Kriton - Platon Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kriton kimin eseri? Kriton kitabının yazarı kimdir? Kriton konusu ve anafikri nedir? Kriton kitabı ne anlatıyor? Kriton kitabının yazarı Platon kimdir? İşte Kriton kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Platon
Çevirmen: Furkan Akderin
Yayın Evi: Say Yayınları
İSBN: 9789754689150
Sayfa Sayısı: 64
Kriton Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“O halde Kriton, bırak benim dediğim olsun.
Zaten tanrıların da emrettikleri şey budur.”
Sokrates
Platon, hiç kuşku yok ki düşünce tarihinin en önemli ve etkili filozoflarından biridir. Felsefenin kurumsallaşmasına ve felsefede yazılı geleneğin oluşmasına katkıda bulunmuş, iki dünyalı metafiziğiyle bütün bir Ortaçağ düşüncesini belirleyecek olan idealist felsefe geleneğinin başlatıcısı olmuştur. Hıristiyan Ortaçağ felsefesine ve İslam düşüncesine etkisi bakımından da ayrıca önem taşıyan Platon, düşünce tarihi boyunca tartışılan tüm problemleri yüzlerce yıl öncesinden ele almış ve ilk büyük felsefi sistemi inşa etmiştir.
Kriton, Platon’un ilk kaleme alınmış eserleri arasında yer alır. Platon bu diyalogda, hocası Sokrates’in felsefi fikirlerini tanıtır. Sokrates’in ölümünden bir gün öncesini konu alan Kriton aynı zamanda biyografik bir eserdir ve Sokrates’in hayatının son dönemini bize en ince ayrıntısına kadar anlatır.
Sokrates diyalogda, bir yurttaşın ülkesiyle ve ülkesinin yasalarıyla olan ilişkisini irdeler ve insanın, ülkesinin yasalarına –söz konusu yasaların adaletsiz olduğuna inansa bile– itaat etmekle yükümlü olduğunu, bu yükümlülüğün başka her şeyden önce geldiğini savunur.
Kriton Alıntıları - Sözleri
- Ya çocuk sahibi olmamalı ya da yetişmeleri ve eğitimleriyle sonuna kadar uğraşmalı.
- Sanılar ve algılar gerçek bilgiyi veremezler. Önyargılar incelenmeli, ayıklanmalıdır.
- "İnsanlar gerçeği değil, ancak gerçeğin gölgelerini tanımakta ve gerçekle yüz yüze gelince şaşırıp bocalamakta; hatta bu gerçeği kendisine gösterenlere düşman olmaktadır."
- "İnsan bir defa gözden düşmeye görsün, çoğunluk ona öyle böyle değil, en büyük kötülükleri yapmaktan çekinmez."
- Ben, yalnız bugün değil, öteden beri bir yol tanırım; düşündüklerimden hangisini en doğru buluyorsam ona uymak. Şimdiye kadar ileri sürdüğüm düşünceleri bugün halim yamandır diye atamam ki! O düşünceler benim için eskiden ne idiyse bugünde aşağı yukarı gene odur; ne onlara olan saygım eksilmiştir, ne de onların benim gözümdeki değeri.
- "İyi ama dostum, neden çoğunluğun görüşüne bu kadar önem verelim? Gerçekten önem verilmeye değer yüksek nitelikteki insanlar elbette nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranıldığını düşüneceklerdir."
- SOKRATES-Demek ki sevgili dostum,el alem bizim için ne diyor diye o kadar kaygılanmamalı,sadece doğrulardan ve yanlışlardan anlayan uzmanın ve onun sözlerinde ifade edilen gerçeğin diyeceklerine önem vermeliyiz.
- ''Önemli olan yaşamak değil, iyi yaşamaktır.''
- “Önemli olan yaşamak değil, iyi yaşamaktır.''
- Hiç gereksinmediğim ne çok şey var!
- Gümüş takımlar ya da erguvan giysiler, Yaşamda değil, tragedyalarda işe yarar.
- Dost olduklarını ileri sürenlerin gerçekten bir yararı dokunacaksa, sen nereye gidersen git, çocuklarınla ilgileneceklerine inanmalısın.
- Ya çocuk sahibi olmamalı ya da yetişmeleri ve eğitimleriyle sonuna kadar uğraşmalı.
- Sanılar ve algılar gerçek bilgiyi veremezler. Önyargılar incelenmeli, ayıklanmalıdır.
- İnsanlar sık sık evlenip evlenmemek konusunda ona danışıyorlardı. O da şöyle yanıt veriyordu onlara: "Ne yaparsanız yapın, pişman olacaksınız."
Kriton İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kriton ve Etik: Ahlak üzerine felsefe yapmaya yani etik içine adımını atmaya başlayan birisi, muhtemelen birbirinden farklı çok sayıda ahlaki öğreti ile karşılaşacaktır. Bu durumdaki birisi de muhtemelen bu çoğul ahlakların dayandıkları değer, norm, inanç ve düşüncelerin göreli olduğunu düşünecektir. Gerçekten de Sofistlerin bu ilk gözlemlerden hareketle benzer bir düşünceye sahip olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin tek bir erdem arayan Sokrates’e karşı Gorgias herkesin kendi durumuna ve konumuna göre farklı erdemleri olduğunu savunur. Benzer biçimde Protagoras’ın “her şeyin ölçütü insandır” cümlesindeki "her şey"e ahlaki, dini, siyasi, estetik değerlerimiz ve onlar hakkındaki yargılarımız da dâhildir. Görüldüğü gibi Sofistler Grek felsefesinde insanı ölçüt kılan (homo mensura) bir felsefe tarzı geliştirirlerken aynı zamanda etik göreciliğin (relativizm) de ilk temsilcileri olarak ortaya çıkmaktadırlar. Ancak çok sayıdaki ahlaki öğreti ile karşılaşan başka birisi, bu göreliliği hazmedemeyip tüm insanlık için birleştirici olabilecek temel ve evrensel ahlak ilkeleri konumlamaya ve böylece kaotik nitelikteki mevcut çeşitliliği aşmaya da yönelebilir. Nitekim Sokrates, insanın ahlaksal yaşamını evrensel ilkelere göre düzenleyen bir rasyonel/evrensel ahlak geliştirme çabasıyla, felsefe tarihinde etik nesnelciliğin ilk temsilcilerinden birisi olarak görülür. Çünkü Sokrates ahlaksal yaşamda "tümel doğrular" olduğunu, bunların diyalektik ve maiotik (Sokratik doğurtma yöntemi) yollardan ortaya çıkarılabileceğini iddia eder. Platon’un Kriton diyaloğu ahlaki göreciliğe karşıt olan Sokrates’in bu tutumunun anlaşılması ve temellendirilmesi bakımından oldukça önemlidir. Diyalog, Sokrates ile onun en yaşlı dostu Kriton arasında büyük bir mahremiyet içerisinde geçer. Kriton diyalog boyunca ölüme mahkûm edilmiş ve cezasının uygulanmasını bekleyen Sokrates’i hapisten kaçmaya ikna etmeye çalışırken, Sokrates ahlaki bir tutarlılık içerisinde logos’a uygun biçimde hareket edilmesi gerektiğini savunur. Kriton, ilkin Sokrates için idamdan kurtulmanın gayet kolay olduğunu dile getirir, çünkü hapisten çıkarmak için ödenmesi gereken meblağ, temin edilebilecek bir miktardır. Sokrates, kaçmadığı takdirde ölüp gidecek ve Kriton yerini bir başkasının dolduramayacağı aziz dostunu yitirmiş olacaktır. Dahası, insanlar onun parasını Sokrates'ten esirgediğini, dostunu kurtarmak için harcamaktan kaçındığını söyleyeceklerdir ki bu da Kriton için neresinden bakılırsa bakılsın, utanç verici bir durumdur. Kriton ayrıca Sokrates’in kendisine ve çocuklarına ihanet ettiği, ayrıca herkes tarafından bir korkak olarak değerlendirileceğini de ifade ederek, elindeki tüm argümanları kullanır. Diyaloğun geri kalan kısmında Sokrates, niçin hapisten kaçmaması gerektiğini Kriton' a kanıtlamaya çalışır. Sokrates ilk başta, çoğunluğun kanaatlerinin önemli olmadığını, onlara itibar edilmemesi gerektiğini belirtir. İtibar ve kanaat Yunancada aynı sözcükle ifade edilir: doksa. Buna karşılık Sokrates'in başvurduğu logos bazı kanaatlerin iyi ve bazılarının kötü olduğunu söyler. Bilenlerin kanaatleri iyi, cahil çoğunluğun kanaatleri kötüdür ve bu nedenle herhangi bir saygıya layık değildir. Dolayısıyla Sokrates aklın sesini dinlemek gerektiğini, geçmişte akılla ulaşılan ilkeleri göz önünde bulundurarak hareket etmeyi teklif eder. Çünkü o, diğer alanlarda olduğu gibi etikte de akıl yürütmeye, kanıtlamaya inanır ve bilgiyi arar. Kendisinin öne süreceği argümanlara karşılık, Kriton’un itirazı olduğunda söylenenleri dinleyeceğini ve haklı çıkarsa Kriton’un teklifine uyacağını belirtir. İşte Sokrates’in bu tutumu, Sofistlerden farklı olarak, evrensel ahlaki değerler olduğunu ve bunlara akıl yoluyla ulaşılabileceğini varsayar ki bu da felsefi bir alan olarak etiği mümkün kılar. Sokrates diyalog boyunca eğer yasayı çiğneyip Atina'yı terk etme kararı alırsa üç şekilde suç işleyeceğini savunur. İlk olarak, Sokrates yasalar çerçevesinde dünyaya getirildiği ve yetiştirildiği halde yasalara itaat etmiyor olacaktır. İkincisi Sokrates geçmişte yasaların yanlış olduğunu düşünüp, bu konusunda düşüncelerini açıklayarak onları değiştirmeyi önermemiştir. Üçüncü olarak, Sokrates doğru olacağını düşündüğü yasalar konusunda insanları inandırmakta ve yasaları yerine getirmekte özgür iken bu ikisini de yapmamıştır. Bunların yanı sıra Sokrates, Kriton’un öne sürdüğü gibi hapisten kaçmasının kendisine ya da ailesine bir faydasının olmayacağını da savunur. Sokrates öyle güçlü bir tutarlılıkla logos’tan hareketle akıl yürütür ki, Kriton söyleyecek hiçbir söz bulamaz ve Sokrates’i ikna edemeden ayrılmak zorunda kalır. Görüldüğü üzere Sokrates için asıl önemli olan şey hapisten kaçmanın adil olup olmadığıdır. Kriton'un öne sürdüğü tüm diğer değerler, ancak tutarlılık ile mümkündür. Ölüm bile bu düşünceye kıyasla önemini kaybetmektedir. Bu bağlamda Kriton diyaloğu, hem toplumsal ahlaktan farklı olarak etik yaklaşımı ortaya koyması hem de ahlakın göreciliğine karşı ahlaki meselelerde nesnel bir sonuca ulaşılabileceğini savunması bakımından önemlidir. Bunun yanı sıra diyalog, etik ile ilgili akıl yürütmenin bir başkası tarafından benimsenebileceğini savlayarak, felsefi bir alan olarak etik bilgiyi mümkün kılar. Sokrates’in savunduğu tüm bu fikirler, çoğu insanın gözünde argümantasyonunun bir sonucu olarak çekinmeden ölüme gitmesiyle haklılığını kanıtlamıştır. Nitekim Epiktetos da böyle düşünür: “Sokrates’in kendisini kurtarmaktan vazgeçerek ve adalet için ölerek söylediği ve yaptığı; kurtulduktan sonra söyleyeceği ve yapacağı işlerden çok daha faydalıdır.” (Hasan Suphi)
Kriton ile bir gün sonra idam edilmek üzere hapiste olan Sokrates'in görüşmeleri diyalog halinde sunulmuş. Sokrates, durum ne olursa olsun savunduğu düşünceye ters düşecek bir davranışta bulunmak istemeyişinin nedenlerini Kriton'a anlatıyor. Güzel bir dik duruş örneği ama herkesin harcı değil tabii ki. Hayatımıza uygulamamız gereken bir çok güzel mesaj verilmiş kitapta. (Begüm Özkan)
Puanım 3/5 (%60/100) Kısa olması ve okuduğum diğer felsefe kitaplarına göre daha az kafa karıştırıcı olduğu için hoşuma gitti. Daha önce sadece adını duyduğum bir kitaptı ve aylardır listemde durduğu için alıp okumaya karar verdim. Kitap Kriton'un Sokrates'i hapiste ziyareti üzerinden geçiyor. Kriton parasını ödeyip onu hapisten çıkarmak istiyor fakat Sokrates bunun doğru olmayacağını yaklaşık 25-30 sayfa anlatıyor. Kitapta Sokrates'in savunduğu ana düşüncelerden birisi toplumun değil o toplumdaki bilgin kişinin sözünü dinlemek olduğu. Fakat bir yerde Atina toplumu onun içeride kalmasını istediği için içeride kaldığını da söylüyor. Konu Sokrates olunca böyle şeylere çok şaşırmamak gerekiyor. Yine de güzel ve yeri geldiğinde insanı düşünceye iten bir kitap. "Ek" bölümü de güzeldi, özellikle Euripides'in ismini görmek. (Mert Öncel)
Kitabın Yazarı Platon Kimdir?
Antik/klasik Yunan Filozofu, Matematikçi, Felsefi Diyaloglar Yazarı ve Batı Dünyasındaki İlk Yüksek Öğretim Kurumu Olan Atina Akademisinin Kurucusu
Eski Yunan filozofu (Atina İ.Ö. 428-ay.y.İ.Ö. 348/347). Soylu bir ailenin oğlu olan Eflatun (ya da Platon), parlak bir Öğrenim görerek, sanatın her dalında kendini gösterdi (çok genç yaşta şiirler, trajediler yazdı); Kratilos'tan bilim dersleri aldı. Sokrates'le tanışınca (İ.Ö. 407) felsefeye yönelip, gerek beden, gerek kafa yapısı bakımından siyasete yatkın olmadığından, o karışık yıllarda siyasetten uzak kaldı. Demokrasiyi küçümserken, Otuzlar Meclisi'yle iktidara gelen dostlarının yönetimini daha da beter buldu. Sokrates'in Ölümünden sonra Megara'da Eukleides'in yanına çekildi; sonra yolculuklar yaparak Kyrene'de matematikçi Theodoros'la tanıştı. Mısır'a bir yolculuk yapıp, İtalya'ya giderek Tarento ve Lokroi'deki pyhthagorasçı çevrelerle ilişki kurdu. İ.Ö. 388'e doğru Dionysos'un kaynı Dion tarafından, Syrasos'u oek etkileyemedi. Atina'ya dönerek, Akademi Gymnasionu'nda Yunanistan'ın dört bir yanından gelen Öğrencilere ders verdi. İ.Ö. 367 ve İ.Ö. 361'de iki kez daha Sicilya'ya gittiyse de, Genç Dionysos'u da etkilemeyi başaramadı ve felsefe ile tiranlığı bağdaştırmaktan vazgeçti. Atina'ya dönüp, Akademi'de ders vermeyi sürdürerek, söylentiye göre bir şölen sırasında öldürüldü.
Eflatun'un bütün yapıtları günümüze kalmıştır: Felsefe ve felsefeyle bağlantılı konularda yazılmış 26 diyalog. Karşılıklı konuşmalar biçiminde yazıldıkları için bunlara "diyalog" denirse de, tümünü diyalog diye adlandırmak belki doğru olmaz; çünkü, sözgelimi Sokrates'in mahkemede yaptığı konuşmayı içeren Savunma ve daha birkaç yapıtı, temelde monologdur. Gene de, tarihsel kişilere dayansın ya da dayanmasın, bütün yapıtlarını kişilerin ağzından yapılan konuşmalar biçiminde yazdığı için, tümü bu anlamda tiyatrovaridir. Birkaçı dışında, diyalogların tümünde, Sokrates odak kişidir.
Platon Kitapları - Eserleri
- Devlet
- Sokrates'in Savunması
- Phaidon
- Diyaloglar 2
- Şölen - Dostluk
- Gorgias
- Lysis
- Hipparkhos Kleitophon Rakipler
- Protagoras
- Diyaloglar
- Devlet Adamı
- Mektuplar
- Philebos
- Meneksenos
- Euthyphron
- Kriton
- Yasalar
- Timaios
- Ion
- Menon
- Sofist
- Minos
- Lakhes
- Kritias
- Alkibiades I-II
- Parmenides
- Theaitetos
- Küçük Hippias
- VII. Mektup, Dion
- Seçmeler
- Kratylos
- Büyük Hippias - Theages
- Euthydemos - Parmenides
- İkinci Alkibiades
- Kharmides
- Epinomis
- Phaidros
- Devlet III-IV
- Siyaset ve Retorik
- Kleitophon veya Felsefeye Davet
- Parmenides
- Devlet
Platon Alıntıları - Sözleri
- Tanrı sıradan bir kişiyi bile şair yapacak kadar bilge bir şairdir. O ana dek şiirden yana nasipsiz bile olsa aşk'ın dokunduğu herkes şair oluverir bir anda. (Şölen - Dostluk)
- Kurtlar kuzuları nasıl severse Aşıklar da sevgililerini öyle sever. (Phaidros)
- sözü özüne uymayan biri beni sıkar; söyledikleri ne kadar güzel olursa, o kadar sıkar. o zaman da beni söze düşman görürler. (Lakhes)
- "Antropos* ismi sadece yakınındaki canlıları görebilen, gördüğünden farklı bir şey düşünemeyen hayvanların ifade ettiğinden farklı bir anlam ifade eder." *İnsan (Kratylos)
- “Benim gibi bir kimseyi kolay kolay bulamayacaksınız. Onun için, size, kendinizi benden yoksun bırakmamanızı öneririm.” (Sokrates'in Savunması)
- Evet birleştiren şey sevinç ve acı ortoklığı değil midir? (Seçmeler)
- Ruha ait şeylere bakalım; bunlar ölçülülük, doğruluk, cesaret, kolay öğrenme, zihinde tutma, iyi yüreklilik ve daha başka benzer şeyler... (Menon)
- Ya sen adaletin ne olduğunu bilmiyorsun ya da onu benimle paylaşmak istemiyorsun (Kleitophon veya Felsefeye Davet)
- O halde, sence, söz, söylenen; görüş, görülen; işitiş, işitilen şey midir? Yoksa, söz başka, söylenen şeyler başka; görüş başka, görülen şeyler başka; işitiş başka, işitilen şeyler başka mıdır? (Minos)
- Eğer bir resme gereğinden fazla yaklaşırsan resimden hiçbir şey anlayamazsın. (Theaitetos)
- Devletler yeniden düzenlenmedikçe, kanunların daha iyi bir hale getirilmelerine imkân yoktur. (Mektuplar)
- “İnsanlara tanrılardan söz ederken onları tatmin etmek, gerçekten biz ölümlülere, ölümlülerden söz etmekten daha kolay gibi görünüyor. Çünkü dinleyenlerin, kendilerine bu kadar yabancı olan meseleler üzerinde görgüsüz ve kara cahil olmaları, bu konuda söz söylemek isteyenlerin işini pek kolaylaştırır; zaten tanrılar hakkındaki bütün bilgimizin de ne olduğu belli.” (Kritias)
- YABANCI: Sanırım henüz aşk avına dikkat etmedin. THEAİTETOS: Dikkat etseydim ne olurdu? YABANCI: Bu avın hediye olmadan yürümediğini görürdün. (Sofist)
- "İyi şeyler istiyorum ancak farkına varmadan tanrılardan kötü bir şey istememek çok zorlu bir iş." (Alkibiades I-II)
- Dilde yapılacak yanlışlık, sadece dile değil aynı zamanda ruha da kötü etki eder. (Phaidon)
- Oysa, çoğunlukla, doğa ve yasalar birbirine karşıttır. Bu nedenle, insan utanıp düşündüğünü söylemekten çekinirse, sözleri birbirini tutmaz olur. (Diyaloglar 2)
- gevezelik ciddi araştırmaların eğlencesi olur. (Philebos)
- “Önemli olan yaşamak değil, iyi yaşamaktır.'' (Kriton)
- _O halde aldanmıyorsam, kötülük kalmadığı zaman bile dostluk vardır. _Vardır. _Dostluğun sebebi gerçekten kötülük olsaydı dostluğun da ortadan kalkması gerekirdi: çünkü sebep yok olunca sonucu da yok olur. (Lysis)
- Seyircilere dikkat etmeliyim çünkü onları ağlatırsam alacağım para beni güldürür, onları güldürürsem alacağım para beni ağlatır. (Ion)