Kehanetler Kitabı - Aytunç Altındal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kehanetler Kitabı kimin eseri? Kehanetler Kitabı kitabının yazarı kimdir? Kehanetler Kitabı konusu ve anafikri nedir? Kehanetler Kitabı kitabı ne anlatıyor? Kehanetler Kitabı PDF indirme linki var mı? Kehanetler Kitabı kitabının yazarı Aytunç Altındal kimdir? İşte Kehanetler Kitabı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Aytunç Altındal
Yayın Evi: Destek Yayınları
İSBN: 9789944298094
Sayfa Sayısı: 216
Kehanetler Kitabı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kitapta yer alan 17 kehanet ve 28 Osmanlı tablosu, bakır üzerine işlenmiş ve özgün baskı buradan yapılmıştır. Tam metindir. Fransızca özgün yorum ve tablolar eşliğinde Türkçe çevirileri eklenmiştir.
* * *
Chalcondyles, belki de canlı tanığı olduğu olaylar nedeniyle öylesine ince ayrıntılara dikkat etmiştir ki bu dikkati ve gözlemleri günümüzün tarihçilerini şaşırtmaktadır. Örneğin, bir dilencinin veya bir İranlı, Ermeni ya da Arap tüccarın nasıl giyindiğine, belindeki kuşağın nasıl bağlanırsa ne anlama geldiğine varıncaya kadar yazmıştır.
* * *
“Kehanetler” bölümünde inanılması zor bilgiler iletilmiştir. Hiç kuşkusuz geleceği hiç kimse bilemez ve müminler için geleceği bilebilmek sadece Tanrı’ya mahsustur. Ancak bu “kehanetleri” birer prognoz/öngörü olarak değerlendirirsek, kitabın yazıldığı dönemden yüzyıllarca sonra neredeyse bire bir gerçekleşen bu öngörüleri dikkatle incelemek gerektiği açıktır.
Kehanetler Kitabı Alıntıları - Sözleri
- İnsan olmanın ne demek olduğunu her geçen gün daha az bileceğiz...
- İnsan olmanın ne demek olduğunu her geçen gün daha az bileceğiz.
- “Marifet iltifata tabidir” Olsa da şükredilir, olmasa da.
- Osmanlı yok olurken kendisini hissettirmeyen ve çok hızlı davranan bir Müslüman Prens (en üst düzeyde komutan) Hıristiyanlara fark ettirmeden Türk Devleti’ni yeniden kuracaktır ve Batı’ya yönelecektir diyor ve devam ediyor…
- İnsan olmanın ne demek olduğunu her geçen gün daha az bileceğiz.
- "K" harfi Grekçe 'Kappa'dır. Kehanette '11' sayısı ve Konstantin anlamında kullanılmıştır. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u 1453'de zapt ettiği zaman 11. Konstantin, İmparatordu.
- Hilalli Tek Boynuzlu At, Osmanlı Hanedanlığının dağıtılmasından sonra Müslüman bir Prensin (en üst düzey komutan) ortaya çıkarak her şeyi yeniden komutası altına alarak düzelteceğini ve büyük ilerlemeler yaparak, çok mesafe kat edeceğini gösterir. Tahmin edin bu kim olabilir ? İmparatorluk dağıldıktan sonra bunu yapan kimdir, 400 yıl sonraki olayı tahmin eden kimdir böyle ? :)
- Fatih Sultan Mehmet'ten sonra 16. Padişah III. Ahmet'tir ve çok ilginçtir ki Osmanlı Devleti, bu Padişahın Arnavut ve Hristiyan asıllı Patrona Halil adlı bir Yeniçeri tarafından başlatılan isyanla (29 Eylül 1730'da) içeriden çökmeye başlamıştır. III. Ahmet bu sokak serserisi tarafından tahttan indirilmiştir ve yerine I. Mahmut tahta geçirilmiştir. Kehanette sözü edilen Tatar yine çok ilginçtir ki, III. Ahmet'in çok güvendiği Tatar Hanı Devlet Giray'dır. Bütün bu gelişmeleri Devlet Giray bir kenardan ve hiç müdahale etmede izlemiştir. III. Ahmet Dönemi, bu kitabın yayınlandığı tarihten yaklaşık 100 yıl, yazıldığı tarihten ise yaklaşık 240 yıl sonradır ! *Kehanetlerde, Fatih Sultan Mehmet'ten sonra 16. padişah dönemi Osmanlı'nın içeriden çökeceği ve padişahın kendi adamları tarafından devrileceği ön görülüyor. Hatırlayın meşhur Patrona Halil isyanını (Dürzü deriz biz Osmanlı dönemi hainlerine ki hem Arnavut hem Hristiyan birine daha doğrusu yabancılara güvenmek ve devlette yer vermek biz Türkler de nedense huy olmuştur ya neyse) ve III. Ahmet'in tahttan indirilmesi olayı. (Bilgilendirme amaçlı alttaki notu gene kendim ekledim anlaşılır olması için)
- Insan olmanın ne demek olduğunu her geçen gün daha az bileceğiz.
- Hiç kuşkusuz geleceği hiç kimse bilemez ve müminler için geleceği bilebilmek sadece Tanrı’ya mahsustur.
Kehanetler Kitabı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitabın hemen başında bir söz var. Laonikos Halkokondilis tarafından yazılmış sanırım. Eski Bizans tarihçilerinden olması gerek. Biraz araştırdım ama Türkçe bulamayınca tabi. Ancak yazım dili çok şaşırtıcı. Fransızca, İtalya ve İspanyolca biraz da Latince karışı gibi duruyordu. Açıkçası hepsini birden bilmek zor. Biraz İspanyolca biraz Latince birikimi olan birisi olarak hafiften İtalyanca da gördüm ama dayanamayıp kelime kelime bakarken Fransızca izlerine de rastladığımı belirtmeliyim. Hatta en son üşenmeden toplu araştırmamda metnin Fransızca olduğunu da öğrendim. [Grekçe ßß ] Sanki biraz gizemli geldi daha ilk sayfadan. Bu tarz kitaplar benim derin araştırmalarla okuduğum kitaplar olur her zaman. Yazarın o ayrıntılı anlatımı kitabın giriş kısmında da bizlere bahsedilmiş. Hatta giriş kısmında bununla ilgili giyinişin ve kuşak bağlamanın anlamına kadar değinilmesi, hatta yazarın birçok gereksiz şeyi de yazdığını belirtmesi beni memnun etti. Kitap çok güzel alın demek yerine içinde ne olduğunu açık seçik belirtmek öyle kolay bir iş değil bana göre. Kitabımız iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm de ‘Türk İmparatorluğunun Yıkılışına Dair Kehanetler’ ve ikinci bölümde de ‘Kişiler ve Kimlikler’ başlığını görüyoruz. İki bölümde ilgi çekici. Henüz başlamadan örnek olarak verilen birkaç kehanet ve zamanlaması da insanı şaşırtıyor ancak geleceği görmektir, medyumluktur bu gibi şeylere açıkça “İnanmayan” birisi olarak sadece merakımdan okuyarak başladım. Sonu böyle bitti mi? “……….” Kehanetleri okurken belli bir yerde beynim sulandı desem yeridir. Resmen kitabı hız yaparak okuyamadım. Bazı bölümlerde başa dönüp tekrar o kısmı okumak ve yazıdan önce verilen resimleri tekrar incelemek, üstelik bunu orijinal metin yerine siyah-beyaz baskıda yapmaya çalışmanın zorluklarını da belirtmek isterim. Ayrıca ne gerek var yazıp yazıp ondan sonra da bahsetmeye gerek yok gibi klişelere. Bal gibi de bahsedeceğiz yahu. Kişiler ve Kimlikler bölümünde neler yok ki? Yeniçeriler mi dersiniz yoksa yüceltilmeleri mi? Aynı şekil de ‘Azap’ birliği ve özelliği de buna eklenebilir. Acemi Oğlanlar, Uşaklar(Haberciler), Pehlivanlar(Güreşçi), Deli(Gözü Pek Askerler), Sarhoşlar(Bunları ben de çözemedim), Aşçı, Kalender, Torlaklar(hiç duymadık yahu), Sakalar vs vs birçok insan ve bunların toplumdaki yeri anlatılmış. Dolu dolu ama içten içe de İslam düşmanlığı yapan bir eser. Tabi bunu doğal karşılamak gerek çünkü İsa’ya tam anlamıyla tapan birisinin eserini okurken de İslamiyeti yüceltmesini bekleyemeyiz. Yazarın sıkça eleştirildiği konu yabancı kelimeler kullanması. Yanlış anlamayın tamamen yabancı. Hiçbir dilde olmayan, herkese yabancı gelen kelimeler. Tabi bunu doğal buluyorum. Yaşadığın toplumun içindekiler değişmiş, konuşulan dil, kıyafetler, yaşam tarzı, insanlar herkes değişmiş ve çok ünlü bir komedyenin (CMYLMZ) olayıyla devam ederek bunu benzeteceğim. Nasıl ki bir yabancı ülkemizde gelmiş de AYGAZ arabasının sesini Hİ GUYS (HayGays) diye çevirmiş kendince. Bunu da öyle benzettim ben. En iyi düşünce de bu olabilirdi zaten. Mesela yazarımızın değindiği bir nokta da benim için oldukça elim bir hadisedir. Sayfa 149’da Yahudiler konu edinilmiş ve Hristiyanlık ile ne kadar düşman oldukları, kendilerine ‘Thocide’ yani Tanrı Katili denildiği ama Müslümanların o millet dahil kimseye kötülük etmedikleri veya herhangi bir kötü söz söylemedikleri, inanç serbestliği çok basitçe de olsa anlatılmış. Şuan Hristiyan ve Yahudi milletinin nasıl olup beraber kol kola gezdiklerini anlamakta zorlanırken aralarındaki Hz İsa ve Ölüm hadisesi yüzünden devam eden kan davasını neden görmezden geldiklerini de Türk-İslam dünyası üzerinden rahatça anlayabiliyoruz aslında. Söyleyeceklerim bu kadar. Yazarın diğer kitaplarını da araştırdım ve açıkçası denk geldikçe okurum artık. Şimdi hemen gidip alıyorum diyemem. Eyvallah kitabını hatırlayın hemen gidip alıyorum dedim ve 2 hafta bekleyip mors oldum, o yüzden konuşmuyorum sadece denk gelirse okurum diyorum. Hepimize keyifli hafta sonları ve mutlu Pazarlar dilerim.. (Sadık Kocak)
Kitap sansasyon yapıldığı kadar okunacak tarzda bir yazım şekline sahip değil. Daha çok semboller ve gizli anlamlarla örülü bir dil kitabı anlamsız kılıyor. Madde madde sıralanan tanımlamalar gereksiz ve kehanetle ne anlamı var en azından ben anlamadım. Ama Aytunç Altındal ın youtube deki kitapla ilgili yorumunu dinlemenizi tavsiye ederim. (Ali murat aydın)
Kehanetler Kitabı PDF indirme linki var mı?
Aytunç Altındal - Kehanetler Kitabı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kehanetler Kitabı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Aytunç Altındal Kimdir?
Aytunç Altındal asıl ismi Aytun Altındal (d. 12 Ocak 1945, Bakırköy, İstanbul), tarih ve politika alanında faaliyet gösteren Çerkez asıllı Türk gazeteci, yazar ve araştırmacı. Dinler, felsefe, gizli örgütler ve sair konularda birçok makale ve kitap yazmıştır.
Öğrenimi
İlkokulu İstanbul'da, ortaokulu Diyarbakır'da (1956) bitirdi. Haydarpaşa, Kabataş ve Pendik liselerinde okuyarak liseyi tamamladı.
Aile Hayatı
Aytunç Altındal'ın babası Cavit Altındal, Beşiktaş kulübünde futbol oynamış aynı zamanda Haysiyet Divanı Başkanlığı yapmıştır. Annesi Fatma hanım ise ev hanımı. Aytunç Altındal, 4 kardeş içinde en küçük olanıdır.
Siyasi Hayatı ve Çalışmaları
Aytunç Altındal 1973 yılında Partizan adlı şiir kitabı nedeniyle 7.5 yıl hapse mahkum oldu ve yurtdışına kaçtı. 1975 yılında İsviçre'de "Marksist Yaklaşımla Türkiye'de Kadın" adlı kitabı çıkardı. 1977'de Havass ve1984'de Süreç yayınlarını kurdu. 1982'ye kadar Süreç dergisini yönetti. Daha sonra 1989'da Zürich'te Modus Vivendi Yayınevi ve Sanat Galerisini yönetti. Yine 1989 yılında Rusya'da Kültür Danışmanlığı görevini yaptı. 1992'de İngiltere Edinburg'da ki International Academy For European and Christian Studies kuruluşunda Project Academic Board (Akademik Proje İdari Heyeti) üyeliğine seçildi. Aynı yıl İngitere'de yayınlanan Three Faces Of Jesus(Üç İsa) adlı kitabı dünya basınında geniş yankı buldu. Daha sonra 1993'de Rusça'ya çevrildi.
1993'te International Society For The Study Of European Ideas (Uluslararası Avrupa Düşünce Çalışmaları Topluluğu) Bilimsel Kuruluna üye oldu. Aynı yıl Avusturya'nın Graz şehrindeki Karl- Franz Üniversitesi tarafından düzenlenen European Seculer Legacy (Avrupa'nın Laik Vasiyeti)adlı uluslararası konferansta Oturum ve Bölüm Başkanlığına seçildi.
1995'te merkezi New York'ta bulunan Carnagie Council On Ethics And International Affairs örgütüne davet edilen, ilk ve tek Türk Konuşmacı oldu.
Aynı sene, New York'ta Birleşmiş Milletler bağlantılı Global Forum Of Spiritual And Parliamentary Leaders Or Human Survival (İnsan Yaşamından Sorumlu Ruhani ve Siyasi Liderler Global Forumu)'nda Uluslararası Danışman üyesi oldu.
Ünlü Fizikçi Isaac Newton'un bugüne kadar hiç bilinmeyen bir kitabını da yayınlayan Altındal, Uğur Mumcu'nun "Sakıncasız" adlı eserinin de yapımcılığını üstlendi.
Şiir dışında deneme ve inceleme türlerinde eserler verdi. 1964'ten başlayarak Haber, Akşam, Cumhuriyet, Yeni Halkçı, Ulus, Yenigün gibi gazetelerde yazılar yazdı. Çeviri yaptı. Dokuz çeviri kitabı yayımlandı. Yedi kitabı yasaklandı. Fransa ve İsviçre'de bazı yazıları yayımlandı. Şiirleri Sanat Edebiyat, Varlık, Süreç, Bilim-Sanat gibi dergilerde yayımlandı. Bazı şiirleri Amerika ve İzlanda dergilerinde yer aldı.
Aytunç Altındal Kitapları - Eserleri
- Bilinmeyen Hitler
- Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri
- Gül ve Haç Kardeşliği
- Bir Türk Casusunun Mektupları
- Üç İsa
- Kehanetler Kitabı
- Hangi İsa
- Yoksul Tanrı Tyanalı Apollonius
- Türkiye'de ve Dünyada Casuslar
- Devlet ve Kimlik
- Dünün Belgeleriyle Yarının Tarihi
- Tanrı Neden Fikir Değiştirdi?
- Bilinmeyen Vatikan
- Türkiye ve Ortodokslar
- Kültür Emperyalizmi
- Papa 16. Benedikt
- Laiklik - Enigma'ya Dönüşen Paradigma
- Türkiye'de Kadın
- Haşhaş ve Emperyalizm
- Elvedasız
- Çağların Sorumluluğu
- Siyasal Kültür ve Yöntem
- Kültür Savaşları - II
- Elvedasız Ayrılık
- Meryem ve Hilal
Aytunç Altındal Alıntıları - Sözleri
- Cizvitler Hitler'den tutun da Kenny'nin öldürülmesine kadar sayısız '' konspirasyon teorisinde '' baş rolü oynamışlar ve oynamaya da devam etmektedirler . (Papa 16. Benedikt)
- Türkiye'de, gerçekte, "Şeriat"a bağlı bir Devlet düzeni kurabilmek hayalden de öte bir halüsinasyondur. Din'i Devlet işlerine alet edebilmek ise, öncekinden daha Zırva bir iddiadır. Siz 1990'lar Türkiyesi'nde, bir yetkilinin örneğin baştan aşağı zemzem suyuyla yıkanmış, namazında niyazında "Tam" Müslüman bir Devlet yetkilisi IMF ile, Dünya Bankasıyla, AET ile, NATO ile islami Şeriat'a uygun anlaşmalar imzalayabileceğini düşünebiliyor musunuz? Sadece Türkiye'de değil, dünyanın hiçbir ülkesinde -İran dahil - taraflardan biri, dinsel esaslara göre hazırlanmış bir "Petrol" ya da "Teknoloji" ya da "Ticaret" anlaşması imzalatmayı isteyemez. Bu koşullar altında "Şeriat Devleti" bir aldatmaca ve umacı işlevini görmektedir, o kadar. (Laiklik - Enigma'ya Dönüşen Paradigma)
- kimi niçin seveceğimi, biliyorum aştım duygusallığı, sıyrıldım düşlerden... (Elvedasız)
- Vatikan’a bağlı olan gizli örgüt OPUS DEİ (Tanrının işleri) gittiği her ülkede ilkin mesleğimde çabuk yükselmek isteyen hırslı, yerleşik, ahlaki değerlere önem vermeyen şahıslarla, kendileri çok önemseyen fakat nedense adlarını duyuramamış aydınları avladı. Özellikle basın ve tv ile bunları destekledi. Sonra bunları kullanarak ülkelerde her istediğini yaptırır hale geldi. (Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri)
- Dünya Müslümanları bir konuda şaşmaz bir istikrara sahipler; ''şaşkınlıkta''. Müslümanlar kadar şaşırmayı seven insanlara az rastlanır doğrusu! (Dünün Belgeleriyle Yarının Tarihi)
- "Öğrenebileceğin kadar öğren,fakat kimliğini hiçbir zaman açıklama..." (Bilinmeyen Hitler)
- Eğer başınıza bir despot geçmişse bunun sorumlusu sizlerisiniz.Yüce Yaradan alnınıza diktatörleri yazmamıştı,bunu sizler kendi kendinize yazıyorsunuz.(23 Ağustos 1974. & Milliyet Sanat (Kültür Emperyalizmi)
- Yüzyıllar boyunca süren bu mezhepler arası kavgalar, Rus Ortodoksluğunun en belirleyici özelliği olmuştur. Birbirlerine amansızca saldıran bu mezheplerin mensupları kanlı kıyımlar yapmışlardır. Örneğin 17.yüzyılda patlak veren bir mezhepler arası savaşta geleneğe bağlı kalmak isteyen "Eski Müminler" tarikatının üyeleri, bizzat Rus Ortodoks kiliseleri tarafından suçlanmışlar ve işkence edilerek öldürülmüşlerdi. (Türkiye ve Ortodokslar)
- İnanç, bilgiyi dışlar. Aslolan inanmaktır. "Credo quia absurdum est."(Saçma olduğunu ben de biliyorum ama içimden inanmak geliyor, yapılacak birşey yok!!!) (Hangi İsa)
- Sözün özü; Türkiye'nin AB'nin tarihinde vardır ama kültüründe yoktur. (Gül ve Haç Kardeşliği)
- 1600 yılına kadar Engizisyon Mahkemesi'nin, ajanlar kullanarak yakılarak öldürttüğü insan sayısı on binlerle sayılmıştır. (Türkiye'de ve Dünyada Casuslar)
- Bu mezhep ve tarikatın üyeleri o günlere kadar alışageldikleri tarzda, yani gelenekleri gereği, Haç işaretini iki parmaklarını kaldırarak yapmaktaydılar. Ama kilise bunun üç parmağın kaldırılmasıyla yapılması gerektiğini öne sürünce, "Eski Müminler" mezhebini üyeleri, işkencede ölmektense topluca intihar etmeyi yeğlemişlerdi. (Türkiye ve Ortodokslar)
- Bir şeyi bilmenin alameti doğru soru sormaktır. (Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri)
- Her insan da doğuştan Kimlik vardır ve sonradan Kişilik oluşur.. (Devlet ve Kimlik)
- Sorunlardan ''mucizevi'' girişimlerle, olağanüstü şahısların önderliğinde -bir anlamda çağın Mesih'leri aracılığıyla- kurtulmaya şartlandırılmış olan Türkiye toplumunda... (Dünün Belgeleriyle Yarının Tarihi)
- 17 temmuz 2000 de New Yorker dergisinde Hitler'in amerika'da yaşayan üvey kardeşinin ailesiyle ilgili bir inceleme yayımlandı. Yazar Timothy W. Ryback , bu aileden adını vermediği bir adamla görüştüğünü ve bu kişinin kendisine " Hitler Ailesin'de yahudi kanı vardır. Hatta bir amcamız şimdi Tel aviv'de yaşıyor dediğini aktarmıştır. (Bilinmeyen Hitler)
- Hem Tevrat hem de Torah Avrupa'da özellikle de ortaçağ boyunca daima lanetlenmiş ve yakılmıştı. Tıpkı Teocide=Tanrı Katili diye tanımlanan Yahudiler gibi! Kilise'nin dilinde Yahudi, Tanrı İsa'yı öldürmüş olan katildi. (Hangi İsa)
- Tarih boyunca kendilerinin toplum tarafından sefil bir yaşama mahkûm edilmiş oldukları duygusuna kapılmış olan birçok fahişe, intikam, nefret, garaz gibi duygularla hareket edebildikleri için düşman ülkelerin istihbarat örgütlerince elde edilebilecek ilk kişiler arasında sayılmışlardır. (Türkiye'de ve Dünyada Casuslar)
- Filistin, İsa'nın yaşadığı dönemde Roma'nın egemenliği altında bir Teokrasiydi. Yahudi Şeriatı acımasız bir şekilde uygulanıyordu, bunu ihlâl en hafifinden ağır hapis veya "Dışlanma" cezasını öngörüyordu. Ve İsa, bunu göze alarak Sinagoga=Havra'ya gitti ve avluda para ticareti ve tefecilik yapan Yahudilerin masalarını devirdi, onlara faizciliğin ve tefeciliğin "Caiz" olmadığını söyledi. Oysa para ticareti ve diğer yollardan Havra her yıl büyük paralar kazanıyordu. Yazar Jim Bishop'un yaptığı hesaba göre, Filistin'deki 3 milyon Yahudi her yıl sadece "Bağış" olarak, 1959 verilerine göre, 420.000 Pound para ödüyordu. Ve bu paraların büyük kısmı da en güçlü Yahudi Ailelerinin ve Cemaat Önderlerinin arasında pay ediliyor ve Sinagog'un avlusundaki tefeciler/aracılar tarafından çoğaltılıyordu. (Hangi İsa)
- İbranice İsrael adı, "Tanrı'yla mücadele eden" anlamına gelmekteydi. (Üç İsa)