Kurtarılmış Dil - Elias Canetti Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kurtarılmış Dil kimin eseri? Kurtarılmış Dil kitabının yazarı kimdir? Kurtarılmış Dil konusu ve anafikri nedir? Kurtarılmış Dil kitabı ne anlatıyor? Kurtarılmış Dil kitabının yazarı Elias Canetti kimdir? İşte Kurtarılmış Dil kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Elias Canetti
Çevirmen: Şemsa Yeğin
Orijinal Adı: Die Gerettete Geschichte einer Jugend
Yayın Evi: Payel Yayınları
İSBN: 9789753880800
Sayfa Sayısı: 333
Kurtarılmış Dil Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
1981 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Elias Canetti, yirminci yüzyılın en büyük aydınlarından biridir. Hem büyük bir romanın - Körleşme - hem de büyük bir toplumsal kuram yapıtının - Kitle ve Güç - yazarı olarak pek çok yazın türünde ustadır. Ama Canetti'nin dehası belki de en çok özyaşamöyküsünde kendini göstermektedir. Ayrı başlıklar altında toplanmış üç ciltlik özyaşamöyküsünün ilk cildi olan Kurtarılmış Dil, bu sanatçının bir genç adam olarak gelişmesini biçimlendiren olayları, kişilikleri (özellikle de Canetti'nin annesinin kişiliğini) ve entellektüel etkileri gözler önüne sermekte, böylece yazarın kişisel geçmişinin ve ondaki yaratıcılığın gelişmesinin arayışlarla dolu bir portresini oluşturmaktadır.
Kurtarılmış Dil Alıntıları - Sözleri
- Günün birinde okuyacağım bütün o kitaplara bir göz atmak çok hoşuma giderdi. Beni etkileyen, bu yetişkinler arasında kendimi daha büyük ve daha sorumlu hissetmemden çok, gelecekte, hiç tükenmeyeceklerini gördüğüm bu kitapları okuyacağım umuduydu. Zira o günlerde bende geleceğe yönelik herhangi bir kaygıdan söz edilebilirse, tek düşündüğüm dünyada mevcut kitapların yeterli olup olmayacağıydı. Ya hepsini okuyup bitirirsem ne olurdu? Elbet en iyisi sevdiklerimi tekrar tekrar okumaktı, bundan hoşlanıyordum ama bu zevki canlı tutam öğelerden biri, daha okuyacak pek çok kitabın bulunmasıydı kuşkusuz.
- Büyükbabam, öldürme suçu asIa bağışlanamaz, diyordu, çünkü ölen, bir daha asla bağışladığını söyleyebilecek konuma gelmezdi.
- Bütün önyargıların nedeni başka önyargılardır; ve oluşan önyargıların çoğu, karşıtlarından kaynaklanmıştır.
- Hiçbir korku kaybolmaz ama onun gizlendiği yerler bir bilmecedir.
- Çünkü bence bilgi kendini gösterme arzusundadır, gizli bir varoluş olarak kalmayı kabul etmez, buna karşı savaşır. Ben, dilsiz bilgiyi tehlikeli bulurum, çünkü suskun bilgi giderek daha da dilsizleşir, sonunda sır haline gelir, o durumda da bir sır olarak kalmasının öcünü almak zorundadır.
- "Bir şeyin gerçekten ve de tamamen ölü olabileceğine inanmadım."
- Her sınıfta öğretmenlerin bazılarını özellikle iyi taklit eden ve bunu sınıf arkadaşları karşısında sergileyen öğrenciler vardır; böyle öğretmen taklitlerinden yoksun bir sınıf, bir anlamda cansızdır.
- “İnsan, belki bir düşmanla karşılaşırım diye, yürekte kin, cepte taş taşımamalıdır.” ( Boy in blue jacket a by Modigliani )
- Her şeyi öğrenmek! Her şeyi öğrenmek! Bunu hiç kimse başaramaz. İnsanın öğrenmeyi bırakıp bir şeyler yapması gerekir.
- İnsan, belki bir düşmanla karşılaşırım diye, yürekte kin, cepte taş taşımamalıdır.
- Ancak alınacak "ders"i almamız için duygularınıza ve davranış biçiminize ters düşmesi gerekir, sonra da dersin "alınması" için kafanızda uzun bir süre yaşaması, ansızın sizi sarıp hamle yapması gerekir.
- " En eski anım, kırmızıya bulanmıştır. "
- " Kastlarıyla gurur duyan insanları ciddiye alamıyorum, onları garip, hatta gülünç hayvanlar olarak kabul ediyorum."
- Sefaradlar, saf bir öfkeyle diğer Yahudileri küçümser, onlara tepeden bakarlardı; Alman ya da Aşkenazi Yahudisi anlamına gelen Todesco, her zaman için bir azarlama, bir sövgü sözcüğüydü.
- "Kötü bir insan olmadığına inanıyordu; mezar taşına şu tek cümle yazılsın istiyordu: İyi bir kadındı."
Kurtarılmış Dil İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Canetti nin çocukluğundan yıllar sonra ele aldığı bu eser okuyanları kendi çocukluğuna goturuyor ve kendi çocukluğunuzda canettinin anılarına benzer anıları yakalamaya çalışıyorsunuz. Eminim eğer çocukluğuna yakın bir donemde bu anı, dusunce ve hislerini kaleme alsa bu kadar geniş bir perspektiften bakamazdı şüphesiz. O günlere dair hislerini ve anılarını ne kadar canlı tuttuğunu görünce şaşırıyorsunuz (Sercan Mehmet Mengil)
1981 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Elias Canetti'nin otobiyografik üçlemesinin ilk kitabını okuduk, bitirdik. @serpilsimseek ve @kitapsemasi ablamla Otobiyografi okumayı oldum olası zaten severim ama bundan ayrı, doyumsuz bir tad aldım. Sohbet havasında, samimi, içten, esprili bir anlatımı vardı. Hani bazen deriz ya sen konuş saatlerce ben dinlerim , sesi huzur verir. Hah burda fiziksel sesini duymuyoruz belki ama kaleminin sesi için ben aynı şeyi söyleyeceğim. Bu kitapta çocukluğundan gençliğine kadar olan yıllarda onu kişisel, düşünsel, edebi, sosyal vb. alanlarda etkileyen kısacası onu bugünkü Elias Canetti yapan kişi, durum, olay ve olguları olumlu olumsuz tüm açık seçikliğiyle anlatmış. Özellikle babası, annesi, dedesi ve öğretmenlerinin etkisini net olarak görüyoruz. Farklı ülkelerde geçirdikleri yıllar sebebiyle oraların kültürü ve dili de gelişmesinde büyük rol oynamış. Özellikle annesinin dil öğrenme ve eğitim üzerindeki düşünce ve yaptırımları dikkat çekiciydi. Dikkatimizi çeken bir nokta da çok küçük yaşlarda dahi birçok olayı ve kişiyi çok net hatırlayıp , hatırlamakla kalmayıp bunu aradan uzun yıllar geçmesine rağmen kaleme alabilmesiydi. Bu da sanırım büyük yazarların önemli özelliklerinden biri. Otobiyografi okumayı sevenlerin kaçırmasın derim (Adile Kantaroğlu)
Kurtarılmış Dil Bir Gençliğin Öyküsü, Çağdaş Alman edebiyatının en etkili roman ve oyun yazarlarından olan Elias Canetti'nin otobiyografik üçlemesinin ilk kitabıdır. Eser 1977 yılında yayınlanmıştır. Canetti bu kitabında, 1905 ile 1921 yılları arasındaki dönemde onu düşünsel ve duygusal olarak etkileyen insanları, anıları, kitapları, sanatçıları ve sanat eserlerini en içten bir biçimde okuyucuya aktarmaktadır. Eser özellikle Birinci Dünya Savaşı döneminde yaşananları, savaştan uzakta olanların bile savaştan nasıl etkilendiği, edebi ve düşünsel yaşamında onu etkileyen babası, dedesi ve özellikle annesi ile olan ilişkileri, farklı ülkelerde geçirmiş olduğu günleri, farklı kültürlerle olan düşünsel alışverişi ve yahudi olarak içinde yer aldığı aile ve toplum yaşantısını okuyucuya aktarmaktadır. Kurtarılmış Dil, sade ve anlaşılır anlatımın yanısıra; entelektüel aydınların geçirmiş olduğu çocukluk ve gençlik sorunlarını da içten ve samimiyetle okuyucuyla paylaştığından kesinlikle okunmaya değer bir eser olarak ele alınmalıdır... (Avare)
Kitabın Yazarı Elias Canetti Kimdir?
Elias Canetti (d. 25 Temmuz 1905 – ö. 14 Ağustos 1994), Bulgar modernist romancı, oyun yazarı, anı ve kurgusal olmayan düzyazı yazarı. EserleriniAlmanca yazan Canetti, "geniş bir bakış açısı, fikir zenginliği ve sanatsal güç ile işaretlenmiş yazıları için" 1981 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı.
Hayatı
25 Temmuz 1905'de, Rusçuk'ta (Ruse, Bulgaristan) yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğan Elias Canetti, 1905'den 1911'e kadar ailesiyle Rusçuk'ta yaşamıştır. Daha sonra aile İngiltere'ye taşınmış, babanın 1912 yılında vefat etmesiyle ise Viyana'ya gitmişlerdir. Viyana'da aile yeni bir hayata adım atarken, Canetti Ladino, Bulgarca, İngilizce ve biraz da Fransızca konuşabiliyordu. Fakat, sadece 7 yaşındayken geldiği Viyana'dan itibaren genellikle kullandığı dil Almancadır. Gelecekte kaleme alacağı önemli eserlerini de Almanca yazmıştır. Viyana'dan da taşınarak aile sırasıyla Zürih veAlmanya'yada yaşamıştır. 1924 yılında Canetti Almanya'da liseden mezun olur ve kimya eğitimi görmek için aynı yıl Viyana'ya gider. Viyana'da geçirdiği yıllarda ise ömür boyu en büyük tutkusu olacak edebiyatla ilgilenmeye başlar. Viyana Üniversitesinden 1929 yılında kimya lisansını tamamlayarak mezun olur. Daha öğrenciyken yazmaya başlamış ve Viyana'daki edebiyat çevrelerine girmiştir.
1930’ların başlarında ABD’li yazar Upton Sinclair’in yapıtlarını Almanca’ya çevirdi. 1934’te kendisi gibi yazar olan, 1963’te kaybedeceği Veza Taubner ile evlendi. Bu arada Hochzeit (Düğün) ve absürd tiyatronun ilk örneklerinden olan Die Komödie der Eitelkeit (Kibir Komedisi) adlı oyunları yazdı. 1967’de Viyana’da sahneye koyulan Die Befriesteten (Sayılı Gün) insanın öleceği zamanı tam olarak bilmesi durumunda ne olacağını sorusunu soruyordu.Nazilerin Avusturya'yı işgal etmesinden çok kısa bir süre önce Paris'e, Paris'ten de Londra'ya geçti. Hayatının büyük bir bölümünü İngiltere'de geçirdi.1970lere kadar yaşadığı İngiltere'den 1952 yılında vatandaşlık kazanmıştır. 1971’de ikinci evliliğini yapacağı, restoratör Hera Buschor’un işi gereği sık sık geldiği İsviçre’de de bir ev edindiyse de, bu döneme kadar İngiltere dışına hemen hiç çıkmadı. Yazarın Hera Buschor’dan bir kızı olduğunda yaşı altmış sekizdi. Hayatının son 20 yılını Zürih'te geçirdi ve 1994 yılında aynı kentte öldü. Elias Canetti, vasiyeti üzerine ünlü yazar James Joyce'unkinin yanına kazılan bir mezara gömülmüştür.
Başlıca Eserleri
Körleşme
Elias Canetti'nin 26 yaşında kaleme alıp 30 yaşında yayımladığı başyapıtı. Kitap 1935’te çıktı ve kısa bir süre sonra Nazi yönetimi tarafından yasaklandı. Roman yayımlandıktan sonra birçok edebiyat otoritesinin ilgisini çekmiş ve İngiltere, Fransa ve Amerika'da yoğun ilgi görmüştür. Gariptir ki, Almanca kaleme alınmış bu eser Almanya'da uzun süre ilgi görmemiş, ancak 1963'deki üçüncü baskısıyla hak ettiği üne kavuşabilmiştir. Uygarlığın yıkılışıyla insanoğlunun aşağılanması, romanın konusunu oluşturur. Körleşme,“dehşet”in romanıdır. “Yüzyılı gırtlağından yakalamaya çalışan” bu eserde Canetti, ontolojik yabancılaşmayı ve seküler dünyanın mekanik dinamiklerini romanın kahramanı, döneminin en ünlü sinoloğu olan Prof. Kien ile serimlemeye çalışır. Kendini insanlardan tamamıyla soyutlamış, insanları değersiz ve küçük gören, Viyana’da 25 bin kitabı ile beraber yaşayan, “odası dünyası kadar büyük” olan Prof. Kien’in tek tutkusu kitapları ve bilimdir. Özellikle kadınlardan nefret etmesine karşın, nasıl oluyorsa, hayatına son derece sıradan, cahil, açgözlü ve bencil bir hizmetçi kadın girer; Therese... Profesör, bu kadından kurtulmaya çalışırken, sineklerden bile değersiz bulduğu, yaşama haklarını bile fazla gördüğü insanların oyuncağı olur ve yıkıma sürüklenir.
Kitle ve İktidar
Canetti "kitle" olgusu ile ilgilenmeye daha 1925 yılında karar vermiştir. Daha sonra 1933 yılında Hitler'in Almanya'da iktidara gelmesi, Canetti'nin 1925'den beri ilgilendiği "kitle" olgusuyla "iktidar" olgusu arasındaki olası ilişkileri düşünmesine ve çözümlemeye çalışmasına neden olur. Kitle ve iktidar üzerine olan fikirlerini "Kitle ve İktidar" (Masse und Macht) ismiyle 1960 yılında yayımlamıştır. Kitabın ilk yarısı kitlenin değişik türlerinin dinamiklerinin çözümlemesine ayrılır. İkinci bölüm ise kitlenin yöneticilere neden ve nasıl itaat ettiği üzerinde yoğunlaşır. Canetti Hitler’i hükmettiği kitlenin büyüklüğünden başı dönen paranoyak bir yönetici olarak sunar. Yahudilere yapılan zulmü Almanya’nın enflasyon deneyimiyle bağlantılandırmaktadır.
Ödülleri
Canetti, Nobel Edebiyat Ödülü (1981) başta olmak üzere birçok ödül kazanmıştır. Kazandığı başlıca ödüller :
Foreign Book Prize (1949, Fransa)
Viyana Ödülü (1966)
Critics Prize (1967, Almanya)
Great Austrian State Prize (1967)
Bavarien Academy of Fine Arts Prize (1969)
Bühner Ödülü (1972)
Nelly Sachs Ödülü (1975)
Order of Merit (1979, Almanya)
Europa Prato Ödülü (1980, İtalya)
Hebbel Ödülü (1980)
Kafka Ödülü (1981)
Great Service Cross (1983, Almanya)
Elias Canetti Kitapları - Eserleri
- Körleşme
- Marakeş'te Sesler
- Kitle ve İktidar
- Hayvanlar Üzerine
- İnsanın Taşrası
- Sinek Azabı
- Saatin Gizli Yüreği
- Sözcüklerin Bilinci
- Kurtarılmış Dil
- Ölüm Üzerine
- Gözlerin Oyunu
- Edebiyatçılar Üzerine
- Kulaktaki Meşale
- Kulak Misafiri
- Öbür Dava
- Soylu Sınıfın Sonbaharı
- İnsanın Sılası
- Davalar
- Günleri Sayılı Olanlar
- Auto Da Fé
Elias Canetti Alıntıları - Sözleri
- “Övgü, soluk almanın kuralını bozar.” (Saatin Gizli Yüreği)
- Okumanın düzensizliği olmasa edebiyatçı da olmaz. (Edebiyatçılar Üzerine)
- İnsanlar birbirleriyle iletişim kurmak için kıvranıp duruyor,her yolu deniyorlardı ama birbirlerini anlamayı başaramıyorlardı. Herkes yalnızca kendisini düşünüyordu. Herkes tek başınaydı,düşleri ne olursa olsun,yapayalnızlardı,ama gene de durup dinlenmeden solucan gibi kıvranıyorlardı. (Kulaktaki Meşale)
- "Bugün nasılsınız?" "Yorgunum,” der, ister öğlenin on ikisi olsun, ister gece yarısının on ikisi, yanıt değişmez, ayrıca da yorgunluğunun nedenini mutlaka belirtir. (Kulak Misafiri)
- Yere düşenler kendilerine geldiklerinde, artık başka bir insan olurlardı. (Kitle ve İktidar)
- Cennette, der vicdan, doksan dokuz doğrudan çok, eğriyken doğrulmuş bir kişinin gelişine bayram edilir. (Körleşme)
- Paradan daha kirli ne vardı? (Marakeş'te Sesler)
- "Yere düşenler kendilerine geldiklerinde, artık başka bir insan olurlardı.." (Kitle ve İktidar)
- Sonunda, en büyük kitle ölüler kitlesi oldu. (Kitle ve İktidar)
- Tahminler yürütüp, sanıp durmaktansa başkalarının neler hissettiklerini bir kez olsun gerçekten bilmek fena olmazdı. (Soylu Sınıfın Sonbaharı)
- Başarılı insan yalnızca alkışları duyar. Bunun dışında sağırdır. (İnsanın Sılası)
- onu asla bir kişi olarak görmüyordum; kişinin karşıtıydı o. (Gözlerin Oyunu)
- Karanlıkta sözcüklerin ağırlığı bir kat artıyor. (Marakeş'te Sesler)
- Tanıştığın her yeni insan karşısında kapıldığın beklenti yüzünden hep çocuk kalmışsın. Ardından yaşadığın hayal kırıklığı yüzünden de hızla sinirli bir ihtiyar oldun. (Sinek Azabı)
- “BOYUNEĞMECİ, kadere sığınır, kaçınılmaz olan ya da yazgı, onun için mutluluk kaynağıdır. Yazgıya hayır demek anlamsızdır, dolayısıyla kaçınılmaz daha ortaya çıkmadan adam evet der.” (Kulak Misafiri)
- (…) Günümüzde, birbirinizi sevin, diyen, artık bunun için fazla zaman kalmadığını biliyor. (İnsanın Taşrası)
- "Ötekinin bakışı benim cehennemimdir." (Soylu Sınıfın Sonbaharı)
- . O giderken.. İçimde onun gülümsemesi ve sözcükleri vardı.. . (Saatin Gizli Yüreği)
- ..aynılarının bastığı yere basan, bilinen, kabullenilmiş iktidar ve güç, tatmin etmez. (Soylu Sınıfın Sonbaharı)
- Sıkıcı bulduğum yegâne insan cinsi,akrabalarım.. (Sinek Azabı)