diorex
life

Kurtlarla Koşan Kadınlar - Clarissa P. Estes Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kurtlarla Koşan Kadınlar kimin eseri? Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabının yazarı kimdir? Kurtlarla Koşan Kadınlar konusu ve anafikri nedir? Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabı ne anlatıyor? Kurtlarla Koşan Kadınlar PDF indirme linki var mı? Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabının yazarı Clarissa P. Estes kimdir? İşte Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.05.2022 18:00
Kurtlarla Koşan Kadınlar - Clarissa P. Estes Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Clarissa P. Estes

Çevirmen: Hakan Atalay

Orijinal Adı: Women Who Run With The Wolves

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755393636

Sayfa Sayısı: 538

Kurtlarla Koşan Kadınlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnsanlık tarihi boyunca bastırılmış ve örselenmiş kadınların durumunu sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ele alan çok sayıda inceleme yapıldı. Her inceleme, kadınları ''tanımlama ve çözme'' açısından çok farklı yöntemler önerdi. Bu önermelerin ne ölçüde kadınların doğasını ilişkin isabetli ve farklı alternatifler olduğu ise tartışmalı.

Clarissa P. Estes, Kurtlarla Koşan Kadınlar’da gerçekten farklı bir önermede bulunuyor, kadınlar için yalın, uygulanabilir ve doğal çözümler öneriyor. XIX. yüzyılla birlikte insanlığın doğadan kopuşu ve duygulara yer vermeyen kapitalist bir endüstri çarkının içinde kayboluşundan yola çıkarak, kadınların yapması gereken ilk şeyin içindeki doğal sesi keşfetmek olduğunu söylüyor ve kadınların içlerinde yatan sınırsız güç ve yaratıcılığın, kurtların doğal yabanıllığında yattığı savını ileri sürüyor. Kadınların çoğu zaman farkında olmadan içselleştirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusuna, bastırılmış cinsel güdülerine çok değişik bir malzemeden yaklaşıyor: Masallar! İnsanlığın ortak bilinçaltının aynaları olduğunu düşündüğü masallar aracılığı ile kadın psişesinin derinliklerine iniyor ve birçok açmazdan kurtulmalarına yardımcı olacak masal tadında terapiler uyguluyor.

Estes’e göre, kurtlarla kadınlar arasında, vahşilikleri, zerafetleri ve içinde yaşadıkları topluluğun üyelerine duydukları bağ açısından psişik bir benzerlik vardır. Kurtlar ve kadınlar arasındaki bu benzerlik, Vahşi Kadın arketipinde ortaya çıkar. Estes’in ilginç örneklerle betimlediği bu arketip, doğayla bağını kopartmamış ve seçimlerini yaparken duygularını temel alan kadınları içeriyor.

Kitaptaki farklı kültürlerden derlenen masallar, kadınların ilişkileri, kişisel imgeleri ve hatta bağımlılık gibi temalar çevresinde gelişiyor. Örneğin Afrika kökenli bir öykü, kadının ikili doğasını yansıtıyor. Ortadoğu’ya ait bir masal, sıradan bir kilim gibi görünen büyülü bir halının toplumun önyargılarını ve görünüşe ne kadar kolay aldandığını ortaya koyuyor.

Yayımlandığında büyük övgüler almış bu sıra dışı kitap, kadınları vahşi derinliklerine doğru heyecanlı bir yolculuğa çağırırken, kadın psişesinin bugüne dek hazırlanmış en büyük sözlüğü olarak da okunabilir. Kurtlarla Koşan Kadınlar, kadınlarla vahşi bir noktada buluşmak isteyen erkekler için de vazgeçilmez bir rehber özelliği taşıyor.

“Gülme, kadın cinselliğinin gizli tarafıdır; fizikseldir, temeldir, tutkuludur, hayat vericidir ve bu yüzden uyarıcıdır. Jenital uyarılma gibi bir hedefi olmayan bir cinsellik türüdür. Sadece o an için, bir sevincin cinselliğidir; özgürce uçan, yasayıp ölen ve kendi enerjisiyle yeniden yaşayan hakiki ve şehevi bir sevgidir. Kutsaldır çünkü fazlasıyla iyileştiricidir. Şehevidir çünkü bedeni ve onun duygularını uyandırır. Cinseldir çünkü heyecan vericidir ve haz dalgalarına neden olur. Tek boyutlu değildir, çünkü gülme, insanın kendisi kadar başkalarıyla da paylaştığı bir şeydir. Bir kadının en vahşi cinselliğidir. ” Clarissa P. Estés

“İnsanlar binlerce yıldan bu yana, zor öğrenilen bilgileri edinmek ve sınırsız olasılıklar içeren düşler kurmak için büyük ateşlerin çevresinde oturmuşlardır. Günümüz dünyasında bu bilgelik yalnızca ‘gerçekler’le sınırlanmıştır. Estés, kitabında bu bilgelik ateşini yeniden yakıyor, hepimiz için.” Gloria Steinem

(Arka Kapak)

Kurtlarla Koşan Kadınlar Alıntıları - Sözleri

  • Dünyaların en iyisinde bile ruhun zaman zaman tazelenmeye ihtiyacı vardır. Tıpkı burada, yani Güneybatı'daki kerpiç evler gibi biraz dökülmeye, biraz soyulmaya, biraz yıkanıp arınmaya gereksinim duyar.
  • Çocuklarını istismar eden ana babalara yalnızca "katı" denildiği; iliklerine kadar sömürülen kadınların ruhsal yaralanmalarına "sinir krizi" adı verildiği; sımsıkı korselere sokulan, sımsıkı gemlenen ve sımsıkı dizginlenen kız ve kadınların "edepli", "zarif" görüldüğü bir zamandı ve hayatın sayılı anlarında yakalarını kurtarmasını beceren diğer kadınlar ise "kötü" damgası yediler.
  • 1. Ye 2. Dinlen 3. Aralarda dolaş 4. Sadakat göster 5. Çocukları sev 6. Ay ışığında gevezelik et 7. Kulaklarını ayarla 8. Kemiklere kulak ver 9. Seviş 10. Sık sık ulu
  • "Çiçek açan ve nemli bir ağaç olmak esastır, aksi halde kırılırsınız."
  • Sahip olduğumuz ve yok edilmesi zor olan tek şeyse, ruhumuzdur.
  • “...baskıcı şartlar altında sadece nazik olmanın ödülü, çok daha fazla kötü muameleye maruz kalmaktan başka bir şey değildir.”
  • Aynı anda hem kalmanın, hem de gitmenin bir yolu yoktur.
  • Tek bir insanda, hepsi kendi değer, amaç ve araçlarına sahip bir sürü başka varlık mevcuttur.
  • Elbiselerimiz bize benzerler, fikirlerimiz ve değerlerimiz zamanın akışı içinde giderek yıpranır ve gevşer.
  • Kadınlar yirmili yaşlarına gelmeden önce bin kez ölmüşlerdir. Şu ya da bu yöne gitmişler ve engellenmişlerdir. Engellenmiş umutları ve düşleri de vardır. Aksini söyleyen biri, hala uykudadır.
  • Bir kadın aslında neyi arzular?
  • "ama unutma, çok fazla bilgi insanı çok çabuk yaşlandırabilir."
  • Sevmek için sadece güçlü değil, akıllı da olmak gerekir.
  • İnsan yeni bilgiler edindiğinde duygu durumu değişir. Duygu durumu değiştiğinde yüreği de değişir.
  • “İnsanın ayağa kalkıp nereye ait olduğunu aramaya çıkması gerekir.”

Kurtlarla Koşan Kadınlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kadın Doğasının Gerekçelendirilmesi: Kurtlarla Koşan Kadınlar: NOT: Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Uzun bir makale konusu, tez ya da kitap olabilecek "kadınların tarihi"ne dair kısa bir yazıdır. Yine de bir incelemeye göre uzundur. 10'dan fazla alıntıyla da yazıyı zenginleştirmeye çalıştım. Ve rahat okunması için konu başlıklarına ayırdım. Yalnızca kitapla ilgili kısımları merak edenler ilgili konu başlıklarına yönelebilir. Tamamını okuyacak olanlara ise şimdiden teşekkür ediyorum. “Dünyada her şey kadının eseridir.” – yazar/mustafa-kemal-ataturk 1. “Kadın”ın Yaratılışı: Kutsal addedilen dinlerde kadının atası Havva / Eva olarak bilinir. Bir erkekle (Adem) birlikte olması sonucu insanlık oluşmuştur. Mitolojiye göre ise insanlar ilk olarak dört kol, dört bacak ve iki kafalı şekilde yaratılmıştır fakat zevklerine düşkün olduklarını gören Zeus, insanları cezalandırarak onları ayırmıştır. Bu sayede ortaya iki beden çıkmıştır; kadın ve erkek. İnsanlar, Zeus tarafından hayatları boyunca eşlerini bulmakla yükümlü bir hale getirilmişlerdir. Özetle birçok farklı dinde ve mitolojide birçok farklı şekilde anlatılır bu yaratılış hikâyesi. Bilimsel olarak ise kadınlar ve erkekler, yani insanlık milyonlarca yıl süren bir evrim sonucunda oluşmuştur. 21. yüzyılın dünyasında isteyen istediğine inanmakta özgürdür elbette fakat tüm bunlardan çıkarılması gereken en net sonuç kadın ve erkeğin her şartta, durumda, olayda, yerde ve zamanda eşit olduklarıdır ve dünya yok olana dek eşit olmaya devam edecekleridir. 2. Antik Çağlarda Kadın ve Ona Bakış Açısı: Kadınların içgüdüsel akılları yerinde olduğunda; sevme, yaratma, inanma ve arzulamaya ilişkin fikir ve itkileri de doğar; hayatlarını yaşarlar, solarlar ve ölürler ve yeniden doğarlar. (sayfa 181) Yazılı ilk kaynakların ortaya çıktığı antik çağlardan beri kadınlar eleştirilmiş, hor görülmüş, küçük düşürülmüş ve değersizleştirilmiştir. Günümüz dünyasında çok saygın olarak anılan birçok felsefeci, yazar ve şairin kadına yönelik tutumları bir hayli sığdır. yazar/platon, yazar/aristoteles, yazar/euripides, yazar/sophokles, yazar/Aristophanes, yazar/seneca, yazar/arthur-schopenhauer, yazar/friedrich-nietzsche, yazar/jean-jacques-rousseau bu isimlerden yalnızca bazılarıdır. Kadına yönelik tutum ve davranışları eleştiriye açık olmayacak şekilde yanlıştır. Kendi alanlarında üst düzey başarılara imza atmış olan bu isimlerin belki de tek yanlışları kadını hor görmeleridir. Öte yandan, yine antik çağlardan itibaren kadınlar her alanda var olmuştur ve var olmaya da devam etmektedirler. yazar/sokrates’in hocalarından biri olduğu söylenen Diotima bir kadındır. Elimizde net veriler bulunmasa da, antik çağ yazarlarının bu konudaki fikir birliği bizim de bunu doğru kabul etmemiz gerektiğini söylüyor. Hypatia ve Aspasia da ilk kadın filozoflar olarak bilinir ve isimleri antik çağlardan günümüze ulaşmıştır. Hypatia aynı zamanda ilk bilim kadınıdır da. Matematik ve astronomi gibi bilim dallarında kendini ispatlamıştır. yazar/sappho ise Antik Yunan’da şiir alanında ışıldayan bir güneşti adeta. yazar/Homeros’un ardılı olan Sappho’nun eşsiz dizelerinin birçoğu günümüze ulaşamamış olsa da, kitap/fragmanlar--67718 ya da kitap/nedir-gene-deli-gonlunu-celen--130459 kitaplarını okuyarak bu dev kadının ayak izlerini takip edebilirsiniz. 3. Ortaçağ’dan Günümüze “Cadılık” ve Kadınlara Etkileri Bir kadına doğru ayakkabıları verirseniz dünyayı bile fethedebilir. - Marilyn Monroe İnsanlık bir yandan modern dünyaya adım atıp evrimine devam ederken bir yandan da ilkelliğini sürdüren bir varlıktır. Ortaçağ’dan beri devam eden yaygın inanışlardan biri de bu ilkelliğin en somut örneklerinden biridir. Kitab-ı Mukaddes’te yer alan bir ayete göre cadı olduğuna inanılan insanlar yargılanmadan canice öldürülüyorlardı. “Cadı Avı” adı verilen bu vahşi eylemde öldürülenlerin 4’te 3’ü kadındı. Bu sebeple cadılık kavramı kadınlarla özdeşleştirilmiştir ve günümüz dünyasında bazı ilkel toplumlarda bu tutum devam ettirilir. Cadılık kisvesi altında yüzyıllarca yok edilen kadının 21. yüzyıldaki yansıması ise kadınları susturmak, örselemek ve boyunduruk altına almaktır. Bazı toplumlarda bu tutum ve davranışlar ne yazık ki devam ediyor ve birçok konuda kadına söz hakkı bile tanınmıyor. Neyse ki bizler yazar/mustafa-kemal-ataturk gibi bir lidere sahip olduğumuz için şanslıyız. Türkiye’de kadın hakları Avrupa’dan yıllar önce yürürlüğe girmiştir ve bu da bizler için birer gurur kaynağıdır; her ne kadar günümüzde bu çizgiden bir hayli uzaklaşmış olsak da… 4. Modern Dünyada Kültür-Sanat Işığı Olarak Kadın: ... bir kadının yetenekleri çoğu zaman karanlığa itilip orada gizlenir ve keşfedilmeyi bekler. (sayfa 100) Modern dünyaya yaklaştığımızda bilim alanında olanca haşmetiyle yazar/marie-curie çarpar gözümüze. Erkek egemenliği altındaki bilim dünyasında parıldar kendisi. Resim alanında ise Artemisia Gentileschi ve yazar/frida-kahlo ilk akla gelen isimlerdir. Müzikte ise Ella Fitzgerald, Janis Joplin, yazar/Patti-Smith, Billie Holiday ve yazar/edith-piaf gibi büyük isimleri anmak gerekir. Kendi dönemlerinde ışıl ışıl parlamış ve kendilerinden sonraki dünyayı da müzikleriyle güzelleştirmeye devam etmişlerdir. Tiyatro ve sinema alanlarında herhangi bir kişinin adını anmayacağım fakat ortaya çıkışlarından itibaren bu sanat dallarında da kendisini ön plana çıkaran ve kendinden sonraki nesillere ilham kaynağı olan birçok başarılı kadın mevcuttur. Bingenli Hildegard felsefe ve besteci kimliklikleriyle antik dünyanın kapanıp yeni çağlara adım attığımız bir zamanın, 12. yüzyılın öncülerindendir. Daha günümüze yakın isimlerden biri yazar/simone-de-beauvoir, diğeri ise yazar/Judith-Butler’dır şüphesiz. Feminist filozof ve yazar kimlikleriyle tanıdığımız Beauvoir ve Butler’ın kadın haklarına yönelik önemli çalışmaları mevcuttur. Türkiye’den isim vermemiz gerekirse eğer yazar/ioanna-kucuradi ve yazar/fatma-aliye-hanim’ı anmak gerekir felsefe alanında. Psikoloji dendiğinde aklımıza gelen ilk isimlerden biri ünlü psikanalist yazar/sigmund-freud'un kızı yazar/Anna-Freud ve yazar/Melanie-Klein’dir… Bu liste hemen her alanda öncü ve başarılı kadınların isimleriyle donatılabilir ve sayfalarca sürebilir. Adını anmadığım tüm kadınlardan af dileyerek yazının ana konusuna bir adım daha yaklaşmak üzere bu paragrafı sonlandırıyorum. 5. Edebiyat Dünyasına Kadın Dokunuşu: Kültür, kişilik, psişe ve bunun gibi unsurlar kadınların nasıl giyinmesini, davranmasını talep ederse etsin; başkaları bütün kadınları nasıl yanlarında on tane uykucu duenos'la (dadıyla) birlikte geveze bir kadın grubu içinde tutmaya çalışırsa çalışsın, kadının ruhsal hayatını sıkıştırmak için ne tür baskılarda bulunulursa bulunulsun, şu gerçeği hiçbir şey değiştiremez: Bir kadın ne ise odur; bu, vahşi bilinçdışı tarafından dikte edilir ve kadın açısından çok, ama çok olumlu bir durumdur. (sayfa 87) Şimdi daha yakına gelmeli ve yazın hayatındaki kadınlardan bazılarının adlarını anmamız gerekiyor. Ardından Clarissa Pinkola Estes’e ve kitap/kurtlarla-kosan-kadinlar--6043’a geçeceğimden şüpheniz olmasın. yazar/Virginia-Woolf’un kadınlar üzerine yazdığı “kitap/kendine-ait-bir-oda--1550” isimli makalesinde de bu yazının benzeri bir tema işlenmiştir ve Woolf makalesinde kadınların, yüzyıllardır erkekleri olduğundan daha büyük gösteren birer ayna görevi gördüğünü belirtmiştir. Yazının başında kullandığım yazar/mustafa-kemal-ataturk’ün sözüyle de bir arada düşündüğümüzde, gayet mantıklı bir cümle haline geliyor bu. Yeni bir insanın yaratımını erkek ve kadın birlikte sağlasa da, daha büyük emek şüphesiz ki kadınlardadır. Woolf’un makalesinde adı geçen büyük kadın yazarlar arasında yazar/jane-austen, Bronte Kardeşler ( yazar/emily-bronte, yazar/Charlotte-Bront ve yazar/Anne-Bronte ), yazar/george-eliot, yazar/mary-shelley, yazar/lou-andreas-salome, yazar/Katherine-mansfield gibi yazarlar gelir ve elbette ki yazar/Virginia-Woolf da bu yazarlar arasında yer alır. Bu öncü isimlere modern dünyamızdan şu isimler de eşlik eder: yazar/sylvia-plath, yazar/furug-ferruhzad, yazar/margaret-atwood, yazar/ursula-k-le-guin, yazar/agatha-christie, yazar/harper-lee, yazar/j-k-rowling-robert-galbraith ve saire. Hazır konusu açılmışken başrolde bir kadına yer veren ve "kadınların uyanışı" gibi bir temelde kaleme alınan romanlardan bazı örnekler de vermek isterim: yazar/lev-tolstoy'dan kitap/anna-karenina--357, yazar/henry-james'ten kitap/bir-hanimefendinin-portresi--29900, yazar/emily-bronte'den kitap/ugultulu-tepeler--1261, yazar/Charlotte-Bront'den kitap/jane-eyre--119621, yazar/jane-austen'den kitap/gurur-ve-onyargi--1654, yazar/gustave-flaubert'ten kitap/madame-bovary--874, yazar/kate-chopin'den kitap/uyanis--179135, yazar/lou-andreas-salome'den kitap/arayislar--66403, yazar/sylvia-plath'ten kitap/sirca-fanus--13653, yazar/ursula-k-le-guin'den kitap/karanligin-sol-eli--7860, yazar/margaret-atwood'tan kitap/damizlik-kizin-oykusu--12567, yazar/Katharine-Burdekin'den kitap/swastika-geceleri--22842, yazar/goliarda-sapienza'dan kitap/mutluluk-sanati--74468, yazar/honore-de-balzac'dan kitap/vadideki-zambak--1421, yazar/Duygu-Asena'dan kitap/kadinin-adi-yok--3356, yazar/d-h-lawrence'dan kitap/lady-chatterleyin-asigi--129727, yazar/toni-morrison'dan kitap/sevilen--3818, yazar/sabahattin-ali'den #k:277320 diyerek devam ettirebiliriz bu uzun listeyi... 6. Türk Edebiyatında Kadın Bizim işimiz kadınların doğal güzelliklerini bozmak değil, içlerindeki sanatçılar yaratabilsin, sevgililer sevsin, şifacılar şifa versin diye, bütün bu varlıklar için vahşi bir kırsal alan inşa etmektir. (sayfa 53) Türk edebiyatında “kadın”ı anacak olursak eğer, akademik anlamda ilk anmamız gereken değerli isimler yazar/azra-erhat ve yazar/mina-urgan olur kesinlikle. Büyük başarılara imza atmış ve kendinden sonraki kadın yazarlara ilham kaynağı olmuş yazar/halide-edib-adivar, yazar/Tomris-Uyar, yazar/selcuk-baran, yazar/leyla-erbil gibi isimler edebiyatımızın değerleri arasındadır. yazar/Duygu-Asena, yazar/adalet-agaoglu, yazar/gulten-akin, yazar/nazli-eray gibi isimlere ek olarak son dönemin en güçlü simaları arasında ise şüphesiz ki yazar/nilgun-marmara, yazar/didem-madak ve yazar/tezer-ozlu gelir. Edebiyatımızın değerli kadın yazarları elbette bununla sınırlı değildir fakat şimdilik burada bırakarak yazının ana temasına dönmek gerek. 7. Merkezine “Kadın”ı Alan “Kurgu Dışı” Kitaplardan Örnekler: Kadınlar yirmili yaşlarına gelmeden önce bin kez ölmüşlerdir. Şu ya da bu yöne gitmişler ve engellenmişlerdir. Engellenmiş umutları ve düşleri de vardır. Aksini söyleyen biri, hâlâ uykudadır. (sayfa 400) Kadınların dünyasına dair bugüne kadar birçok kitap yazıldı. Gerek erkekler gerekse de kadınlar tarafından yazılan bu kitapların birçoğu oldukça fazla okundu ve edebiyat, psikoloji, felsefe gibi raflarda yer aldılar. kitap/frankenstein--91396 kitabıyla tanıdığımız yazar/mary-shelley'nin annesi yazar/mary-wollstonecraft’ın “kitap/kadin-haklarinin-gerekcelendirilmesi--23818” isimli kitabı 1792’de yayımlanmıştır. Dönemine göre adeta bir devrim niteliğinde olan bu eser, kadınların erkek egemen dünyadaki haklarını masaya yatırır ve kadınların bilinçlenmesinde önemli rol oynar. yazar/Virginia-Woolf’un yukarıda da adı geçen ve 1929’da yayımlanan “kitap/kendine-ait-bir-oda--1550” isimli kitabını yeniden anarak devam edelim.1949 yılına geldiğimizde Simone de Beauvoir devralır bayrağı ve 3 bölümden oluşan “kitap/ikinci-cinsiyet--192161” adlı eserini kaleme alır. Kadının hayatını 3 bölüme ayıran Beauvoir, gençlik, olgunluk ve yaşlılık dönemleri üzerinden kadınların anatomisi ve doğasına dair yerinde tespitler yapar. Kadınların kendi gücünü keşfetmesini sağlayan ve onlara ilham kaynağı olan Fransız yazar ve düşünür Beauvoir, modern dünyada eşine az rastlanır bir şekilde cesur bir dille kaleme alıyor eserini. yazar/Judith-Butler'ın 1990’da yayımlanan “kitap/cinsiyet-belasi--17469” isimli kitabı, yazar/Emma-Goldman’ın “kitap/dans-edemeyeceksem-bu-benim-devrimim-degildir--10179”, adlı kitabı, yazar/ursula-k-le-guin'in kitap/kadinlar-ruyalar-ejderhalar--18603'ı yine konuya dair önemli kitaplar arasında gösterilebilir. yazar/Eduardo-Galeano'nun "kitap/kadinlar--54510”ını okuyarak bir erkek gözünden de kadınların dünyasına göz atabilirsiniz elbette. Daha fazlası için bakmanız gereken kitap ise elbette “kitap/tarihe-yon-veren-100-kadin--168957" olmalıdır. 8. Feminizm Nedir, Ne İçin Vardır ve Neden Olmalıdır? Kadınların hiçbir zaman akıtmadıkları okyanuslar dolusu gözyaşı vardır, çünkü annelerinin sırlarını, babalarının sırlarını, erkeklerin sırlarını, toplumun sırlarını ve kendi sırlarını mezara götürmek üzere eğitilmişlerdir. (sayfa 410) Feminizm, ilk kez 18. yüzyılda karşımıza çıkan bir kavramdır. Fransız yazar ve filozoflar tarafından ortaya atılan feminizm, kadınlara pozitif ayrımcılık tanıyan ve onları pohpohlayan bir kavram değildir. Genelde bu gözle bakılır ve çokça da yanlış anlaşılır. Fakat feminizmin temelinde kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiği yatar. Erkeklerin dünyasında kadın olmanın zorluklarını fark eden kişilerce ortaya atılmıştır ve günümüze dek varlığını korumuştur. Aslında bu kavramın var olmaya devam ettiği bir dünya düzeni bozuk bir düzenini gösterir. “Feminizm”e ne zaman ihtiyaç duymazsak işte o zaman ilerlemişiz ve gelişmişiz demektir. Zira kadını yok sayarak, hor görerek, aşağılayarak, önünü keserek ve zarar vererek bir arpa boyu yol alamayız, ki 2022’nin dünyası da yol alamamış olmamızın bir göstergesidir adeta. Hatta çemberi küçültüp Türkiye ekseninden baktığımızda durumun daha da vahim olduğunu görürüz. Yukarıda adını andığımız tüm kadınlar ve anmasak da zihinlerimizde olan tüm kadınlar ve eserleri kadının varlığının birer kanıtıdır ve onların erkeklerden aşağı kalır hiçbir yanlarının olmadığının bir göstergesidir. Bu konuda ileri okumalar yapmak isteyen okurlar ise şu kapsamlı eserlere göz atabilir: kitap/feminizm-kitabi--227695, kitap/feminizm--33816, kitap/feminizm-herkes-icindir--55750 ve konuya dair kapsamlı dosyasıyla kitap/cogito-sayi-58--131110 . Kadınların daha özgür olduğu bir dünyaya kavuşmak dileğiyle diyerek burada noktalıyor ve kitap/kurtlarla-kosan-kadinlar--6043’ın yazarı Clarissa Pinkola Estes’in hayatına geçiyorum. 9. yazar/clarissa-p-estes Kimdir? Eğer içgüdüsel psişe, "Dikkatli ol!" diye uyarıyorsa, kadınlar bunu önemsemelidir. Derin sezgi, "Bunu yap, şunu yap, bu yoldan git, burada dur, şuradan ilerle" diyorsa, kadınlar onun planına göre gerektiğinde düzeltmeler yapmalıdırlar. Sezgi bir kez danışılıp sonra unutulacak, tek kullanımlık bir şey değildir. Kadınların işi, ister içerideki bir iblisle çatışmaya girmek, isterse dışarıdaki dünyada bir görevi yerine getirmek olsun, yol boyunca bütün adımlarda ona danışılmalıdır. (sayfa 123) Kadın doğasına dair çalışmalarıyla tüm dünyada adını duyuran Dr. Clarissa Pinkola Estes, 1945’te ABD Indiana’da dünyaya geldi. Şair, yazar, akademisyen, psikanalist gibi birçok farklı tanımın altında ismine rastladığımız Estes, aynı zamanda bir “cantadora”dır. Latin geleneğine dayanan bu kelime, eski öyküleri toplayıp saklamak anlamına gelir. Estes de kendini bu şekilde tanıtmayı uygun görüyor ve kitap/kurtlarla-kosan-kadinlar--6043 isimli bu başyapıtı okumuş olan herkesin de kabul edeceği üzere, cantadora terimini sonuna kadar hak ediyor. Psikanalist kimliğiyle birçok başarısı bulunan Estes’in doktora çalışması ise kültürlerarası araştırmalar ve klinik psikoloji üzerinedir. Akademik kariyeri boyunca yazar/carl-gustav-jung üzerine araştırmalar yapan ve kuramlarını Jungcu bir bakış açısıyla oluşturan Estes, Kurtlarla Koşan Kadınlar’da da yine bu tutumunu devam ettirmiş ve yıllarca biriktirdiği öyküleri anlattıktan sonra analizlerini Jungcu bir bakış açısıyla yapmıştır. İsviçre, Zürih’te bulunan Uluslararası Analitik Psikoloji Kurumu tarafından Jungcu Psikanalist Diplomatı unvanına layık görülen Estes ayrıca ABD’de C.G. Jung Eğitim ve Araştırma Merkezi adlı kurumun başkanlığını da yapmıştır. Psinalizin bir diğer büyük ismi yazar/sigmund-freud’un karşı safında yer alan Dr. Pinkola Estes bu sebeple belirli kesimler tarafından eleştirilse de, bu durum eserlerinin ölümsüz olmasına engel değildir zira Kurtlarla Koşan Kadınlar, kadınların içsel dünyasını resmetme konusunda oldukça başarılıdır ve bu alanda yazılmış en iyi eserler arasında yer alır. 10. Kadınların Kutsal Kitabı: kitap/kurtlarla-kosan-kadinlar--6043 Kadınların yüzlerce belki binlerce kere şöyle dediklerini duydum: "Sezgime kulak vermem gerektiğini biliyordum. Şöyle şöyle yapmam/yapmamam gerektiğini hissettim, ama dinlemedim. Derin sezgisel benliği, ona kulak vererek ve öğütlerine uygun davranarak besleriz. O kendi başına bir şahsiyettir; içerdeki kadının psişik topraklarında oturan, sihirbaz kuklası büyüklüğünde bir varlıktır. Bu bakımdan, vücuttaki kaslara benzer. Eğer bir kas kullanılmazsa, sonunda zayıflar. Sezgi de tam anlamıyla böyledir: Besin olmazsa, uğraş olmazsa, pörsür. (sayfa 106) İnsanlık tarihi boyunca bastırılan, örselenen, aşağılanan ve önü kesilen kadın var olmaya devam eder ve insanlığın devam etmesinde de en büyük rol sahibidir elbette. Her yandan tahakküm altına alınmaya çalışılan ve erkek egemen dünyaya itaat etmeye zorlanan kadınlar ilkçağlardan itibaren üretimleriyle insanlığı beslediler. Yukarıda adı geçen ve geçmeyen tüm kadınlar ve onların zihinlerinden çıkan tüm kültür-sanat ve bilim eserleri işte bu var oluşun en büyük temsilidirler. Kadınların dünyasına ve doğasına dair birçok kitap kaleme alınmıştır ve bu alanda üretim günümüz dünyasında da devam etmektedir. Clarissa Pinkola Estes’in Kurtlarla Koşan Kadınlar’ı da bu kitaplardan biridir. Yayımlanalı henüz çok fazla olmamasına rağmen modern bir klasik olarak andığımız bu kitap, kadınların doğasını derinlemesine analiz etmesi bakımından eşsizdir. Bu da haliyle yazarını yaşayan bir efsane konumuna getiriyor. Kitabı okuyan ve kendi bedenenine, psişesine (ruhuna) dair şeyler öğrenen kadınlar şüphesiz ki Estes’e çok şey borçlu. Estes, ilkçağlardan itibaren kadınlar tarafından üretilmiş olan her şeyi okuyarak, gözlemleyerek, üzerlerinde düşünerek kendi ruhunu besledi ve bunun sonucunda kağıdı kalemi eline alarak hepsini bir süzgeçten geçirip zihninde kalanları damıtarak işte ortaya bu kitabı çıkardı. Nasıl bu kadar emin olduğuma cevap verecek olursam eğer, bu kitap kadınların kutsal kitabı olarak anılmayı hak edecek denli büyük bir eser. Kendinden önceki dünyada yaşamış olan kadınlar, onların ruhları ve eserleri analiz edilmeden böyle bir kitap yazılamaz. İddialı cümleler olduğunun farkındayım fakat Kurtlarla Koşan Kadınlar sınırsız övgüyü hak eden kitaplardan olduğu için durmak yerine onu övgülerle süslemeye devam etmek daha yerinde olacaktır. Bütün kadınların okuması gereken değerli bir eser hakkında konuşmaya devam edelim. 11. Masallar, Mitler ve Öyküler Aracılığıyla Psikoloji Bilimini Güçlendirmek: Bu, kadınlarla ilgili öyküler içeren bir kitaptır ve bu öyküler yol boyunca yıkılmadan duran işaretler gibidir. Doğal olarak kazanılmış kendi özgürlüğünüze; kendinizden, hayvanlardan, yeryüzünden, çocuklardan, kız kardeşlerden, sevgililerden ve erkeklerden hoşnutluk duymanıza giden yolda size destek olsun diye okumanız ve üzerinde düşünmeniz içindir. (sayfa 35) Kadınların doğasına ilişkin çok şey yazılıp çizilmiş olsa da, hiç kimse Estes’in ilerlediği yoldan ilerlemedi. Onu farklı kılan şey 25 yıla yayılan bu yazma serüveninde masallardan, mitlerden, destanlar ve öykülerden yararlanmış olması. Kadınlar için yalın ve doğal çözümler arayışında olan Estes bunu sözlü gelenek ürünlerinden yararlanarak başarıyor. Hikâye anlatma geleneği insanlığın ilk oluştuğu andan itibaren vardır. Sözlü gelenekle yapılan aktarımlar yazılı geleneğe dönüşmeye başladı ve bu sayede bizler 21. yüzyılın dünyasında şanslı insanlar olarak binlerce yıla yayılan bir hikâyecilikle karşı karşıyayız. Çocukluğundan itibaren ailesinden dinlediği öyküleri unutmayan Clarissa Pinkola Estes büyüdüğünde de bu dünyada kopmuyor ve yine ailesinden, dostlarından, yakınlarından ve tanımadığı insanlardan öyküler dinlemeye devam ediyor. Çünkü o bir “cantadora” yani bir hikâye toplayıcısı, avısı. Peki ne mi yapıyor Estes bu hikâyeleri? Karşınızda duran kitabında ve başka çeşitli çalışmalarında (deneme, makale, radyo yayını) kullanıyor. 12. "Kurt" ve "Kadın"ın Ortak Noktası: Vahşi Doğa Sağlıklı kurtlar ve sağlıklı kadınlar belirli ruhsal karakteristikleri paylaşırlar: Keskin bir duyarlık, oyuncu bir ruh ve yoğun bir kendini adama kapasitesi. Kurtlar ve kadınlar, doğaları, araştırıcılıkları, büyük bir dayanıklılık ve güce sahip olmaları bakımından yakın akrabadırlar. (sayfa 16) Kadınların içlerindeki sese kulak vermelerinin oldukça önemli olduğunu söyleyen Estes, kendi içine dönerek bir değişim yaratmaya başlamanın önemine değiniyor. Her şeyin ama her şeyin öncelikli olarak kadının kendi bedenini ve ruhunu tanımasıyla başlayan bir süreç olduğunun altını çiziyor. Kadınların içinde yer alan doğal sesi dinlemelerini ve onun götürdüğü yere gitmelerini öğütlüyor. Her kadının içinde bulunduğunu söylediği yaratıcılık, beceriklilik ve sınırsız gücün ortaya çıkarılması için son derece önemli noktalara parmak basıyor ve elzem olan ifadelerde bulunuyor. Tüm bunları vahşi bir hayvan olarak bildiğimiz “kurtlar" üzerinden yapıyor. Henüz önsözde kurtlar ve kadınlar arasında bir bağ kuran ve bunu açıklayan yazar aynı zamanda bütün kitabını bu eksende yazıyor. Kurtların içgüdülerinin ve doğasının kadınların içgüdüleri ve doğasıyla çok fazla benzerlikler taşıdığını söylüyor ver verdiği örneklerle de bunu kanıtlıyor. Kurtların yabanıllığını kadınların yabanıllığına benzetiyor ve içinde bulunduğumuz dünyada güçlü olmak isteyen her kadının da aslında biraz yabani olması gerektiğini ifade ediyor. Bunun nasıl yapıldığına dair şüpheleriniz olmasın zira kitabı bitirdiğinizde içinizdeki dişi kurdu keşfetmiş olacağınızı net olarak ifade edebilirim. Estes de anlattığı masal ve hikâyelerle bunu garanti altına alıyor zaten. İnsanlığın kolektif bilinçaltının aynaları olduğu söylenir masalların. Hatta bunu destan, efsane, mit, söylence, fıkra ve öykü gibi türlerle de çoğaltabiliriz fakat kitabımızdaki en önemli unsur “masal” olduğu için bu kısımdan devam edelim. Masallar aracılığıyla kadın psişesinin derinliklerine inen Estes, psikoloji biliminin de yardımıyla ortaya muazzam bir işçiliğe sahip olan devasa bir eser çıkarıyor. Masal tadında terapilerle kendi hastalarını yıllarca tedavi eden Estes artık büyük bir bayrağı eline alıyor çünkü yeni hedefi ulaşabileceği bütün kadınlara ulaşmak ve onların daha bilinçli bireyler olmalarına katkıda bulunmak. Bir yol gösterici unvanı taşıyor ve şiirsel bir kadınlık destanı kaleme alıyor. 13. Kadın Doğasının Kusursuz Analizi: Bir kadın aslında neyi arzular? Bu eski bir sorudur, bütün kadınların sahip oldukları vahşi ve gizemli doğaya ilişkin ruhani bir bilmecedir. Chaucer'ın “Bathlı Kadın'ın Hikâyesi”ndeki cadalozun bu soruya cırlayarak verdiği yanıta göre, kadınlar kendi hayatları üzerinde hâkimiyet kurmak isterler ve bu hiçbir şekilde değiştirilemez bir olgudur... (sayfa 134) “Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler” alt başlığıyla yayımlanan kitap, kadınların vahşi yönlerini ortaya çıkarmayı hedefliyor. Arketipler üzerinde kadın doğasının analiz ediyor ve kurtlarla kadınların vahşi yanlarını gözler önüne seriyor. Aynı zamanda zarafet timsali olan kadın bedeninin vahşi yanlarını da görmemizi sağlıyor ve kurtların topluluk üyelerine bağlı olmaları ile kadınların topluluk içindeki rollerini örneklerle masaya yatırıyor. Adeta cımbızla seçtiği fevkalade örneklerle bunu başarıyor elbette. Kitap boyunca birçok masal ve öykü anlatıyor bizlere Pinkola Estes. Hayatı boyunca derlediği öykülerden kendince en önemli olduğunu düşündüklerini seçiyor ve öncelikle sözlü gelenekten yazılı geleneğe geçirmek amacıyla en başta masalı/öyküsü bizlere kendi kaleminden aktarıyor. Bu kısımlar genelde birkaç sayfayı geçmeyecek şekilde çıkıyor karşımıza. Asıl önemli olan kısım bundan sonrası tabii ki. Masalları kadınların ailesiyle, toplumla ve sevgilileriyle olan ilişkileri bağlamında, hayatta aldıkları ve alacakları kararları, hayalleri, arzuları gibi konular çerçevesinde, sevinçleri ve hüzünleri ekseninde incelikle analiz ediyor Estes. 500 sayfa boyunca neredeyse değinebileceği her şeye değiniyor ve kadınların doğasına dair kapsamlı bir metne imza atıyor. Bir sözlük olarak da değerlendirilebilir pekâlâ zira kadın doğasına dair aradığımız her şey bu kitabın satırları arasında bizi bekliyor. 14. "Orman" Metaforuyla "Eve Dönmek": İnsanın ayağa kalkıp nereye ait olduğunu aramaya çıkması gerekir. (sayfa 200) Kadınlara, en yakın ormana dalmalarını öğütlüyor Clarissa. Korkmamalarını ve ormanda ilerlemelerini söylüyor. İlerledikçe, vahşi doğayla karşılaşılacağını belirtiyor. Bunu ister metafor olarak alın ister gerçek olarak, değişmeyen tek şey her iki yolda da ilerlendiğinde mucizevi bedenlerinize dair keşiflerle dolup taşacaksınız diyor. Vahşi ruhunuzu keşfetmek, onunla iletişim kurmak ve yönlendirmek, uygulamaya geçerek çevrenizdeki insanları da bu yolculuğa katmak kadınların kendileri ve diğer insanlar için yapabileceği en büyük iyiliklerden biri olacaktır şüphesiz. Çıkılan bu yolculuklardan sonra eve dönmenin önemine de değinmeyi ihmal etmiyor Estes. Zira eve dönülmediği taktirde uygulama kısmı zayıf kalacaktır ve öğrenilenler ortak bellek aracılığıyla geleceğin dünyasına aktarılamayacaktır. Çünkü eve dönmek, kendine dönmektir. Bir bütündür bu. 15. Kitabın Şablonu ve Masallardan Örnekler: Eğer size bir ara meydan okuyan, işe yaramaz, şımarık, kurnaz, asi, itaatsiz, isyankâr denmişse, doğru yoldasınız. (sayfa 221) Yazar, kitabını 16 farklı kategoriye ayırıyor ve bu 16 ana başlığın 100’den fazla da ara başlığı bulunuyor. Bahsedilen masalların sayısı ise 20. Bu masalları tek tek, uzun uzun açımlıyor ve görünenin ardındaki görünmeyenleri, gizli ve saklı kalmış gerçekleri Jungcu psikanalist bakış açısıyla anlatıyor. Masallardan bazıları birçoğumuzun defalarca dinlediği ve okuduğu bilindik eserler olmasına rağmen birçoğuna ise ilk defa bu kitapta tanıklık ediyoruz. Mavisakal, Çirkin Ördek Yavrusu, Küçük Kibritçi Kız gibi hemen herkesin en az 1 kez duyduğu bu meşhur masalların yanı sıra, Hilâl Ayısı, Altın Saçlı Kadın, Yanlış Zigot, Bilge Vasalisa gibi ilk defa duyacağımız muazzam masallara da tanıklık ediyoruz. Daha da iyi olan bir şey var ki o da tüm bu anlatılara bambaşka bir gözden ve daha önce hiç bakılmamış açılardan bakan Clarissa Pinkola Estes’in ustalığı. Bunu kitap boyunca hissedeceksiniz. 16. Erkekler Neden Kurtlarla Koşan Kadınlar'ı Okumalı: Eğer erkekler bir gün kadınları anlayacaksa, kadınların da vahşi dişinin çeşitli biçimlerini onlara öğretmeleri gerekecek. (sayfa 110) Bu eseri adından dolayı "kadın kitabı" olarak gören erkeklere büyük bir yanılgı içinde olduklarını söylemem gerekiyor. Her zaman kadınları anlamadığından yakınan erkeklerin yapmaları gereken şey en kısa sürede bu kitabı okumaktır. Kadınların dünyasına ve derin doğalarına dair esrarengiz, yararlı ve değerli bilgilerle dolup taşacakları için, bundan sonraki hayatlarında kadınlara karşı daha nazik olacaklarını düşünüyor ve umuyorum. Annemizle, kız kardeşimizle, sevgilimizle, iş yerindeki kadınlarla, çevremizdeki diğer kadınlarla olan iletişimlerimizi güçlendirmek ve onları daha iyi anlamak adına bu kitabın biz erkekler tarafından da okunması şarttır. Bunu bir görev edasıyla, sorumluluk bilinci dahilinde yapmak elbette ki bizleri kadınlara karşı daha saygılı kılacaktır. 16. Son Söz: Bir kadın, gücün karşısında ayakta durabilmelidir, çünkü sonunda bu gücün bir kısmı onun olacaktır. (sayfa 109) Kadınların ikili doğasına, vahşi ruhuna, doğal psişesine dair bir saygı duruşu olan Kurtlarla Koşan Kadınlar, dünyada kadına biçilen rolleri ve toplumsal cinsiyeti ters yüz ediyor ve boyun eğdirilen kadınların, öğrenilmiş çaresizliğe kurban giden, ezilen, örselenen tüm kadınların yolunu aydınlatan bir ışık görevi üstleniyor. Kitap hakkında okuduğum tüm olumsuz yorumlara gülümsedim ve önemsemedim. Bu kitabın değerini anlatmak için de bugüne kadar hiçbir kitaba yazmadığım kadar detaylı bir yazı yazmak istedim. Başardıysam ve kitaba dair farkındalık oluşturduysam ne mutlu bana. Eğer bu kitap şu anda kullandığınız çantaya sığmayacak kadar hacimliyse, çantanızı değiştirmenizin vakti gelmiş demektir hanımlar. Yanınızda bu kitapla gezdiğinizde veya başucunuzda bu kitapla uyuduğunuzda kendinizi daha güçlü hissedeceğinize eminim. “Dünyanın bütün kadınları birleşin!” diyor kapitalist sisteme meydan okuyan yazar/karl-marx’a selamla bitiriyorum. Marx'ın ideolojileri tartışmaya açık olmasına rağmen kapitalizme açılan her savaş desteklenmelidir. yazar/clarissa-p-estes'in kitap/kurtlarla-kosan-kadinlar--6043’da yapmaya çalıştığı şey de tam olarak budur aslında: yazar/charles-chaplin'in Modern Times (Modern Zamanlar) filminde kapitalizm çarkları arasında kaybolup gitmesi gibi, içinde bulunduğumuz bu dünyada kadınların da o şekilde ezilmemelerini, erkek egemen toplumlarda kaybolmamalarını ve onların hak ettikleri yerde olmalarını sağlamak. Kurtlarla beraber koşmaktan korkmayın… Buraya kadar sabırla okuyan herkese teşekkür ediyor ve kitabı okumaya karar vermiş olanlara keyifli okumalar diliyorum. Okuyanlar ise zaten şanslılar. Kendimiz olmamız , diğer pek çok kişi tarafından dışlanmamıza neden olur, buna karşılık başkalarının isteklerine boyun eğmemiz de kendi kendimizden sürgün edilmemize yol açar. (sayfa 101) (Bahri Doğukan Şahin)

Hellooooğğğ. Aslında inceleme yazmaktan vazgeçmiştim. Ama yapılan incelemelerin en rağbet görenleri bile (hepsi değil) vasat seviyedeydi. Kitaba dair bir şeyler yoksa inceleme diyemeyiz bence (kibarlık ediyorum, evrensel bir gerçek bu). Ya da kitabın son kısmını olduğu gibi kopyala yapıştır yapıp yüzlerce beğeni almak… Yapmayın yahu. Bu nedenle ben de bir şeyler karalamak istedim. Birkaç ufak tavsiye ile geldim. Kıymetli kardeşlerim, öncelikle belirtmek isterim ki bu kitaba dili çok ağır diyerek sizi vazgeçirmek isteyenler olacaktır. Dili ağır mı? Bence pek ağır değil ama yine de evet. Vazgeçmeli misiniz? Hayır. Peki ben ne yaptım rahat anlamak için bunlardan bahsedeyim. 1. Kitaba dair blog yazıları, Youtube videoları vs izledim genel bir bilgi edindim. 2. Jungcu psikanalist olduğunu öğrendiğim için Jung çalıştım biraz. Sadece kavramlara ve genel konuya hakimiyeti sağlayacak kadar bakmanız yeterli. 3. Ve en önemli madde… “Salak değilim ya anlarım herhalde” olumlaması. Tüm maddeler tamamlanınca kitabı elinize alıp biraz kurcalamalısınız. Öykülerin isimlerine, başlıklarına bakın; aşinalık kazanın yani neyle karşılaşacağınıza öncelikle bilin. Ha bana kalırsa bu her kitap için yapılmalı. Ama bu kitabın yarım bırakılma durumu o kadar çok ki, özellikle bırakılmasın diye yazıyorum bunları. Biraz yazardan bahsedelim. Estés 76 yaşında taş gibi bir hatun. Hem de kaydolduğu sitelerde kullanım sözleşmesini sonuna kadar okuyan türde bir insan. Bunak falan değil yani. Şair, psikanalist, cantadora, aktivist… Kendini biraz gizli tutmayı da seviyor. Öyle her sitede güncel fotoğrafı bulunmuyor, sayılı fotoğrafı var. Dans etmeyi de aşırı seviyormuş. Kendisi hakkında duyduğum en ilginç bilgi asosyal olmasıydı. Bu nedenle hep sosyal olmaya çaba sarf ediyormuş (kitapta da doğanızdan kopmayın diyor ya anladınız siz ). Pek çok ödül sahibi. Hatta Keeper of the Lore (İlim/İrfan Bekçisi? njhdfj) ödülünü alan ilk kişiymiş. Estés'e ufak bir göz kırptıktan sonra kitaba geçebiliriz. Kitapta 19 öykü var. Öykülerden sonra Estés bizlere bol bol nasihat ediyor. Pek çok aydınlanma yaşıyoruz. Bu öykülerden sadece ikisini daha önce duymuştum; Çirkin Ördek Yavrusu ve Küçük Kibritçi Kız. Ama anladığım kadarıyla bunlar genel olarak çok bilinen öykülermiş. Zaten Estés yöre gezinerek öykülerin farklı versiyonlarını toplamış. Bir yerde Türkiye’den de (yaşasın ırkımız) bahsediyordu ama yüzeyseldi, bu yüzden üzerinde durmadım. Tekrar bakındım ama nerede bahsettiğini de bulamadım. Her neyse, dediğim gibi aslında çok bilinen öykülermiş. Eminim diğer öyküleri de duymuş olanlar vardır içimizde. Hatta La Llorona’nın korku filmini falan yapmışlar :/ Eseri bir feminist başyapıt olarak kategorilendirmeyi doğru bulmuyorum. Zaten Estés de bu amacı güderek başlamamış işe. 20 yıldan fazla sürmüş eseri tamamlaması. Tabii buna ne kadar 20 yıl denirse, bence çocukluktan başlayan bir süreç. İlk öyküyü dinlediği andan itibaren… Bizlere de öyle okudum bitti yapmayın diyor. Koyun başucunuzda dursun. Giriş bölümünde neden kurtlarla kadınları benzettiğini uzun uzun açıklamış. Kısaca özetlemem gerekirse; sağlıklı kurtlar ve sağlıklı kadınlar belirli ruhsal karakteristikleri paylaşırlar: Keskin bir duyarlılık, oyuncu bir ruh ve yoğun bir kendini adama kapasitesi. Kurtlar ve kadınlar, doğaları, araştırıcılıkları, büyük bir dayanıklılık ve güce sahip olmaları bakımından yakın akrabadırlar. Sezgileri çok güçlüdür, yavruları, eşleri ve sürüleriyle yoğun bir biçim de ilgilenirler. Sürekli değişen koşullara uyum sağlamakta deneyimlidirler; tuttuklarını koparmalarının yanında çok da cesurdurlar. Estes başka hayvanları da incelemiş ancak en çok benzerlik gösterdiğimiz hayvanlar kurtlarmış. E kurtlar tamam da peki La Loba ile anlatılan Vahşi Kadın, La Loba, La Que Saba kim? Aslında hepimiz La Loba’yı tanıyoruz, evet Shakira :)) ehüehüehü. La Loba çöldeki kemik toplayıcısı. İçimizdeki ezilmek, pes etmek nedir bilmeyen, topladığı kemiklerin üzerinde şarkı söyleyen Vahşi Kadın. Bize yol gösteren, tarım devrimiyle doğadan tamamen kopmadan önce hep beraber olduğumuz, şimdi ona ulaşmak için çaba sarf etmemiz gereken yönümüz. Tam bir aşk kadın yani. Tüm bu bilgileri bize verdikten sonra başlangıç öyküsü olan Mavisakal ile başlıyor diyebiliriz. Estes öykülerde arkeolojik kazı yaparak bizim Vahşi Kadın yönlerimizin aklımızdan bir an bile çıkmasına izin vermeyerek analiz ediyor öyküleri. Okurken hep easter egg vibe’ı aldım. Bu kadar keyif verici bir kitabın neden hemen başlar başlamaz pes edilip bırakıldığını hâlâ anlamıyorum. Kadınlar! Okuyun yahu, çabalayın ölmezsiniz. Kadınlar demişken, erkekler de mutlaka okumalı bana kalırsa. Çevirmen olan psikiyatrist Hakan Atalay’ın bir röportajını izledim. Çevirme amacıyla başlamamış okumaya aslında. Bir erkek olarak kendisi de kitabı o kadar beğenmiş ki çevirmeye karar vermiş. İyi ki de yapmış. Kızlı erkekli okuyun bu kitabı, henüz ona yasaklama gelmedi :) Neyse artık toparlayıp bitireyim. Aklıma gelen bir şey olursa başka zaman eklerim. Eğer “bu kitabı ben de okumayı düşünüyorum”culardansanız, bir gün daha beklemeyin. Şu an alın ve okuyun. Bu profil yersiz kitap önermez… Yazara ayrı, çevirmene aynı, yayınevine ayrı minnettarım. Bu kitabı okuma kararı aldığım için de kendimi kutluyorum. Belki içimdeki Vahşi Kadın beni yönlendirmiştir belli mi olur :) Bol okumalı günler diliyorum buraya kadar okuyan herkese. Kitapla kalın ️ (Lady Lazarus)

Kurtlarla Koşan Kadınlar PDF indirme linki var mı?

Clarissa P. Estes - Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kurtlarla Koşan Kadınlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Clarissa P. Estes Kimdir?

New York Times'ın en çok satanlar listesinde 145 hafta kalan ve iki milyondan fazla satan Kurtlarla Koşan Kadınlar (1992) kitabının yazarıdır.

Estés, sertifikalı psikanalistidir. Doktorasını 1981 yılında Union Institute & University'den, kültürel ve kabile gruplarındaki sosyal ve psikolojik kalıpların incelenmesi üzerine etno-klinik psikoloji alanında almıştır. Ruhsal yolculuğa dair birçok kitabın yazarıdır. 1992'den itibaren çalışmaları 37 dilde yayınlandı. Women Who Run With the Wolves: Myths and Stories of The Wild Woman Archetype adlı kitabı, 145 hafta boyunca New York Times'ın en çok satanlar listesinin yanı sıra USA Today, Publishers Weekly ve Library Journal gibi diğer en çok satanlar listelerinde yer aldı.

Estés, çalışmalarına 1960'larda Illinois, Hines'daki Edward Hines Jr. Veterans Administration Hastanesi'nde başladı. Orada kuadrapleji ile yaşayan, kol ve bacak kaybı nedeniyle sakat kalan Birinci Dünya Savaşı, II. Dünya Savaşı, Koreli ve Vietnam Savaşı askerleriyle çalıştı.

Clarissa P. Estes Kitapları - Eserleri

  • Kurtlarla Koşan Kadınlar
  • Kalpten Gelen Armağan ve Yeni Tohumlar, Yeni Hayat
  • Güçlü Kadını Serbest Bırakın
  • Die Wolfsfrau

Clarissa P. Estes Alıntıları - Sözleri

  • İnsan yeni bilgiler edindiğinde duygu durumu değişir. Duygu durumu değiştiğinde yüreği de değişir. (Kurtlarla Koşan Kadınlar)
  • "Ağlamak için tarlalara git çünkü gözyaşların orada hem sana hem de toprağa iyi gelecektir." (Kalpten Gelen Armağan ve Yeni Tohumlar, Yeni Hayat)
  • 1. Ye 2. Dinlen 3. Aralarda dolaş 4. Sadakat göster 5. Çocukları sev 6. Ay ışığında gevezelik et 7. Kulaklarını ayarla 8. Kemiklere kulak ver 9. Seviş 10. Sık sık ulu (Kurtlarla Koşan Kadınlar)
  • Tüm Avrupa ülkelerindeki milyonlarca soydaşları gibi çıkarmadıkları bir savaşın içine sürüklenmiş, dayanmak ya da ölmek zorunda kalmışlardı. (Kalpten Gelen Armağan ve Yeni Tohumlar, Yeni Hayat)
  • Elbiselerimiz bize benzerler, fikirlerimiz ve değerlerimiz zamanın akışı içinde giderek yıpranır ve gevşer. (Kurtlarla Koşan Kadınlar)
  • Sevmek için sadece güçlü değil, akıllı da olmak gerekir. (Kurtlarla Koşan Kadınlar)
  • "(...) Değersiz şey yoktur. Her şey bir amaca hizmet edebilir. Tanrı'nın bahçesinde herkesin ve her şeyin bir yararı vardır." (Kalpten Gelen Armağan ve Yeni Tohumlar, Yeni Hayat)
  • Yoksul ve ağaçsız olmak, yeryüzünün en aç insanı olmak demektir. Yoksul ama ağaç sahibi olmaksa paranın asla satın alamayacagi biçimlerde, gerçek anlamda zengin olmak demektir. (Kalpten Gelen Armağan ve Yeni Tohumlar, Yeni Hayat)
  • “...baskıcı şartlar altında sadece nazik olmanın ödülü, çok daha fazla kötü muameleye maruz kalmaktan başka bir şey değildir.” (Kurtlarla Koşan Kadınlar)
  • Tek bir insanda, hepsi kendi değer, amaç ve araçlarına sahip bir sürü başka varlık mevcuttur. (Kurtlarla Koşan Kadınlar)
  • Şimdi orman olan bir zamanların bomboş tarlası, günün ilk ışıklarında her şeklinin pırıltı kazandığı bir saray gibi parıldar ve bize o ışığın bin katını sunardı. Amca ve ben Tanrı'nın o muhteşem bahçesinde, Cennet'te olduğumuzdan emindik. (Kalpten Gelen Armağan ve Yeni Tohumlar, Yeni Hayat)
  • Sahip olduğumuz ve yok edilmesi zor olan tek şeyse, ruhumuzdur. (Kurtlarla Koşan Kadınlar)
  • İnsanın içinde bir savaş ve savaş anılarıyla yaşam ne anlama gelir? Bu, insanın iki ayrı dünyada yaşamış demektir. Biri anlam ararken, diğerinin yaşamın tek anlamının yaşamın bir anlam taşımadığını inanması demektir. (Kalpten Gelen Armağan ve Yeni Tohumlar, Yeni Hayat)
  • Ağlamak için tarlalara git çünkü gözyaşların orada hem sana hem de toprağa iyi gelecektir. (Kalpten Gelen Armağan ve Yeni Tohumlar, Yeni Hayat)
  • Bir kadın aslında neyi arzular? (Kurtlarla Koşan Kadınlar)
  • "Çiçek açan ve nemli bir ağaç olmak esastır, aksi halde kırılırsınız." (Kurtlarla Koşan Kadınlar)
  • "ama unutma, çok fazla bilgi insanı çok çabuk yaşlandırabilir." (Kurtlarla Koşan Kadınlar)
  • Çocuklarını istismar eden ana babalara yalnızca "katı" denildiği; iliklerine kadar sömürülen kadınların ruhsal yaralanmalarına "sinir krizi" adı verildiği; sımsıkı korselere sokulan, sımsıkı gemlenen ve sımsıkı dizginlenen kız ve kadınların "edepli", "zarif" görüldüğü bir zamandı ve hayatın sayılı anlarında yakalarını kurtarmasını beceren diğer kadınlar ise "kötü" damgası yediler. (Kurtlarla Koşan Kadınlar)
  • Biz doğru haritayı izlediğimizi düşünsek de tanrı aniden yolu kaldırmaya karar verebilir ve hem yolu hem de bizleri başka başka yerlere koyabilir (Kalpten Gelen Armağan ve Yeni Tohumlar, Yeni Hayat)
  • "Buldum. Hediye olarak tepemizdeki gökyüzünü vereceğim sana." "Ve ben de... Karşılığında sana başımızın üstünde ki yıldızları armağan ediyorum." (Kalpten Gelen Armağan ve Yeni Tohumlar, Yeni Hayat)

Yorum Yaz