Kurşun Mühürlü Tren - Stefan Zweig Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kurşun Mühürlü Tren kimin eseri? Kurşun Mühürlü Tren kitabının yazarı kimdir? Kurşun Mühürlü Tren konusu ve anafikri nedir? Kurşun Mühürlü Tren kitabı ne anlatıyor? Kurşun Mühürlü Tren kitabının yazarı Stefan Zweig kimdir? İşte Kurşun Mühürlü Tren kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Stefan Zweig
Çevirmen: Metin Akand
Orijinal Adı: Der Versiegelte Zug
Yayın Evi: Kovan Kitabevi
İSBN:
Sayfa Sayısı: 30
Kurşun Mühürlü Tren Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Psikolojik derinliklere inen biyografileriyle tanınan ünlü Avusturtyalı yazar Stefan Zweig, 1917 Şubat'ında meydana gelen Rus burjuva devrimini İsviçre'de haber alan V. İ. Lenin'in ülkesine gidip sosyalist devrim hareketinin başına geçmek için yapması gereken yolculuk öncesinden başlayarak, iç hesaplaşmalarını, hasım devlet Almanya'dan geçisini ve zamanın başkenti Petrograd'a varışını, yine kendine özgü ustalıkla anlatıyor.
Kurşun Mühürlü Tren Alıntıları - Sözleri
- “Kendi halinde görünen adamlar, dünyayı ihtilâle itecek kadar güçlü olabilirler.”
- “Kendi halinde görünen adamlar, dünyayı ihtilâle itecek kadar güçlü olabilirler.”
- “Yeni bir özgürlük ve adalet ülkesi doğuyor işte. Bu uğurda ölmüş olanlar, kutsal şehitlerdir.”
- O, eskidendi.
- Ölenler, yok yere telef olmamışlar.
- Tükenmez bir okuma hırsıyla dolu olan bu adam, bir daha kütüphaneye ayak basmayacaktı.
- Lenin, tam vaktinde gelmişim, diye düşünüyor. Direksiyonu ele almalı. Ya ölüm, ya zafer, hayır. Kendi fikirlerini yayması, aşılaması gerekiyor. Bu fikirlerin özü yaşamaktır.
- Yeni bir özgürlük ve adalet ülkesi doğuyor işte. Bu uğurda ölmüş olanlar, kutsal şehitlerdir.
- Kendi halinde görünen adamlar, dünyayı ihtilâle itecek kadar güçlü olabilirler.
- Direksiyonu ele almalı. Ya ölüm, ya zafer…
- "Ölümü bekledi ve gülümsedi, gülümsedi.."
- Kendi halinde görünen adamlar, dünyayı ihtilâle itecek kadar güçlü olabilirler.
- Mermi böyle patladı. Hem bir ülkenin hem de bir âlemin altı üstüne geldi.
- Direksiyonu ele almalı. Ya ölüm, ya zafer…
- Fakat gece kurduğu şeyler, sabahleyin, gün ışığında, uygulama imkânından mahrum plânlar haline geliyor.
Kurşun Mühürlü Tren İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Stefan Zweig'in diğer kitaplarına nazaran kısa hatta kısacık bir kitap Kurşun Mühürlü Tren. Birinci Dünya Savaşı'nda, İsviçre'de sürgünde olan Lenin ve beraberindeki kişilerin, on üç yıllık gurbet hayatından sonra Rusya'ya dönmelerini anlatıyor. Ancak bu anlatı, kitabın sayfa sayısını da göz önünde bulundurduğumuzda oldukça yüzeysel. Bu sebeple kitabı okumadan önce tarih bilgilerimizin üzerinden geçmek, okuduğumuz şeyleri anlamlandırmayı kolaylaştırır sanıyorum. Ayrıca Zweig'in alışık olduğumuz yazım tarzını da bu kitapta bulamak pek mümkün değil. Meraklılarına tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim herkese. (Gizem)
Lenin'in İsviçre'deki yıllarından ve Çarlık Rusyası'ndaki ihtilâlden bahseden, kaçak yollarla Rusya'ya geçiş serüvenini anlatan bir kitap. İhtilâl nedeniyle Fransa, Avusturya ve İtalya üzerinden Rusya'ya geçemeyeceğini anlayan Lenin, düşman Almanya'dan geçiş izni talep eder. Amacı Rusya'ya varıp ihtilâle liderlik etmek ve yıllarca hayalini kurduğu devrimi gerçekleştirmektir. (Sinan Tamuçu)
Mermi böyle patladı: Bu çok kısa kitapta Zweig, alışılmış derinlikli psikolojik değerlendirmelerinden uzakta, Lenin'in sürgünde olduğu İsviçre'den Rusya'ya dönüş yolculuğunu yalın bir haber akışı ile anlatır. Çarlık Rejimi'nin baskısı ile ülke dışına çıkmaya zorlanan Bolşevikler Rusya ile sınırı olmayan tarafsız İsviçre'yi mekan edinmişler, ama 1. Dünya Savaşı'nın çıkması ile buraya sıkışıp kalmışlardır. Yıllardır sürgünde Çarlık Rejimi'nin devrilmesini bekleyen Lenin 1917 Şubat devrimi ile umutlanır önce, ancak kısa süre içinde rejimin ümit ettiği gibi bir halk hareketi ile değil saray içindeki bir darbe ile devrildiğini anlar. Şubat Devrimi'nin destekçileri, Rusya'nın Almanya ile anlaşmasını ve Almanları zorlayan doğu cephesinin kapanmasını istemeyen İngiliz ve Fransız siyasetçilerdir. Darbeciler, İsviçre'deki Bolşeviklerin ülkeye dönmelerini yasaklarlar, ama Lenin'in daha fazla beklemeye sabrı yoktur. Tarihi cesurlar yazar. Ayakkabı tamircisinin evinde oturan ufak tefek adam Zweig'in kapanışta belirttiği gibi "hem Rusya'nın, hem de tüm alemin altını üstüne işte böyle getirir." Zweig'in bu kısa metnini "İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar" kitabında da bulabilirsiniz. (AkilliBidik)
Kitabın Yazarı Stefan Zweig Kimdir?
Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almanca'ya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti.
I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu. Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti. 1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı.
Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür.
Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu.
Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.
Stefan Zweig Kitapları - Eserleri
- Satranç
- Amok Koşucusu
- İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
- Sabırsız Yürek
- Dünün Dünyası
- Değişim Rüzgarı
- Geleceğe Güven
- Yolculuklar
- Unutulmuş Düşler
- Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
- Balzac
- Montaigne
- Clarissa
- Macellan
- Rotterdamlı Erasmus
- Amerigo
- Günlükler
- Joseph Fouche
- Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
- Kendileriyle Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche
- Marie Antoinette
- Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e
- Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski
- Ay Işığı Sokağı
- Avrupa'nın Vicdanı
- Amok - Usta İşi
- Ruh Yoluyla Tedavi
- Korku
- Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy
- Yarının Tarihi
- Yakıcı Sır
- Mektuplaşmalar
- Sahaf Mendel - Bir Kadının Yirmi Dört Saati
- Olağanüstü Bir Gece
- Gömülü Şamdan
- Dostlarla Mektuplaşmalar
- Freud - Cinselliğin Yeryüzü
- Mürebbiye
- Mary Stuart
- Korku Ruhu Kemirir
- Buluşmalar
- Karmaşık Duygular
- Alacakaranlıkta Bir Öykü
- Kurşun Mühürlü Tren
- Mecburiyet
- Bir Çöküşün Öyküsü
- Seçilmiş Öyküler
- Hikayeler
- Geçmişe Yolculuk
- Freud - Mutluluğun Mimarı
- Kuş Kapanı ve Dönüşüm
- Kaçak ve Sahaf Mendel
- Dadı ve Leporella
- Stefan Zweig - Seçme Eserleri
- Geç Ödenen Bedel
- Sanatta Yaratıcılığın Sırrı
- Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri
- Rilke'ye Veda
- Görünmez Koleksiyon - Unutulmuş Düşler - Karda
- Cenevre Gölü'ndeki Olay
- Kadın ve Manzara
- Nietzsche
- Kızıl
- O muydu?
- Bir Kalbin Çöküşü
- Bizans'ın Fethi
- Gölge Kadınlar
- Zalimce Bir Oyun
- Dürüst Aptal Efsanesi Verlaine
- Satranç
- Lyon'da Düğün
- Satranç Ustası - Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
- Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor
- Stefan Zweig'ın Mektupları
- Erika Ewald'ın Aşkı
- Efsaneler
- Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi
- Toplu Öyküler 1
- Toplu Öyküler 3
- Toplu Öyküler 2
- Unutulmaz Bir İnsan
- İki Yalnız
- Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2
- Ormanın Üzerindeki Yıldız
- Leporella
- Aylak
- Emile Verhaeren
- Hayatın Mucizeleri
- Brezilya
- Kitapçı Mendel
- Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler
- Stefan Zweig Kutulu Set
- Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma
- Leman Gölü Kıyısındaki Olay
- Benimle Dostluk Zordur
- Stefan Zweig - Seçme Eserleri
- Seçme Eserler
- Hikayeler 2
- Bir Hayat
- Öz Nəğməsini Oxuyanlar
- Novellalar
- Seçilmiş Əsərləri
- Tolstoy - Û ronahî di tarîye de dibirike
- Oradan Uzakta
- Twenty-Four Hours in the Life of a Woman and The Royal Game
- Wondrak. Der Zwang. Zwei Erzählungen gegen den Krieg
- Stefan Zweig Seti
Stefan Zweig Alıntıları - Sözleri
- Verdiği kararın uygulanmasını engelleyecek her şeyi önlemek istiyordu... (Stefan Zweig - Seçme Eserleri)
- Ancak herkes de bilir ki, yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: Israr edip incitmememiz gereken gururudur bu. (Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma)
- Karakteri gereği kendini hiçbir şeyden yoksun bırakmaz, insan arasına karışmaktan hoşlanan biri olarak her yerde aranırdı. Arkadaşları, onun yalnızlığa hiç alışık olmadığını bilirdi. (Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2)
- Sana yardım edemem Boris. İnsanlar artık birbirine yardım etmiyor. (Kaçak ve Sahaf Mendel)
- Unutuldu ve öyle de kaldı. (O muydu?)
- Doğanın cömert davranarak engin topraklar, sonsuz zenginlikler bahşettiği, güzellikle ve akla hayale gelebilecek her türlü potansiyel güçle kutsanmış bu ülkenin kuruluşundan beri görevi hep aynıdır: Kalabalık bölgelerden aldığı insanlara geniş topraklarında kök saldırmak, eskiyle yeniyi birleştirerek yeni bir medeniyet kurmak. (Brezilya)
- Ancak gerçeklik tüm düşlerden daha güçlü ve daha sağlamdır. (Aylak)
- "...bu adam konuşmak istiyordu, konuşmalıydı. Ve biliyordum ki ona ancak sessiz kalarak yardım edebilirdim." (Toplu Öyküler 3)
- ... eski acısını iki kat daha fazla duyuyordu. (Hayatın Mucizeleri)
- "...darbeyi yiyen ancak bilir onun ne olduğunu, darbeyi vuran değil ve acı çekmeyi sadece acı çekenler bilir." (Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri)
- Ruhlarının kapısını kapattıkları için kimse onlara ulaşamıyordu ve bu belki de yıllarca sürecekti. Herkesle savaş halindeydiler. Bir günde, kısacık bir günde büyümüşlerdi! (Dadı ve Leporella)
- Buralardan çekip gittiğimizde tozun üzerindeki ayak izlerimizi bir rüzgar süpürüp götürecekse yaşamanın ne anlamı var ki? (Kaçak ve Sahaf Mendel)
- Yoksun kalınan şey öylesine kaybedilmiştir ki, artık sadece bir ağrı gibi hissedilir ve acı verir. (Alacakaranlıkta Bir Öykü)
- Bir Rus için tek bir şey vardır: ya hep, ya hiç! Rus insanı varoluşun o kozmik gücünü hissetmek ister. (Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi)
- "İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ.." . (Satranç)
- Ne de olsa, güzellik kadınlardan kaçıp gittiğinde ondan boşalan yere bilgelik yerleşirmiş. (Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler)
- Derimin altında akışını hissettiğim kan gibi bu karanlık yaşamın etrafımı yavaş yavaş kapladığını hissediyordum. Sanki hiçbir şey bana göre değildi, ama hepsi benim içindi. (Zalimce Bir Oyun)
- Sevgili bay Zweig, Okumam için ödünç vermis olduğunuz kitaplari geri yollamadigim icin affiniza rica ediyorum... R.M. Rilke (Dostlarla Mektuplaşmalar)
- Yalnız yaşayan biri yalnızca kendine ders verebilir. (Efsaneler)
- İki hafta boyunca kitap okumak , yürüyüşe çıkmak , hayal kurmak , rahatsız edilmeden uzun uzun okumak , iki hafta boyunca telefonsuz ve radyosuz yaşamak, konuşmak zorunda olmamak , bir anlamda rahatsız edilmeden kendim olmak istiyordum ... (O muydu?)