diorex
life

Kültür Dünyamızdan Manzaralar - Dursun Gürlek Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kültür Dünyamızdan Manzaralar kimin eseri? Kültür Dünyamızdan Manzaralar kitabının yazarı kimdir? Kültür Dünyamızdan Manzaralar konusu ve anafikri nedir? Kültür Dünyamızdan Manzaralar kitabı ne anlatıyor? Kültür Dünyamızdan Manzaralar PDF indirme linki var mı? Kültür Dünyamızdan Manzaralar kitabının yazarı Dursun Gürlek kimdir? İşte Kültür Dünyamızdan Manzaralar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 19.05.2022 02:00
Kültür Dünyamızdan Manzaralar - Dursun Gürlek Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Dursun Gürlek

Yayın Evi: Kubbealtı Neşriyat

İSBN: 9789756444597

Sayfa Sayısı: 431

Kültür Dünyamızdan Manzaralar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kültür tarihçimiz Dursun Gürlek bu yeni kitabında Osmanlı medeniyetinden, İstanbul kültüründen kesitler sunuyor. Evliya Çelebiden anekdotlar, eski kitapların tozlu sayfalarında unutulmaya yüz tutan latîf latîfeler, Süleyman Naziften fıkralar, hediyelik altınlar, câmilerimizi süsleyen şâheser tablolar, eli öpülecek insanların özellikleri, Mehmet Âkifin gözünü yaşartan sahneler, Şâir Haşmetten haşmetli sözler, şifalı tozlar, Mevlevî medeniyetinden ibretler, uyuyanları uyandıracak fıkralar Kültür Dünyâmızdan Manzaraları oluşturuyor.

Kültür Dünyamızdan Manzaralar Alıntıları - Sözleri

  • "Otuz altı Osmanlı padişahının altısı Bursa'da, yirmi dokuzu İstanbul'da, biri de Şam'da gömülüdür. Hükümdarların birçoğunun türbesi kendi yaptırdıkları camilerin başında bulunuyor. Fatih, Yavuz, II.Bayezid, Kanuni, I.Ahmed gibi..."
  • "Tanzimat'tan sonra başlayan kanunlaştırma hareketlerinin en hayırlı sonuçlarından biri de Mecelle'nin ortaya çıkması oldu. Mecelle, 1868'den 1926'ya kadar tam elli sekiz yıl yürürlükte kaldı."

Kültür Dünyamızdan Manzaralar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kültür Dünyamızdan Manzaralar: Akıcı bir dil ile hazırlanmış, içerisinde tarihten kültüre, anılardan anekdotlara kadar çokça yazılar mevcut olan bir kitap. Yazıların kısa oluşu, konudan konuya geçişler ve yazılar içindeki kısa bilgiler kitabı sürükleyici kılıyor. (Ömür Berat ÇALIK)

Okurken hiç sıkılmadan bir çırpıda bitireceğiniz bir eser. Dursun Gürlek seçtiği ya da derlediği yazılarında genel olarak bir hikaye veya nüktedan alıntılara yer vererek yazılarını zenginleştirmiş. Eserde çok derinlikli yazılar bulacağınızı düşünmeyin. Deneme tadında, bir yazarın gözünden manzaraları seyredin. Kiminde düşünün. Kiminde gülümseyin. Kiminde hüzünlenin. Ben keyifle okudum. Okumak isteyen kitap severlerin beğeneceğine de yürekten inanıyorum. (Gökhan Uzunoğlu)

"Bir mevsim-i baharına geldik ki alemin Bülbül hamuş, havuz tehi, gülistan harap." beyitleri ile sonlanan eser, tarihimizden kimi zaman güldüren kimi zaman hüzünlendiren manzaralar içeriyor. Tek seferde oturup okumak yerine zaman zaman açıp güzel bir manzara ile lezzetlenmek için daha uygun olduğu düşüncesindeyim. Arapça yahut Farsça bilen okurlar için daha da keyifli bir yolculuk olacaktır. (Adım Dışında Herhangi Bir Şey)

Kültür Dünyamızdan Manzaralar PDF indirme linki var mı?

Dursun Gürlek - Kültür Dünyamızdan Manzaralar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kültür Dünyamızdan Manzaralar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Dursun Gürlek Kimdir?

1952 yılında Tokat'ta doğdu. İlk ve orta tahsilini memleketinde tamamladı. İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Yeni İstanbul, Tercüman, Hürriyet, Günaydın gazetelerinde çeşitli görevlerde bulundu. Bir süre muhtelif okullarda Türkçe ve Edebiyat öğretmenliği yaptı.Biyoğrafi araştırmaları ve çeşitli makaleleri Meşale, İnanç, Milli Kültür, Türk Edebiyatı, Kültür Dünyası gibi dergilerde yayınladı. Tarih ve Düşünce dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Bu dergide neşrettiği "Kırkambar" ve "Ayaklı Kütüphaneler" başlığı altındaki yazılarıyla dikkat çekti.

Yazarın, Osmanlı Tarihi, Şark Klasikleri ve biyografi sahasındaki çalışmaları halen devam etmektedir.

Dursun Gürlek Kitapları - Eserleri

  • Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri
  • Karınca Huzura Varınca
  • Ayaklı Kütüphaneler
  • Tebessüm ve Tefekkür
  • Maziye Bir Bakıver
  • Sohbet Tadında
  • Kültür Dünyamızdan Manzaralar
  • Muhabbet Ateşi
  • Dersaadet'te Ramazan Akşamları
  • Dersaadet'te Bayram Sabahları
  • Namık Kemal
  • İbnülemin Mahmud Kemal İnal
  • İbnülemin Mahmud Kemal İnal - 2

Dursun Gürlek Alıntıları - Sözleri

  • GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ HAYÂLİ CİHAN DEĞER (Maziye Bir Bakıver)
  • Allah bes baki heves (Muhabbet Ateşi)
  • Yılda iki defa değil de her gün bayram havası teneffüs etmek isteyen kimsenin, İslami bir hayat yaşaması gerekiyor. Unutmayalım ki Müslüman'ın üç büyük bayramı vardır: birincisi, ömrünü imanlı olarak bitirmesi, ikincisi cennete girmesi, üçüncüsü de orada Cemâlullah ile şereflenmesidir. (Dersaadet'te Bayram Sabahları)
  • O gül-endâm bir al şâle bürünsün yürüsün Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün Enderunlu Vâsıf (Sohbet Tadında)
  • Bir ilim adamı, konferans vermek üzere salona girmiş. Lâkin içerisi bomboş. Sâdece ön koltuklardan birinde bir hayvan bakıcısı, yâni bir seyis oturuyormuş. İlim adamı, konuşup konuşmamakta bir an için tereddüt etmiş. Derken seyise sormuş: "Senden başka kimse yok. Konuşayım mı, konuşmayayım mı?" Seyis şöyle cevap vermiş: - Efendim, ben seyisim, dolayısıyla bu işlerden pek anlamam. Sâdece şu kadarını söyleyeyim ki, ahıra girdiğimde bütün atların kaçtığını, içeride sâdece bir atın kaldığını görmüş olsaydım, onu yine de beslerdim. Mesajı alan ilim adamı, konferansa başlıyor ve iki saatten fazla konuşuyor. Görevini zevkle yapmanın gurûruyla ve tek kişilik dinleyicisinin de memnun olduğunu düşünerek soruyor: - Konuşmamı nasıl buldunuz? Seyis şu ilgi çekici cevabı veriyor: - Hocam, başta da söylediğim gibi, ben bu işlerden anlayan biri değilim. Ama yine ahıra girip biri dışında bütün atların kaçtığını görseydim onu yine beslerdim ama elimdeki bütün yemi verip hayvanı çatlatmazdım. (Muhabbet Ateşi)
  • Bizim gibi yabanzâdelere,"Babanzâdeler" rehberlik etmelidir.. (Ayaklı Kütüphaneler)
  • Çölde âheste adımlarla yürüyen kimse,acele edeni geçti. (Muhabbet Ateşi)
  • Şeker kamışı mahsulünü kaldıran tropikal bir ada ülkesi olsak hasat festivali gibi bir Şeker Bayramı yapmaya hakkımız olurdu. (Dersaadet'te Bayram Sabahları)
  • Allah Resulü şöyle buyurdu: Yüce Allah üç sesi sever. Bunlar: 1.Horoz sesi 2.Kur'an okuyan kimsenin sesi 3.Seherlerde tövbe ve istiğfar edenin sesi (Sohbet Tadında)
  • İftardan sonra evlerde, konaklarda teravih hazırlığı başlar. Herkeste bir neşe, herkeste bir sevinç. Şakır şakır abdestler alınır, irili ufaklı cam veya muşamba fenerler hazırlanır, güle oynaya câmilerin yolu tutulur. Bu esnada o muazzam câmiler kapılarına kadar tıklım tıklım dolmuştur. (Dersaadet'te Ramazan Akşamları)
  • Bozulmuş cemiyetlerde bozulmamış fertler suçlu vaziyetinde kalırlar (Karınca Huzura Varınca)
  • İbnülemin'in hocası Hüsnü hoca oğlu Necati'yi derslere almaz ve "üdebâ meclisinde cühelânın yeri yoktur" diyerek aşağıda oturtur. Cahil dediği Necati, yıllardan beri Almanya'da profesördür. (İbnülemin Mahmud Kemal İnal)
  • Bundan elli altmış sene evvel zamanın padişahı Sultan İkinci Abdülhamid Han bir çok sebeplerle Ramazanlara fevkalade ehemmiyet verirdi. Evvelâ dindardı. Bu mübarek tesîd eder, ona hürmet ederdi. Muntazaman oruç tutar, Kur’an-ı Kerim okur, namaz kılar ve bunu böyle yapanlara ayrıca para verir, severdi. Mübarek ayın hulûlünden evvel kilercibaşıyı çağırır, ona emirler verir, sofralar ve yemekler ve her akşam iftara davet ettiği askerlere verilecek iftariyeler üzerinde zihin yorar, adeta menüleri kendisi hazırlardı. Saray-ı Hümayun’da iftara gelecek misafirlerin hizmetine verilecek olan sofracıların elbiselerine kadar meşgul olur, alaturka setre mi, yoksa redingot mu giymelerini münakaşa ederdi. Ve hele bu adamların fevkalade temiz olmalarını isterdi. Bu padişah hem çok titiz, hem çok temizdi. O kadar ki iftariye olarak kendisinin göndereceği çil çil altınları tekrar yıkattırır, kurutturur, gözünün önünde kırmızı atlas keselere koydurtur, ağızlarını mühürlettirirdi. Banknotları da bezlerle sildirtir, sonra zarflara yerleştirirdi. Üzerine de zamklı mührünü (A.H) yapıştırırdı. (Dersaadet'te Ramazan Akşamları)
  • Bir gün doğar elbette şems-i hakikat Hiç böyle müebbed mi kalır zulmet-i alem? (Karınca Huzura Varınca)
  • "Selam verdim,rüşvet değildir deyu almadılar!" (Muhabbet Ateşi)
  • İnsan hayatı gerçekten çok kısadır. Ezel ve ebede göre zaman ne kadar kısadır. Zamâna göre kâinatın ömrü ne kadar kısadır. Kâinatın ömrüne göre dünyânın ömrü ne kadar kısadır. Dünyânın ömrüne göre mahlûkatın ömrü ne kadar kısadır. İnsanın ömrü ise bir günden, bir saatten bir dakîkadan ibârettir. Hattâ bir "ân-ı vâhid" dir. Öyleyse dem bu demdir. An, bu andır. Şurası bir gerçektir ki, insan bu kısa ömürde, ebedî hayâtı, bütün özellikleriyle, olanca güzellikleriyle kazanabilir. Unutmayalım ki, inanan insan kazanan insandır. Yok, yoksa vardır. Mâdemki Allah var, her şey vardır. (Sohbet Tadında)
  • Selahattin Eyyubi ölüm döşeğindeyken evinin önündeki direğe kefeni asılır. Kefeni asan bayraktar bağırır: "Sultan Selahaddin'in dünyadan ahirete götüreceği şey işte bu kefenden ibarettir.." (Maziye Bir Bakıver)
  • Diyojen, gündüz vakti elinde bir fenerle dolaşıyordu. "Ne arıyorsun?" dediler. "Adam arıyorum." cevabını verdi. (Tebessüm ve Tefekkür)
  • İmam-ı Gazali Hazretlerine, "İlimde bu mertebeye nasıl yükseldiniz?" diye sordukları zaman o büyük alim şu cevabı verdi, "Bilmediğim şeyleri sorup öğrenmekten utanmadım!" (Tebessüm ve Tefekkür)
  • Ömür kısa, vakit dar. Yapılacak iş çok, gevezelik yapacak vakit yok. Bizim dumana değil köze, lafa değil söze ihtiyacımız var. (Maziye Bir Bakıver)

Yorum Yaz