diorex
sampiyon

Kurtadamın Döngüsü - Stephen King Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kurtadamın Döngüsü kimin eseri? Kurtadamın Döngüsü kitabının yazarı kimdir? Kurtadamın Döngüsü konusu ve anafikri nedir? Kurtadamın Döngüsü kitabı ne anlatıyor? Kurtadamın Döngüsü kitabının yazarı Stephen King kimdir? İşte Kurtadamın Döngüsü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.02.2022 03:37
Kurtadamın Döngüsü - Stephen King Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Stephen King

Çevirmen: Nil Alt

Orijinal Adı: Cycle of Werewolf

Yayın Evi: Altıkırkbeş Basın Yayın

İSBN: 9799758467265

Sayfa Sayısı: 159

Kurtadamın Döngüsü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dehşet Ocak'ta başlamıştı...

Dolunayın ilk ışıklarıyla...

Dolunay, küçük kasabanın üzerine düştüğünde kanlı bedenleri aydınlatmayı bir alışkanlık haline getirirken, ilk çığlığı atan kişi, karla kaplı kulübesine gırtlağını parçalayan dişleri hisseden bir demiryolu işçisiydi. Bir sonraki kurbanı kimse bilmiyordu, bir kişi dışında. Ama herkes tek bir şeyden emindi: Ay iyice şişmanladığında, insan sözcüklerini andıran hırıltıları esen rüzgarın içine, korkunun kanatlarıyla ıssız sokakların üzerine serecekti.

Altıkırkbeş Yayın, balkondan bahçedeki kesilmiş ağaçlara bakarak sunar:

"Tamamen zifiri bir kış ve karanlık buzdan oluşan bir şeyin içinde Tanrı ya da Işıkla ilgili hiçbir şey olamaz, olmamalı, olamamalı mı?"

Kurtadamın Döngüsü Alıntıları - Sözleri

  • ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir.
  • "Kör bir ata baş sallamak göz kırpmak kadar iyidir."
  • Aşk alacakaranlıkta güller gibi olsaydı…
  • Bazı şeyler değişirken bazı şeyler değişmiyor...
  • "...eğer bana vücudundan kıllar fışkıran ve aya uluyan bir herifin varlığına inanıp inanmadığımı soruyorsanız... hayır. Bu boka sadece çocuklar inanır."
  • Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir..
  • “Rüzgarın çığlığı zevkten çıldırmış gibiydi. Bu vicdansız sesin içinde Tanrı ya da Işık’la ilgili hiçbir şey yoktu.”

Kurtadamın Döngüsü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitabı 2 sene falan önce okumuştum. Yani aklımda kitapla alakalı nerdeyse hiçbir şey kalmamış ama kitap güzeldi zaten baya kısa hemen bitiyor 2 saatte biter en fazla. Kitap öylesine bir kitap tahminimce Stephen King bu kitabı bir oturuşta falan bile yazmış olabilir. 6/10 vermemim sebebi de diğer okuduğum King kitaplarına ayıp olmasın diye yoksa güzel kitap ama diğer kitapları gibi değil tabi ki (Deniz Akgün)

6.sınıfta okurken büyük bir hata yaparak arkadaşlarımla beraber okulu kırmış ve bugüne dek gördüğüm en güzel sinemalardan biri olan Suadiye Atlantik sinemasına gitmiştim. Bir korku filmi oynuyordu sinemada: "Kurt Adam Londra'da." Salona girmeden önce girişte filmle ilgili bazı gazete haberleri olduğunu görmüş ve okumuştum, habere göre başroldeki oyuncular özellikle açılış sekansındaki sahneler yüzünden büyük gerilim yaşamışlardı, sinirleri bozulmuştu. Filmi izleyince adamların neden o hale geldiğini anladım elbette... Kurt Adam Londra'da adlı film bugün bile etkisini gösteren bir iz bıraktı bende: o kadar korkmuştum ki o gece ancak annemin okuduğu yasin-i şerifle uyumaya çalışırken bir yandan da şu yaşıma dek kurtlar ve kurt adamlarla ilgili herşeyden uzak durmaya çalışacak, dayanamaz teslim olursam da geceleri korkudan uyuyamamak gibi bir bedel ödeyecektim. Hayvan haklarıyla ilgilenmeme ve kurtları da sevmeme rağmen filmlerde ve özellikle korku filmlerindeki kurtlar ve kurt adamlar şu an yazarken dahi içimi titretiyor, her zaman da öyle oldu. Buna rağmen Stephen King'in 1983 yılında yazdığı bu hikâye ya da kısa romanı keyifle okudum. Altıkırkbeş yayınları hikâyeyi her iki üç sayfada ve bölüm başlarında karşımıza çıkan kurt adam, kasaba, cinayet sahneleri gibi resimlemelerle doldurmuş, sağolsun bende izini bırakması için elinden geleni yapmış; çizimler güzel, hikâye ise daha güzel. Sıradışı birşey var mı? Hayır, yok. Korktum mu? Hayır, ama saat daha 19.30 ve gece yatağıma uzanıp da karanlıkta aklıma o çizimler gelince ne düşünürüm bilmiyorum...göreceğiz. Ancak kitap ilk kez bir kurt adam hikâyesine başka bir açıdan bakmamı sağladı, ya da bu konuda kendimi iyi kandırıyorum:) Benim için önemli bir tema olan kimlik ve başka birisine dönüşmek, yeni bir kimliğe kavuşmak ve kendi gerçeğini öğrenmek temasını burada da buldum ve açıkçası bundan memnun oldum. Bu belki yazar hikâyesini böyle kurguladığı için de olabilir; çünkü kurt adam olan karakter neden böyle olduğunu anlamadığı gibi kasabada yaşanan cinayetlerden kendisinin sorumlu olduğunu da zamanla anlıyor; normal hayattaki kimliğiyle bu yeni kimliğinin çatışması durumunda da zorlanmadan kendi gerçek kimliğini seçiyor. İşte bu bana ilgi çekici geliyor her zaman. Başımıza gelen olayların bizi dönüştürmesi, değiştirmesi; kimliğimizin başka bir şeye dönüşmesi ve bu yeni kimliği benimseme düşüncesi beni etkiliyor. Katzenbach'ın Psikoanalist'inde örneğin karakterimiz bir kurt adama dönüşmüyor örneğin, ama eskiden olduğu insan olarak da kalmıyordu da. Kitap rahat okunan, teklemeyen, popüler edebiyatın nitelikli eserlerinden biri; nihayetinde iyi, güzel bir Stephen King kitabı bu. Kurt Adamın Döngüsü'nü bütün Stephen King ve kurtadam severlere öneriyorum... (CemCBG)

Bir Oğuz Kağan Destanı Mitolojisi: Kara Şeytanlar...: Supernatural dizisi tadında, Sam ve Dean Winchester kardeşlerin eksik olduğu bir kitaptı. Stephen King’in elini korkak alıştırdığı, uzun uzun yazmadığı, bizi oradan oraya sürüklemediği, giriş, gelişme ve sonuç kısmını oldukça kısa tutarak bizi hızlıca sonuca götüren bir döngü olmuş. Özellikle kışın soğuk bir havada, yağmurlu ve bol gök gürültülü bir gecede okuduğunuzda daha da keyif alabileceğiniz bir kitap. Kurt Adam hikayesini artık ezbere biliyoruz. Çevrilen onca film, onca çizgi film ve bol bol duyduğumuz hikayeleri de düşünürsek, artık içimizden biri kurt adam. Keza ondan feyz alıp yapılan filmleri de hiç yabana atmamak lazım. SPOILER ve KURT ADAM bilgisi içerir… Kurt Adamın geçmişine baktığımızda basit olarak kurt tarafından ısırılma olayı veyahut belirli bir ayda doğma olarak bilinir. Aksine bu basitliğin altında, Yunan mitolojisi de vardır, Avrupa da 1500-1600 arası çok ilginç olmakla birlikte, otuz bin kurt adam vakası vardır. Ormanlarda dehşet yaşan ölümler yaşanmış, yakalanan insanların kendilerinin kurt adam olduklarını iddia ettikleri resmi kayıtlar vardır. Tabi ki birçoğunun saçmalıktan ibaret olma ihtimali yüksektir. Oğuz Kağan Destanında da Kurt Adamlar vardır, buyurunuz; Türkler “Barak” derlerdi, Kara tüylü köpeğe, Böyle ad verirlerdi, büyük soylu köpeğe. Aslında efsaneler, bir köpek anarlardı. Onu da köpeklerin, atası sayarlardı. Bu köpek soylu idi, çok büyük boylu idi, Av çoban köpekleri, hep onun oğlu idi. Kuzey-batı Asya’da güya “it-Barak” vardı, Türklerse iç Asya’da, onlara uzaklardı. Basları köpek imiş, vücutları insanmış, Renkleriyse karaymış, sanki Kara seytanmış. Kadınları güzelmiş, Türklerden kaçmaz imiş, ilâç sürünürlermiş, ok mızrak batmaz imiş. Destanda denilmiş ki, Oğuz-Han yenilmişti. Bir adaya sığınıp toplanıp derilmişti. On yedi sene sonra, Oğuz onları yendi. Kadınlar yardım etti, orada savaş dindi. Oğuz bu bölgeleri, “Kıpçak-Beg” e il verdi, Bunun için Türkler de, oraya “Kıpçak” derdi. Destanda bu hayvanların ne kadar güçlü olduğu, ok ve mızrak batmadığı özellikle belirtilmiştir. Kurt Adamın bilinen özellikleri: Süper Hız, Süper Çeviklik, Süper Güç, Süper Dayanıklılık… Hızlı iyileşme, muazzam duyular, şekil değiştirme, kurt adam ısırması… Ve yaşlanmazlar. Bazı yorumlamalarda gümüş onların işini bitirirken, bazılarında ise sadece anlık olarak saldırılarını sekteye uğratmaya yarar. Kan kaybı yine onu ölümle burun buruna getirir. Ultra süper mükemmel bir yaratık, işte o bir Kurt Adam… Kitabı okurken hiç sıkılmayacaksınız. Çocukların okuması pek mantıklı değil. Her ne kadar hafif bir anlatım sunsada, içeriğinde ki dehşet ve yaptığı saldırılar çocukların gelişimine ters etki yapabilir. Uzman değiliz elbet, günümüz çağında daha fazlasına ulaşabiliyorlar ama yine de kontrolü kaybetmemekte fayda var diyebilirim. Ne olursa olsun, kurt adam bir insan sonuçta. Bir insanın, şekil değiştirip başka bir insanı katletmesine eşlik etmemeliler diye düşünüyorum. King, bu dönence ile bizlere şunu gösteriyor ki, kendi keyfince uzattığı, bol bol ayrıntı verdiği o kalın kitapların dışında, bakın bende kısa bir kitap yazdım diyor. İstese tabi ki bu dönenceyi, 600-700 sayfaya rahatlıkla çıkarabilirdi. Her şey ayrıntılarda gizlidir. Özellikle King’in detaylı anlatımını düşünürsek, o kadar uzun yazardı ki, yine editörler kesmek durumunda kalırdı. King’in birçok kitabı yayınevi tarafından kısaltılmış, daha sonra kendisi uzun edisyonlarını yayınlatmıştı. Kalın kitap demek maliyet demek, okurun dikkat kaybına uğraması demek. King severlerin böyle dertleri olmasa da, yayınevi’nin bu kaygıyı taşıması çok anormal değil. Sinema sektörü 3 saatlik filmleri sevmez mesela. Bunun nedeni “onlara göre” seansları işgal eden filmlerin de, 90 dakikalık filmlerinde aynı para olması. Ve gün içinde daha az seans olması. Bu yüzden ne kadar iddialı yapımlar gelse de ülkemize, bu uzunlukta ki filmlerin, dublajlı ve dublajsız hariç birden fazla salonda oynadığı pek görülmez. Kitabın hızlıca aktığını, sizi zorlamadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Okusanız da olur, okumasanız da olur minvalinde bir yorum yapmak istemesem de, bilinen bir hikayenin, pek bilinmeyen unsurlar içermeden, ters köşeye yatırmadan yalın bir dille King tarafından bizlere sunulmasıdır. Kitabın ilk yayımlandığı yılın 1983 yılı olduğunu da unutmamakta fayda var. Son söz Altıkırkbeş (6:45) Yayınlarına…. Kaybedenler Kulübünü izlemiş olan herkes sizlere karşı bir sempati her zaman duymaktadır. İzlememiş olanlarda, farklı tarz kitapları okurlara sunduğunuz için sevmektedir. Lakin işinizi pek ciddiyetle yapmadığınızı da yayınlanan kitaplardan görmekteyiz. Yaptığınız çevirilerin ne kadar iyi ya da kötü olduğunu bilmiyorum lakin, okurken ben de ters etki yapan bir durum oluşmadı. Sıkıntı tam olarak şurada… O kadar çok yazım, imla ve harf hatası var ki, sanki bu kitabı başka bir yayın yayınlamış, siz de bir programla sayfaları metin haline getirmişsiniz, sonra da kontrol etmeden basıp satışa sunmuşsunuz. Hayatımda bu kadar harf hatasının olduğu bir kitap okumadım. O kadar fazla ki sayısını bile bilmiyorum. Paragraflar bile biterken, alt paragrafa alakasız bir sözcükle başlanmış. Bu şaka gibi durumu bir yayınevine yakıştıramadım. Her ne kadar 6:45 yayın, bir “Kaybedenler Kulübü Tribi” olsa da, kitap basıp yayınlayan bir yayınevi. O yüzden ciddiyetsiz işler yapmamanızı temenni ederim. Hanımlar beyler, çok detayı olmayan kısa bir kitaba, aynı kısalıkta inceleme yapmak istedim. Bu sıcak yaz aylarında sizleri sıkmadan okutabilmişimdir umarım. Keyifli okumalar dilerim. Sağlıcakla kalınız… (Murat Ç)

Kitabın Yazarı Stephen King Kimdir?

Stephen Edwin King (d. 21 Eylül 1947; Portland, Maine), ABD'li hikâye ve roman yazarı.

Genellikle gerilim ve korku türünde eserler vermiştir. Kitaplarının çoğu Türkçe'ye de çevrilmiştir. İlk romanı Göz (Carrie) 1974 yılında yayınlanmıştır. Özellikle 1982 yılında başlayıp, 2005 yılında sona erdirmiş olduğu Kara Kule (The Dark Tower) serisi ile ünlüdür. Pek çok kitabı senaryolaştırılıp beyaz perdeye aktarılmıştır.

İlk profesyonel kısa öykü satışını "The Glass Floor" adlı öyküsüyle Starling Mystery Stories'e yapmıştır(1967). Kendisini tekrar ettiği gerekçesiyle 2002 yılında yazarlığı bıraktığını açıklamıştır. Ancak bu kitaptan sonra birçok yeni eser verdi. King’in en son romanı 2009 Kasımında yayımlanan Under the Dome (Kubbenin Altında) olup, New York Times En Çok Satanlar listesinde uzun süre 1 numarada kaldı. 2010’un Ocak ayında, King yazılmış halde olan ve basılmayı bekleyen iki kitabı daha bulunduğunu açıkladı

Stephen King Kitapları - Eserleri

  • Göz
  • Maça Kızı
  • Medyum
  • Karanlık Öyküler
  • Yeşil Yol
  • Kara Ev

  • Christine
  • Yüzyılın Fırtınası
  • Sadist
  • Kara Kule - Jericho Tepesi Savaşı
  • Hayvan Mezarlığı
  • 22/11/63
  • Tom Gordon'a Aşık Olan Kız

  • Kubbe'nin Altında
  • Duma Adası
  • O
  • Kujo
  • Hayaletin Garip Huyları
  • Kemik Torbası
  • Yaratık

  • Silahşor
  • Üç'ün Çekilişi
  • Çorak Topraklar
  • Büyücü ve Cam Küre
  • Anahtar Deliğinden Esen Rüzgar - Kara Kule 8
  • Mahşer
  • Zifiri Karanlık Yıldızsız Gece

  • Kara Kule - Gilead'ın Düşüşü
  • Calla'nın Kurtları
  • Susannah'nın Şarkısı
  • Kule
  • Ceset
  • Tepki
  • Sis

  • Karanlık Çökünce
  • Kara Kule Silahşör - Yolculuk Başlıyor
  • Falcı
  • Çağrı
  • Ejderhanın Gözleri
  • Ruhlar Dükkanı
  • Tılsım

  • Cep
  • Çılgınlığın Ötesi
  • Eğlence Parkı
  • Doktor Uyku
  • Gece Yarısını 2 Geçe
  • Gece Yarısını Dört Geçe
  • Dolores Claiborne

  • Rüya Avcısı
  • Buick 8
  • Oyun
  • Azrail Koşuyor
  • Rüyalar ve Karabasanlar
  • Rüyalar ve Karabasanlar 2
  • Korku Ağı

  • Ateş Yolu
  • Düzenleyiciler
  • Hayatı Emen Karanlık
  • Şeffaf
  • Colorado Kid
  • Yazma Sanatı
  • Kurtadamın Döngüsü

  • Bay Mercedes
  • Ölüm Hücresindeki Fare
  • Bir Aşk Hikayesi
  • Diriliş
  • Kuşku Mevsimi ve Esaretin Bedeli
  • Amerikan Vampiri
  • Uykusuzluk

  • Kim Bulduysa Onundur
  • Kara Kule - Silahşör'ün Doğuşu
  • Kabuslar Pazarı
  • İki Ölü Kız
  • Coffey'nin Elleri
  • Ölümün En Kötüsü
  • Coffey Yeşil Yolda

  • Gece Yolcuları
  • Ölüm Dansı
  • Rüyalar ve Karabasanlar 3
  • Son Nöbet
  • Gwendy’s Button Box
  • Kara Kule - Eve Giden Yol
  • Kara Kule - İhanet

  • 1922
  • Uyuyan Güzeller
  • Yüzyılın Suçlusu Blaze
  • Yabancı
  • The Method of Breathing
  • Siyah Takım Elbiseli Adam
  • Hekayələr

  • If It Bleeds
  • Later
  • Blockade Billy
  • Elevation
  • Enstitü
  • In the Tall Grass
  • Kan Varsa

  • You, Human
  • Rita Hayworth and Shawshank Redemption
  • IT
  • Joyland
  • Billy Summers
  • Everything's Eventual 1408

Stephen King Alıntıları - Sözleri

  • silahşor, “gerçek aşk sıkıcı bir şey,” diye tekrarladı. “bağımlılık yaratan herhangi güçlü bir uyuşturucu gibi ve bütün güçlü uyuşturucular gibi de.. (Büyücü ve Cam Küre)
  • Bu dünyada efendice oyun kaybedenler de vardır, kederli, somurtkan, küstah ve ağlamaklı olanlar da. Bir de en berbat kaybedenler olabilir. Ronnie işte bunlardandı. (Maça Kızı)
  • Kendi kendine, en son ne zaman şöyle içten, katılırcasına güldüm diye sordu. Bana çabalarla dolu kurşuni hayatım boyunca hiç gülmemişim gibi geliyor.. (Azrail Koşuyor)
  • " Mutlu gözüküyorsun ama bence bu sadece takındığın bir maske. Bence sen hiç de mutlu değilsin. " . (Çorak Topraklar)
  • Bazen insanın elinden gülmekten başka bir şey gelmiyor... Bazen de durum ne kadar kötü olursa olsun dayanamayarak gülüyorsunuz... (Christine)
  • ...yedide tekrar uyanırdım ve gün boyunca kendimi başka birinin kabusunda rol alan bir oyuncu gibi hissederek dolaşırdım. (Uykusuzluk)

  • Gerçeklerin insanı özgür kılacağını her kim söylemişse muhtemelen aptalın tekiydi. (Buick 8)
  • Ancak son günlerde başkalarının bizi ne kadar sık ve ne kadar çok etkilediklerini öğrendim. Bu kontrolümüz ve kendimize güvenmemizle gururlandığımız zamanlarda bile böyle. (Oyun)
  • Bir kadının elinin değdiği her yer cennete dönüşüyor... (Uykusuzluk)
  • - Nasıl oluyor da kötü adamlar hakkındaki kitaplar hep çok satıyor? + Çünkü kötülük satar, dostum. (Amerikan Vampiri)
  • İnsanoğlu çok tehlikeli bir hayvandır. (Cep)
  • " Savunmasız, güzel ve yalnız. Onu bırakamam. Gülü korumam gerekiyor. " . (Çorak Topraklar)
  • Yabancıdan kaçabilirsin ama kendi kendinden kaçamazsın. (Medyum)

  • Unutmak her zaman istek dışı bir süreç değildir. Bazen insan isteyerek unutur.. (Duma Adası)
  • ''Unuttuğunu hatırlayacaksın.'' (Doktor Uyku)
  • Aklındaki tek şey koşmak, aydınlıktan kaçıp karanlığın içine gizlenmekti. (Göz)
  • ...yatağına uzanıp gözlerini karanlığa dikerek uyumayı veya sabahın olmasını bekliyor ; hangisi daha önce gelirse... (Son Nöbet)
  • Sorunların mi var ? Öyleyse dünyaya hoş geldin , Dennis. (Sis)
  • "..fikir denilen şey kıç gibidir, herkeste bir tane vardır." (22/11/63)
  • Ve sen de başbelası olarak hamamböceği düzeyinden az daha büyücek bir haşaratın düzeyine çıkmadan buradan çıkıp gitsen iyi edersin. (Coffey Yeşil Yolda)

Yorum Yaz