diorex
Dedas

Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük - Aziz Nesin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük kimin eseri? Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük kitabının yazarı kimdir? Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük konusu ve anafikri nedir? Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük kitabı ne anlatıyor? Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük kitabının yazarı Aziz Nesin kimdir? İşte Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 16.02.2022 12:00
Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük - Aziz Nesin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Aziz Nesin

Yayın Evi: Nesin Yayınevi

İSBN: 9786054883332

Sayfa Sayısı: 160

Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Gülmece edebiyatının doruğundaki yazarımız Aziz Nesin'i İOO. Doğum Yılında anarken onun öyküleri, yazı ve konuşmalarından derlenen tematik bir seçki sunuyoruz. Aziz Nesin'in öyküleri geniş bir konu yelpazesi içinde yalnız günlük yaşamı değil insanlık durumlarını ve toplumsal ilişkileri de gözler önüne serer, okuyanı güldürürken hayatı anlamaya yöneltir. Aynı çeşitlilik yazıları ve konuşmalarında da geçerlidir.Seçkimizi hazırlarken istedik ki Aziz Nesin'in kitaplarındaki öykü ve yazılarını bu kez tematik bir bütünlük içinde okuyun. Belirlediğimiz konu başlıklarına girmeyen ama bu dizi dışında bırakmaya gönlümüzün razı olmadığı öykülerini ise Gülmekten Öldüren Öyküler adı altında topladık.

(Tanıtım Bülteninden)

Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük Alıntıları - Sözleri

  • Gerçek bir Atatürkçü, bilinçli bir Atatürkçü durmadan "Atatürk, Atatürk, Atatürkçüyüm" demez ki!
  • Bir kişi hem liberalizmi savunur, hem de Atatürkçü olamaz; Atatürkçülük devletçiliktir.
  • Dünyada hiçbir tapınağın altında dükkân yoktur. Türk Müslümanlarından başka kimse caminin altına dükkân koymamıştır.
  • Bir işçi bir günlük çalışmasının karşılığında bir kitap alamıyor.
  • Atatürk, "Durmayalım, düşeriz!" demiş, biz durarak O'na saygı gösteriyoruz. Beş dakika durarak değil, O'nun ölüm yıldönümü günlerinde iş saatlerimizden beşer dakika daha çok çalışsak, beş milyon çalışanın beşer dakikası yedi bin iş günü eder.
  • Sivas faciasında ölenlerin cenaze törenine Ankara ve İstanbul'da on binlerce insan katıldı. Bu törende dağıtılan "Sanat Hareketi" anonim imzalı bir bildiride şöyle yazılıydı: "Bu ülkede tanrıya inanmak ve ibadet etmenin suç olmaması kadar Tanrısız olmanın da suçsuzluğu ilan edilinceye kadar bu yargılama sürecektir. Tanrısız olmak da bir haktır." Bu konular bugüne dek Türkiye'de yazılmadı, açıklanmadı. Oysa demokrasi, bunu da gerektirirdi. Demokrat olmak hiç de kolay değil. Kimi Müslümanlar bu düşüncelerimizi yadırgayabilir. Ama dahaca 48 yıllık demokrasimizin gereği, zorunlu olarak buna da alışacaklardır.
  • Hangi insan "namusluyum" diye söze başlar? Hiç gerçekten namuslu bir insan böyle söze başlar mı?
  • Son yıllarda aydın din adamı yetiştirerek köylüyü kalkındırmak diye bir laf tutturdular. Bu düşüncedeki içtenliğe nasıl inanacaksınız ki, köylüyü uyandıracak öğretmenin kaynağı köy enstitülerini kapattılar da, şimdi imamla köylüyü kalkındıracaklar.
  • Ki ben Atatürkçü değilim. Ama Atatürk'e borcum ve saygım sonsuz...
  • Toplum ne denli yozlaşır, aptallaşırsa, ne denli akılcılıktan uzaklaşırsa, o denli doğadışı, akıldışı, fizikötesi (metafizik), o hiç var olmayan ama var sanılan gizilgüçlere, cine, periye, şeytana, büyüye, fala bağlanır.
  • Kuran'ın Türkçeye çevrilmesini istemeyenler, daha çok din adamları olmuştur. Çünkü Kuran çevrilseydi, halk üzerinde­ki egemenlikleri, üstünlükleri kalmayacaktı (...)
  • Türkiye yine (...) bir tekkonuşucu (monolog) ülkesi oldu.
  • Hemen söyleyeyim, ben soldayım, böyle olmakla övünürüm, çünkü yurdumun gerçek gelişmesini, halkımın kalkınmasını solculukta buluyor, buna içten inanıyorum. Yani sosyalistim, Türkçesi toplumcuyum. Atatürkçülük, ancak bu yolla sağlanır.
  • Cumhuriyet'ten sonra Türkiye'ye Batı'dan alınan üstyapı kurumları arasında bir de "Laiklik" kurumu sokulmuştur. Ve sanılmıştır ki, ileri Avrupa devletlerinde nasıl bir laiklik varsa, bizde de böyle bir laiklik olabilir. Bu sanıda olanlar, Müslüman­lıkla, Hıristiyanlık arasındaki büyük ayrımı anlayamadıkları için, yaşamın acı gerçekleri karşısında durmadan yanıldıklarını görmüşlerdir. Oysa "laiklik" salt Hıristiyanlığa uygun bir ku­rumdur; bir Müslüman'ın laik olabilmesi olanaksızdır. Çünkü laikliği, şöyle tanımlıyoruz: "Dünya işleriyle iman işlerinin birbirinden ayrılması." Bir Hıristiyan için, dünya işlerini din işinden ayırmak kolaydır; çünkü onun dini, İslamlığa göre dünya işleriyle daha az ilgilidir. Oysa Müslümanlık, tümüyle dünya işlerinin düzenlenmesi üzerine kurulmuş bir dindir.
  • Geri kalmışlığın acı gerçeği özentidir; özenti de ancak biçimde kalır, öze varamaz. Örneğin, geri kalmışın Batılılaşması kafasının içinde değil, kafasının dışındaki şapkada kalır.

Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitap, Aziz Nesin'in seçme yazılar ve konuşmalardan derlenen serinin 1. sini oluşturmakta. Bu derleme yazılarda, kitabın isminden de göreceğimiz gibi Aziz Nesin laiklik, dincilik ve atatürkçülük ile ilgili görüşlerini, düşüncelerini açıklamış. En basit tanımıyla, hepimizin bildiği gibi laiklik; din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Kişiler kendi özel yaşamlarında istedikleri dine inanıp inanmamakta özgürdür ancak dinlerinin, devlet işlerine müdahalesi düşünülemez. Aziz Nesin'in bu konu hakkındaki düşüncelerine gelirsek; • Laikliğin gerçek manada uygulandığına inanmıyor. Her ne kadar anayasanın ikinci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin laik olduğu ibaresi bulunsa da bunun içi boşaltılmış bir kavramdan ibaret olduğunu düşünüyor. Haksız da sayılmaz sanki. • Bir insanın hem müslüman hem laik olamayacağını; İslam'ın, Müslüman kişinin tüm hayatını -devlet işleri de dahil- düzenlediğini ve bu yüzden kendi dinlerini devlet işlerinden uzak tutamayacaklarını söylüyor. Aslında burda Aziz Nesin'e katılmakla beraber, bu cümlelerin şeriatın önünü açabileceğini düşünüyorum. Nüfusunun yarısından fazlası müslüman olan bir ülkede, şeriat yancıları bu ifadelerle tehditlerine ve emellerine destek bulabilirler. • Laik bir ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurumun devlete bağlı olarak çalışmaması gerektiğini düşünüyor. Yani eğer laik bir devletseniz ya Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurum hiç olmayacak ya da tamamen özerk bir kurum olup bütçesini devletten -vergilerimizden- almayacak. Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesini oluşturan vergilerimizin içinde, genelev işçilerinin didine didine kazandıkları paradan ödedikleri vergilerin olduğunu ve kendi maaşlarını bu bütçeden olan imamların,müftülerin İslam dinini aşağıladıklarını ve yaptıklarının günah olduğunu düşünmektedir. Fuhuşun ve zinanın haram olduğu bir dinde, yine fuhuş ve zinadan gelen paralarla maaşlarını almaları ne kadar doğrudur kendi dinlerine göre? Meçhul... • İmamhatipten çıkan öğrencilerin devletin bütün kademelerine girmemesi gerektiğini ve ülkeye ne kadar imam lazımsa imamhatiplerde de o kadar öğrencinin olması gerektiğini söylüyor. Gelelim "Atatürkçülük" kısmına. Aslında bu kısımda Aziz Nesin'in zamanla fikrinin değiştiğini gördüm. Kendisine ait iki sözü bırakıyorum buraya. • "Açık seçik olarak yolum Atatürkçülük ilkelerine dayanır." Tanin (2 Mart 1961) • "Her zaman söylüyorum; Atatürkçü, Kemalist değilim." (17 Ağustos 1993) Evet, birbirine zıt iki cümle gibi duruyor. Ancak şunu gözden kaçırmamak gerekir. İki cümle arasında kocaman 32 yıl var. Bu 32 yıl içerisinde bir insanın herhangi bir düşüncesinde sabit fikirde kalması, doğru veya yanlış farketmeksizin düşünmüyor demektir. Peki bu 32 yıl içerisinde, düşüncelerini bu şekle getiren ne tür olaylar yaşamış olabilir? Hani sürekli "her dönemi kendi şartları içerisinde değerlendirmeliyiz" diyoruz ya, Aziz Nesin'i de kendi dönemi ve kendi şartları içerisinde değerlendirebilecek miyiz? Bakalım... Yazılarında Atatürkçülüğe zarar veren önemli 2 kesimden bahsediyor. Birincisi; Atatürk'e ve yaptığı icraatlere saldırarak şeriatın tekrar getirilmesi için uğraş veren gerici yobazlar. İkincisi; (ki en tehlikelileri bunlardır diyor) Atatürkçülüğün arkasına sığınarak, Atatürkçülüğün yobazlığını yapanlar. Yani Atatürk'ü eleştirilemez bir konuma koyanlara da karşı, Atatürk'ün yaptığı olumlu icraatlere dahi saldırarak, kendilerince cihat yapan gerici yobazlara da karşı. İkincisini en tehlikelileri olarak görmesinin sebebi ise; birincisinin yaptığı, açık açık "şeriat istiyoruz" söylemlerine; Batı'ya karşı laik, Doğu'ya da Müslüman yüzünü göstererek ikiyüzlülük yapan dönemin makam sahiplerine karşı sessiz kalmaları. Atatürk'ü sadece havalimanı, hastane, okul vb gibi isimlerle yaşatmaları ama ilkeleri ve fikirleri uygulamaya gelince put gibi kalmaları. Ve sanırım bu tip Atatürkçü geçinenler yüzünden, ilkelerin yolundan gitse bile kendisinden "Atatürkçü" olarak bahsetmek istemiyor. Aslında buraya kadarki Atatürkçülük hakkındaki fikirlerine katılıyorum diyebilirim. Ancak şu noktada Aziz Nesin'le ayrılıyoruz. Aziz Nesin şöyle diyor: "Açıkça derim ki, Atatürkçülüğü yıkanlar, onun heykellerini yıkanlar, resimlerini yırtanlar değil, Atatürkçü geçinip de bu yurtta bir Atatürk'ü Koruma Yasası konulmasını gerektirenler, Atatürk'e saygıyı yasa zoru altına sokturanlardır." Tanin(2 Mart 1961) 5816 Sayılı Atatürk'ü Koruma Kanunu maddeleri nelermiş, bir de onlara bakalım: 1. Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır. 2. Birinci maddede yazılı suçlar, iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumî veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunulacak ceza yarı nispetinde artırılır. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır. 3. Bu Kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re'sen takibat yapılır. 4. Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. 5. Bu Kanunu Adalet Bakanı yürütür. Nasıl ki insanların büyük bir çoğunluğunun sahiplendiği birtakım değerler varsa ( din gibi), Atatürk de yine birçoğumuzun sahiplendiği büyük bir değerdir. En önemlisi, ülkenin kurucusudur. Nasıl ki dini değerlere hakaret, aşağılama vs gibi durumlar suçsa ve bu dini değerler kanunla "koruma" altına alınmışsa; Atatürk gibi bir değer de pek tabi kanunla "koruma" altına alınabilir. Ki kanunda da zorla saygı içerisine sokulduğunu düşünmüyorum. Maddelere baktığımda Atatürk'ü eleştiri hakkına engel koyan herhangi bir cümle göremiyorum. Kanun; hakareti eleştiri olarak kabul edenlere, bu lüksü vermiyor sadece. E bir zahmet kurucusu olduğu ülkenin vatandaşları da, Atatürk'e hakaret etme lüksünü elinde bulundurmasınlar. Son olarak; Aziz Nesin'i hem dincilerin bir kısmının hem de atatürkçülerin bir kısmının neden sevmediğini bu kitapla çok daha iyi anladım. Yanlış fikirleri olduğunu düşündüğüm yerler oldu ama ideoloji veya herhangi bir doktrin fark etmeksizin cesurca eleştirebilen bir insan. Bu da Aziz Nesin'e karşı, her iki kesimden de eleştirileri kaldıramayan insanların saldıralarına yol açıyor haliyle. Aziz Nesin'den 8 kitap okudum ama sanırım şimdiye kadar okuduklarım arasında onun fikir hayatını en iyi öğrendiğim kitap bu oldu. Diğer iyilerini okuyana kadar, en iyisi bu :) İyi okumalar... (Atiye)

Canim Aziz Nesin...Canim demeyi cok seviyorum hele de yüzüne sőyleyemiyorsam ... Derin sevgi ,büyük özlem...Yakmaya çalistilar basaramadilar...Büyük utanç...insanlar ölüyor bir şekilde ne mutlu ki düşünceleri bizimle... okudukca dedim evet evet bende böyle düsünüyorum... Bu kitap bir camı görmeyıp de yüzümüzü carptigimiz o an gibi çarpabílír eğer farkli fikirleri dinleyebilmeye açik iseniz...Çunku burada bambaska bir Atatürkcülük kavrami var , inanciniz yoğunsa meali yapilan ayetler şasırtabilir sizi de...Laiklik ise bambaska bir durum elbette Türkiye bence de laik bir ülke değil ...öyle güzel aciklamis öyle güzel anlatmis ki hak vermek istemeseniz bile vereceksiniz...Basliklarla ilgili en ufak bir irdeleme durumunuz varsa tam size göre.sevgíyle (Tuba kutlucakmak)

Öncelikle laiklik kavramının kitapta ele alınışını aktarmaya çalışmak istiyorum. Aziz Nesin'in laiklik kavramına yaklaşımı beni şaşırttı doğrusu. Çünkü Nesin, İslam'ın egemen olduğu ülkelerde asla laiklik kavramının uygulanamayacağını söylüyor yazılarında. Buna temel olarak da İslam'ın kitabı Kuran'ı gösteriyor. Nesin'e göre Kuran Müslümanların genelinin sandığı gibi uhrevi işleri düzenlemek için değil bizzat dünyevi işleri düzenlemek için gönderilmiş bir kitaptır. Kuran'ın kurallarına göre dünyevi işlerin düzenlenmesini kabul edersek laiklik kavramının uygulanabilirliğinden söz etmek imkansız. Aziz Nesin işi daha da ileri götürerek, imam hatip liselerinden mezun olanların devlet yönetimlerinde ve diğer kamu işlerinde görevler aldıklarında, aldıkları dini eğitime göre davranmalarının son derece normal olduğunu söylüyor. Aziz Nesin'e göre sorun burada başlıyor. İmam hatip okullarından mezun olmuş kimselerin herhangi bir kamu görevinde bulunmamaları gerektiğini, yalnızca dinî vazifelerde yer almaları gerektiğini söylüyor ve bu durumun laik Cumhuriyetle bağdaşmayacağını da ekliyor. Buradan hareketle de kuran kurslarının ve imam hatip okullarının çoğalmaması gerektiğine vurgu yapıyor. Özellikle Kuran kurslarının demokratik ve laik bir Cumhuriyet yönetimi için tehlike teşkil ettiğine vurgu yapıyor. Bu noktada eserin içerisinde 'Kuran Kursu Yemini' adlı bir metne de yer veriyor. Metni ben de internette araştırdım ve gerçekten de bazı Kuran kurslarında öğrencilere bu yeminin ettirildiğine dair görüntüler olduğuna dair bilgilere de ulaştım. Ayrıca okullarda öğretilen din dersinin de laiklik ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını söyleyen usta yazar, din dersi müfredatının yalnızca Sünni mezhep anlayışı ile İslamiyet'i anlatan, diğer dinlerden bahsetmediği gibi İslam'ın diğer mezheplerinden de söz etmeyen bir yaklaşımla hazırlandığını, bu yüzden de laiklikle bağdaşmadığını söylemektedir. Nesin bu bahiste Sünni Müslümanların söz konusu bu anlayışlar yüzünden diğer mezhep Müslümanlarına nasıl düşman edildiğini, Madımak'ta diri diri nasıl yakıldığı olayını da dile getiriyor. Dincilik bahsine baktığımızda, dini bir sömürü aracı gibi kullananlardan bahseden Aziz Nesin; dinci gericilerin tüm dünya tarihinde büyük yeniliklere karşı çıkışlarını anlatırken, Atatürk'e ve Cumhuriyet'e karşı da düşmanlık beslediklerini apaçık ortaya koymuştur. Aczimendi tarikatının devlete gönderdiği kan dondurucu iç savaş tehdidi içeren mektubunu da yayınlayan Nesin, imam hatiplerde yetişen ve devletin yüksek makamlarına gelmiş kişilerin nasıl bu tehditlere boyun eğip sessiz kaldıklarını, dolayısıyla nasıl Cumhuriyet'in temellerini sarstıklarını da dincilik bahsinde anlatmıştır. Aziz Nesin bu bağlamda Cumhuriyet'in ve devrimlerinin getirdiği 'millet' bilincinin tekrar 'ümmet' anlayışına doğru evrildiğini, dinci yönetimin Cumhuriyet'in temel kazanımlarını sessiz sedasız ortadan kaldırdığını, dahası bunun kapitalist emperyalist büyük devletlerin birer oyunu olarak sahnelendiğini farklı yazılarında birer birer anlatıyor. Gelelim Atatürkçülük bahsine. Nesin bu bahiste sık sık özeleştiri yapıyor. Özeleştirisinin odağında da şu soru yatıyor: Türkiye bu hale gelirken, yani Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı kişiler tarafından istila edilirken, söz konusu kişiler devletin kurumlarını birer birer ele geçirip bu kurumlardan Cumhuriyet devrimlerinin izlerini teker teker yok ederken ben ne yaptım? Soruyu daha büyük ölçekli de soruyor Aziz Nesin ve kendini 'Atatürkçü' diye tanımlayanlar ne yaptılar diye kapsamı genişletiyor. Ve en can alıcı tespiti de bu noktada geliyor: Eeyyy Atatürkçü geçinenler!! Ülkenin bu hale gelmesinde suçlu kim sorusunu soruyorsanız önce aynaya bakın! Gerek İsmet İnönü ile başlayan ve sonrasındaki cuntacı zihniyetin Atatürk'ü putlaştırması, dokunulmaz kılması, halktan uzaklaştırması gerek yakın tarihlerde Atatürkçü söylemlerle siyaset yapan kişi ve kurumların Cumhuriyet'in kazanımları birer birer yok edilirken ses çıkarmaması, kendi koltuklarını garanti altına almaya çalışması gerekse de söz konusu bu grupların insanların din ve inançlarını uygulamalarını baskı yoluyla engellemeye çalışma davranışlarının Atatürk'e ve onun gerçekleştirdiği Cumhuriyet devrimine en büyük zararı verdiğini vurguluyor Aziz Nesin. Sonsöz olarak şunu söylemeliyim ki; usta yazar Aziz Nesin'den seçilmiş yazılarla oluşturulmuş bu eser bana Gençliğe Hitabe'nin şu satırlarını anımsatıyor: İstiklâl ve cumhuriyetine kasdedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. 'Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk yıllar öncesinden bizi uyarmışken, Aziz Nesin gibi, Attila İlhan gibi, Uğur Mumcu gibi ve daha niceleri gibi insanlar bizleri uyarmışken; biz neden ülkemizi, Cumhuriyetimizi dinci gericilere, emperyalist kapitalistlere neden ve nasıl teslim ettik' cümlesinin verdiği vicdan azabının ağırlığıyla kapatıyorum kitabın kapağını. (Ü. Z.)

Kitabın Yazarı Aziz Nesin Kimdir?

20 Aralık 1915’te İstanbul’da doğdu. İki yıl Darüşşafaka Lisesinde öğrenim gördü. Kuleli Askeri Lisesini bitirdi. Kara Harp Okulu ve Askeri Fen Okulundan mezun oldu. Üsteğmen rütbesindeyken "görev ve yetkisini kötüye kullanmak" suçlamasıyla yargılanıp ordudan uzaklaştırıldı. Bir süre bakkallık yaptı. Ardından gazeteciliğe başladı. Yedigün, Karagöz ve Tan Gazetesinde çalıştı. Cumhuriyet adlı bir magazin dergisi yayınladı. Sabahattin Ali ile birlikte, Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Alibaba mizah dergilerini çıkardı. 1951de bir kitapçı dükkanı, ardından bir fotoğraf stüdyosu açtı. 1954ten itibaren Akbaba mizah dergisinde takma isimlerle mizah öyküleri yazdı. Yazın yaşamı boyunda 100ün üzerinde takma isim kullandı. Kemal Tahirle birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu.Yeni Gazete, Akşam ve Taninde köşe yazıları yazdı. Yazarlığı, Öncü, Yeni Tanin ve "Ustura" isimli bir mizah eki de hazırladığı Günaydın gazetesinde sürdürdü. 1962de Zübük isimli mizah dergisini çıkardı. 1963te yayınevinin yanmasının ardından sadece yazmaya başladı. 1972de Çatalcada kimsesiz çocukların eğitimini gerçekleştirmeyi amaçlayan Nesin Vakfını kurdu. Kitaplarının tüm gelirini bu vakfa bağışladı. 1976-1980 arasında her dalda edebiyat ödülleri veren Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığını çıkardı. 1979da seçildiği Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanlığı görevini yıllarca sürdürdü. Sadece Türk edebiyatının değil dünya mizah edebiyatının da sayılı isimleri arasında yer alan Aziz Nesin, düşünceleri ve yazıları nedeniyle siyasi iktidarlardan sürekli baskı gördü, tutuklandı, yargılandı, sürgün edildi, cezaevlerinde kaldı. 6 Temmuz 1995 tarihinde yaşamını yitirdi. Öykülerinde Türk toplumunu ayrıntılarıyla yansıtır. Anlatımında halk edebiyatının ana öğelerinden yararlanır. Yer yer masal temasıyla ve mizah aracılığıyla günlük olayları, toplumsal aksaklıkları eleştirir. Türk edebiyatında çağdaş mizah yazarlığı tekniklerini geliştiren, genç mizah yazarlarının doğmasına yolaçan yazardır.

Aziz Nesin Kitapları - Eserleri

  • Zübük
  • Şimdiki Çocuklar Harika
  • Ölmüş Eşek
  • Nazik Alet
  • Gözüne Gözlük
  • Biz Adam Olmayız

  • Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
  • Yol
  • Yokuşun Başı
  • Yokuş Yukarı
  • Sizin Memlekette Eşek Yok mu
  • Tatlı Betüş
  • İt Kuyruğu

  • Koltuk
  • Toros Canavarı
  • Pırtlatan Bal
  • Geriye Kalan
  • Memleketin Birinde
  • Havadan Sudan
  • Gıdıgıdı

  • Aferin
  • Surname
  • Merhaba
  • Az Gittik Uz Gittik
  • Ben de Çocuktum
  • Yüz Liraya Bir Deli
  • Yedek Parça

  • Aşkım Dinimdir
  • Sivas Acısı
  • Fil Hamdi
  • Zübüklüğün Sonu Yok
  • Adamı Zorla Deli Ederler
  • Anıtı Dikilen Sinek
  • Kördöğüşü

  • Bir Sürgünün Anıları
  • İstanbul'un Halleri
  • Yurt Gezileri
  • İhtilali Nasıl Yaptık
  • Hayvan Deyip de Geçme
  • Deliler Boşandı
  • Şehirden İndim Köye

  • Memurlar Memurlar
  • Gerçeğin Masalı
  • Bay Düdük
  • Hoptirinam
  • Gol Kralı
  • Bu Yurdu Bize Verenler
  • Mahmut ile Nigar

  • Ah Biz Ödlek Aydınlar
  • İnsanlar Uyanıyor
  • Tek Yol
  • Leyla ile Mecnun
  • Gözünüz Aydın Efendim
  • Bir Tutam Aydınlık
  • Nutuk Makinesi

  • Hangi Parti Kazanacak
  • Ah Biz Eşekler
  • Yeşil Renkli Namus Gazı
  • İnsanlar Konuşa Konuşa
  • Büyük Grev
  • Benim Delilerim
  • Nah Kalkınırız

  • Poliste
  • Damda Deli Var
  • Şimdi Avrupa
  • Sosyalizm Geliyor Savulun
  • Rüyalarım Ziyan Olmasın
  • Kalpazanlık Bile Yapılamıyor
  • Okuma Güncesi

  • En Masumlar İçerde
  • Rıfat Bey Neden Kaşınıyor
  • Mahallenin Kısmeti
  • Yetmiş Yaşım Merhaba
  • Bütün Oyunları - 1
  • Bütün Oyunları 2
  • Halimiz Hal Değil

  • Borçlu Olduklarımız
  • Aziz Nesin - Ali Nesin Mektuplaşmaları
  • Aziz Nesin'den Sıra Dışı
  • % Kaç Aptalız
  • Yazarlık, Edebiyat ve Dil Üstüne
  • Aşk Şiirleri
  • Birlikte Yaşadıklarım Birlikte Öldüklerim

  • Çuvala Doldurulmuş Kediler
  • Kalem Yapın Beni Kalem!...
  • Eğitim Üstüne
  • Batı'ya Giden Yoldayız
  • Bir Koltuk Nasıl Devrilir
  • Vatan Sağolsun
  • Seyyahatname

  • Türkiye Şarkısı Nazım
  • Okuduğum Kitaplar
  • Korkudan Korkmak
  • Salkım Salkım Asılacak Adamlar
  • Üçü Birden
  • Bütün Şiirleri 1
  • Kazan Töreni

  • Bütün Şiirleri 2
  • Seviye On Ölüme Beş Kala - Kendini Yakalamak
  • Hayvanlar Takımı
  • Maçinli Kız İçin Ev
  • Sondan Başa
  • Sora Sora Cennet Bulunur
  • Uyusana Tosunum

  • Aziz Nesin'den Çocuklara En Güzel Öyküler
  • Hazret-i Dangalak
  • Aziz Nesin'in Güncesi Mum Hala
  • Mum Hala 1
  • Aziz Nesin'den Darbeler Kitabı
  • Sanat Yazıları
  • Gülmekten Öldüren Öyküler-1

  • Gülmekten Öldüren Öyküler 2
  • Alamanya Alamanya Bizden Aptal Bulaman Ya
  • Mum Hala 2
  • Soruşturmada
  • Aziz Nesin'in Anıları: Böyle Gelmiş Böyle Gitmez
  • Herkesin İşi Gücü Var
  • Suçlanan ve Aklanan Yazılar

  • Arkadaşım Badem Ağacı
  • Bir Dokun Bin Dinle
  • Cumhuriyet Dönemi Türk Mizahı
  • Unutulmayan Rüyalar
  • Bekârlık Sultanlıktır
  • Irak ve Mısır
  • Taşlamalar

  • Çocuklara En Güzel Masallar
  • Aziz Dede'den Masallar
  • Nasrettin Hoca Gülütler
  • Okullar İçin Kısa Oyunlar
  • Sporcu Milletiz Vesselam
  • Bursaname - Aziz Nesin'in Bursası
  • Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük

  • Bayan Aynur ile Bay Buyur
  • Bilmem Ne Adası
  • Bir Vicdan Davası
  • Onursal Doktor Olamamanın Büyük Onuru
  • Bulgaristan'da Türkler Türkiye'de Kürtler
  • Aşk Öyküleri
  • Aydınlar Üstüne

  • Büyüklere Masallar 1
  • Büyüklere Masallar 2
  • Türkiye Toplumu ve Demokrasi
  • Bütün Oyunları - 3
  • Bütün Oyunları 4
  • Aziz Nesin - Klaus Liebe Harkort Mektuplaşmaları
  • Aziz Nesin - Saliha Scheinhardt Mektuplaşmaları

  • Aziz Nesin - Tahsin Saraç Mektuplaşmaları
  • Tut Elimden Rovni
  • Erkek Sabahat
  • Çiçu
  • Hadi Öldürsene Canikom
  • Dört Kitap Tek Ciltte
  • Ölümü Hak Eden Ölümsüz Aziz Nesin Cilt: 1

  • Ölümü Hak Eden Ölümsüz Aziz Nesin Cilt: 2
  • Azizname
  • Saçkıran
  • Gübre Kralı
  • Şiirin Tam Zamanıdır
  • Biraz Gelir misiniz?
  • Bir Aşk Var Bir De Ölüm

  • Hoşça Kalın
  • Bişey Yap Met
  • Qum Qalalar
  • Hekayələr
  • Azîz Nesin - Meral Çelen Mektuplaşmaları
  • Gülmece Öyküleri 9
  • Bizim Memleket

  • Gülmece Öyküleri 5
  • Gülmece Öyküleri 2
  • Memleketin Birinde - Hoptirinam
  • Deniz Aslanı
  • Baba Mirası
  • Berber Nonoş
  • Gülmece Öyküleri 3

  • Üç Kitap Birarada
  • Nutuk Makinası, Az Gittik Uz Gittik
  • Gülmece Öyküleri 8
  • Aziz Nesin Bütün Kitapları
  • Kendini Yakalamak
  • Boyalı Tilki Masalı
  • İstanbul'dan Ne Haber

  • Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 2
  • Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 1
  • Seçilmiş Satırlar
  • Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 3
  • Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 4
  • Sosyalizm Geliyor Savulun

Aziz Nesin Alıntıları - Sözleri

  • İslamlıktan sonra da .. şimdi de kız çocukları pek makbul sayılmıyor, başlık parasını saymazsan. Müslümanlarca … (Bay Düdük)
  • Sen insanların zahirine değil zamirine bak. (Toros Canavarı)
  • Yoksular yaşamları boyunca yalnız bir kez kolaylık görürler, o da öldükten sonra; cenazeleri hemen kalkar, çabucak. (Ben de Çocuktum)
  • Muayeneye giren çocuğu, içi kül dolu bir kaba yellendirirlermiş. Yel ne denli çok kül kaldırırsa o denli iyi, o denli yiğitlik sayılıyor. Yel hiç kül kaldırmazsa, çok kötü..." Mangalda kül bırakmaz" sözü, sonradan bir alay sözü olarak kullanılmış olsa bile, kabadayılığı, yiğitliği anlatmak için söylenir. (Yokuşun Başı)
  • Sen artık bu kitapta: noktaları , virgülleri , satırları taşımıyorsun.. Sen artık bu kitapta : koşmuyor , bağırmıyor , alnını kaşımıyorsun.. Sen artık bu kitapta yaşamıyorsun. (Aşk Şiirleri)
  • Ayağını sıcak tut, başını serin, Kendine bir iş bul, düşünme derin. (Nasrettin Hoca Gülütler)

  • Önce bir sayımdöküm yapmalıyım Neleri götüreceğim Geri dönüp alamam Kendimden hiç bırakmamalıyım geride Gölgemi de gölgesizliğimi de Söyleyemediklerim yazamadıklarım Verilemeyen yanıtlarım Benimle olmalı üzünçlerim acılarım Utançlarım gözyaşlarım Söyletilmeyen şarkılarım Hiç bir kötülüğüm kalmamalı arkamda Aldatmaları sevdiğim kadınların Kurnazlıkları çıkarcıkları küçük küçük Zaman zaman kurnazlıklarım Düşlerimi hiç mi hiç bırakamam En değerli varlıklarım Hele sonsuz tasalarım ki yaşama sığmayan Ve hiç sönmeyen harlı tutkularım Ne kalır benden geriye Hiç O hiçi de kendimle almalıyım (Seviye On Ölüme Beş Kala - Kendini Yakalamak)
  • Aslında Sayın Başkan Hoobert iyi insandı. Sayın Başkan iyiydi ama, ne yazık ki çevresindekiler kötüydü. Nedense bu iyi başkanların çevresini de hep kötü kişiler alıyordu. (Kalpazanlık Bile Yapılamıyor)
  • Yabancı bir kentte insanın yalnızlığı daha bir katmerleniyor. (Sizin Memlekette Eşek Yok mu)
  • "Zenginlik sermaye birikimidir; uygarlık kültür birikimidir.Bizde böyle birikimler olmadığı için de , toplumumuz tutarsızdır. Ulusal zenginliğin , uygarlığın birikim demek olduğu bizde , daha 19. yüzyıl sonunda anlaşılmıştır.Ama bu bir TERS anlamadır.Bizde bu birikim , devlet gücüyle zengin yetiştirmek diye anlaşılmıştır.TERS işleyen mantık şudur: 'Yurdun kalkınması için zenginlik gerekir. Bizde kendiliğinden zengin yetişmediğine göre , devlet yardımıyla zengin yetiştirmeli , sermaye birikimi saglanmalıdır.' ...Devlet zengin yetiştirmeye kalkarsa kimleri seçer? Elbet kendisini devlet yapanları, kendinden olanları... " (Suçlanan ve Aklanan Yazılar)
  • Bakınız, neden olmaz, izah edeyim. Affedersiniz, ismiâliniz Beyfendi? Ulvi Bey... Müşerref olduk efendim. Benim adım Şâzi. Çok memnun oldum. Evet... ne diyorduk? Ol­maz.. Katiyen olmaz. Çünkü efendim, herşeyden önce bir maarif plânımız yok. Bendiniz uzun yıllar maarifte hizmet ettiğimden bu işleri gayet iyi bili­rim. Plânsız, programsız hiçbir iş olmaz efendim. Affedersiniz Beyfendi, ismiâlinizi öğrenebilir miyim? Ulvi Bey... Çok güzel, memnun oldum. Benim adım da Şâzi... Çünkü efendim bizde herşeyden ön­ ce bir tedrisat sistemi yok. Onun içindir ki, biri… (Kördöğüşü)
  • Bu pis burjuvaların Allah bin türlü belalarını versin!.. (Aziz Nesin'in Güncesi Mum Hala)
  • "Sarılmak neden güzeldir bilir misin? Çünkü sağ tarafta kalp yoktur, ve orası hep boştur. Sarılınca, sağ yanını onun kalbi doldurur..." | (Ah Biz Eşekler)

  • Amerikada otuzaltı gazeteye birden yazan bir başyazar, — Sizde, dedi, bir başyazar, kaç gazeteye yazar? — Bizde, dedim, her gazetenin ayrı bir başyazarı vardır, ama, hepsi de aynı şeyleri yazar!.. — Ayrı ayrı insanlar nasıl aynı şeyi yazarlar? — Bizde ayrı gayrı yoktur. Birlik, beraberlik falan... İşte öyle... — Sizde demokrasi var mı? — Az bişey vardı, ama son zamanlarda yedek parçası kalmadığından kullanamıyoruz? (Yedek Parça)
  • İnsan, sevebilir miyim diye düşünüyorsa sevemeyecek demektir. İyi ki sevide düşünce yok;yoksa kimse kimseyi sevmezdi. (Aşkım Dinimdir)
  • Gece yatakta bir elimi attığım zaman, elimin tuttuğu yalnızlık... Korkudan öbür elimi atıyorum, kendimi tutuyorum, soğuk, ıslak, titreşik... (Çiçu)
  • "Ben ölmüşüm baba, neden bana hiç demediniz?" (Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz)
  • “İster altından olsun, ister demirden, kafes kafestir!” (Memleketin Birinde)
  • Sizin sevdiğiniz her şeyi ben de severim. (Gol Kralı)
  • İnsanın kendini olduğundan başka göstermek için harcadığı çabalar onu gülünç yapar. Hele bu para konusunda ise gülünçlüğün derecesi daha da artar. (Aziz Nesin'den Çocuklara En Güzel Öyküler)

Yorum Yaz