Kasvetli Ev (2 cilt) - Charles Dickens Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kasvetli Ev (2 cilt) kimin eseri? Kasvetli Ev (2 cilt) kitabının yazarı kimdir? Kasvetli Ev (2 cilt) konusu ve anafikri nedir? Kasvetli Ev (2 cilt) kitabı ne anlatıyor? Kasvetli Ev (2 cilt) kitabının yazarı Charles Dickens kimdir? İşte Kasvetli Ev (2 cilt) kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Charles Dickens
Çevirmen: Aslı Biçen
Orijinal Adı: Bleak House
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750800958
Sayfa Sayısı: 1490
Kasvetli Ev (2 cilt) Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Charles Dickens’ın olgunluk çağı romanı Kasvetli Ev’de, modern dünyaya geçişin sancılarını, Victoria çağının katı ahlakçılığını, her yeri saran yoğun sisin bunaltıcılığını, çılgın Chancery Mahkemesi’nin delirticiliğini güçlü bir toplumsal eleştiri ve sarsıcı bir gözlem gücü ile hissettiriyor. Sokak çocuklarından, aristokrasiye, işçi sınıfından ev kadınlarına kadar toplumun her tabakasına uzanan roman sürükleyici polisiye kurgusu ve çok katmanlı anlatımı ile farklı bir toplumsal tarih kaydı olma özelliğini taşıyor. Avrupa kültüründe büyük iz bırakmış olan Dickens, bugün Noel denilince akla gelen beyaz karlar, çam ağacı, kızarmış hindi, yılbaşı kartları gibi simgelerden oluşan çağdaş Noel mitinin de yaratıcısıdır. Döneminde toplumun her tabakasından insanların büyük bir coşkuyla okuduğu hatta Kraliçe Victoria’nın bile en çok tanışmak istediği kişi olan Dickens’ın romanları büyük popülerlikleri nedeniyle uzun yıllar eleştirmenlerce “ciddi” edebiyat olarak kabul edilmemiştir. Ancak 1950’lerden sonra önemi yeniden kavranabilmiş ve yeni bir gözle incelenmeye başlanmıştır. Bu çerçevede 2001 yılı California Üniversitesi tarafından Kasvetli Ev Yılı olarak ilan edilmiştir. Kafka’nın Dostoyevski ile birlikte en çok etkilendiği yazar olan Dickens’ın Kafka’nın dünyasına yansımalarını izleme şansı veren Kasvetli Ev tekrar tekrar okunması gereken uzun ve karmaşık bir roman ancak bu emeğin karşılığını veren bir deneyim. “Romanın Shakespeare’i”nden “soğuk ikindinin en soğuğu, koyu sisin en koyusu ve çamurlu sokakların en çamurlusu” H. K. Browne’un ilk baskı için hazırladığı illüstrasyonları ve Aslı Biçen’in titiz çevirisiyle ilk kez dilimizde.
Kasvetli Ev (2 cilt) Alıntıları - Sözleri
- Toplumdan tek isteği vardı: Bıraksınlar yaşayayım!
- O kim vermemek kim! ... Onu kıskıvrak yakaladım. Ona tükürdüğünü yalatacağım. Onu mahvedeceğim. İsteye isteye yapmazsa zorla yapacak, efendim!
- "Herkes ona bakıyor. Kimse göremiyor."
- Annemin davranışlarındaki tutarsızlıklar, çelişkiler, saçmalıklar karşısında, kapımızın önündeki kaldırım taşları sabır taşı gibi çatlasa hiç şaşmam.
- Hile, savuşturma, sürüncemede bırakma, tahrifat, taciz, her türlü sahtekârlık dönüşü olmayan kötü izler bırakır.
- "O kuyunun dibinde Hakikati aramak beyhudedir..."
- Rica ederim bana teşekkür etmeyin, böyle rahatça şükredebildiğiniz için kendinize teşekkür edin.
- "aşkta sebat etmek iyi bir şeydir; ama her türlü uğraşta sebat edilmedi mi hiçbir anlam ifade etmez. Geçmişteki ve şimdiki bütün büyük adamların yeteneklerine sahip bile olsan, gerçekten istemeden ve kendini vermeden hiçbir işi başaramazsın."
- Böylesi lütuflarla çevrili olduğum halde atlatmak zorunda olduğum bu küçük imtihanı kendi kendime büyütmüşsem affedilmek için dua ettim.
- -"Ama doğru tek başına işe yaramaz" -"Gerçekten öyle mi? O zaman işim zor!"
- "Aşkta sebat etmek iyi bir şeydir ama her türlü uğraşta sebat edilmedi mi hiçbir anlam ifade edilmez."
- Öldü, Majesteleri. Öldü, lordlar ve beyefendiler. Öldü, her tarikattan hakiki papazlarla sahte papazlar. Öldü, yüreğinde mukaddes bir sevgiyle doğmuş bütün erkekler ve kadınlar. Ve günbegün etrafımızda böyle böyle ölmekteler.
- Bir zamanlar halim selim bir adamdım. Bizim oralılar beni öyle hatırladıklarını söylüyorlar ama haksızlığa tahammül edebilmek için bir şeyleri açığa vurmalıyım yoksa aklımı kaçırırım.
- "Özel bağlar olmadan toplum hayatının ne anlamı var?"
- Fakirlerin fakirler için ne demek olduğunu kendileri ve TANRI haricinde pek bilen yok.
Kasvetli Ev (2 cilt) İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kasvetli Ev(Bleak House) Dickens'ın Türkiye'de hak ettiği popüleriteye sahip olamamış ancak gerçekte yazarın en önemli eserlerinden hatta çoğu otoriteler tarafından en iyisi olarak kabul edilmiş bir baş yapıt. Eser ilk olarak 1852-1853 yılında aylık bölümler halinde yayınlanmış. 66 bölumden oluşan kitap Dickens'ın en uzun eserlerinden biri. Diğer bir özelliği ise romanda iki anlatıcının yer alması. Anlatıcılardan biri romanın da kahramanı olan Esther (Dickens'ın bayan anlatıcı kullandığı tek romanı) diğeri yazar-anlatıcı. Bu özelliğiyle hoş bir ahenk sağlıyor ve modern bir eser özelliği gösterdiği söyleniyor. Eserin odak noktasında 50 yılı aşkındır devam eden bir mirasın paylaşımıyla ilgili olan ve Chancery Mahkemesinde görülen Jandryce -Jandryce'e karşı davası var. Baştan sona kibar bir eleştiri var kitapta ve bu eleştirilerden en fazlasını da kuşkusuz o günün hukuk sistemi alıyor ki Dickens konuya hakim çünkü kendisi de gerçek hayatta mahlemede katiplik ve eselerinin telif hakkı nedeniyle de davacı olarak bulunmuş. Mahkemelerin insanların hayatını ve parasını nasıl sömürdüğüyle ilgili bir sürü detay var. Tek eleştirisi hukuk sistemi değil tabi, yoksulluk, fakir ve zenginler adasındaki uçurum , zorbalık, afyon kullanımı, evsizlik ve daha birçok ayrıntı var. Çok yoğun bir icerik ve çok fazla karakter barındıran bir eser. Ilk başlarda biraz karmaşık gelse de ilerledikçe daha netlik kazanıyor ve hepsi bir şekilde davaya bağlanıyor. Aynı zamanda bir cinayetin aydınlanmasını da içerdiği için polisiye bir yönü de mevcut. Okuması zevkli, Dickens'ın anlatımından zaten bahsetmeme gerek yok. Okumayı düşünün hak ediyor. Diğer bir husus romanın başlangıcında uzun bir önsöz var kronoloji ve o zamanki hukuk sistemini ve Dickens'ı anlatan bir bölüm okudum ama kitabı anlamak için çok gerekli olduğunu düşünmüyorum sonradan bir göz atabilirsiniz. Kitabı kendi dilinde okuyacaktım ancak kitap elime ulaşınca hayatımda bu kadar kalın ve bu kadar küçük yazılı bir kitapla karşılaşmadığım için çabucak bu fikrimden vazgeçtim. (.Z.)
Charles Dickens’ın son dönem romanları arasında en ustaca yazılmış olanı olarak kabul edilen Kasvetli Ev, bir miras davası etrafında para ve güç hırsının getirdiği yıkımı anlatırken İngiliz adalet ve hukuk sistemini eleştiriyor. Dickens 1844 yılında korsan bir yayıncıya telif davası açıyor ve yıllar süren davanın masrafları nedeniyle haklı olduğu halde mağdur oluyor. Kasvetli Ev’i yazarken bu durumdan ilham aldığı düşünülüyor; fakat biliyoruz ki Dickens özellikle Endüstri Devrimi’nin etkilerinden, endüstrileşen İngiltere’yle beraber toplumsal adaletsizliklerden ve insanlardaki para ve güç hırsından şikayetçi ve genelde tüm eserlerinde bunlardan yakınmasını okuyoruz. Kasvetli Ev’de de paranın insanın refahını arttıracak bir araç değil de bir amaç, güç hırsı haline geldiğinde insanı nasıl içten içe çürüttüğüne bir miras davası üzerinden şahit oluyoruz. Toplumda hiçbir koyunun kendi bacağından asılmadığını savunan Dickens’ın, toplumun her kademesindeki insanı birbirine ustalıkla bağlayıp, herkesin refahının aslında ne kadar birbirine bağlı olduğunun altını çizmesiyle toplumsal sorumluluk ve adaletin önemini okuyucuya aktardığını görüyoruz. Tüm bunları edebi açıdan oldukça doyurucu ve nerdeyse polisiye bir romanınki kadar sürükleyici bir kurguyla aktarmış Dickens. Diğer romanlarında da olduğu gibi toplumsal eleştiriyi sunarkenki gerçekçiliğiyle, iyi-kötü savaşını resmederken romantizmi harmanlıyor ve kendine has tarzını ortaya koyuyor ki ben bunu çok seviyorum. Kurgusuyla, karakterleriyle, Dickens’ın kendine has tarzı ve sembolleriyle çok keyif alarak okuduğum bir roman oldu. Ne yazık ki şu an basımı yok, umarım yakında basılır yeniden. Ancak ben Kasvetli Ev’i okumadan önce Dickens’ın son dönem eserlerinden birkaçını okuyup Dickens’ın tarzıyla tanışmanızı öneririm, hatta özellikle Müşterek Dostumuz’u okumanızı tavsiye ederim; çünkü her ne kadar daha sonra yazılmış olsa da Dickens ortaya koymak istediği tarz ve kurguyu Kasvetli Ev’de ustalıkla başarmışken Müşterek Dostumuz bu konuda bir adım geride kalmış. Kasvetli Ev’i okurken bir karakter listesi oluşturmanız faydalı olacaktı, okurken bir süre sonra hepsi tanıdık gelse ve bu durum keyifli bir hal alsa da çok fazla karakterin olması başlarda kafa karışıklığına neden olabilir. Son olarak, kitabın başında çok faydalı bir önsöz var ama kitabı okuduktan sonra okunması daha iyi. Mutlaka okunması gerekenlerden. (İpek Dadakçı)
Kitabın Yazarı Charles Dickens Kimdir?
Charles Dickens (7 Şubat 1812 – 9 Haziran 1870), İngiliz yazar.
Memur bir babanın oğlu olarak 1812 yılında doğan Dickens'ın ilk yılları refah içinde geçse de babasının borçları yüzünden hapse girmesiyle sefaletle tanıştı. Henüz 11 yaşında iken bir boya fabrikasında çalışmak zorunda kaldı. 15 yaşında bir avukatın yanına giren genç Dickens, öğrenmeye meraklı olduğu için boş zamanlarında stenografi öğrendi. 1835 yılında Morning Chronicle gazetesine stenograf olarak girdi ve 1835'te 'Boz' takma adıylaBoz'un Karalamaları başlığında notlar yayımlamaya başladı.
1837'de ise esas onu ünlendirecek olan Bay Pikvik'in Serüvenleri adlı kitabını yayımladı. Aynı yıl içinde Catherine Hogarth ile evlendi. 1840 yılında ölen baldızı Mary'e ithaf ettiği Antikacı Dükkanı romanını yayımladı.
1840'ta Amerika'ya gitti ve burada büyük bir coşkuyla karşılandı, ama Genel Okur İçin Amerika Notları kendisini o kadar içtenlikle ağırlamış olanlarda şiddetli tepkilere yol açtı. 1843 ile 1846 arasında bol bol seyahat eden Dickens, bu seyahatlerde dönemin ünlü yazarlarıyla tanışma fırsatı buldu. Bu dönemde yine Daily News gazetesini ve Household Words dergisini çıkardı.
1858 yılında karısından ayrılan Dickens, bu dönemden itibaren yine sık sık seyahate çıktı, konferanslar verdi. Ama sonunda çok yoruldu ve Gadshill'deki evinde istirahate çekilmek zorunda kaldı. 1870'te de şöhretinin zirvesindeyken öldü. Mezarı Londra'daki Westminster Kilisesi'nde bulunmaktadır.
Charles Dickens Kitapları - Eserleri
- İki Şehrin Hikâyesi
- Antikacı Dükkanı
- Oliver Twist
- Yedi Yoksul Gezgin
- Perili Ev
- Gelin Odasındaki Hayalet
- Zor Zamanlar
- Mister Pickwick'in Serüvenleri
- Bir Noel Şarkısı
- Büyük Umutlar
- David Copperfield
- Edwin Drood'un Gizemi
- Martin Chuzzlewit
- Gizemli Öyküler
- Kasvetli Ev (2 cilt)
- Müşterek Dostumuz
- Büyük Macera
- Gece Yürüyüşü
- Doktor Marigold
- Oliver Twist - Define Adası
- Denizden Gelen Haber
- Dedektifler
- Barnaby Rudge
- Nicholas Nickleby
- Küçük Dorrit
- Antikacı Dükkanı - 2. Cilt
- The Haunted Man and the Ghost's Bargain
- İşaret Memuru
- Dickens at Christmas
- Gulyabani
- Çaydanlık ile Cırcır Böceği
- Classic Detective Stories
- The Trial of William Tinkling
- Çanlar
- Christmas Books
- Dombey and Son
- Pictures from Italy
- Mugby Junction
- The Life of Our Lord
- The Mudfog Papers
- Supernatural Short Stories
- Sketches of Young Ladies, Young Gentlemen and Young Couples
- Poems
Charles Dickens Alıntıları - Sözleri
- "Her şey uçup gitti, bir hüzün baki." (Müşterek Dostumuz)
- Bütün suskun adamların bir ağırlığı olur. Bütün suskun, ağzı bağlanmış adamlara inanılır. Bağları çözmenin saklanmış ve asla kullanılmamış gücü mü insanlığı büyüler, yoksa bilginin eli kolu bağlandığı zaman yoğunlaşıp artar mı ya da çözüldüğü zaman buharlaşır mı bilinmez: Ama şurası kesindir ki önem, ağzı bağlı kişiye atfedilir. (Küçük Dorrit )
- Aklı başında insanlar yaşadıkları sıradan olayları değerlendirirken tesadüfleri yeterince hesaba katmıyorlar.. (İşaret Memuru)
- Ve ne büyük mutluluktu uyanıp bunların kaybolan gölgeler olduğunu görmek. (Martin Chuzzlewit)
- ..."Onun yaşamı 1ölünün arkasından sonsuza dek yas tutanların yaşamı gibiydi. Ölen kendisiydi."... (Gizemli Öyküler)
- Fielding der ki, erkek ateş, kadın kavdır; Şeytan onları tutuşturur. (Mister Pickwick'in Serüvenleri)
- Ben münzevi hayatı yaşayan bir adamım. Kendimden başka güvenebileceğim kimse yok. (Müşterek Dostumuz)
- Eğer hırsızlık sanatsa, hırsız yakalama bir bilimdir. (Dedektifler)
- Biz yoksullar neden dünyaya gelmişiz; bilmiyorum. (Çanlar)
- "Özel bağlar olmadan toplum hayatının ne anlamı var?" (Kasvetli Ev (2 cilt))
- "Birçok fiziksel hastalık gibi insanların kötülüğünde yetişen, sonra da cehaletleriyle yayılan bu salgınlar bir zaman sonra ne cahil ne de kötü olan birçok mağdura bulaşır. " (Küçük Dorrit )
- "Şu suyun akışını durdurmak nasıl elimizde değilse (...) bu saatlerin akışını durdurmakta elimizde değil." (Büyük Umutlar)
- Bize biner, arabaya koşarlar. Döver, söver, kendi zevkleri için sakatlarlar bizi, ama ölüyorlar, yaşasın ölüyorlar! (Martin Chuzzlewit)
- "Ama insan yemek yemeden önce parasını kazanmak zorundadır!" (Dedektifler)
- Ahlaksal bir hastalığın fiziksel olan kadar engellemesi zor bir şey olduğu; böyle bir hastalığın veba kadar habis ve hızlı bir şekilde yayılacağı, bir kere ilerlemiş olan salgının sınır tanımadan, en sağlıklı insanları bile ele geçirebileceği ve en olmadık bünyelerde gelişeceği insan denen mahlukun bir atmosferde nefes alması kadar tecrübeyle sabittir. Bu ölümcül bozuklukların zayıflık ya da kötülükleriyle beslendiği lekeliler, zehrin bulaşmasına fırsat vermeden anında yakalanıp tecrit edilebilse ( hatta fazla uzatmadan boğazlansa), insanlık takdir ötesi bir hayır duası alırdı. (Küçük Dorrit )
- Sahnede ışık ve müzik neyse, hayatta şiir odur. (Mister Pickwick'in Serüvenleri)
- "Talihsiz bir kadını dünyaya getirmekten tek çıkarlarının bunu onun burnundan getirme özgürlüğü olduğunu sanıyorlar." (David Copperfield)
- Zararsız bir neşe ve iyi huyun cennette gömlek yakasından daha büyük bir günah olduğuna inanmıyorum. Takan da bir, takmıyan da... (Antikacı Dükkanı - 2. Cilt)
- Hiçbir sözcük duygularımı tam anlatamaz. (Gizemli Öyküler)
- Fakat her saadetin bir sonu vardır, ikinci bir saadetin zevki da burada değil midir? (Antikacı Dükkanı - 2. Cilt)