Kayıp Minare - Abdullah Azzam Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kayıp Minare kimin eseri? Kayıp Minare kitabının yazarı kimdir? Kayıp Minare konusu ve anafikri nedir? Kayıp Minare kitabı ne anlatıyor? Kayıp Minare PDF indirme linki var mı? Kayıp Minare kitabının yazarı Abdullah Azzam kimdir? İşte Kayıp Minare kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Abdullah Azzam
Çevirmen: Feridun Dinçer
Orijinal Adı: el-Minaretü'l Mefkude
Yayın Evi: Küresel Kitap
İSBN: 9786058402737
Sayfa Sayısı: 97
Kayıp Minare Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Osmanlı hilafetinin yıkılıp yerine yeni kurulan Türkiye’nin tarihini kısa hatlarıyla ele alan bu kitap, mücahid âlim şehid Abdullah Azzam’ın şehadetinden kısa bir süre önce yazdığı kısa ve özlü bir eser. Çok yönlü bir âlim olan Abdullah Azzam’ın Afgan dağlarından Türkiye’yi yorumlayışı ve Türkiye tarihi konusundaki bakış açısını yansıtması açısından tarihi bir değeri olan eserin Türkçe’de olmaması bir eksiklikti.
Dr. Abdullah Azzam’ın kaleminden Kemalizm, hedefleri ve Kemalist diktanın Türkiye’ye getirdiği sonuçlar…
Kayıp Minare Alıntıları - Sözleri
- ''Kemalizmin, başından beri taptığı rabbi milliyetçiliktir''
- Mustafa kemal, paşa rütbesine yükseldiğinde, Sultan olmak ister, sultan olduğunda da ilah olmak ister.
- Türk halkı, beş yüz yıldan fazla süredir birlikte yaşadığı miras, akide ve kültürden ve nesilden nesile geçerek kendisine miras kalan Arapça harflerle yazmaktan mahrum bırakılınca entellektüel cehalete yakalandı. Yeni gelen Türk nesli ise ne akideyi biliyor, ne kültürü, ne dini ne de prensipleri. (Kaybolmuş, kafası karışmış ve parçalanmış durumdalar.) Ancak iyi bir fıtrata sahip olan Türkler, birgün bu ecnebi fikirleri terk edecek ve Kemalist ilkeleri ayağının altında ezecektir. Alametleri ufukta görünmektedir. Sabah yakın değil mi? “Ne zamanmış o?’ diyecekler. De ki: ‘Yakın olsa gerek!”. (İsra: 51)
- Zira Zübeyde, selanik'teki genelevlerinden birinde çalışıyordu.
- "Türkiye'de hem güldüren hem acı veren,hem ağlatan hem de yok eden ne çok şey var"
- İrfan Orga şöyle diyor: “Atatürk, dine karşı mücadele etmesi gerektiğine kanaat getirmişti. Çocukluk döneminde, Allah’a ihtiyaç olmadığını düşünür ve şöyle derdi: "Aklın ve iradenin gücü ilahın gücüne üstün gelir." Ve son zamanlarında yumruğunu havaya kaldırıp, alaylı ve tehditvari bir şekilde gökyüzünü işaret ederdi.”(76)
- — Yahudi gazeteci Sami Kohen ise Menderes’in idamıyla ilgili olarak şunları yazdı: “Menderes’i darağacına götüren direkt sebep, İslam dünyasıyla yakınlaşıp, İsrail ile ilişkileri yavaş yavaş soğutma politikasıydı. Sonra Adalet Partisi vuruldu. — 1965’te bir kez daha seçimler yapıldı. Seçimleri liderliğini Süleyman Demirel’in yaptığı Adalet Partisi ezici bir çoğunlukla kazandı. Bunun üzerine İnönü şöyle dedi: Beni Demirel değil, Şeyh Said Nursi’nin taraftarları olan Nur Cemaati yenilgiye uğrattı.
- Hürriyet, Yahudi gazetesidir ve günde 1 milyon satmaktadır.
- Bilindiği gibi Mustafa Kemal, aslen Türk ve Müslüman olmayan insanlar tarafından yönetilen İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin bir üyesiydi. Örneğin Enver Paşa (Polonyalı), Cavit (Yahudi dönmesi), Karasu (İspanyol Yahudi), Talat Paşa (Çingene) ve Ahmet Rıza (Macar) vb… hepsi de masondur. Atatürk Lozan Antlaşması sonrasında iktidara gelmiş ve 1922’den 1938’e kadar hayatını İngiliz Dışişleri Müsteşarı Curzon’un antlaşmada kendisine şart koştuğu maddeleri (hilafetin yıkılması, hilafetin geri döndürülmesine yönelik her türlü girişimin yok edilmesi, Arapça ezanın yasaklanması, Arapça harfler yerine Latin harflerinin alınması, şapka takma zorunluluğu getirilmesi, şer’i kıyafetlerin yasaklanması ve Ayasofya camiinin müzeye çevrilmesi..) yerine getirmeye adamıştır. Sonra Atatürk ölmüş ve ardından İsmet İnönü aynı çizgiyi devam ettirmiştir. Ve nihayet İslami Selamet Partisi ortaya çıktı ve lideri Necmeddin Erbakan, Konya’da yaklaşık yüz elli bin kişinin katıldığı bir toplantı düzenledi. Kemalizm için korkan Amerika, bu İslami eğilimi vurmak ve yıkıcı Kemalizm çizgisini korumak için askeri darbeyi gerçekleştirdi.
- Yahudi gazeteci Sami Kohen Menderes’in idamıyla ilgili olarak şunları yazdı: “Menderes’i darağacına götüren direkt sebep, İslam dünyasıyla yakınlaşıp, İsrail ile ilişkileri yavaş yavaş soğutma politikasıydı.
Kayıp Minare İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yapmayın, sevmeyin şu şahsı. " Atatürk müslümandı " hele hiç demeyin. Saygı da duymam kimse saygı da beklemesin. Sevmiyorum, sevmeyeceğim . Okuyun, okuyun, okuyun.. Kendiniz için değil, Dini ayakta tutmak için okuyun, yılmayın. (Sümeyye Yılmaz)
Yeryüzünde dîn Allâh'ın oluncaya kadar cihad/mücadele edin...: Bu eserde konu olarak mücahid ve âlim olan Şehid Dr.Abdullah Azzam ve onun gibi dünyevî zevklerinden ve lezzetlerinden vazgeçmiş onların yerine canlarını ve mallarını dünyevî bir metaa ve menfaatler için değil de aksine Rabbine ve onun rızasını kazanmak için yeryüzünde din O'nun dinî oluncaya kadar cihad edenlerin canları pahasına da olsa Tevhidin tesisi ve ihyası uğruna cihad eden ve günümüz mücahid ve davetçilerinin mücadesini anlatmak, anlamakla birlikte Şehid Dr.Abdullah Azzam’ın Osmanlı hilafetinin yıkılıp yerine yeni kurulan Türkiye’nin tarihini kısa hatlarıyla ele alan bu kitap, mücahid âlim şehid Abdullah Azzam’ın şehadetinden kısa bir süre önce yazdığı kısa ve özlü bir eser. Çok yönlü bir âlim olan Abdullah Azzam’ın Afgan dağlarından Türkiye’yi yorumlayışı ve Türkiye tarihi konusundaki bakış açısını yansıtması açısından tarihi bir değeri olan eserin Türkçe’de olmaması bir eksiklikti. Dr.Abdullah Azzam’ın kaleminden Kemalizm, hedefleri ve Kemalist diktanın Türkiye’ye getirdiği sonuçlar yer alıyor... (༻Mîzgîne İslâm༺)
Tahlilin Tahlili: Yıllar önce Kemalizm üzerine okumalar yaparken radikal selefî grupların da bu konudaki görüşlerini öğrenmek için bir sahafta almıştım. Yazarın Kemalizmi tahlil edecek kadar sosyolojik ilmî düzeyinin spekülatif tartışmasına girmeden şunu söyleyebilirim ki Azzam magazinsel tarih gazetesi için oldukça oldukça cekici bir kitap hazırlamış. Nitekim kitap Kemalizm değil Mustafa Kemal'in özel hayatının dedikodu malzemelerinin hamasetinden tarihsel kırıntılardır. Kitaptaki Ayetlere de selefî tefsir merceğinin zahir ışıntısında bakıp tekfir, fasık edebiyatları da Yaratıcı'yı ne kadar anlamlandırdıklarını ayrı bir dosya konusu kılıyor. İslamcıların kemalizm tahlili veled-i zina, şarhoş, deccal.. vb kahvehane hamasetinin ne zaman dışına çıkabilmiştir ki. Yazarın, Mustafa Kemal'in nesebi hakkında oldukça sağlam konuşurken merhum Şeyh Said'in Kürd Ayaklanmasının İngilizlerle bağlantılı olup olmadığı belirsizliğini dile getirişi de magazinsel malûmatının onu basiretsiz kılışından olsa gerek. Halbuki İsmet İnönü'nün hatıratına dâhi baksa idi bu konuda hiçbir delilin olmadığını söyler. Yine eleştirisinde alternatif hilafet edebiyatının yapılışı da yazarın tarihsel bir İslam'ın mirasının ütopyası ile yaşadığı anlaşılıyor. Ki selefi ekolun bu bedevî mekanizmadan sıyrılışını beklemek de ayrı bir ütopya olsa gerek. Keşke yazar Mustafa Kemal'in özel hayatından birçok komplo teorisi çıkarma azmi ve samimiyeti kadar Küresel Cihad ekolünün yada İslamcıların da kimler tarafından üretilip ve kimlerin sponsor olduklarını da açıklayıp yazsa idi. Neyse gerçekten Siyasal İslamcılık trajedi-komik bir vakıa.. Kemalizm eleştirisi için sol-birikim camiası her zaman İslamcılardan daha sağlıklı ve ilmî yaklaşmışlardır. Kim istemezdi ki İslamcıların Kemaliz eleştirisini düşünsel bir zeminde yapıp hamaset, sokak ağzı ve magazinsel pornografiye kurban olmamalarını. Çok azı dısında ki onlar da münferid ve münzeviler. Kitlelere önderlik edebilme şansı bulamamışlar Azzam gibi ne hikmetse (!).. (Dertmend)
Kayıp Minare PDF indirme linki var mı?
Abdullah Azzam - Kayıp Minare kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kayıp Minare PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Abdullah Azzam Kimdir?
Filistin’e bağlı Sila el-Harisiye kasabasında 1941 yılında doğdu. Şam Üniversitesi Şeriat Fakültesi’nden pekiyi derece ile 1966 yılında lisans diploması aldı. Daha sonra kısa bir süre Amman’da lisede öğretmenlik yaptı. Batı Şeria ve Mescid-i Aksa’nın 1967 yılında Yahudilerin eline geçmesinden sonra, 1969’da Müslüman Kardeşler’in Mücahitler Birliğine katıldı. Yahudilerin, Müslümanları alay konusu etmeleri ve onları küçümseyişleri ona ağır geldi. Ancak Fedaiyyun ile Ürdün ordusu arasında meydana gelen Kara Eylül olayları Filistin toprakları üzerinde cihadını sürdürmesine imkan vermedi. 1969 yılında Usul-u Fıkıh mastır yaptı. Amhud Şeriat Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştıktan sonra doktora yapmak üzere Kahire’ye gitti. Usul-u Fıkıh’ta birinci şeref derecesiyle 1973’de doktorasını tamamladı. 1973-1980 yılları arasında Ürdün Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptı. Ürdün genel askeri hakiminin kararı gereğince 1980 yılında, Ürdün üniversitelerinden uzaklaştırıldı. 1981 yılında Cidde Kral Abdülaziz Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. Daha sonra 1981 yılında Afganistan cihadına daha yakın olmak maksadı ile İslamabad’daki Uluslararası İslâm Üniversitesi’nde çalışma talebinde bulundu. Ve üniversitede çalışması kabul edildi. 1984 yılında Kral Abdülaziz Üniversitesi’nden istifa ederek, Afgan cihadında eğitim müsteşarı oldu. Bütün mesaisini de bu işe hasretti. Bazı Arap kardeşleri ile birlikte, “Mücahitlere Hizmet Bürosu”nu kurdu. Afgan cihadı hizmeti doğrultusundaki çalışmalarını sürdürmekteydi. Afganistan’a gelen Arap mücahitlerin büyük çoğunluğu bu büro etrafında toplandılar. Bu büro, hemen hemen bütün Afganistan’da ve bütün mücahitler arasında bir çok öğretim, eğitim, askeri, sıhhi, sosyal ve haberleşme dallarında hizmetler yapmıştır. Kasım 1989’da hain bir pusu sonucu iki oğlu ile beraber şehit edildi.
Abdullah Azzam Kitapları - Eserleri
- Kayıp Minare
- Afgan Cihadında Rahman'ın Ayetleri
- Tevbe Suresi Tefsiri
- Hamas
- Hurilerin Aşıkları
- İslami Düşüncenin Zirve İsmi Şehid Seyyid Kutub
- İslam'da Cemaat Olmanın Gerekliliği
- Marksizm'in Çöküşü
- Tüm Gençlere Bir Mesaj
- Tahavi Akidesi Şerhi
- Cihad Ahkamı
- Şehid Abdullah Azzam Külliyatı
- Müslümanı Öldürme Suçu
- Afgan Cihadında İlahi Yardım
- İslam ve İnsanlığın Geleceği
- İslam Akidesinin Özellikleri
- Cihad Ahkamı
- Cihad Kervanı
- Müslüman Halkın Cihadı
Abdullah Azzam Alıntıları - Sözleri
- Bir topluluk bir kişiyi öldürürlerse, kısas olarak hepsi öldürülür. (Müslümanı Öldürme Suçu)
- Dünya sevgisini kalbinden çıkar ki Allah seni sevsin. İnsanların malına gözünü dikme ki insanlar seni sevsin. (Hurilerin Aşıkları)
- Bugün hakkın ve hakikatin açıklanması, tek kişinin altından kalkamayacağı kadar ağırdır. Bunun içindir ki bu işin netice vermesi için büyük gayretler ihtiyaç vardır. İhlaslı ve samimi kişilerin bir araya gelip omuz omuza vermesi, imkanlarına ve işlerini düzene koyup belli bir program dahilinde çalışmaları kaçınılmazdır. (İslam'da Cemaat Olmanın Gerekliliği)
- Sessizliğini ayıplayan kişiye söyle Yiğit kimse dilsiz olarak doğar. Akıllı insanın eli sürekli dilinden önde olur. (Hurilerin Aşıkları)
- Kendini Allah'a teslim etmek; ihlâslı olmak demektir. (İslam'da Cemaat Olmanın Gerekliliği)
- Allah'ın selamı üzerine olsun sonra görüşürüz... Eğer görüşemezsek randevumuz cennet olsun. (Hurilerin Aşıkları)
- Yahudi gazeteci Sami Kohen Menderes’in idamıyla ilgili olarak şunları yazdı: “Menderes’i darağacına götüren direkt sebep, İslam dünyasıyla yakınlaşıp, İsrail ile ilişkileri yavaş yavaş soğutma politikasıydı. (Kayıp Minare)
- Şöyle diyordu: " Neden affımı isteyecekmişim ? Eğer ben hak üzere mahkûm edilmişsem ben hakkın hükmüne razıyım. Eğer ben bâtıl bir gerekçe ile mahkûm edilmişsem şüphesiz ki ben bâtılın affını dilemekten de müstağniyim." O, bu sözleri söylediği esnada , onu izleyenlerin önünde idam sehpasının ipi görünüyordu. (İslami Düşüncenin Zirve İsmi Şehid Seyyid Kutub)
- Süleyman îbni Bureyde'den rivayet olunan bir hadiste de (Neylul Evtar 7/210) şöyle buyuruluyor: Süleyman İbni Bureyde bahasının şöyle dediğini nakleder "Rasûlullah (sav) bir orduya veya seriyyeye komutan tayin ettiği zaman özellikle komutana ve yanındaki Müslümanlara hayır tavsiye etti sonra da dedi ki: Allâh yolunda Allâh'ın adıyla gaza ediniz. Allâh'ın inkar edenlerle savaşınız. Cenk ediniz zulmetmeyiniz, ahdinize vefa gösteriniz. Ölülerin uzuvlarını keserek veya parçalayarak kötülük etmeyiniz. Çocukları öldürmeyiniz Müşriklerden düşmanlarınızla karşılaştığınızda onları şu üç şeye davet et. Bunlardan hangisine icabet ederlerse icabetlerini kabul et ve savaşma: Onları islama davet et. Eğer icabet ederlerse kabul et ve öldürme. Sonra yerlerini terk edip muhacirlerin yanına gelmelerini iste. Eğer bunu yaparlarsa muhacirlerin lehinde ve aleyhinde olan şeylerin kendilerinin de leh ve aleyhinde olacağını bildir. Eğer bundan yüz çevirirlerse Müslüman arapların başına gelenlerin kendilerinin de başına geleceğini ve Müslümanlarla beraber cihad etmedikçe ganimetlerden hiç bir şeye nail olmayacaklarını bildir, Eğer bundan da yüz çevirirlerse onlardan cizye iste eğer kabul ederlerse sende onları kabul et. Eğer bundan da yüz çevirirlerse Allâh'a sığın ve onlarla savaş." (Sahihi Müslim. Ahmet. Tirmizi) (Cihad Ahkamı)
- Marks'a göre din halk yığınlarının afyonudur. Daha sonra "Freud" (1856-1938) geldi. Cinsiyet iç güdüsü hakkındaki görüşlerini ilan etti (1906) ve insana hükmeden şeyin cinsel içgüdüler olduğunu söyledi. Insanı bir "Şehvet küpü" ola rak görüp, cinsiyete dair anormal insanlarda elde ettiği bazı neti celeri bütün normal insanlara uygulamaya çalıştı. Bununla da ye tinmeyip ruhun varlığını kabul etmeyerek ahlakın, dinin, sanatın kaynağının cinsiyet iç güdüsüne bağli olduğunu söyleyerek Bati ve Doğu toplumlarında büyük ve derin yaralar açtı. İnsanların manevi değerlerinden uzaklaşmasına sebep oldu. Hatta erkek ço cuğun cinsel içgüdü ile annesini sevdiğini, daha sonra babasını annesi ile sevgisi arasında engel görüp oedipus complev'ine (odipus kompleksi) kapıldığını, kız çocuğun babasına yine cinsel iliş kiden dolayı sevgi beslediğini, annesini bu sevgiye engel görüp elektra complex'ine kapıldığını söyler. (İslam Akidesinin Özellikleri)
- Islâm'ın hâkim olması demek, Filistin'deki Yahudi egemenliğinin son bulması demektir. (Hamas)
- Şer'an ve ıstılahen cihad: Dört mezhebin fukahası, cihadın, savaş ve savaşta yardımlaşma manasında müttefiktirler. (Cihad Ahkamı)
- Dört mezhebin fukahasının tarifi : 1- Hanefi mezhebine göre; İbnu Humam, Fethul Kadir de (5/187) şu ibareyi zikreder "Cihad: Kâfirleri, hak olan dine davet etmek ve kabul etmezlerse onlarla savaşmaktır." Kaşani ise Bedai isimli eserinde (9/4299) şöyle demiştir. Cihad: "Allah yolunda canla, malla, dille savaş yapmak suretiyle bütün gücün ve takatın sarf edilmesidir." (Cihad Ahkamı)
- Afganistan meselesi,düşman milletlerin her zaman,aç köpekler gibi yeryüzünün her tarafından üzerine hücum ettikleri yaralı İslam davasının acıklı hikayesidir. (Afgan Cihadında Rahman'ın Ayetleri)
- Allah ﷻ şöyle buyuruyor: Kim bir mü'mini kasden öldürürse cezası, içinde temelli kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, lanetlemiş ve büyük bir azab hazırlamıştır. (Nisa,93) (Müslümanı Öldürme Suçu)
- Her şeyde bir delil vardır. O'nun bir olduğunu gosteren Bu ilan sözlü de olabilir. (Tahavi Akidesi Şerhi)
- Bugün hayatınızın ilk yıllarındasınız, gençlik zamanındasınız. Gençlik zamanı, kardeşlerim, mücadele zamanıdır. Çaba sarf etmenin ve fedakârlığın zamanıdır. (Tüm Gençlere Bir Mesaj)
- Şâ'râvî Cuma , Mısır İç İŞleri Bakanı idi . O,tutuklu Müslüman Kardeşleri cezalandırmak için onlara meyve verilmesini yasakladı.! Bir gün Muhammed Kutub ,hapishanede yedi yıl kaldıktan sonra yine aynı hapishanede kalan kızkardeşini ziyaret etmek için cezaevi müdüründen izin istedi . Muhammed Kutup'un bu istediğini cezaevi müdürü ; " Maalesef bunu izin veremeyeceğim, çünkü İçişleri bakanlığının açık emri var ; " Muhammed Kutup , kesinlikle kızkardeşini ne sağ ne de ölü olarak görecek." Muhammed Kutup'un bu talebinden henüz daha bir yıl geçmeden Şâ'râvî Cuma görevdin alınır ve hapsedilir . O tarihde Hamide Kutup ve kardeşi Muhammed Kutup cezaevinden çıkmışlardır. Şâ'râvî Cuma'nın hanımı meyveler ile birlikte onu ziyaret için cezaevine gelir . Gardiyan " Bu ne ? " diye sordu . Kadın, " Kocam Şâ'râvî Bey için getirdiğim yiyecekler vs. cevabını verir . - Gardiyan , Kocanız Şâ'râvî Bey mi ?" - Kadın, Evet - Kocanız bir kanun çıkarmıştı. Buna göre tutuklu ailelerin hapishaneye meyve göndermeleri yasaklanmıştır. Ben kocanızın hapishanede olmadığı dönemde bir bakan olarak ona itaat ediyordum. Şimdi de ona hapishanedeyken itaat edeceğim . Vallahi o meyvelerden birini bile tadamaz. cevabını verdi. "...Yeryüzünde büyüklendiler ve kötü planlar yaptılar. Oysa kötü planlar, sahibinden başkasını kuşatmaz. " ( Fatır Suresi 43 ) (Tevbe Suresi Tefsiri)
- Türk halkı, beş yüz yıldan fazla süredir birlikte yaşadığı miras, akide ve kültürden ve nesilden nesile geçerek kendisine miras kalan Arapça harflerle yazmaktan mahrum bırakılınca entellektüel cehalete yakalandı. Yeni gelen Türk nesli ise ne akideyi biliyor, ne kültürü, ne dini ne de prensipleri. (Kaybolmuş, kafası karışmış ve parçalanmış durumdalar.) Ancak iyi bir fıtrata sahip olan Türkler, birgün bu ecnebi fikirleri terk edecek ve Kemalist ilkeleri ayağının altında ezecektir. Alametleri ufukta görünmektedir. Sabah yakın değil mi? “Ne zamanmış o?’ diyecekler. De ki: ‘Yakın olsa gerek!”. (İsra: 51) (Kayıp Minare)
- Özet olarak; Cihad savaş manasına gelir. "Fi sebilillah" kelimesinde ilk akla gelen şey cihaddır. İbni Rüşt Mukaddimesinde (1/369):(Kılıçla Din için müşriklerle savaşmaktır. Kim ki kendini Allah için yorarsa O'nun yolunda cihad etmiş ve cihad sadece Allah yolunda olur. kelimesi söylendiğinde ancak ve ancak kafirler İslama girinceye veya cizye verinceye kadar mücadele etmek anlaşılır.) İbni Hacer, Fethul Bari de (6/29) şöyle demiştir; "fi sebilillah" lafzından ilk akla gelen şey cihaddır. (Cihad Ahkamı)