Kumpanya - Kayıp Aranıyor - Sait Faik Abasıyanık Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kumpanya - Kayıp Aranıyor kimin eseri? Kumpanya - Kayıp Aranıyor kitabının yazarı kimdir? Kumpanya - Kayıp Aranıyor konusu ve anafikri nedir? Kumpanya - Kayıp Aranıyor kitabı ne anlatıyor? Kumpanya - Kayıp Aranıyor kitabının yazarı Sait Faik Abasıyanık kimdir? İşte Kumpanya - Kayıp Aranıyor kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Sait Faik Abasıyanık
Yayın Evi: Bilgi Yayınevi
İSBN: 9789754941211
Sayfa Sayısı: 240
Kumpanya - Kayıp Aranıyor Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bu kitap, Sait Faik'in, üç öyküden oluşan 'Kumpanya' kitabıyla, roman diyebileceğimiz uzun soluklu bir öykü olan 'Kayıp Aranıyor'u bir arada okuma şansını veriyor. Tuluat tiyatrolarımızın, bütün yönleriyle anlatıldığı 'Kumpanya'daki diğer iki öykü, toplumsal eleştiri, insanın değeri üzerinde bazı tartışmalar ve Grenoble yaşamından alınmış görüntülerle örülmüştür. 'Kayıp Aranıyor'da; yalansız, dolansız, özgür bir yaşayışı özleyen; çevresine, törelere önem vermeyen ve mutluluğu arayan Nevin'in yaşamı, bir bakıma Sait Faik'in yaşamıdır. Nevin, bulamadığı mutluluğun ardında geçen yaşamından, kayıplara karışarak kurtulur. Sait Faik de ölümle uzaklaşmıştır bu arayıştan.
Kumpanya - Kayıp Aranıyor Alıntıları - Sözleri
- "... Çocukluk, insana o kadar çabuk geri geliyor ki, adeta onu içimizde gizli bir yerde saklıyor gibiyiz. İstediğimiz zaman o, bir saniyede bizi buluveriyor. Onu kaybeden, onu kendimizden defeden biz olduğumuz halde, o sadık bir köpek şammesiyle bizi arayıp bulacak. En ümit etmediğimiz zaman ona, bizi bulmak fırsatını vereceğiz... "
- Her hadisede bir fikrin neticesi, sonunda hadise haline gelebilir.
- Para hiçbir zaman insanı adam etmezdi. Iyisi mi, buldu mu yemeliydi. Yoksa, bizim bilemeyeceğimiz bir görüşe, bir ahlaka saplanırdı insan. Bu ahlakta yalnız, yalnız o para denilen şeyi her ne pahasına olursa olsun kazanmak vardı. Şeref de oydu. Ahlak da oydu. Namus da oydu. Bir bakıma doğru da. Onunla satın alınmayacak hiçbir şey yoktu: Pırlantasından insanına kadar.
- "... Dünyada hiçbir şeyden zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. İnsanoğlu her şeyden evvel, içindeki bu kıskançlıklardan, bu kinlerden, bu ahlaksızlıklardan daha pis şeyi - kendinde, doğuşta varsa bile - söküp atmalıdır... "
- "... Ama kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu..."
- "... Riyakarlık, aşağılığın son haddidir..."
- "... Yalnızlık her tarafımı dolduruyordu..."
- Insanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. Insanoğlu her şeyden evvel, içindeki bu kıskançlıklardan, bu ahlaksızlıklardan daha pis şeyi kendinde, doğuşta varsa bile söküp atmalıdır.
- İnsanı dolu günleri değil, boş günleri dolduruyor...
- Uçurtma demiş ki: "Ah! İpim olmasaydı!". Kant'ın güvercini daha ileri gitmiş; "Bir de şu hava olmasaydı!.." demiş. Her ikisi de, kendilerini gökyüzüne yüksekten şeyin bu iple hava olduğunu unutmuşlar...
- Sahiden iyi insanlar, kötüler hakkında laf söylemezlerdi. Belki sevmezlerdi, kızarlardı ama, onu bile belli etmezlerdi.
- Ümidi bir milletin gömülmez.
- Hiçbir şey okuyamıyor, saatlerce bir müthiş eziklik ve rehavet içinde, hatta düşünmeden uyukluyor gibi yaşıyordum.
- İnsanı dolu günleri değil, boş günleri dolduruyor...
- Düşünüyorum, kafam işliyor, eyvallah! Aşka gelince, ona da boş ver!
Kumpanya - Kayıp Aranıyor İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yazarın Üç öyküsünün birleşimi bir kitap. Kumpanya tuluat tiyatrolarını tiyatro sanatçılarının hayatlarından ve işe dair sıkıntılardan kesitlerle devam ediyor. Eski türk filmi izliyor muş hissiyatı verdi bana bu kitap. Kumpanya ile okumayı bırakmayı düşünüp Kayıp aranıyor kısmına geçince bırakmamayı düşündüm; ama Ankara'da Gezeteciyken kocası tarafından aldatılan Nevin'e "âşık" oldum sonra Nevin kayboldu babası gazetelere kayıp ilanı verdi ama bulamadı ben de bulamadım. (Jan Ok)
seviyorum bu amcayı: "Kumpanya, Sait Faik Abasıyanık'ın 1951'de yayınlanan hikâye kitabı.Bu kitapta üç uzun öykü yer alır. kitaba adını veren uzun hikâye kumpanya, 8 mayıs 1948 ile 31 temmuz 1948 tarihleri arasında yedigün dergisi'nde tiyatro kumpanyası ismiyle yayınlandı. kitaba ismini veren öykü olan kumpanya, tuluat tiyatrolarını ve bu tiyatrolarda çalışan insanların hayatlarını anlatır. sait faik, bu hikâyesinde tiyatroda çalışan insanları kullanarak, kent yaşamındaki değişimi de gözler önüne sermektedir. bu öykünün kendisinden önce yayınlanmış havada bulut'la hiçbir benzerliği yoktur. havada bulut'ta karamsar bir hava hakimdir ve yazara dönüktür. yazar sadece kendi problemlerini anlatmıştır. oysa kumpanya'da kendini bir tarafa bırakan sait faik, tuluat oyuncularının sorunlarını ve yaşamlarını konu edinmiştir.abasıyanık, bu hikâyeyi 1945 yılında yazdı. anlattığı bazı ayrıntıları bilebilmesi için tuluatçıların hayatlarını bilmesi gerektiği izlenimi uyandığından, abasıyanık'ın oyuncu arkadaşları olduğu varsayılır. ama bu konuda kesin bir kanıt yoktur. kumpanya iki bölümden oluşmaktadır. ilk bölüm canlı ve nükteli diyaloglar içerir. ikinci bölüm ilk bölümün yarısından daha kısadır ve tuluat tiyatrosu ile ilgili ayrıntılı bilgiler de içerir. kumpanya'yı ilk olarak sinemacı ferdi tayfur filme çekmek istedi. bu isteğini mücap ofluoğlu aracılığıyla sait faik'e ilettiği ve sait faik'in teklife çok sevindiği bilinir. (Anıl Onur)
Kumpanya, Kriz ve Gauthar Cambazhanesi olarak 3 farklı hikayemiz var. Tabi bende kalan Kumpanya oldu. Ah, Spoiler SPOİLER! Eserimiz, güzel bir sanatçı ve sanatçılık üzerine kurulu. Aktörümüz Saffet Ferit aklımda kalan üç isimden biri. Diğerleri komedi üstadı Dayı Emin ve ekibe yeni dahil olan Sitare. Tiyatroya, sanata, sanatçıya asıl sahip çıkanın devlet olması gerektiğini anlatan sağlam propaganda içerikli bir hikaye aslında. Net olarak bunu verebiliriz. Vaka gene Üsküdar-Horhor. Bir kere daha karşılaşırsam Sait Faik - Horhor yahut Üsküdar üzerine bir araştırma yapacağım. Serinin diğer kitabını evvelden okuduğum için bir kontrol ettim ve baktım aynı, tekrar lüzum görmedim. O kitap için incelemem de burada, buyurun: gonderi/31217847 Cümleten mutlu sabahlar, keyifli okumalar diliyorum.. (Sadık Kocak)
Kitabın Yazarı Sait Faik Abasıyanık Kimdir?
Sait Faik Abasıyanık ya da Sait Faik (18 Kasım, 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 -11 Mayıs 1954), Türk öykü, roman ve şiir yazarıdır. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.
Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlatmıştır. Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmamış, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmemiş ve belli bir tarzın takipçisi olmamıştır. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalışır. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlatır. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer alır.
1930'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içermektedir. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırmıştır. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir. Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etmiştir. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.
Sait Faik Abasıyanık Kitapları - Eserleri
- Mahalle Kahvesi
- Semaver
- Şahmerdan
- Havuz Başı
- Lüzumsuz Adam
- Seçme Hikayeler
- Havada Bulut
- Sarnıç
- Kayıp Aranıyor
- Alemdağ'da Var Bir Yılan
- Son Kuşlar
- Büyüyen Eller
- Hikâyecinin Kaderi
- Mahkeme Kapısı
- Karganı Bağışla
- Şimdi Sevişme Vakti
- Kumpanya
- Sevgiliye Mektup
- Medarı Maişet Motoru
- Bir Sonbahar Akşamı
- Semaver Sarnıç
- Yaşamak Hırsı
- Balıkçının Ölümü / Yaşasın Edebiyat
- İstanbul Öyküleri Antolojisi
- Tüneldeki Çocuk
- Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler
- Havuz Başı - Son Kuşlar
- Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli
- Az Şekerli
- Açık Hava Oteli
- Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası
- Tüneldeki Çocuk - Mahkeme Kapısı
- Müthiş Bir Tren
- Mahalle Kahvesi - Havada Bulut
- Kumpanya - Kayıp Aranıyor
- Bütün Eserleri
- Toplu Öyküler 1
- Öyle Bir Hikâye
- Stelyanos Hrisopulos Gemisi
Sait Faik Abasıyanık Alıntıları - Sözleri
- Gelmeyeceğini çok iyi biliyorum. Onu beklemek , bilhassa güzel… (Az Şekerli)
- “Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi. Sonra kalbini gösterdi: — Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır.” Alıntı: Sait Faik Abasıyanık. “Alemdağ'da Var Bir Yılan”. Apple Books. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Dünyada her şeyle alay edilir , şaka yapılır ama şiirle asla ! (Az Şekerli)
- Sevgilim sen, sen de mi şu havayı kokluyorsun? (Mahalle Kahvesi - Havada Bulut)
- Gülmek, dünyanın en güzel şeyidir. (Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası)
- Zaten dünya kan ağlıyor, birde biz ağlatmayalım. (Kumpanya)
- Atatürk'ü Niçin Severiz? Atatürk'ü, 'niçin severiz' diye düşünmeden sevmeliyiz... (Açık Hava Oteli)
- Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum... (Lüzumsuz Adam)
- O sevilmek için yaratılmışların en mükemmeliydi. (Kumpanya)
- Yalnızlık dünyayı doldurmuş.Sevmek,bir insanı sevmekle başlar her şey.Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Keyfim kaçmış, üzgün, ağlamaklı gibiydim. Canım bir taraftan acı bir türkü söylemek çekiyordu. (Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler)
- ' Mühim ' diyoruz ama, bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. (Medarı Maişet Motoru)
- "Bırakın beni ey hakikatler! Yürümek istiyorum." Cennetlerin olduğu yere doğru." (Bütün Eserleri)
- "Uzun bir yoldan sonra denizi görmek gibisin..." (Bir Sonbahar Akşamı)
- "İnsanın içinden bir başka insanın kalkıp yürüdüğü görülür." (Mahalle Kahvesi)
- Aklıma sanki bir yerde bir şey unutmuşum, birisine bir söz vermişim, hani bir ismi unuturuz da ararız bulmadan rahat edemeyiz. Öyle bir hal oldum. Evet bu unutulmuş bir isim değildi, ama bunun ne olduğu hakkında da kafamda hiçbir fikir yoktu. (Müthiş Bir Tren)
- Anası: -Ali be, günah be yavrum, dedi. Günah yavrucuğum, yapma! Ali: -Allah affeder ana, dedi. Sonra saf, masum sordu: -Allah hiç gülmez mi? (Öyle Bir Hikâye)
- Kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. (Kayıp Aranıyor)
- - Nasıl bir dünya arzuluyorsunuz? - Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya... İnsanlarının hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Sokaklarda sefillerin bulunmadığı bir dünya... Kafanın, kolun çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği bir dünya... İçinde iyi şeyler söylemeye, doğru şeyler söylemeye salahiyetle kıvranan bir adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya... (Havada Bulut)
- Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. (Kayıp Aranıyor)
Editör: Nasrettin Güneş