Kırlangıç Çığlığı - Ahmet Ümit Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kırlangıç Çığlığı kimin eseri? Kırlangıç Çığlığı kitabının yazarı kimdir? Kırlangıç Çığlığı konusu ve anafikri nedir? Kırlangıç Çığlığı kitabı ne anlatıyor? Kırlangıç Çığlığı kitabının yazarı Ahmet Ümit kimdir? İşte Kırlangıç Çığlığı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Ahmet Ümit
Tasarımcı: Utku Lomlu
Orijinal Adı: Kırlangıç Çığlığı
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9786051852478
Sayfa Sayısı: 400
Kırlangıç Çığlığı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Acıyı gördüm. Gözlerinin ortasında bir çiçek gibi büyüyen irisin önce ağır ağır büzülmesini, ardından çığlık gibi ansızın patlamasını gördüm. Titreyen dudaklar, bal mumuna dönüşen yüzleri, çöken yanakları, irileşen elmacık kemiklerini, birer mağara gibi derinleşen göz çukurlarını, kurumuş ağızların içinde pelteleşen dilleri gördüm.
Anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır.
Çığlık değil, ürperiş değil, evet, nereden geldiğini bilmediğim o vahşi iniltiyi kalbimin derinliklerinde duydum. Soluksuz kaldım, boğazım kupkuru, alnım ateşler içinde, tuhaf bir hülyaya kapılmışım gibi sürüklendim o dipsiz boşlukta. Hayatın en karanlık sırrıyla yüzleştim.
Karanlığın her aşamasından geçtim, akan kanın sesini duydum, ölümün serinliğini damarlarımda hissettim.
Geçmişin kamburunu çoktan söküp attım sırtımdan.
İnsanın insanı öldürdüğü o ilk ânı gördüm, katilin zafer haykırışını, kurbanın korku çığlığını işittim.
Her an uyanmaya hazır o muhteşem dürtüyü bastırmak, insanlığın en masum haline, en saf doğasına dönmemek için yıllarca ihanet ettim kendime. Kendimle birlikte bütün dünyayı da kandırdım. Neredeyse başaracaktım ama bırakmadılar, benim adıma onlar öldürmeye başladılar.
İşte bu yüzden geri döndüm...
Kırlangıç Çığlığı Alıntıları - Sözleri
- Ne dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır, ne de insanlar bu kadar inceliği.
- Biz tacizcileri yakalıyoruz, mahkeme salıveriyor.
- Kadınlar, ama sahiden seven kadınlar, erkeğin güçlü olmasıyla ilgilenmezler. Seni severler, çünkü yüreklerinde bir yere dokunmuşsundur.
- "Allah kimseyi vatansız, yurtsuz bırakmasın"
Kırlangıç Çığlığı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
~104° | Kırlangıç Çığlığı: Merhaba. Daha önce yazar/ahmet-umit'ten kitap/askimiz-eski-bir-roman--178623'ı okumuştum. 2019 yılında piyasaya sürülen bir kitaptı. Ben de geçen yıl okumuştum. Gerçekten hoşuma gitmişti. Nevzat, Ali ve Zeynep üçlüsü, emektar, Evgenia ve Azez ile birlikte hoş bir ortam vardı. Ardından bana bu kitabı önerildi: kitap/kirlangic-cigligi--186387. Konusu oldukça ilginç. 2012 yılında 12 çocuk tacizcisini öldüren bir seri katil, namıdiğer Körebe, 2018 yılında tekrar öldürmeye başlıyor gibi görünüyor. Ancak daha da ilginci bu seri katilin belirli bir ritüele sadık kalması. Körebe kim? Neden çocuk tacizcilerini öldürüyor? Acaba bu kendi geçmişiyle mi alakalı? Uyguladığı ritüelin anlamı da ne? Nasıl oluyor da asla yakalanmıyor? Polisten daima ileride. Herkes, halk, polis ona hayranlık duyuyor. Aslında polisler ''Bizim yapamadığımızı yapıyor.'' diyor. Çünkü bir çocuk tacizcisinin hapishaneye tıkılmaktansa öldürülmesi onlara daha cazip geliyor. Belki de olması gereken budur? İşte bu kitapta buna yönelik bir sorgulama söz konusu. Bu kitapta Aşkımız Eski Bir Roman'dan bir yıl daha geçmişe gidiyoruz. Azez bu ortama yeni katılıyor. Karman çorman bir olay örgüsü var. Birbirleriyle bağlantılı pek çok cinayet. Çocuk istismarı ve Suriyeli sorunu üzerine gidilmiş. İşin içerisine mafya ve hatta organ mafyası bile giriyor. Nevzat ve ekibi uykusuz geceler boyunca tüm sorunları çözmeye çalışıyorlar. O kadar kafa karıştırıcı ki. Çıldırmamak elde değil. Sinirleri bozulunca birbirlerine de dalaşıyorlar. Bir suçluyu anlamaya çalışmak aynı zamanda davranışlarını da onaylamak anlamına mı gelir? Tamam. Bir çocuk tacizcisini buldun. Hapishaneye tıktın. Ardından bir başka çocuk tacizcisini daha hapishaneye tıktın. Bu böyle devam ediyor. Herhangi bir sonuç elde ettin mi? Önce çocuk tacizcilerini bir anlamak gerekmiyor mu? Geçmişlerini irdelemek gerekmiyor mu? Büyük çoğunluğu aileleri tarafından tecavüze uğrayan bu insanlar suçlu olabilir ama aynı zamanda onların da birer kurban olduğunu unutuyoruz. Bunun önüne geçmemeli miyiz? Gelecekte aynı vakalar yaşanmasın diye ailelere eğitim vermek nasıl fikir? Çünkü herkesin bildiği üzere Türkiye'de hemen hemen hiçbir aile çocuğunu olması gerektiği gibi yetiştiremez. Büyük bir baskıyla yetiştirirler. Buna ''aile baskısı'' adı verilir. Kaynağı da ''toplum baskısı''dır. Onlar da böyle gördü. Şimdi çocuklarını da aynı yöntemle yetiştiriyorlar. Erkek ve kadın arasındaki farklılaşmalar da böyle başlar. Hatta babası ya da üvey babası kendisine tecavüz eden milyonlarca çocuk var. Bu çocuklar büyüdüğü zaman onların ağızlarından aşağıdaki alıntıdaki sözcükleri duyacaksın. gonderi/153091153 Biz, ''insanlığın hâlâ ölmediğini'' gösteren YouTube videolarını izleyerek büyümedik mi? Yani böyle bir dönemdeyiz. Her geçen gün insanlıktan ümidimiz kesiliyor. Ara sıra biri iyilik yapınca da video konusu oluyor. Ne kötü değil mi? İşte bu kitapta da insanların ne kadar iğrenç yaratıklar olduğu üzerine gidiliyor. gonderi/153012962 gonderi/153092518 Nevzat'ın kafası karışık. Düşünüyor. Elinde bir seri katil var. Aslında güzel bir iş yapıyor. Polislerin elinden çocuk tacizcilerini tutuklayıp mahkemenin önüne çıkarmaktan başka ne gelir? Zaten mahkeme de salıveriyor! gonderi/152924814 İtiraf edelim. Mahkûmlar tarafından işkence gören çocuk tacizcileri hepimizi mutlu ediyor. İçten içe adaleti onların sağladığını düşünüyoruz. İşte burada da bu işlevi gören bir seri katil var. Çocuk tacizcilerini temizliyor. Düşünüyor. Sonuçta öldürülen de bir insan. Her insan yaşama hakkına sahiptir. Adaleti cinayetle sağlayamayız. Çözüm hukuka bırakılmalıdır. Tabii ki hukuka güvenilebilirse. Duygusallığa kapılıyor. Tecavüze uğrayan ve organları satılan çocuklara odaklanmak yerine bunu yapan suçluların geçmişlerinden dolayı onlara karşı aşırı bir merhamet gösteriyor. Oysa diğerleri ona karşı geliyor. Ali aşağıdaki cümleyi kuruyor. gonderi/153039859 Yani şu anlatılmaya çalışılıyor: Ortada bir çocuk tacizcisi, geçinebilmek için çocuğunun organlarını satan bir aile ya da kendisine çocuk tacizcilerini temizlemek gibi bir görev biçmiş bir seri katil olabilir. Onları öldürmek bir çözüm değildir. Belki hoşuna gider. ''Oh!'' dersin. Yine de cinayet kabul edilemez. Onlar suçlular. Hukuka hesap vermeliler. Tarih boyunca insanlar çeşitli cezalarla korkutuldu. Cehennem denildi. Bir işe yaradı mı? Hayır. Peki suçluları hapishaneye tıkmak ya da öldürmek suç oranlarını azaltıyor mu? Hayır. Bu iş korkutarak olmaz. Geleceğe yönelik hareket etmek gerekir. Onların geçmişleri irdelenmeli. Ailelere eğitim verilmeli. ''Neden?'' sorusu sorulmalı. Bu irdelemeyi yaparken de duygusallığa kapılmak o çocuklara saygısızlık olur. Çünkü duygusallık eleştirel düşünmenin önünde engel oluşturur. Eleştirel düşünmeyle suçluları anlayabilirsin. Ancak duygusallığa kapılırsan onaylamaya başlayabilirsin. İşte bu kitap da ''Onaylamalı mıyız?'' diye soruyor. Aşkımız Eski Bir Roman da gayet güzel bir kitaptır. Okunabilir. gonderi/139649971 Keyifli okumalar! (Kaan Ata Önder)
"Kötülüğe gerekçe uydurmanın manası yok" Severek okuduğum bir kitabı bitirdikten sonra kendimi çok büyük bir boşluktaymışım gibi hissediyorum. Özellikle aşırı sevdiysem etkisinden çıkmam uzun sürüyor. "Alt tarafı bir polisiye roman ne kadar abarttın?" diye düşünebilirsiniz ama şuan söylediklerimde samimiyim. Bir de romanın konusu adeta "toplumun kanayan yarası" olduğu için daha da etkiliyor ve içine çekiyor sizi. Kurbanlarını çocuk tacizcileri arasından seçen Körebe lakaplı seri katilimiz 2012 yılında işlediği on iki cinayetin ardından kayıplara karışmıştır. Beş yıl sonra tekrar öldürmeye başlar ve Başkomser Nevzat ile ekibi katili bulmaya çalışırlar... Polisiye kitaplarda merak duygusu çok önemlidir benim için. Eğer tempo düşükse her ne kadar konusu güzel olursa olsun beni içine çekemez. Fakat bu kitabın temposu yüksekti ve sürekli yeni şeyler oluyordu. Tam katili buldum derken ters köşe oluyorsunuz bir anda ve bence bu çok heyecan verici bir duygu... Bu kitaptan çok önemli bir şey çıkardım: Güven, insanı zayıf kılar. Belki de çok güvendiğiniz bazı insanlar sizi kolaylıkla kandırabilirler. Hiç kimseye "bu öyle bir şey yapmaz" demeyin çünkü herkes herşeyi yapabilir. Bunu çok acı ve çarpıcı bir şekilde anladım. Kitapta kime güvendiysem çoğu pisliğin teki çıktı. Yani dış görünüşe aldanmayın. İyilik ya da kötülük insanın içindedir, yüreğindedir... Yazarın kalemine bayıldım. Güzel bir dili vardı. Hoş bir üslûpla yazılmıştı. Herkesin anlayabileceği kolaylıkta bir o kadar da sizi yormadan okutabilecek kıvamdaydı... Karakterler hakkındaki düşüncelerimi söylemek istiyorum. Başkomser Nevzat'ı çok sevdim tabi ki de fakat biraz fazla iyimserdi ve empati yeteneği çok güçlü. Elbette bunlar harika şeyler ve herkeste olmalı. Lakin "polislik" gibi mesleklerde bu tür durumlar insanı tehlikeye düşürebilir. Zaten başkomserimiz de bunun farkına varıyor ve düzeltiyor (ama yine de söylemezsem içimde kalırdı :)) En çok sevdiğim bir diğer karakter ise Ali oldu. Biraz (Nevzat'ın da tabiriyle) "serseri" ama bence çok sevimli ve kitaba renk katmış. Zeynep de çok güzeldi. Zaten birbirlerine de çok yakışıyorlar. Bu arada kriminoloğumuz Zeynep'in düşünme tarzına ve zekasına da hayran kaldım. Bunu da eklemek istedim... Polisiye aşığı olan herkese tavsiye ediyorum. Okuyun, okutturun! Keyifli okumalar... (Nehir)
Kitabın Yazarı Ahmet Ümit Kimdir?
Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. 1985-1986 yıllarında, Moskova’da, Sosyal Bilimler Akademisi’nde siyaset eğitimi gördü. Şiirleri, 1989 yılında Sokağın Zulası adıyla yayımlandı. 1992’de ilk öykü kitabı Çıplak Ayaklıydı Gece yayımlandı. Bunu Bir Ses Böler Geceyi, Agatha’nın Anahtarı, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir adlı polisiye öykü kitapları izledi. Hem çocuklara hem büyüklere yönelik Masal Masal İçinde ve Olmayan Ülke kitapları ile farklı bir tarz denedi. 1996’da yazdığı ilk romanı Sis ve Gece, polisiye edebiyatta bir başyapıt olarak değerlendirildi. Bu romanın ardından Kar Kokusu, Patasana ve Kukla yayımlandı. Bu kitapları Ninatta’nın Bileziği, İnsan Ruhunun Haritası, Aşk Köpekliktir, Beyoğlu Rapsodisi, Kavim, Bab-ı Esrar, İstanbul Hatırası, Sultanı Öldürmek,Beyoğlu’nun En Güzel Abisi ve Elveda Güzel Vatanım adlı kitapları izledi. Ahmet Ümit’in, İsmail Gülgeç’le birlikte hazırladığı Başkomser Nevzat-Çiçekçinin Ölümü ve Başkomser Nevzat-Tapınak Fahişeleri, Aptülika (Abdülkadir Elçioğlu) ile birlikte hazırladığı Başkomser Nevzat-Davulcu Davut’u Kim Öldürdü? ve Bartu Bölükbaşı ile birlikte hazırladığı Elveda Güzel Vatanım-İttihatçıların Yükselişi adlı çizgi romanları da bulunmaktadır. Eserleri yirminin üzerinde yabancı dile çevrilmiştir. Yazarın tüm yapıtları Everest Yayınları tarafından yayımlanmaktadır.
Ahmet Ümit Kitapları - Eserleri
- Sultanı Öldürmek
- Bab-ı Esrar
- Kukla
- Sis ve Gece
- Sokağın Zulası
- Çıplak Ayaklıydı Gece
- Bir Ses Böler Geceyi
- Masal Masal İçinde
- Başkomser Nevzat: Tapınak Fahişeleri
- Agatha'nın Anahtarı
- Kar Kokusu
- Patasana
- Şeytan Ayrıntıda Gizlidir
- Beyoğlu Rapsodisi
- Aşk Köpekliktir
- Başkomser Nevzat: Çiçekçinin Ölümü
- Kavim
- Ninatta'nın Bileziği
- İnsan Ruhunun Haritası
- Olmayan Ülke
- İstanbul Hatırası
- Başkomser Nevzat: Davulcu Davut'u Kim Öldürdü?
- Beyoğlu'nun En Güzel Abisi
- Elveda Güzel Vatanım
- Kırlangıç Çığlığı
- Elveda Güzel Vatanım-İttihatçıların Yükselişi
- Aşkımız Eski Bir Roman
- Orhan Kemal
- Bir Ses Böler Geceyi / Çıplak Ayaklıydı Gece
- Kayıp Tanrılar Ülkesi
Ahmet Ümit Alıntıları - Sözleri
- “Aman be ! İyi ki parayı kitaba ,musikiye harcamışım .” (Başkomser Nevzat: Davulcu Davut'u Kim Öldürdü?)
- İnsanın bir üslubunun olması lazım. Ama bu kolay kazanılmaz. (Agatha'nın Anahtarı)
- Mavi damlalar toplayın Solgun çiçeklerin rüzgârından Bir tutam gökyüzü, Bir parça deniz Görkemli düşlerimiz kirlenmesin Duvarların pençesindeyken bedenimiz. (Sokağın Zulası)
- Büyüyünce bugünleri hatırla; öfke ve nefreti değil, sevgiyi miras bırak çocuklarına. (Olmayan Ülke)
- "Lafa geldi mi herkes şikayetçi. Fakat bir şeyler yapalım dediğinizde, önce kendi çıkarlarına bakıyorlar." (İstanbul Hatırası)
- "Yine bir sızı var içimde, akşam oldu diye." (İstanbul Hatırası)
- Acıyı bilmeden sevincin anlamını kavrayamayız. (Masal Masal İçinde)
- İnsanın en büyük trajedisi ölümlü olduğunu bilmesidir . (İnsan Ruhunun Haritası)
- "Bu memlekette kadınların eti de, canı da sudan ucuzdur." (Beyoğlu'nun En Güzel Abisi)
- "Kimse iyi dediği birine aşık olmaz..Aşkın iyilikle ilgisi yoktur... " (Aşk Köpekliktir)
- Ey, aradıkça arayacakları çoğalan, buldukça bulacakları çoğalan… (Ninatta'nın Bileziği)
- Yaşam insanoğlu için bir armağan mıdır, yoksa ceza mı? (Masal Masal İçinde)
- ..çünkü şairler aşklarına asla ihanet etmezler. (Aşkımız Eski Bir Roman)
- “Bütün aşklar er ya da geç aynı sonla yüzleşmek zorunda kalmazlar mı?” (Sis ve Gece)
- Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını görüyorum... Kimseye kırgın değilim, dünyadan payıma düşen bu kadarmış, aldım gidiyorum. (Agatha'nın Anahtarı)
- Gerçekler her zaman güzel olmayabilir. Bazen ne kadar az şey bilirsen, o kadar iyidir. (Kavim)
- insan her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. başka çaren olmadığı için katlanıyorsun, ama alışmıyorsun. (Bir Ses Böler Geceyi / Çıplak Ayaklıydı Gece)
- " Şahane bir aşk, çoğu zaman harcanmış bir hayat demektir." (Sultanı Öldürmek)
- " Her dağın kendine göre karı vardı." (Kar Kokusu)
- "Bazı şeyler, hiçbir zaman unutulmaz." (Sultanı Öldürmek)
Editör: Nasrettin Güneş