diorex
Dedas

Kulleteyn - Turan Dursun Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kulleteyn kimin eseri? Kulleteyn kitabının yazarı kimdir? Kulleteyn konusu ve anafikri nedir? Kulleteyn kitabı ne anlatıyor? Kulleteyn PDF indirme linki var mı? Kulleteyn kitabının yazarı Turan Dursun kimdir? İşte Kulleteyn kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 31.05.2022 01:00
Kulleteyn - Turan Dursun Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Turan Dursun

Yayın Evi: Kaynak Yayıncılık

İSBN: 9789753430197

Sayfa Sayısı: 336

Kulleteyn Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Kulleteyn", "İki kulle" (yaklaşık 13 ton) su demek. Durağan bir suyun temiz ("tahir") sayılabilmesi için Şafii mezhebine göre bu kadar olması yeterliydi. Daha az olamazdı. Bu kadar oldu mu, içinde ne bulunursa bulunsun "temiz" di artık. "Pislik" lerle dolu bile olsa... Doluydu zaten. İlk görüşte bataklık bile sayılabilirdi.... Ama madem ki Şeriat temiz demişti, temizdi. Şeriat neye pis diyorsa pis olan da oydu... Şeyh, ağa ve molla üçlüsünün eliyle Doğu Anadolu insanlarına "kader" olarak örülmüş yaşamdan bir kesit. İnsanlara yeniden giydirilmek istenen Şeriat'ın nasıl bir ilkellik olduğunu çarpıcı bir biçimde ortaya koyan bir yapıt. Sömürgenlerince övgüsü yapılan İslam nasıl bir şey? Gün ışığına çıkarılıyor. Doğrudan kaynağından tutulan ışıklarla...

(Tanıtım Bülteninden)

 

Kulleteyn Alıntıları - Sözleri

  • Öğrenmişti ki Adem topraktan, Havva onun kaburga kemiğinden, İsa Cebrail'in üfürüğünden, Muhammed de "nur"dan yaratılmıştı.
  • Erkeklerin, kadınları ve çocukları dövmeleri kesinlikle yasaklanmalı.
  • "Seven insanların, birbirinin olmasına niye engel olurlar sanki?"
  • -Baba, kızmassan bi şey deyecem. -Haydi, de bahalım ne deyecen? -Sen anamı niye dögirsin, günah değil mi? -Hele eşşegin doğurduğunun sorduğu suale bah. Böyürsen örgenirsin, karılar dögülür. -Niye? -Kur'an öle diyir. Nisa Suresi'nin 34.ayetinde Allah diyir ki: ''Karılarınızı dögün!'' -Amma, karı herife karşı gelirse. Anam sene karşı gelmir ki... Her işi görir. Yıkıyir, yedirir, içirir. Bah, yemek pişirdi, yedirdi, doyurdu. -Kazanan kim? Ben kazanirim. -İşleri gören de, hep anam. Sen imamlıktan başha ne iş yapirsin? Tarlaya, harmana gettiğinde de anam yardım edir. Çoluk çocuğa, mala davara bahan da anam. -Eşşegin sıpasına bah hele. Nasıl da anasini korir!
  • Düşünecekti, durup bir daha düşünecekti. Değişecekti çünkü. Takılan gözlüğü atacak, insana ve evrene başka türlü bakacaktı. Başlangıçta hiç düşünmediği ve yönelmediği doğrultuda.
  • “Köylüler; yolda bayırda, tarlada çayırda, emekleri ucuz, kendileri ucuz. Kimi uyuz, kimi sıtmalı. Ama savaşlarda birer Kahraman! Barışlardaysa, yoksulluğa, ağaya, beye, jandarmaya yenik.”
  • Ben senin yerinde olsaydım, kafirleri yaratmazdım. Hafız Celal'i de, şeytanı da, cehennemi de. Hep cennet yaratırdım. Herkesi nur yüzlü alim yapardım. Vallaha bilmirsin sen işini. Yaraddın, şimdi de uğraşir durirsin.
  • Canlılarında ''can'' kalmamış, geçmişlerin çilesiyle ve ''bin bir acı''yla dolu. Anadolu. Özellikle de Doğu Anadolu. Üst üste binmiş çıplak tepeler, dağlar. Alınları, insanlarının ki gibi kırış kırış. Nice savaşlara sahne olmuş, üzerlerinde nice kanlar dökülmüş, canlar yitirilmiş. Ve bu olayları bir türlü bitirememiş; şu türlü bu türlü de olsa sürüp gitmekte. Verimli olabilirken verimsiz topraklar. Sulanması yağmura bağlı. Ölü toprakların üstüne zaman zaman ağlayıp gözyaşları döken bulutlardan gelen 'rahmet'ler, binlerce yıllık inançlardan kalma 'yağmur duaları'yla Tanrı'dan istenmekte. Ama isteğe göre olmamakta. Bulutların gözyaşları kimi zaman daha yukarıdayken donmakta, gülle gibi dolu olarak ya da lapa lapa düşmekte. Birkaç ay yaz, geri kalan kış. ''Kılıç gibi gelen'' ve geldikten sonra, çoğu kez ''gitmek bilmeyen'' kış.
  • -''Kim hayvanı 'şey' ederse hemen öldürün onu. Hayvanı da...'' Ebu Davud, Tirmizi, Nesei gibi çok önemli kaynaklar da hadisi yazar. Dahası: Hayvanın yakılması gerektiğini de ileri sürer imamlar. Adalet böyle işte! ”Yumuşak başlı hayvan” mısın ; iki ayaklısı da olsan , dört ayaklısı da olsan, hem ırzına geçilir hem de cezalandırılıp ölüme gönderilirsin. Tanrı adına...
  • Kitaplar hazır olsun dedim.Alamaz edemezik de sonra...!

Kulleteyn İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Dürüstlük, açıklıkta. Kapatalıktaysa karanlık olur. Tabular karanlıkta yaşarlar." Turan Dursun İnsanoğlunu hayvanlardan farklı kılan en belirgin özellik irade sahibi olmasıdır. Bu yüzdendir ki insanlığın hakkını vermenin ilk kuralı sorgulamaktır ! İnsan varlığı Tanrıya el açarak yalvar yakar olmak yerine, kendine güven besleyerek, kendi özgür aklı ile iş görüp , kendi sorumluluğunu bilerek yaşam sürmeli! Turan Dursun otobiografi olan bu kitabinda Anadolu’nun kesitinden alınma gerçekleri kaleme almış. Her ne kadar kitap basılalı yıllar olmuş olsa da maalesef durum hala onun anlattığı gibi . Bazi gerçekleri göstermek istemiş belki de halkına. Hoşgörü dinine mensup olan biri tarafından katledilmeseydi belki hala bazı gerçekleri göstermek için yazmaya devam edecekti. İlkellikten günümüze kadar gelen "Şeriat" nedir, ne değildir? İnsanları ,kitleleri ne duruma getiriyor ve kimlerin desteği ile bunu sağlıyor? Bu ve bunun gibi soruları cevabını kitapta hem ağlanacak duruma gülerek, hem düşünecek pek çok konu ile bulacaksınız. Kitabi okuyunca iyi ki tek Tanrım "Aklım, Tek dinim "Sevgi" dedirtti bana :)) (Lina)

Kulleteyn", "İki kulle" (yaklaşık 13 ton) su demek. Durağan bir suyun temiz ("tahir") sayılabilmesi için Şafii mezhebine göre bu kadar olması yeterliydi. Daha az olamazdı. Bu kadar oldu mu, içinde ne bulunursa bulunsun "temiz" di artık. "Pislik" lerle dolu bile olsa... Doluydu zaten. İlk görüşte bataklık bile sayılabilirdi.... Ama madem ki Şeriat temiz demişti, temizdi. Şeriat neye pis diyorsa pis olan da oydu... (Kitabın arka kapağında yazan bu açıklama kitap hakkında da önemli ipucu veriyor.) Kitap Turan Dursun'un 12 yaşına kadarki yaşamından bir kesit sunuyor. Şeriata dayalı toplum yaşantısının bir de cehaletle birleşince ne tür tezatlıklar barındırdığını çok güzel tasvir etmiş yazar. Kitapta kadın-erkek ilişkileri, tabular, toplumun cehaletinden beslenen sınıflar anlatılmış. Muş, Ağrı, Erzurum üçgeninde Türk ve Kürtlerin birbiriyle olan ilişkileri, mezhep farklılıkları anlatılmış. Ağalara, Beylere rağmen ayakta kalmaya çalışan ama dinsel gericiliklerle kafası bulandırılan toplum...Yine de her şey olumsuz değil. Çocukluğunda kendisine yardım eden insanlardan da bahsetmiş. Erkek egemen bir dini anlayış, hayvanlar şefkatin sınırlı olduğu, bilimin olmadığı bir din ile heba edilen hayatlar. Değişime kapalı bir coğrafya. Türko lakaplı kişi Turan Dursun'un kendisi. Anladığım kadarıyla biraz da yaramaz bir çocukluğu olmuş :) Ama insanın içindeki sorgulama dürtüsü yaştan ve hatta eğitimden bağımsız. Çünkü yaşı çok küçük olan ve eğitimi hocaları kadar olmayan Türko sorguluyor. Dindeki çelişkileri görüyor. Cezalandırma ve baskı sisteminin daha güzel bir dünya yaratmadığının farkında. Bu nedenle bazen susturuluyor. Bir şeyi ne kadar bastırırsak o kadar patlar. İşte dinsel baskıyla ortaya çıkan toplumsal çatlaklar var. Cinsellik, temizlik, adalet, hepsi deforme olmuş. 4 eşi olanlar, erkek erkeğe ilişkiler, eşlerinden sıkılanların birbirinin eşini alması ve kaçırmak adını altında buna kılıf uydurulması, imam nikahı ile resmiyet kazanmayan ve kadına hak verilmeyen evlilikler, hepsi aslında toplumun çürümüşlüğünü gösteriyor. Kızlar birini sevse de önemli değil; babası kime verirse kızını. Araya yüksek mertebeden biri girip çıkar ilişkisi ile adamın fikrini değiştirebilir sadece. Toplumu analiz etmek istiyorsanız çevrenizdeki yüksek tahsil görmüş, kentli veya daha seküler yaşam barındıranlara değil ücra noktalarda yaşanan bu olaylara da bakın. Bu nedenle de bence kitabı okuyun ama biraz rahatsız edici şeyler var. İyi okumalar. (Yorgun demokrat)

Kulleteyn PDF indirme linki var mı?

Turan Dursun - Kulleteyn kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kulleteyn PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Turan Dursun Kimdir?

Turan Dursun (1934 - 4 Eylül 1990), Türk yazar, düşünür, eski imam ve müftü. İbnü'r Râvendî'nin tâkipçilerindendir. Yapmış olduğu araştırmalarında İslâmiyeti ve peygamberi Hz. Muhammed'i ağır bir şekilde eleştirmiştir. Monoteistik dinler tarihi eğitimi görmüştür. Ateist olmadan önce imam ve müftü olarak çalışmıştır. Daha sonra 1966 yılında TRT'de işe başlamış ve 10 sene boyunca dini içerikli programlar yapmıştır. Emekli olduktan sonra, 1989 yılında, 2000'e Doğru dergisinde haftalık yazılar yazmaya başlamıştır. İslâm dinini açıkça eleştirdiği için köktendinci İslamcılar tarafından ölümle tehdit edilmiştir. 4 Eylül 1990'da evinin önünde köktendinciler tarafından düzenlenen suikast sonucu hayatını kaybetmiştir.

1934'te Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Gümüştepe köyünde dünyaya geldi. Ailesinin sekiz çocuğundan biriydi. Annesi Kürt, babası Türktür.[4] Beş yaşındayken bütün ailesiyle birlikte Ağrı’nın Tutak ilçesine dedesinden kalma yerlere tekrar sahip olmak ve oraları işletmek maksadıyla göç ettiler.

Ailesi ve eğitimi

Babası, aileyi geçindirmek üzere köylerde imâmlık yapmaya başladı. Kıt kanâat geçinen babasının tek arzusu, oğlunun Basra ve Kûfe’deki din alimleri gibi, çok kuvvetli bir din eğitimi alarak eşi benzeri görülmemiş bir din âlimi olmasıydı. Bu amaca yönelik olarak babası oğlunu yatılı din okullarına, Kur'an kurslarına ve birçok ünlü hocanın yanına eğitim alması için gönderdi. Bu hocalardan dinî eğitim alabilmek için Ağrı'dan Muş'a, Adana'ya ve oradan da Türkiye'nin birçok şehrine, kasabasına ve köyüne gitti. Biri hariç bütün hocalarından bedava ders gördü. İşte bu hocadan ders alabilmek amacıyla kendisinden istenilen, o zamanın parasıyla 100 TL'yi ödeyebilmek için hem esans satmaya, hem de hocalık yapmaya başladı. Kendisine hocalık yapan bu kişi ise daha sonraları Ankara Elmadağ Müftülüğü'ne atandı.

Diyânet İşleri Başkanlığı’nın İlâhiyat Fakülteleri’nde sürdürdüğü Sünnî-Hanefî-Mâtûridîyye İ'tikadî mezhebi ana ilkelerine dayalı olarak Monoteistik dinler tarihi eğitimi almaya karar verdi. Askerlik çağına ulaşana kadar Kürtçe, Çerkezce ve Arapça öğrendi.

Müftülük yılları

Müftülük sınavını kazandıktan sonra ilkokul diploması olmadığı için tayini yapılamadı. Bu yüzden İstanbul Mahmutpaşa İlkokulu'nu kısa sürede dışarıdan bitirdi. Sivas müftüsü iken de ortaokulu dışarıdan bitirdi.

İlk imâmlık deneyimlerini askere alınmadan önce Tarsus'a bağlı Baltalı köyünde yaptı. Askerliğinden sonra İstanbul'da bulunan İsmailağa ve Üçbaş medreselerinde hocalık yaptı. Daha sonra müftülük yapmaya başladı. İlk olarak Tekirdağ'da müftü yardımcısı olarak göreve başladı. Ardından Gemerek'te, Altındağ'da, Sivas'ta ve son olarak da Sinop'un Türkeli ilçesinde müftü olarak görevde bulundu. 1958 yılında başlayan müftülük görevi 1966'da son buldu.

Müftü iken İslâmiyeti, Hıristiyanlığı ve Yahudiliği hem kendi kaynaklarından, hem de diğer kaynaklardan yararlanarak daha detaylı bir şekilde birbiriyle karşılaştırarak kökenlerini aramaya yönelik çalışmalar yürüttü. Yürüttüğü bu yoğun çalışmaların yanında efsaneleri ve hikâyeleri de okudu. Sürdürdüğü bu yoğun çalışmalar esnasında okuduğu efsane ve hikâyeleri kutsal metinlerdekiler ile kıyaslayan Dursun'nun dinî inancında büyük sarsıntılar meydana geldi. Neticede, dinî inancında tezâhür eden bu dilemmanın etkisi altında kalarak müftülük görevinden istifâ etti.

Prodüktörlük ve yazarlık yılları

Bir arkadaşının önerisiyle Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nda ambar memurluğu, malzeme memurluğu, koruma memurluğu ve evrak memurluğu gibi görevlerde çalıştı. Ardından prodüktör sınavlarına girdi ve başarılı oldu. Bundan sonra TRT Kültür Müdürlüğü'nde dinî yayınların hazırlanmasında prodüktör olarak çalıştı ve birçok yapıma imzasını attı. Bunlardan en çok yankı uyandıranlar ise şunlardır: Tarihte Türkler, Başlangıcından Bu Yana İnsanlık ve Akşama Doğru. Araştırmasını kendisinin yaptığı ama bir türlü yapımına izin verilmeyen Birinci Büyük Millet Meclisi Öncesi ve Sonrası adlı bir projesi vardı. TRT'deki 16 yıllık görevinden 1982 yılında emekliye ayrıldı.

1987 yılında Doğu Perinçek'le tanıştı ve onun yardımıyla 2000'e Doğru adlı dergide Din Bilgisi adında bir sayfada yazmaya başladı. Daha sonra Saçak, Teori ve Yüzyıl gibi dergilerde de yazdı. Bunun yanı sıra birçok kitabı yayına hazırladı. İbn Haldun'un Mukaddime adlı eserini Türkçeye çevirdi. Hazırlamakta olduğu kapsamlı Kur'an Ansiklopedisi'nin ancak ilk 8 cildini tamamlayabildi.

Ölümü

Turan Dursun, 4 Eylül 1990 tarihinde İstanbul'da evinden işine giderken uğradığı bir silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Dört yıl sonra, İslami Hareket Örgütü'ne yönelik operasyonda cinayetin çözüldüğü açıklandı. Örgüt üyesi Arif kod adlı Tamer Aslan, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde verdiği ifadede Turan Dursun'un öldürülmesine nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı:

“ Mesut (kod adlı İrfan Çağrıcı), yazarlık yapan ve yazdığı yazılarda Hz. Peygamber efendimizle kutsal Kur'an-ı Kerim'i küçük düşüren Turan Dursun'un öldürülmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine benimle kod adı Kemal olan kişiyle önce bu konuya itiraz ettik. Çünkü bu şahıs öldürüldüğünde basın bu olayı abartılı olarak halka yansıtacak, bundan dolayı da şahsa kötülükten ziyade iyilik yapmış olacağız kanaati benimle Kemal'de hakimdi. Biz bu görüşümüzü Mesut'a ilettiğimizde bizimle 15 gün görüşmedi. Mesut, tekrar Turan Dursun'un öldürülmesi olayını yinelemesi üzerine ben ve Kemal olayın istihbaratını yapmak üzere görev aldık. „

Bu cinayetle ilgili yakalanan İslamî Hareket Örgütü üyelerinden İrfan Çağrıcı, müebbet hapisle cezalandırılmış olup halen tutukludur. Turan Dursun cinayetinin tetikçisi olan Muzaffer Dalmaz ise halen yurt dışında firardadır.

Turan Dursun anısına her yıl Turan Dursun Araştırma ve İnceleme Ödülü verilmektedir.

Uzmanlık alanları

Fıkıhçı, İslam Hukukçusu

Kelamcı, İslam Kelamcısı

Hadis Bilimcisi

Doğu Bilimcisi

Din Etnoloğu

Eserleri

Kulleteyn

Turan Dursun'un çocukluk dönemlerine ilişkin otobiyografik romanıdır. Kitabın sonraki ciltlerinin, yazarın vurulduğu 4 Eylül 1990'da evinden sivil polisler tarafından alındığı öne sürülmüştür.

Kitap, yazarın 11 yaşına kadar aldığı din eğitimi dönemini anlatır. Pek çok baskısı yapılan kitap, çizgi roman olarak da yayımlanmıştır.

Diğer

Allah

Din Bu-1 (Tanrı ve Kur'an)

Din Bu-2 (Hz. Muhammed)

Din Bu-3 (İslamda Toplum ve Laiklik)

Din ve Cinsellik

Dua

Evren Bir Şaka mı?

Kur'an

Kur'an Ansiklopedisi (8 cilt)

Kutsal Kitapların Kaynakları (3 cilt)

Müslümanlık ve Nurculuk (1971)

Şeriat Böyle

Ünlülere Mektuplar

Çevirileri

İbn-i Haldun'un Mukaddime adlı eseri (2 cilt)

Hakkında yazılan kitaplar

Abit Dursun, Babam Turan Dursun

Abit Dursun, Turan Dursun ve Aydınlanma

Şule Perinçek, Turan Dursun Hayatını Anlatıyor

Turan Dursun Kitapları - Eserleri

  • Din Bu-1: Tanrı ve Kur'an
  • Din Bu-2: Hz.Muhammed
  • Kulleteyn
  • Din ve Seks
  • Din Bu-3
  • Din Bu 4: Tabu Can Çekişiyor
  • Allah
  • Kutsal Kitapların Kaynakları 1
  • Evren Bir Şaka mı?
  • Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III
  • Turan Dursun Hayatını Anlatıyor
  • Müslümanlık ve Nurculuk
  • Kur'an
  • Kutsal Kitapların Kaynakları 2
  • Kutsal Kitapların Kaynakları 3
  • Dua
  • İlhan Arsel'e Mektuplar
  • Şeriat Böyle
  • Başlangıcından Bu Yana İnsanlık
  • Ünlülere Mektuplar
  • Allah, Kur'an, Dua, İman
  • Kuran Ansiklopedisi
  • İbn Haldun'da Uygarlıkların Yükselişi ve Çöküşü

Turan Dursun Alıntıları - Sözleri

  • Hangi müslüman ülkeye giderseniz gidiniz, göreceğiniz şey, insanların her alanda geri kalmışlığı, akılcılıktan ve özgürlük denen nimetlerden yoksunluğu, müptezel yaşama alışmışlığı olacaktır. (Şeriat Böyle)
  • Ebû Hureyre'den bir aktarılışa göre de Peygamber anlatırken arkadaşlarıyla arasında şu konuşma geçer: -Bir kul günah olan ya da akrabalık bağını koparmaya götürecek şeyi istemedikçe onun duası sürekli olarak kabul edilir. Elverir ki ivedilik göstermesin. (Dua)
  • Kur'an'da kimi ayetlerde, Muhammed'in ve Kur'an'ın "nâs"a, yoru­ma göre insanlığa gönderildiği bildirilirken, En'am Suresinin 92. ve şura Suresinin 7. ayetlerine göre, yalnızca "Ümmü’l-Kura" yani Mekke ve çevresine gönderildiği bildiriliyor. Hiçbir tanrı inancında rastlanamaz ki, "Eksiksiz", "Bilgisi Sonsuz" diye nitelenen bir Tanrı, birini önce bir yere, dar bir çevreye Peygamber olarak göndersin, sonra da "şimdi seni tüm insanlığa Peygamber yaptım!" desin. (Din Bu 4: Tabu Can Çekişiyor)
  • İnanç karanlıktır ,aydınlık kesimdeyse "Bilgi" var. Bilginin ışığı önünde, karanlık pek dayanmaz.Bir mum ışığı bile , kocaman bir odadaki karanlığı yırtıp yenebiliyor. (İlhan Arsel'e Mektuplar)
  • "Biz varolan bilimin bilginleriyiz..." demiş Montaigne. (Evren Bir Şaka mı?)
  • Tek bir insan bile toplumun büyük bir ihtiyacına yanıt verdiği zaman, büyük bir ışık oluyor. (Turan Dursun Hayatını Anlatıyor)
  • Ölüm korkusu, en berbat korkulardan. Epikür de bu görüşte. Ama şu görüş de onun: "Kimileri, eski mitolojilerde olduğu gibi, sonsuza dek ta­lihsiz ve felaketli geçecek bir gelecekten korkarlar. Ya da hiç olmazsa, ölümün meydana getirdiği her çeşit duygudan yoksunluğu, insan için büyük bir acı gibi alırlar. Ve ruhun, bu hissizlik içinde bile acı du­yacağını sanırlar. Oysa bizim yaşadığımız, bulunduğumuz yerde ölüm yoktur. Ölümün bulunduğu yerde de biz yokuz." (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
  • Dürüstlük, açıklıktadır. (Şeriat Böyle)
  • İsteklerimin en başında da din-şeriat hastalarının iyileşmesinde ve yeni hastaların doğmasını önlemede biraz katkı sağlamak. (Şeriat Böyle)
  • En'am Suresi'nin 39. ayetinde, "Allah kimi dilerse onu saptırır ve kimi dilerse onu doğru yola koyar" denir. (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
  • Din ve çıkar çevreleri, Kur'an üstüne bir "kuşku" kondurmak istemiyorlar. Ama bu kuşkuyu önlemeye güçleri yetmez. Bu kuşkuyu yok etmek için ellerinde "kanıt" yoktur. Her şeyden önce, "Kur'an'ın orijinalleri'ni göstermeleri gerekir. Bunu hiçbir yerde bulamazlar. Çünkü hiçbir yerde yoktur. Çünkü yakılıp yok edilmiştir. (Din Bu 4: Tabu Can Çekişiyor)
  • Montaigne de der ki: " İnsan, en az bildiği şeye en çok inanır. " (Başlangıcından Bu Yana İnsanlık)
  • “‘Yer’, ‘gök’ ya da ‘gökler’ gibi ‘birden-bire’ yaratış, ‘yoktan var ediş’ de efsanelere ve dinsel inançlara özgü deyimlerdir. Bilime göreyse ‘hiçbir şey yoktan var olmaz’ ve birdenbire oluşup meydana gelmez. Her şeyin bir öncesi, bir geçmişi vardır. Ve her şey bir süreç içinde giderek ve değişerek olur. Yıldızlar, gezegenler, bu arada dünyamız ve dünyamızdaki yaratıklar da böyle oluşmuştur. Bir süreç içinde, gelişerek, değişerek…” (Başlangıcından Bu Yana İnsanlık)
  • İncelemeleriyle ilgi çeken bir yazanmız: "Arkeolojik araştırmalar, dinsel tasarımların, ancak elli bin yıldan beri var olduklannı tanıtlamıştır. Demek ki, insan, yirmi milyon yıl, din düşüncesinden uzak yaşamıştır" (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
  • Ruh da, cisim de Allah’ın eseridir. (Din Bu-2: Hz.Muhammed)
  • Çok rahat düşünülebilir ki, İbrahim'in kendisi de aynı dinsel inançtaydı. Yani "yıldıza tapar"dı. Kur'an'da onun "hanif' diye nitelenmesi de bunu anlatır. Çünkü "hanif" sözcüğü, "Arami-Süryani" dilindeki "hanefo" ya da "hanifu" biçimindeki sözcüğün "Arapçalaşmış"ıdır ve "putatapar", "Sabiî=yıldızlara tapar" anlamlarına gelir. (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
  • Savaş sırasında "barış"a yönelen ve barış önerenlerle "barış antlaşması" yapılabilir. Bu antlaşma yürürlükte olduğu sürece, saldırı "caiz" olmaz. Saldırı, barışa ve antlaşmaya yanaşmayanlara karşı söz konusudur. İslam inanırları arasında da her zaman "barış" oluşturmak için gereken çaba harcanmalı. (Kuran Ansiklopedisi)
  • İslami ideolojinin gerçek sahipleri ideolojinin siyaset alanına yayılmasını işleyen dini çevreler de sorunu şiddet yoluyla çözmeye yöneldiler. Önce radyolarında, dergilerinde tehdit ettiler. Daha sonra öldürme eylemlerine başladılar. Bu kitabın yazarı öldürüldü. Öldürülünce din kurtuldu mu? (Allah)
  • Beş duyu ile bilinemeyen, duyulardan gizlenen ruhi varlıkların bütünüdür. Bu anlamda melek ve şeytanlar da CIN sözünün kapsamına girer. Her melek cindir ama, her cin melek değildir. (Evren Bir Şaka mı?)
  • -"Yüce Tanrı'mız ('Rabbunâ') her gece, gecenin sonunda üçte biri kaldığında birinci kat göğe iner ve şöyle der: -Kim bana dua eder? Duasını hemen kabul edeyim. Kim benden ister? Hemen istediğini vereyim. Kim benden bağışlanmasını diler. Hemen bağışlayayım." (Dua)

Yorum Yaz