Kime Anlatsam Kederimi - Anton Çehov Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kime Anlatsam Kederimi kimin eseri? Kime Anlatsam Kederimi kitabının yazarı kimdir? Kime Anlatsam Kederimi konusu ve anafikri nedir? Kime Anlatsam Kederimi kitabı ne anlatıyor? Kime Anlatsam Kederimi PDF indirme linki var mı? Kime Anlatsam Kederimi kitabının yazarı Anton Çehov kimdir? İşte Kime Anlatsam Kederimi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Anton Çehov
Çevirmen: Ersin Yıldırım
Yayın Evi: Arkhe Yayınları
İSBN: 9756509201
Sayfa Sayısı: 172
Kime Anlatsam Kederimi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Dağın birinde bir bilge kişi yaşarmış. Herkes tarafından sayılır sevilir-miş. Gençlerden biri, bilgenin bilgeliğini kabul etmeyip maskesini düşürmek istemiş ve bir plan kurmuş.
Küçük bir kuşu avucunun arasına yerleştirmiş ve bilgeye sormuş; “Söyle bilge, avuçlarımın arasındaki bu kuş ölü mü diri mi?”
Bilge şöyle bakmış ve demiş ki, “Evlat! Ölü desem avuçlarını açıp kuşu uçuracaksın, diri desem sıkıp öldüreceksin. Ellerinde yaşam ve ölümü birlikte tutuyorsun, gel bu kararı bana verdirme, kendin ver!”
Kime Anlatsam Kederimi Alıntıları - Sözleri
- Bizim hayatımız, böyle yok olmuş, acıklı bir hayat işte.
- Uyumak için her zaman vakit bulunur.
- Ona öyle geliyorki, göğsü patlayıp içinden acısı fışkırsa, bütün dünyayı kaplayacaktır, ama gene de bu acı görünmez. O kadar küçük bir kabuğa sığınmıştır ki, gündüz ışık altında bile görülmez...
- Başkalarının ruhu, kapalı kutudur.
- Ben küçücük, bir hiç sayılabilecek insanım, ama önümde hiçbir sınır görmüyorum... Benliğimle bütün dünyayı kucaklayabiliyorum!
- Bilgi ışıktır, bilgisizlik karanlıktır derler… Gerçekten de öyledir.
- "Bu zamanda mutlu birini görmek insanın garibine gidiyor" diyor. "Beyaz fil görmek, mutlu birini görmekten daha kolay."
- Bizim hayatımız, böyle yok olmuş, acıklı bir hayat işte...
- Gidiyorum işte, ucu bucağı olmayan bir yere. Başımda öyle bir karmakarışıklık var ki nereye gittiğimin ben de farkında değilim. Kader götürüyor, ben de gidiyorum işte..!
- " Bu zamanda mutlu birini görmek insanın garibine gidiyor " diyor.
- ~~ Bütün bu insanlar , ne sıkıcı , ne çekilmez , ne usanç verici şeylerdi !~~
- Dini ile alay eden insan, en aşağılık insandır.
- İnsanoğlu nasıl tüketiyor kendini. Hem de boş yere..!
Kime Anlatsam Kederimi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yer yer kısa hikayeler içeren ve bu hikâyeler içinde güzel noktalara değinen anlamlı bir kitap. Eser başta akıcı olsada sondaki birkaç hikayede akıcılığını kaybediyor. (Hicran ADIGÜZEL)
Günlerdir okumuyordum. Bugün okumak istedim. Çehov okumak istedim; çünkü muhakkak komik, hatta gülünç karakterleri olan öyküleri olacaktı, bu karakterler lekesiz, pak bir pencereden akseder gibi görünecekti, onlar muhakkak beni tebessüm etmeye belki gülmeye zorlayacaktı, böylece günlerin sıkıntısı geçecekti bir nebze. Böyle düşünüyordum. Böyle de oldu, diyebilirim. Kitabın ilk hikâyesi hafif, neşeli bir atmosfere sahip son derece keyifli bir hikâye; ancak ikinci hikâyeden başlayarak gerçek Çehov atmosferine giriş yapıyoruz: evet, hayat ve dünya komik, belki gülünç, belki kahkaha da attırıyor hepimize; ama keder de burada, hayat da keder dolu, ve traji komik bir havası var aynen Çehov karakterleri gibi; bu ikinci hikâyede tutuklanmış bir serserinin hikâyesini okuyoruz, adını unutan bu adamın bir kaç sayfa içerisinde gözümüzün önünde kanlı canlı bir hâl almasına da şaşıramıyoruz, konuşması, söyledikleri, olup biten hiç birşey yokken sanki nice şey söyler gibi bütün o hâliyle nasıl da unutulmaz bir karakter adını unutan adam...ama bu daha başlangıçmış; çünkü kitapla aynı adı taşıyan bir sonraki öyküde Çehov sanki bıçağı biraz daha derine sokuyor; 'Kime Anlatsam Kederimi', oğlunu kaybetmiş bir babanın, İona'nın söyleşme, acısını dillendirme, hâlleşme derdini insanı acıta acıta sayfalara döküyor; babanın acısı bana tanıdık geliyor, sadece bir kaç gün önce, sabahın erken saatinde, onu seven nice insanla beraber yere düştüğü toprağın etrafında, ayaklarımız o toprağa basmış, gözlerimiz yaşlı biz de duruyor ve neden yaptı, bunu bize neden yaptı diye soruyorduk; kanlanmış toprağı çapalamıştı birileri artık belli olmasın diye, az yer de değildi üstelik, oysa daha bir akşam önceydi sesi, söylemiştim, hem dinlemişti, ama şimdi bir sabah sonra, nice insan hep beraber orada durup o toprağa bakıyorduk. Ardından bu küçük kitaba sığmış koca bir roman başlıyor. En sevdiğim şeylerden birisi olan bozkır anlatıları burada çok güzel bir üslûpla, çok etkileyici bir hikâyeye dönüştürülerek verilmiş, belki de Çehov'un en güzel öykülerinden birisi budur...aslında okudukça görüyorum ki öyle güzel öyküleri var ki seçmek pek de kolay olmasa gerek. Artık Çehov'u daha çok seviyorum. Kendimi ona yakın hissediyorum. Bozkırı bu kadar güzel anlatabilen bir yazara ancak daha fazla sevgi hissedilebilir. Baş karakterimiz Yegoruşka adında bir çocuk, hedefimiz artık öğrenim göreceğimiz yere varmak, ama yolculuk uzun, insanlar türlü türlü ve bozkır, hem de fırtınayla beraber, önümüzde uzanıyor; tabi ki beyler, efendiler, mujikler, köylüler; iyiler kötüler yine her yerdeler. Çehov'un tasvirleri gerçekten çok, çok güzel. Hiç bir zaman denizi sevmediğim için, bu kuraklık, fırtınalı bu ovalar, düzlükler, hatta dağlar bana güzel geliyor, Çehov'da da, bu hikâyede kalemini hem sade hem de böyle güzel güzel anlatırken bulunca bozkırı... "Bozkır" gerçekten bir roman aslında. Tek başına neden basılmadığını anlamadım, belki de basılmıştı, ama yazarın toplama hikâye kitapları The Smiths albümleri gibi, her kitapta eski kitaplardan hikâyeler bulmak mümkün. Kitap, güzel Bozkır'ın ardından işte böyle, daha önce okuduğum, yine mizahi, bizi gülümseten, sevimli bir hikâyeyle sona eriyor. Böylece geriye şu kalıyor: edebiyat iyileştirirse, iyileşmek için de okuyorsak, kitaplar biraz da bunun için varlarsa, bile isteye Çehov'u seçmem bundandı. Tanışalı ne kadar oldu ki? En fazla iki hafta. Ama bu korkunç günlerin içerisinde aklıma bir tek O geldi; çünkü kafamın içini onun karakterleri, onun tasvirleri doldursun istiyorum. Bütün hikâyelerinin içinde, anlattığı onca insan arasında en çok Gusev'i seviyorum; hâlâ, okyanusa, derinlere inen mazlum, masum ölüsünü bir edebiyat okurunun içi acıyarak sevmesi gibi seviyorum. Hepimizin ölülerinin yavaş yavaş, aynen Gusev gibi aşağılara inip battığı bir hatıralar, anılar denizi olsa gerek, vardır; hepimiz bir yerlere gömeriz ölülerimizi. İona için oğlunun ölümünün acısına bir muhib gerekliydi, dinleyen bir kulak, hisseden bir kalp, ve İona bir atın sevecen başında buldu aradığını. Bizler de sevdiğimiz insanlar kadar sevdiğimiz yazarlarda da teselli buluyoruz, iyileşmek için sevdiğimiz insanlar, ailemiz, dostlarımız kadar sevdiğimiz kitaplara, yazarlara, İona'nın aradığı teselli gibi yüzümüzü dönüp severek bakıyoruz. İşte ben de böyle yaptım, böyle yapmaya çalıştım. (CemCBG)
Kime Anlatsam Kederimi PDF indirme linki var mı?
Anton Çehov - Kime Anlatsam Kederimi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kime Anlatsam Kederimi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Anton Çehov Kimdir?
Anton Pavloviç Çehov (29 Ocak 1860, Taganrog Rusya - 15 Temmuz 1904, Badenweiler, Almanya), Rus tiyatro yazarı ve modern kısa öykülerin kurucularındandır.
Rusya'nın güneyinde Azak Denizi kıyılarındaki Taganrog'da bakkal bir babanın oğlu olarak Dünya'ya geldi. Dört çocuklu bir ailenin ortanca çocuğudur. Babası, ticaretten çok dini konulara eğilimleri olan sert ve otoriter bir adamdı. Babasının baskısıyla kilise korosunda ilahi söyleyen Çehov, ticarette başarı sağlayamayan babasının yerine dükkân işleriyle de ilgilendiğinden lise eğitimi uzadıkça uzadı.
Çehov, bir süre Yunanlı çocukların devam ettiği yerel bir okulda okudu. Daha sonra on yıl boyunca lisede Yunan ve Latin klasikleriyle temel bir eğitim gördü. Düş gücüne fazlasıyla olanak tanıyan bu eğitim Çehov'un yaşamı boyunca klasiklerden hoşnut olamamasına yol açacaktı. "Edebiyat Öğretmeni" adlı hikâyesi üniversite yıllarına aittir.
1876'da babasının iflas etmesi üzerine ailesi Moskova'ya göçtüğünde, kendisi bir ağabeyi ile birlikte Tagangrog'da kalarak liseye devam etti. Üç yıl boyunca, henüz çok genç olmasına karşın kendi hayatını kendi kazandı. Zor koşullar altında geçen çocukluk yılları, hikâyelerinde çocuklara geniş yer vermesine ve hep hüzünlü, incinmiş çocukları anlatmasına neden oldu.
1879'da liseyi bitirdi ve Moskova'ya giderek tıp fakültesine girdi; 1884'te doktor oldu. Tıp öğrenimi sırasında ailenin geçimine katkıda bulunmak için çeşitli dergilerde yazılar yazdı. Bu dönemde yazdığı yazılarını "Melbourne'ün Masalları" adlı kitapta toplayarak üniversiteyi bitirdiği yıl ilk kitabını yayınladı.
Çehov, üniversiteyi bitirir bitirmez hekimliğe başladı. "Cerrahlık", "Cansız Ceset", "Kaçak" adlı hikâyelerini bu dönemde yazdı. Hekimlik çok vaktini aldığından yazmasına engel olmaya başlayınca hekimlikten vazgeçip yazarlığa yöneldi. Yazarlığına hekimliğinin izleri görülür. Pek çok kimse onun Çarlık Rusyası'nı anlatışını, bir doktorun hastalığı teşhis edişine benzetir.
1887'de "Alacakaranlıkta" adlı öykü kitabıyla Rus Akademisi tarafından verilen Puşkin ödülü nü kazandı. Aynı yıl ilk büyük tiyatro oyunu "İvanov", Moskova'daki Korsch Tiyatrosunda sergilendi.
Ünlü öyküsü "6. Koğuş" 1892'da yayınlandı. Aynı yıl kolera salgını olan bölgelerde doktor olarak aktif rol oynadı. Merkez Rusya'da bir Melikhov adını verdiği bir malikane satın alarak taşındı ve yaşamında "Melihova dönemi" denilen yeni bir dönem başladı. Bu dönemde yaratıcılığının zirvesine ulaştı. Sürekli kendisini ziyaret gelen dostlarını malikanede ağırladı.
1894 yılının bir bölümünü yurtdışında geçirdi. Bu arada vereme yakalandı, tedavi için Kırım'a geçti.
1895'te "Martı" oyununun ilk versiyonunu yazdı. "Sakhalin Adası"nı yayınladı. Tolstoy ile tanıştı. Oyunun St. Petersburg'daki ilk gösterimi başarısızlıkla sonuçlandı.
1897'de Köylüler adlı uzun öyküsünü yayınlattı. 1898'de Sanat tiyatrosunu Stanslavski ile birlikte kuran Nemiroviç-Dantçenko Martı'yı sahnelemek için Çehov'dan izin istedi, bu arada Çehov, ilerde evleneceği aktris Olga Knipper'le tanıştı. Martı oyunu büyük başarı elde etti. Çehov'un babası öldü.
1899'da Vanya Dayı'nın ilk gösterimi yapıldı, Toplu Yapıtlarının ilk cildi yayımlandı.
1901'de Üç Kızkardeş sahnelendi; Çehov, Kafkasya seyahatinden sonra bir ev yaptırdığı Yalta'ya döndü ve Olga Knipper ile evlendi.
1904'te "Vişne Bahçesi" Moskova'da sahnelendi. Sağlığı bozulan Çehov, eşi ile birlikte Almanya'ya gitti ve Badenwiller'da öldü.
Çehov'un bütün yapıtları ölümünden 40 yıl sonra 20 cilt halinde yayımlandı. Bu yayının 8. cildinde Çehov'un sayısı birkaç bine ulaşan mektupları yer alır.
Çehov'un tiyatro sevgisi çocukluk yaşlarında izleyici olarak başladı. Vodvil olarak adlandırdığı birer perdelik oyunlarıyla, dörder perdelik oyunlarından ilk ikisi olan İvanov ve Orman Cini'ni 1887-1890 yıllarında yazdı. En ünlü eseri [Çalıkuşu] idi.
Vodvilleri taşra tiyatrosunda büyük başarı kazandı. Bir Moskova tiyatrosunda sahnelenen İvanov da çok büyük başarı sağladı. Orman Cini'nin aynı başarıyı sağlamaması üzerine Çehov oyun yazmaya uzun süre ara verdi. Martı'yla yeniden oyun yazmaya başlaması ikinci başarısızlığı beraberinde getirdi. Bunun üzerine Çehov tiyatroyla ilgisini kesmeye karar verdi. Bir mektubunda şöyle diyordu: "700 yıl yaşasam bir piyes yazmam. Nesine isterseniz bahse girerim." Bunları yazarken tiyatro sevgisini hesaba katmamıştır. Bu sırada Vanya Dayı büyük övgülere layık görülüyordu. Martı'nın ikinci sahnelenişinde kazandığı büyük başarı da Üç Kız Kardeş ve Vişne Bahçesi'ni yazmasını sağladı
Anton Çehov Kitapları - Eserleri
- Korkunç Bir Gece
- Kime Anlatsam Kederimi
- Sayfiyede
- Doktor Çehov'dan Öyküler
- Kaştanka
- Düello
- Martı
- Kadın Öyküleri
- Köpeğiyle Dolaşan Kadın
- Büyük Oyunlar
- Kabuğuna Sinmiş Adam
- Altıncı Koğuş
- Vanya Dayı
- Üç Kız Kardeş
- Düşünür
- Seçme Hikayeler
- Sahalin Adası
- Üç Kedi Yavrusu
- Ateşler / Çukurda
- Memurun Ölümü - Bütün Öyküleri 1
- Entipüften Bir Adam - Bütün Öyküleri 2
- Eczacının Karısı - Bütün Öyküleri 3
- Kırlarda Bir Gün - Bütün Öyküleri 4
- Düello - Bütün Öyküler 6
- Kara Keşiş - Bütün Öyküleri 7
- Söğüt Ağacı
- Sevgili Doktor
- Ayı
- Besleme
- Vişne Bahçesi
- Asma Katlı Ev
- Parti
- Hikayelerden Bir Demet
- Yazışmalar
- Hayat Yoldaşı
- Toplu Eserleri - Hikayeler 1
- Yeni Bulunmuş Hikayeler
- Albion’un Kızı
- İvanov
- Bütün Oyunlar
- Teklif
- Önemli Bir Olay
- Kül Altında Kor
- Not Defteri
- Taşralı
- Üç Ürpertici Öykü
- Belalı Misafir
- Bukalemun Hikayeler
- Kadın Kalbi
- Kuşçu
- Kısa Oyunları
- Kısa Oyunları (9 Oyun)
- Köylüler
- Seçme Öyküler 1
- Seçme Öyküler 2
- Tek Perdelik 9 Oyun
- Kırlarda Bir Gün
- Üç Yıl
- Doxsanıncı İllərdə
- Bir Ressamın Hikayesi
- Briç Oyunu
- Bütün Öyküler 1 (1880-1884)
- Bütün Öyküler 2 (1885-1886)
- Bütün Öyküler 3 (1886)
- Bütün Öyküler 4 (1887)
- Bütün Öyküler 6 (1891-1893)
- Bütün Öyküler 7 (1893-1895)
- Bütün Öyküler 8 (1895-1900)
- Küçük Köpekli Kadın
- Martı ve Vişne Bahçesi
- Çehov'dan Seçme Öyküler
- Gooseberries
- Bir İhtiyarın Not Defterinden
- Çehov Toplu Eserler
- Sıra Dışı Bir Adam ve Diğer Öyküleri
- Yaşayan Tarihler
- Düğün Jübile
- Seçme Oyunlar: Üç Kızkardeş - Vişne Bahçesi
- Bozkır
- Öyküler 2
- İşler Tıkırında Gidiyor
- Seçme Öyküler 3 (Kısa Hikâyeler)
- Seçme Öyküler 4 (Uzun Hikâyeler)
- Hayatım
- Bütün Oyunları 1
- Bütün Oyunları 2
- Kunduracı ile İblis
- Bir Devlet Memurunun Ölümü
- Öylesine Bir Hikaye
- Hikayeler IV
- Hikayeler V
- Çukurda
- Toplu Eserleri: Hikayeler III
- Hikayeler 1
- Hikayeler 3
- Hikayeler II
- Bir Av Dramı
- Seçilmiş Əsərləri
- Kuğunun Şarkısı
- Anton Çehov'dan Hikayeler
- Bütün Eserleri 2
- Kara Keşiş
- Toplu Eserleri
- Toplu Eserleri
- Avda Trajedi
- Ayna
- Aşk Üzerine
- Ward No: 6 Stage 4
- Düşmanlar
- Step
- A Nightmare - Stage 5
- Bütün Eserleri 4
- Bütün eserleri 5
- Pahalı Dersler
- Maske
- Mujikler
- The Story of a Nobody
- Bütün Oyunları 3: Üç Kız Kardeş / Vişne Bahçesi
- Toplu Eserleri Oyunlar
- Süs Köpekli Leydi
- Yazlıkçılar
- Anton Çehov - Bütün Eserleri 6
- Şehir Dışında Bir Gün Öyküler
- A Nervous Breakdown
- Hayata ve Edebiyata Dair Notlar
- Tütünün Zararları
- Kimliğini Saklayan Adamın Öyküsü
- Seçilmiş əsərləri
- Anton Çehov - Bütün Eserleri 7
- Vişne Bahçesi
- Sakhalin Island
- The Woman in the Case
- The Death of a Civil Servant
- The Kiss
- In the Twilight
Anton Çehov Alıntıları - Sözleri
- Sevmek, sevilmek, ne büyük bir mutluluk; bu yüksek kuleden düşmeye başladığını anlamak, insan için ne kadar korkunç! (Hikayeler V)
- İçimi bilmiyorlar, benim de onlar gibi sevinçli, neşeli olduğumu sanıyorlardı. (Köpeğiyle Dolaşan Kadın)
- "Şu kocalar öyle can sıkıcı yaratıklar ki, durmadan uyusalar iyi ederlerdi." (Eczacının Karısı - Bütün Öyküleri 3)
- Her şeyi bilmek kabil değil elbet... Zihin ne kadar geniş olursa olsun, her şeyi alacak diye bir kaide yok. (Kara Keşiş)
- Yalnız insanlar çok okurlar, ama az konuşur, az duyarlar. Yaşam bir sırdır onlar için. (Köpeğiyle Dolaşan Kadın)
- Ahh! Hayatımı boşa harcamışım gibi geliyor.. (Hikayelerden Bir Demet)
- “Gerçek, niteliği ne olursa olsun, belirsizlik kadar korkunç değildir.” (Vanya Dayı)
- “…herkes kutsal kitapları severdi; şefkatle, derin bir saygıyla severdi, ama kitap yoktu, okuyacak, anlatacak kimse yoktu.” (Mujikler)
- Hepiniz domuz sürüsünden farksız bir yaşam sürüyorsunuz. Gece-gündüz burada toplanıp çene çalmaktan başka ne işiniz var? Topunuz cahilsiniz, uygarca yaşamakla bir ilişkinizi görmüyorum. Mişka hep dama oynuyor. Matriona fındık çıtırdatıyor. Nikifor gerekli-gereksiz yerde sırıtıp duruyor. Bunlar aklı başında insanların işi mi? Hayır, budalalığın daniskası! Hiçbirinizde düşünme yeteneği kalmamış.. (Bütün Öyküler 1 (1880-1884))
- bize 20 rubleye ekin biçmeye gelmezlerdi, ama yarım kova içkisine bu işe dünden razıydılar. oysa 20 rubleye tam 4 kova içki alınabilirlerdi.(rus köylüleri için) (Taşralı)
- Gözleriniz sürekli ateş ediyor, bam bum...tebrik ederim kazandınız,biz yenildik... (Toplu Eserleri)
- Herkese fazla güveniyorsun. Dünyayı anla artık. Bu gidişle harcanır gidersin. (Sevgili Doktor)
- Bırakın uygarlığı ve insanlığı doğru düzgün bir iklimimiz bile yok. Burası da memleket! Avrupa da! (Memurun Ölümü - Bütün Öyküleri 1)
- Şehirden, mücadeleden, hayatın günlük hırgüründen kaçmak ve çiftliğine sığınmak... Bu hayat değil bencillik, tembellik ve kendine özgü bir tür keşişliktir. Yararlıktan yoksun bir keşişlik! İnsana üç arşın toprak ya da bir çiftlik değil bütün bir yerküre, bütün doğa gereklidir; insana, sahip olduğu bütün yetenekleri, özgür ruhunda saklı özgünlüğü açığa çıkarabileceği kadar geniş bir dünya gereklidir. (Seçme Öyküler 3 (Kısa Hikâyeler))
- İstediğim: Hiçbir şey istememek. (Hayata ve Edebiyata Dair Notlar)
- Zapoykin, birçok okurumuzun da bildiği gibi, eşi bulunmaz bir söylevcidir. Uyku sersemiyken, karnı açken, fitil gibi sarhoşken, sıtma nöbetleri geçirirken; kısacası, aklınıza gelen her durumda; evlenme, doğum, cenaze gibi her türlü törende kusursuz söylevler verir. Söylevleri yağmur oluklarından güldür güldür akan sular gibi kesintisiz, coşkuludur; dağarcığındaki acıklı sözler kimi meyhanelerdeki hamamböceklerinden daha boldur. Esnaf düğünlerinde yaptığı, sonu gelmez, güzel konuşmalarda onu susturmak için hazan polise başvurmak gerekir. (Bütün Öyküler 3 (1886))
- "Bu dünyada pek çok görüş ileri sürülür, ancak bunların en az yarısından çoğu başı derde girmemişlerce söylenir." (Söğüt Ağacı)
- Eğer bir insanı gerçekten unutmak istiyorsan onunla yaşadıklarını değil, onun sana yaşattıklarını hatırla... (Düello)
- "Siz şaşırdınız, doğru yoldan gitmiyorsunuz. Yalanları gerçek, çirkini güzel diye kabul ediyorsunuz." (Pahalı Dersler)
- Öyküler de sık sık rastlanır "derken, birdenbire" sözüne. Yazarların hakkı var, yaşam beklenmedik şeylerle öylesine dopdolu ki! (Albion’un Kızı)