Kudüs - Simon Sebag Montefiore Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kudüs kimin eseri? Kudüs kitabının yazarı kimdir? Kudüs konusu ve anafikri nedir? Kudüs kitabı ne anlatıyor? Kudüs PDF indirme linki var mı? Kudüs kitabının yazarı Simon Sebag Montefiore kimdir? İşte Kudüs kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Simon Sebag Montefiore
Çevirmen: Cem Demirkan
Yayın Evi: Pegasus Yayınları
İSBN: 9786052990353
Sayfa Sayısı: 680
Kudüs Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kudüs'ü Anlamak Dünyayı Anlamaktır
“Dünya’nın sığınağı Suriye’dir, Suriye’nin sığınağı Filistin’dir;
Filistin’in sığınağı Kudüs’tür, Kudüs’ün sığınağı Tapınak Dağı’dır;
(…)Tapınak Dağı’nın sığınağı ise Kubbetü’s Sahra’dır.”
Kudüs… İçi akrep dolu altın bir kadeh… Evrensel bir şehir, iki halkın başkenti ve semavi dinlerin mabedi; imparatorlukların ganimeti, Kıyamet Günü’nün sahnesi ve bugünkü medeniyetler çatışmasının savaş alanı. İnanç, katliam, fanatizm ve birarada var olma fikrinin iç içe geçtiği, Kral Davut’tan Barack Obama’ya, üç büyük dinin doğuşundan İsrail-Filistin çatışmasına uzanan 3000 yıllık epik bir öykü.
Bu küçük ve ücra kasaba nasıl oldu da bir Kutsal Şehir, dünyanın merkezi ve şimdi de Orta Doğu’da barışın anahtarı haline geldi? Simon Sebag Montefiore sürekli değişip duran bu şehrin her defasında canlanışını göz kamaştırıcı bir anlatımla ortaya koyup her döneme ve her tarihî karaktere çarpıcı bir şekilde can veriyor. Kudüs’ün biyografisi savaşlar, gönül ilişkileri ve şehri yaratan, yok eden, kaydeden ve ona inanan insanlar –krallar, imparatoriçeler, peygamberler, şairler, azizler, fatihler ve fahişeler– üzerinden anlatılır. Kudüs’ün tarihî aktörleri arasında kimler yoktur ki? Süleyman, Selahaddin ve Kanuni Sultan Süleyman’dan Kleopatra, Caligula ve Churchill’e; İbrahim’den İsa ve Muhammed’e; antik zamanların İzabel, Nebukadnezar, Hirodes ve Nero’sundan modern zamanların Disrael, Mark Twain, Rasputin ve Arabistanlı Lawrence’ına kadar birçok tarihsel figür şehrin tarihinde önemli izler bırakmıştır.
Montefiore yeni arşivler, güncel akademik çalışmalar, kendi ailesine ait belgeler ve tüm yaşamı boyunca süren araştırmasından hareketle, kutsal ve mistik olanın, kimlik ve imparatorluğun özünü, Kıyamet’e sahne olacağına inanılan bu şehrin benzersiz tarihi içinde açıklığa kavuşturuyor. Bu tarih, hem ilahi hem de dünyevi bir mevcudiyete sahip tek şehir olan Kudüs’ün nasıl Kudüs olduğunun hikâyesidir.
“Mutlaka okunması gereken bir tarih… Bir başyapıt.”
David Sexton, Evening Standard
“Şimdiden bir klasik – modern dinî, siyasi ve etnik sürtüşmelerini ancak üç bin yıl öncesinin şartları bağlamında anlamanın mümkün olduğu bir şehre dair sürükleyici ve insanı düşünceye sevk eden bir çalışma. Montefiore ilginç tarihî detayları canlı, hassas ve yoğun bir bakış açısıyla ele alıyor.”
Tony Barber, Financial Times
“Kudüs’ün döneme uygun ve insanı hayrete düşüren portresi, baştan sona ilgi uyandırıcı.”
Christopher Hart, Sunday Times
“Hayret verici derecede cüretkâr ve muhteşem, destansı bir tarih… Akıcı, gözlerini yıldızlara dikmiş ama ayakları da yere sağlam basan bir kitap… Kudüs semavi bir şehir olabilir ama en az onun kadar bu dünyanın da bir parçasıdır. Bu harikulade kitabın en büyük başarısı bu ikisini aynı biyografide bir araya getirebilmesidir.”
Tom Holland, Daily Telegraph
“Montefiore’nin kitabı nefes kesici ve çoğu zaman tüyler ürpertici detaylarla, heyecan verici savaş, ihanet, yağma, tecavüz, katliam, işkence, fanatizm, kan davası, zulüm, yolsuzluk, ikiyüzlülük ve maneviyat hikâyeleriyle dolu… Montefiore’nin anlatımı dikkat çekici derecede objektif… Güvenilir ve ilgi uyandırıcı bir kaynak.”
Antony Beevor, Guardian
“Sürükleyici… Bir şaheser… Montefiore detayları sezebilen harika bir romancı, insan kusurlarını sezebilen harika bir gazeteci ve geçmişi günümüze getirmek için doğru kaynakları seçmeyi bilen harika bir tarihçi olduğunu göstermiştir… Aşırı iddialı… Makul, detaycı ve hassas… Bir tarih bu şekilde yazıldığında size kesinlikle fazla gelmez.”
Michael Gove, The Times
“Kudüs okuyucuyu hem tüketen hem de sarhoş eden bir hayal gücü ve enerjiyle yazılmış fevkalade başarılı bir eserdir. Çöken surlar, kırıp geçirmeler, katliamlar ve herkesin bir öncekinin üzerine bir şeyler inşa ettiği bir şehre dair sayısız tarihî vakanın bir elde toplanması… Bu kitabı okuyun.”
John Cornwell, Financial Times
“İhtişamlı… Devasa ve büyüleyici bir destan, On Emir, Ben Hur ve Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü gibi Hollywood filmlerinin bir dengi.”
Peter Burton, Daily Express
“Simon Sebag Montefiore’nin Kudüs tarihi, sevginin ve akademisyenliğin bir ürünüdür. Çok ciddi bir başarıdır… Kendisi geçmişin maceralarını ve anormalliklerini yakalama konusunda ayrı bir hünere sahiptir… Sürükleyici… Akıcı, ilgi uyandırıcı, dopdolu, düşündürücü ve bilgi verici.”
Barnaby Rogerson, Independent
“Olağanüstü… Son derece objektif, hassas bir şekilde kaleme alınmış ve eğlenceli.”
Saul David, Mail on Sunday
“Simon Sebag Montefiore’nin Kudüs şehri biyografisi, zihin açıcı olduğu kadar insanın tüylerini de diken diken eden ve neredeyse tüm diğer meşhur kitaplardan daha çok satmış bir eser… Kutsal mekânlarda yapılan kutsal olmayan şeylere dair anlattıkları nefes kesici hikâyeler… Sürekli tartışma konusu olan bir mekânın tarihine ek olarak bu kutsal mekânı işgal eden tüm güç ve kişilerin işledikleri suçların, ebedi ikiyüzlülüklerinin ve nadir cömertliklerinin hikâyesi.”
Boyd Tonkin, Independent
“Kudüs’ün hikâyesi insan zalimliğinin, açgözlülüğünün, nefretinin, ukalalığının, kibrinin, fanatikliğinin ve çılgınlığının herhangi bir yerin tarihinde de karşılaşabileceğimiz sayısız örneğiyle doludur. Bu kitabı baştan sona dikkatle okumanızı tavsiye ediyorum. Tek bir gereksiz sayfa bulamayacaksınız.”
Charles Moore, Daily Telegraph
“Simon Sebag Montefiore son eserinde yeteneğini ve titizliğini öfkenin şehri Kudüs’ün hizmetine sunuyor. Bir şaheser. Büyük bir başarı… Bu konuda bilgi sahibi olan kişilere bile sanki Kudüs hakkında hiçbir şey bilmiyormuş gibi hissettirmek için anlaşılan bir Montefiore olmak gerekiyormuş. Göz kamaştırıcı bir fresk.”
Christian Makarian, L’Express
“Harikulade. (Montefiore) bu şehirde yaşamanın nasıl bir şey ve şehrin neden herkes için bu denli önemli olduğunu hakkıyla aktarmayı başarmış… Şehre âşık oluyor ve insanlar bir türlü barışamadığı için üzülüyorsunuz… Bu bir hazine. Harika bir kitap.”
Bill Clinton, The Today Show (NBC)
“İddialı ve çarpıcı. Kudüs: Bir Şehrin Biyografisi büyük bir başarı, ukalalık etmeden bilgilendirici ve detaylı arkeolojik bilgileriyle de içten… Dinlerin mücadelesini anlatması bakımından kusursuz… Kudüs: Bir Şehrin Biyografisi çift yönlüdür: Bir yönüyle akademik bir eser, diğer yönüyle de popüler bir tur rehberidir.”
Colin Thubron, New York Review of Books
“Simon Sebag Montefiore’nin muhteşem Kudüs biyografisi şehrin üç bin yıllık tarihindeki tüm ihtişamı ve gelgitleri bünyesinde barındırmaktadır. Araştırma alanındaki mahareti ve esere hayat vermedeki becerisiyle hem akademisyenler hem de sıradan kişiler için nefes kesen bir çalışma ortaya koymuştur.”
Henry Kissinger
“Montefiore ender rastlanan bir şahsiyet: kendisi tarihi sürükleyici romanlar gibi yazmayı başarabilen bir tarihçi. Stalin biyografisi başarılı HBO belgesellerinden farksızdı. Yeni Kudüs biyografisinin de ondan aşağı kalır yanı yok. Sebag tarihi okunur kılan şeyi bulma yönünde eşsiz bir kabiliyete sahip. İki bin yıl önce ölen kişilere tekrar hayat verip nefes almalarını mümkün kılmış. Sebag’ın psikopat tiranların zihinlerini okuma konusunda öyle bir yeteneği var ki insan keşke ABD Dışişleri Bakanlığı’nda çalışsaydı diye düşünmeden edemiyor.”
Philip Kerr, Newsweek
“İnsanı içine çeken ve akıcı… Montefiore, detayları ve anekdotları en renkli şekilde bizlere sunmada mahir bir insan… Kitabı son derece tarafsız ve dengeli.”
Jackson Diehl, Washington Post
“Kudüs hakkında yazılmış sayısız tarih kitabı vardır… Ama Montefiore şehrin biyografisini yazan ilk kişi olmuştur – şehrin yöneticileri ve sakinleri, kahramanları ve kötüleri, fahişeleri ve azizlerinin hayatının detaylı aktarımı. Montefiore bizi şehrin nefes kesen ve gerilim yüklü hikâyesinin içinde dolaştırırken tek bir olay ya da karakteri dahi atlamıyor.”
Norman Lebrecht, Wall Street Journal
“Elden bırakmak imkânsız… Pek çok enfes yönü bulunan okuması keyifli bir tarih… Montefiore, detayları tespitte yetenekli ve iyi bir hikâye anlatma konusunda usta bir yazar… üç bin yılı anlatan bir kitap için bu başarılması kolay şey değildir.”
Jonathan Rosen, New York Times Book Review
“Kudüs: Bir Şehrin Biyografisi, karmaşık karakterleri –krallar, rahipler, Yahudi dostu ve düşmanları– ve etkileyici anekdotlarıyla sürükleyici bir romandan farklı değil. Ayrıca bölgede günümüzde sürmekte olan çatışmayı da mercek altına alıyor.”
Dan Ephron, Newsweek and Daily Beast
“Hâkimane… (Montefiore) Tüm hayatı boyunca bu kitabı yazmak için hazırlık yapmış ve konunun nasıl ele alınması gerektiğini çok düşünmüş. Kudüs’ün hikâyesi onu şekillendiren erkek ve kadınların hayatları üzerinden kronolojik olarak anlatılmış ve bu doğrudan yaklaşım gerçekten de işe yaramış. Bay Montefiore dinî düşmanlıklar ve siyasi entrikalara hiç bulaşmadan apolitik bir ton kullanmaya dikkat etmiş. İngilizcesi olmayan kaynakları da ekleyerek eserini daha da zenginleştirmiş… Bir yazar olan Bay Montefiore mahirane bir anlatım yeteneği ve insanın içine işleyen anekdotları seçme konusundaki farklı bir kabiliyete sahiptir… Bu detaylar Kudüs’ü okuması çok daha eğlenceli bir kitap haline getiriyor.”
Economist
“Üç Semavi dinin dünyasına hayat veren göz kamaştırıcı bir tarih ansiklopedisi… Şaşaalı tarihî karakterleri arasında sinsi krallar ve kraliçeler, kana susamış derebeyleri ve cani imparatorlar, gözü dönmüş kâhinler ve çekici fahişeler yer almakta… Üç dinin tarihini ve menşeini öğrenmek isteyenler için ideal bir kaynak… Günümüz dünyasını şekillendiren dinlerin gücünü ve etkisini anlamak isteyenler kesinlikle bu kitabı okumalıdır… Gayet adil ve düşünceye sevk eden bir eser.”
Adam LeBor, Literary Review
“Kudüs – biyografi, tarih, arkeoloji ve zekânın mükemmel bir karışımı.”
Kate Mosse, Woman & Home Magazine
“Bu kitap önemli olduğu derecede okunabilir de bir kitap .”
Bettany Hughes, Daily Express
“Hayranlık verici derecede tarafsız… Canlı, etkili, anekdotlarla bezeli, çılgın, hevesli ve sıra dışı karakterlerle dolu.”
Sue Arnold, Guardian
“Ustaca ve doğru zamanda yapılmış eğlenceli bir eser.”
Victor Sebestyen, Evening Standart
“İddialı, siyasi açıdan cesur… Sürükleyici ve muhteşem bir tarih.”
Rebecca Abrams, New Statesman
“Bir yetenek gösterisi.”
Philip Mansel, Spectator
“Kudüs’ün biyografisini yazmaya kalkışmak herkesin harcı olmasa da Simon Sebag Montefiore bu sorumluluğun altına girmekten hiç çekinmemiştir. Kitap, Filistin sorununun temelini anlamak ya da Kudüs’ü ziyaret etmek isteyen herkese tavsiye edilebilir –ya da sadece güzel bir kitap okumak isteyenlere. Yazar özellikle arkeoloji konusunda çok başarılı… Taşlara can verip onlara şarkı söyletiyor. Arkeolojik bir tur için harika bir rehber kitap olabilir.”
Bruce Anderson, Prospect
“Titizlik ve salahiyetle kaleme alınmış.”
Diarmaid MacCulloch, London Review of Books
“Harika bir kitap.”
Paul Levy, Wall Street Journal
“Kudüs harika bir biyografi yazarı gerektirirdi ve Montefiore de son zamanların en iyisi olduğunu ispatladı.”
Seth J. Frantzman, Jerusalem Post
“Bu konu üzerinde yazılmış sayısız eseri düşündüğümde hiçbirinin bunun yakınına bile gelemediğini anlıyorum… Elden bırakılması mümkün olmayan bir kitap. Kudüs: Bir Şehrin Biyografisi ancak kanında Kudüs’ü taşıyan birisi tarafından yazılabilecek bir şaheser… Siyasi ve dinî ön yargılardan uzak bir tarih… Bu muhteşem şehir hakkında bir şeyler öğrenmek isteyen herkes tarafından okunabilecek bir kitap.”
Başpiskopos Andrew White, Third Way
“Stalin hakkında iki eser (Young Stalin ve Stalin: The Court of the Red Tsar) yazmış olan İngiliz yazar ve tarihçinin bu kitabı inanılmaz derecede iddialı bir proje olmakla birlikte –içerdiği pek çok dipnot ve göndermeye rağmen– dramatik sahneleri, beklenmedik gelişmeleri ve canlı insan portreleriyle bir cinayet romanı kadar da sürükleyici.”
Tygodnik Powszechny, Polish Catholic Weekly
“Simon Sebag Montefiore, ‘Kudüs’ün tarihi dünyanın tarihidir,’ diyor çünkü bu şehir dünyanın merkezi olma özelliğini hiç kaybetmemiştir. Şehrin hikâyesini inanılmaz bir cazibe ve zekâyla aktarmaktadır. Kesinlikle okunması gereken bir kitap.”
Tomasz Bielecki, Gazeta Wyborcza
“Simon Sebag Montefiore’nin eseri Kudüs: Bir Şehrin Biyografisi – tuhaf bir yol seçip sondan başa doğru okuyorum!”
David Cameron, Spectator
“Modern dinî, siyasi ve etnik çekişmelerinin ancak üç bin yıllık tarihi bağlamında anlaşılabileceği bir şehre dair destansı ve insanı içine çeken bir çalışma. Montefiore, tarihî çatışmaları hassas ve detaylara dikkat ederek akıl almaz bir şevkle kaleme almış.”
Financial Times
“Kudüs: Bir Şehrin Biyografisi, yılın en nefes kesici ve iddialı kitaplarından biri. Dünyanın en muhteşem şehri, Montefiore’nin şahsında en kusursuz biyografi yazarına kavuşmuş. Şehir sadece savaşlarla değil onu inşa eden insanlarla da anlatılmış. Manevi, yıkıcı ve destansı, son sayfasına kadar elinizden bırakamayacağınız bir öykü.”
Dan Jones, Daily Telegraph
“Capcanlı bir hikaye… Adil ve heyecan verici, Montefiore her dinî geleneğe eşit mesafede durarak en iyi popüler tarihçilerden biri olma unvanını hak ettiğini gösteriyor.”
Dominic Sandbrook, Sunday Times
“Şehrin görkemli biyografisi. Akıcı ve eğlenceli olduğu kadar taş ve topraktan oluşan şehrin ötesindeki semavi Kudüs’ü görmek isteyenler için de ideal bir kaynak.”
Tom Holland, Guardian
“Süper.”
Lesley Chamberlain, New Statesman
“Cinayetin ve dinin tarihi beni tümüyle kendisine bağladı.”
Frances Osborne, Evening Standard
“Kapsamlı, Gibbon tarzı eğlenceli dipnotlarıyla dinamik bir tarih.”
Hermione Eyre, Evening Standard
Kudüs Alıntıları - Sözleri
- ...yüzü dürüst, kalbi ise merhametsizdi.
- Evliya Çelebi hiç evlenmedi ve seyahat etmesine mani olacak hiçbir işi kabul etmedi. Ona çoğunlukla cariyeler verilirdi ve diğer her şeyle olduğu gibi seksle de dalga geçmekten geri kalmazdı: Sekse "tatlı bela" ya da "güzel güreş" diyor ve sonunda Mısır yılan çorbasıyla şifa bulduğu, arada bir kendisini gösteren iktidarsızlığını da neşe içerisinde anlatıyordu. Hiç çekinmeden seksin "en büyük cihat" olduğunu söylemişti ve biz modern insanlar için asıl anlaşılmaz olan şey ise dindar bir Müslüman olarak İslam hakkında hiç durmadan şaka yapabilmesiydi.
- Evliya Çelebi, Transilvanya'da Habsburglarla yapılan savaşlar arasında tuvaletini yapmak için çatışmadan uzaklaştığı sırada bir Avusturya askerinin pususuna düşmüştür, "Öyle ki kendi pisliğimin üzerine düştüm". Dövüşürken, "Kendi pisliğimin içinde yuvarlandık (...) az daha bok yoluna şehit olacaktım". Evli sonunda kâfiri öldürüp pantolonunu çekmeyi başarmıştır. "Ama hem kana hem de boka bulanmıştım ve boktan bir Gazi olduğumu anlayınca gülesim geldi". Daha sonra Avusturyalının kellesini takdim ettiği Paşa, "Evliya leş gibi kokuyorsun" demiş, zabitler kahkahayı basmışlardır. Bu olaydan sonra Paşa ona elli altın ve gümüş bir sarık sorgucu verdi.
- "Kudüs'ün görüntüsü bizzat dünya tarihinin kendisidir; hatta daha fazlasıdır; göklerin ve yerin tarihidir" Benjamin Disraeli
- Kitapları hem bilgi veren bir almanak hem de muhteşem hikayeler antolojisidir: Evliya Çelebi hem Habsburglarla savaşmış hem de Viyana'da Kutsal Roma İmparatoru'yle görüşüp Kudüs'teki Kutsal Kabir Kilisesi'ne dair bilgisiyle onu etkilemişti. "Kaçmak da cesaret işidir," diyerek hiç çekinmeden savaşta Falstaff tarzı kaçışını anlatmıştır ve bu "muhtemelen askeri tarihteki en komik ve tuhaf manzaradır."
- Kudüs ... Gece boyu ağladı ve yaşlar yanaklarından süzüldü. Sevgilileri içinde hiçbiri onu teselli edemedi.
- "Dünyanın sığınağı Suriye...Suriyenin sığınağı Filistin'dir.... Filistin'in sığınağı Kudüs, Kudüs 'ün sığınağı Tapınak dagı'dır ...Tapınak dağının sığınağı ibadet yeri ,ibadet yerinin sığınağı da Kubbetüs Sahra'dır...
- Kudüs, "açlıktan çıldırdığı için kendi etini yemeye başlayan vahşi bir hayvan gibiydi".
- Kudüs' ün ordularla kuşatıldığını göreceksiniz... Taş üstünde taş kalmayacak.
- İyilik yapmayı öğren, doğruyu ara, mazluma yardıma et, şaşırana yol göster, dulları koru.
- Antonius ile Kleopacra ittifak ve ilişkilerini Kleopatra'nın kız kardeşini öldürerek kutladılar
- Hirodes, kendisini hiçbir zaman güvende hissetmemişti ve şimdi de iki kadının entrikalarına karşı krallığını korumak zorundaydı - kendi karısı Mariamme ve Kleopatra.
- Bu iki hilekar canavar günlerini birlikte geçirip hem flört ettiler hem de birbirlerini nasıl öldüreceklerini düşündüler.
- Ne değişti? Bütün bunlar Mısır kraliçesiyle yattığım için mi? Ne zaman, kiminle yattığın fark eder mi?" Ama fark etmişti.
- Kudüs, semavi dinlerden üçünün kurucusunun da sokaklarında yürüdüğü tek yerdir.
Kudüs İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bu kitap bizim en temel eksiklerimizden birisinin somutlaşmış örneği; kendi hikayemizi yazmamak. Evet, kitap objektif değil; bildiğimiz yancı medya... Oysaki şimdiye kadar okuduğum Kudüs kitaplarından en ayrıntılı olanıydı. Şehrin biyografisi Yahudilik, Paganizm, Hristiyanlık, İslam, Osmanlı gibi dönemlere bölüp her bölümde dönemlerin en başından alması çok güzeldi. (Rüveyda Nur Çakmak)
Teslim Noktalarında, Kargonuz Sizi Bekler!: (Kitapyurdu.com)
Şu anda Kudüs'te şafağın sökmesine bir saat var. Kubbetüs Sahra açık: Müslü manlar ibadet ediyor. Duvar açık: Yahudiler ibadet ediyor. Kutsal Kabir Kilisesi açık: Hristiyanlar farklı dillerde ibadet ediyor. Kudüs üzerinde doğan güneşin huzmeleri -iki bin yıl önce Josephus'un tarif ettiği gibi- Duvar'ın Hirodes taşla rının üzerine vuruyor ve ardından Kubbetüs Sahra'nın muhteşem altın kubbesine çarpıp geldikleri yere geri dönüyorlar. Yerin gökle, Tanrı'nın insanla buluştuğu kutsal giriş hala insan kartografisinin dışında. Bunu ancak güneş ışınları yapabilir ve sonunda ışık Kudüs'teki en sıra dışı ve gizemli yapıya erişiyor. Güneş ışıkları altında yıkanıp parlayarak ismini hak eden bir yer. Ama Altın Kapı kilitli, Ahir Zaman gelene dek de öyle kalacak. Museviliğin, Hristiyanlığın ve İslamiyetin gelişi Peygamberlerin yaşadıklarını merak edenler ve bu gün Arap İsrail arasındaki husumetin sebebini merak edenlere tavsiye ederim . Lakin kişileri karıştımamak adına kimin kim olduğunu öğrenmek için sürekli Google dan bakmanız gerekecek. İyi okumalar... (Berrin)
Kudüs PDF indirme linki var mı?
Simon Sebag Montefiore - Kudüs kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kudüs PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Simon Sebag Montefiore Kimdir?
İngiliz yazar yazar/santa-montefiore ile evlidir.
Simon Sebag Montefiore Kitapları - Eserleri
- Kudüs
- Romanovlar 1613 - 1918
- Stalin: Kızıl Çar'ın Sarayı
- Genç Stalin
- Büyük Katerina ve Potemkin
- Yerusəlim
- Monsters
Simon Sebag Montefiore Alıntıları - Sözleri
- Son çarın tradejisini anlatan romantik tarihçiler, ailenin lanetli olduğunu işaret etmekten hoşlanırlar; oysa Romanovlar aslında Moğollardan sonra en çarpıcı başarıya ulaşmış imparatorluk kurucularıydı. Romanovların 1613'te tahta çıkmasından sonra, Rusya İmparatorluğu günde 142 kilometrekare, yani yılda yaklaşık 51.000 kilometrekare büyüdü. 19. yüzyılın sonuna varıldığında, bu hanedan yeryüzünün altıda birine hükmediyordu ve hâlâ yayılıyordu. (Romanovlar 1613 - 1918)
- Bir 16. yüzyıl keşişinin kaleme aldığı ve hiç de keyif verici olmayan ev içi kurallara göre, "itaatsiz eşler şiddetle kırbaçlanmalı", erdemli eşler ise "yara bereye yol açıcı yumruklardan kaçınacak şekilde zaman zaman baş başayken güzelce dövülmeli"ydi. (Romanovlar 1613 - 1918)
- Çarlık keyifli olmaktan çıkan bir külfetti artık. “ tek bir adam Rusya’yı yönetmeyi ve suistimallerini düzeltmeyi nasıl başarabilir?” Diye sormuştu müstakbel I. Aleksandr “ sadece benim gibi sıradan becerilere sahip bir adam için değil, Bir dahi için bile imkansız bu ...” (Romanovlar 1613 - 1918)
- Antonius ile Kleopacra ittifak ve ilişkilerini Kleopatra'nın kız kardeşini öldürerek kutladılar (Kudüs)
- Evliya Çelebi, Transilvanya'da Habsburglarla yapılan savaşlar arasında tuvaletini yapmak için çatışmadan uzaklaştığı sırada bir Avusturya askerinin pususuna düşmüştür, "Öyle ki kendi pisliğimin üzerine düştüm". Dövüşürken, "Kendi pisliğimin içinde yuvarlandık (...) az daha bok yoluna şehit olacaktım". Evli sonunda kâfiri öldürüp pantolonunu çekmeyi başarmıştır. "Ama hem kana hem de boka bulanmıştım ve boktan bir Gazi olduğumu anlayınca gülesim geldi". Daha sonra Avusturyalının kellesini takdim ettiği Paşa, "Evliya leş gibi kokuyorsun" demiş, zabitler kahkahayı basmışlardır. Bu olaydan sonra Paşa ona elli altın ve gümüş bir sarık sorgucu verdi. (Kudüs)
- Kudüs, semavi dinlerden üçünün kurucusunun da sokaklarında yürüdüğü tek yerdir. (Kudüs)
- Rasputin Yar Restoranı'ndan çingene şarkıcılarla tepinip oynarken, polisin ifadesiyle "cinsel bakımdan psikopat" biri gibi davrandı; iyice sarhoş olunca, imparatoriçeyle erotik serüvenlerini anlatıp övünmeye başladı. Orada yemek yiyenler meşhur Rasputin olup olmadığını sorduklarında, bunu golf pantolonunu indirerek ve "kadınların çığlıkları, bir erkeğin küfrü, kırılan bardak sesleri ve kapı çarpmaları" eşliğinde penisini sallayarak kanıtladı. (Romanovlar 1613 - 1918)
- Bu Potemkim'in bir Osmanlı ordusunu ilk görüşüydü. Bu muazzam ve etkileyici, gürültülü bir ipek çadırlar ve köhne arabalar, yeşil sancaklar ve hışırdayan atkuyrukları (Osmanlı'nın şu güç simgeleri) görüntüsüydü; yayılmış, karmakarışık, kadınlarla, sivillerle ve yabancı üniformalarla capcanlıydı, bir ordudan çok bir pazar yeri gibiydi. (Büyük Katerina ve Potemkin)
- Sultan Selim, saltanatı süresince yedi sadrazam öldürtmüştü; öyle ki "tez zamanda ölesin!" anlamına gelen "Selim'e vezir olasın!" bedduası çıkmıştı. (Büyük Katerina ve Potemkin)
- Çar öylesine kutsal sayılırdı ki, hiç kimsenin onunla göz göze gelmesine izin verilmezdi ve uyruklarınca tam secde halinde selamlanırdı. Doktorlarca bir tarafı kesildiğinde, büyü yapılmasını önlemek amacıyla kanı özel bir çukura gömülürdü. (Romanovlar 1613 - 1918)
- Bu iki hilekar canavar günlerini birlikte geçirip hem flört ettiler hem de birbirlerini nasıl öldüreceklerini düşündüler. (Kudüs)
- Yekaterina kocasının despotizminden kurtulmanın rahatlığıyla, artık kolay bulabildiği delikanlıların keyfine güzelce vardı. Lepiska saçlı teşrifatçı Kont Lowenwolde'yi genç sevgili olarak tuttu. Ama ona öylesine cilveler yaptı ki, adamcağız cinsel bitkinlikten ya da içki zehirlenmesinden yığılıp kaldı. (Romanovlar 1613 - 1918)
- Hirodes, kendisini hiçbir zaman güvende hissetmemişti ve şimdi de iki kadının entrikalarına karşı krallığını korumak zorundaydı - kendi karısı Mariamme ve Kleopatra. (Kudüs)
- Zafer kadar etkili bir afrodizyak yoktur. (Romanovlar 1613 - 1918)
- Kitapları hem bilgi veren bir almanak hem de muhteşem hikayeler antolojisidir: Evliya Çelebi hem Habsburglarla savaşmış hem de Viyana'da Kutsal Roma İmparatoru'yle görüşüp Kudüs'teki Kutsal Kabir Kilisesi'ne dair bilgisiyle onu etkilemişti. "Kaçmak da cesaret işidir," diyerek hiç çekinmeden savaşta Falstaff tarzı kaçışını anlatmıştır ve bu "muhtemelen askeri tarihteki en komik ve tuhaf manzaradır." (Kudüs)
- "Kudüs'ün görüntüsü bizzat dünya tarihinin kendisidir; hatta daha fazlasıdır; göklerin ve yerin tarihidir" Benjamin Disraeli (Kudüs)
- Kudüs' ün ordularla kuşatıldığını göreceksiniz... Taş üstünde taş kalmayacak. (Kudüs)
- İyilik yapmayı öğren, doğruyu ara, mazluma yardıma et, şaşırana yol göster, dulları koru. (Kudüs)
- ...önce savaş olmadan daha fazla barış olamazdı. (Büyük Katerina ve Potemkin)
- Kudüs, "açlıktan çıldırdığı için kendi etini yemeye başlayan vahşi bir hayvan gibiydi". (Kudüs)