diorex

Kız - O. Henry Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kız kimin eseri? Kız kitabının yazarı kimdir? Kız konusu ve anafikri nedir? Kız kitabı ne anlatıyor? Kız PDF indirme linki var mı? Kız kitabının yazarı O. Henry kimdir? İşte Kız kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 21.07.2022 16:00
Kız - O. Henry Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: O. Henry

Çevirmen: Zeynep Avcı

Orijinal Adı: Girl (1910)

Yayın Evi: Helikopter Yayınları

İSBN: 9786055819385

Sayfa Sayısı: 118

Kız Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Öykü okumaya başladığım ergenlik yıllarında sürprizler yaşamak ne güzeldi. Gerçek hayatta zor yaşanan sürprizleri O. Henry'den öğrendim, hayatın doksan derece dönebileceği umuduna da o zaman kapıldım herhalde. On yaşımdayken öğretmenim Saime Hanımın verdiği, Varlık Yayınlarından çıkan Yanlış Tahmin kitabı sanıyorum okuduğum ilk O. Henry öykülerini içeriyordu. Asıl adının William Sydney Porter olduğunu, alkolün onu 40'lı yaşlarının sonunda bu dünyadan alıp götürdüğünü öğrendiğimde ise şaşa kaldım. Bizi güzel sürprizlere alıştıran O. Henry'nin en acı şaşırtmacasıydı bu. Meraklanıp hayatını araştırdım. Meğer hapislere girip çıkmış, meğer küçücük yaşta annesini yitirmiş, meğer öykülerindeki neşeli hava hayatına değil düş gücüne aitmiş. Öykülerini çevirirken başka bir şey daha öğrendim: İnsanları çok seviyormuş, insanlara inanıyormuş, insanlara umudunu hiç yitirmemiş. Bunca yıl unutulmamasına, her kuşaktan okura hitap edebilmesine şaşmamak gerek.

-ZA

Kız Alıntıları - Sözleri

  • “Başımdaki saçların sayısı bellidir belki ama kimse sana olan aşkımın ölçüsünü bilemez.”
  • “Beklemekten yoruldum. Düşünmekten yoruldum. Her şeyi bırakıp şu zavallı, yorgun yapraklar gibi aşağı doğru yelken açarak gitmek istiyorum.”
  • Yeni bir Dante çıksa da çoraplı ayaklarını uzatıp evinde oturan bir adama layık bir cehennem köşesi terennüm etse. Bağları ya da görevleri yüzünden tahammül etmek zorunda kalan sabır taşı gibi kadınlar yeni bir terennüme layık değil mi?
  • Düzen bizi baston yutmuş gibi kaskatı yetiştirmiştir. Yolumuza devam ederiz ve günün birinde, can sıkıcı bir hayatın sonuna geldiğimizde, romantizm diye yaşadığımızın bir ya da iki evlilik, kilitli çekmecede saklanan gelin buketi, buharlı bir radyatörle ömür boyu süren kan davasından ibaret, son derece ruhsuz bir şey olduğu kafamıza dank eder.
  • “Güldüğünde tüm dünya güler seninle, ağlarsın onlar güler yine de.”
  • Bunun manevi anlamı hayatın hıçkırıklar, burun çekmek ve tebessümlerden oluştuğuna inanmayı yönlendirir insanı; baskın olanı burun çekmektir.
  • “Bunca şey öğrendin de neye yaradı? Senin için bir lanet, dostların içinse can sıkıntısı olmaktan başka?”
  • O avını yutan bir anakonda ya da yere düşünce serilip yatan bir ağaç gibiydi, bineceği tramvayı yakalamış bir adamdı.
  • Bana ömür boyu katlanmasını, terliklerimle pipomu her gün akşama kadar arasam da bulamayacağım bir yerlere kaldırmasını istiyordum.
  • Tıbbın icap ettirdiği her şeyi, elimden geldiği kadar yapacağım. Ama ne zaman bir hastam cenazesinde kaç araba olacağını saymaya başlarsa ilaçların şifa verici güçlerinin yüzde elli azaldığını düşünürüm.
  • Gençliğin kederiyle geçkinlerinki arasında fark vardır: gençliğinki biriyle paylaşılınca hafifler ama ileri yaşlardakiler içlerinden ne kadarını atsalar da hüzün aynen kalır.
  • Hayatta çeşitli ahmaklar vardır. Şimdi lütfen herkes adı okunup ayağa kalkması söylenene kadar yerinde bekleyebilir mi?
  • Billy " Yalancının tekisin ! " diyor. " Korkuyorsun. Güneş doğarken yakılacaksın ve oğlan bunu gerçekten yapar diye korkuyorsun. Bir kibrit bulsa yapar da. Ne korkunç, değil mi, Sam ? Bunun gibi bir iblisi geri almak için para verecek biri çıkar mı sence ? "
  • Yıllardan beri böyle bir sessizlik duymamıştım. Mutlak bir sessizlikti. Uyku! Bir yıldızın göz kırpışını ya da sivri uçlu bir otun uzadığını duysam uyuyacakmışım gibi geliyordu.
  • Birlikte yolun kıyısındaki ağaçların altında küçük bir yürüyüşe çıktık. Gecelik istirahatleri için sırtlarına soylu mor giysilerini geçirmekte olan dağları seyrettik.

Kız İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Demek 2016'ya bu kitapla veda etmek nasipmiş. Çehov 'u darbe girişiminden bir gün önce okumuştum ilk kez. O'Henry'yi de çok soğuk bir yılbaşı günü, rahmanlar sahilinde, günlerdir aç kalmış gibi ağlayan kedilerin, martı seslerinin arasında, Yalova ve diğer bütün karşı kıyı, her yer kar kaplı ama tertemiz bir gökyüzünün altında uzanmış yatarken okudum. İlk kez okuyacağım için bir anlamda zar atmak gibiydi, elbette adını duymuştum yazarın ama bana Çehov gibi sevgi hissettirecek, anlatımından karakterlerine dek Çehov izleri bulunan, insana tebessüm eden bir yazar okuyacağımı kimse söylememişti, ben de durup düşünmemiştim bir an için. Daha ilk hikâyede ağladım. Bir sonraki hikâyede güldüm. Bir diğerinde etraftakiler adam delirdi diyecekler diye korkmadım değil ama kahkaha atıyordum. Korkunç olaylarla geçen 2016'nın son güzelliği olsun bu bana. Dünya cehennem gibi bütün kötülerin savaş alanıyken; insan, hayvan ya da ağaç biz bütün masum ve mazlumların ah edişleri göklere ulaştı...ölen ölene..giden gidene. Bütün bir seneyi düşündüğümde kitap yapraklarının güzel kokuları ve bana hatırlattıkları, anılarımdan kopup gelen nice güzellikler bir kenarda boynu bükük bekliyor, çünkü Sefer'in öldüğünü ya da Selçuk 'un toprak altında kaybolup giden bedenini düşününce, ya da nice güzel masum canın sokakta yok olduğunu gördükçe, şu hayat denen keşmekeşin içerisinde debelenen bizler bir vatan-i aslî hayali ya da ümidiyle bir an önce gitmeyi dilerken içimizden sessiz, kitaplar ve yine edebiyat işte, bir teselli gibi önümüzde uzanıyor ve kitap yaprakları çevrildikçe, bizi kötülükten koruyan bir şefkat kucaklaması gibi o rüyanın içine savruluveriyoruz. Bu sitenin en önemli özelliklerinden birisi, benim için, aklıma gelmeyen bir şeyin gerçekleşmesini sağlamak oldu..çünkü ben burada yaşadığımı düşünüyorum. Sadece okumak değil; konuşmak ve söylemek, hayatımın akıp gidişini, çok meçhul de olmayan bir gelecekte bitişine dek bekleyişimi de anlatmak için de buradayım ve anlattıkça hayat boyu biriktirdiğim her ne ise onu anlatabildiğimi ve bunu yapabildiğimi, burada kendim gibi olabildiğimi görüyorum ve bu bana büyük bir keyif veriyor. Dışarda, dünyada olduğu kadar burada da yaşadığımı düşünüyorum. Tek başıma okuduğumu düşünmüyorum çünkü, bu kalabalık hissi bana çok iyi geliyor..Faruk Duman'ın büyülü ormanını burada arşınladım kitaptan kitaba, burada tanıdım Çehov'u, Conrad'ı bir kez daha burada okudum. Okuma geçmişim kendi tarihime karıştı, aldığım edebi lezzetin arttığını hissettim. Burada yüzünü görmeden, sesini duymadan sevdiğim kitap dostlarım oldu. Belki de burası Duman'ın anlattığı o büyülü ormanın bir parçasıdır bir yandan da...ormana girip kaybolanlara yol gösteren o parsın gölgesi buralarda da vardır belki...olamaz mı? Her yeni yazar bir olasılık gibi seriliyor önümüze. Bunca kötülüğe, bunca insan olamamışın dünyaya duyduğu şehvete karşı ille de edebiyat diyen bizler, burada yaşayanlar, edebiyatla büyüyen bizler, biz yalnızlar onlar kadar güçlü değilsek de zayıflığımızla hayattayız ve kitaplarımızla, hüsn-ü sabırla sabrediyoruz. Dışarıdaki korkunç soğuğun, artık geceleri gelmemeye başlayan elektriğin, otuz beş sene öncesi hatırası mumların ve karanlığın arasında, herkes ve herşey artık savaşırken ümitle yaşamaya çalışıp, birbirimize ve bizim gibi olabilecek nice diğerlerine "iyiki edebiyat var" diye fısıldıyoruz, "iyiki edebiyat var". İyiki edebiyat var... (CemCBG)

Icinde kisa kisa cesitli hikayeler bulunan klasik bir O.Henry kitabi. Uzun soluklu roman okumayi sevmeyenler icin ideal bir kitap olabilir. Her hikaye yaklasik 3 -4 sayfa suruyor ve hepsi de sasirtici , anlamli ve ders cikarilicak nitelikte hikayeler. Herkese tavsiye ederim. :) (İrem)

O. Henry nin "Kız" adlı öykü kitabı hikaye sevmeyenlerin bile sevebileceği tarzda yazılmış 13 kısa öyküden oluşmaktadır. Genel itibari ile hikayeler ters köşe yapan cinstendi eğlenceli, vurucu, yormayan... Harlem'de Bir Trajedi, traji-komik 1olay  kadınların ideali durum :-)))), Son Yaprak dökülen son yaprağın yaşamı etkilemesi 1az üzücüydü, Nabzınıza Bakayım, neyin tedavi edeceğini bilemediğimiz durumlar, Cümle Alemi Akraba Eder, romatizmanın ortak dili ile hırsızlığı dize getiren :-)))), Kont ve Düğün Konuğu, aşk çaresizliğinin yaşattıkları, Kalpler ve Eller kimin bilemeyiz, Kaknüs, etiketin anlamının anlatıldığı çok güzel ters köşelik hikayelerdi. Kesinlikle herkesin çok seveceği (hikaye kitabı okuyamayanların bile yani ben :-))) 1 hikaye kitabı, tavsiyemdir... (Ayşe...)

Kız PDF indirme linki var mı?

O. Henry - Kız kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kız PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı O. Henry Kimdir?

O. Henry, (d. 11 Eylül 1862, Kuzey Carolina – ö. 5 Haziran 1910, New York) ABD'li yazar William Sydney Porter'ın takma adıdır. Yazar özellikle yazdığı öykülerin şaşırtıcı sonları ile ünlüdür.

Yazar, Kuzey Carolina'da Greensboro kasabasında doğdu. Doğduğunda aldığı ikinci ismi Sidney'in yazım şeklini 1898 yılında Sydney olarak değiştirdi. Fizikçi olan babası Dr. Algernon Sidney Porter (1825-1888); annesi ise Mary Jane Virginia Swaim Porter (1833–1865) idi. Babası ve annesi 20 Nisan 1858 yılında evlenmişlerdir. William üç yaşındayken annesini veremden kaybetmiş ve ardından babasıyla birlikte babaannesinin yanına taşınmıştır. Çocukluk yıllarında Porter, klasiklerden ucuz romanlara kadar herşeyi okuyordu.

1876 yılında Porter, halası Evelina Maria Porter'nın ilköğretim okulundan mezun oldu. Daha sonra Lindsey Street Lisesi'ne kaydını yaptırdı. Halası ona on beş yaşına kadar vasilik etti. 1879'da, amcasına ait bir eczanede çalışmaya başladı. 1881'de on dokuz yaşında eczacılık ruhsatı aldı.

1882 yılının Mart ayında Porter, Dr. James K. Hall ile birlikte Texas'a taşındı. Bir mandırada toplam yedi yıl çalıştıktan sonra emlakçılık ve proje ressamlığı yaptı. Evlendikten sonra hesaplarında bulunan bir yolsuzluk nedeniyle işine son verildi. Evlendiği eşini de annesi gibi verem nedeniyle yitirdi. Yerleşmek üzere gittiği Houston'da Houston Post gazetesinde çalışmaya başlayan Henry, hakkında açılan davaya girmeyerek Honduras'a gitti. Eşinin rahatsızlanması üzerine iki yıl sonra dönerek yargıç karşısına çıktı. Kaçması nedeniyle üç yıl fazla ceza alarak Colombus cezaevinde hapsedildi. Buradaki bir gardiyanın isminden edindiği takma adıyla öyküler yazmaya başlayan O. Henry, cezaevinden çıkınca Pittsburg'a gitti.

1902 yılında bir yayınevinin çağrısı üzerine New York'a yerleşti. Orada bulunduğu süre içerisinde 381 adet kısa hikâye yazdı. New York World Sunday Dergisi için haftada bir hikâye yazmaya başladı. Hikayelerindeki ilginç sonlar okurları tarafından beğeniyle karşılandı. Porter 1907 yılında North Carolina'yı ziyaret ettiğinde karşılaştığı çocukluk arkadaşı Sarah (Sallie) Lindsey Coleman ile evlendi. Yazar, dergilerde yayınlanan öyküleriyle gösterdiği başarıya rağmen aşırı alkol alıyordu. Bu nedenle 1908 yılında sağlığı kötüye gitmeye başladı. Bu durum yazdığı öykülerde de etkisini göstermiştir. Eşi Sarah onu 1909 yılında terk etti. 1910 yılında yazar, kalp büyümesi ve şeker hastalığının da etkisiyle karaciğer sirozundan hayatını kaybetmiştir.

Yalın dili, yayımlandığı çağı yansıtması, özentisiz kalemi ve doğal anlatımı nedenleriyle Amerikan edebiyatının en güçlü öykü yazarlarından biri olarak bilinen O. Henry'nin yapıtları, 1901 yılından sonra 10 cilt olarak yayımlanmıştır.

O. Henry Kitapları - Eserleri

  • Yaşamak Güzel Şey
  • Noel Hediyesi
  • Son Yaprak
  • Öyküler
  • Sevgi Pusulası
  • Kadına Güvenmeli mi?
  • Yaşam Dönemeçleri
  • Kız
  • Dünya Vatandaşı
  • Kalpler ve Haçlar
  • Yeşil Kapı
  • Öyküler 2
  • Yanlış Tahmin
  • O. Henry
  • Anadan Doğma Diktatör
  • Yaşayan Görür
  • Kaktüs
  • New Yorkers
  • The Ransom of Red Chief
  • Bilgiyle Gelen Mutluluk
  • Kızıl Şefin Fidyesi
  • The Gift of the Magi and Other New York City Stories
  • Bolivar İki Kişiyi Çekemez
  • Bir Aşk Hizmeti
  • New York'u Nasıl Sevdi?
  • Polis ve İlahi
  • A Poor Rule Stage 2
  • Katmerli Sahtekar
  • One Thousand Dollars and Other Plays
  • One Thousand Dollars and Other Plays
  • Ayakkabılar
  • O. Henry's Selected Short Stories - Stage 4
  • Pinti Âşık
  • Borsacının Aşkı
  • The Gift of the Magi and Other Stories
  • Reis Kara Kartal
  • Kuklalar
  • The Ransom of Red Chief
  • 100 Selected Stories
  • The Last Leaf and Other stories
  • Harlem'de Bir Trajedi
  • Gurur ve Samur

O. Henry Alıntıları - Sözleri

  • Karısı onun varlığına öylesine sızmıştı ki, ciğerlerine çektiği nefes gibi... vazgeçilmez ama belirsiz olmuştu. (Harlem'de Bir Trajedi)
  • “…saç bantları da kadınsılığın mütevazı, kişiliksiz, sıradan süsleridir ve hiçbir hikâye anlatmazlar.” (Borsacının Aşkı)
  • "Düşünmekten Yoruldum. Her şeyi bırakıp o zavallı yorgun yapraklardan biri gibi süzüle süzüle gitmek istiyorum." (Son Yaprak)
  • Mayıs ayında Aşk Tanrısı oklarını gözü kapalı fırla­tır. (Anadan Doğma Diktatör)
  • Bill, "Jeff, sen akıllı ve okumuş bir insansın." dedi bir gün. "Yalnızca bilimin temellerini değiL hayatın gerçeklerini ve değerlerini de çok iyi bilirsin. " "Çok doğru." dedim. "Ve bundan hiç de pişman değilim. Ben kültürü bedava yapıp da değeri_ ni düşürenlerden de değilim. Söyle bakalım, insanlık için hangisi daha yararlıdır: Edebiyat mı, yoksa at yarışı mı?" "Şey... At yarışı ... Yani şairler ve büyük yazarlar elbette." "Tamam. Peki, o halde maliyenin ve iyilikseverliğin o parlak zekalıları bizleri neden kütüphanelere bedava sokuyorlar da, at yarışianna girerken ikişer ​dolarımızı kesiyorlar? Kendi kendini yetiştirme ile düzensizlik iki yollu değerlerinin halk kitlelerine aşılanması bu mu?" (Anadan Doğma Diktatör)
  • "Talih bazen yüzüne gülmek için senden rüşvet bekler." (Pinti Âşık)
  • Endişe ve fazla çalışmak yüzünden beyin pıhtılaşıyor. (New York'u Nasıl Sevdi?)
  • "...asil kızgınlığı kendineydi! Çünkü önünde açılan bu yeni çukura balıklama atlamaya, daha da dibe vurmaya hazır olduğunu biliyordu." (Pinti Âşık)
  • Fakirliği, aşkı ve savaşı bilmeyen biri hayatın tüm lezzetlerini tatmamış demektir. (Kızıl Şefin Fidyesi)
  • Aşk, Shakespeare'in dediği gibi, kendisinden besleniyor olabilir. (Borsacının Aşkı)
  • Aşkın, yirmi dokuz yıllık yaşamında ilk kez gelip onu bulduğunu biliyordu. (Pinti Âşık)
  • “…koku, ne zamandan beri insanı çağıracak bir sese sahip olmuştu ki?” (Borsacının Aşkı)
  • “Gerçek aşkın olduğu yerde zenginliğin lafı bile olmaz. Aşk her şeyden güçlüdür.” (Noel Hediyesi)
  • Talih bazen yüzüne gülmek için senden rüşvet bekler. (Pinti Âşık)
  • "Hayat hıçkırıklar, burun çekmeler ve gülümsemelerden ibarettir." (Son Yaprak)
  • Tıbbın icap ettirdiği her şeyi, elimden geldiği kadar yapacağım. Ama ne zaman bir hastam cenazesinde kaç araba olacağını saymaya başlarsa ilaçların şifa verici güçlerinin yüzde elli azaldığını düşünürüm. (Kız)
  • “Uyduruk komodinin üzerine saçılmış yarım düzine kadar saç tokası vardı - kadın cinsinin bu ağzı sıkı, ayrılmaz dostları; cinsiyeti dişi, ruh hali sonsuz, zaman ötesi sırdaşlar.” (Borsacının Aşkı)
  • Bakmaktan bıktım. Düşünmekten bıktım. Her şeyden elimi eteğimi çekip şu yorgun yaprakların bir teki gibi uçuşarak düşmek istiyorum. (Son Yaprak)
  • Aşk, Shakespeare'in dediği gibi, kendisinden besleniyor olabilir. (Borsacının Aşkı)
  • "Mecazi olarak -en azından öyle diyelim- bazı insanlar Gögüs, bazıları El, bazıları Kafa, bazıları Kas, bazıları Ayak, bazıları ise yük taşıyacak Sırt'tır. Hetty bir Omuz'du. Sivri ve sertti omuzları belki, ama hayatı boyunca insanlar hem gerçek, hem mecazi anlamıyla başlarını onun omzuna yaslamış, dertlerinin tamamını veya yarısını orada bırakmışlardı." (Yaşamak Güzel Şey)

Yorum Yaz