diorex
sampiyon

Kendine Ait Bir Roma - Cemal Kafadar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kendine Ait Bir Roma kimin eseri? Kendine Ait Bir Roma kitabının yazarı kimdir? Kendine Ait Bir Roma konusu ve anafikri nedir? Kendine Ait Bir Roma kitabı ne anlatıyor? Kendine Ait Bir Roma PDF indirme linki var mı? Kendine Ait Bir Roma kitabının yazarı Cemal Kafadar kimdir? İşte Kendine Ait Bir Roma kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 11.10.2022 19:00
Kendine Ait Bir Roma - Cemal Kafadar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Cemal Kafadar

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9786053160885

Sayfa Sayısı: 144

Kendine Ait Bir Roma Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Millet ve vatan kavrayışlarının tarihi ile ilgili tartışmaları derinleştirebilmek için, gerek bu unsurların, gerekse bunları paylaştığımızı tahayyül ettiğimiz başka insanlardan oluşan topluluklara duyulan aidiyet hissinin tarihine eğilmek gerekir. İşte burada zihnimizin hayret kapısını ardına kadar açık tutmakta yarar var. Vatan, il, yurt, ulus, kavim, millet, soy gibi kavramların mazisi hepimiz için sürprizlerle dolu. Geçmişin en az bizim kadar incelikli insanlarının bu kavramların içini nasıl farklı şekillerde doldurduklarına yakından bakmak zorundayız.

Osmanlı devletinin şemsiyesi altına girmiş insanları ve onlara ait toprakları anlayabilmek için karşımıza çıkan en önemli anahtar kelimeler arasında diyar-ı Rum ve Rumîlik var. Bu sözcüklerle birlikte birçok soru sökün ediyor: Diyar-ı Rum neresidir? Bir tür vatan mıdır? Anadolu mudur Roma mıdır? Kimlere Rumî denmiştir? Roma kimliğinin ve kültür mirasının tapusu Bizans’tan Batı’ya mı geçmiştir?

İnsanlığın geçmişi bize farklı yerelliklerin mümkün olduğunu, “bir yer’in insanı olmanın” çok farklı şekillerde yaşanabileceğini gösteren nice hikâye sunuyor. Diyar-ı Rum’a dair bu küçük kitap bu hikâyelerden birine odaklanıyor.

Kendine Ait Bir Roma Alıntıları - Sözleri

  • Zira kimlik tartışması, müzakeresi, muhasebesi, inşası, savunusu, zulmü sadece bariz kimlik sözcükleri üzerinden yürümüyor elbette. Bilhassa yiyip içtikleri ve giydikleri üzerinden insanları sınıflandırmak, hiyerarşiler yaratmak her gün yaptığımız alelade bir şey.
  • Ne var ki zaruri sayılan ulus, din ya da devlet-merkezli kategorileri sorgulayarak tarih yazarken, başka şeylerin yanı sıra, "Rumî"lik anlayışında cisimleşen modernlik öncesi kimlik kavramsallaştırmalarının daha derinlikli bir arkeolojisinden yararlanabilir ve böylece ele aldığımız çoğul ortamlardaki "kendim/iz ve başkaları" kavrayışlarının serüvenini daha iyi anlayabiliriz.
  • Türkmen adı eskiden yoktu. Türk yüzlü göçebe ulusların hepsine düpedüz Türk denilirdi ve her aşiretin kendine özgü bir unvanı vardı. Oğuz boyları kendi vilayetlerinden çıkıp Maveraünnehir ve İran beldelerine geldikten sonra burada çoğaldılar. İklimin tesiriyle bunların şekilleri Taciklere benzemeye başladı. Ama Tacik olmadıklarından Tacikler bunlara Türkmen dediler; yani Türk-mânend (Türk'e benzer).
  • Tarih cilveli, hürriyet efsunkâr, zulüm kurnazdır.
  • Kimlik her zaman politik bir kaynak olagelmiştir.
  • Şeyh Bedrettin: “hedeflerinin bilgi edinmek olduğunu söylüyorlar, ama bütün bilgileri iktidar ve mevki edinmeye yarıyor.”
  • İkinci dünya savaşının ardından Britanya Romalılığı ABD’ye devretti. Bilge Grek rolünü üstlendi.
  • İnsan kendi kimliğini tarihten ari bir biçimde tasarlayacak ve yayacak bir konumda bulunmadığı sürece kendine ait bir Roma yoktur.
  • On sekizinci yüzyıl sonlarına doğru ise, "Anadolu" kelimesi daha geniş bir kullanım alanı kazandı; Suriye'nin kuzeyinden gelirken, insan artık ille de diyar-ı Rum'a değil, Anadolu'ya ayak basabiliyordu.
  • Osmanlı kültürel söyleminde "Acem", "Rumî"nin en yaygın karşıtını oluştururken, coğrafi tanımlama olarak "diyar-ı Rum"un, "Acem diyarı" kadar "Arap diyarı"ndan da farklılığı ısrarla vurgulanır. Bu durum, Arap diyarının Osmanlı İmparatorluğu'na katılmasından sonra bile sürmüştür.

Kendine Ait Bir Roma İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yazarın okuduğum ikinci kitabı oldu.Kendisi kitaplarının sahip olduğu güzel isimler ve bir o kadar güzel olan kapaklarıyla da aklımda kalacak. İçeriğe gelecek olursak "diyar-ı Rum, Rumî, Anadolu" gibi kavramlar tarihsel arka plan gözetilerek ele alınmış.Ne zaman, nasıl ortaya çıktıklarıyla başlanıp bu tanımların sahipleniliş sebepleriyle devam ediyor. Ele alınan kavramlardan hareketle aidiyet-mekan, kimlik- iktidar ilişkisi üzerine sorgulamalar yaptırıyor. Konuya ilgisi olanlar için; okuyucuya zihninde yeni şemalar açtıran, üslubu gayet akıcı bir eser. (r betül)

Halil İnalcık, İlber Ortaylı gibi isimler arkasında Osmanlı için çalışan başka isimler de vardır. Cemal Kafadar farklı bir Osmanlı tarihi seyri için harikulade bir liman. (Furkan Gedik)

Millet ve vatan kavramları üzerine, tarihi sorularla kitaba başlayan yazar, Rum/ Rumî kavramları ile ilgili belgeler ve araştırmalarını da sunuyor. Aidiyet hissini sorgulayarak farklı perspektifler üzerinden konuyu ele alan yazar, kitabın giriş kısmında konuya ilişkin, okuyucunun zihninde tartışmalar yaratmayı da hedefliyor. Anadolu kavramı, diyar-ı Rum'un tam olarak hangi bölgeye denk düştüğünü, Roma kimliğinin sanat, kültürel mirasının hangi uygarlıklara geçtiği gibi sorular kitap boyunca irdeleniyor. Vatan kavramının Türklerde nasıl ortaya çıktığını, Osmanlı döneminde Rumî kavramıyla birlikte gelişen toplumsal yapıyı anlatan yazar, kitabın çeşitli yerlerinde, bahsi geçen dönemlere ilişkin sanat ve kültür örnekleriyle de temellendirmeler yapıyor. Yer yer akademik üslubun korunduğu bu yapıtı tarih okumayı sevenler, özellikle Anadolu ve diyar-ı Rum kavramları üzerinde araştırma yapanlar tarafında keyifle okunacağı kanısındayım. Kitabın son bölümünde yazar, kimlik algısının tarihle şekillendirilmiş oluşunu özellikle vurguluyor. Herkese iyi okumalar diliyorum. (Gülce Yılmaz)

Kendine Ait Bir Roma PDF indirme linki var mı?

Cemal Kafadar - Kendine Ait Bir Roma kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kendine Ait Bir Roma PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cemal Kafadar Kimdir?

1954 yılında dünyaya gelen Cemal Kafadar, Robert Kolej mezunudur. Doktorasını ise McGill Üniversitesi'nde almıştır. Prof. Kafadar Ortadoğu ve Güneydoğu Avrupa'nın erken modern dönemdeki sosyal ve kültürel tarihiyle ilgilenmektedir. Arşiv araştırmaları ve popüler kültür üzerine dersler vermektedir. Son yayınları arasında "Osmanlılar ve Avrupa 1400-1600" ve Osmanlı Devleti'nin ortaya çıkışına dair bir eseri bulunmaktadır. (Burada İki Cihan Âresinde adlı eseri kastedilmektedir.)

Cemal Kafadar Kitapları - Eserleri

  • Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken
  • Kendine Ait Bir Roma
  • İki Cihan Aresinde

Cemal Kafadar Alıntıları - Sözleri

  • “Nedir bu dünyanın hali? Nedir bu insanların çekişi?” Sorularının peşinden gitmek isterseniz tarihle ilgilenmeğe başlamışsınız demektir. Burada maksat, çekilmiş çileleri, yaşanmış zulümleri tekrar tekrar terennüm etmek değil. İnsanların hayata nasıl anlam ve zevk, derinlik ve eğlence kattıklarını, kendilerine özerk yaşama ve ifade alanlarını açtıklarını, üreticiliklerini ve yaratıcılıklarını sergilediklerini, hınzırlıklarını ve hergeleliklerini anlamak da bu işin parçası, hatta -Cioran’ın affına sığınarak- benim tercihimdir, ama tosladıkları ve ördükleri duvarları, çektikleri ve çektirdikleri kahırları unutmadan. (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Arap coğrafyacı el-Ömeri Anadolu'nun batı sınırlarındaki beylikleri tasvir ederken, Osmanlıları Bizans İmparatorluğu ile sürekli savaş halinde ve sıklıkla da etkili olan taraf olarak diğerlerinden ayırır . İbni Batuta 1330'larda bölgedeki emirlikleri dolaştığında , Orhan' ı "Türkmen emirlerinin toprak, ordu ve zenginlik açısından en üstünü " olarak tarif etmiştir . (İki Cihan Aresinde)
  • Aşiret , Osman'ın liderliği altında kazandığı askeri başarılarının ve görünür siyasi iddialarının düzeyinde esaslı bir sıçrama kaydetmiştir ; dolayısıyla nihayetinde devlete adını veren, atalarından birinin değil Osman'ın adı olmuştur. (İki Cihan Aresinde)
  • Tarih yok olanla değil bir zamanlar var olanla ilgilidir. (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Kanuni Sultan Süleyman Habsburglarla bir barış anlaşması akdettiğinde ve bu anlaşmaya sadık kalmak istediğinde , Mihaloğlu' na Habsburg topraklarına akınlar yapmaktan kaçınması emredildi. Bu emrin Mihaloğlu için ifade ettiği anlam, sık sık İstanbul'un bu kısmındaki meyhanelere gitmesine sebep olan şarap düşkünlüğü yüzünden Galatalı Cafer olarak bilinen bir kadı ve şair Nihali nükteli bir benzetmeye sıkıştırmıştır : " Mihaloğlı'na uçda sancak virüp uç işletme diyü yasak itmek, bana Galata ' yı [Galata kadılığı ] virüp şarab içme dimeğe benzer." (İki Cihan Aresinde)
  • "... bir biçim arayan karmakarışık ilişkilerin örümcek ağları." (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Ekme bağ bağlanırsın, Ekme Ekin eğlenirsin, Çek deveyi güt koyunu, Bir gün olur beğlenirsin. (İki Cihan Aresinde)
  • Tarih cilveli, hürriyet efsunkâr, zulüm kurnazdır. (Kendine Ait Bir Roma)
  • İkinci dünya savaşının ardından Britanya Romalılığı ABD’ye devretti. Bilge Grek rolünü üstlendi. (Kendine Ait Bir Roma)
  • İnsan kendi kimliğini tarihten ari bir biçimde tasarlayacak ve yayacak bir konumda bulunmadığı sürece kendine ait bir Roma yoktur. (Kendine Ait Bir Roma)
  • ...eğer Orta Çağ Anadolusunun sınırlarını ve olasılıkla tüm sınırları karakterize eden bir şey varsa o da devingenilik ve akışkanlıktı . Osmanlı başarısı, bir yandan bu devingenliği kendi istikrar arayışının , merkezileştirici vizyonlarına uydurmak üzere biçimlendirir ve ehlileştirirken öte yandan kendi amaçlarına uygun şekilde kullanmalarından kaynaklanıyordu . (İki Cihan Aresinde)
  • "İnsan kalbi" der Tanpınar, "başkalarının duygularına ancak kendi tecrübeleri nisbetinde açıktır." (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Neşri , Ertuğrul 'un ölümünden sonra bazı kişilerin Osman'ın diğerlerinin de Dündar'ın yeni bey olmasını istediğini nakleder fakat bu hikaye bilinen daha erken kroniklerin tamamında yoktur. Osman'ın arkasında güçlü bir desteğin olduğunu fark eden amca, rekabetten vazgeçmiş ve yeğeninin beyliğini kabul etmiştir. Bu uzlaşmanın yüzeysel olduğu anlaşılmaktadır , çünkü sonraki bir bölümde Bilecik'in ( Hristiyan) tekfurunun tepeden bakan tavırlarına canı sıkılan Osman'ın onu yakalamak istediği , fakat Dündar ' ın zaten yeteri kadar düşmana sahip olduklarını ve daha fazlasını kaldıramayacaklarını ileri sürdüğünü okuruz. Neşri' nin yazdığına göre, Osman bu cevabı amcasının genç adamın siyasi çıkarını (hurucunu) zayıflatmak isteği olarak yorumlamıştır . Bu nedenle Osman amcasını bir okla vurarak öldürmüştür . (İki Cihan Aresinde)
  • Kimlik her zaman politik bir kaynak olagelmiştir. (Kendine Ait Bir Roma)
  • Karesi Beyliği'nin, ödül vaat eden akın bölgesini temsil eden Trakya içlerine geçmek hakkında Osmanlılara bir şeyler öğretebilecek bilhassa başarısını ispatlamış ve namlı bir grup savaşçısı vardıı . Orhan Karasi hanedanını bertaraf edip topraklarını ilhak edince bu savaşçılar onun hizmetine geçtiler ve ilk olarak düşmanlarına karşı Türk savaşçılara ihtiyaç duyan Kantakuzenos'un davetinin mümkün kıldığı gazi etkinliğinin Çanakkale Boğazı ' nın karşı tarafına aktarılması konusunda değerli bir askeri liderlik sağladılar. (İki Cihan Aresinde)
  • On sekizinci yüzyıl sonlarına doğru ise, "Anadolu" kelimesi daha geniş bir kullanım alanı kazandı; Suriye'nin kuzeyinden gelirken, insan artık ille de diyar-ı Rum'a değil, Anadolu'ya ayak basabiliyordu. (Kendine Ait Bir Roma)
  • "İnsan kalbi, " der Tanpınar, "başkalarının duygularına ancak kendi tecrübeleri nisbetinde açıktır." (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti......... (Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken)
  • Ne var ki zaruri sayılan ulus, din ya da devlet-merkezli kategorileri sorgulayarak tarih yazarken, başka şeylerin yanı sıra, "Rumî"lik anlayışında cisimleşen modernlik öncesi kimlik kavramsallaştırmalarının daha derinlikli bir arkeolojisinden yararlanabilir ve böylece ele aldığımız çoğul ortamlardaki "kendim/iz ve başkaları" kavrayışlarının serüvenini daha iyi anlayabiliriz. (Kendine Ait Bir Roma)
  • Orhan Şaik Gökyay'ın ustalıklı çalışması sayesinde artık , başarısız olsa da Osmanlı tarihindeki belki de en önemli devrimci hareketin "kafir" lideri Şeyh Bedrettin'in Simavna kadısının değil , gazisinin oğlu olduğunu biliyoruz. Bu, Bedrettin'in babasının Hacı İlbeği 'nin yoldaşı olduğu hakkındaki tarihi bilgilerle son derecede uyumludur. Her halükarda, bir gazi ile o gazinin kalesini ele geçirdiği Bizans komutanının kızının oğlu olan Şeyh Bedrettin, Hrıstiyanların din değiştirmeye zorlanmasını ya da onlara şiddetli bir baskı uygulanmasını değil , diğer şeylerin yanı sıra farklı inançların ütopyacı bir sentezini savunmaktaydı... (İki Cihan Aresinde)

Yorum Yaz