diorex
life

Kötü Adamın On Günü - Mehmet Eroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kötü Adamın On Günü kimin eseri? Kötü Adamın On Günü kitabının yazarı kimdir? Kötü Adamın On Günü konusu ve anafikri nedir? Kötü Adamın On Günü kitabı ne anlatıyor? Kötü Adamın On Günü kitabının yazarı Mehmet Eroğlu kimdir? İşte Kötü Adamın On Günü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 02.03.2022 06:00
Kötü Adamın On Günü - Mehmet Eroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mehmet Eroğlu

Yayın Evi: İletişim Yayınları

İSBN: 9789750527777

Sayfa Sayısı: 283

Kötü Adamın On Günü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hayatta sahip olduğu her şeyi kaybettikten sonra artık kötü bir adam olmaya karar veren eski avukat Sadık’ın, gizemli bir köşk etrafında ve burada işlenen tuhaf bir cinayetin peşinde geçen on günü...

Mehmet Eroğlu, zora gelince vazgeçen, düşündükçe yalnızlaşan, yalnızken düşünceleri eninde sonunda ölümle buluşan bir yaşam korkağını ve onun karanlığa gömülü dünyasını anlatıyor...

Kötü Adamın On Günü, iyilik ve kötülük arasındaki ince çizgiyi mesele edinen; yaşamın en steril alanlarından, küf kokulu en izbe köşelerine uzanan bir günümüz tragedyası... Soluk soluğa okunacak, cehennemî bir polisiye...

Ne Hamlet’im ne de Raskolnikov’um; kuşandığım andan itibaren üzerimde eğreti duran her iki kişiliğin de iyi biçilerek dikilmemiş giysiler gibi üzerimden kayıp gittiğinin farkındayım. Ben, galiba benim... Evet, kabul etmesi zor da olsa, ben en çok benim: Biraz iyi,

biraz adil, biraz da kötü...

Kötü Adamın On Günü Alıntıları - Sözleri

  • Özetle her şey saçmalık. İyilik de kötülük de… Ama kötülüğün yararları var: utancı ve ağrıları yok ediyor.
  • Sevme yeteneğini yitiren birisine güvenmemeli.
  • "Şu her şeyi bilme merakı aslında hayatı zorlaşırmaktan başka bir şeye yaramıyor."
  • "Aşk dediğimiz sevilme isteğimizi doyurulmasından mı ibaret?"
  • "Kitap yalnızlığın yoldaşıdır."
  • “İnsan sürü hayvanıymış; ama ben insan olmaktan vazgeçtim. Aslında istediğim, yalnızlık ve sessizlik. Sese tokum.”
  • "Birisine alıştın mı, bu alışkanlık eninde sonunda dostluğa dönüşür."
  • "Bu memlekette küfür etmeden yaşanmıyor herhalde..."
  • Neden herkes benden sevgi, dostluk, yardım bekliyor? Bekleyen benim..
  • "Sevmek değil, sevdiğini kaybetmek zor: Kaybettin mi Hamlet oluyorsun..."
  • “İnsan, ruhunu yenilemenin bir yolunu bulmalı.” Ruhuyla sorunu olmayanların palavrası bu! “Farkında değilizdir ama kendimizi cezalandırmaktan zevk alırız.”
  • "En eski alışkanlığım: Fırsatları kaçırmak."
  • "Ne yaptığını bilen insan var mı?"
  • Kulaklarımda bin dilli bir koro.. Oidipus’un son şarkısı: “İnsan ancak ölünce mutlu sayılır! İnsan ancak ölünce mutlu sayılır!”
  • Kulağımda havlama sesleri.. Odada hayvan var.. Bir dakika sonra fark ediyorum: Bir insan daha köpekleşiyor; duyduğum sesler bu başkalaşmaya ait. Her yanım ter.. Bir ağrı kesici! Bu her şeyi çözer..

Kötü Adamın On Günü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İyi Adamın On Günü romanının baş karakteri Sadık’ın yolculuğu bu kez Kötü Adamın On Günü ile devam ediyor. İlk romandan tanıdığımız karakterlerin bazıları Kötü Adamın On Günü romanında da var. Sadık veya Adil veya ……. ilk kitabın karakterlerinden olan abinin zorlamasıyla yeni bir arama bulma işine dahil olur ilk kitaptan sonra geçen 2 yıl sonrasında Sadık’ın hayatını bir kez daha değiştirecek birtakım olaylar olmuştur ve biz de romanı buralardan okumaya başlıyoruz. Öyle gözüküyor ki Mehmet Eroğlu Sadık’ın yolculuğunu, arayışlarını, onu küçümseyenlerle, kendisiyle ve hayaletleriyle olan hesaplaşmalarını yeni kitaplarında sürdürmeye devam edecek. (Alper Kanık)

''İnsan haklı bulduğu bir davayı savunduğu zaman her şeyi yapabilir,haksozlık,hatta kötülük bile.. Ne yaptığı mı önemli neden yaptığımı mı? işte sorun bu'' Mehmet Eroğlunun İyi Adamın On Gününden sonra çıkardığı yeni kitabı Kötü Adamın On Günü polisiye tadında her şeyini kaybetmiş bi adamın artık kötü olma halini anlatıyor bize iyilik ve kötülük arasındaki ince çizgiyi mesele ediyoruz.. (Mehmet Sarı)

Baştan şunu belirteyim iyi adamın on gününü okumadan bu kitabı okumayın. Sonra bir çok şey havada kalabilir. Çünkü bu bir devam kitabı... Biraz aceleye gelmiş izlenimi uyandırsa da genede kendini okutan hoş bir kitap. "Hiç bir şey olmasada mutlaka bir şey oldu" beyin yakan bu cümleyi hatirlatmasida hoş bi espiri olmuş... (Ali K.)

Kitabın Yazarı Mehmet Eroğlu Kimdir?

Mehmet Eroğlu (d. 2 Ağustos 1948, İzmir) Türk yazar, senarist, romancı.

Yazar, 2 Ağustos 1948 günü İzmir'de dünyaya geldi. Edebiyat öğretmeni olan babası Farik Eroğlu'nun tayinleri sebebiyle ilkokul döneminde birkaç şehir ve okul değiştirdikten sonra İzmir Karşıyaka'daki Ankara İlkokulu'nu 1960 yılında bitirdi. Daha sonra İzmir Maarif Koleji'nde (bugünkü adıyla Bornova Anadolu Lisesi) 7 yıl boyunca kesintisiz olarak yatılı okudu. Liseyi bitirdiği 1967 yılında ODTÜ Müh. Fak. İnşaat Mühendisliği Bölümüne girdi; öğrenciliği sırasında Öğrenci Derneği Başkanlığı yaptı.

1971 yılında üniversiteden mezun olan Eroğlu, mezun olduğu sırada 12 Mart Darbesi sonucu kurulan sıkıyönetim mahkemesinde Dev-Genç Davası nedeniyle yargılanmaya başladı. 1972 yılında dava devam etmekteyken evlendi. İki yıl süren dava sonucunda TCK'nın 141-142 maddesine muhalefetten 8 yıl ağır hapis ve 2 yıl sürgün cezasına mahkûm edildi. Sonuç kesinleşmeden 1974 genel affıyla mahkumiyeti ortadan kalktı. Bu tarihten sonra mühendislik yapmaya ve roman kaleme almaya başladı, 1974 yılında bir kızı dünyaya geldi. 1989 yılında bir devlet bankası olan Turizm Bankası'ndaki 15 yıl sürdürdüğü görevinden siyasi baskılar sonucu ayrıldıktan sonra mühendislik kariyerine ve yazarlığa devam etti. Sadece yazmak ve bir sivil toplum örgütünde gönüllü çalışmak amacıyla mühendislik yaşamını 1999'da noktaladı. 1999'dan bu yana Uğur Mumcu Gazetecilik Araştırmaları Vakfı'nda yazarlık seminerleri vermeyi sürdüren yazar, romanlarının yanı sıra televizyon dizisi ve sinema filmi senaryoları yazmıştır.

İlk romanı Issızlığın Ortasında 1976 yılında tamamlandı ve 1979'da Milliyet Roman Ödülü'nü kazandı ancak 1980 Darbesi sonucunda kitap sakıncalı bulunarak yayınevi tarafından basımına son verildi. Birincisinin devamı niteliğindeki ikinci kitabı Geç Kalmış Ölü de aynı gerekçeyle uzn süre basılamadı. Her iki kitap da 1984 yılında yayımlandı ve ikisi birlikte hem Orhan Kemal Roman Armağanı'na hem de Madaralı Roman Ödülü'ne layık bulundular.

Yazar, 1968 kuşağını anlatmaya "Yarım Kalan Yürüyüş" (1968); "Adını Unutan Adam"(1989) kitaplarıyla devam etti. 1994'te yayımlanan "Yürek Sürgünü" adlı romanından sonra roman yazmaya 5 yıl ara verdi, senaryo yazmaya eğildi ancak senaryo çalışmalarının sonuçlarından memnun kalmadığını ifade etmiştir. 2000 yılından itibaren art arda romanlar yayımlamayı sürdürdü.

Yazar, kendisini "İnsan yaratılışının gölgeli alanlarında boy atan temaları” yazan bir yazar olarak tanımlamaktadır."

Mehmet Eroğlu Kitapları - Eserleri

  • Adını Unutan Adam
  • Issızlığın Ortası
  • Kusma Kulübü
  • Belleğin Kış Uykusu
  • Düş Kırgınları
  • Yüz: 1981

  • Fay Kırığı - 1: Mehmet
  • Zamanın Manzarası
  • Yarım Kalan Yürüyüş
  • İyi Adamın On Günü
  • Geç Kalmış Ölü
  • Kıyıdan Uzakta
  • Fay Kırığı - 2: Emine

  • Fay Kırığı - 3: Rojin
  • Yürek Sürgünü
  • 9,75 Santimetrekare
  • Kötü Adamın On Günü
  • Meraklı Adamın On Günü
  • Mermer Köşk
  • Edebi Aforizmalar

  • Kendi Hayatında Ölme Vakti
  • Devlet Adamı ve Güvenilirlik

Mehmet Eroğlu Alıntıları - Sözleri

  • Sürekli bir eksiklik duygusu, zaman zaman akla gelen, uysal bir diş ağrısına benzeyen acı: Unutmak buydu. (Yarım Kalan Yürüyüş)
  • "Budalalarla bozuk saatler birbirlerine benzerler," dedim. "Doğruyu bulmaları sadece bir rastlantıdır." (Kusma Kulübü)
  • "Sözcüklerin önce seslerini, ardından anlamlarını yitirdim; tıpkı ateşin üstüne dökülen su damlaları gibi beynimde buharlaşıp yok oldular.." (Yürek Sürgünü)
  • Her insan ,sanki yazgisina hukmedecekmis gibi ,kendi hayatinin en önemli varlığı olmayı dener !!!! (Yüz: 1981)
  • Işığı perdeleri kapattıktan sonra açtım. (Geç Kalmış Ölü)
  • "Bazı psikologlar cesaretin, ki cesaret bir anlamda insanın hayatını sürekli tehlikeye atmasıdır, özünde intihar dürtüsü olduğuna inanırlar." (Yarım Kalan Yürüyüş)

  • "Yalnızlığa katlanamayan birisinin Tanrı’yı kıskanmaya yeltenmesi affedilmez bir budalalık değil mi sence?" (Kusma Kulübü)
  • Çoğu aşkın büyüsü, cinsel merakın giderilmesiyle sona erer (Fay Kırığı - 3: Rojin)
  • “Amaçsız bir insan eninde sonunda değersiz insana mı dönüşür? Bizleri insan yapan nedir?” (Belleğin Kış Uykusu)
  • Yalnızlıkla yoğrulmuş bir ıssızlığın ortasındaydım.. (Kusma Kulübü)
  • "Anlamını çözdüğümüzde bir işe yaramadığını keşfettiğimiz yararsız bir bilmece. " (9,75 Santimetrekare)
  • İnsan kendine acımaktan vazgeçince gerçek acımayı öğreniyor olmalıydı. (Kusma Kulübü)
  • Geçmişin sessizliği, servi ağaçlarının arasında -belki de her şeye rağmen yaşayabileceğimizi hatırlatırcasına- öylece duruyor. (Kıyıdan Uzakta)

  • “Ya leyn, ya ayn” “Karışmış birbirine gecem ve düşüncem, demek. Hatırladın mı?” (Adını Unutan Adam)
  • Saklamayacaktım: Eninde sonunda her insan kalbi kırık bir palyaço değil midir? (İyi Adamın On Günü)
  • İnsanın en değerli şeyi özgürlüğüdür. Bu yüzden herkes ona saldırır. (Kıyıdan Uzakta)
  • Bazen birini o kadar çok severiz ki, kendimizi sevmeyi unuturuz. (Edebi Aforizmalar)
  • Dilsiz sanılır ama ruh kendini hep beden yoluyla ifade eder (Fay Kırığı - 3: Rojin)
  • Kendimi zamanın her şeyi unutturan kollarına bıraksam beynimdeki sorulardan kurtulabilir miydim? (Geç Kalmış Ölü)
  • İnsan mezarının yerini seçince yurdunu da seçmiş olur.. (Zamanın Manzarası)

Yorum Yaz