diorex
Dedas

Kurt Dölü - Jack London Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kurt Dölü kimin eseri? Kurt Dölü kitabının yazarı kimdir? Kurt Dölü konusu ve anafikri nedir? Kurt Dölü kitabı ne anlatıyor? Kurt Dölü kitabının yazarı Jack London kimdir? İşte Kurt Dölü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 21.02.2022 14:00
Kurt Dölü - Jack London Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Jack London

Çevirmen: Mete Ergin

Orijinal Adı: The Son of the Wolf

Yayın Evi: Engin Yayıncılık

İSBN: 9789753793148

Sayfa Sayısı: 257

Kurt Dölü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Jack London (1876-1916) yaşamının dönüm noktasını oluşturan bir yıllık müthiş bir serüvenden - Klondike'da, altın peşinde geçirdiği başarısız çabalardan - ABD'ne keseleri altınla dolu olarak değil, ama altından çok daha değerli birikimlerle, zengin deneyimlerle döndü.

Klondike deneyimlerinin ürünleri olan ilk öykülerinin hemen hemen tümü, yabani kuzeyin soğuk ıssızlığında "Sarı metal" uğruna çile çekmeye katlanan serüvenciler üzerinedir. "Atalarının Tanrısı" ve "Kurt Dölü" adlı iki kitapta toplanan bu öykülerin tümü, yazarın "Vahşetin Çağrısı" ve "Beyaz Diş" (Engin Yayıncılık - M. Ergin çevirisi) adlı iki uzun öyküsün kazandığı büyük başarının ardından yayınevlerince adeta kapışılarak yayımlanmıştır.

Bu iki kitapta - "Atalarının Tanrısı" ve "Kurt Dölü" - toplanan güzel öyküleri Türkçeye ilk kez kazandıran Mete Ergin'in çevirisi ile okurlarına sunmakla yayınevimiz mutludur.

Kurt Dölü Alıntıları - Sözleri

  • Kurt ölse bile dişlerinin arasında kurbanlarının eti kalır
  • Çılgın yıllarım oldu ama kalbim doğru yerdeydi
  • Erkek kadının kıymetini, ondan yoksun kalmadıkça, nadiren bilir.
  • Beyaz sessizlik onu sırıtarak seyrediyordu sanki, ürperdi ve içini büyük bir korku kapladı
  • Erkek kadının kıymetini ondan yoksun kalmadıkça nadiren bilir.
  • Bizim bilgeliğimizden daha ulu şeyler vardır, bizim adaletimizden daha öte.
  • Çılgın yıllarım oldu ama kalbim doğru yerdeydi.
  • Kuluçkaya yatmış toprağın sonsuz huzuru; her kalp atışını bir küfürmüş gibi gösteren korkunç sessizlik; müthiş ve ifade edilemez, ne sözcüklerin ne de düşüncelerin kavrayabileceği bir şeyleri savunurmuş gibi yükselen o vakur orman.
  • Bizim aklımızın eremeyeceği, bizim adalet anlayışımızın çözümleyemeyeceği şeyler de var bu dünyada. Burada kimin haklı, kimin haksız olduğuna biz karar veremeyiz- yargılamak bize düşmez.
  • Hayat bir kumardır ve biz de oyuncularız.
  • Bu ölü dünyanın tekinsiz ıssızlığı içinde bir benek gibi yol alan insanoğlu, buradaki tek canlının kendisi olduğunu düşünerek cüretinden ötürü ürperir, hayatı bir larva kadar değersiz görünür gözüne.
  • Dişi cinsin soluduğu havayı ciğerlerine çekmemiş erkek, bir dişinin içinde yaşadığı havaya varlığıyla nasıl bir tazelik katabileceğini asla bilemez. Ama o havayı bir kez solumuş erkek bundan yoksun kalmaya görsün, işte o zaman kendini bir boşluk içinde bulur ve tanımlayamadığı, açlığa benzer bir duygu yüreğini kemirmeye başlar; adını koyamadığı bir şeyin eksikliğini duyar.
  • ''Bizim aklımızın eremeyeceği, bizim adalet anlayışımızın çözümleyemeyeceği şeyler de var bu dünyada. Burada kimin haklı kimin haksız olduğuna biz karar veremeyiz; yargılamak bize düşmez.'' Naas sobaya biraz daha sokuldu. Kulübede çıt çıkmıyor, üç adamın üçünün de gözlerinin önünden sürü sürü hayaletler gelip geçiyordu.
  • İnsan eğer uzak bir ülkeye gitmek üzere uzun bir yolculuğa çıkıyorsa, o güne dek öğrendiği pek çok şeyi unutmaya ve gideceği ülkede yaşayabilmenin temel koşullarını oluşturan bir sürü yeni alışkanlıklar edinmeye kendini hazırlamalıdır; gideceği uzak ülkede yalnız eski ülkülerini ve eski inançlarını bir kenara itmekle kalmayıp, kişiliğini biçimlendiren davranış kurallarını da çoğu kez tersyüz etmek zorunda kalacağını bilmelidir. Uyum sağlama yeteneği gelişmiş, her kalıba kolayca giren kişiler için böyle bir değişiklik eğlenceli bile olabilir. Oysa büyüyüp yetiştikleri ortamın özellikleri içlerine işlemiş olanlar için, kaskatı bir kalıbı benimsemiş kişiler için, ortam değiştirmek dayanılmaz bir şeydir; bu tür insanlar, özelliklerini anlamadıkları yeni ortamın yaşamlarına getirdiği kısıtlamalar karşısında maddeten ve manen çöker. Bu çöküş sürecinin yarattığı etkiler ve tepkiler de her yönüyle felakatlere yol açabilir. Yeni ortama uyum sağalayamadığını gören kişinin yapacağı en doğru iş, bir an önce memleketine dönmektir; eğer dönmekte biraz fazla gecikecek olursa, ölmesi kaçınılmazdır.
  • Beyaz Sessizlik'in içinde acı veren düşüncelerle baş başa kalmak çıldırtıcıdır. Karanlığın sessizliği Beyaz Sessizlik'in yanında daha merhametlidir; o insanı korumak istermiş gibi sarar, ona dert ortağı olmaya çalışır. Ancak çelikten göklerin altındaki parlak, berrak ve bir buz kadar keskin olan Beyaz Sessizlik acımasızdır.

Kurt Dölü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Jack London, Amerika’da altın yataklarının keşfedildiği dönemde altın aramak için Klondike ve civarında aramalara katılmış, altın bulamasa da yaptığı gözlemlerle oradaki karakterleri, doğa-insan ilişkilerini, hayvan davranışlarını yanında getirmiş. Önce dergilerde yazıları çıkmış sonra da 1900’de ilk kitabı olan Kurt Dölü basılmış. Mete Ergin çevirisiyle 2000 yılında çevirisi yapılmış ve şu an Yordam Edebiyat’tan basılmaya devam ediyor fakat elimdeki ilk baskıda birçok yazım hatası vardı eğer bunlardan rahatsız oluyorsanız sonraki baskıları beklemenizi tavsiye ederim. Mete Ergin çevirisinden olan bu baskıda 8 adet öykü yer alıyor, son hikaye olan Bir Kuzey Destanı yanılmıyorsam Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından ayrı bir kitap olarak basılmış. Benim bu kitap içinde en beğendiğim 2 öykü Uzak Bir Ülkede ve Altın Kralının Karısı isimli öyküler oldu. Fiziki ya da içsel yolculuklarda yaşanan ruhani ve psikolojik değişimler üzerine beğendiğim öykülerdi. Öyküler boyunca birkaç karakteri tekrar tekrar görüyorsunuz fakat hiçbiri bir diğerinin tam olarak devamı değil. Yaz sıcağında karlar, buzlar içindeki öyküleri okumak iyiydi fakat yine de (daha önce başka birinin yorumunda görmüştüm,katılıyorum) bu kitabı Vahşetin Çağrısı ve Beyaz Diş’in temelleri olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır neticede bir ilk kitap. Jack London seviyorsanız ilk dönem yazılarına göz atmak için okuyabilirsiniz. (Mete Ergin çevirisiyle 2.kez Jack London kitabı okuyorum aslında çevirisi 2000 yılında yapılmış olmasına rağmen yine aralarda eski kelimeler var fakat bunlar sizi zorlayacak ya da anlamanızı güçleştirecek kelimeler değil. Çevirmen hakkında kapsamlı bilgiye ulaşamamış olsam da kendisinin Trakyalı olduğunu düşünüyorum :) bilen varsa ve yazarsa memnun olurum. İyi okumalar.) (c.canik)

Kitaptan birazcık bile zevk alabilmek için Jack London'dan okuduğunuz ilk eser olması gerekiyor. Şayet benim gibi deniz kurdu, beyaz diş, yıldız gezgini, vahşetin çağrısı ve demir ökçe gibi eserlerini okuduktan sonra bu kitabı okumayı düşünüyorsanız BENCE okumamanız daha iyi olur. Yazarın dilindeki acemiliği net bir şekilde hissedebildim. Ben London hakkında yaptığım bir araştırma sebebiyle kitabı bitirmek zorundaydım. Zorunda olmasaydım yarım bırakırdım. (moonchildssky)

Kurt Dölü: Merhaba kesinlikle mete ergin cevirisi aliniz yordam kitaptan, akiciligi muazzam , bambaska bir ulkeye bambaska bir kulture ve insanlarinin hayatlarina dalacaksiniz bulundugunuz ortami unutacaksiniz. (Arzu gokdemir)

Kitabın Yazarı Jack London Kimdir?

12 Ocak 1876’da San Francisco’da doğdu. Gerçek adı John Griffith Chaney’dir. Evlilik dışı bir çocuk olarak dünyaya gelen Jack London, soyadını, henüz sekiz aylıkken annesinin evlendiği John London adlı savaş gazisinden aldı. Maddi sıkıntılar nedeniyle küçük yaşta okulu bırakıp gazete satıcılığı, tayfalık, balıkçılık, istiridye korsanlığı, gazetecilik, sahil koruma devriyeliği gibi çeşitli işlerde çalıştı ve Amerikan işçi sınıfını tanıdı. 1894’te serserilik suçlamasıyla otuz gün hapis yattı. Hapisten çıktıktan sonra hayatını değiştirmek arzusuyla liseye kayıt yaptırdı. Lise öğrenimini bir senede tamamlayarak 1896 yılında Kaliforniya Üniversitesi’ne girdi. Bir dönem okuyabildiği üniversiteden maddi zorluklar sebebiyle ayrıldı. 1897’de Klondike bölgesinde altın arayanlara katıldı ama bir yıl sonra yine yoksul ve işsiz olarak geri döndü. Yoğun bir çalışma programı hazırlayarak şansını yazarlıkta denemeye karar verdi. Soneler, baladlar, nükteli fıkralar, anekdotlar, korku ve serüven öyküleri yazmaya başladı. 1909’da yazdığı Martin Eden bu dönemi yansıtması bakımından otobiyografik izler taşır. İlk kitabı Kurt Dölü (1900) büyük ilgiyle karşılandı. Aynı yıl Elisabeth Maddern ile evlendi ve bu evlilikten iki kızı oldu. Ancak bu beraberlik uzun ömürlü olmadı ve 1904’te sona erdi. Charmian Kittredge ile ikinci evliliğin ardından 1916’da Kaliforniaya’daki çiftliğinde hayatını kaybetti. London yazarlık kariyeri boyunca elliye yakın kitap yazdı ve döneminin en çok okunan yazarlarından biri oldu. Yazdıkları, yaşadıkları etrafında şekillenmiş, sosyalizmin de etkisiyle toplumcu bir dünya görüşüne ulaşmıştır. Başlıca eserleri arasında Beyaz Diş, Martin Eden, Uçurum İnsanları, Vahşetin Çağrısı yer alır.

Jack London Kitapları - Eserleri

  • Beyaz Diş
  • John Barleycorn
  • Martin Eden
  • Demir Ökçe
  • Ay Vadisi
  • Demiryolu Serserileri

  • Vahşetin Çağrısı
  • Deniz Kurdu
  • Uçurum İnsanları
  • Alın Teri
  • Şampiyon
  • Dehşet Ülkesi
  • Güneşin Oğlu

  • Yanan Günışığı
  • Kız, Kar ve Kan
  • Düş Ülkelerine Yolculuk
  • Sevginin Katıksızı
  • Tanrılar ve Köpekler
  • Suikast Bürosu
  • Kurt Dölü

  • Denizin Çağrısı
  • Midas'ın Müritleri
  • Yıldız Gezgini
  • Ölüme Boyun Eğmeyen Adam
  • Ataların Tanrısı
  • Beyaz Sessizlik
  • Can Yoldaşı

  • Devrim
  • Dönek
  • Gece Doğan
  • Halk Avcısı
  • İnsanın Sadakati
  • Meksikalı
  • San Fransisco'nun Güneyi

  • Sınıf Farkı
  • Makaloa Hasırı Üzerinde
  • Bana Göre Hayatın Anlamı
  • Hawaii Öyküleri
  • Büyük Serüven
  • Kurt Kanı
  • Yakalanış

  • Öyküler
  • Uzak Diyarlarda
  • Bir Kuzey Macerası
  • Gece Geçen Serseriler
  • Gemide İsyan
  • Geleceğin Hikayeleri
  • Beyaz Cehennem

  • Büyük Evin Küçük Hanımefendisi
  • Beyaz Diş - Madam Bovary
  • Şafak Kızı
  • Beyaz Diş - Esrarlı Ada
  • Yumruk
  • Buzun Çocukları
  • Bin Düzine Yumurta

  • Adem'den Önce
  • Oyun
  • Ateş Yakmak
  • Acemi Gece
  • Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman)
  • Kumarbazlar Cenneti
  • Vahşetin Çağrısı - Beyaz Diş

  • Ateş Yakmak
  • Hayatın Kanunu
  • Demir Yolu Çocukları
  • Kızıl Veba
  • Büyük Sorgu
  • Mapuhi’nin Evi
  • Ölümcül Dalgalar

  • Kadın Denen Mucize
  • İlk Savaş, İlk Zafer
  • İnsanlığın Sürüklenişi
  • Kepaze
  • Çinago
  • Bütün Dünyanın Düşmanı
  • Alice Ruhunu Açınca

  • Kahekili’nin Kemikleri
  • Dağ Adamı
  • Bir Dilim Biftek
  • Kırmızı
  • Tek Özgürlüğüm
  • Güneşe Doğru
  • Lost Face And Other Stories

  • Theft
  • Tom Pomplun
  • Kaval Kemikleri

Jack London Alıntıları - Sözleri

  • “Sanki kendimin dışında durmuş da kuşkuyla kendime bakıyor gibiydim.” (Deniz Kurdu)
  • Henüz çıldırmadım ama çıldırmaya başladığım zaman beni görün;))) (Büyük Evin Küçük Hanımefendisi)
  • Yaşlılık zamanlarımızda dine ihtiyaç duyarız Alice. Din bizi yumuşatır, diğer insanların zayıflıklarına, özellikle de nerede sabah orada akşam hovardalık ettikleri ve ne yaptıklarını bilmedikleri gençlik zamanlarında gösterdikleri zayıflıklara karşı daha hoşgörülü ve affedici olmamızı sağlar. (Alice Ruhunu Açınca)
  • Ömrüm boyunca gövdemle hayvan gibi çalıştım ve ne kadar çok çalıştıysam çukurun dibine o kadar fazla yaklaştım. (Tom Pomplun)
  • °• İnsan her zaman hayattan talep ettiğinin daha azını alır . (Uçurum İnsanları)
  • Dünyaya egemen olan kanunu iyi biliyordu: zayıflar ezilir, güçlülere itaat edilirdi. (Beyaz Diş)

  • “Bana o gözleriyle bir dakika içinde, bin yılda kitaplarda okuyabileceğimden daha çok şey söylüyordu.” (Büyük Sorgu)
  • Bundan şu çıkıyordu ki bir kişi dostluğun d'sini bile bilmez ama soylu biri olabilir! (Uzak Diyarlarda)
  • İnsanlar neden şarap içer, at biner, aktristleri tutar, papaz ya da kitap kurdu olur? Öyle isterler de ondan. İşte sana cevap. Hepimiz, elimizdeyse, hoşlandığımız şeyleri yapmak isteriz, elde edelim etmeyelim, istediğimiz şeylerin peşinden koşarız. (Sevginin Katıksızı)
  • Güneş her sabah doğar. (Makaloa Hasırı Üzerinde)
  • Korkak olduğu için, zorbalığı da korkaklığıyla uyumluydu. (Can Yoldaşı)
  • Derler ki, bu aşk hayattan bile daha kıymetliymiş, aşık olanlar böyle söyler. Bir kadın ya da erkek, birini dünyadaki herkesten daha fazla severse, o zaman aşık olduğunu anlar. Böyle denir ama kelimelerle açıklamak fazlasıyla zor. Sadece bilirsin işte, o kadar. (Kadın Denen Mucize)
  • “Kalbimde sana duyduğum hisler yıldızlar kadar parlak ve çok, bunu ifade edebilecek bir dil yok. Sana nasıl anlatabilirim ki? Oradalar... Görüyor musun?" (Kadın Denen Mucize)

  • Tekdüzelikten uzak olması belki de serseri yaşantısının en güzel yanıdır. Topluluklar hâlinde yaşayan serserilerin ülkesinde, yaşamın yüzü sık sık biçim değistirir. (Demir Yolu Çocukları)
  • Yaşamaktan mutluyum, kendi akıl ve gücümden mutluyum, işleri yapmaktan mutluyum, kendim için yapmaktan. Bundan başka yaşamak için bir neden olabilir mi? Kendimden ve yaptığım işlerden keyif almayacaksam, neden yaşayayım? (Buzun Çocukları)
  • “Aramızda küçük bir tartışma yaşadık ve yapabileceğimiz en iyi şey, bunun bu kadarla kalmasını sağlamak.” (Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman))
  • Kötü olan iyi olanı bozar, her şey birlikte iltihaplanır. (Uçurum İnsanları)
  • Bugün n'oluyor, ilkokuldan sonra ortaokul, lise, sonra üniversite, sonra ya memur oluyoruz ya doktor moktor, bildiğimiz serüvenleri de sadece kitaplardan öğreniyoruz. (İlk Savaş, İlk Zafer)
  • Hayat hayal kırıklıklarıyla dolu ve öyle olmalı zaten. En tatlı et kıtlıktan sonra gelen ve en yumuşak yatak da zor bir avdan sonra yatılandır. (İnsanın Sadakati)
  • Kazanılacak bir oyun gibi gördükleri şeyi yıllarca oynayan insanları izledim. Sonunda kaybettiler... (Dönek)

Yorum Yaz