Kış Bahçesi - Güray Süngü Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kış Bahçesi kimin eseri? Kış Bahçesi kitabının yazarı kimdir? Kış Bahçesi konusu ve anafikri nedir? Kış Bahçesi kitabı ne anlatıyor? Kış Bahçesi kitabının yazarı Güray Süngü kimdir? İşte Kış Bahçesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Güray Süngü
Yayın Evi: Okur Kitaplığı
İSBN: 9786054494057
Sayfa Sayısı: 320
Kış Bahçesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Türkiye Yazarlar Birliği 2011 Roman Ödülü
Mevsimlerden kıştı, soğuktu hava. Çay içtiler karşılıklı, birlikte oturdukları tenha çay bahçesinde. Kış bahçesi diyorlardı artık böyle yerlere. Alüminyum çıtalar arasına gerilmiş şeffaf naylonlarla çeviriyorlardı çay bahçelerinin bazı açık kısımlarını ve çay bahçeleri kış bahçelerine dönüşüveriyordu. Gideceğini söyledi Ahmet orada, bu şehrin kokusuna dayanamadığını, içinde taşıyamayacağı kadar büyük bir nefretin soluk aldığını, gitmekten başka çaresi olmadığını söyledi. Hemen ciddiye aldı Derya, inanmamazlık edemedi, tanıdığı bu yaşı genç ruhu yaşlı adamın gitmekten ilk defa bahsettiği için gideceğini anladığından. Gitmeyecek olanlar, gidemeyecek olanlar bahsederlerdi gitmekten. Gidecek olanlar, konuşmazlardı, yalnızca giderlerdi. O halde gidecekti Ahmet.
Nereye diye sordu Derya, korkarak. Neresi olursa olsun, gitmek artık burada olmamak demektir, bunu düşünmemeye çalışarak.
Cevap vermedi Ahmet. Kendisi de bilmiyordu. Başka insanların olduğu bir yere dedi sadece, o da uzun bir sessizlikten sonra. Buradakiler gibi olmayan insanların yaşadığı bir yere. Öyle bir yer var mı, diye sordu Derya, cevaba inanmaya hazırlayarak kendisini. Öyle bir yer yok, diye cevapladı Ahmet, inceden tebessümü eşliğinde.
Kış Bahçesi Alıntıları - Sözleri
- kalbimi yok etmişim gibi, kaybolmuş gibi, hayaletmişim gibi yaşadım.
- "hiç, " dedim, "seni öyle bir affederim ki, utancından ölürsün. " iyilerin intikamı affetmektir ne de olsa.
- insan kendisini astığı zaman, boğazını sıkan iple boğularak ölmezmiş, boynu kırılarak ölürmüş. ölümün bile kolayını ister can, bu şekilde olması ürkütüyor.
- omuz silktim ve devam ettim hayatıma.
- suratına baktığında kalbindeki acıyı görüyordu. kalbindeki acıyı.. kalbindeki.. var mısın yok yere ağlamaya.
- hep bir şeyler eksik kalıyor.
- bazen doğru cevabı bilirsin ama yine de yanlış cevabı işaretlersin. benim istediğim doğru cevabı hiç tereddüt etmeden, bir kerede verebilmek.
- birini diğerinden daha katlanılabilir, yapılabilir kılan ne?
- başımı bir kez daha salladım ve geride kaldı her şey. her şey dediğinde ne diye sordum kendime. kendim bana, ne diyor bu, der gibi baktı. sırıttım. bu kadar.
- güzeldi bu şehir, yaşayabilirsen, bunu becerebilirsen sana verecek çok şeyi vardı.
- yaşam tüm unsurlarıyla ayakta durup bana sırıtıyor gibi geldi.
Kış Bahçesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
N’olur Derya ben olayım..!: Güray Süngü okumaktan daha zor bir şey varsa o da Güray Süngü romanın sonunu getirmek. Genelde romanlarına ağır bir tempoyla başlıyor sonra çarklı dönüyor. Hatta bazen duruyor. Dönüyor, dönüyor, dönüyor… Ağır ağır dönüyor. Kafamı döndürüyor. Aslında bir film gibi hissediyorum. Her şeyin içindeyim ama kuş bakışı bakıyorum. Seviyorum ama zorlanıyorum bazen. Mesela neden karakterlerine aşk acısını bu denli şiddetli yaşatıyor? Üzülüyorum. Yazık değil mi bu insanlara? Çok komik ama bazen kendimi o kadar kaptırdığım oluyor ki “Of! Sevmezse sevmesin ben severim seni Aziz!” dediğim yerler geldi. Ha ne diyordum Güray Süngü romanı. kitap/dus-kesigi--208655 romanı ile benzer ama -aynı olmayan -hayatları ele almış. Bence yine ve yine güzel olmuş. Okurken keşke Derya ben olsaydım dedim. Aziz zaten Güray bey :)) tam anlamıyla olmasa da o da benim Aziz Çalışkan’ım. Bir de neden “Kış Bahçesi” olduğunu anlamak için baya bir okumak gerekiyor. Meraktan çatlayacaktım. Çünkü kış ve bahçeyle alakasız bir roman. Aslında daha duygusal bir şeyler yazmak istiyordum. İşte tanışma tarihimiz geliyor falan filan tarzında ama biraz daha okuyayım duygusallığı öyle yaparım dedim. Bu arada kitap ödül almış. Ödüllere doymasın benim güzel yazarım ya! (kalp emojisi) Keyifli okumalar dilerim. :)) (perişan sümbüller sarhoş nergisler)
Yazardan okuduğum ilk roman. Daha önce öykü kitabını, yazarın kalemini tanımak amaçlı okumuştum. O zaman da doğru bir seçim yaptığımı düşünmüştüm şimdi de. Artık rahatlıkla yazarın her kitabını alabilirim. Gelelim Kış Bahçesi'ne. Kitapta iki farklı kurgu var. Yazamayan yazarımız Aziz ile hayatının sonuna doğru hayatını sorgulayan Harun'un hikâyesi anlatılıyor. Aziz'in hikâyesi kahraman bakış açısı ile anlatıldığı için zaman zaman anlatıcının gerçekten yazar olduğunu hissettim. Öyle yerlerde öyle cümleler seçmiş ki Süngü cümleyi gerçekten karaktere mi söylüyor okura mı yoksa her ikisine mi belli olmuyor. O yüzden kitabı okurken yazarla sohbet ettiğimi düşündüm. Bu sohbet o kadar zevkli geliyordu ki Harun'un hikâyesi ne olacak diye merak etsem de Aziz'in bölümlerinden hiç sıkılmadım. Harun'un hikâyesi ise insanın kalbini kıracak cinsten. Hayatı yaşamayı unutmuş bir adamın, hayatı yaşamayı unuttuğunu çok geç fark etmesi ele alınmış onun hikâyesinde. Harun öyle bir karakter ki kitap boyunca onun varlığını sorguladım. Sanki Aziz'in kaleminden çıkabilecek bir karaktermiş de öyle biri aslında olamazmış gibi. Onun hikâyesi gerçek olamayacak gibi geliyordu. İnsan kendini bu denli unutur mu?Ama okuyunca bu hikâyeyi etrafımızda belki de Harun gibi binlercesi vardır diye düşünür buldum kendimi. Dışarıda o kadar mutsuz insan var ki... En kötüsü de bu mutsuzluğun sebebini bilememek. Harun'un hikâyesi hüzünlü olduğu kadar insanı silkeleyip düşündürücü de. Onun hikâyesinde, Harun'la birlikte, yaşadığı hayatı sorguluyor insan. Ben gerçekten mutlu muyum? Kendimi gerçekten tanıyor muyum? Olmak istediğim yerde miyim? Bu ve buna benzer soruları sorgulatıyor Harun. Belki doğrudan sormuyor size ama öyle bir cümle ediyor ki o soruları siz sorar oluyorsunuz kendinize. Kitabı çok sevdim. Kullanmadığım kadar post-it kullanmış olabilirim ki ben kolay kolay alıntı seçemem okuduklarımda. Uzun lafın kısası Harun ve Aziz'le tanışmak, okuduğunuzdan edebî zevk almak isterseniz okumanızı öneririm. kitap/kis-bahcesi--141299 yazar/guray-sungu (Bir Türkoloğun Notları)
Orta halli bir yazar olan Aziz in ve yaşlı bir adam olan Harun un, eş zamanlı hikayeleri. Aziz, romanı ve roman yazmayı hayata tercih eden, uzun süre mutlu olamama sorunu olan sorgulayıcı bir yazardır. Yaşadıklarından daha derin daha sonsuz bir şey aramaktadır. Zira küçük yaşta anne ve babasının ona söyledikleri yalan ile yüzleşmiş ve sevgiye küsmüştür. Tek yolu yazarlık yaparak beğeni toplamak ve kibirlenme hakkına sahip olabilmektir. Ancak "o büyük romanın" asla yazamayacak ve o büyük yazar da o olmayacaktır. Hayatına kendi kontrolü dışında giren ve çıkan kişiler haricinde Yalnızdır, kendisini terk eden eski aşkı Hande, hamamböceği Hamit, perdedeki çocuk desenleri ve Derya haricinde. Derya, Aziz in bir okurudur ve bir şekilde yolları kesişmiştir. Aziz ile Derya nın acıları ortaktır, yalnızlıkları benzerdir, tek fark Aziz acılarını dindirmek için yazabilmektedir ancak Hande yazma konusunda yeteneksizdir. Aziz e bir romanında kendini bir kahraman olarak yazıp kendisini ölümsüz yapmasını ister. Ve harun.. Özen gösterilmemiş, hor görülmüş ve sonunda yalnız bırakılmış yaşlı bir adam. Hayatta kendi hariç herkese hak vermiştir. Kendi isteği ile yaptığı tek şey okumak tır. Okudukça daha da yalnızlaşır Zamanla yalnızlığı ile barışır, bir çocukluk anısını ve çocukluk aşkını bulmak için İstanbul a gelir. Samanlıkta iğne arayan Harun için işler iyi gitmeyecektir. Patates yemeği haricinde hiçbirşeye tepki vermeyen Harun un kendi yaşamı ile ilgili de tek bilinçli faaliyeti yine patatesle olacaktır. Harun'un evden ayrılırkenki konuşması, yazarlık, yazma konularında verilen detaylar güzeldi. Arada anlatımın ve ifadenin değişmesi , 3. şahıs konuşmalar, mizahi kelime oyunları olmasa okunması zor bir roman olabilirdi. Uzayıp giden iç konuşmalarda kaybolup gittiğim oldu zaman zaman. Sonlarına doğru kurgu hızlansa da genelde kurgu durağan kaldı biraz. Aziz in hikayesi, Harun un hikayesine göre daha iyi yazılmış gibi geldi bana. Ama Ahmet Derya ilişkisi hatta Ahmet Salih ilişkisi , Aziz Hande ilişkisi, Harun ile ikizler ilişkisi pek oturmamış sanki . Herşeye rağmen "Kalem üstüne yemin ederim" ki iyi yazılmış bir roman. (anil çokugurluel)
Kitabın Yazarı Güray Süngü Kimdir?
1976 yılında İstanbul’un sur içi mahallelerinden Kadırga’da doğdu. İlk öğretime Kadırga İlkokulunda başladı. Çocukluğu Ayasofya ve Sultanahmette geçti. Gedikpaşa’da esnaf olan babası sayesinde çalışma hayatını erken yaşta tanıdı. Üniversiteden mezun olana kadar bütün tatillerini Kapalıçarşı’da geçirdi. Farklı milletlerden, meşreplerden, dinlerden insanların arasında büyüdü. Üniversite eğitimini Uludağ Üniversitesi’nde aldı. İktisat fakültesinde okudu. Mezuniyetinden sonra özel sektörde çalışmaya başladı. 2009 yılına kadar çeşitli sektörlerde görev aldıktan sonra, yayın sektörüne geçti.
Güray Süngü yazmaya Bursa yıllarında başladı. İlk öyküsü 1998 yılında Hece dergisinde yayınlandı. Bugüne dek, Hece, Hece Öykü, E-edebiyat, Ada, Özgür Edebiyat, İtibar, İzdiham, Cafcaf, Hacamat, CF, Edebi Müdahale, Post Öykü, Cins, Muhayyel gibi dergilerde öyküler ve yazılar yayınladı. Öğrenciyken yazdığı ilk romanı Dördüncü Tekil Şahıs 2006 yılında okuyucuyla buluştu.
Düş Kesiği adlı romanıyla 2010 Oğuz Atay Roman Ödülü’ne, Kış Bahçesi adlı romanıyla 2011 Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü’ne layık görüldü. 2014 yılında Deli Gömleği ve Hiçbir şey Anlatmayan Hikayelerin İkincisi kitapları ile Necip Fazıl Hikaye Ödülü’nü kazandı.
2018 yılında 14. Kristal Lale ödüllerinde yılın edebiyatçısı seçildi.
Kitapları;
Dördüncü Tekil Şahıs-Roman, 2006
Pencereden-Roman, 2006
Düş Kesiği-Roman, 2010
Deli Gömleği-Öykü, 2010
Kış Bahçesi-Roman, 2011
Hiçbir şey Anlatmayan Hikâyelerin İkincisi-Öykü, 2012
Köşe Başında Suret Bulan Tek Kişilik Aşk-Öykü, 2014
Mehmet’i Sakatlayan Serçe Parmağı-Roman, 2015
İnsanın Acayip Kısa Tarihi-Uzun Hikaye, 2016
Vicdan Sızlar-Öykü, 2016
İbrahim’in Kaybettiğini Bulmasıdır, 2018
Güray Süngü Kitapları - Eserleri
- Deli Gömleği
- İnsanın Acayip Kısa Tarihi
- Düş Kesiği
- Vicdan Sızlar
- Kış Bahçesi
- Mehmet'i Sakatlayan Serçe Parmağı
- Sayıklar Bir Dilde
- İbrahim’in Kaybettiğini Bulmasıdır
- Hiçbir Şey Anlatmayan Hikayelerin İkincisi
- Köşe Başında Suret Bulan Tek Kişilik Aşk
- Pencere'DEN
- Az Kalan Gölge
- Pencereden
- Dördüncü Tekil Şahıs
- Hiçbir Şey Anlatmayan Hikayelerin İkincisi
Güray Süngü Alıntıları - Sözleri
- Yürümüştüm. Bitmişti... İmza; ölümlü. (Dördüncü Tekil Şahıs)
- Beni herkes anlıyor. Sen yağmuru anlamaya çalış.. (Dördüncü Tekil Şahıs)
- Sen benim hiçbir şeyimsin. Al sana bir yara daha. Görmezsem yoksun. (İbrahim’in Kaybettiğini Bulmasıdır)
- yaşam tüm unsurlarıyla ayakta durup bana sırıtıyor gibi geldi. (Kış Bahçesi)
- bir şeye benzemeye benzemeye insan bir şey olduğunu bir şey olmadığını anlamazmış. böyle sürermiş. (Vicdan Sızlar)
- Gün görmüş adamlar usulünce istemeyi iyi bilirler. (Deli Gömleği)
- İnsan çok leş bir yaratık türü. Atlatamadığı şey yok... (Az Kalan Gölge)
- Güzel neymiş? Güzel, gördüğümüş. Hayır “güzel gördüğün” değilmiş güzel, gördüğümüş. (Sayıklar Bir Dilde)
- Kafan duman olmuş, şöyle sağa sola doğru salla biraz da kulaklarından çıksın duman. Olmaz böyle. Net olacak kafa. Freş hava. Oh mis. (İbrahim’in Kaybettiğini Bulmasıdır)
- Ne demiştin sen; sana kalbimi göstersem yaralarıma hayran olursun... (Düş Kesiği)
- İnsan kibirli, artist, gösteriş budalası ve mal mülk düşkünüdür. İnsan düşkünse düşüktür. Düşükse düşmüştür. Düşmüşse düşenin dostu olmaz, seyircisi olur. İnsan seyredicidir. İnsan adeta insan değildir. (İbrahim’in Kaybettiğini Bulmasıdır)
- Hayat daha zor artık. (Pencereden)
- Bir gamlı hazanın seherinde Israra ne hacet, yine bülbül? (Sayıklar Bir Dilde)
- İnsanca diye bir dil var, kimseler konuşamıyor. (İbrahim’in Kaybettiğini Bulmasıdır)
- Belki de ben delirdim. Belki de ben delirmedim, zaten deliydim. (İnsanın Acayip Kısa Tarihi)
- Bu garip. Allahın garibi. -Bütün garipler Allah'ındır. Hamdolsun. (Vicdan Sızlar)
- "Müziği duymayanlar, dans edenleri deli sanmaya devam ediyordu." (İnsanın Acayip Kısa Tarihi)
- Haddini bilmeyene haddi bildirilir de kendini bilmeyene ne bildireceksiniz... (İnsanın Acayip Kısa Tarihi)
- Bende bakılacak bir şey varsa o da kusurdur,bakılacaksa ona bakılsın. (Köşe Başında Suret Bulan Tek Kişilik Aşk)
- Çünkü ne öncesinde ne sonrasında hiçbir günüm değil, hiç bir anım o an kadar güzel olmadı. Bir insanın hüznü, hüznüyle gögelenmiş yüzü, bir diğerinin cenneti olabiliyordu demek. (Hiçbir Şey Anlatmayan Hikayelerin İkincisi)