra beyaz bir kâğıt Ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın...
- “Güzelliğini hiç bilmeseydim bir dua gibi bellemeseydim adını. Ne vardı bütün gece gözlerimi tavana dikerek seni düşünmeseydim...”
- Beni bunca saracak ne vardı? Kanıma girecek Gözbebeklerime oturacak Bir senfoni gibi kulaklarımdan eksilmeyecek Ne vardı? Hiç karşıma çıkmasaydın Bu kör olası gözler görmeseydi seni Ne vardı Güzelliğini hiç bilmeseydim Bir dua gibi bellemeseydim adını Ne vardı bütün gece Gözlerimi tavana dikerek Seni düşünmeseydim
- "Anlamıyor musun? Gökyüzü güneş olsa, sensiz karanlıktayım."
- Bir yelkenliyim şimdi ben senin limaninda Firtinalardan geldim sende dinleniyorum...
- Kimse yokluğunda bunca sevilmedi Kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar Saçların böyle daha güzel Sen daha güzelsin Gelecek mutlu günlerin ışığında Her şey daha güzel Ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış Yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim Ve seni bin yıl daha Ayrılıklar içinde sevmek isterdim.
- “güzelliğini hiç bilmeseydim bir dua gibi bellemeseydim adını. ne vardı bütün gece gözlerimi tavana dikerek seni düşünmeseydim...”
- "Ne vardı bütün gece Gözlerimi tavana dikerek Seni düşünmeseydim."
Karanlığın Gözleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
“güzelliğini hiç bilmeseydim bir dua gibi bellemeseydim adını. ne vardı bütün gece gözlerimi tavana dikerek seni düşünmeseydim...” • karanlığın gözleri | ümit yaşar oğuzcan (Rabia .)
Zor Zamanların Sığınağı: Kasım 'ın 19'u. Saat gece yarısına yakın sabaha ise daha çok var. Gidişinin üzerinden ise asırlar geçti.. Bunları, bir otel odasında yan odada çalan fasıl ekibi eşliğinde yazıyorum. Saat geç de olsa burada böyle şeyler yapılıyor bazen. Bazen eğlenceli gibi gelir, bazense çok gereksiz. Ne kadar dahil olabildiğinle ilgili sanırım. Bir şeyler yazmaya çalışırken çok da eğlenceli olmuyor tabi. Gecenin bir vaktinde, bu yerde çoğunluğun uykuda olduğu buna rağmen hep bir ağızdan söylenen şarkılara bir kadeh rakı eşliğinde katılsaydım daha anlamlı olur muydu ki? İyi de ben alkol almam ki. İlk seninle denedim de '' rakı yavaş içilir acele etme , kavun ve peynirle iyi gider '' deyip mezeleri seçerken ki gülüşün geldi aklıma birden... Neyin ne ile yakışacağını en ince ayrıntısına dek kurcalamak detaycılık dedim de her an vedaya hazır sözlerini hissedemeden, o an kendine beni yakıştırmadığını bilemeden... Ama şu an elinde terlik " hasta var evde, defolun gidin başka yerde oynayın yoksa geliyorum yanınıza " diyerek çocukları kapısının önünde tehdit eden teyzeler gibiyim. Ne fasıla tahammülüm var ne de''yavaş içmelisin ''dediğin bir kadeh rakıya eşlik edesim... Her sabah sevinçle yeni bir güne başlayıp, her gece ne kadar boktan bir dünyada yaşadığımı fark ediyorum. Ben böyle şeyler yapıyorum bazen. Olmadığım biri gibi davranabiliyorum. İnandığım ilk yalanın peşinden gidiyor ve ona göre hayatımı şekillendiriyorum. Kendi doğrularım olarak bellediğim bu yalanlara o kadar inanıyorum ki, kimsenin ne söylediği umurumda bile olmuyor. İşler kötüye gitmeye başladığı zaman önünü alamıyor, bir çıkış yolu aramaya çalıştıkça kayboluyorum. Düştüğüm kuyudan yukarı tırmanmaya çalıştıkça daha da derine düşer gibiyim. Bir ses, bir el, bir umut ışığı bekliyorum ama tüm beklentilerim ise boşuna... Hayalini kurduğum, gerçekleştirmek istediğim ne varsa el birliğiyle içine ettiler. Artık hayal kurmaktan vazgeçtim. Herkes o kadar çok konuşuyor ve hepsi de kendinden çok emin ki. İnandıkları savundukları doğrularını ispatlama gereği bile duymuyorlar. Herkes her şeyi senden çok daha iyi biliyor. Rakının çok yavaş içilmesi gerektiğini bildiğin gibi... Her şeyi yarım yaşıyormuşum gibi geliyor bazen. Mutlulukların tadı hep damağımda kaldı, ileri gitmiyor bir türlü. Başıma gelen tüm hezimetleri, bir gecede gözyaşlarımla dindiririm zannederken çabuk unutamıyorum olanları bitenleri ve bazen, hüznü yaşamayı bile beceremiyorum. . Oysa hayat, geride bıraktıklarımı toplarken , yarım bıraktıklarımı ise pantolonunun cebinde saklayan yaramaz bir çocuk gibi bekliyor beni. Cebin içindeki saklananı merak edip, kendi açıklarımla yüzleşmem için hep sabrediyor. Biriken pişmanlıklarıma, sorunlarıma son bir damla daha ekliyor haykıra haykıra. O yüzden, en küçük hatalarımla bile baş edemiyorum yeri geldiğinde. Hayat yüreğime öyle bir sevda üfledi ki boğazdan, ciğerim ve bana ait olan her şey sana koşuyor sanki kusursuz bir teslimiyetin en temel direği olurcasına ruhum. ''Ne dedimse inanma Seni değil kendimi aldatıyorum Sen istediğin kadar Varlığın ta kendisi ol Ölümsüzlüğün ta kendisi Ben günden güne yok olmaktayım Bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana Anlamıyor musun? Gökyüzü güneş olsa Sensiz karanlıktayım'' Fasıl sona erdi sustu darbuka ve keman..Seni uğurlarken, ardındaki ışıkları da söndürdüm birer birer. İçimdeki fırtınalar seni takip etmeyecek , acı verse de gülümse diyor içimdeki şeytan ağlama... Ama bil ki; hep dün kadar eksiğim senden... https://www.youtube.com/watch?v=idAi7ieqPx4 Keyifli okumalar. (Ferah)
1961 İkinci basım Hemen okumaya başlamak haksızlık olurdu. Elime alıp yüzümü yapraklarına dokundurduğum anda sardı beni; Çimen kokusu ile bir parça asidin karışımına eklenen küf kokusuyla birlikte hafifçe burna çalınan vanilya kokusu... Yeni nesil kitaplar benim için hiç bir şey ifade etmiyordu. Eski kitap sevdadır bizde. (Tuğba Demirci)
Karanlığın Gözleri PDF indirme linki var mı?
Ümit Yaşar Oğuzcan - Karanlığın Gözleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Karanlığın Gözleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ümit Yaşar Oğuzcan Kimdir?
Ümit Yaşar Oğuzcan, (22 Ağustos 1926, Tarsus - 4 Kasım 1984), Türk şair.
22 Ağustos 1926 tarihinde Tarsus’ta doğdu. Eskişehir Ticaret Lisesi’ni bitirdi (1946). Türkiye İş Bankası’na girerek Adana, Ankara ve İstanbul’da çalıştı. Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı görevinde iken, hizmette otuz yılını doldurunca kendi isteğiyle emekliye ayrıldı (Haziran 1977). İstanbul’da kendi adını taşıyan bir sanat galerisi kurdu.
Şiire 1940’da Yedigün şairleri arasında başlayan; 1975’te 33 şiir, 4 düzyazı kitabı, 13 antoloji ve biyografik eser, toplam 50 kitap çıkarmış bulunan, şiir plakları, şarkı sözleri ve yergileriyle tanınan Oğuzcan, günümüzün en popüler şairlerinden biridir. Genellikle Faruk Nafiz Çamlıbel duyarlılığında ve aşk, ayrılık, özlem temaları ekseninde çoğalttığı şiirini, 1973’te büyük oğlu Vedat’ın ölmesi üzerine, hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi derinliklere, öz ve biçim yoğunlaştırmalarına yöneltti. Şairlik başarısını, daha etkili, aruzla yazdığı rubailerinde gösterdi.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ümit_Yaşar_Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan Kitapları - Eserleri
- Şiir Denizi 1
- Şiir Denizi 2
- Aşka Dair Nesirler
- Anılar Düşünceler
- Taşlamalar Hicivler 1
- Taşlamalar Hicivler 2
- Rubailer Dörtlükler
- Beni Unutma
- Acılar Denizi
- Garip Şiirler Antolojisi
- Bir Gün Anlarsın
- Sevenler Ölmez
- Çigan Gözler
- İki Kişiye Bir Dunya Sahibini Arıyan Mektuplar
- Yüz Yıl Yanarım Yanmayı Öğrendimse
- Göbek Davası
- Karanlığın Gözleri
- Sözüm Meclisten Dışarı Yergiler
- Şiirimizde İstanbul
- Şairlerin Seçtikleri
- Yeni Dünya Rekoru
- Akıllı Maymunlar
- Deniz Musikisi
- Aşkmıydı O
- Seninle Ölmek İstiyorum
- Üstüme Varma İstanbul
- Halktan Yana
- Toprak Olana Kadar
- Sahibini Arayan Mektuplar
- Avrupa Görmüş Adam
- En Eski Yalnızlığımdır Aşk Benim
- Şiirimizde Ayrılık
- Biraz Kül Biraz Duman
- Aşık Veysel
- Mihriban'a Şiirler, Mektuplar
- Yalan Bitti
- Taşlar ve Başlar Yeni Aşk Şiirleri İle
- Hüzün Şarkıları
- Sen Aşk Nedir Bilmezdin
- Aşkımızın Son Çarşambası
- Sadrazamın Sol Kulağı
- Önce Sen Sonra Sen
- Ben Seni Sevdim Mi
- Şiirle 40 Yıl
- Şiirimizde Aşk ve Kadın
- Ötesi Yok - Rubailer
Ümit Yaşar Oğuzcan Alıntıları - Sözleri
- Umman arayıp, damlayı bulmak ne acı (Rubailer Dörtlükler)
- SU GAZELİ Köylüsü, taşralısı, eski İstanbullusu İnim inim inliyor bütün İstanbullu su Muslukların ağzını bıçak açmıyor şimdi Bir damla suya hasret çeşmelerin borusu Aylar var ki evlerde hayal oldu yıkanmak Herkesin yüreğinde murdar ölmek korkusu Su pompası bozulmuş, yedeği de yokmuş, ya Duyan diyor: - Allahım bu ne gaflet uykusu Sular İdaresi mi? Yoksa Belediye mi? Söyleyin de bilelim kim bunun sorumlusu Pislikten geçilmiyor bu güzel kentte gayrı Hastalığın her biri kurmuş bir yere pusu Çanları tehlikenin çalıyor ya, duyan yok Her evde saldırmaya hazır mikrop ordusu Yağmurlar yeterince yağmazsa; bu gidişle Olacağız cümlemiz bir ahret yolcusu Köylüsü, taşralısı, eski İstanbullusu İnim inim inliyor bütün İstanbullu su BURASI İSTANBUL ŞEHRİ Burası İstanbul şehri Koca Fatih'in yüzyıllar önce fetheyleyip Türklüğe armağan ettiği şehir O yüzden bir çağı değiştiren Avrupa'yla Asya'yı birleştiren İlk görenin başını döndüren Kanını tutuşturan Ve bağrından nice şairler yetiştiren Bi mislü baha İstanbul'u Nedim'in Fikret'in bin kocadan arta kalan bakiresi Yahya Kemal'in hayal şehri, Aziz İstanbul'u Sait Faik' in ömür boyu yazdığı O güzelim insanlar beldesi Orhan Veli'nin gözleri kapalı dinlediği şehir Şimdi bir yığın çaresiz ve fakir İnsanın doldurduğu Dinmeyen gürültülerin Başlara sürekli bir çekiç gibi vurduğu Tüm insanları sinir hastası Yaşanmaz şehir, unutulmuş şehir Her semtinde gecekonduların mantar gibi bittiği İnsanlarının birbirine savaş ilan ettiği Hor görülmüş şehir, yorulmuş şehir Hoyrat ellerce Ta canevinden vurulmuş şehir BU ŞEHRİ STAMBUL Kİ... Yüzyıllar önce "Bu şehr-i Stambul ki bi mislü bahadır Demiş Şair Nedim Efendi Üstelik "Bir sengine yekpare Acem mülkünü feda eylemiş Şimdi gel gör bakalım Neresi bi mislü bahadır Artık bu şehirde yaşamak Dayanılmaz bir ezadır Delik deşik caddeleriyle Çamur deryası sokaklarıyla Bu şehirde yürümek bile İnsanoğluna bir cezadır Kuyruklar ki uzayıp gider Dükkanların önünde Seyri dahi akıllara sezadır Arama o eski İstanbul efendisini Bulamazsın O, yüzyıllar öncesi görülmüş bir rüyadır Şimdi, şöyle bir çıkıp dolaşırsan En çok duyacağın sözcük Ya "çüştür, ya "ohadır Yanmaz elektrikler günde on saat Musluk akmaz Sorarsın: "Bu ne biçim su Bu nasıl ziyadır? Sis' i Tevfik Fikret' e göre "Bir zulmeti beyzadır Ama, sen bir de İstanbullulara sor O nasıl bir beladır (Şiirimizde İstanbul)
- dinmeyen gürültülerin başlara sürekli bir çekiç gibi vurduğu tüm insanları sinir hastası yaşanmaz şehir (Sözüm Meclisten Dışarı Yergiler)
- Birkaç ünüversite bitiren aç geziyor. (Taşlamalar Hicivler 1)
- Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi Hani sen iyiydin Halden anlardın Hani sen git demeyecektin bana Ve ben her şeye rağmen gelecektim.. (Aşka Dair Nesirler)
- Şair, her yerde her zaman şiiri yaşayan kişidir. Bir bakıma yaşamıyla şiiri birbirine karıştırmıştır, ayrılamaz. Öyle ki yürürken, çalışırken, dinlenirken, düşünürken, soluk alırken öncelikle şiirdir yaşadığı şairin. (Anılar Düşünceler)
- Durup durup sebepsiz yere ağladığın oluyor mu Gözyaşların bir sel misali boşanıyor mu gözlerinden (Toprak Olana Kadar)
- Bir kez kimi sevdiyse unutmaz bu yürek Devran kiri, nisyan pası tutmaz bu yürek Birgün o muhabbetten eser kalmazsa Ancak o zaman bir daha atmaz bu yürek. (Yüz Yıl Yanarım Yanmayı Öğrendimse)
- Deli eden insanı zaman değil, Zamanı unutmamak kahrıdır! (Beni Unutma)
- her türlü rezalet yoktur işsizlik, sefalet yoktur bu yurtta cehalet yoktur diyenler yalan söylüyor (Sözüm Meclisten Dışarı Yergiler)
- İŞSİZ GEMİ - Yahya Kemal'in Sessiz Gemisine benzetme - Artık demir almak günü gelmişse iktidardan Onlar ki ne serden geçerler ne de yardan Sallanır bu kalkışta tekmeler ve tokatlar Hiçbiri bilmez her seçim millete neye patlar Yoklamada kaybeden bu sonuçtan elemli Günlerce genel Merkeze gider gözleri nemli Biçare adaylar üzülmeyin ne son seçimdir bu Nice üyelikler var, ne de son geçimdir bu Zavallı seçmenler yolunuzu nafile bekler Bilmez ki dört seneden önce gelmeyecekler Seçilenler memnun ki maaşıyla işinden Birçok seneler geçse ayrılamaz peşinden (Taşlar ve Başlar Yeni Aşk Şiirleri İle)
- Gözlerimiz kapalı doğduğumuzdan başka Ömür boyu işimiz körebelik değil mi? Şimdi fazla üzmüyor beni kekemeliğim Yaşamak da bir çeşit kekemelik değil mi? (Taşlar ve Başlar Yeni Aşk Şiirleri İle)
- Gözlerine baktığım zaman susmanın bir sebebi olmalı. Bana kendini anlat. (İki Kişiye Bir Dunya Sahibini Arıyan Mektuplar)
- Gözlerine baktığım zaman susmanın bir sebebi olmalı. Bana kendini anlat. Korkularını, dileklerini söyle bana. Aşktan ne bekliyorsun? Dostluk mu? Al, istediğin kadar..Yüreğimi apaçık önüne seriyorum işte! Orada sevdiğin, istediğin ne varsa al, senin olsun. Sana arzularımın ötesinden sesleniyorum. (Sahibini Arayan Mektuplar)
- Korkma! Yalnız geldin, yalnız gideceksin... Hüzün şarkıları yalnızlığında başladı, yalnızlığında bitecek. (Hüzün Şarkıları)
- ".. Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var ! Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin....!"(^^).. (Şiir Denizi 2)
- Pederin bir gafleti Ebenin marifeti Verdiler emaneti Çıka geldik dünyaya. Nerde şekermiş, balmış Acılar bize kalmış Var'ları eller almış Yoka geldik dünyaya. Bugün yarın kaygısı Yarın ölmek korkusu Galiba en doğrusu Şaka geldik dünyaya. (Taşlar ve Başlar Yeni Aşk Şiirleri İle)
- "Bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana Anlamıyor musun Gökyüzü güneş olsa Sensiz karanlıktayım.." (Aşka Dair Nesirler)
- Görünüşe aldanma, meziyetler sahtedir Bugün iyi sandığın vaziyetler sahtedir Gösterişten ibaret bizde hayırseverlik Gördüğün şaşaalı hamiyetler sahtedir Güvenme bu dünyada kendinden başkasına Tedbirler kafi değil, emniyetler sahtedir Kapladı memleketi her türlü sahtekarlık Sadece fertler değil, cemiyetler sahtedir Her kalpte gizli niyet, her yüzde bir maske var Samimiyetler yalan, resmiyetler sahtedir Arama, hiç kalmadı sahte olmayan bir şey Kemiyetler sahtedir, keyfiyetler sahtedir Sen paradan haber ver, her belgeyi alırsın Diplomalar, pasolar, ehliyetler sahtedir (Taşlamalar Hicivler 1)
- "Anlamıyor musun?!.. Gökyüzü güneş olsa, sensiz karanlıktayım." (Karanlığın Gözleri)