diorex
life
Dedas

Karışık Kaset - Uygar Şirin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Karışık Kaset kimin eseri? Karışık Kaset kitabının yazarı kimdir? Karışık Kaset konusu ve anafikri nedir? Karışık Kaset kitabı ne anlatıyor? Karışık Kaset PDF indirme linki var mı? Karışık Kaset kitabının yazarı Uygar Şirin kimdir? İşte Karışık Kaset kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 03.05.2022 02:00
Karışık Kaset - Uygar Şirin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Uygar Şirin

Yayın Evi: Kırmızıkedi Yayınevi

İSBN: 9786054764037

Sayfa Sayısı: 292

Karışık Kaset Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"- Niye anlatmıyorsun?

- Neyi?

- Neden böyle davrandığını?

- Bilmiyor musun?

- Bilmiyorum.

- Bilmiyorsan ben de anlatmıyorum.

- Ama çok saçma! Bilmiyorsam anlatman lazım.

- Bence senin bilmen lazım.

- Başka bir şey söylemeyecek misin?

- Kaset var ya işte."

Şimdi şöyle... İrem'le 1990'da tanıştık. Ben 13 yaşındaydım, o 12. Ben tabii küt diye âşık oldum, gittim bir karışık kaset hazırladım. Ama İrem'in derdi başkaymış. Sanırım. Tam da emin olamadım. Sonra tuhaf bir şey oldu, 10 yılda bir karşılaşmaya başladık. Saat gibi, aksatmadan. Hayat ya bizle dalga geçiyordu ya da bize yeni bir şans veriyordu.

Sonuçta iş öyle bir yere geldi ki 20 yıldır birlikteydik ama daha ilişkimiz başlamamıştı. Karışık mesele.

Senaryo, roman ve sinema yazılarıyla tanıdığımız Uygar Şirin, Anne Tut Elimi ve Büyük Deniz Yükseliyor'un ardından üçüncü romanıyla okurların karşısında. Bu kez aşktan söz ediyor ve fonda Sezen Aksu'dan Göksel'e, MFÖ'den Mirkelam'a, Erkin Koray'dan Duman'a Türkiye'nin son 40 yılından onlarca şarkı çalıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Karışık Kaset Alıntıları - Sözleri

  • İnsanlar ikiye ayrılıyor : Hayatı düşünenler ve hayatı yaşayanlar.
  • “Bazen küçük bir sessizlik yıllara yayılır, bazen dünyanın gürültüsü tek bir güne toplanır.”
  • "Bir erkeğin ancak aşık olduğunda bu kadar düşünceli olabileceğini fark edeceğini umdum."
  • "Sonuçta iş öyle bir yere geldi ki 20 yıldır birlikteydik ama daha ilişkimiz başlamamıştı."
  • -niye ayrıldınız? -müzik zevklerimiz uymadı...
  • Ölüm geride kalanları, inançlı ya da inançsız, mantıklı ya da duygusal olduklarına bakmadan, başların büyük bir teslimiyetle öne eğildiği, herkesin ''kader''den, ''ecel''den ve ''vakit''ten söz ettiği, genç ölmemek, sırayı bozmamak ve çok acı çekmemek dışında her şeyin anlamını yitirdiği bir dünyada buluşturuyor. İnsanı bir gün önce tüm benliğiyle karşı koyduğu şeylere inandırıveriyor, hayatta ağzına almadığı lafları tüm samimiyetiyle söyletiyor. Ama sadece bir günlüğüne. Ölüm geride kaldığında herkes eski haline dönüyor.
  • Yaşlanmanın korkutucu yanı ölümün yaklaşması değil, gerçekleştiremediğin hayallerin için kurduğun ''Canım, nereden baksan daha önümde .... yıl var'' cümlesindeki boşluğa yazdığın sayının giderek küçülmesi.
  • Bazen küçük bir sessizlik yıllara yayılır, bazen dünyanın gürültüsü tek bir güne toplanır.

Karışık Kaset İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Çocukluğu benim gibi 90'larda geçen ve yine benim gibi o dönemlerde illa ki karışık kaset dolduran ya da doldurtan, Akın'dan Rebeka'yı, Rengin'den Aldatıldık'ı dinleyen bir nesil için o güzel günleri hatırlatan güzel bir kitap. 1990 yılında başlayan hatta tam da başlayamayan İrem ile Ulaş'ın hikayesi, sadece 10'ar yılda bir görüşmeler ile 2000 ve nihayetinde 2010 yılına kadar uzanıyor. Dolayısıyla bu nesilleri de içeren bir kitaba evriliyor. Çok büyük beklenti içine girmeden okunabilecek güzel bir kitap. Artı dipnot: Kitapta adı geçen ve isminden çıkartamadığınız şarkıları keşfetmek, spotify/youtube açmak için yanınızda telefon mutlaka olmalı:) (Mustafa Del.)

Tesadüfen okuduğum fazlasıyla zevk aldığım bir kitap olmuştur. Müzik severlerin ayrı zevk alarak okuyacağını düşünüyorum. Yeni şarkılarda keşfettirmiştir. Filmide var. Genelde filme kitabın ruhunun aktarılması çok başarılı olmuyor malum ancak izlenilecekse eğer okuyup öyle izlemenizi tavsiye ederim. (Esra Çabukol)

Kolay kolay kaliplari dışına çıkamayan bi insanim aslinda...Sevdigim yazar, tarz ve konularla ilgili oyle cok okunmayi bekleyen kitabim var ki sagda solda ne okusam diye sormam. Fakat bir gazetenin sanat ekinde gördüğüm ve konusu itibariyle kafami bosaltabilecegim dinlendirici eglendirici bir kitap gibi gelen Karışık Kaset i okumaya karar verdim. Iyi ki de vermisim bu kararı. Alti cizilesi bir suru cumleyi döne döne okudum. Bitmesin diye hizli okumaya kiyamadim. Hikaye örgüsü orjinal, dili eglenceli ve kivrak, duygusallik tadinda bırakılmış... Neden daha fazla yazmiyorsun be adam dedirtiyor sürekli. Bu arada filmi de cekilmistir. Ancak berbat otesi oldugunu ve kitaptaki duygunun yuzde birini bile veremediklerini vurgulamaliyim. Ağır kitaplara bir mola niteliginde. Hayat cok caninizi sıktıysa bu ara alin okuyun derim. (Didem)

Karışık Kaset PDF indirme linki var mı?

Uygar Şirin - Karışık Kaset kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Karışık Kaset PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Uygar Şirin Kimdir?

Uygar Şirin, 1972 yılında doğdu. Galatasaray Lisesi'ni ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü'nü bitirdi. 1994’te “Antrakt” dergisinde film eleştirileri ve sinema yazıları yazmaya başladı.

1996’da çekilen “Karışık Pizza” adlı filmin senaryosuna Tamer Baran’la birlikte imza attı. 1997’de profesyonel metin yazarlığı da yapmaya başladı. Uzun yıllar süren sinema yazarlığı boyunca okuma zevki veren, sinemaseverle edebiyat okurunu buluşturan özgün bir biçem geliştirmeyi başarmıştır.

Uygar Şirin'in ilk romanı olan "Anne Tut Elimi", 2004 yılında yayımlandı. 11 yaşında bir kızın gizemli dünyasını işlerken kullandığı akıcı anlatım ve insan gerçeğine sade, alçakgönüllü yaklaşımıyla çeşitli övgüler aldı.

2010'da vizyona giren "Ses"in senaryosunu yazdı.

Uygar Şirin sinema yazılarını halen aylık "Sinema" dergisinde sürdürmektedir.

Uygar Şirin Kitapları - Eserleri

  • Karışık Kaset
  • Anne, Tut Elimi
  • Yusuf'un Rüyası
  • Büyük Deniz Yükseliyor

Uygar Şirin Alıntıları - Sözleri

  • Baba doğayı sever ve ona meydan okur, doğa babayı alır. Yusuf doğanın gövdesine sığınıp uyur. Doğanın/ Tanrı'nın devasa kolları misali toprağa uzanan o ağacın dibinde "Yumurta", "Süt" ve "Bal"ın tüm Yusufları bir olur. (Yusuf'un Rüyası)
  • Yaşlanmanın korkutucu yanı ölümün yaklaşması değil, gerçekleştiremediğin hayallerin için kurduğun ''Canım, nereden baksan daha önümde .... yıl var'' cümlesindeki boşluğa yazdığın sayının giderek küçülmesi. (Karışık Kaset)
  • bize kısa film senaryoları yazdırdılar. kısa film dediğim, 1 dakikalık filmler. sonra oktay hoca bize birtakım kameralar verdi. “içine 3-3.5 dakikalık film koydum” dedi, “1 dakikalık filmi çekmek için yeter”. biz aldık kameraları, çıktık, şehre dağıldık. kimi hayvanat bahçesinde bir şey çekiyor, kimi tren yolunda... ben de deniz kenarında balık tutan birini çekmeye koyuldum. taner’le birlikteyiz. taner’in kamerasına bakıyorum, kamera çalışıyor, takır takır bir şeyler çekiyor. 3 dakika ne ki, 5 dakikadır dönüyor makarası. kendi kendime “içinde film olsa durması lazım, nasıl bir şey taktılar acaba?” diyorum. ama açamıyoruz kameraları. sıkı sıkı tembihlediler bize, “bu rus kameraları bilmem nedir, açarsanız şurası yanar, burası patlar, pili biter” falan gibi şeyler dediler, korkumuzdan kamerayı açamıyoruz. döndük okula. oktay hoca “aferin çocuklar, ilk filminizi çektiniz, hayırlı olsun, açın kutuları” dedi. kutuyu açtık, içinde film milm yok, hiçbir şey yok. hoca kamerayı gösterdi, “film sadece bununla çekilmez, akılla çekilir. kaydedilir ama görünmeyebilir” dedi. (Yusuf'un Rüyası)
  • Konuşmamak yetmiyor artık. Ben artık duymak da istemiyorum. (Anne, Tut Elimi)
  • Anlamıyorsun baba. Onların beni hayata bağladığını sanıyorsun. Oysa onlar beni hayattan koparıyor. Korkunun tek bir türü olduğunu sanıyorsun. Karanlıktan korkmak gibi, örümcekten korkmak gibi... İnsanın, kendine güvenmekten veya güçlü olmaktan korkabileceğini bilmiyorsun. Hayatın, saçma sapan, insanın anlayamayacağı bir şey olduğunu anlamıyorsun. Ama ben hayatın kabusa benzeyebileceğini biliyorum. Çünkü benim hayatım kabus gibi. Benim hayatımı aklını kullanarak anlayamazsın. Sana bir şey söyleyeyim , baba. Kendi başına mutlu olamayan bir insan, başka biriyle de mutlu olamaz. Biz de, ikimiz de, tek başımıza mutlu değiliz... (Anne, Tut Elimi)
  • "Sonuçta iş öyle bir yere geldi ki 20 yıldır birlikteydik ama daha ilişkimiz başlamamıştı." (Karışık Kaset)
  • Ben küçücük bir kız, heyecanlı Oyuncaklarım tahtadandı Hepsi kırıldı Yapıştırdım. (Anne, Tut Elimi)
  • Baba doğayı sever ve ona meydan okur, doğa babayı alır. Yusuf doğanın gövdesine sığınıp uyur. Doğanın/ Tanrı'nın devasa kolları misali toprağa uzanan o ağacın dibinde "Yumurta", "Süt" ve "Bal"ın tüm Yusufları bir olur. (Yusuf'un Rüyası)
  • "Bir erkeğin ancak aşık olduğunda bu kadar düşünceli olabileceğini fark edeceğini umdum." (Karışık Kaset)
  • Ağlamak istemiyorum artık. Artık ağlamak istemiyorum. (Anne, Tut Elimi)
  • Ölüm geride kalanları, inançlı ya da inançsız, mantıklı ya da duygusal olduklarına bakmadan, başların büyük bir teslimiyetle öne eğildiği, herkesin ''kader''den, ''ecel''den ve ''vakit''ten söz ettiği, genç ölmemek, sırayı bozmamak ve çok acı çekmemek dışında her şeyin anlamını yitirdiği bir dünyada buluşturuyor. İnsanı bir gün önce tüm benliğiyle karşı koyduğu şeylere inandırıveriyor, hayatta ağzına almadığı lafları tüm samimiyetiyle söyletiyor. Ama sadece bir günlüğüne. Ölüm geride kaldığında herkes eski haline dönüyor. (Karışık Kaset)
  • Hayattan elimi eteğimi çektim. Sana küstüm. Kendime küstüm. (Anne, Tut Elimi)
  • “Bazen küçük bir sessizlik yıllara yayılır, bazen dünyanın gürültüsü tek bir güne toplanır.” (Karışık Kaset)
  • Bazen küçük bir sessizlik yıllara yayılır, bazen dünyanın gürültüsü tek bir güne toplanır. (Karışık Kaset)
  • Hiçbir şey için uğraşmak istemiyorum, o yüzden "Ne fark eder" diyorum. (Anne, Tut Elimi)
  • aslında bugün hayatımıza şiirin aynasından bakamadığımız için derinleşmek, durduğumuz zemini anlamak konusunda biraz zorlanıyor olabiliriz. ben sanatın ana kaynağını hep şiir olarak düşündüğümden, şiirin süzgecinden geçmemiş, şiirin matematiğinden ve geleneğinden kopmuş bir sinemanın, resmin, tiyatronun kalplere ve bu coğrafyanın insanlarına çok sirayet edemeyeceğini düşünüyorum. (Yusuf'un Rüyası)
  • insan hep aynı da içindeki bazı dengeleri değiştiriyor. aslında o kibir orada duruyor hala, tekrar gösterebilir kendini, bütün mesele onunla mücadele etmek. hatta buna değişim değil, hakikate giden yol dememiz lazım. (Yusuf'un Rüyası)
  • “yumurta”nın merkezinde kader var. zeki demirkubuz filmlerinin aksine, “insanın çekmeye yazgılı olduğu acı” anlamındaki kader değil bu, “hayatı dipten ve geriden kuşatan kozmik bir mekanizma” olarak kader. kaçmaya çalıştığınız yerleri, insanları, duyguları, deneyimleri ısrarla önünüze seren, gitmeniz gereken yolu tekrar tekrar karşınıza çıkarıp bazen bir seçenek, bazen bir mecburiyet olarak sunan bir mekanizma. (Yusuf'un Rüyası)
  • Başka bir şey yapalım. Televizyon seyredelim, istersen. İstersen dışarı çıkalım. Yemek yiyelim. Ya da gidip yatalım. Ama konuşmayalım. Konuşmak hiç bir zaman işe yaramaz. Ortalığı karıştırır. Küçük şeyleri büyütür. Bir kere konuşunca, artık bir daha konuşmamış ya da duymamış gibi yapamazsın. Ben biraz da bu yüzden sustum baba. (Anne, Tut Elimi)
  • -niye ayrıldınız? -müzik zevklerimiz uymadı... (Karışık Kaset)

Yorum Yaz