diorex
sampiyon

Kütüb-i Sitte 1. Cilt - İbrahim Canan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kütüb-i Sitte 1. Cilt kimin eseri? Kütüb-i Sitte 1. Cilt kitabının yazarı kimdir? Kütüb-i Sitte 1. Cilt konusu ve anafikri nedir? Kütüb-i Sitte 1. Cilt kitabı ne anlatıyor? Kütüb-i Sitte 1. Cilt PDF indirme linki var mı? Kütüb-i Sitte 1. Cilt kitabının yazarı İbrahim Canan kimdir? İşte Kütüb-i Sitte 1. Cilt kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 30.05.2022 19:00
Kütüb-i Sitte 1. Cilt - İbrahim Canan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İbrahim Canan

Yayın Evi: Akçağ Yayınları

İSBN: 9789753380543

Sayfa Sayısı: 468

Kütüb-i Sitte 1. Cilt Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bilindiği gibi, Kuranı Kerimden sonra İslam dininin ana kaynaklarından ikincisi, Hadistir. Hadis, sözlük olarak Peygamber Efendimizin (s.a.s) fiili yaşantısı ve sözlerinden oluşmaktadır. İslam bilginlerinin Hadis alanında sahih kabul ederek, itibar ettiği 6 sahih kitapta (Kütüb-i Sitte) yer alan hadislerin tamamının yer aldığı ve İlahiyat Fakültesi Hadis Profesörü Prof. Dr. İbrahim Canan'ın günümüz Türkçesiyle ana metinlere bağlı kalarak tercüme ve şerh ettiği 18 ciltlik dev bir kaynak eserdir. Akçağ Yayınevi, açık, anlaşılır ve olabildiğince doğru olan bu tercüme eser ile, İslamın ana kaynaklarından biri olan Peygamberimizin hadislerine ulaşmayı ve onu doğru anlamayı kolaylaştırmış bulunmaktadır.

Kütüb-i Sitte 1. Cilt Alıntıları - Sözleri

  • Biz, öyle bir devir idrak ettik ki hele başka memleketlerde Islám güneşi tamamen söndürülmüş, kalblerden Allah Rasulu'nun güzel ismi silinmiş ve ilim adina ortaya konan her şey. adeta birer yalancı dil gibi Allah (c.c.) inkarda kullanılıyordu
  • İrfan yuvalarından Marifet-i İlahînin solmaz renkleri fışkıracağına, küfrün ziftli çehresi hortlatılıyordu.
  • 5- وعن أبي هريرة : عبدالرحمن بن صخر الدوسي رضي الله عنه أن رسول الله ﷺ قال: [ إذا أحسن أحدكم إسلامه فكل حسنة يعملها تكتب له بعشر أمثالها إلى سبعمائة ضعف، وكل سيئة يعملها تكتب بمثلها حتى يلقى الله تعالى ] أخرجه الشيخان . 5- Ebu Hüreyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatıyor: Hz. Peygam ber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden biri içiyle dışıyla Müslüman olursa, yaptığı herbir hayır en az on mislinden, yedi yüz misline kadar sevabıyla yazılır. İşlediği her bir günah da sâ dece misliyle yazılır. Bu hâl, Allah'a kavuşuncaya kadar böyle de vam eder." Buhâri, Iman 31; Müslim, Iman 205, (129).
  • Onlar sizden tokat değil Şevkat bekliyorlar. Eğer onlara el uzatırsanız onlar da sizin gibi olacaklar. Esas vazife öldürmek midir? diriltmek mi?
  • Kimisi tekamül nazariyesi ile insanımızın hilkat ve yaratılış hakkındaki düşüncelerini bozuyor; kimisi Freud'un libodusu ile milletin ruh ve dimağlarını cinsiyete bağlı gösteriyor ve her şeyi şehvetten bir dünya içinde çözmeye çalışıyor, kimisi de serserilik ve başkaldırma felsefesi ile ifsat ediyordu.
  • lyi niyetle kulluğa yöneldiğimiz takdirde Cenâb-1 Hak bizlere adalet le değil, magfiretle muamele etmektedir. Bir suça karşı bir günah, fakat bir hayra karşı en az on olmak üzere 700 misli ve daha fazla sevap! Şühesiz bu, adalet değil, lütuftur. Halbuki, Cenâb-ı Hak dileseydi yapı lan hayırlar için hiçbir şey yazmayabilirdi ve bu gerçek adålet de olurdu. Çünkü yapılan hayır, Allah'ın vermiş bulunduğu nimetlerin karşılığı ola maz: Hayat, sihat, maddi imkânlar gibi nice nimetler vermiş, istifade ediyoruz. Hava, su, güneş, yiyecekler vs. hep O'nun mülküdür. O'nun mülkünü kullanıyoruz, onun mahlukátında tasarrufta bulunuyoruz. Bun lara karşı minnet, şükür ve kulluk borcumuz var. Yapılan hayırlar hiçbir surette nimetlere bedel olamaz, borcumuzu ödeyemeyiz. Öyle ise, ibadetler, hayırlar temelde geçmiş nimetlerin karşılığıdır. Gelecek nimetlerin yatırımı değildir. Ancak Cenâb-ı Hak lütfuyla gelecekte ücret vådetmiş, cennet vådetmiştir. halde gelecek nimetler mahz-ı lütuf rahmettir. ikram ve iylik Bu lütuf ve rahmetin büyüklüğü hayır amellerin en az on misliyle yanılmasında kendini gösteriyor. Ihlâsımız nisbetinde, şartların ağırlığ nisbetinde Rabbimiz hayırları yediyüz ve hadsiz şekilde kathyacağını da belirtmiştir.
  • Allah'a hakiki manada itaat etmeyen kimse veya cemiyet, dinin vaadettiği ne dünyevi ne de uhrevi mükafatları beklemeye hak sahibi değildir.
  • Kendisine fetva sorulunca cevapta acele etmez: "Sen git, ben bir bakayım!" derdi. Soru sorulunca bazan, ağlar ve soru sorana "Kıyâmetin korkunç gününde mesul olmaktan korkuyorum" derdi. Fazla sual soracak olsalar: "Bu kadar yeter, kim çok konuşursa hatâ eder, kim her soruya cevap vermek isterse, karşısına cenneti de cehennemi de alsın sonra cevap versin. Biz öylelerine yetiştik ki, birisine bir şey sorulacak olsa, sanki ölümle karşılaşmış gibi sıkıntıya düşerdi" derdi. Kendisine kırksekiz sual sorulmuştu bunlardan otuz iki tânesine "Bilmiyorum" diye cevap verdi. Çevresine tekrarladığı nasîhatlarden biri şu idi: "Bir âlim talebelerine "Bilmiyorum" demeyi vâris bırakmalıdır, tâ ki, bu, ellerinde gerektiği zaman sığınabilecekleri bir düstur olsun". Böyle büyük bir titizlikle verdiği fetva için, yine de şöyle derdi: "Ben bir insanim, hata da yaparım, isâbet de. Fetvamı inceleyin, Sünnete uyuyorsa alın".
  • 88 وعن جابر بن عبدالله الأنصاري رضي الله عنه قال قال رسول الله - اثنتان فقال رجل يا رسول الله ما الموجيتـان ؟ قال : من مات يشرك بالله شيئا دخل النار موحـان ومن مات لا يشرك بالله شيئا دخل الجنة ] أخرجه مسلم 8- Cabir Ibnu Abdillah el-Ensari (radıyallahu anh) anlatıyor Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İki şey vardır ge rekli kılıcıdır!" Bir zat: - Ey Allah'ın Rasûlü! gerekli kılan bu iki şeyden maksad nedir? diye sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Kim Allah'a herhangi bir şeyi ortak kılmış olarak ölürse bu kimse ateşe girecektir. Kim de Allah'a hiçbir şeyi ortak kalmadan ölürse o da cennete girecek tir" cevabını verdi" Muslim, Iman 151, (93) AÇIKLAMA Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) tebliğ edeceği bir hakikatı beyan etmezden önce, bu hadiste olduğu gibi, dikkatleri çekecek, merak uyan dıracak, soru sorduracak bir üslub kullanırdı. Zihinler böylece hazırlan dıktan sonra esas hakikatın tebliğine geçerdi. Böylece öğrenilen mesail unutulmayacak şekilde zihinlerde yer ederdi. Bu gayenin tahakkuku için, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam) çok farklı metodlara, tarzlara başvurmuştur
  • İbrahim İbnu Sa'd , Zührî'nin bu kadar geniş ilmi nasıl elde ettiğini merak ederek babasından sorar . Aldığı cevap , ibretlerle dolu : " İbnu Şihâb , ilim meclislerine en evvel gelir , mecliste bir yaşlı mı gördü birşeyler sorardı , genç mi gördü sorardı . Sonra Ensâr'ın oturduğu mahallelere uğrar , oralarda da karşılaştıklarına genç , orta yaşlı , ihtiyar erkek ve hatta kadın demeden sorardı . " Suậl sormanın önemini belirtmek için Zührî : " İlim bir hazineyse anahtarı sualdir " demiştir .
  • يخرج من النار من كان في قلبه مثقال ذرة من إيمان ] فس شك فليقرأ : إن الله لا يظلم مثقال درة ] أخرجه الترمذي وصححه قال أبو سعيد 2- Ebu Said Ibnu Malik Ibni Sinan el-Hudri (radiyallahu anh) haz retleri demiştir ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalátu vesselám) şöyle buyur. dular "Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çika caktır." Ebu Said der ki: "Kim (bu ihbarin ifade ettiği hakikatten) şüpheye düşerse şu ayeti okusun. "Allah şüphesiz zerre kadar haksızlık yap maz..." (Nisa, 40). Tirmizi Sifatu Cehennem 10, (2601). Tirmizi hadis için "sahihtir demiştir
  • Ömer İbnu Abdilaziz ( rahimehullah ) ' in mevzumuz açısından en mühim tarafı sünnete olan bağlılığı ve onun ihyası için göstermiş olduğu gayrettir . Hadîslerin tedvîn ettirilmesi şeklinde kristalize olacak olan bu sünnet aşkını şöyle ifade etmiştir : " Eğer Allah , her seferinde cesedimden bir parça koparılmak şartıyla benim vâsıtamla her bir bid'ayi temizlemeyi ve her bir sünneti ihya etmeyi nasib etseydi ben buna can u gönülden hazırdım . "
  • Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e: "Ey Allah'ın Resûlü, biz senden bir hadîsi işittiğimiz gibi eda edemiyoruz" demeleri üzerine: "Eğer bir haramı helal, bir helali haram etmez, mânayı da doğru olarak ifade edebilirseniz istediğiniz lâfız ile rivâyet etmenizde bir beis yoktur" buyurmuştur. Hasan-ı Basrî hazretleri bu hadîsi işitince: "Bu ruhsat olmasaydı biz hadîs rivâyet edemezdik" demiştir.
  • 10 10 - وعن صهيب بن سنان رضي الله عنه أن رسول الله الله قال [ عجيبا لأمر المؤمن إن ، ذلك لأحد إلا للمؤمن إن أصابته سراء شكر فكان خيراء أمره كله له خير، وليس د وإن أصابته ضراء صبر فكان خيراً ] أخرجه مسلم 10- Süheyb Ibnu Sinan (radiyallahu anh) anlatıyor Hz. Peygamber (aleyhissalátu vesselam) soyle buyurdular "Mü'min kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır! Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum, sadece mu'mine hastır, hayırdır. Başkasına değil: Ona memnun olacağı birşey gelse şükreder, bu ise hayırdır; bir zarar gelse sabreder bu da hayırdır" Müslim, Zühd 64,
  • الله تعالى عنه قال قال رسول اللہ ﷺ [ من قال رضيت بالله تعالى ربا ، 3 3- وعه رضی وبالإسلام دينا، وبمحمد ﷺ رسولاً وجبت له الجنة ] أخرجه أبو داود 3- Yine Ebu Said (radiyallahu anh) hazretleri der ki: "Hz. Peygam ber (aleyhissalátu vesselâm) şoyle buyurdular: "Kim: Rab olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı, Resül olarak Hz. Muhammed'i seçtim (ve onlardan memnun kaldım)' derse cennet ona vâcib olur". Ebu Di vud, Salát 361, (1529).

Kütüb-i Sitte 1. Cilt İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bilindiği gibi, Kuranı Kerimden sonra İslam dininin ana kaynaklarından ikincisi, Hadistir. Hadis, sözlük olarak Peygamber Efendimizin (s.a.s) fiili yaşantısı ve sözlerinden oluşmaktadır. İslam bilginlerinin Hadis alanında sahih kabul ederek, itibar ettiği 6 sahih kitapta (Kütüb-i Sitte) yer alan hadislerin tamamının yer aldığı ve İlahiyat Fakültesi Hadis Profesörü Prof. Dr. İbrahim Canan'ın günümüz Türkçesiyle ana metinlere bağlı kalarak tercüme ve şerh ettiği 18 ciltlik dev bir kaynak eserdir., açık, anlaşılır ve olabildiğince doğru olan bu tercüme eser ile, İslamın ana kaynaklarından biri olan Peygamberimizin hadislerine ulaşmayı ve onu doğru anlamayı kolaylaştırmış bulunmaktadır. (Musab Yolcusu)

İslam'ın tüm meselelerine kaynağından çözüm sunan herkesin başucu kitabı olmalı. Maalesef pek çok dini konu tartışırken bu kaynaklara bakılmıyor. Dini öğrenmek isteyenler mutlaka okumalı (Yahya Akdemir)

Hadis bilimi araştırmacısı (D. 1 Ocak 1940, Küçük Karapınar köyü / Ermenek / Konya – Ö. 15 Ekim 2009, İstanbul). Sarıveliler Köyü İlkokulu, Konya Erkek Lisesi (1958), Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi (1962) mezunu. Kayseri ve Akşehir’deki orta dereceli okullarda öğretmenlik (1962-67) yaptıktan sonra gittiği Paris Sorbonne Üniversitesinde “Hz. Peygamberin Tebliğ Metodları” adlı teziyle doktora çalışmasını tamamladı (1967-72). Dönüşünde Atatürk Üniversitesi İslâmi İlimler Fakültesinde Hadis asistanı olarak başladığı öğretim üyeliği görevini aynı üniversiteye bağlı olarak kurulan İlâhiyat Fakültesinde sürdürdü (1973-93). 1978 yılında doçent, 1989 yılında profesör oldu. Urfa Harran Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı (1993-96), Baku Kafkas Üniversitesi Rektörlüğü (1996-97) görevlerinde bulundu. 1997 yılında Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesinden İlâhiyat Meslek Yüksekokuluna naklen atandı. Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesinde Hadis Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdürdü. 15 Ekim 2009 tarihinde İstanbul’da trafik kazasında vefat etti. Eyüp Sultan’da toprağa verildi. (Hakan Arıkan)

Kütüb-i Sitte 1. Cilt PDF indirme linki var mı?

İbrahim Canan - Kütüb-i Sitte 1. Cilt kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kütüb-i Sitte 1. Cilt PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İbrahim Canan Kimdir?

Canan, 1940 yılında Karaman'ın Ermenek ilçesi Küçükkarapınar köyünde doğdu. Canan, ilk öğrenimini Karaman Ermenek ve Konya'da tamamladı. Kayseri ve Akşehir'de orta dereceli okullarda öğretmenlik yaptıktan sonra, 1972 yılında Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi'nde öğretim üyesi oldu. Uzun yıllar Paris'te eğitim gören Prof. Dr. Canan'ın en önemli eserleri arasında hadis ilminin en temel kaynağı kabul edilen ''Kütüb-ü Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi'' bulunuyor. Canan'ın makaleleri fakülte dergilerinin yanı sıra Diyanet, Hakses, İslam, İslam Medeniyeti, Zafer, Sur, İcmal, Kadın ve Aile, Altınoluk, Okul gibi dergilerde yayımlandı. Canan, ''Resulullah'a Göre Okul ve Ailede Çocuk Terbiyesi'' adlı eseriyle 1979'da Türkiye Milli Kültür Vakfı Ödülü'nü aldı. Akademik kariyerini hadis hocası olarak tamamlayan Prof. Dr. Canan, İlahiyat fakültelerinde öğrencilere hadis dersi verdi.

İbrahim Canan Kitapları - Eserleri

  • İslamda Zaman Tanzimi
  • Kütüb-i Sitte 1. Cilt
  • Aile Reisi ve Baba Olarak Hz. Peygamber
  • Hz. Peygamber'in Sünnetinde Terbiye
  • Kütüb-i Sitte 2. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 3. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 5. Cilt
  • Kütüb-i Sitte
  • Kütüb-i Sitte 4. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 6. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 7. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 10. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 9. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 8. Cilt
  • Namus Fitnesi
  • Kütüb-i Sitte 12. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 11. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 13. Cilt
  • Aile İçi Eğitim
  • Kütüb-i Sitte 17. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 16. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 15. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 14. Cilt
  • Kütüb-i Sitte 18. Cilt
  • Haksız Değilim
  • Cocuk Terbiyesi
  • Sünnetin Dindeki Yeri
  • Hz. İbrahim'den Mesajlar
  • Bediüzzaman'dan Çözümler
  • Hadis Usulü ve Tarihi
  • Kur'an'da Çocuk
  • Hz. Peygamberin Sünnetinde Tıp
  • Sulh Çizgisi
  • Peygamberimizin Tebliğ Metotları 1
  • Peygamberimizin Hıristiyan ve Yahudilerle Diyaloğu
  • Peygamberimizin Tebliğ Metotları 2
  • Hangi Medeniyet, Kültür, Dünya
  • İslamda Zaman Tanzimi
  • İslam`a Çağrı
  • Kur’an’ı Kerim ve Hadisi Şeriflerle Hz. Muhammed (sav) ve Ashab (ra)’ının yaşadığı İslâmiyet
  • Peygamberimizin Yanılma(ma)sı Meselesi
  • Bediüzzaman'ın Fikri Programı Üzerine Bir Analiz
  • Peygamberimizin Ehl-i Kitap ile Diyaloğu
  • Kütüb-i Sitte
  • Kütüb-i Sitte
  • Çocuk Hakları Beyannamesi Işığında İslamda Çocuk Hakları

İbrahim Canan Alıntıları - Sözleri

  • - Sizden kimse nefsini hakir görmesin. - Ey Allah'ın Rasulü; kişi nefsini nasıl hakir görür? - Allah için, üzerine söz terettüp eden (fena) bir durum görür, fakat hiç ağzını açmaz. Cenab-ı Hakk kıyamet günü kendisine sorar: " Şu falanca şey hakkında gerçeği söylemekten seni ne alıkoydu?" O kul cevap verir: "Halk korkusu (insanlardan korktuğum için sesimi çıkaramadım)." Allah o zaman şöyle der: "Asıl benden korkman gerekirdi." (Kütüb-i Sitte 2. Cilt)
  • Medineli kadınlar pek çok hususî meselede Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) zevcelerini aracı olarak kullanarak sorularını sormuşlardır. Resûlullah’ın (aleyhissalatu vesselam) kinayeli ve örtülü olarak verdiği cevapları anlayamayan kadınlar olunca onlar açıklayıvermişlerdir. Rivayetler, bilhassa Hz. Âişe’nin soru sormada cesur olduğunu, bilmediği, anlamadığı bir şey işitecek olsa mutlaka sorduğunu belirtir. Aleyhissalatu Vesselam vukua gelmeyen, akla gelebilecek her şeyin sorulmasını yasaklamış ise de günlük yaşayışla, dinin tatbikatıyla ilgili soruları teşvikkâr olmuş, cevapsız bırakmamıştır. Şu rivayet manidardır. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ümmü Süleym bir gün Hz. Peygamber’e (sallallahu aleyhi ve sellem) gelerek: “Yâ Resûlallah! Kadın rüyasında erkeğin rüyada gördüğünü görünce (yani ihtilam olunca) gusül gerekir mi?” diye sordu. Orada hazır olan Hz. Âişe: “Ey Ümmü Süleym, kadınları rezil ettin, Allah canını almasın.” dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Hz. Âişe’ye: “Hayır, kadınları rezil eden asıl sensin. Bırak onu, Ensar kadınları fıkıhtan sual ediyorlar. Evet ey Ümmü Süleym, gusletmesi gerekir.” cevabını verdi. Hz. Peygamber, burada olduğu gibi, örfen utandırıcı meselelerde bile çekingen olmamaya çalışmıştır. Bu çeşit soruları cevaplarken “Allah (celle celâluhû) gerçeği açıklamaktan çekinmez!” mealindeki âyeti okurdu. (Aile Reisi ve Baba Olarak Hz. Peygamber)
  • "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hićbir vakit herhangi bir yemege laf etmedi, iştah duydugu bir yemekse yerdi, hoşuna gitmeyen bir yemekse terkederdi, (yemezdi)." (Kütüb-i Sitte 10. Cilt)
  • Muslumanlarin Uhud'daki yenilgisine Bediüzzanan'in bir yorumu: MÜHiM BiR SUAL: "Fahru'l-Alemin ve Habib-i Rabbil'l-Alemin Hazret-i Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam)'ın Sahabelerinin, müşrıkıne karşı Uhud'un nihayetinde ve Huneyn'in bidayetinde maglubiyetinin hikmeti nedir? el-CEVAP: "Müşrikler içinde o zamanda saff-ı sahabede bulunan ekabir-i sahabeye istikbalde mukabil gelecek Hazret-i Halid gibi çok zatlar bulundugundan, şanlı ve şerefli olan istikballeri nokta-i nazarından butun butun izzetlerıni kırmamak içın, hikmet-i ilahiyye, hasenat-ı istikbaliyelerinin bir mukafaat-ı muaccilesi olarak mazide onlara vermiş, butun butun izzetlerini kırmamiş. Demek mazideki sahabeler, mustakbeldeki sahabelere karşı maglub olmuşlar. Ta o mustakbel sahabeler berk-i suyuf korkusuyla degil, belki barika-i hakikat şevkiyle islamiyet'e girsin ve o şehameti fıtriyeleri çok zillet çekmesin." (Kütüb-i Sitte 11. Cilt)
  • “Âhiret yanında dünya nedir ki, ancak tavşanın bir defa sıçraması gibi bir şeydir.” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, VIII, 152; Zemahşerî, VI, 227) (Kütüb-i Sitte 15. Cilt)
  • "Yeni Terbiye" tâbiri fiilen 19. asır sonlarında kullanılmaya başladı ve prensipleri tatbik mevkiine girdi ise de teklif ettiği ideallerin, ana hatlarıyla, ilk defa 16. asırda Montaigne tarafından Essasis (Denemeler) adlı eserinde işlendiği, Rousseau ve Pestalozzi tarafından da sistemleştirierek en güzel şekilde ifade edildiği bilinmektedir..." (Hz. Peygamber'in Sünnetinde Terbiye)
  • Bir millet, evlatlarına vermiş olduğu terbiyenin seviye ve kalitesi nispetinde yükselebilmiş ve huzura ermiştir. (Cocuk Terbiyesi)
  • Ömer İbnu Abdilaziz ( rahimehullah ) ' in mevzumuz açısından en mühim tarafı sünnete olan bağlılığı ve onun ihyası için göstermiş olduğu gayrettir . Hadîslerin tedvîn ettirilmesi şeklinde kristalize olacak olan bu sünnet aşkını şöyle ifade etmiştir : " Eğer Allah , her seferinde cesedimden bir parça koparılmak şartıyla benim vâsıtamla her bir bid'ayi temizlemeyi ve her bir sünneti ihya etmeyi nasib etseydi ben buna can u gönülden hazırdım . " (Kütüb-i Sitte 1. Cilt)
  • Resulullah ( aleyhissalatu vesselam) borca karşı uyarmış borçlanmamayi ısrarla tavsiye etmiş olmakla birlikte, borçlanmayi haram etmemiştir. (Kütüb-i Sitte 6. Cilt)
  • İbn Abbas radıyallahu anh: كُونُواْ رَبَّانِيِّين ayetiyle; "hakimler, fakihler olun" denmek istenmiştir." der. Buhari, ilim, 10 (Kütüb-i Sitte 2. Cilt)
  • "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir." (Kütüb-i Sitte 6. Cilt)
  • Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Vallahi, senin hidayetinle bir tek kişiye hidayet verilmesi, senin için kiymetli develerden muteşekkil sürülerden daha hayirlidir." (Kütüb-i Sitte 11. Cilt)
  • Muğire radıyallahu anh dedi ki: “Peygamberimiz, Rabbimizin risaletini getirmiştir. Bir de bize bildirdi ki, bizden kim öldürülürse cennetlik olacaktır. Bu sebeple biz, ölümü, sizin hayatı sevdiğinizden daha çok seviyoruz.” Buhari, Cizye, 1, Tevhid, 46. (Kütüb-i Sitte 3. Cilt)
  • "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sarhoşluk veren her içki haramdir." (Kütüb-i Sitte 7. Cilt)
  • İbn Mes’ud radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber aleyhissalatu vesselam’a: ‘Hangi günah daha büyük?’ Diye sordum. Şu cevabı verdi: ‘Seni yaratmış olduğu halde Allah’a ortak koşmandır.’ ‘Sonra hangisi gelir?’ dedim. ‘Seninle beraber yiyecek korkusuyla (rızık endişesiyle) çocuğunu öldürmendir.’ dedi. Ben tekrar: ‘Sonra ne gelir?’ dedim. ‘Komşunun helalliği ile (karısıyla) zina etmen!’ dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu sözlerine te’yiden şu mealdeki ayet nazil oldu: ‘Onlar, Allah’la beraber başka bir ilaha dua etmez, hak olmaksızın, Allah’ın haram kıldığı cana kıymaz ve zina da etmezler. Kim de bunları yaparsa bir cezayla karşılaşacaktır.’ Furkan, 68. Buhari, Tefsir, Furkan, 2, Bakara, 3, Edeb, 20, Muharibin, 20, 46; Muslim, İman, 141 (86); Ebu Davud, Talak, 50, (2310); Tirmizi, Tefsir, Furkan, (3181). (Kütüb-i Sitte 3. Cilt)
  • "Ca'fer'in ölüm haberi geldiği zaman, Resûlullah (s.a.v): "Ca'fer ailesi için yemek yapın! Çünkü onlara, onları meşgul eden (haber) geldi!" buyurdular." Tirmizî (Kur’an’ı Kerim ve Hadisi Şeriflerle Hz. Muhammed (sav) ve Ashab (ra)’ının yaşadığı İslâmiyet)
  • Suheyb radıyallahu anh anlatıyor: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Kur'an'ın haram kıldığı şeyleri helal addeden kimse Kur'an'a iman etmemiştir.” Tirmizi, sevabu'l Kur'an, 20, 2919 (Kütüb-i Sitte 2. Cilt)
  • Rasulullah (as) buyurdular ki: "Kim gam ve tasalarını bire indirir ve sadece ahiret tasasına gönlünde yer verirse, onun dünyevi gamlarını Allah izale eder." (Kütüb-i Sitte 17. Cilt)
  • Dünya ile benim ne alakam var. Ben bir yolcu gibiyim. Bir agaç altında golgelenen bir yolcu .. sonrada orayi terkedip yoluna devam eden ... (Kütüb-i Sitte 6. Cilt)
  • Kur’ân-ı Kerîm, pek çok âyetinde çocuk eğitimiyle ilgili meselelere yer vermiştir. Bu mevzuyu Kur’ ân’da Çocuk adlı çalışmamızda oldukça teferruatlı olarak tahlil ettik. Burada teferruata girmeden şunu belirtmek isteriz ki, Cenab-ı Hakk’ın (celle celâluhû) : “ Ey İman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizin için bir fitnedir. ” (Teğâbun, 64/14-15) uyarılarında ifade edilen hakikati, âlimler, “aile efradına karşı olan sorumluluğumuz” olarak anlamıştır. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da: “ Kişinin fitnesi hanımında, malında, evlatlarında ve komşusundadır. ” 275 buyurmuştur. Gerek âyet-i kerîmede ve gerekse hadis-i şerifte geçen “fitne’den maksat “imtihan”dır. 276 Aile reisleri, aile fertlerine karşı terbiyevî yükümlülüklerini hakkıyla yerine getirip getirmemekle imtihan olunuyorlar. Yerine getirmedikleri takdirde, aile fertleri ahirette bir düşman gibi yakalarına yapışıp Allah’a şikayet edeceklerdir. 277 Yine kaydetmekte fayda var: Yukarıda kaydettiğimiz âyetin evvelindeki âyet ise, “ Ey iman edenler! Zevceleriniz ve evlatlarınızdan bir kısmı size düşmandır, o halde onlardan sakının! ” (Tegâbün, 64/14) buyurarak aile efradının daha farklı bir durumuna dikkat çekmektedir. Müfessirlerimiz, âyetin iniş sebebini de göz önüne alarak “ Allah’ın bir kısım emirlerini yerine getirmenize engeller çıkararak, onlar yolunda sizin bir kısım haramları işlemenize sebep olarak size düşmanlık yaparlar. Allah’a karşı günaha iten taleplerine uymayın! ” diye anlamışlardır (Râzi 30, 27). Meseleye bir başka açıdan yaklaşarak, “Onların üzerimizdeki haklarını yerine getirmeyerek, uhrevi helâklerine sebep olursak, ahirette, düşman tavrıyla bizi Allah’a şikayet edeceklerdir.” diye de anlayabiliriz. Bu iki yorum zahirde zıt görünse de özde birdirler. Çünkü her ikisinin de dinde yeri vardır. 275 Buhârî, Mevâkît, 4, Zekât 23, Savm 3, Fiten 17; Müslim, İman 231, Fiten 25 276 İbn-i Kesir, 7/29 277 Bak. İbn-i Ebî Cemre, Behçetu’n-Nüfus, 1/199; Bediüzzaman, Lem’alar, s. 189 (Aile Reisi ve Baba Olarak Hz. Peygamber)

Yorum Yaz