diorex

Kutsal İsyan - 3 - Hasan İzzettin Dinamo Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kutsal İsyan - 3 kimin eseri? Kutsal İsyan - 3 kitabının yazarı kimdir? Kutsal İsyan - 3 konusu ve anafikri nedir? Kutsal İsyan - 3 kitabı ne anlatıyor? Kutsal İsyan - 3 PDF indirme linki var mı? Kutsal İsyan - 3 kitabının yazarı Hasan İzzettin Dinamo kimdir? İşte Kutsal İsyan - 3 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.06.2022 09:00
Kutsal İsyan - 3 - Hasan İzzettin Dinamo Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Hasan İzzettin Dinamo

Yayın Evi: Tekin Yayınevi

İSBN: 9789754780680

Sayfa Sayısı: 608

Kutsal İsyan - 3 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

u iyi insanlar, Mustafa Kemal'e yol parasını nereden bulacaklarını bir türlü kestiremiyor, arpacı kumrusu gibi düşünüp duruyorlardı. En sonra uslarına geldi: Çoluk çocuklarının süs eşyalarını satarak paraya çevirmek. Kadınlar, süslerinin arkasından istediklerince ağlayabilirlerdi. Başka hiçbir çare yoktu. İyice hesaplayınca bütün bu süs eşyasını eritmiş olduğunu anladılar ve umutsuzluğa düştüler. (Arka Kapak)

Kutsal İsyan - 3 Alıntıları - Sözleri

  • En büyük düşman, sınırların dışında değil, milletin içindedir. Roman Rolland.
  • Artık, padişah olsun, hali­fe olsun, ismi, unvanı her ne olursa olsun, hiç bir şah­sın ve makamın hikmeti mevcudiyeti kalmamıştır. Ye­gâne çarei halâs(kurtuluş), halkın doğrudan doğruya hâkimiyeti eline alması ve iradesini kullanmasıdır. Hep beraber Mus­tafa Kemal Paşa'nın etrafında toplanarak vatanı kurta­racağız.
  • — Mustafa Kemal Paşa ne yapıyor, ne yapmak isti­yor? — Vatanı parçalanmaktan, devleti batmaktan, milleti esir olmaktan kurtarmak istiyor. — Neye güveniyor? — Türkün şahametine, cesaretine, fedakârlığına!
  • Mustafa Kemal Paşa, kendi düşünce ve kararlarının parlak taşlarına basarak yürümesini seven bir insandı.
  • Vaziyet, ne şekilde tecelli ederse etsin, ben ve ko­lordum daima emrinde kalacağız! — Bu adamlar seni de kolordunun başından ve hat­tâ askerlikten ayırabilirler. — Bu taktirde dahî seninle beraberim, Paşam.
  • Türklere gü­nahkâr diyen bu kimselerin kendileri o kadar günahkâr­dırlar ki, okyanusun suları onları temizleyemez.
  • — Rauf(Orbay), her cephede vuruşmakla başlayıp umumî zaferle sona erecek olan bu memleket kurtarma dâvasın­da, bize kumanda etmek salâhiyet ve kudretine haiz olan tek şahsiyet, Mustafa Kemal Paşa'dır.
  • İnsan, vatan, millet sevgi­siyle kaynayan birçok gönüllülerin çaresizlikten cayır- cayır yandığı bir sırada kulaktan kulağa bir haber yayıl­mış, bu Reşit Paşa'nın kulağına da çalınmıştı. — Mustafa Kemal Paşa teşkilât yapacakmış! Reşit Paşa «bu meşhur askeri yakından, fakat, vesikası bol ve her satırı aydın bir tarih sayfası gibi» tanıyordu. Meşru­tiyet devriminde bir çok övgüler dinlemiş, 31 Mart karşı devrimindeki hareket ordusu olayları sırasında aynı övgü­leri bir daha duymuş, Trablusgarp ve Balkan Savaşları sırasında ondan hayranlıkla daha çok konuşulmuş, Anafartalar'da yarattığı destanın yankılarını ise yalnız Tür­kiye ile değil bütün dünya ile beraber kendisi de işitmîşti. İstanbul, dünya savaşı içinde düşmanın eline düşmemişse, bu, salt Mustafa Kemal'in Çanakkale'de düşmana indir­diği darbeler yüzündendi. Bu ünlü ve büyük asker, memleketi, bu korkunç du­rumdan ne gibi bir örgütle kurtaracaktı? İnsanüstü bir güç isteyen bu işi nasıl başaracaktı.
  • Özgürlük ve bağımsızlığımızı satın alacak sermaye, bizim için ateştir.
  • Bak birader! Böyle milletten nasıl ayrılırsın? Bu palaspare içinde perişan gördüğün insanlar yok mu, onlarda öyle yürek, öyle cevher var ki olmaz şey. Çanakkale'yi kurtaran bunlardır.
  • Her işgale uğrayan şehir, kasaba ve köy­de eşraf ve zenginler, düşman askerine tuz-ekmek sunmak suretiyle boyun eğiyor, yoksullar da kaçacak takatları olmadığından kadere boyun eğerek olduğu yerde kalı­yordu, Birçok yerde bu böyle olmuştu. Eşrafı sevgili mal ve mülkünün üstünden kımıldatıp öne düşürmedikçe bir şehri bir kasabayı düşmana karşı ayaklandırmak elden gelmiyordu. Bergama ve daha başka yerler bunun çok re­zil bir örneğini vermişti.
  • Mustafa Kemal, adamın hatırını sorup gönlünü al­dıktan sonra: — Ağa, böyle nereden geliyorsun? Dedi. Koca adam (Mevlût Ağa): — Paşam, Rus gelirken muhacir olmuştum. Çuku­rova'da idim. Şimdi köyüme dönüyorum. Diye karşılık verdi. Mustafa Kemal: — Fakat ağa, dedi, böyle tehlikeli zamanda insan hiç buraya döner mi? Her taraf yakılıp yıkılmış, ne yi­yecek kalmış, ne yakacak... Üstelik Ermeniler de bura­lara gelip son canlarını kesmek için nöbet bekliyor! Yok­sa oralarda geçinemedin mi? — Hayır, paşam, Çukurova cennet gibi bir yer... Bir eken yüz biçiyor. Allah, millete zeval vermesin, bize tar­la da verdiler, çayır da... Hamdolsun uşaklar da çalış­kandırlar. Değil Çukurova gibi bir yerden, taştan bile ek­meklerini çıkarırlar. Geçimimiz padişahta bile yoktu. Çok rahattık. Yalnız, son günlerde işittim ki, İstanbul'daki «Irzı kırıklar» bizim Erzurum'u Ermenilere verecekler­miş. Geldim, göreyim bu «namertler» kimin malını kime veriyorlar?
  • Midilli ve Yavuz savaş gemilerimizi ilk önce alıp Karadenize çıkaran ve Ruslara saldırarak Birinci Dünya Sa­vaşına girmemizi bir olupbitti haline getiren adam da o idi.
  • Tarihimizi okuyunuz, görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar, hep din kisvesi altındaki küfür ve melanetten gelmiştir. Mustafa Kemal
  • Bu millet, yüz­lerce yıldır bu topraklar üzerinde kardeş kardeş yan yana yaşadığı millet döküntülerinden ihanet görmüştü..

Kutsal İsyan - 3 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Gençler için vatani işlerde ölmek mevzu bahis olabilir. Lakin korkmak asla!" Sivas Kongresi'nden başlayarak Kadirli'nin kurtuluşuna kadar olan Kurtuluş Savaşı Destanını herkes okumalı bence. Güzel yurdumuzun kurtulması için sadece yabancı düşmanlarla değil, bunların yanında sadece kendi menfaatini düşünenlerle de çetin mücadeleler verilmiştir. Aynı dönem içinde yurdumuzun her cephesinde verilen savaşlar başlangıçları, sonuçları ve kahramanları ile birlikte anlatılmıştır. (Zeliş yavcin)

Yine ilk iki kitap gibi soluksuz okunan bir baş yapıt. Sivas kongresi ile başlayan bu cilt, kongre sırasında ve sonrasında yaşananlarla beraber, şubat 2020ye kadar Anadolu'nun pek çok yerinde filizlenip güçlenen Müdafa-i Hukuk ve Kuvva-ı Milliye örgütlenmelerinin ibretlik hikayelerini anlatıyor. Bu örgütlenmeler sırasında batıda, doğuda, güneyde ortaya çıkan pek çok kahraman ve kahramanlıkları gördüğümüz gibi günlük kazançlar uğruna kendi vatandaşlarımızın kaypaklık ve ihanetlerini de hazmetmek zorunda kalıyoruz. Kilikya, Maraş, Urfa, Antep ayaklanmaları son derece detaylı. Bunun yanında Kazım Karabekir'in Mustafa Kemal ile ilgili sıkıntılı ruh hali de bu cildin ana temalarından biri olarak karşımız çıkıyor. Hızla dördüncü cilde geçiş yapıyorum. (FİLİZ ERDEM)

Merhaba arkadaşlar. Diğer iki kitaba oranla nispeten daha düzgün hazırlanmış, daha ateşli geçen bir kitapla karşınızdayız. Bu kitabın önemi Anadolu’nun her yerinde şehir şehir öne çıkan bir kişinin özellikle halkın sözünü dinlediği hocalar aracılığıyla fetvalar vermesi ve bir uyanışı konu edinmesi. Misalen Topal Osman bile Ata’nın anısından yola çıkarak kendisi hakkında idam fermanı vermiş bir hocayı öldürmüyor, yanında tutuyor. Yine böyle bir dönemde Halide Edip gibi bir ismi görüyoruz. Onu neden ayırıyorum sizce? Halide Edip bu ülkede Batı Okulu terbiyesi almış ve onların içinde büyümüş biridir o ve de o yüzden onu ayırıyorum. Ayrıca Hasan Tahsin sonrası Ege’de ikinci ve daha büyük bir kurşun atılıyor. Bu daha büyük bir atılım gerçekleştiriyor. Ödemiş’te halkın oluşturduğu ordu düşmana ilk kurşunu atacak ve buraya İlk Kurşun adı verilmişti. İzmir Saat Kulesi yakınlarında da giderseniz göreceğiniz bir anıtı mevcuttur. Gerçi artık gitmeye de gerek yok reklam olması diye adını veremeyeceğim bir harita mevcut bu görseller. Burada Anadolu halkının yaptıkları kitabın ilk 3’te 1lik kısmına konu ediniliyor. Buralar gerçekten çok samimi anlatılmış, yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Akabinde 12 Haziran 1919’da Amasya’ya ulaşan Mustafa Kemal’in 13 Haziran’da gene bir vaaz vermesi ve gene bir hocanın konuşma yapması 14 Haziran’da da Müdafaayı Hukuk Cemiyetini kurması tarihi açıdan mühimdir. Ayrıca şuna dikkat çekmek istiyorum. Milli Mücadele döneminde dikkat ederseniz hep hocaların vaaz verdiğini ve halkı yüreklendirdiğini görürsünüz. Mustafa Kemal konuşma yapmaz. Vaazı veren hocalara bakıldığında da şunu söylemek istiyorum. Eğer ki bu büyük adam, hocalara anlatıldığı gibi düşman olsa neden VATAN söz konusu olduğunda bunlara güvensin? Onun derdi saçma sapan konuşan, analarımıza, kız kardeşlerimize tecavüz edip öldüren, babalarımıza dedelerimize kan kusturanları DESTEKLEYEN, HOCA kılıklı İT SÜRÜSÜNE gereken cevabı vermektir. Vermiştir de, ellerine sağlık. Bakınız bugün nasıl kendisine HOCA diyenler bir yaz gecesi canımıza kast ettiyse o dönemde de böyle olmuştur. Çünkü bu milleti iki şey ayakta tutar. VATAN ve DİN aşkı. Bunu bozmaya çalıştıklarını sürekli görmek ama aynı zamanda bozulmadığını da görmek bana büyük haz veriyor. Zamanında Paşa da bundan oldukça haz almıştır eminim. Ardından yavaş yavaş kongre dönemlerine ve yapılacak toplantılara geçiyoruz. Burada sanırım en önemli atılım İstanbul tarafından görevden alınan Paşamızın artık bağımsız olarak göreve devam etmesi. Kendisi de zaten istifa ediyor. Böylelikle hem yapacağı toplantılara daha rahat katılıyor hem de sırf onun orduda olmasından faydalanmak isteyenlerin henüz yolun başında geri çekilmeleri sağlanıyor. Zor şartlara ya da zorlu yollara girdiklerine önceden çekilmeleri daha hayırlıdır kanımca. Ayrıca Mustafa Kemal Paşa’nın askerlikten resmi olarak çekildiği tarih: 9 Temmuz 1919. Sonlara doğru oldukça hız rekoru kıran bir kitaptı. Heyecan dozu güzel ayarlanmıştı. Şimdi dördüncü kitaba geçeceğiz ve bu kitabı Erzurum toplantısı öncesi bitirdik. Kongresi demiyorum, bilerek. Önce bir toplantı yapılacak, karar alınacak ondan sonra tarih belirlenecek ve bir kongre yapılacak. Nasipse bu hafta sonuna kadar bu güzel serinin taramasını yapmış olacağım. Arzu edenlere duyurulur. İyi akşamlar dilerim, esen kalın.. (Sadık Kocak)

Kutsal İsyan - 3 PDF indirme linki var mı?

Hasan İzzettin Dinamo - Kutsal İsyan - 3 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kutsal İsyan - 3 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hasan İzzettin Dinamo Kimdir?

Hasan İzzettin Dinamo (d. 1909, Akçaabat, Trabzon - ö. 20 Haziran 1989), Türk yazar.

Ailesiyle önce İstanbul'a sonra Samsun'a yerleşti. Babası I. Dünya Savaşı'nda öldü. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'ndeki eğitimini tamamlayamadan ayrılan yazar, geçimini çeviriler yaparak ve özel ders vererek sağladı.

Dinamo, gençliğinde bireysel şiirler yazsa da Nazım Hikmet'in şiirleriyle tanışınca kendine toplumcu bir çizgi çizdi. Nazım'ın yanında, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz ve A. Kadir gibi şairlerle birlikte çalıştı. yedi ciltlik Kutsal İsyan ve Savaş ve Açlar gibi önemli romanlara imza atmıştır. 1977 yılında, "Kutsal Barış" adlı romanıyla, Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazanmıştır. Genellikle savaş dönemini anlatan romanlarının yanında şiir kitapları ve bir de öykü kitabı bulunmaktadır. İlk şiirlerinde Rıza Tevfik , Yusuf Ziya, Orhan Seyfi'nin etkileri görülür. Servet-i Fünûn dergisinde hece vezniyle şiirler yazmıştır. Aruz ölçüsünü kullanmış olsada yeniden heceye dönmüştür. Hapiste sayısız şiirler, romanlar, destanlar yazmıştır. Deniz Feneri, Kutsal İsyan, Savaş Ve Açlar adlı kitapları önemlidir.

Hasan İzzettin Dinamo Kitapları - Eserleri

  • Savaş ve Açlar
  • Öksüz Musa
  • Kutsal İsyan - 1
  • Açlık
  • Kutsal İsyan - 2
  • Kutsal İsyan - 3
  • Musa'nın Mapusanesi
  • Koyun Baba
  • Musa'nın Gecekondusu
  • Kutsal İsyan - 4
  • Kutsal İsyan - 5
  • Ateş Yılları
  • Çoban Şiirleri
  • Deniz Feneri
  • Kutsal Barış 1
  • Kutsal Barış 3
  • Kutsal Barış 2
  • Kutsal Barış 4
  • 6-7 Eylül Kasırgası
  • Kutsal İsyan - 6
  • Kutsal İsyan - 8
  • Kutsal İsyan - 7
  • Ateş Ormanları Arasından
  • Özgürlük Türküsü
  • Adalet Sıtması
  • Türk Kelebeği
  • Kavga Şiirleri
  • Anadolu'da Bir Yunan Askeri
  • Kenti Yiyen Çocuk
  • Gecekondumdan Şiirler
  • Tuyuğlar
  • Sürgün Şiirleri
  • Karacaahmet Senfonisi
  • İkinci Dünya Savaşı'ndan Edebiyat Anıları
  • Nazım'dan Meltemler
  • Savaşta Çocuklar

Hasan İzzettin Dinamo Alıntıları - Sözleri

  • Fırsat bulsanız da okuyun, bulmasanız da okuyun." (Öksüz Musa)
  • Düşünmek kahramanlıktır, Düşünmek, bir çiğ tanesidir. bir anlıktır. Düşünmenin ötesi, karanlıktır cancazım, karanlıktır. (Kavga Şiirleri)
  • Düşünmek, salt insanoğlunun harcı. Yine insanoğlu, en büyük düşman ne yazık, düşünceye karşı. (Kavga Şiirleri)
  • <Türk Kelebeği)
  • Yine zindan, yine çark, yine bıçak, yine kelepçe, Gece başlıyor, kardeşler, gece. (Kavga Şiirleri)
  • Tarihimizi okuyunuz, görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar, hep din kisvesi altındaki küfür ve melanetten gelmiştir. Mustafa Kemal (Kutsal İsyan - 3)
  • "Ama çok yoksullar değil mi?" "Çalışan insanlar hep yoksuldur kızım." (Savaş ve Açlar)
  • İnsan yürekleri de gittikçe taşlaşmakta. (Çoban Şiirleri)
  • "insanoğlundan tiksinicek duruma gelmiştim. İçimde insan sesinin hiç işitilmediği kuytu ormanlara, dağ başlarına kaçmak eğilimi çan çalıyordu." (Musa'nın Mapusanesi)
  • İnsan, neden her istediğini olamıyordu? Bu adaletin ya da adaletsizliğin anahtarı kimin elindeydi? Toplum, yetenekli çocuklarını neden elinden tutup yetistirmiyordu? Bir Rousseau, bir Pestalozzi gibi düşünen insanların varlığına dayanan bir toplum, bir eğitim sistemi var olmadıkça bütün yetenekler güz yaprakları gibi yağmurun, rüzgarın önünde sürüklenmek zorundaydı. Toplumlar, çocuğun anası babası olmadıkça yeteneklere kurtuluş yoktu. (Açlık)
  • Yapamadım,yol verdim gözlerimdeki yaşa. (Çoban Şiirleri)
  • İstanbul soluk alınamaya­cak, içinde kımıldanılamayacak bir arslan kafesine dön­müştü. İşgalciler, ellerinde ateşten kırbaçları bulunan arslan terbiyecileri gibi bu kafesin kızgın demir çubuk­ları çevresinde dönüp duruyorlardı. (Kutsal İsyan - 1)
  • En son türkümde seni söyleyeceğim. Bir emperyalist tankı altında şair yüreğim ezilirken. Ya da dünyanın en güzel bir sabahında Bir duvar dibinde kurşuna dizilirken... (Özgürlük Türküsü)
  • Yıkıldı üstümüze zaman bir dağ gibi. (Çoban Şiirleri)
  • Umut gerçi kahpe bir şeyse de o gülümsedikçe ortada her zaman sahip olacağımız bir şey var demektir. Sen, şu sırada büsbütün umutsuz değil, salt öfkelisin. Tabancanı, hiçbir vakit öfkelenince kullanma, aziz kardeşim. (Adalet Sıtması)
  • Ben, Aziz Nesin’i güçlü mizah sanatiyle orda tanı­dım.Eski Marko Paşa’da yazdığı çok güzel yazılarını eski dostum Sabahattin Ali’ce kaleme alındığını sanıyordum, orda bana okumam için verdiği «İt Kuyruğu» adlı hikâye kitabını okuduktan sonra bu­nun yazarı birden bire gözümde dağ gibi büyüdü. Sonra iyi ahbap olduk. İyi bir okuyucu olduğumu da anlamış olacak ki, bundan sonra bütün oracıkta yarattığı mapusane ürünlerinin sanırım ilk okuyu­cusu ben oldum. Akbaba’cı Yusuf Ziya ile bağlantı kurar kurmaz sıtmalı bir yazı işine girişti. Artık, başnı kaşıyacak zamanı yoktu. Ha bire yazıyordu. Dışarda serbest gezen okuyuculanın daha sonra okuyup kahkaha patlatacakları ,biraz daha sonra da İtalya’da dünya mizah birinciliği alacak olan Fil Hamdi hikâyesini henüz müsvedde halindeyken ilk okuyan biz oluyor, kasıklarımız çatlarcasına gülüyorduk. O kötü koşullar altında başka hiçbir şey de beni güldürememişti. Bütün emniyet örgütünü son kerte zekice hicveden bu hikâye haklı olarak sonra Altın Palmiyeyi Türkiye’ye doğru yola çıkarmıştı. Aziz Nesin dışarda gene, güzel bir de sevgili bırakarak mapusaneye gelenlerdendi. Bu yüzden de içerde para kazanmak, sonradan karısı olacak sevgiliyi çıkıncaya dek dışarda barındırmak gerekiyordu. Yusuf Ziya da Nesin’i doludizgin sömürüyordu. Bir hikâyesine yedi buçuk yada on lira veriyordu. Geçmiş gün, iyi usumda yok. (6-7 Eylül Kasırgası)
  • Kent düzeni, belli bir saatten sonra kentin deliğini deşiğini kilit altına alıyor, yarattığı kanunsuz sürülerini kutsal masallardan uzak tutmaya çalışıyordu. Sokakta işsiz, aşsız, korumasız kalmış bir insan için, toplumların yarattığı kutsallikların ne anlamı olabilirdi? Bütün kutsalliklar en sonra insan denen değerin korunması, daha büyük bir değer olması için değil miydi? İnsan, hiçbir kutsallık için bir kurban değildi. Klan çağlarıyla Ortaçağ, artık tası tarağı toplayıp karanlık mezarına göç etmemiş miydi? (Açlık)
  • Biz dünyadan geçip gittikten sonra da ay pek çok kereler doğacak, fakat bizi bulamayacaktır. -O.Henry- (Ateş Yılları)
  • En güzel hürriyet düşleri zindanda görülür. Schiller. (Kutsal İsyan - 2)
  • ...insanın evini ancak kendisi, mezarını başkaları yapar. Ben, bunu bilirim. (Musa'nın Gecekondusu)

Yorum Yaz