Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu - H. G. Wells Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu kimin eseri? Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu kitabının yazarı kimdir? Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu konusu ve anafikri nedir? Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu kitabı ne anlatıyor? Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu PDF indirme linki var mı? Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu kitabının yazarı H. G. Wells kimdir? İşte Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: H. G. Wells
Çevirmen: Toprak Deniz Odabaşı
Çevirmen: Kübra Kavasçinay
Yayın Evi: Laputa Yayınları
İSBN: 9786056994135
Sayfa Sayısı: 80
Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kronik Argonautlar ilk olarak 1888’de The Science Schools Jurnal, The Royal Collage of Science’de yayımlandı. Wells’in ünlü Zaman Makinesi adlı kısa romanından 7 yıl önce yazmış olduğu Kronik Argonautlar zaman yolculuğu temasını ilk kez konu edinmiştir.
Karıncalar İmparatorluğu ilk olarak 1905’te The Stand Magazine’de yayımlandı. Hikâye, Güney Amerika'da kendilerini ölümcül savaş makinesi olarak örgütleyen dev karıncalar hakkında.
Derinlerde ise ilk olarak 1896’da Pearson's Magazine’de yayımlandı. Özel olarak tasarlanmış bir taşıtla okyanusun derinliklerine yapılan bir yolculuğu ve insan benzeri yaratıkların yarattıkları bir medeniyetin keşfini anlatıyor.
“... Çağ Dışı Adam olduğumu biliyordum; benim zamanım daha gelmemişti. Beni hayatta tutan bulanık bir umuttu, en sonunda kesin bir şeye dönüşünceye kadar ona tutunduğum bir umut. Otuz yıl aralıksız süren emek, sonra madde, biçim ve yaşamın gizli şeylerinin arasındaki en derin düşünce ve zamanda yolculuk eden gemim Kronik Argo, işte böylece artık kendi zamanıma ulaşıncaya kadar yıllar arasında seyahat ederek kendi çağıma gidebiliyorum.”
(H. G. Wells, Kronik Argonautlar)
Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu Alıntıları - Sözleri
- He was a young man, this was his first sight of the tropics, he came straight from England, where Nature is hedged, ditched, and drained, into the perfection of submission.
- Holroyd thinks he distinguished curious earthworks running between the nearer houses, that may have been the work of the insect conquerors of those human habitations.
- Well, there they are, anyhow. By 1911 or thereabouts, if they go on as they are going, they ought to strike the Capuarana Extension Railway, and force themselves upon the attention of the European capitalist. By 1920 they will be half-way down the Amazon. I fix 1950 or ’60 at the latest for the discovery of Europe.
- In a few thousand years men had emerged from barbarism to a stage of civilisation that made them feel lords of the future and masters of the earth! But what was to prevent the ants evolving also? Such ants as one knew lived in little communities of a few thousand individuals, made no concerted efforts against the greater world. But they had a language, they had an intelligence! Why should things stop at that any more than men had stopped at the barbaric stage? Suppose presently the ants began to store knowledge, just as men had done by means of books and records, use weapons, form great empires, sustain a planned and organised war?
- There can be no doubt they are a serious pest, and that the Brazilian Government is well advised in offering a prize of five hundred pounds for some effectual method of extirpation. It is certain too that since they first appeared in the hills beyond Badama, about three years ago, they have achieved extraordinary conquests. The whole of the south bank of the Batemo River, for nearly sixty miles, they have in their effectual occupation; they have driven men out completely, occupied plantations and settlements, and boarded and captured at least one ship. It is even said they have in some inexplicable way bridged the very considerable Capuarana arm and pushed many miles towards the Amazon itself. There can be little doubt that they are far more reasonable and with a far better social organisation than any previously known ant species; instead of being in dispersed societies they are organised into what is in effect a single nation; but their peculiar and immediate formidableness lies not so much in this as in the intelligent use they make of poison against their larger enemies.
- But Holroyd was thinking that these little creatures on the decked canoe had also eyes and brains. The whole thing impressed him as incredibly foolish and wrong, but—what was one to do?
Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Karıncalar İmparatorluğu: Ya Her Şey Tersine Dönse Ne Olurdu?: Not: İlk olarak benim okuduğum kitabın baskısı olmaması nedeni ile kullandığım baskıda sadece ‘Karıncalar İmparatorluğu’ öyküsünü İngilizce olarak okuduğumu uygulamada belirtememekteyim. Bu sebeple incelemem onun üzerinedir ve özet şeklinde değildir, kendi düşüncelerimi ve analizini içerir. H.G. Wells Amerikan edebiyatınında bilim kurgu türünde ses getirmiş bir yazar olarak, kendisinin ilk dönem eserlerinden biri olan Karıncalar İmparatorluğunu’nda, insan doğasının sınırını sorgular. Kanaatimce, Karanlığın Yüreği adlı eserle Joseph Conrad’ın hikayesini bize yeniden yaşatır. Marlow’un Kango gezisinde olduğu gibi Gerilleau’da botu ile Amazon ormanlarına yol alır ve hikayemiz başlar. Hikayenin başında Brezilya’dan Amazon ormanlarına olan yolculuk bir bakıma beyaz adamın yolculuğu resmederler. Ana karakterimiz doğanın zenginliğini düşünür ve burada hiç insan olmamasını fark eder. Bilim kurgunun bir özelliği olarak insanın konumu ve limitlerine bir göndermedir. Hikayenin başında karıncalar küçümsenir ve karakterlerimiz işlerinin evi temizlemek olduğu söyleyip dalga geçerler. Sembolik olarak karıncaların seçimi önemlidir çünkü doğada küçük olmaları ile bilinirler fakat kendi dünyalarında kendi sistemlerinin olduğu insanlar tarafından önemsememektedir. Karanlığın Yüreği’nde insanların zengin olması için fildişi aramaya gidip oradaki yerlileri küçük görür. Onları eğitimsiz, bilgisiz ve kültürsüz görür. Emperyalizmin sembolü olan Kurtz’un düşüncelerini burada da görmek mümkündür. Bu, İngiliz birliklerinin 18. ve 19. yüzyıllarda Asya, Afrika ve Amerika'daki toprakları fethederek boyun eğdirdikleri zaman yaptıklarına göndermedir. Wells'in hikayesinde, anavatanlarını sömürmek isteyen yabancı bir güç tarafından fethedilenler insanların (beyaz adama gönderme olarak) kendileridir. Karıncaların bu kadar önemsiz ve küçük görünmesinden sonra Wells bu soruyu sordurur bize, ya her şey tersine dönse ne olurdu? Karıncalar düşündükleri gibi küçük değildir. Aslında burada sembolik olarak söylenen insanların buranın hakimi olmadığıdır. Özellikle bu karıncaların bir özelliği de onların bir tür zehir geliştirdiğidir. Öykünün devamında bunu geliştirip düşmanlarına karşı kullanmalarının bu büyüme ile olduğu ve onların gelişimi ile ilişkilendirilir. Bu sembolik olarak insanların bilimsel gelişmeler ile düşmanlara karşı icat ettiği silahlardır(ve bunları beyaz adamın koloni döneminde kullanışıdır). Ayrıca bu bilimsel icatlar insanlarda dünyanın sahibi hissi yaratmıştır. Fakat bu hikayede dominant olan değil ‘ötekileştirilen’ konumunda olanlardır. Hikayenin başında insanların artık maymun gibi olmadıkları ve bilimsel gelişmeler ile, silah, kültür, iletişim, yerleşim kurduklarından bahseden insanlar bunun aynısını karıncaların yaptığını görür. Wells’in sıklıkla kitaplarında kullandığı Darwinizm teması açıktır. Bunlar ‘medeniyetleşme’ adına önemli gelişmelerdir. Çünkü insanlar artık medeni olduklarını söylerek, kendileri doğada üstün göremez. Wells, bilimin olağanüstü gücünün yanı sıra bu gücün doğasında var olan tehlikeyi de vurgular. Hikaye, doğaya ve bu düzene aşırı derecede karışmanın insanlık için feci sonuçlara yol açabileceğini öne sürer. Mutanta uğramış bu karıncalar aslında bilimsel gelişmelerin bir sonucudur. Bu büyüme sonucunda küçülen insanlar (inferior-superior) arasında kompleksi açıklar. Tarih boyunca özellikle modernizm döneminde bilimsel gelişmelerin insanlara yarattığı limitsizlik hissine karşı Wells aslında distopik bir düzeyde insanların yaşamalarının sunar. Darwin’nin düşüncelerinden etkilenen Wells bize doğa seçilim yoluyla insanların yok olmasını gösterir. Darwinizm, insanın kendi kaderini ve genel olarak dünyanın kaderini kontrol etme konusundaki sınırlı gücünün bir hatırlatıcısı olarak hizmet eder. (Gizem Kahraman)
İçinde üç kısa öykü var ve bunlardan Kronik Argonautlar dışındaki diğer iki öykü pek de sevilecek değil gibiler. Hele ki bir korku öyküsü gibi işlenen Karınca İmparatorluğu, Wells'in diğer bilimkurgu kitaplarına kıyasla -ki bu kitaplar uzayda geçen bilimkurgu kitapları olmasına rağmen bu öykü yeryüzünde geçer- çok daha uçuk geldi. Yine de Wells'in "Tüm Savaşları Bitirecek Olan Savaş" adlı kitqbı dışında diğer kitapları kesinlikle okunur. (Sîdar Ronahî)
H.G.Wells: -Kronik Argonautlar, Karıncalar İmparatorluğu- -Modern bilim kurgunun öncülerinden kabul edilen H.G.Wells'in üç öyküsünün derlendiği ''Kronik Argonautlar, Karıncalar İmparatorluğu'' kitabını okudum. İçerisinde bir de ''Derinler'' adlı öyküyle toplam üç bilim kurgu öyküsü bulunmakta. İlk öykü olan Kronik Argonautlar ''Zaman Makinesi'' adlı romandan 7 yıl önce yazılmış ve zaman yolculuğu temasının ilk kez işlendiği metindir. Bu öykü beni okurken biraz yordu diyebilirim. -Karıncalar İmparatorluğu öyküsüne gelecek olursak kitaptaki en sevdiğim ve en akıcı anlatım oldu. İstilacı karıncaların Latin Amerika'daki korku veren durumunu araştıran ekibin serüvenini okuyoruz. -Derinler öyküsü ise okyanusun derinliklerindeki gizemli bir yolculuğu anlatıyor. Denizaltı diyebileceğimiz özel hazırlanmış bir araç ile insan benzeri yaratıkların yarattıkları bir medeniyetin keşfine odaklanıyor. Kısa sürede okunabilecek 80 sayfalık bu eser Laputa Kitap tarafından yayımlandı. (Uğur Karabürk)
Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu PDF indirme linki var mı?
H. G. Wells - Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı H. G. Wells Kimdir?
Herbert George Wells ya da daha çok tanındığı adla H. G. Wells (21 Eylül 1866 - 13 Ağustos 1946), Dünyalar Savaşı, Görünmez Adam, Dr. Moreau'nun Adası ve Zaman Makinesi adlı bilimkurgu romanlarıyla tanınan ama neredeyse edebiyatın her dalında birçok eser vermiş olan İngiliz yazardır. Sosyalist olduğunu açıkça söyleyen H.G. Wells'in çoğu eserinde önemli ölçüde siyasi ve sosyal yorumlar bulunmaktadır. Jules Verne gibi gelecekteki teknolojik gelişmeleri anlattığı kitaplarıyla bilimkurgu dalının öncülerinden hatta yaratıcılarından sayılmaktadır.
Wells'in bilimkurgu romanlarında teknolojinin gözlemlenmesinin getireceği olanaklar bir yana bırakılır. Wells'te spekülasyon bir edebiyat biçimine dönüşür ve teknolojinin değil de onun toplumsal temellerinin araştırılmasına dönük bir boyut kazanır.
Wells'in ilham kaynağı Jules Verne olmuştur, ama Verne'in Aya Seyahat'i (De la Terre a la Lune) ile Wells'in Aydaki İlk İnsanlar (The First Men in the Moon) romanını karşılaştıracak olursak, kolaylıkla görebileceğimiz gibi Wells; Verne'in teknolojiye verdiği önemi paylaşır, ama Verne'in romanında 'Nasıl ve hangi teknolojik olanaklar?' sorusu ortaya atılırken, Wells'te Ay yolculuğunun teknik sorunu baştan savma bir biçimde geçiştirilir. Çünkü Wells'in derdi, teknolojik olanakların gelecekteki muhtemel ürünlerini tahmin etmek değil, Ay'daki toplumsal hayatın bizzat kendisi üzerine, tıpkı bir zamanlar Thomas More'un 'Ütopya Adası' örneğinde olduğu gibi, model düşünceler geliştirmektir.
Wells sadece bilimkurgu içindeki ütopya karşıtı düşüncelerin savunucusu olarak bu türe damgasını vurmakla kalmaz, toplumun şiddet ve zor yoluyla, gereğinden hızlı bir süreç içinde sosyalist bir topluma dönüştürülmesinin sakıncalarına olduğu kadar, sınıf karşıtlıklarının da iyice sivrileceğine karşı da uyarır bizi.
...
H. G. Wells Kitapları - Eserleri
- Zaman Makinesi
- Doktor Moreau’nun Adası
- Görünmez Adam
- Dünyalar Savaşı
- Körler Ülkesi
- Tanrıların Tohumu
- Efendi Uyanıyor
- Ağrı Dağı Yolcusu Kalmasın
- Duvardaki Kapı
- Körler Ülkesi ve Diğer Karanlık Öyküler
- Ay'daki İlk İnsanlar
- Gölgeler İçinde Rusya
- Gelecek Günlerin Hikayesi
- Tüm Savaşları Bitirecek Savaş
- Geçmiş Günlerin Hikayesi
- Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu
- Kipps
- Ay Işığı Masalları
- Kızıl Oda ve Diğer Öyküler
- İnsan Hakları
- Uzay ve Zaman Hikayeleri
- Kısa Dünya Tarihi
- Açık Komplo
- The Magic Shop
- Tanrı İnsanlar
- Ana Hatlarıyla Dünya Tarihi - 1
- Hayalet Bataklıkları
- Görünmez Kral Tanrı
- Kuyrukluyıldız Günleri
- Çağdaş Bir Ütopya
- Geleceğin Keşfi
- On İki Hikâye ve Bir Rüya
- The Crystal Egg and Other Stories
- Ann Veronica
- In the Abyss
- Seçilmiş əsərləri
- The Land Ironclads
- The World Set Free
- A Slip under the Microscope
- The History of Mr Polly
- The Crystal Egg & Other Stories
- Thirty Strange Stories
- The Wheels of Chance
H. G. Wells Alıntıları - Sözleri
- “Şans eseriydi işte.” diye araya girdi. İnsanın hayatındaki diğer her şey gibi. (Doktor Moreau’nun Adası)
- Huzursuzluğun getirdiği ızdırap içindeydim . (Zaman Makinesi)
- İnsanlar artık özgür değiller. Özgür olamadıkları gibi, daha büyük ya da daha iyi de değiller. Keşke hepsi bu kadar olsa. Bu şehir bir hapishane. Bütün şehirler gibi. Anahtar servet sahiplerinin elinde. Sayısız insan, beşikten mezara kadar sadece çalışıyor. Bu doğru mu? Hep böyle mi olacak bu? (Efendi Uyanıyor)
- Zamanla öğretmenler bile gereksiz hale geldiler. Elektrikli aletlerin olmadığı bir dünyada yaşamak ilkellik olarak görülmeye başlandı. Kırsalda yaşamak çağın rafine değer yargılarına göre sefaletten farksızdı. (Efendi Uyanıyor)
- O, kaçınılmaz olarak ortaya çıkmıştır ve kendini kafa karıştırıcı fikirlerden uzaklaştırmaya devam edecektir. O, bir koh-i noor'a dönüşür; o bir Işık Dağı'dır, büyüyen ve giderek yoğunlaşan. O, her yere yayılan ve her şeyi içine alan bir berraklık, parlaklık ve arılıktır. Onun kesilecek bir kafası ya da zarar verilecek bir bedeni yoktur. O, tüm engelleri aşar; her türlü sınırlamaya karşı koyar. O her şeyi, kendisine uymaya zorlar. Hava ne denli bulutlu ve sisli, ne denli kapalı ve puslu olursa olsun, o şafak sökerken gelir. Denize indirilen gemilerde sabah olurken, o gelir. O, görünmez kral Tanrı'dır. (Görünmez Kral Tanrı)
- "Kör de ne?" diye sordu kör adam omzunun üstünden fütursuzca. " (Körler Ülkesi)
- "Başkaları neyse de ondan böyle bir şey beklemezdim." (Duvardaki Kapı)
- Ama bir yol bulmak hiçbir zaman o yolun ustası olmak değildir. (Ay'daki İlk İnsanlar)
- " Körler Ülkesi'nde Tek Gözlü Adam Kral Olur. " (Ay Işığı Masalları)
- Sosyalist olma, dünyaya başkaldırma ve sonsuza kadar bir daha misafirliğe gitmeme gibi çılgın planlarını tekrar düşününce cesaretini kaybetmişti. (Kipps)
- “Good heavens!” he exclaimed; “What little things we are! What daring little devils! Down there, miles and miles of water—all water, and all this empty water about us and this sky. Gulfs!” He threw his hands out, and as he did so, a little white streak swept noiselessly up the sky, travelled more slowly, stopped, became a motionless dot, as though a new star had fallen up into the sky. Then it went sliding back again and lost itself amidst the reflections of the stars and the white haze of the sea’s phosphorescence. (In the Abyss)
- Ari kavimleri Batıya doğru iki dalga halinde ilerlediler. Fransa’ya, Britanya’ya ve Ispanya’ya girdiler. Büyük Britanya’ya demiri getirmiş olup, Breton (Brythonic) Keltler adiyle anılırlar. Galli’ler dillerini işte bu Keltlerden almışlardır. Aynı ırktan Keltler, Ispanya'ya girdiler.Sadece oradaki Heliolitik Bask’larla değil, deniz kıyılarındaki Samî asıllı Fenike’li sömürgeleriyle de temasa girdiler. Latin Ariler İtalya'ya, Sanskrit dili konuşan Ari kabileler de, Milâttan önce 1000 yılından çok önceleri batı geçitlerini aşarak kuzey Hindistan’a girmişler. (Kısa Dünya Tarihi)
- İnsan kusurlu bir hayvandır. (Açık Komplo)
- Yahudilerin sebt günü geleneği pek çok Hristiyan tarikatının önemli geleneğidir. ama isa sebt gününü yıkmış sebt'in insan için olduğunu insanın sebt günü için olmadığını söylemiştir. (Ana Hatlarıyla Dünya Tarihi - 1)
- "Bu səhləblər həmişə nə qədər maraqlıdırsa, - bir dəfə dedi, - bir o qədər də ehtimal və gözlənilməzliklər mümkündür. Darvin onların mayalanmasını öyrənmiş və sübut etmişdir ki, səhləbin adi çiçəyinin quruluşu həşəratların tozcuğu bitkidən bitkiyə daşımasına uyğun şəkildədir. Amma səhləblərin çoxlu məşhur növləri mövcuddur ki, bu cür mayalana bilmir. Məsələn, kipripedilərdən bəziləri - onlardan tozcuq daşıya bilən heç bir həşərat məlum deyil. Bəzi səhləblərdə isə, ümumiyyətlə, heç vaxt toxum tapa bilməyiblər." (Seçilmiş əsərləri)
- “ ...prensip olarak, yalnız olmak ve rahatsız edilmemek istiyorum. ” (Görünmez Adam)
- Kader insanların küçük planlarını altüst eder. (Ay'daki İlk İnsanlar)
- “Ben seninim ve sen de benimsin. Bundan daha önemli ne olabilir ki?” (Tanrıların Tohumu)
- Dünya büyüyor ama insanlar küçülüyor.Yine de aklımız ve duygularımız var.Sadece içgüdüleriyle hareket eden varlıklar değiliz ama gücümüzün bir sınırı var.Bir gün hepimiz ölüyoruz.Ölüyoruz,doğuyoruz,yaşamaya devam ediyoruz,zaman geçiyor... (Gelecek Günlerin Hikayesi)
- Bizler yarı ölü sayılırız bir yerde. (Efendi Uyanıyor)