diorex
Dedas

Kök Tengri'nin Çocukları - Ahmet Taşağıl Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kök Tengri'nin Çocukları kimin eseri? Kök Tengri'nin Çocukları kitabının yazarı kimdir? Kök Tengri'nin Çocukları konusu ve anafikri nedir? Kök Tengri'nin Çocukları kitabı ne anlatıyor? Kök Tengri'nin Çocukları PDF indirme linki var mı? Kök Tengri'nin Çocukları kitabının yazarı Ahmet Taşağıl kimdir? İşte Kök Tengri'nin Çocukları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 15.05.2022 03:00
Kök Tengri'nin Çocukları - Ahmet Taşağıl Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Taşağıl

Yayın Evi: Bilge Kültür Sanat

İSBN: 9786055261658

Sayfa Sayısı: 352

Kök Tengri'nin Çocukları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türkler... Esir düştüler, savaştılar, barıştılar... Uzak Asya'dan Akdeniz'e kadar uçsuz bucaksız bir coğrafyaya yayıldılar. Devletler kurdular, devletler yıktılar. Çin'e aman vermediler. Birçok farklı isimle anıldılar, farklı dinlere inandılar. Çok büyük bir medeniyet yarattılar. Başka medeniyetlerin yükselmesine katkıda bulundular. Hepsi de masmavi Gökyüzünün (Gök-Tanrı'nın) altında buluştular.

Türkler kimdir? Nereden gelirler? Hangi dinlere inanırlar? Tarihleri ne zaman başlar? Nasıl teşkilatlandılar? Ve en önemlisi nasıl bu kadar başarılı oldular?

Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, bu kitabında yukarıdaki soruların ışığında Orta Asya'dan Avrupa'ya kadar yayılan Türklerin İslamiyet öncesi tarihlerini bütüncül bir şekilde okuyucuya sunuyor. Karmaşık gibi görünen bir tarihi yalın şekilde anlatan, örneği az rastlanır bir çalışma...

Kök Tengri'nin Çocukları Alıntıları - Sözleri

  • Bilindiği gibi Türk adı 542 yılında tarih sahnesinde yer alan, 552'de bağımsızlığını ilan eden Gök Türk (Kök-Türk) Devleti'yle resmi bir kimlik kazanmıştır. Aslında bu devletin adı Gök (Kök)-Türk degil Türk idi ve bazen iki heceli "Türük" şeklinde yazılıyordu. 19. yüzyılın sonunda bazı Türkologları teklifiyle ilim âleminde kabul görüp Gök Türk (Kök Türk) şekliyle yaygınlaşmıştır.
  • Bilindiği gibi Gök- Türk Devleti'nin asıl adı Türk Devleti'dir. Türk adı resmi devlet adı olarak kullanıldığı gibi örgütlenme ve sosyal sistem açısından kendisinden öncekilerin somut bir devamı ve sonraki bütün Türk devletlerinin özeti gibidir.
  • Hunların savaş zamanlarında yağmurun yağması en çok çekindikleri konudur. Çünkü, yağmurun yağması ile yaylar işlemez hale geliyordu. Hunlar bu yüzden gece seferlerinde dolunay zamanını beklerlerdi.
  • Avrasya coğrafyasında kurulmuş olan bütün irili ufaklı tüm Türk devletlerinde Gök- Türk tarihinin izleri bulunur.
  • Hun mimarisi denince akla çadır ve kurganlar gelmektedir. Kurganlar, çadırlar ve yavaş yavaş ortaya çıkan diger mimari unsurlar sonraki devirlerde ki Türk mimarisinin kaynaklarının oluşturmaktadır.
  • Hunlarda hükümdarlık unvanı olarak Shan yü (orijinal okunuşu Ch'an yü) kullanılmaktadır. Sonsuz yüce genişlik anlamlarına geldiği şeklinde fikirler olsa da kesin sonuca varmak imkansızdir. Burada kelimenin Türkçe okunuşu olan "şanyü" tercih edilmiştir.
  • Hun kanunlarında bir kişi eğer adam öldürmek maksadıyla bıçağını sıyırırsa idam edilir. Hırsızlık yapanın mallarına el konulur. Bir suçluya hafif bir ceza verilecekse bir uzvu ezilir Ağır ceza verilecekse idam edilirdi. Hapis müddeti on günü geçmezdi. Mahkûmların sayısı ancak, birkaç kişidir. Hun sosyal hayatımı düzenleyen kanunlar, Çin'deki gibi karışık ve zor uygulanır değil, kısa ve kesin hükümlerdi. Cezaların ağır olması caydırıcı gücü ve milletin erdem sahibi olmasını, suçluların sayısının çok az olması sonucunu doğuruyordu. Bu konuyu Çin kaynakları "mahkûmların sayısı ancak birkaç kişidir" ifadesiyle açıklarlar.
  • Tabii ki bozkırda yaşamak çok zordu. Vahalarda, verimli arazilerde yaşamanın kolaylığı ve getirdiği ekonomik zenginlik bozkırda yaşayan toplulukları her zaman cezbediyordu.
  • Bozkır kültürünün kendine has bir sanat anlayışı vardır. Bu anlayış bir çok eserler vermiştir. Tahta oymacılığı, maden işçiliği bölgelere göre gelişme imkânı bulmuştur. Bunun yanında ortaya çıkan bir bozkır sanatı vardır ki, hayat şartlarına uygun olarak ve hayvanlarla yakın ilgisinin etkisi ile kemer tokaları, kılıç, hançer kabzası, diğer süs eşyası ve at koşum takımı gibi taşınabilir malzeme üzerine işlenmiş, pars, kaplan, kurt, yırtıcı kuş, geyik, at, koyun keçi ve benzeri hayvanların birbirleri ile mücadeleleri ile meydana gelen Hayvan Üslubu (Animal Style) ürünleridir. Bunlar gümüş, demir ve tunç gibi maden ve bunların alaşımlarından meydana getirilen nesnelerden oluşmaktadır.
  • Hun ölüm ve mezar geleneklerinin en belirgin örneklerini kurganlar oluşturmaktadır. Kökü Türkçe 'korumak fiilinden gelen Kurgan (Korugan) kelimesi aslında daha sonraları 'şehir' veya 'kale' anlamlarına da gelmiştir. Bununla birlikte toprak altındaki mezar yapısının üstündeki koruyucu taş ve toprak yığınına da yukarıdaki anlamdan ötürü kurgan denilmiş; bu isim daha sonra tümülüs görünüşündeki mezarlara ad olmuştur.
  • Kaynaklardan anlaşıldığına göre Hunların inanç sistemi şu üç noktada toplanıyordu: 1) Tabiat kuvvetlerine inanma, 2) Atalar kültü, 3) Gök Tanrı dini. Aslında genel olarak bakıldığında tüm bozkır topluluk ve devletlerinin inanç sistemleri buna uygun gelişmiştir. Bu bağlamda Hunların inanışlarının bozkırda doğan inanç sisteminin ilk tipi sayabiliriz.
  • Gök Türk Devleti'nde savaşırken ölmek büyük bir şerefti, hasta yatağında ölmek istenmezdi.
  • 445'te Bleda ölünce yerine Attila tek başına Hun İmparatorluğu'nun hakimi oldu. Artık iktidarının zirvesine ulaşarak, o devir Asya ile Orta Avrupa'nın tek hakimi durumuna yükselmişti. Ona karşı koyacak hiçbir kuvvet kalmamıştı. Bunun psikolojik belirtisi olarak savaş tanrısı Ares'in uzun zamandan beri kayıp olduğu düşünülen kutlu kılıcını bir Hun çobanı bularak Attila'ya getirdiği söylentisi yerli Avrupa toplumları arasında yaygınlaşmıştı. O devir inanışına göre Ares'in kutlu kılıcının Attila'nın eline geçmesi artık yeryüzüne hükmetme yetkisinin Tanrı tarafından ona verildiğinin işareti sayılıyordu. Sadece psikolojik açıdan değerli olan bu söylenti Avrupa'da 20. yüzyıla kadar Attila'nın ününün ulaşmasını sağlamıştır.
  • Kitleler halinde başka alanlara kaymak çok önemli tarihi sonuçlar doğurmuştur.
  • Hunlar savaşta esir ettikleri insanları toprağı işlemekte kullanıyorlardı. Toprağı işlemeyi bilen Çinlilerin bu işte kullanılmaları Hunlar için faydalı idi. Ancak, bazı esirlerin hayvan çobanı olarak kullanılması da mümkündür Hunlara esir düşen bazı Çinli generallere çok iyi davranılmış, üstelik emirlerine ordu verilmiştir. Hunlar savaşlarda ya da başka şekilde esir alınan kişileri kabiliyetlerine göre değerlendiriyorlardı.

Kök Tengri'nin Çocukları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ders kitabi kivaminda ancak faydali bir eser. Tarih , yer ve kisileri tek tek sayarak kronolojilik siraya sadik kalarak mo 3 bin yildan ms bin senesine kadar detayli anlatiyor. ( maalesef ki her Türk yazar gibi devletlerin sona ermesini ya basiretsiz yõneticilere ya da yasanilan kitliga bagliyor) (Murat Gür)

İslamiyet Öncesi Türk Tarihi: İslamiyet öncesi Türk tarihine merak salan kim varsa soluğu Ahmet Taşağıl’da alıyor. Ben de öyle yaptım. Üslup bakımından çoğu tarihçiden azade olan Taşağıl, milattan önce-milattan sonra gidip gelmemize sebep olup zihnimizi zorlasa da, öğretiyor. (Sefer Can KARAMAN)

Kök tengrinin çocuklarını tarihi seven ve dalında en iyi yazarları takip eden bir arkadaşımın önerisi üzerine almıştım. Kök tengrinin çocukları Orta Asya’da kurulan Türklerin islamiyete kadar olan tarihini medeniyetlerini, boylarını, yaşadıkları coğrafya,iklim,sosyal hayatları, diğer medeniyetlerle olan siyasal ilişkileri, ekonomileri, dinlerini, kültür ve sanat üzerine bıraktıkları kalıntıları anlatan bir kitap. Okumam bir-iki ay kadar uzun bir süreyi aldı. Zira dili anlatımı ve içerdiği bilgilerle akademik bir ürün ve bazı üniverstelerde ders kitabı olarak işlenmekte. Kitabın hazırlanışında Çin kaynaklarından çokça faydalanılmış. Zaten bu konuda en büyük kaynak Çin arşivleriymiş. İsimler çince olduğundan birbirine çok benziyor ve bazen akıl yorabiliyor. Eğer Orta Asya tarihine ve Türklere ilginiz yoksa kitabı okurken sıkılabilir kavram karmaşası yaşayabilirsiniz Mete Han'ın ve Kürşad'ın (Çin kaynaklarında ki ismiyle Chie-shih-shuai) hikayelerini kaynaklardan doğrudan yapılmış çevirileriyle okumak ayrı bir tattı benim için. Kitabın her sayfasını okurken o anı yaşayıp tarihin içinde kaybolmak, özüne dönüp yeniden yaşamak gibiydi.. “Türkler kimdir? Nereden gelirler? Tarihleri nasıl başlar? Neden Türk Dünyası diye çok sayıda halk topluluğunun oluşturduğu bir millet grubundan bahsedilir? Sibirya'nın güneyindeki Sayan Dağlarında yaşayan Tuvalı ile Anadolu Dağlarında yaşayan bir Türk karşılaştıklarında neden birbirine benzer dil konuşurlar? Neden Tanrı Dağlarındaki yer isimleri ile Türkiye'deki yer isimleri benzerlik gösterir? Bu soruların cevabı İslam Öncesi Türk Tarihinde gizlidir." diye başlayan bir kitap.. Türk diye bir şey yoktur diyenlere tokat gibi bir kitap. Tarihi sadece Talas savaşıyla başlatanlara yanıt veren bir kitap. Okul sıralarında okuyup okutulabilecek en iyi Orta Asya tarihini anlatan ayrıca Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk tarihini araştırma ve öğrenme bu uğurda geçmişini ve Türklüğünü bilen nesiller yetişmesi amacına ışık tutan bir kitap. Bozkırın çocukları. Gök'ün Gururlu Çocukları.. Töresine ve özgürlüğüne bu kadar sahip çıkan bir milletin varlığı. Her zaman dediğimiz gibi “Ne mutlu Türk’üm diyene!” (Leyla Oksanca Bozel)

Kök Tengri'nin Çocukları PDF indirme linki var mı?

Ahmet Taşağıl - Kök Tengri'nin Çocukları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kök Tengri'nin Çocukları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Taşağıl Kimdir?

14-2-1964 tarihinde Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde doğdu. 1975'te İlyasköy İlkokulunu, 1981'de İzmit Mimar Sinan Lisesi'ni bitirdi.

İstanbul üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nden 1985 yılında mezun oldu. Aynı yıl Çince öğrenmek ve Orta Asya Tarihi üzerine araştırmalar yapmak üzere Taiwan'a gitti. Adı geçen ülkede Shih-fan üniversitesinde Çince kurslarına devam ederken, aynı zamanda Cheng-chih üniversitesinin Etnoloji Araştırmaları Enstitüsü'nde ve Tarih Bölümünde ders ve seminerleri takip etti. Bunun yanında dokümantasyon merkezinde Çin kaynaklarından Türk tarihine ait belgeler topladı.

1986 yılının sonunda Türkiye'ye dönüp, İstanbul üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yüksek Lisans öğrenimine başladı. 1988 yılında "Gök-Türk ülkesine Gelen Çinli Elçilerin Raporlarına Göre Gök-Türk / Çin İlişkileri" adlı teziyle master unvanını aldı. Aynı yıl bu enstitüde başladığı doktora çalışmasını 1991'de "Gök-Türkler (542-630)" adlı teziyle tamamlayarak doktor unvanını kazandı.

Bu arada 1987 yılında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladığı Mimar Sinan üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalında, 1992'de yardımcı doçentliğe yükseltildi . 1995 yılında Genel Türk Tarihi alanında doçent unvanını kazandı. 2001 yılında profesör oldu.

1997-1998 ve 1999-2000 eğitim-öğretim yıllarında Kazakistan'ın Türkistan şehrindeki Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. çeşitli seminerler ve konferanslar verdiği gibi panel ve sempozyumlara katıldı. Kazakça başta olmak üzere diğer Türk lehçelerini öğrendi. Bu esnada Özbekistan'ın Semerkand, Buhara ve Hive gibi tarihi şehirlerine, yine Güney Kazakistan'da Sır Derya boyundaki tarihi kalıntıların bulunduğu alanlara geziler yaptı. Saha araştırmalarında bulundu. Aynı üniversitede 2001-2002 öğretim yılında Tarih-Felsefe Fakültesi Dekanlığı görevini yürüttü. 2002 yılının Temmuz Ağustos aylarında Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi'nin yürüttüğü Moğolistan Türk Anıtları Projesinde yer aldı.

2004-2005 öğretim yılında Bişkek'te bulunan Kırgızistan Türkiye Manas üniversitesinin Tarih Bölümünde öğretim üyeliğinde bulundu. Aynı üniversitenin Türk Uygarlığı Merkez Müdür yardımcılığını yürüttü. Sosyal Bilimler Dergisi yayın kurulu başkanlığını yaptı.

2007-2008 Mimar Sinan üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı. 2008 yılında Rektör Yardımcılığına atanmıştır. 2009 Nisan ayında ise Tarih Bölümü Başkanlığına atanmıştır.

Halen Mimar Sinan üniversitesi Tarih Bölümü Başkanlığı ve Rektör Yardımcılığı görevini sürdürmektedir.

Çince, İngilizce, Rusça ve Fransızca ile Türk lehçelerinden Kazakça ve Kırgızca'yı bilmektedir.

Evli ve iki çocuk babasıdır.

Ahmet Taşağıl Kitapları - Eserleri

  • Kök Tengri'nin Çocukları
  • Gökbörü’nün İzinde
  • Bozkırın Kağanlıkları
  • Bilge Kağan'ın Vasiyeti
  • Bilge Türk Tonyukuk
  • Gök-Türkler 1-2-3
  • Hunlar
  • Türk Model Devleti Gök Türkler
  • Eski Türk Boyları
  • İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar
  • Uygurlar
  • Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları
  • Türk Bilgeleri
  • Gök-Türkler
  • Ergenekon'dan Kağanlığa
  • Bilge Kağan'ın Vasiyeti
  • Orta Asya Türk Tarihi
  • İnsanlığın Serüveni
  • İslamiyet Öncesi Türkler
  • Göktürkler 1

Ahmet Taşağıl Alıntıları - Sözleri

  • Atın insan için oynadığı rol, bir savaşçının en önemli yoldaşı olması, öldükten sonra en sevdiği atının kurban edilmesi, ölü ile birlikte gömülmesi çok ilginç bir durumdur. Sağlığında savaşçıya verdiği katkıya işaret ettiği gibi bunu bir şekilde kader arkadaşlığı olarak yorumlamak da mümkündür. (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
  • "Avrasya bozkırlarının derinliklerinde Orta Asya alanının eski tarihinde yazılı tarihi kaynaklar ışığında bilebildiğimiz kadarıyla ilk kurumsal devlet, Asya Hun İmparatorluğu, diğer adıyla Büyük Hun İmparatorluğudur. " (Hunlar)
  • "Tonyukuk zeki oluşu, akıllı yönetimi, stratejik davranışları sayesinde tanınmış bir kişiydi. Özellikle askerî planlamacılığı ön plana çıkıyordu." (Türk Bilgeleri)
  • Eski Türk ilinde bu coğrafi mekân, yani ülke toprağı diğer çağdaşı devletlerde olduğu gibi hükümdarın serbestçe kullanabildiği bir arazi parçası değil, korumakla görevli bulunduğu ata yadigârı idi. (Türk Model Devleti Gök Türkler)
  • Çin’i en fazla korkutan Kağan Kapgan Kağan (Türk Bilgeleri)
  • Tola Irmağı civarında yaşayan Dokuz Oğuz boyları, her ne kadar daha başlangıçta Uygurlara tâbi olsalar da, her an karși çıkıp bağımsızlıklarını ilan edebilirlerdi. Uygur kağanı bunu önlemek için bir kumandanını Ötüken Dağı'na yollayarak orada görevlendirdi. Öte taraftan Basmıllar ve Karluklar maglup edilerek tamamen devlete baglandılar. Kazandığı üst üste başarılar sonucu konumunu iyice güçlendiren Kutlug Bilge Kül Kagan, artık gücünü tamamen kaybederek zayıflamış olan Gök Türk Kağanı Pai-mei'e son darbeyi vurarak onların iki yüzyıllık saltanatına son verdi. Buna ragmen T'ang hanedanı imparatoru Uygur kaganını hala küçük görüyordu. Nitekim sol muhafizları kumandanı gibi bir anlama gelen unvanla taltif etti (745), Son saldından kurtulan Gök Türk hanedan ailesinden gelen 10 bin kişilik grup. Çin'e giderek oradan sığınma istedi. Geri kalanları ise Uygur Kağanlığı'na bağlanmak durumunda kaldı. (Uygurlar)
  • Hunların savaş zamanlarında yağmurun yağması en çok çekindikleri konudur. Çünkü, yağmurun yağması ile yaylar işlemez hale geliyordu. Hunlar bu yüzden gece seferlerinde dolunay zamanını beklerlerdi. (Kök Tengri'nin Çocukları)
  • Chou-p'an'da Gök-Türkleri durdurmakla vazifeli Ta-hsi Changju'nun ordusu, İşbara'nın yüz bin kişilik ordusunu görür görmez şaşkına dönmüş ve büyük bir korkuya kapılmıştı. Ona yardım etmekle vazifeli dük Yü Ch'ing-tse, takviye kuvvet larak onların yanına gitmeye çekindi. (Gök-Türkler 1-2-3)
  • Eski Türkçe anıtlar, o toprakların ilelebed Türk vatanı olarak kalacağı düşüncesinin sonucu meydana getirilmişti. (Bilge Türk Tonyukuk)
  • Türk tarihinin başlangıcında yani M.Ö 3000'lerde Afanasyevo kültürü söz konusudur ve yaklaşık olarak M.Ö 3300-1700 tarih aralığında değerlendirilmektedir. Bu kültürün merkezi Hakasya topraklarıdır. Daha sonra aynı bölgedeki Andronovo, Karasuk, Tagar Taşık kültürleriyle adım adım Türk tarihini izleriz (Gökbörü’nün İzinde)
  • Orta Asya'da Kao-che boyları Ting-ling'lerin yerini almışlardı. (Eski Türk Boyları)
  • Her şeye rağmen Orta Asya'nın geniş bozkırlarında hakim hayvan türü koyundur. (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
  • Milletine o derece güveniyor ve ebediliğine inanıyordu ki; “Ey Türk! Üstte gök yıkılmaz, altta delinmezse senin devletini, töreni kim bozabilir?” demektedir. (Türk Bilgeleri)
  • "Hunların Göğe Ch'eng-li (tengri) dedikleri kut karşılığında ise K'ut'u kullandıkları ifade edilmiştir. Hükümdarlık unvanı Ch'an-yü ise enginlik anlamına gelmektedir. Kısacası hükümdarlarını Gök gibi Engin sonsuz Genişlikte olarak tanımlarlardı." (Türk Bilgeleri)
  • 6. Asırda Gök Türkler tarih sahnesine çıkarken Orta Asya 'da yaşayan boyların genel adı Töles olarak beliriyordu... (Eski Türk Boyları)
  • Çinliler gibi protokol ve görgü kurallarına uymadıkları belirtilmiştir. En yüksek mevkideki hükümdar da en alt seviyedeki normal vatandaşta beslediği hayvanın etini yer, derisinden elbise yapar, kürkünü kullanırdı (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
  • Dünya tarihi hakkında yazılan çoğu kitapta hakları yense de bir şekilde Türklerin Tarihine vurgu yapmak zorundadırlar (Türk Model Devleti Gök Türkler)
  • Gök Türk Devleti, bütün Türk Tarihi içinde model devlet olarak kabul edilmelidir. Uygur, Karahanlı,  Gazneli, Selçuklu ve Osmanlı devletleri bu model üzerinde yükselmiştir (Türk Model Devleti Gök Türkler)
  • Hun kanunlarında bir kişi eğer adam öldürmek maksadıyla bıçağını sıyırırsa idam edilir. Hırsızlık yapanın mallarına el konulur. Bir suçluya hafif bir ceza verilecekse bir uzvu ezilir Ağır ceza verilecekse idam edilirdi. Hapis müddeti on günü geçmezdi. Mahkûmların sayısı ancak, birkaç kişidir. Hun sosyal hayatımı düzenleyen kanunlar, Çin'deki gibi karışık ve zor uygulanır değil, kısa ve kesin hükümlerdi. Cezaların ağır olması caydırıcı gücü ve milletin erdem sahibi olmasını, suçluların sayısının çok az olması sonucunu doğuruyordu. Bu konuyu Çin kaynakları "mahkûmların sayısı ancak birkaç kişidir" ifadesiyle açıklarlar. (Kök Tengri'nin Çocukları)
  • Cengiz Han 1277'de büyük batı seferinden döndükten iki yıl sonra ölür. Cenazesi bilinmeyen bir yere defnedilmiştir. Çünkü onu gömen kişilerin tamamı ortadan kaldırılmıştır. Cengiz Han'ın cenazesinin yerini 8 asırdır kimse bilmez. (Gökbörü’nün İzinde)

Yorum Yaz