diorex
life
Dedas

Kurutulmuş Felsefe Bahçesi - Salâh Birsel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kurutulmuş Felsefe Bahçesi kimin eseri? Kurutulmuş Felsefe Bahçesi kitabının yazarı kimdir? Kurutulmuş Felsefe Bahçesi konusu ve anafikri nedir? Kurutulmuş Felsefe Bahçesi kitabı ne anlatıyor? Kurutulmuş Felsefe Bahçesi PDF indirme linki var mı? Kurutulmuş Felsefe Bahçesi kitabının yazarı Salâh Birsel kimdir? İşte Kurutulmuş Felsefe Bahçesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.05.2022 18:00
Kurutulmuş Felsefe Bahçesi - Salâh Birsel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Salâh Birsel

Tasarımcı: Gülay Tunç

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755705576

Sayfa Sayısı: 128

Kurutulmuş Felsefe Bahçesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tarihi anekdotlardan gündelik hayatın sıradanlıklarına, edebi eserlerin içeriğinden nasıl yazıldıklarına, yazarların okullarda öğretilmeyen özelliklerinden çeşitli edebi akımlara, aynalardan fotoğraflara, şehirler hakkında yazanlardan edebiyat tarihçilerine, bahçelerden dostluklara, denizlerden yolculuklara uzanan denemeler okurları edebiyatın ve hayatın gizlerini keşfetmeye çağırıyor.

Salâh Birsel; Ziya Osman Saba, Marcel Proust, F. Scott - Zelda Fitzgerald, Ernest Hemingway gibi birçok yazar ve düşün insanının yaşam çizgilerini, pek de ön plana çıkmamış yönlerini ve psikanalitik açıdan sınır durumlarını tekrar yorumlarken, İstanbul başta olmak üzere dünyanın çeşitli coğrafyalarında okurlarını derin bir yolculuğa çıkararak, bütün bu olup biten karşısında herkesi bir kez daha saygı duruşuna davet ediyor.

Kurutulmuş Felsefe Bahçesi'nde Salâh Birsel'in kendine has deneme üslubu her satırda hissediliyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Kurutulmuş Felsefe Bahçesi Alıntıları - Sözleri

  • Nedir, kendinize ille de bir dost bulmak isterseniz onu kitaplar arasında aramalısınız. Her şeyden herkesten vefasızlık gelir, kitaptan uzaklaşmak istese, onunla arkadaşlığını yavan bulmaya başlasa bile, bilir ki o kitap canciğer oluşlarından önce neyse, sonra da odur. Kendisine hiçbir kötülük yapmayı düşünmez.
  • Bütün sanatçılar bunu yapıyor. Yüreklerini , gözlerini, kulaklarını , ellerini , ayaklarını satıyor. Sizse yaşamında bir şeyler dağıtmaya, kara bağırlarından bir şeyi bölüştürmeye çalışan sanat­çıların kaba etine sunturlu bir tekme indirmek için köşelerde bekliyorsunuz.
  • Gençliklerinde aynı bağın üzümünü yiyen, aynı şeylere değer gösteren insanlar yaşları ilerledikçe yüreklerini başka türlü soğutmanın ayaklarına yatarlar. Cahit Sıtkı şöyle diyecektir: Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir gittikçe artıyor yalnızlığımız
  • Ölümünden birkaç ay önce 15 ciltlik romanın sonuna ‘Bitti’ sözcüğünü oturttuktan sonra rahatlar ancak. O vakit hizmetçisine şöyle diyecektir: - Romanım bitti. Artık ölebilirim Celeste.
  • Söylemesi ayıp sayılmazsa,sanat eğitimi hükümetlerin başlıca görevi olmalıdır..
  • İnsan yüreğini satmalı. Ben bunu yaptım.
  • Benim dostluklarla yitirilecek vaktim yoktur.
  • Dünyada en gerçek, en hurdasız şey de yaşamak!
  • Şunu da unutmamalı ki fotoğrafçılar da mutluluğa çok bağlıdır. Mutlu olmayan ya da belli bir mutluluk maskesi altına sığmayan insanları resimlerle ölümsüzleştirmek istemezler.
  • Parababalarının dostu vardır, cebideliklerin, atletlerin, adembabaların, ölüp ölüp dirilenlerin, kapı baca açık yatanların, yüreğine ateş düşenlerin, canını dişine takanların, yüzüstü bırakılanların, meydan dayağı yiyenlerin, bastıbacakların yoktur. Kalantorların dostu vardır, sıfırı tüketmişlerin yoktur. Şeytanın yattığı yeri bilenlerin vardır, elifi mertek sananların yoktur.
  • Kalantorların dostu vardır, sıfırı tüketmişlerin yoktur.
  • ''(...)Söğüt uzun boylu bir kadını anımsattığı için güzeldir. Erik ağacı ise sevdalı halinden ötürü hoşa gider.Çinliler armut ağacına da biterler. Onun için bol bol şiir düzerler. Japonları ise armut ağacı, hiç mi hiç, açmaz. Japonlar onun çiçeğini dünyanın en kaba, en kaknem şeyi sayarlar. Ne var, XI. yüzyılda yaşamış en büyük kadın yazarlardan Sei Şonagon onun taçyapraklarının kenarında pembeye çalan tatlı bir renk bulacaktır. Sei Şonagon erik ağacı çiçeklerini de çok sever. Ama bunun bütün Japonlar da sever. Kobe kenti dolaylarındaki Sumadera manastırındaki bir yazıtta eşsiz bir erik ağacı türünün nasıl korunacağı üzerine bilgiler bile vardır. ...Japonların sevdiği çiçekler arasında kahkahaçiçeği, nergis, menekşe, zambak, karanfil, şakayık, kamelya, süsen çiçeği, ve aknilüfer ön sırayı oluşturur. Adını San Domingo'daki bir Fransız valisinin adından alan begonya, geniş yapraklı çançiçeği, kasımpatıları da çok alkış toplar. Kasımpatının iki yüze yakın türü vardır. Her bahçede de bulunur. Kışın son günlerinde görünen ipek ipek, salkım salkım yünçiçeği ise süs bitkisi olarak kullanılır. Kantaronun kızıl yaprakları çoğu insanın içini karartır ama, son güz gelip dayandı da öteki çiçekler kurudu mu, renk renk taçları hoşa gider(...)''
  • Ne denilmiştir? Bulgular ceht işi değil, baht işidir.
  • Okuyan dert bağlar, okumayan dört bağlar. Biraz daha filozofçasını istersen: " okuyanın dostu olmaz"

Kurutulmuş Felsefe Bahçesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Salah Birsel de külliyatını okumayı istediğim yazarlardan. Bu kitabi ile birlikte okuduğum üçüncü kitabi: Dört Köşeli Üçgen(Roman), Gandhi ya da Hint Kirazının Gölgesinde(Deneme). Her satırı her sayfası her bölümü ayrı keyif ayri keşif. Bakın Şehrazat Salah Birsel hakkında Şehriyar a ne diyor. Şehriyar Salah Bey i oldurmemek için iskendiriye kitaplığı kadar kitabin özetini çıkarıp kendisine anlatabilir ve dünyanın dört bir tarafından edebiyat yapıtlarını anlatabilir. Gerçekten de öyle daha önce de yazmıştım Salah Birsel okunduğunda sanki elinizde bir edebiyat ansiklopedisi varmış gibi. Enfes bir edebiyat gezintisine çıkmış gibi hissediyor insan. (Mehmet Emin Çiçek)

İsmiyle müsemma mı desek, yoksa Maussapant, Dağlarca'dan tut, Jung, hatta Roma İmparatoru Neron, E.E. Cummings'e ( Cummings şiirini, ismi gibi küçük harfle yazmayı seçmiştir, bunda direnmiştir) varıncağa değin Salah, bir dolu ironiler ve bu ironilere konu eylediği yazar ve yazar dışı kişicağızların hayatlarına, kitaplarına ilişkin yine o kendine has tarzı ve retoriğiyle bir denemeler toplamı armağan etmiş bizlere. Kitabı okurken adeta, hasbelkader tanıdığımız kimi yazarlar hakkında: ''Aaa!..Acaba Salah bunları kendi zihin imbidiğinden yeniden mi damıttı?'' diye düşünmeden edemiyorsunuz.Cümle kurarken seçtiği kimi alaturka sözcüklerle yarattığı kendine has cümle ambiyanslarıyla birlikte, demincek dediğim gibi, sevdiğimiz kimi tarihsel isimlerin hayatları ve hayatlarından daha fazlasını, Salah'ın adeta düzeyli ve edebi bir ''televole'' kıvamında verdiği bilgiler ve yaptığı ironilerle şekilleniyor kitap... Mesela çiçek sevgisinden bahsettiği bir denemesinin girişini Chaplin'in annesiyle ilgili şu kikirikli paragrafla açmış: ''Chaplin'in annesi, parasızlıktan davulu yarılsa da, cumartesi oldu mu şebboy almadan eve gelmezmiş.'' Bu ve bunlar gibi bir dolu bahis ve bahislerden mütevellit Salah, okuyucusuyla adeta, arada gülmelerine es verip konuşur gibi bir kıvam yakalamış. Diğer denemelerine göre biraz daha girift, daha çok daldan dala, konudan konuya sıçrayışı seçmiş, pek de güzel etmiş. Keyifli okumalar... (DaDa)

Deneme türü ince bir kitap olması hasebiyle hızlıca okurum düşüncesiyle başladığım bir kitaptı açıkçası. Ancak kitap bir türlü ilerlemedi, güçlükle okudum ve zorlandım bitirmeye çalışırken. Bir süredir fazlaca okumaya zaman ayıramıyorum, bunun da bir etkisi olabilir. Oysa bu kitabı yeniden okuma şevkimi artırmak için seçmiştim. Her neyse biraz daha çaba sarf etmeden olmayacak galiba. Daha önce Montaigne'in denemeler kitabını okumuştum. Batı tarzı deneme bana daha okunası gelmişti. Türk Edebiyatının birkaç farklı yazarından da bu türden eserler okumuştum. Özdenören de okudum Cündioğlu da başka isimler de. Okuduğum deneme türü eserlerden farklı olarak bu eser fazlasıyla bilgi içeriyor. Fakat bu bilgiler ne kadar faydalı diye düşünülürse kitaptan o kadar uzaklaşmış oluyorsunuz, yani benim için durum böyle. Yazarın dünya görüşünü anlayacak kadar bunu eserinde işlediğini gördüm. Katılmadığım noktalar oldu. Ancak kendi görüşünü yansıtması gayet normal. Zira en samimi içerik ihtiva eden edebi türlerden biri deneme değil mi.. Kitap içerisinde Marcel Proust'un anlatıldığı kısım ilgimi çekti, yazarın yaşam tarzı ilgimi celbetti. Bu kısım için bile olsa okunur dedim içimden. Neticesinde çok bir beklentim olmayan bir eserden çok bir şey kazanamadım. Sağlık olsun. İyi okumalar... (Ufuk)

Kurutulmuş Felsefe Bahçesi PDF indirme linki var mı?

Salâh Birsel - Kurutulmuş Felsefe Bahçesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kurutulmuş Felsefe Bahçesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Salâh Birsel Kimdir?

Salâh Birsel, 1919'da Balıkesir'de doğdu. İlk şiiri 1937'de Gündüz dergisinde çıktı. Günlüklerini 1950'de Beş Sanat dergisinde yayımlamaya başladı. Türk şiirinde özgün bir yer edinen Birsel daha çok aklın ve zekânın egemenliğini ön planda tutan, şairanelikten uzak, yergici şiirlere ağırlık verdi. Asıl ününü 1970'den sonra yayımladığı 1001 Gece Denemeleri ve Salâh Bey Tarihi olarak adlandırdığı dizi kitapları ve günlükleriyle elde etti. Şair ve deneme yazarı Salâh Birsel 1999'da vefat etmiştir.

Salâh Birsel Kitapları - Eserleri

  • Dört Köşeli Üçgen
  • Kurutulmuş Felsefe Bahçesi
  • Boğaziçi Şıngır Mıngır
  • Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu
  • Paf ve Puf
  • Kahveler Kitabı
  • Varduman
  • Nezleli Karga
  • Şiir ve Cinayet
  • Rüştü Onur
  • Köçekçeler
  • Bir Zavallı Sarı At
  • Seçme Şiirler
  • Şişedeki Zenci
  • Amerikalı Tolstoy
  • Gandhi ya da Hint Kirazının Gölgesinde
  • Yaşlılık Günlüğü
  • Hafiyeler Önde Gider
  • Şiirin İlkeleri
  • Kediler
  • Yapıştırma Bıyık
  • Halley Kimi Kurtarır
  • Kendimle Konuşmalar
  • Aynalar Günlüğü
  • Yalnızlığın Fırınlanmış Kokusu
  • Hacivat Günlüğü
  • Asansör
  • İstanbul - Paris
  • Geceyarısı Mektupları
  • Bay Sessizlik
  • Sergüzeşt-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi
  • Sen Beni Sev
  • Günlük
  • Papağanname
  • Haydar Haydar
  • Gece Mavisi
  • Çarleston
  • Yaşama Sevinci
  • Sevdim Seni Ey İnsan
  • Yanlış Parmak
  • Goethe: Işık... Biraz Daha Işık
  • Ases
  • Rumba Da Rumba
  • Seyirci Sahneye Çıkıyor
  • Baş ve Ayak
  • Beyoğlu'nda Büyülü Geceler
  • Fransız Resminde İzlenimcilik
  • Hacivatın Karısı
  • Kuşları Örtünmek
  • Nardenk
  • İnce Donanma

Salâh Birsel Alıntıları - Sözleri

  • Doğrusu, bilinçaltı denilen o zirzop bilgisayar, insana öyle oyunlar oynar ki, aklı keskinler bile işin içinden kolay kolay sıyrılamaz. (Boğaziçi Şıngır Mıngır)
  • Goethe, “ okumayan insanlar, onun ne kadar çabaya, ne kadar zamana mal olduğunu bilemez. Ben okumayı öğrenmek için seksen yılımı verdim. Yine de öğrendim diyemem,” der. (Hafiyeler Önde Gider)
  • Ahmet Refik, Sokullu adlı kitabında Kanuni çağında İbrahim Paşa'nın adamlarından Venedik Balyosu (elçi, temsilci) Alvario Griti'nin de Taksim'de büyük bir konağı olduğunu söyler. Balyos “Beyoğlu” adıyla anılır ki Beyoğlu adının buradan geldiği düşünülebilir. (Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu)
  • Yaşasın Hürriyet! Yaşasın Vatan! (Sergüzeşt-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi)
  • Kaçın kaçın karayelden Sıkıntıdan bulanımdan Bağlanmayın güzelliklere Mutluluğun berisinde durun (Çarleston)
  • Dünyada onlardan güzel şey var mı? Kadınlara düşen şey sevilerek ve de onurlandırarak yaşamaktır. (Gece Mavisi)
  • Demokrasinin hayran olunacak bir özelliği de yurttaşlara protesto hakkı tanımasıdır. (Şişedeki Zenci)
  • Gülücüklerinizi çoğaltıyoruz (Köçekçeler)
  • Ölümünden birkaç ay önce 15 ciltlik romanın sonuna ‘Bitti’ sözcüğünü oturttuktan sonra rahatlar ancak. O vakit hizmetçisine şöyle diyecektir: - Romanım bitti. Artık ölebilirim Celeste. (Kurutulmuş Felsefe Bahçesi)
  • Şair, almadan verendir. Şairin Tanrı'ya benzetilmesi de bundan, bu almadan verme yüzündendir. (Hacivat Günlüğü)
  • Çay içen limon istedi mi Hacı kendisine hakaret edilmiş sayar. (Kahveler Kitabı)
  • Kötü damgası vurulan şeyleri aynen kabul etmek insanların hamu­runda vardır. İnsanlar bir şeye güzel dendi mi ayakla­nırlar. Kötü dendi mi ses çıkarmazlar. (Sen Beni Sev)
  • ...Yağmacılık adam başı Adalet sevenler nerde Eşekleri yolda bekler Açıkgözler hazırolda Yalan üretilir yok yere Yaşa ahlaksız ahlak Herkes suçla uğraşır Suçluları soran nerde... (Seçme Şiirler)
  • Uyu bir tanem uyu ... Seni şiir uyandıracaktır (Baş ve Ayak)
  • Kapıyı örttükten sonra kendimi yokladım. Neşe diye bir şey kalmamıştı. (Hacivat Günlüğü)
  • Bir karanlık kutudur İnsanlık bahçesi Kim kime dosttur anlaşılmaz Kim kime gölge verir (Yaşama Sevinci)
  • Bir romanı elli kez okumak! Bu, birçok­larına gülünç gelebilir. Ama tekrar tekrar oku­madan bir kitabın iyice anlaşılabileceği düşü­nülmemelidir. Jean Cocteau, bu konuda şöyle der: “Okumak başka bir iştir. Okuyorum. Okuduğumu sanıyorum. Bir kitabı yeniden okuduğum vakit de, onu daha önce okuma­dığımı sezinliyorum.” (Kendimle Konuşmalar)
  • Bir avuç çılgınlık dönenir içimde. (Bay Sessizlik)
  • ...burada 1de Anatole France’nin 1sözüne perende attıralım: — Yazı yazmadan mutlu yıllar yaşamıştım... (Yapıştırma Bıyık)
  • Ne olursa olsun ikinci okumalardan alınan tad, birincisinden damıtılan tad değildir. Ondan daha başka şeyler, daha başka büyüler taşır. (Asansör)

Yorum Yaz