diorex
Dedas

Karanlığın Günü - Leyla Erbil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Karanlığın Günü kimin eseri? Karanlığın Günü kitabının yazarı kimdir? Karanlığın Günü konusu ve anafikri nedir? Karanlığın Günü kitabı ne anlatıyor? Karanlığın Günü kitabının yazarı Leyla Erbil kimdir? İşte Karanlığın Günü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 24.02.2022 00:00
Karanlığın Günü - Leyla Erbil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Leyla Erbil

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789754583502

Sayfa Sayısı: 338

Karanlığın Günü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Karanlığın Günü´nde Erbil, kadercilikle Tanrıtanımazlık, baskı ile özgürlük, batıl inançla akılcılık arasında parçalanmış modern Türk insanının üzücü durumunu incelemektedir... Bu yapıt yaratıcı gücün biz zaferidir.

- Talat Sait Halman-

Karanlığın Günü´ndeki muhteşem portreler geçidi içinde benim en fazla dikkatimi çeken kişi Asiye oldu. Çünkü Erbil, Asiye kişiliğinde çok az bilinen dahası yeni tanımlanan ve belirlenen psikolojik bir bozukluğu sergiliyor. (...) Asiye Türk edebiyatında Trouette Semdromu gösteren benim bildiğim ilk ve tek roman kişisidir!

- Güven Turan-

Leyla Erbil, yazında kendi kendini aşma çabasında didinir dururken, hep uslübu olan bir yazardı ve sanatsaldı. Gazete uslübuyla yazmadı, salt toplumbilimsel olma yavanlığına düşmedi, okuyucuyu avlayacak temalar üretmedi. Piyasaya vurmadı kendini...

- Demir Özlü-

Karanlığın Günü´nde Leyla Erbil, bir aydın yazar olarak, annesinin bellek kaybından toplumun bellek kaybına geçişlerle amnezinin romanının kurgular. Kral Lear´den beri demansın edebiyatta yer aldığı belki de en önemli yapıttır Karanlığın Günü... Gerçek bir yaratıcının otobiyagrafik öğeleri içeren bu başyapıtı, tıp ve psikiyatri pratiğine çok önemli eleştirilerin de getirildiği edebiyatımızdaki nadir yapıtlarındandır.

- Cem Mumcu-

Karanlığın Günü Alıntıları - Sözleri

  • Hep konuşulur, aynı şeyler; ne kadar sıkıcı, ne kadar sıkıcı!..
  • Cam ne kadar da kirli!
  • «İyi dinle anacığım: öyle güzel şeyler oldu ki, sana haber vermeye geldim; dünyadan para kalktı, biliyor musun? Artık kimse kimseye para vermiyor, istediğini alıyorsun istedi­ğin yere gidiyorsun, her şey bedava! Hastahaneler bedava! Doktor bedava! Yemek içmek bedava! Otobüs bedava! Ver­giler kaldırıldı! Gaz bedava!..»
  • Bir misafirhane burası... Bu dünya ... koltuk ... evrende .. oturuyorum ...
  • yorma kendini yorma, son­ra benim gibi olursun bak!..
  • Her söze başlarken kanapeye atın karnıymış gibi bir tepik indiren...
  • bıkmış usanmıştık tartışmaktan, dinliyor ve haklısın di­yorduk.
  • «İndirirsem elimin tersini, görürsün dünyanın kaç bucak olduğunu!..»
  • gelmeyeceksin diye öyle kork­tum ki!
  • iyi şeyler düşünmeliyim, zehir etme­meliyim dünyayı kendime;
  • Oğ­lum da Amerika' da dayısının yanında; alışmıştır mutludur; durmadan kız arkadaşlarıyla çekilmiş fotoğraflar gönderi­yor: plajda peri kızları gibi, çıplak sarışın bir kıza sarıl­mış, 3 kıza sarılmış, 5 kıza sarılmış ağzı kulaklarında.
  • «Kahve de kalmamış ki sana bir fincan kahve ikram ede­yim! Bari çay koyayım demlensin.»
  • «Hadi ben yatayım artık akşam oldu, üşüdüm.»
  • Gözlerimin İ'çine diken gibi batırmıştı gözlerini
  • haram olsun alyansımı kim çaldıysa...

Karanlığın Günü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"beklerim; kimse gelmez,,, kimse telefon etmez,,, kimse telefon etmez,,, kimse konuşmaz,,, ben de,,, ben düşlerim..." "eşiğe sindim: onurumu kandırmak için ancak geçmişi, şimdiyi, geleceği düşünebileceğimi,,, düşünceyle yücelebileceğimi, hükmümün ancak düşünceye geçeceğini anladım..." Nesli aydın bir kadın, döneminin bütün zorluklarına rağmen kalemine candan bağlı, kalemiyle var Nesli bu yüzden kılıç gibi kuşanmış kalemini, bizzat kendi elleriyle dövmüş bu kılıcı, sönmez bir ateşi soluğuyla harlamış, kendi kuşağında ve zihninde hapsolmuş bir annenin evladı, arayışı süren bir adamın eşi, kırılma noktasını bekleyen genç bir kızın ve yuvadan çoktan uçmuş bir oğlun annesi. Kim bu Nesli? Nasıl bir aydın? Nasıl bir kuşağın ferdi? Neyi değiştirebilir? Daha kendi kaderini tayin ederken bin bir parçaya ayrılmış bir toplumda ülkesini ve akıbetini muasır olabilmesi için hayaller ve gerçekleri birbirine kırdıran bir neslin sorgusunda her şeye rağmen kör bir umutla dört elden sarılışı görüyoruz. Çok sevdiğim ve okurken kendimi kaybettiğim nadir eserlerden biri oldu Karanlığın Günü, ne yazık baskısı yok, İş Bankası Kültür Yayınları yavaş yavaş tekrar baskılarını yapıyor Leyla Erbil'in eserlerinin, umarım Karanlığın Günü hemen basılır. Herkese şiddetle tavsiye ediyorum. (Her Bir Sayfa)

Bir taraftan Alhzeimer olan annesine bakımevindeki ziyaretler, bir taraftan yazar çizer bir grup dostu ile 70'li yıllarda bir gece oturması sırasındaki sohbetler, bir taraftan da bu sohbet sırasında geçmiş hatıralara doğru uzanışlar.. Kitap üç koldan ilerliyor ve Neslihan yaşamını ve iç dünyasını sorguluyor. Başlarda akıcı bulduğum kitap bir bütün olarak beni maalesef tatmin etmedi. (Chilekesh)

Farklı bir kalemi olan Leyla Erbil'in 80 dönemindeki yazar bir kadının hayatından kesitler sunan o dönemin aydınlarını-elitlerini- anlatan ilginç bir kitap. İlk başta çok sıkılsam da sonunu bir solukta getirdim. Ve tavsiye ederim. (Emine TELCİ)

Kitabın Yazarı Leyla Erbil Kimdir?

Orta sınıf ailenin üç kız kardeşten ortancası. İlk, orta ve liseyi İstanbul okullarında okudu. İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Edebiyatı bölümünde eğitim gördü. Son sınıfta ayrıldı. Çeşitli işlerde çalıştı. Evlenerek bir süre Ankara ve İzmir'de oturdu. 1961 de İstanbul'a döndü. Evli ve bir kızı var (Fatoş Erbil-Pınar).

Yazarlığa hikâyeyle başladı. İlk yayınlanan hikâyesi Uğraşsız'dır; (Seçilmiş Hikayeler Dergisi, 1956 Ankara) Giderek Dost, Yeni Ufuklar, Yeditepe,Ataç, Papirus, Yelken vb Edebiyat Dergilerinde yazı ve hikâyeleri göründü. Erbil, kendinden önce yerleşmiş olan yazın akımlarına bağlı kalmadı; roman, hikâye ve düz yazı metinlerinde ortodoks Marxçıların karşısında yer almasıyla tanındı. Psikanilizin özgürleştirici yöntemlerinden yararlanarak, dinin, ailenin, okulun, toplumsalın ürettiği tabularla dolu ideolojilere karşı 1956'da başlayan mücadelesini dilin oturmuş kelime hazinesi ve söz dizimi kuralarını değiştirme çabasıyla sürdürdü. Yeni bir biçim ve biçem geliştirdi. Başlıca düşünce kaynakları Marx ve Freud olarak belirtildi.

Leyla Erbil, 1970 Türkiye Sanatçılar Birliği, 1974 Türkiye Yazarlar Sendikası kurucularından olup, PEN Yazarlar Derneği üyesidir. 1961'lerde Türkiye İşçi Partisi üyesi olan Erbil, Türkiye İşçi Partisi'in Sanat ve Kültür Bürosu'nda görev almıştır. 1979'da çağrılı olarak gittiği ABD'de kendisine, Iowa Üniversitesi Onur üyeliği verilmiştir. Edebiyat Ödüllerine katılmayan Erbil, 2000- 2001 yılı Ankara Edebiyatçılar Derneği Onur Ödüllerini kabul etmiş, 2002 yılında ise, PEN Yazarlar Derneği tarafından Nobel Edebiyat Ödülü'ne ülkemizden ilk kadın yazar adayı olarak gösterilirken, "Türk dili ve edebiyata egemenliği, aynı zamanda insana, hayata ve dünyaya karşı sorumlu aydın tavrı" vurgulanmıştır. 82 yaşında vefat eden Leyla Erbil,Zincirlikuyu Mezarlığı 'nda defnedildi.

Leyla Erbil Kitapları - Eserleri

  • Cüce
  • Tuhaf Bir Erkek
  • Mektup Aşkları
  • Üç Başlı Ejderha
  • Kalan
  • Tuhaf Bir Kadın

  • Gecede
  • Zihin Kuşları
  • Eski Sevgili
  • Karanlığın Günü
  • Hallaç
  • Cinsel Öyküler
  • Eski Sevgili

Leyla Erbil Alıntıları - Sözleri

  • Mustafa Kemal'e o dönemde, "Bu da bizim Hitler" diyenler çıkmış yarı şaka yarı ciddi. (...) Onu eleştirebilmemiz bile bir damla da olsa geldiğimiz demokratik yer yüzündendir. Hele bugün burun buruna geldiğimiz şeriatın dalavereci, hunhar yüzüne tanıkken! (Zihin Kuşları)
  • …yaşam, genç kızlığının kitap sayfaları arasında saklayıp kuruttuğu, arada bir açıp baktığı, o ince yerlerinden çoktan beri eriyip dökülmüş ak yasemin değildi, kirlenmeyi, pislenmeyi göze alarak, ayıpları, yasakları sevinç ve acıları üstlenerek götürülmesi gerekiyordu yaşamın. (Eski Sevgili)
  • Ah dostum, kitaplar da olmasa ben ne yapardım! Bü­tün gecelerimde onlar var şimdi. Onlar benim dostum ve her şeyim. (Mektup Aşkları)
  • "Haksızlıklara karşı intikam duygusuna kapılmamak bir marifet midir?" (Tuhaf Bir Kadın)
  • Her fırsatta azar işitiyorum densizden (Tuhaf Bir Erkek)
  • (...) konuşulmak, dostlanmak, gülmek gereksinmesindeydim alabildiğine. (Hallaç)

  • Aslında bastırma kaçışla ret arasında bir aşamadır. (Tuhaf Bir Erkek)
  • Bu kapıları bana Atatürk açtı softa herif anladın mı? Atatürk açtı bu kapıları bana, sen kim oluyorsun da yeniden o karanlık deliklere tıkmaya kalkıyorsun Türk kadınını ha? (Tuhaf Bir Kadın)
  • Gelenek bütün şiddetiyle omuzlarına ve bileklerine çökmüş Ortaçağ Türkiyesi'nin! (Kalan)
  • Türk sinemasına can suyu veren Yılmaz Güney 'i "katil" olarak göstermekten öte düşünceşer üretemiyorlarsa yazınımızın işi gerçekten de zor demektir. (Zihin Kuşları)
  • Şimdi ona gitsem sevinir, severim onu, nasıl iğreniyorum ondan... (Gecede)
  • sen hiçbir yere ait değilsin, aitsiz kimliksin sen... (Cüce)
  • «İyi dinle anacığım: öyle güzel şeyler oldu ki, sana haber vermeye geldim; dünyadan para kalktı, biliyor musun? Artık kimse kimseye para vermiyor, istediğini alıyorsun istedi­ğin yere gidiyorsun, her şey bedava! Hastahaneler bedava! Doktor bedava! Yemek içmek bedava! Otobüs bedava! Ver­giler kaldırıldı! Gaz bedava!..» (Karanlığın Günü)

  • Kadın katilliği aldı başını gitti Karısını öldüresiye Dövenler Öldürenler Ve tüm katiller Zengin oldu (Tuhaf Bir Erkek)
  • «Kahve de kalmamış ki sana bir fincan kahve ikram ede­yim! Bari çay koyayım demlensin.» (Karanlığın Günü)
  • “Hem anlamak ya da bilmek açmazlardan kurtulmak demek değildir ki!” (Tuhaf Bir Kadın)
  • " Bugün yaşamın anlamı dediğin şey, yarın bir taş parçasından daha anlamsız olabiliyor. Bu kadar ince bekleyişler gerekir mi acaba? " (Mektup Aşkları)
  • F. Kafka'nın babası hepimizin babasıdır: sakatlayan, hadım eden, alt edilmek korkusuyla delice geberten baba. (Zihin Kuşları)
  • Sonra ben de televizyonu kapadım, lanet ettim kendime, Amerikalarda onca yıl, "İslam'da hümanizma" anlatmıştım!.. Televizyonu kapadım günlerce açmadım. (Cüce)
  • Devrimciler ölür, devrimler yaşar. (Eski Sevgili)

Yorum Yaz