diorex
Dedas

Kötü Yol - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kötü Yol kimin eseri? Kötü Yol kitabının yazarı kimdir? Kötü Yol konusu ve anafikri nedir? Kötü Yol kitabı ne anlatıyor? Kötü Yol kitabının yazarı Orhan Kemal kimdir? İşte Kötü Yol kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.03.2022 16:00
Kötü Yol - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Kemal

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789752894013

Sayfa Sayısı: 226

Kötü Yol Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnsanı hayali kahramanlara çevirmeden, zayıflıkları, güçsüzlükleri ile benimseyen ve olduğu gibi seven yazarların başında gelen Orhan Kemal, edebiyatımızda sıradan insanın yaşam kavgasını en iyi anlatan yazarların başında gelir. İnsanın yitirdiği onurunu yeniden kazanışını anlatan Kötü Yol, maceralı kurgusu ile de okurların ilgisini çekecek romanların başında geliyor.

Orhan Kemal'in kitapları bir okurun hayatta rastlayabileceği o çok nadir hazineler arasında yer alır. Çok az yazar okurunun dünyasında onun kadar iz bırakır, okurunu onun kadar biçimlendirir. Orhan Kemal umudu ve aydınlığı yeniden kazanmamız için yol gösterir bize. Edebiyatımızın en değerli ustalarından biri olan Orhan Kemal'in kitaplarını yayımlamaktan onur duyuyoruz.

(Tanıtım Bülteninden)

Kötü Yol Alıntıları - Sözleri

  • “Aşk bu muydu?Aşk buysa çok üzücü,insanı harap edici bir şeydi.Ama içindeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı ,hazır sızlayışı da çok hoştu...”
  • Bu çocuğun mutlaka tohumu başka.
  • “Ekmekti, önce ekmekti. Sonra ötekiler!”
  • “Ben, benim için dünyalar değerinde bir ana kaybettim. Paranın lafı mı olur? Para bulunur. Ana? Söyle, ana bulunur mu?"
  • "Öyle de, böyle de bu dünya fani. Nasıl olsa toprağa gideceğiz. Ha apartmandan gitmişsin, ha kenar mahalle barakasından..."
  • “Zenginin keyfi oluncaya kadar fakirin canı çıkar derler!"
  • Eski zengin konakları yumuşak yüzlüydü,ekmeği bol,lafı tatlı ...
  • Ekmekti, önce ekmekti. Sonra ötekiler !..
  • “Sevmiyordu apartmanları! Apartmanlarda buzdolapları, elektrik süpürgeleri, elektrik fırınları vardı. Zenginler börek tepsilerini fırınlara göndermiyor, fırından dönen kızarmış tepsileri görüp imrenen fakir fıkaraya tattırmıyorlardı."
  • “Ekmekti, önce ekmekti. Sonra ötekiler!”
  • Sabaha karşı arabayı garaja çekip eve geldi, soyundu, vurdu kafayı.  Vurdu ama uyku tutmak ne mümkün? Aşk bu muydu? Aşk buysa çok üzücü, insanı harap edici bir şeydi. Ama içerdeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı, hayır sızlayışı da çok hoştu.
  • “Aşk bu muydu?Aşk buysa çok üzücü,insanı harap edici bir şeydi.Ama içindeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı ,hazır sızlayışı da çok hoştu...”
  • Islak kirpikleriyle gece yarısından sonraki İstanbul’a dalgın dalgın baktı. Evet, büyük, güzel, çok güzel bir şehirdi İstanbul. Uçurum kenarlarında bitmiş göz alıcı çiçekler gibi. İnsanı kendine çekiyor, sonra da uçuruma yuvarlanışına sadece bakıyordu...
  • "Ekmekti, önce ekmekti. Sonra ötekiler!"
  • Aşk bu muydu? Aşk buysa çok üzücü, insanı harap edici bir şeydi. Ama içerdeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı, hayır sızlayışı da çok hoştu.

Kötü Yol İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Değerlendirme: Bu kitap bir kızın daha toy zamanlarında hiç olmayacak yakışıklı, bir o kadar doyumsuz adama aldanışını, kabuğundan çıkarak şan şöhret uğruna İstanbul’un kirli insanlarının bulunduğu semtlerinde ansızın hengameli yollarında bir kadının çırpınışını anlatan yapıt ve tabii dişini tırnağına takmış elleriyle çamaşır yıkayarak yetim çocuklarının geçimini sağlayacak vefakar, onurlu, ölümü kızının derdinden olan bir anne. Bu kızının sanki sonunu başından bildiğini düşündüğü delikanlı bir oğul. Neyse ki mutlu sonla bitti.. Kötüler cezasız kalmamalı her ne kadar bir kurgu bile olsa! Okurken sizi sürükleyen bir anlatımıyla yazar yapmış yapacağını. Tavsiye ediyorum. (Güntülü)

Bu kitap bir kızın daha toy zamanlarında hiç olmayacak yakışıklı, bir o kadar doyumsuz adama aldanışını, kabuğundan çıkarak şan şöhret uğruna İstanbul’un kirli insanlarının bulunduğu semtlerinde ansızın hengameli yollarında bir kadının çırpınışını anlatan yapıt ve tabii dişini tırnağına takmış elleriyle çamaşır yıkayarak yetim çocuklarının geçimini sağlayacak vefakar, onurlu, ölümü kızının derdinden olan bir anne. Bu kızının sanki sonunu başından bildiğini düşündüğü delikanlı bir oğul. Neyse ki mutlu sonla bitti.. Kötüler cezasız kalmamalı her ne kadar bir kurgu bile olsa! Okurken sizi sürükleyen bir anlatımıyla yazar yapmış yapacağını. Tavsiye ediyorum. (Ali Kahraman)

- Spoiler içerir - " Kötü yol, düzensiz toplumların yarattığı bir kader çizgisidir. Kötü yola itilenler alınlarında ki yazının gereği olarak bu yola düşmezler. Onları bütün iyi niyet ve çabalarına karşın düşüren toplum düzensizliğidir " diye yazar kitabın arka kapağında. Çamaşırcı Ayşe'nin kızı Nuran in kötü yola itilisinin hikâyesidir bu. Nuran ve ihsan küçük yaşta yetim kalmış, annelerinin çamaşır yıkayarak büyüttüğü iki kardeştir. Babalarının trajik ölümü ile başlıyor her şey. Fakirlik, Zorlu hayat şartları çalıyor kapılarını. Tüm yük anneleri Ayşe'nin omuzlarindayken , büyüyen ihsan bu süreçte okula gitmeyi bırakıp o da çalışmaya başlıyor ve ailedeki eksik baba rolünü de üstleniyor. Çalışkan, namuslu biri ihsan. Kardeşi Nuran gibi hoppa, gözü yükseklerde değil.. tek gayesi ailesini kira derdinden kurtaracak iki göz derme çatma bir ev yapabilmek . Nuran ise tüm gün evdeyken okuduğu sinema dergilerinde ki artistlere ozenmekle geçiriyor günlerini. İhsanin, patronunun isteği üzerine çift vardiya çalışabileceği bir inşaat şantiyesine gitmesiyle başlıyor ikinci kısım. Düzensiz, namussuz toplum anlayışının somut örneği Reşat.. ihsanin samimi dostu, iş arkadaşı Reşat, ihsanin yokluğunu fırsat bilip Nuran in film artisti olma hayallerinden faydalanip kandırıyor kızı ve hikâye İstanbul'a kayıyor..Nuranin Reşat la kaçması, annenin ölümü, ihsanin İstanbul Kazan kendisi kepçe kardeşini araması, Nuranin pavyonlarda son bulan Yeşilçam hayali.. derin bir toplumsal eleştiriyi barındırıyor kitap. Kötü yola iten de itilen de biziz, toplumun kendisi.. çok güzel işlenmiş karakterler, son sayfalarda ki kaçma kovalamacalar polisiye roman havasinda. Olay örgüsü bir solukta okutuyor kendisini. (Ömer)

Kitabın Yazarı Orhan Kemal Kimdir?

15 Eylül 1914’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. 2 Haziran 1970'te yaşamını yitirdi. Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi, öykü ve roman yazarı. Asıl ismi Mehmet Raşit Öğütçü. İlk Büyük Millet Meclisi’nde Kastamonu Mebusu olan ve seçildiği Adalet Bakanlığı’ndan 3 gün sonra istifa ettirilip neredeyse tüm İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanan Abdülkadir Kemali Bey’in oğlu. Babasının, 1930’da Ahrar Fırkasını kurmak ve gazete çıkarmak yüzünden öldürülme korkusuyla Suriye’ye geçmesi üzerine, ortaokul son sınıfta öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Bir süre Suriye ve Lübnan’da yaşadı. 1932’de Adana’ya döndü. İşçilik, dokumacılık, ambar memurluğu, katiplik yaptı. 1939'da ilk şiirlerini de yazdığı askerliği esnasında, komünizm propagandası yapmak suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum oldu. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı. Bursa Cezaevi'nde Nâzım Hikmetle tanışması yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası oldu. 1943'te salıverildikten sonra Adana'ya döndü. Amelelik, sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneği’nde katiplik yaptı. 1950’de İstanbul’a yerleşti, hayatını yazılarıyla kazandı. 1966'da bir lokantadaki konuşmasında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılandı, beraat etti. Yaşamının son döneminde Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla Sofya'ya gitti. 2 Haziran 1970’te Sofya'da tedavi edildiği hastanede beyin kanamasından öldü. İstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

Hece ölçüsüyle Kayseri Cezaevi'nden yazıp gönderdiği ilk şiiri "Duvarlar" 1939'da Yedigün dergisinde "Reşad Kemal" imzasıyla yayınlandı. "Raşid Kemali" takma adıyla yazdığı şiirler Yedigün ve Yeni Mecmua'da çıktı. İlk romanı "Babaevi"nin bir bölümünü oluşturan "Balık" öyküsü, Yeni Edebiyat dergisinde 1940'ta yayınlandı. Bundan sonra çalışmalarını öyküde yoğunlaştırdı. "Orhan Kemal" adını ilk kez 1942'de "Yürüyüş" dergisinde yayınlanan şiir ve öykülerinde kullandı. Öyküleri, Varlık, Seçilmiş Hikayeler, Yeditepe başta olmak üzere dönemin tüm dergilerinde yer aldı. Gazetelere tefrika romanlar ve film senaryoları yazdı. Geçimini sağlamak, para kazanmak amacıyla durmadan yazdı. "72. Koğuş, Murtaza, Eskici ve Oğulları, Kardeş Payı" adlı eserleri tiyatroya uyarlandı. Doğrudan oyun olarak 1964'te yazdığı tek eseri "İspinozlar", "Yalova Kaymakamı" adıyla sahnelendi. Öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işledi. Kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçti. Bu insanların yaşamlarını, sorunlarını, iç dünyalarını yansıtırken kinsiz, sevecen, umutlu bir yaklaşım benimsedi. "Babaevi"nde çocukluk yıllarını, "Avare Yıllar"da gençliğini anlattı. Eserlerinin hemen hepsinde toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurguladı. Güçlü gözlem gücüyle, özgün ve yalın anlatımıyla hâlâ çok okunan ve sevilen eserler yarattı. Eserlerinde hızlı bir olay akışı ve devingenliğin yanısıra "diyaloglara" ağırlık verdiği dikkat çeker. Sanatının olgun döneminde daha çok Adana yöresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu aldı. Çukurova'nın toplumsal ekonomik yapısındaki değişimin yöre halkı üzerindeki etkilerini inceledi. Ailesi 1971'den itibaren adına "Orhan Kemal Roman Armağanı" vermeye başladı.

Orhan Kemal Kitapları - Eserleri

  • Eskici ve Oğulları
  • Bereketli Topraklar Üzerinde
  • 72. Koğuş
  • Cemile
  • Murtaza
  • Ekmek Kavgası

  • Baba Evi
  • Hanımın Çiftliği
  • Avare Yıllar
  • Önce Ekmek
  • El Kızı
  • Tersine Dünya
  • Gurbet Kuşları

  • Baba Evi - Avare Yıllar
  • Evlerden Biri
  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Nazım Hikmet'le 3,5 Yıl
  • Çamaşırcının Kızı - Küçücük
  • Kötü Yol
  • Devlet Kuşu

  • Kardeş Payı
  • Arkadaş Islıkları
  • Kaçak (Hanımın Çiftliği 3)
  • Bir Filiz Vardı
  • Kanlı Topraklar
  • Dünya Evi
  • Müfettişler Müfettişi

  • Üçkâğıtçı (Müfettişler Müfettişi 2)
  • Suçlu
  • Sokaklardan Bir Kız
  • Grev
  • Sarhoşlar
  • Yalancı Dünya
  • Küçücük

  • Sokakların Çocuğu
  • İnci'nin Maceraları
  • Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı
  • Yüz Karası
  • Serseri Milyoner - İki Damla Gözyaşı
  • İstanbul'dan Çizgiler
  • Yağmur Yüklü Bulutlar - Dünyada Harp Vardı

  • Elli Kuruş Çikolata
  • Kırmızı Küpeler / Babil Kulesi
  • Serseri Milyoner
  • Yazmak Doludizgin
  • Kenarın Dilberi
  • Elli Kuruş
  • Önemli Not!

  • Hanımın Çiftliği
  • Yağmur Yüklü Bulutlar
  • Senaryo Tekniği ve Senaryolar
  • Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı
  • Eskici Dükkanı
  • Bütün Oyunlar 1
  • Arslan Tomson

  • Bütün Oyunlar 2
  • Farecik - Uyku
  • Küçükler ve Büyükler
  • Arka Sokak
  • Aslan Tomson - Köpek Yavrusu
  • Kaybolan Romanlar
  • Hanımın Çiftliği

  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Boyacı
  • Önemli Not! - Orhan Kemal Soruyor
  • İstanbul İstanbul

Orhan Kemal Alıntıları - Sözleri

  • Sabaha karşı arabayı garaja çekip eve geldi, soyundu, vurdu kafayı.  Vurdu ama uyku tutmak ne mümkün? Aşk bu muydu? Aşk buysa çok üzücü, insanı harap edici bir şeydi. Ama içerdeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı, hayır sızlayışı da çok hoştu. (Kötü Yol)
  • Genç kadın gene çekmedi. (Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı)
  • Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman? Muhsin usta gözlüğünü çıkardı, Camlarına hohladı, sildi, gözüne takarken: — Bitmeyecek, dedi. — Hiç mi? — Hiç. — Niyetin katip olmak mı yani? — Hayır. — Ya? — İnsan olmak! (Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1))
  • Bütün namuslu insanlar, hırslı insanlar, kursağında haram yutmıyan insanlar böyle efendi... (Eskici Dükkanı)
  • Gökteki ay kirli bulutların gerisinde yüzüyordu sanki. Şehir uykudaydı. Çok uzaklardan berrak gecenin derinliklerinden çalgı sesleri yüzerek geliyordu. Duymuyordu. (Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı)
  • Seni neden sevmiyor, istemiyorlar? (Senaryo Tekniği ve Senaryolar)

  • “Bir insan sevildiği yeri bilmeli.” (Bereketli Topraklar Üzerinde)
  • Uzun uzun dikilmişti oracıkta. Evlerinin oluklu çinko duvarlarına dayalı sırtı, göğün derinliklerine kaçıp giden ayın ışıltısı, babasızlığın acısıyla yanan ufak yüreği. (Kaçak (Hanımın Çiftliği 3))
  • Dostunu öldüren erkeğe rastlamak olağandı da, kadın bir parça aykırı geliyordu. (Sokaklardan Bir Kız)
  • "Ne anlayacak? Gezdiği Antep, yediği pekmez!" (72. Koğuş)
  • Yeni bir sigara yaktı. (Kaybolan Romanlar)
  • Yanımda sen olduktan sonra ben de yatabilirim mezarlıkta. (Sokakların Çocuğu)
  • ' Hapishane nasıl yer? ' ' Bırak. İnsanları insanlıktan çıkarmak, vahşi, canavar hale getirmek istersen at oraya. İşsiz, güçsüz, yarı aç bir alay insan. Dört duvar arasında can sıkıntısından birbirlerini yiyorlar. Güçlüysen ne ala, değilsen yandın. (Sokaklardan Bir Kız)

  • Bu dünyadan, bu dünyanın patlamaya hazır mayınlar gibi yaşayan, başıboş insanlarından korkuyorum... (...) İçimin derinliklerinde bir yerleri kemiren dert bu derttir... (Serseri Milyoner)
  • Çıldıracaktım, iş neredeydi? Kime gitsem de iş istesem, aldığım karşılık değişmiyordu: "Yok!" (Arkadaş Islıkları)
  • "Allah bizi fakir yaratmış ! Benim ne kırmızı, ne de mavi mantom var!. Senin annen zengin, alır. Senin annen benim annemden güzel, sen de güzelsin. Benim annem de çirkin Bende çirkinim, daha bir diyeceğin var mı ?" (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her seyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlat maya yetmez. (Cemile)
  • Doğanlar hiç ölmese...İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi? Sanki yemiyorlar mı? (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Haysiyet, şeref, namus... Evet ama yenir miydi bunlar, içilir mi? (Küçücük)
  • Ne diye geleceklerdi? Kirli yüzleri alelade beyaz kağıtlarla gizlenmeye çalışılmış kerpiç duvarlarını, çatlak aynasını, şeker sandıklarının birleştirilmesinden meydana gelmiş karyolasını görmeye mi geleceklerdi? Yoksa, sakat bacağı tahta parçasıyla kabaca yamanmak istenmiş külüstür masasını mı? Allah göstermesindi! Onlar gelmek istese bile önler, yüz karası zannettiği fakirliğini onlara, o zengin kızlarına asla göstermek istemezdi. (Kenarın Dilberi)

Yorum Yaz