Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III - Turan Dursun Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III kimin eseri? Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III kitabının yazarı kimdir? Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III konusu ve anafikri nedir? Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III kitabı ne anlatıyor? Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III PDF indirme linki var mı? Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III kitabının yazarı Turan Dursun kimdir? İşte Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Turan Dursun
Yayın Evi: Kaynak Yayınları
İSBN: 9789753435918
Sayfa Sayısı: 488
Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Turan Dursun’un üzerinde yıllarca çalıştığı ve büyük önem verdiği, daha önce Kutsal Kitapların Kaynakları I, II, III adıyla üç kitap olarak yayımladığımız eserini, bu kez tek bir ciltte büyük boy olarak, yeniden gözden geçirilmiş ve dizin eklenmiş haliyle okuyucularımıza sunuyoruz.
Cilt içerisinde yer alan birinci kitapta; Korku ve Efendi Baba Tanrı, ikinci kitapta; Peygamberlik, üçüncü kitapta; Mucize ve Gerçek konuları inceleniyor.
Kutsal Kitapların Kaynakları, Turan Dursun'un ölümsüzlüğünün mührüdür.
Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III Alıntıları - Sözleri
- Dinler, tarihleriyle, elde edilen belgeleriyle "karşılaştırmalı" olarak ve "çıkar hesapları"ndan, bağnazlıklardan uzak kalınarak incelendiğinde gerçek hemen görülür. "Kitaplı dinler"in, "Tanrı"larına da, "Şeriat"larına da, "güneş" ve "ay" kültleri kaynak olmuştur. Dahası bu dinlerdeki birçok "ibadet" biçimleri, dinsel töreler, gelenekler; "güneş" ve "ay" kültlerinden, hemen hemen aynen alınmışlardır.
- İşin gerçeği şu: İnanmaya elverişli insanlar, özellikle de "darlıkta olanlar, varlık sahiplerinin yararına yatıştırılmak, uyutulmak istenmekteler. "Yoksul kitleler, her şeyin Tanrı'dan olduğuna inansınlar. Tanrı'nın kendilerini sınadığını sansınlar. Ve içinde bulunduklan durumlara katlansınlar". Böyle özetlenebilir işin içyüzü.
- ''Peygamber''in kılavuzluğuna başvurmanın ''şart'' olduğunu savunan, insanları saçmalık kaynaklarına bağlayan bu ''alim''lerin çoğu, gerçekte, ''cahil''dir. Kimileriyse, çıkarlarını, insanları aldatmakta gören yüz karası kimselerdir. Toplumlar, bunlar yüzünden bilgisiz kalmışlardır, bunlar yüzünden geri kalmışlardır, bunlar yüzünden ezilmişlerdir. Bunlar ve bunların savundukları abuk sabukluklar olmasaydı; kitleler gerçekleri görebileceklerdi, gelişebileceklerdi, ilerleyebileceklerdi. Ve kendilerini, asalak yaşayanlara yedirmeyecekler, ezilmeyeceklerdi. Kısacası, sürüleşmeyeceklerdi kitleler. Hiç değilse bu denli sürüleşmeyecekti.
- "İslam'da beş vakit namaz"ın, "hep güneşe göre düzenlenmiş olması"nın da, insanı düşündürmesi gerektiği belirtiliyor ve bunun da; kaynağın, "Güneş Kültü" olduğunu kanıtladığı yazılıyor.
- Kimi doğu bilimciler, İslamın kabul ettiği hac gelenekleri arasında, Güneş Kültü ayinlerinden kalma gelenekler bulunduğunu belirtir. (...) örneğin, İslamın da benimsediği ilkellik olan "şeytan taşlama", "Güneş" e "musallat" olduğuna inanılan "ifrit"i (cini, şeytanı) "kovma" amacına yöneliktir!
- İslam öncesi Araplarda da "şair"lerin, özellikle "kahin şair"lerin "cin"leri olurdu, onlar da "cin"lerden "vahy" alırlardı.
- "Üstün güç", "Tanrı", mademki, "üstün nitelikli" insanlar yaratabiliyor; eli değmişken tüm insanları "üstün nitelikli" yaratsaydı, evrenin "düzeni" için daha iyi olmaz mıydı? Kimini, kimine üstün kılmaya ne gerek vardı?
- "Mesih", İbranice bir sözcüktür. Yunancası: "Khristianos" (Hıristos). Hristiyanlık adı da buradan gelmekte.
- Birçok camide, "Peygamber'in hadisi" diye eski harflerle yazılıp asılmış bulunan bir levha görülür. Yazının anlamı şu: "Hikmetin anlamı, Allah korkusudur." Bu söz, Tevrat'ta, Süleyman Meselleri adlı bölümde "ayet" olarak yer alır ve "tekrarlanır". (1:7, 9:10)
- Bilindiği gibi, evrende her şey sürekli değişir. Kimi er, kimi geç, ama mutlaka değişir. Kuşkusuz, yaşam koşulları da, gelenekler, görenekler de... Bu arada, "değerler", "yargılar", "ölçüler" de değişir elbet. Bunlar ve her şey değişsin de; "atasözleri"yle önerilen ilkeler, "anlayış"lar değişmesin; olabilir mi? Her şey değişirken bunlar, "hiçbir çağ"da, hiçbir "ortam"da değişmeden "olduğu gibi" kalsın; böyle bir şey düşünülebilir mi?
- İnsanoğlu, kolay bir yaşam ortamı bulamamıştır dünyamızda. Hep sertlikler ve tersliklerle karşılaşmıştır. Aç kalmış;acı çekmiştir. Yaralanmış ;acı çekmiştir. Dayanılmaz hastalıklara yakalanmış;acı çekmiştir. Haksızlığa uğramış, hırpalanmış, ezilmiş ;acı çekmiştir. "Hep boyun eğip kalmış" da değil elbette.
- Bir sistemi tam anlamıyla uygulamak, artık uygulanamaz olduğu noktaya kadar götürmek demektir. Uygulanamazlık noktası, ilerlemeye öncülüğün çıkmaza girdiği yerdir.
- "Korku" ve "umut". Dinlerin sömürdükleri son derece verimli iki alan.
- "İnanır, korkuya umut arasında olmalıdır" öğüdü, kimi zaman bir "hadis" olarak ileri sürülür,kimi zaman da, bir ilke olarak "ayet ve hadisler" dayandırılır. Ünlü hadisi E'n-Nevevi, ikinci yolu seçmiş, "korkuyla umut arasında olmak" gerektiğini kanıtlamak için ayet ve hadisler derleyip koymuştur kitabına.
Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İmam hatip mezunu olmus, Arapça bilen, imamlık yapmis ve daha sonra diyanette görev almış Turan Dursun niyeyse daha sonra ateist oluyor ve yazdığı kitaplar sonrasında aldığı tehditler neticesinde yazmayı araştırmayı doğru bildiğini söylemekten vazgeçmediği için acımasızca katledildi. Yazdığı kitaplarda niye ateist olduğunu anlatıyor 'inanan' lara. İşin içinden birinin gözlemleri ile dini okumak onun gördüğü ve ateizme geçmesine neden olanları okumak inanılmazdı. Kitabı bitirmem 1 aydan fazla sürdü çünkü okurken incili, Tevrati ve kurani da açık bulundurmaniz hatta yer yer İnternet'ten hadis kitaplarından anlatilanlari teyit etmeniz gerekiyor. En azından ben öyle yaptım. Diğer bütün kitaplarinida aldım bakalım işin sonunda ne düşüneceğim... (Hüseyin karaköse)
Turan Dursun: Turan Dursun okumalarını tamamladım nihayet. Az bir süre dini okumalara ara vereceğim. Sonrasında Mircea Eliade'nin Din Tarihi üçlemesini okumayı planlıyorum. Turan Dursun okumalarını yaparken çok arkadaşımdan geri dönüş aldım. İlâve okumalar için tavsiyeler aldım. Kimisi dini sorgulayan önerilerdi. Kimisi de yoldan çıktığımı düşünüp imanımı sağlama almam için kitap önerileriydi. 《☆》 Öncelikle şuna inanıyorum Tevrat, İncil ve Kur'an okurken o dönemler hakkında sosyolojik, tarihi ve politik okumaların da yapılması gerektiği. İman konusu kolay açıklanacak bir durum değil. Yaptığım bu okumalar sonucunda dinden sapmadım. Hâlâ bu kainatın eşsiz bir yaratıcısı olduğuna ve insanlara elçiler gönderdiğine inanıyorum. İnanmadığım ya da inanmakta güçlük çektiğim şey ise hurafeler, insanlar tarafından çarpıtılan gerçekler, mucizeler ve Tanrı'nın kurduğu eşsiz düzene rağmen kimi müdahalelere koşulsuz şartsız inanmamızın istenmesi. 《☆》 Mucizeler konusu hep ilgimi çekmiştir. Mesela Hz. Musa'nın firavun şatosunda onun büyücüleri ile düello yapması. Asasının yılana dönmesi, Nil nehrinin ortadan ikiye ayrılması, Asasını nehire daldırıp tüm nehri kana çevirmesi, kurbağa ve çekirge istilası ... Diğer yandan Hz. İsa ile ilgili mucizeler var. Peygamber efendimizle ilgili mucizeler var. Nefesiyle tedavi etmesi, Ayın ikiye ayrılıp Hira dağının iki yanına düşmesi, Miraca çıkması, Allah ile namaz vakti için pazarlık yapması vb. Bu mucizelerin sorgulanması bize bir şey kazandırır mı? Sanırım kazandırmaz. Kimileri kutsal kitaplarda ayetlerle anlatılıyor. Kimileri detaylı olarak hadis kitaplarında geçiyor. 《☆》 Son olarak Kur'anı okuduğumda anlamakta zorluk çektiğim ayetler gibi, anladığım halde kabullenmekte zorlandığım ayetler var. Örneğin Ahzab suresi 37.ayetiyle 50.ve 53. ayetleri arası. Bu konuları sanırım daha fazla kurcalamayacağım... (Murat Koçhan)
Beynimizi kullanmamız gerektiğini vurgulayan, her elestirisini bizzat elestirdigi kaynaklardan alıntı yaparak gözler önüne seren kendini arayan herkesin okuması gereken dopdolu bir eser... (Nil Deniz Coşkun)
Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III PDF indirme linki var mı?
Turan Dursun - Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Turan Dursun Kimdir?
Turan Dursun (1934 - 4 Eylül 1990), Türk yazar, düşünür, eski imam ve müftü. İbnü'r Râvendî'nin tâkipçilerindendir. Yapmış olduğu araştırmalarında İslâmiyeti ve peygamberi Hz. Muhammed'i ağır bir şekilde eleştirmiştir. Monoteistik dinler tarihi eğitimi görmüştür. Ateist olmadan önce imam ve müftü olarak çalışmıştır. Daha sonra 1966 yılında TRT'de işe başlamış ve 10 sene boyunca dini içerikli programlar yapmıştır. Emekli olduktan sonra, 1989 yılında, 2000'e Doğru dergisinde haftalık yazılar yazmaya başlamıştır. İslâm dinini açıkça eleştirdiği için köktendinci İslamcılar tarafından ölümle tehdit edilmiştir. 4 Eylül 1990'da evinin önünde köktendinciler tarafından düzenlenen suikast sonucu hayatını kaybetmiştir.
1934'te Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Gümüştepe köyünde dünyaya geldi. Ailesinin sekiz çocuğundan biriydi. Annesi Kürt, babası Türktür.[4] Beş yaşındayken bütün ailesiyle birlikte Ağrı’nın Tutak ilçesine dedesinden kalma yerlere tekrar sahip olmak ve oraları işletmek maksadıyla göç ettiler.
Ailesi ve eğitimi
Babası, aileyi geçindirmek üzere köylerde imâmlık yapmaya başladı. Kıt kanâat geçinen babasının tek arzusu, oğlunun Basra ve Kûfe’deki din alimleri gibi, çok kuvvetli bir din eğitimi alarak eşi benzeri görülmemiş bir din âlimi olmasıydı. Bu amaca yönelik olarak babası oğlunu yatılı din okullarına, Kur'an kurslarına ve birçok ünlü hocanın yanına eğitim alması için gönderdi. Bu hocalardan dinî eğitim alabilmek için Ağrı'dan Muş'a, Adana'ya ve oradan da Türkiye'nin birçok şehrine, kasabasına ve köyüne gitti. Biri hariç bütün hocalarından bedava ders gördü. İşte bu hocadan ders alabilmek amacıyla kendisinden istenilen, o zamanın parasıyla 100 TL'yi ödeyebilmek için hem esans satmaya, hem de hocalık yapmaya başladı. Kendisine hocalık yapan bu kişi ise daha sonraları Ankara Elmadağ Müftülüğü'ne atandı.
Diyânet İşleri Başkanlığı’nın İlâhiyat Fakülteleri’nde sürdürdüğü Sünnî-Hanefî-Mâtûridîyye İ'tikadî mezhebi ana ilkelerine dayalı olarak Monoteistik dinler tarihi eğitimi almaya karar verdi. Askerlik çağına ulaşana kadar Kürtçe, Çerkezce ve Arapça öğrendi.
Müftülük yılları
Müftülük sınavını kazandıktan sonra ilkokul diploması olmadığı için tayini yapılamadı. Bu yüzden İstanbul Mahmutpaşa İlkokulu'nu kısa sürede dışarıdan bitirdi. Sivas müftüsü iken de ortaokulu dışarıdan bitirdi.
İlk imâmlık deneyimlerini askere alınmadan önce Tarsus'a bağlı Baltalı köyünde yaptı. Askerliğinden sonra İstanbul'da bulunan İsmailağa ve Üçbaş medreselerinde hocalık yaptı. Daha sonra müftülük yapmaya başladı. İlk olarak Tekirdağ'da müftü yardımcısı olarak göreve başladı. Ardından Gemerek'te, Altındağ'da, Sivas'ta ve son olarak da Sinop'un Türkeli ilçesinde müftü olarak görevde bulundu. 1958 yılında başlayan müftülük görevi 1966'da son buldu.
Müftü iken İslâmiyeti, Hıristiyanlığı ve Yahudiliği hem kendi kaynaklarından, hem de diğer kaynaklardan yararlanarak daha detaylı bir şekilde birbiriyle karşılaştırarak kökenlerini aramaya yönelik çalışmalar yürüttü. Yürüttüğü bu yoğun çalışmaların yanında efsaneleri ve hikâyeleri de okudu. Sürdürdüğü bu yoğun çalışmalar esnasında okuduğu efsane ve hikâyeleri kutsal metinlerdekiler ile kıyaslayan Dursun'nun dinî inancında büyük sarsıntılar meydana geldi. Neticede, dinî inancında tezâhür eden bu dilemmanın etkisi altında kalarak müftülük görevinden istifâ etti.
Prodüktörlük ve yazarlık yılları
Bir arkadaşının önerisiyle Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nda ambar memurluğu, malzeme memurluğu, koruma memurluğu ve evrak memurluğu gibi görevlerde çalıştı. Ardından prodüktör sınavlarına girdi ve başarılı oldu. Bundan sonra TRT Kültür Müdürlüğü'nde dinî yayınların hazırlanmasında prodüktör olarak çalıştı ve birçok yapıma imzasını attı. Bunlardan en çok yankı uyandıranlar ise şunlardır: Tarihte Türkler, Başlangıcından Bu Yana İnsanlık ve Akşama Doğru. Araştırmasını kendisinin yaptığı ama bir türlü yapımına izin verilmeyen Birinci Büyük Millet Meclisi Öncesi ve Sonrası adlı bir projesi vardı. TRT'deki 16 yıllık görevinden 1982 yılında emekliye ayrıldı.
1987 yılında Doğu Perinçek'le tanıştı ve onun yardımıyla 2000'e Doğru adlı dergide Din Bilgisi adında bir sayfada yazmaya başladı. Daha sonra Saçak, Teori ve Yüzyıl gibi dergilerde de yazdı. Bunun yanı sıra birçok kitabı yayına hazırladı. İbn Haldun'un Mukaddime adlı eserini Türkçeye çevirdi. Hazırlamakta olduğu kapsamlı Kur'an Ansiklopedisi'nin ancak ilk 8 cildini tamamlayabildi.
Ölümü
Turan Dursun, 4 Eylül 1990 tarihinde İstanbul'da evinden işine giderken uğradığı bir silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Dört yıl sonra, İslami Hareket Örgütü'ne yönelik operasyonda cinayetin çözüldüğü açıklandı. Örgüt üyesi Arif kod adlı Tamer Aslan, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde verdiği ifadede Turan Dursun'un öldürülmesine nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı:
“ Mesut (kod adlı İrfan Çağrıcı), yazarlık yapan ve yazdığı yazılarda Hz. Peygamber efendimizle kutsal Kur'an-ı Kerim'i küçük düşüren Turan Dursun'un öldürülmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine benimle kod adı Kemal olan kişiyle önce bu konuya itiraz ettik. Çünkü bu şahıs öldürüldüğünde basın bu olayı abartılı olarak halka yansıtacak, bundan dolayı da şahsa kötülükten ziyade iyilik yapmış olacağız kanaati benimle Kemal'de hakimdi. Biz bu görüşümüzü Mesut'a ilettiğimizde bizimle 15 gün görüşmedi. Mesut, tekrar Turan Dursun'un öldürülmesi olayını yinelemesi üzerine ben ve Kemal olayın istihbaratını yapmak üzere görev aldık. „
Bu cinayetle ilgili yakalanan İslamî Hareket Örgütü üyelerinden İrfan Çağrıcı, müebbet hapisle cezalandırılmış olup halen tutukludur. Turan Dursun cinayetinin tetikçisi olan Muzaffer Dalmaz ise halen yurt dışında firardadır.
Turan Dursun anısına her yıl Turan Dursun Araştırma ve İnceleme Ödülü verilmektedir.
Uzmanlık alanları
Fıkıhçı, İslam Hukukçusu
Kelamcı, İslam Kelamcısı
Hadis Bilimcisi
Doğu Bilimcisi
Din Etnoloğu
Eserleri
Kulleteyn
Turan Dursun'un çocukluk dönemlerine ilişkin otobiyografik romanıdır. Kitabın sonraki ciltlerinin, yazarın vurulduğu 4 Eylül 1990'da evinden sivil polisler tarafından alındığı öne sürülmüştür.
Kitap, yazarın 11 yaşına kadar aldığı din eğitimi dönemini anlatır. Pek çok baskısı yapılan kitap, çizgi roman olarak da yayımlanmıştır.
Diğer
Allah
Din Bu-1 (Tanrı ve Kur'an)
Din Bu-2 (Hz. Muhammed)
Din Bu-3 (İslamda Toplum ve Laiklik)
Din ve Cinsellik
Dua
Evren Bir Şaka mı?
Kur'an
Kur'an Ansiklopedisi (8 cilt)
Kutsal Kitapların Kaynakları (3 cilt)
Müslümanlık ve Nurculuk (1971)
Şeriat Böyle
Ünlülere Mektuplar
Çevirileri
İbn-i Haldun'un Mukaddime adlı eseri (2 cilt)
Hakkında yazılan kitaplar
Abit Dursun, Babam Turan Dursun
Abit Dursun, Turan Dursun ve Aydınlanma
Şule Perinçek, Turan Dursun Hayatını Anlatıyor
Turan Dursun Kitapları - Eserleri
- Din Bu-1: Tanrı ve Kur'an
- Din Bu-2: Hz.Muhammed
- Kulleteyn
- Din ve Seks
- Din Bu-3
- Din Bu 4: Tabu Can Çekişiyor
- Allah
- Kutsal Kitapların Kaynakları 1
- Evren Bir Şaka mı?
- Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III
- Turan Dursun Hayatını Anlatıyor
- Müslümanlık ve Nurculuk
- Kur'an
- Kutsal Kitapların Kaynakları 2
- Kutsal Kitapların Kaynakları 3
- Dua
- İlhan Arsel'e Mektuplar
- Şeriat Böyle
- Başlangıcından Bu Yana İnsanlık
- Ünlülere Mektuplar
- Allah, Kur'an, Dua, İman
- Kuran Ansiklopedisi
- İbn Haldun'da Uygarlıkların Yükselişi ve Çöküşü
Turan Dursun Alıntıları - Sözleri
- Hangi müslüman ülkeye giderseniz gidiniz, göreceğiniz şey, insanların her alanda geri kalmışlığı, akılcılıktan ve özgürlük denen nimetlerden yoksunluğu, müptezel yaşama alışmışlığı olacaktır. (Şeriat Böyle)
- Ebû Hureyre'den bir aktarılışa göre de Peygamber anlatırken arkadaşlarıyla arasında şu konuşma geçer: -Bir kul günah olan ya da akrabalık bağını koparmaya götürecek şeyi istemedikçe onun duası sürekli olarak kabul edilir. Elverir ki ivedilik göstermesin. (Dua)
- Kur'an'da kimi ayetlerde, Muhammed'in ve Kur'an'ın "nâs"a, yoruma göre insanlığa gönderildiği bildirilirken, En'am Suresinin 92. ve şura Suresinin 7. ayetlerine göre, yalnızca "Ümmü’l-Kura" yani Mekke ve çevresine gönderildiği bildiriliyor. Hiçbir tanrı inancında rastlanamaz ki, "Eksiksiz", "Bilgisi Sonsuz" diye nitelenen bir Tanrı, birini önce bir yere, dar bir çevreye Peygamber olarak göndersin, sonra da "şimdi seni tüm insanlığa Peygamber yaptım!" desin. (Din Bu 4: Tabu Can Çekişiyor)
- İnanç karanlıktır ,aydınlık kesimdeyse "Bilgi" var. Bilginin ışığı önünde, karanlık pek dayanmaz.Bir mum ışığı bile , kocaman bir odadaki karanlığı yırtıp yenebiliyor. (İlhan Arsel'e Mektuplar)
- "Biz varolan bilimin bilginleriyiz..." demiş Montaigne. (Evren Bir Şaka mı?)
- Tek bir insan bile toplumun büyük bir ihtiyacına yanıt verdiği zaman, büyük bir ışık oluyor. (Turan Dursun Hayatını Anlatıyor)
- Ölüm korkusu, en berbat korkulardan. Epikür de bu görüşte. Ama şu görüş de onun: "Kimileri, eski mitolojilerde olduğu gibi, sonsuza dek talihsiz ve felaketli geçecek bir gelecekten korkarlar. Ya da hiç olmazsa, ölümün meydana getirdiği her çeşit duygudan yoksunluğu, insan için büyük bir acı gibi alırlar. Ve ruhun, bu hissizlik içinde bile acı duyacağını sanırlar. Oysa bizim yaşadığımız, bulunduğumuz yerde ölüm yoktur. Ölümün bulunduğu yerde de biz yokuz." (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
- Dürüstlük, açıklıktadır. (Şeriat Böyle)
- İsteklerimin en başında da din-şeriat hastalarının iyileşmesinde ve yeni hastaların doğmasını önlemede biraz katkı sağlamak. (Şeriat Böyle)
- En'am Suresi'nin 39. ayetinde, "Allah kimi dilerse onu saptırır ve kimi dilerse onu doğru yola koyar" denir. (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
- Din ve çıkar çevreleri, Kur'an üstüne bir "kuşku" kondurmak istemiyorlar. Ama bu kuşkuyu önlemeye güçleri yetmez. Bu kuşkuyu yok etmek için ellerinde "kanıt" yoktur. Her şeyden önce, "Kur'an'ın orijinalleri'ni göstermeleri gerekir. Bunu hiçbir yerde bulamazlar. Çünkü hiçbir yerde yoktur. Çünkü yakılıp yok edilmiştir. (Din Bu 4: Tabu Can Çekişiyor)
- Montaigne de der ki: " İnsan, en az bildiği şeye en çok inanır. " (Başlangıcından Bu Yana İnsanlık)
- “‘Yer’, ‘gök’ ya da ‘gökler’ gibi ‘birden-bire’ yaratış, ‘yoktan var ediş’ de efsanelere ve dinsel inançlara özgü deyimlerdir. Bilime göreyse ‘hiçbir şey yoktan var olmaz’ ve birdenbire oluşup meydana gelmez. Her şeyin bir öncesi, bir geçmişi vardır. Ve her şey bir süreç içinde giderek ve değişerek olur. Yıldızlar, gezegenler, bu arada dünyamız ve dünyamızdaki yaratıklar da böyle oluşmuştur. Bir süreç içinde, gelişerek, değişerek…” (Başlangıcından Bu Yana İnsanlık)
- İncelemeleriyle ilgi çeken bir yazanmız: "Arkeolojik araştırmalar, dinsel tasarımların, ancak elli bin yıldan beri var olduklannı tanıtlamıştır. Demek ki, insan, yirmi milyon yıl, din düşüncesinden uzak yaşamıştır" (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
- Ruh da, cisim de Allah’ın eseridir. (Din Bu-2: Hz.Muhammed)
- Çok rahat düşünülebilir ki, İbrahim'in kendisi de aynı dinsel inançtaydı. Yani "yıldıza tapar"dı. Kur'an'da onun "hanif' diye nitelenmesi de bunu anlatır. Çünkü "hanif" sözcüğü, "Arami-Süryani" dilindeki "hanefo" ya da "hanifu" biçimindeki sözcüğün "Arapçalaşmış"ıdır ve "putatapar", "Sabiî=yıldızlara tapar" anlamlarına gelir. (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
- Savaş sırasında "barış"a yönelen ve barış önerenlerle "barış antlaşması" yapılabilir. Bu antlaşma yürürlükte olduğu sürece, saldırı "caiz" olmaz. Saldırı, barışa ve antlaşmaya yanaşmayanlara karşı söz konusudur. İslam inanırları arasında da her zaman "barış" oluşturmak için gereken çaba harcanmalı. (Kuran Ansiklopedisi)
- İslami ideolojinin gerçek sahipleri ideolojinin siyaset alanına yayılmasını işleyen dini çevreler de sorunu şiddet yoluyla çözmeye yöneldiler. Önce radyolarında, dergilerinde tehdit ettiler. Daha sonra öldürme eylemlerine başladılar. Bu kitabın yazarı öldürüldü. Öldürülünce din kurtuldu mu? (Allah)
- Beş duyu ile bilinemeyen, duyulardan gizlenen ruhi varlıkların bütünüdür. Bu anlamda melek ve şeytanlar da CIN sözünün kapsamına girer. Her melek cindir ama, her cin melek değildir. (Evren Bir Şaka mı?)
- -"Yüce Tanrı'mız ('Rabbunâ') her gece, gecenin sonunda üçte biri kaldığında birinci kat göğe iner ve şöyle der: -Kim bana dua eder? Duasını hemen kabul edeyim. Kim benden ister? Hemen istediğini vereyim. Kim benden bağışlanmasını diler. Hemen bağışlayayım." (Dua)