diorex
life

Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) - Halil İnalcık Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) kimin eseri? Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) kitabının yazarı kimdir? Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) konusu ve anafikri nedir? Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) kitabı ne anlatıyor? Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) PDF indirme linki var mı? Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) kitabının yazarı Halil İnalcık kimdir? İşte Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 19.05.2022 22:00
Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) - Halil İnalcık Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Halil İnalcık

Yayın Evi: İsam Yayınları

İSBN: 9786055586065

Sayfa Sayısı: 262

Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Osmanoğulları geniş bir coğrafyada dünya tarihinin en uzun ömürlü ve etkili siyasî teşkilâtlarından birinin kurucusudur. Elinizdeki kitap bu hânedanın hükümranlığı altındakiOsmanlı Devleti'nin tarihine, kuruluş döneminde hüküm sürmüş yedi sultanın biyografileri penceresinden ışık tutmaktadır. Kuruluş döneminin ağırlıklı olarak askerî ve siyasî serüveni bilimsel ve yalın bir anlatımla okuyucuya sunulmaktadır.

Osmanlı tarihi konusunda yaşayan en büyük otorite olan yazar, bir kısmı hiç kullanılmamış kronikler, vakfiyeler gibi erken dönem Osmanlı ve Bizans kaynakları olmak üzere konuyla ilgili Doğulu - Batılı bilgi ve belgeleri titiz şekilde inceleyip eleştirmekle kalmamış, görüşlerini toponimik-topografik ve arkeolojik alan araştırmalarıyla da desteklemiştir.

Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) Alıntıları - Sözleri

  • Fetret döneminde Balkanlar'daki Osmanlı hakimiyetine karşı en önemli rakip olarak belirginleştiği için Eflak Voyvodası Mircea, Macaristan Kralı Sigismund tarafından desteklendi. I.Mehmed'in 1419'da Mircea'ya karşı seferi Sigismund'un Balkanlar'ı işgal etme planıyla ilgilidir. I.Mehmed'in Anadolu'daki vasalları Karamanlı ve Candaroğulları beyleri, bu büyük sefere oğullarının kumandasında destek kuvvetler gönderdiler. I.Mehmed Eflak üzerine seferde, Yeni-Yergögü (daha sonra Ruscuk) Kalesini Tuna'nın sağ kıyısında inşa ettirdi, ardından "Macaristan vilayetine varıp Severin Kalesi'ni" aldı. Neşri'ye göre, Eflak Voyvodası Mircea teslim oldu ve üç oğlunu sultana rehin olarak gönderip haraç ödemeyi kabul etti.
  • Kosova savaşı Osmanlı kuvvetlerinin kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Başlangıçta Osmanlı sol kolu çöktü, fakat sağ koldaki Yıldırım Bayezid'in büyük gayreti sayesinde zafer kazanıldı. Gazânâme'ye göre I.Murad, birkaç hasekisiyle gelip cesetler arasında dolaşırken, kendisini cesetler arasına saklamış bulunan Miloş Kobilovic tarafından hançerle yaralandı ve az sonra öldü. İç organları çıkarıldıktan sonra şehid düştüğü yerde gömüldü; daha sonra, Yıldırım Bayezid'in tahta çıktığı sırada idam ettiği oğlu Yakub Bey'in cesediyle Bursa'ya götürülüp Çekirge'deki türbesine defnedildi. Yaralandığı ve öldüğü yere Hudâvendigâr Meşhedi denilen bir türbe yapıldı. (Yakub Bey : I.Murad'ın oğlu)
  • Mustafa , 20 Ocak 1422'de 12.000 sipahi ve 5000 piyade ile Gelibolu üzerinden Anadolu'ya geçti. ... Mustafa, Gelibolu'ya geçmeyi başardıysa da , II.Murad'ın, Ceneviz gemilerinin yardımıyla Gelibolu'ya geçmesine engel olamadı. Ardından Edirne'ye ulaştı, oradan Eflak taraflarına hareket etti; ancak Kızılağaç- Yenicesi'nde yakalandı ve Edirne'de idam edildi (825/1422 kışı) . Diğer bir rivayete göre ise, Mustafa Eflak'a, oradan Kefe'ye kaçmayı başarmıştı.
  • "Osmanlı rivayeti, 1305'ten sonra Osman'ın herhangi bir faaliyetinden söz etmez. Bu rivayetlerde, Osman Bey'in ayağında"nikris zahmeti" bulunduğu için işleri Orhan'a bıraktığından, kendisinin yaşlanıp "mütekâid" olduğundan söz edilir." Nikris zahmeti : Gut hastalığı Mütekâid: Askeri emeklilik Osman Bey'in gut hastalığı olduğunu bilmiyordum. Tarih üzerine okuma yapmak çok acayip, bir sayfada bile tonlarca şey öğrenebiliyorsun.
  • Osmanlılar arasında tasavvufa eğilim, kuvvetle devam etmekteydi. Bu devirde Zeyniyye ile Mevleviyye yüksek mahfillerde rağbet görmüştür. Bayramiyye de çok yayılmıştı. II. Murad'ın Hacı Bayrâm-ı Velî müridlerine vergi bağışıklığı tanıması bu tarikatın yayılıp gelişmesine yardım etmiştir.
  • II. Murad büyük eserlerini Edirne'de yaptırmıştır. Tunca kenarında dârülhadisi inşa ettirdikten dört yıl sonra, Şeyh Şücâeddin Karamâni için mescid ve zaviye kurdurmuştur. Bu devrin büyük mimari eserleri Yenicami ile (sonra Üç Şerefeli adını almıştır) Ergene Köprüsüdür (Uzunköprü). Üç Şerefeli Cami'de, imparatorluk döneminin büyük cami tipinin ilk örneği görülür. II Murad 1438'de Macaristan seferine çıkarken caminin temelini atmış, fakat bina ancak 1447'de bitirilebilmiştir. Caminin avlusunda yapılan Üç Şerefeli Medrese, Fatih döneminde Sahn-ı Seman kurulduktan sonra da imparatorluğun yüksek medresesi mevkiini muhafaza etmiştir Bu külliye bir darülfakr ve imaret ilavesi ile tamamlanmıştır. (Bunlar ve Manisa, Alacahisar, Merzifon, Selanik ve Üsküpte yaptırdığı saray ve camiler sonrası ) II. Murad bu muazzam eserleri dolayısıyla "abü'l-hayrât" unvanı kazanmıştır.
  • I.Mehmed'in saltanatı boyunca en temel mesele, Osmanlı Devleti'nin Anadolu ve Balkanlar'da 1402 felaketinden sonraki olumsuz şartlarda hâkim bir güç olarak yeniden ortaya çıkmasının gerçekleşmesidir. İlk önce Ankara Savaşı'nın ardından askerî çöküntüye rağmen, Osmanlılar her iki bölgede de büyük askeri güç olmaya devam ettiler. İkinci olarak, Osmanlı hanedanı, feodal beyler ve bölgedeki diğer hanedanlar üzerinde tek meşruiyet kaynağı olan emperyal geleneği tesis edebildi. 1405'te 1413 yılında, mesela Sırp prenslerinin arasındaki çekişmenin çözümünde, Osmanlı yöneticileri devreye girmişti. En az bunlar kadar önemli bir başka husus da, Osmanlı askeri grupları, sipahiler, yaya, müsellem, kapıkulları ve köylülerin, kendi statülerinin ve toprak hukukunun, meşruiyeti ve Osmanlı merkezi hükümetinin varlığına ve işbirliğine dayalı olduğunu bilmeleriydi. Bundan dolayı, Osmanlı tahrir ve timar sistemi bu dönemde geliştirilmiş ve yaygın olarak uygulanmıştır.
  • O sırada on yedi yaşında bulunan II.Murad, Çelebi Mehmed'in en büyük oğlu olup dört erkek ve yedi kız kardeşi vardı. Erkek kardeşleri Mustafa, Ahmed, Yusuf ve Mahmud çelebilerdi. Ahmed, babasının sağlığında ölmüştü. Mustafa on iki yaşında olup Hamid-ili sancak beyliğine gönderilmişti. Yusuf sekiz ve Mahmud yedi yaşındaydı. Kardeş öldürme bir adet şeklinde yerleşmiş olduğundan, Mehmed Çelebi ölümünden önce çocuklarını korumak istemişti: Murad, Edirne'de Osmanlı tahtına geçecek, Anadolu Mustafa'ya kalacak, Yusuf ve Mahmud Bizans imparatorunun yanına gönderilecekti. Buna karşılık imparator, Çelebi Mehmed'in kardeşi Mustafa'yı serbest bırakmayacaktı. Murad, kardeşlerinin masrafları için imparatora her yıl para ödeyecekti.
  • 1440'da II. Murad, Sırp mirasının Macarlar'ın elinde kalan kuvvetli Belgrad Kalesi'ni de zaptetmeye çalıştı. Altı ay süren kuşatma bir sonuç vermedi. İlk defa Türkler'e karşı kullanılan tüfek ateşi bu başarısızlığın âmillerinden biri gibi görünmektedir.
  • ..II. Murad, kapıkulu ile Karamanlılar'a karşı Anadolu'ya geçti. Karaman'ı istilaya girişmeyip Bursa Yenişehri'nde İbrahim Bey'in elçileriyle bir "sevgendname" imzaladı. İbrahim Bey, Murad Bey ve oğlu Mehmed Bey her yıl oğlunu bir kuvvetle göndermeyi taahhüt ediyordu. II. Murad 1437'de aldığı yerleri (Beyşehir, Seydişehir, Oklukhisarı, Akşehir) İbrahim'e geri veriyordu. II. Murad böylece, batıda ve doğuda aldığı önemli yerlerden çekilmiş oluyor, fakat devleti tehlikeli durumdan kurtarmak her tarafta barışı sağladığına inanıyordu. Bu inançla, Ağustos 1444'te Mihalıç'ta kapıkulu ve beyler önünde oğlu II. Mehmed lehine resmen tahttan indi ve Bursa civarında kendisini zühd ve takva hayatına verdi. Çağdaş kaynaklar onu duygusal, iyi kalpli, tasavvufa, sanata ve ilme meraklı olduğu kadar azimli bir şahsiyet olarak tasvir eder. Fakat II. Murad eğlenceye ve işrete fazla düşkündü. Çağdaş Osmanlı takvimlerinden Rum ve Arap tarihlerine kadar bütün kaynaklar, bu noktada birleşir.
  • Küçük Mustafa vak'ası, gerçekte II.Murad'a karşı yapılan genel saldırı hareketinin bir yönünü teşkil eder. Bursa'yı kuşatan Küçük Mustafa, II.Murad'ın gönderdiği Mihaloğlu kuvvetlerini karşısında görünce kaçıp İstanbul'a sığındı. İmparator ile görüşerek Silivri'ye geçti; fakat Rumili askeriyle karşılaşınca tekrar kaçıp Kocaeli'ne gitti. Oradan İznik'e gelince şehir ona kapılarını açtı; Bursa ovasının bir kısmını da ele geçirdi. Bursalılar, bir taraftan II.Murad'a imdatçı gönderdikleri gibi diğer taraftan şehir büyüklerinden Ahî Yâkub ve Ahî Kadem'i rica için Mustafa'nın lalası Şarabdar İlyas Bey'e yolladılar.Bunlar İlyas Bey'i Bursa kuşatmasından vazgeçirdiler. İznik'te yerleşen Mustafa'ya Anadolu'nun önemli bir kısmı itaat etmiş görünmektedir.
  • Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'un hemen fethinden sonra bir Batı kaynağının kaydettiği üzere, her işte son derece atılgan, Makedonyalı İskender gibi şan ve şeref kazanmak isteyen, zeki, sert mizaçlı, zevk ve safaya sırtını çevirmiş bir hükümdardı. Türkçe, Yunanca ve Slavca olmak üzere üç dil bilirdi. Çağdaş Arap kaynaklarına göre: " ulemaya yakınlık göstermek, onlarla görüşmeye önem vermek ve onlardan yanına gelenleri tanzimle karşılamak gibi meziyetleriyle beraber, babasının Frenkler'i defetmek yolundaki gayretlerine devam etti; fakat zevk ve safa hususunda ondan geri kaldı". Kısaca Fatih, tarihte imparatorluk kurucularının vasıflarını taşır: Dünya hakimiyetini amaç edinmiş kudretli bir kumandan ve geniş görüşlü bir kültür adamı. Fatih'in bütün hareketlerine, amansız önlemlerinde olduğu kadar ilmi ve sanatı himaye ve teşviklerinde şu esas fikir hakimdir: Devletini her bakımdan dünyanın en üstün ve kudretli imparatorluğu haline getirmek.
  • İmparatorluğun gerçek manada kurucusu olan Fatih Sultan Mehmed, yeni bir sefer için Üsküdar'a geçtikten sonra Üsküdar ile Gebze arasında Hünkarçayırı (Maltepe civarında) denilen yerde 3 Mayıs 1481'de vefat etti. Ölüm sebebi nikris (gut) hastalığına bağlanır. Zehirlenerek öldüğü yolundaki iddialar, Âşıkpaşazade'de yer alan bilginin yorumuna dayanır ve başka kaynaklarla doğrulanmaz. Türbesi, yaptırdığı ve kendi adıyla anılan camii hazîresindedir.
  • Azerbaycan'ın işgal ettikten sonra Şâhruh, I.Mehmed'i uyararak Kara Yusuf'un oğlu İskender'in Osmanlı topraklarına sığınması halinde ona yardım etmemesini istedi (Aralık 1420). Uyarıya cevabında I.Mehmed tam bir teslimiyet ifade etti. Bu sırada Osmanlılar, büyük endişe ile doğu cephesindeki gelişmeleri izliyordu. Akkoyunlu Kara Osman'ın İskender tarafından mağlup edilmesi üzerine (Nisan 1421) Şâhruh, Doğu Anadolu'ya girmiş ve İskender'e karşı ezici bir zafer kazanmıştı (Temmuz 1421). Bu ortamda I.Mehmed, Şâhruh tarafından tehdit edilen Memlükler'le dostane ilişkilerini sürdürmeye çalışıyordu.
  • Mihaloğlu, İznik'i kuşattı ve şiddetli çarpışmalar oldu. Bir çıkış hareketi sırasında içeri dalan Mihaloğlu, ağır şekilde yaralandı. Ele geçen İznik yağmaya uğradı. İlyas Bey'in getirip teslim ettiği Küçük Mustafa idam edildi (20 Şubat 1423).

Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Osmanlı Tarihi denilince akla gelen ilk isim Halil Hoca'dır. Alanında gerçekten benim içinde bir numaradır. Yerli yabancı birçok kaynak tarayıp, kendi yorumuyla pekiştirerek bizlere sunmakta. Bize düşen tarihimizi gerçek tarihçilerden öğrenmek. (İsmail SALCAN)

Görmüş olduğunuz kitap, Osmanlı siyasi tarihinin II.Bayezid'e kadar olan zaman dilimini anlatmakta. Halil İnalcık hocamız sadece, siyasi olayları anlatmakla kalmayarak, Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemi ile ilgili ortaya atılan bazı rivayetleride Osmanlı ve Bizans kaynaklarını değerlendirip karşılaştırma yaparak bizlere sunmuş. Kitap oldukça anlaşılır. Eğer Osmanlı tarihini öğrenmek veya kafanızdaki soru işaretlerinin cevaplarını bulabilmeniz için en ideal kitap. "Barbarlarla (Türkler'le) aramızdaki farkı bilmemezlikten gelemeyiz. Biz askeri tercübe bakımından onlardan üstün değiliz. Onlar silahları, sayıları ve savaş atılganlığı bakımından bizi geçtiler. Onlar orduda parasız gönüllü hizmet ederler. Asya ve Avrupa'da bizden aldıkları geniş topraklara sahip oldukları gibi kalan topraklarımızı da ele geçirmek için bütün gayretlerini harcayacaklardır. Fetihlerinde şimdiye kadar kolayca elde ettikleri başarı onlara bu umudu vermektedir. Bu sebeple onlarla barışı korumayı tavsiye ederim. ileride hazine toplayıp ordu ve donanma yaparak karşı saldırıya geçmek gerek. Unutmayınız ki, yalnız Orhan'a karşı değil. Asya'daki bütün Türkler'e karşı savaşma zorunlu olacaktır. Onların dininde ölüm (şehadet) ahirette sonsuz mutluluktur." Halil İnalcık, Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (Okuyan Bir Vizigot)

Tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık'a Saygı ve Rahmetle..: Osmanlı hânedanı, dünya tarihinin en uzun ömürlü ve en etkili siyasî teşkilâtlarından birinin kurucusudur. Elimdeki kitap yıllar önce okuduğum; gerekli zamanlarda tekrar göz gezdirdiğim, Osmanlı kuruluş döneminde hüküm sürmüş 7 padişahın askerî ve siyasî serüvenlerine ışık tutmaktadır. Rahmetli Halil İnalcık Hocamız Osmanlı tarihi alanında dünyada ve Türkiye'de ilk akla gelen zirve bir isimdir. O; kronikler, zâviye vakıfları ve vakfiyeler gibi erken dönem Osmanlı ve Bizans kaynakları olmak üzere konuyla ilgili Doğulu ve Batılı bilgi ve arşiv belgelerini titiz bir şekilde inceleyip eleştirmekle kalmamış, görüşlerini arkeolojik, topoğrafik ve toponimik alan araştırmalarıyla da desteklemiştir. Osmanlı tarihi hakkında yıllardır okullarda öğrendiğimiz/öğrettiğimiz bilgiler hocamızın ezberbozan açıklamalarıyla yerle yeksan olmuştur. Tarih değişmez değildir, bu açıdan vefasızdır. Her yeni bulguyla gün yüzüne çıkan bilgiler eski bilgilerimizi değiştirebilir. İnalcık Hocamızın daha hayattayken bile Osmanlı tarihi hakkında ortaya koyduğu bilgiler tartışma konusu olmuştur. Kimse de demiyor ki; bu bilim insanı ülkemize birçok bilimsel kitap ve makale kazandırmış, sayısız konferans ve sempozyumlara katılmış, insanların bir çoğunun emeklilik hesabı yaptığı bir dönemde, o bir insan ömrüne onlarca ömür sığdırmış, emekliliğinden sonra bile ömrünü ilime ve öğretmeye adamış, ortaya koyduğu bilgiler çarpıcı bile olsa vardır bir bildiği diye.. Örneğin; hocamızın verdiği bilgilere göre Osmanlı Devleti 1299'da değil, 1302'de kurulmuştur. (Bizans kroniklerine göre Koyunhisar Savaşı baz alınmış.) Yine Osmanlı ailesi Kayı boyuna mensup değildir. (Timur ile II. Murad'ın soy iddiaları) Bu gibi bilgiler elbette yazılı belgelere dayalıdır. Birçok tarihçiye göre; Osmanlı tarihi olmadan dünya tarihi yazılamaz. "Osmanlıyı göz önüne almadan ne sağlıklı bir Avrupa tarihi ele alınabilir, ne de dünya tarihi yazılabilir. İnalcık Hoca bunu dünyaya kabul ettirdi, bu çok büyük bir katkıdır.'' Bu bakımdan Osmanlı başlı başına bir medeniyettir. Hattâ Türk tarihi olmadan dünya tarihi yazılamaz. Çünkü; tarihin birçok safhasında kazanılan ya da kaybedilen savaşlarda bir araç olarak kullanılan atı ilk evcilleştiren ve ilk defa bir savaş aracı olarak kullanan Türklerdir. Keza; üzengi, at eğitimi ve biniciliği, pantolon ve bugün dahi kullanılan giyim kuşam, çiçek aşısı, Türk kahvesi, savaş aletleri, düzenli ordu sistemi, Mete Han'ın onluk sistemiyle oluşturulan ordudaki hiyerarşi, madencilik, demircilik, teşkilâtçılık, sanattan mimariye, tıptan astronomiye kadar her alanda ilk olarak Türklerin icraatlarından söz etmek mümkündür. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Gelelim kitaba; bu kitap hocamızın Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi'ndeki makalelerinin bir araya getirilmesinden oluşmaktadır. İSAM Başkanı'nın fikriyle ortaya çıkan bu kitap Doğu ve Batı kaynaklarının karşılaştırılması ve alan araştırmaları yapılması suretiyle yeni bir sentez olma iddiasındadır. İlk Osmanlı dönemine ait arşiv kaynakları, özellikle zâviye vakıfları ve vakfiyelerdir. Öte yandan bu dönem hakkında diğer önemli kaynaklar ise Bizans kronikleri ve ilk Osmanlı sultanlarının çağdaşı olan kişilerin eserleridir. Kitapta anlatılan Osmanlı sultanları şöyledir: - I. Osman - Orhan Bey - I. Murad (Hüdavendigâr) - I. Bayezid (Yıldırım Bayezid) - I. Mehmed (Çelebi Mehmed) - II. Murad - II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmed) Peygamber Efendimiz (sav.)'in, ''Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir.'' hadisinde ifade ettiği üzere Halil İnalcık gibi kıymetli bir âlimin vefatıyla ülkemiz ve tarihimiz öksüz kalmıştır diyebiliriz. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Akademik bir kitap olsa da dili ağır sayılmaz. Tarih alanında ders kitabı niteliğindedir. Osmanlı tarihine ilgi duyanlar için tavsiye ederim. Kitapla ve sevgiyle kalınız.. (Müverrihe)

Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) PDF indirme linki var mı?

Halil İnalcık - Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481) PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Halil İnalcık Kimdir?

İnalcık, aslen Kırım Tatarı'dır. Balıkesir Muallim Mektebi'ni tamamladı. 1935 yılında Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yeni Çağ Tarihi bölümünde yükseköğrenimine başladı. 1942 yılında "Tanzimat ve Bulgar Meselesi" adlı doktora tezini verdi. Uzun yıllar aynı Fakültede Osmanlı ve Avrupa tarihi üzerine dersler verdikten sonra 1972 yılında Chicago Üniversitesi Tarih Bölümü'ne "Osmanlı Tarihi Üniversite Profesörü" olarak davet edildi.

1973 yılında meşhur kitabı The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600 yayımlandı. Yurtiçi ve dışında çeşitli üniversitelerden fahri doktora payeleri aldı. 1993 yılında Bilkent Üniversitesi'ne davet edildi ve burada Tarih bölümünü kurdu. Yazdığı makale ve kitaplarla Osmanlı İmparatorluğu tarihi üzerinde tartışılmaz bir otorite haline gelen Prof. Dr. Halil İnalcık Bilkent Üniversitesi Osmanlı Tarihi Bölümü'nde yüksek lisans ve doktora ögrencilerine seminerler verdi.

Hayatı ve tarihçiliğini anlattığı Tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık Kitabı adlı söyleşi kitabı Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından 2005 yılında yayımlanmıştır.

Halil İnalcık Kitapları - Eserleri

  • Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)
  • Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler
  • Devlet-i Aliyye - Tagayyür ve Fesâd (1603-1656)
  • Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600)
  • Atatürk ve Demokratik Türkiye
  • Osmanlı'da Devlet, Hukuk ve Adalet
  • Şâir ve Patron
  • Devlet-i Aliyye - Köprülüler Devri
  • Devlet-i Aliyye - Âyânlar, Tanzimat, Meşrutiyet
  • Osmanlılar
  • Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı
  • Rönesans Avrupası
  • Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet
  • Osmanlı ve Modern Türkiye
  • Osmanlı ve Avrupa
  • İmparatorluktan Cumhuriyete
  • Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481)
  • Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak
  • Tarihçilerin Kutbu
  • Fatih Sultan Mehemmed Han
  • Halil İnalcık'ın Merceğinden Osmanlı
  • Has-Bağçede Ayş u Tarab
  • Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci
  • Osmanlılar ve Haçlılar
  • Tarihe Düşülen Notlar
  • Tanzimat ve Bulgar Meselesi
  • Osmanlı İmparatorluğu
  • Tanzimat
  • Türklük Müslümanlık ve Osmanlı Mirası
  • Doğu Batı-Makaleler 1
  • Osmanlı İmparatorluğu: Toplum ve Ekonomi
  • Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1
  • Akademik Ders Notları
  • Söyleşiler ve Konuşmalar
  • Adalet Kitabı
  • Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar 1
  • Osmanlı Hakimiyetinde Ortadoğu ve Balkanlar
  • Kırım Hanlığı Tarihi Üzerine Araştırmalar 1441-1700
  • Doğu Batı-Makaleler 2
  • Osmanlı İdare ve Ekonomi Tarihi
  • The Ottoman Empire and Europe
  • İstanbul Tarihi Araştırmaları
  • Osmanlı İmparatorluğunun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 2
  • Devlet-i ‘Aliyye
  • Gazavât-ı Sultân Murâd b. Mehemmed Hân
  • Halil İnalcık Seti
  • Türkiye Tekstil Tarihi Üzerine Araştırmalar
  • Bursa Araştırmaları
  • Kemal Atatürk Değişim ve Uluslaşma Süreci
  • The Ottoman Empire
  • Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar 1
  • The Survey of Istanbul 1455
  • Osmanlı İmparatorluğu (2CİLT)
  • Tarih ve Akademi
  • Osmanistik Bilimi’ne Katkılar

Halil İnalcık Alıntıları - Sözleri

  • Bahar geldi, bahar geldi Sevinelim sevinelim Dallarda hep bülbüller çağlar Gelincikler, papatyalar Uçuşur nazlı kelebekler Sevinelim sevinelim Neşe ile bu baharı yad edelim. (Tarihçilerin Kutbu)
  • Leibnitz'in planı şu şekilde hazırlanmıştı: Osmanlı tehdidi karşında geleneksel Avrupa Hıristiyan birliğinin sağlanması, Doğu'da savaşın devamı. (Osmanlılar)
  • In Mustafa Nuri Pasha's view, during the third stage (that is, broadly speaking, the 16th century), the love of luxury increased, moral qualities were lost, and the first signs of decline appeared. But if the real decline set is after the repulse before Vienna in 1683, the stage from 1595 to 1683 must be counted as belonging to the period of maturity. (The Ottoman Empire)
  • Cizye artışları ve tahsilatının, on altıncı yüzyıl sonlarından itibaren Hıristiyan nüfusun Osmanlı rejimin den soğumasının temel nedenleri arasında yer aldığını; daha sonraki yüzyıllarda Balkanların çeşitli bölgelerinde görülen kitlesel ihtida(dininden dönerek Müslüman olma.)olaylarının da ardında cizye artışlarının yattığını rahatlıkla söyleyebiliriz. (Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1)
  • "Fatih ,tahta ciktiğinda henüz memede olan kardesi Ahmed'i "nizâm-ı âlem " uğruna bogdurmustur ." (Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606))
  • İstanbul’un fethinden sonra Akşemseddin, fethin evliyanın eseri olduğunu söylediği zaman Fatih, “Bu şehir kılıcımla alınmıştır.” Yanıtını vermiştir. (Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet)
  • "Hükümdarın gücü askeri güce ,askeri güç hazineye , hazine reayanın ödediği vergilere ,vergilerin artışı adalete bağlıdır .Bu nedenle akıllı hükümdar ,kendi egemenliğini korumak ve gücünü arttırmak istiyorsa ,reayaya adaletle muammele etmeli ,zulümden kaçınmalıdır :"Adalet mülkün temelidir." ." (Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet)
  • Ulug-kent beyi der ki " halk mutlu olmalıdır, halkın mutlu olması için karnının doyması lâzımdır " ( b. 5353-55 ). Zira " Kara budunun kaygısı hep karnıdır...Onların yiyecek ve içeceklerini eksik etme " ( b. 4330, 4327 ). (Osmanlı Hakimiyetinde Ortadoğu ve Balkanlar)
  • Alp Arslan'ın Malazgird meydan muharebesine başlamadan evvel beyazlar giyinmesi ve atının kuyruğunu bağlaması,eski Şâmanî ananelerinin devamını kat'iyetle göstermektedir. (Adalet Kitabı)
  • Bugün bilim toplumunda hükümet adamları, siyasiler, herhangi bir meseleyi ele almadan önce, bir hüküm vermeden önce tarihe bakarlar, bu meselenin evveliyatını araştırırlar. Bu ileri devletlerde siyasete yardım eden, siyasileri aydınlatan ve atacakları adımda en emin yürümelerini temin eden bir kurumdur. (Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci)
  • Osmanlı Devleti,kocası ölen kadının erkek evladı yoksa,elinden tarla arazisini alır ve başka bir köylüye aktarır. Eğer dul kadın, oğulları çalışma çağına gelinceye kadar,ırgatla idare edebilirse, onu "bive"adıyla işletmenin sahibi tanıyabilir. (Osmanlı İmparatorluğu)
  • Savurganlık ve irrasyonellik maalesef halkımız arasında da caridir. Türkiye'de devlet, sonsuz tüketim imkanlarına kavuşan bir azınlık, hatta sıradan halk, kredi kartı zihniyeti ile yaşamaktadır. Hiç kimse giderlerini kaynaklarına göre ayarlamıyor, harcamalarını bitmez tükenmez sandığı kredi kartına göre yapıyor, böylece devlet de, birey de borç, faiz, kısır döngüsü içine düşmüş bulunuyor. (Söyleşiler ve Konuşmalar)
  • Tüm hayatımı arşivlerde, kütüphanelerde milletimin belgelere dayanan doğru bir tarihini anlatmak için harcadım. Buy benim için yerine getirilmesi gerekli bir şükran borcu idi. (Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci)
  • "İnsan akıl ile yükselir, bilgi ile büyür. Her ikisi ile insan itibar görür." Yusuf Hâs Hâcib (Osmanlı'da Devlet, Hukuk ve Adalet)
  • Yaşamını yalnız bir bilgi dalına adayan kişi, ilahi gerçeğin uzağına düşer. (Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600))
  • Herhangi bir tarih döneminin yorumunda, kurum ve davranışları, günümüz üslup ve kavramlarına indirgeyerek anlatmak, ileri modern kurum tarihçilik gibi algılanır olmuştur. Meselâ; gazâ (ganimet akını), sipahi timarı (fief sahibi atli), ayanlık (feodal düzen) gibi. Modernist yazarlara göre mesela gaza, gazi, fetih gibi tarihi terimlerin kullanılması ulusalcılık, bağnazlıktır. Unutuluyor ki tarih, müşahhasın, (actual/somut olanın) bilgisidir. Osmanlı savaşçısı, savaşırken İslam'ın belli bir inanç ve zihniyetiyle savaşmaktadır; o gelişigüzel bir akıncı değil bir gazidir, aldığı ganimet onun için, dinin kutsallık verdiği bir kazançtır Cami yaptırmaya niyet eden sultanlar, gazâ seferi düzenler ve ganimet malıyla camisini yapardı; reâyâ vergisinin haram içerdiğine inanilirdi. Tarihçi, bu inancı, bu ruh haletini, bu zihniyeti görmezlikden gelirse, tarihî müşahhas olanı göz ardı etmiş olur; o zaman yaptığı şey tarih değildir. (Doğu Batı-Makaleler 2)
  • Herhalde ilk Kırım Hanı sayılan Hacı Giray'dan evvel, atalarının 15. yüzyıl başlarında Kırım'da hâkim oldukları muhakkaktır. (Kırım Hanlığı Tarihi Üzerine Araştırmalar 1441-1700)
  • Osmanlılar, kendilerini Allah'ı kılıcı saymakta idiler ve bu görüş Palamas'a ait kayıtların ortaya koyduğu cici, yalnız arasında değil, Bizanslılar arasında da yayılmıştı. İleride Martin Luther de, Osmanlılar hakkında aynı şeyi düşünecek, Allah'ın onları, Hıristiyanları günahlarından dolayı cezalandırmak için gönderdiğini söyleyecektir. (Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606))
  • Azerbaycan'ın işgal ettikten sonra Şâhruh, I.Mehmed'i uyararak Kara Yusuf'un oğlu İskender'in Osmanlı topraklarına sığınması halinde ona yardım etmemesini istedi (Aralık 1420). Uyarıya cevabında I.Mehmed tam bir teslimiyet ifade etti. Bu sırada Osmanlılar, büyük endişe ile doğu cephesindeki gelişmeleri izliyordu. Akkoyunlu Kara Osman'ın İskender tarafından mağlup edilmesi üzerine (Nisan 1421) Şâhruh, Doğu Anadolu'ya girmiş ve İskender'e karşı ezici bir zafer kazanmıştı (Temmuz 1421). Bu ortamda I.Mehmed, Şâhruh tarafından tehdit edilen Memlükler'le dostane ilişkilerini sürdürmeye çalışıyordu. (Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481))
  • Kosova savaşı Osmanlı kuvvetlerinin kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Başlangıçta Osmanlı sol kolu çöktü, fakat sağ koldaki Yıldırım Bayezid'in büyük gayreti sayesinde zafer kazanıldı. Gazânâme'ye göre I.Murad, birkaç hasekisiyle gelip cesetler arasında dolaşırken, kendisini cesetler arasına saklamış bulunan Miloş Kobilovic tarafından hançerle yaralandı ve az sonra öldü. İç organları çıkarıldıktan sonra şehid düştüğü yerde gömüldü; daha sonra, Yıldırım Bayezid'in tahta çıktığı sırada idam ettiği oğlu Yakub Bey'in cesediyle Bursa'ya götürülüp Çekirge'deki türbesine defnedildi. Yaralandığı ve öldüğü yere Hudâvendigâr Meşhedi denilen bir türbe yapıldı. (Yakub Bey : I.Murad'ın oğlu) (Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481))

Yorum Yaz