Linç - Kerim Korcan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Linç kimin eseri? Linç kitabının yazarı kimdir? Linç konusu ve anafikri nedir? Linç kitabı ne anlatıyor? Linç PDF indirme linki var mı? Linç kitabının yazarı Kerim Korcan kimdir? İşte Linç kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Kerim Korcan
Yayın Evi: Babil Yayıncılık
İSBN: 9789756207246
Sayfa Sayısı: 160
Linç Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Gene de mahpushane ağasız kalmadı. Bayraklılı Feti, azgın kurt gibi çıkıverdi ortaya. Bu da bir ağaydı. Hem de benzeri az bulunur cinsinden.Upuzun boy, kaytan bıyık, bıçkın bir delikanlı idi. Epeyi de parası vardı idarede. Bilek, yürek, para, bu üç şey bir arada her kula nasip değildi...Feti geçince arkasından gardiyanlar fısıltıyla söyleşiyorlardı: "İşte Bayraklılı Feti Bey...Helal olsun, beş bin kaat para var idarede..." Kitaplı ağaydı Feti, daima yanında okuyacak bir şeyleri bulunurdu. Neşesi yerinde ise arkadaşlarına Karakurt'un "Allahaısmarladık" romanını okurdu. Günler geçip yavaş yavaş eski ağaların namı silindiğinden, Feti Bey'in tutunması pek de zor olmadı. Kan dökmesine hiç de lüzum kalmadan on beş sene hapis yattığını ileri sürerek atılıvermişti orta yere. Sağı ve solu emniyetteydi. Yan bakan çıkmazdı pek... Mangal yürekli Trabzonlu Hasan Çağlar, Kastamonulu İbrahim Çavuş ona dahil oldular. Bu adamlara Feti Bey bir kere, "Vurun!" Demesin, hedef manda olsa işi tamamdır...Böylece Feti Bey, kisa zamanda, mahpushaneyi hükmü altına aldı. Tek tük direnen çıktıysa da çürük yumurta gibi kısa zamanda eziliverdi. Feti Bey, piyadece gezen azgın bir çete gibi, hareket halindeydi. Bir taraftan Malatyalı Ali Sırma'nın bıyığını yakalayıp, "Burada kabadayılık yok ulan! Sen daha anlayamadın mı?" diyerek dudağıyla birlikte yolarken, başka birini de bıçak taşıdı diye tokatlıyordu.
Arabın kendisine olan hayranlığını Feti Bey sezmekte gecikmedi. Çevresine karşı, çakmak taşı gibi sert, ateş alır gibi çabuk bir kavrayışı vardı. Arabı kazanmakla, istediği anda, istediği yere, kara tabanca kurşunu gibi atabileceği bir adam elde etmiş oluyordu. İbrahim ve Hasan Çağlar'da vardı peşinde ama onlar Feti Bey'in gizli silahıydı. Onları çetin bir meydan savaşı için saklıyor, olur olmaz şeylere koşturmuyordu.
Linç Alıntıları - Sözleri
- Çocuk topu kadar, küçücük bir dünyan var. Ama, okursan eğer, bu dünya sen farkında olmadan büyür ve hayatın bir mana kazanır.
- Hangi sakalı fışkılı söylemiş, cehennem öbür dünyada deyi! Cehennem aha burada be
- Kurt sürüsünden bir tanesi yara aaldı mı, öbür kurtlar toplanıp onu yiyeceklerdir.
- "Mesela," dedi siyasi, "onu benim atölyeme verin. Ağaç işleri öğrensin. Gündelik gazete okumaya alıştırırız kendisini. Kitaplar veririz, böylece ufku değişmiş olur. İnsanlık, kaplanları bile kuzulaştırıyor."
- Camilerden zalim çıkar, Meyhaneden merhamet…
- Yarın ve yarınlar hiç sökmeyecek bir şafak da olsa, dışardaki insan geleceğin ufkundan gözlerini ebediyen ayıramaz. Yarın hesabı bir tutam ot gibi çeker götürür onu. 
- Koca insan seli içinde, gönülleri insanı insan yapan duygulardan mahrum, kafaları da bu yolda işlenmemiş, hülasa manevi bir yalnızlık içindeydiler.
- Dışarda kar yağarken, içerde bahar olmaz
- O, zincirsiz olduğu için kendisini hür zanneden insanın karşısına geçer, dayayıverirsin önüne kanun korkusunu: "Aklını başına al! Seni içeri atarım!" dersin ve adam şöyle bir duralar, düşünür, düşünür...İçerdeki insan için ise durum böyle değildir. Kanun korkusu dışarıda oldukça korkutucu bir tesir yaparken mahpusta, aynı silah, sadece bir kuru gürültüdür.
- Yerine göre fakiri korur görünür, gözleri boyar böylece; aslında bir kuru lokmalarına bile ortaktır…
Linç İncelemesi - Şahsi Yorumlar
ÖNERİRİM: Yazarın okuduğum 3. kitabı, Linç. Tatar Ramazan ve İdamlıklar kadar başarılıydı bu kitap da. Yazar, Arap Kadir karakteri uzerinden hapishanelerde dönen kahpelikleri, yolsuzlukları, kanuna aykırı cezaları, keyfi disiplin uygulamalarını... apaçık şekilde gözler önüne seriyor. Hapishanelerde dönen pislikleri görüp farkındalık oluşturması adına harika bir eser. Aynı zamanda yazar Kadir İnanır'ın da başrolünde oynadığı Tatar Ramazan karakterinin yaratıcısı ve yazarıdır. Hapishane ile ilgili filmleri, dizileri, kitapları seviyorsanız bu kitaba bayılacaksınız. Keyifli okumalar dilerim:) (Berkan Gökmen)
Kerim Korcan bu kitabı Sinop cezaevinde yatarken şahıslardan birebir dinlemiştir. Yazarlık hayatına da o zamanlar da başlamıştır. Tahliyesinden sonra da yazarlık hayatını devam ettirip çok sağlam yapıtlar vermiştir. Kitaptaki olayların gerçek oluşu ise okurun oralarda yaşanan hayatın, geçen ömrün ne kadar berbat bir durum olduğunu anlamasını sağlıyor. Kitap bittikten sonra bile etkisi devam ediyor. (Murad çirçil)
Böyle bir yazarın çok tanınmıyor olması büyük talihsizlik...Hemen herkes Tatar Ramazan'ı bilirse yazarı Kerim Korcan'ı pek tanımazlar...Kitaplarını genelde sahaflarda bulabilirsiniz ...Okuyun derim ben ... (Ali K.)
Linç PDF indirme linki var mı?
Kerim Korcan - Linç kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Linç PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Kerim Korcan Kimdir?
1918 yılında Sakarya'nın Hendek ilçesine bağlı Aktefek köyünde doğdu. Ancak ilkokul 4. sınıfa kadar okuyabildi. 1934-35 yıllarında Eskişehir'den İstanbul'a ailesi ile geldi. Babası Murat usta Küçükpazar'da saat tamirciliği yaparken, kendisi de berberde çıraklık yaptı.
1938'de donanma gemisi Yavuz'da yapılan aramada kardeşi Haydar Korcan'da bulunan kitaplar nedeniyle kendisinin saatçi dükkanı da aranmış ele geçen kitaplar nedeni ile ve “yayımcılık yoluyla komünizm propagandası yaptıkları” iddiasıyla 30 Nisan 1938'de gözaltına alınmıştır. 1938'de Donanma Kor Askeri Mahkemesi'nde isyan suçlusu olarak yargılandı ve 12 yıl ağır hapse mahkûm edildi.
Yazar hapis geçirdiği (1938-1948) ve (1957-1958) yıllarını İstanbul Polis Müdüriyeti Nezaret ve Müteferrikasında, Yavuz Harp Gemisi, Erkin Denizaltısı, İstanbul Merkez Kumandanlığı, Sultanahmet Tevkifhanesi ve Sinop Hapishanesi’nde tutuklu ve mahkûm olarak kalmıştır. 10 yıl kaldığı Sinop Cezaevinden 1948'de tahliye edildi. Hapisten çıkar çıkmaz askere alındı. Askerlik sonrası 1950'de İstanbul'a geldi, marangozluk yaparak yaşamını kazanmaya çalıştı. 1957'de Vatan Partisi yöneticiliğinden dolayı soruşturma açıldı. Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddelerine karşı gelmekten dolayı 1957'de tutuklandı, iki yıl tutuklu yargılandıktan sonra 1959'da beraat etti.
Milliyet gazetesinin 1962'de açtığı "Bir Memleket Gerçeği" başlıklı yarışmasında "Köşe" adlı röportajıyla ikincilik kazandı.
"Linç" adlı romanı 1970'de filme alındı, ardından oyun haline getirildi. 'Linç' filmi 70'li yılların en önemli filmlerinden biriydi. Kerim Korcan'ın romanından uyarlanan filmde cezaevindeki mahkûmlar arasında yaşanan iktidar savaşı anlatılıyordu. Linç Filmi1970 yılında Ali Yaver - En İyi Görüntü Yönetmeni, Bilge Olgaç - En İyi Yönetmen, En İyi 3. Film, En İyi Stüdyo Çalışması ödüllerini aldı. 1976 yılında Tatar Ramazan adlı öykü kitabı tiyatroya uyarlandı. AST ve İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından sahnelendi. "Ateşten Köprü" adlı romanında komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla İstanbul DGM'de yargılanan yazar Kerim Korcan 4 Mayıs 1989'da beraat etti. 1990 yılında Kerim Korcan'ın Tatar Ramazan adlı öyküsü tiyatrodan sonra sinema filmine uyarlandı filmin başrolünü Kadir İnanır oynadı, filmin müziklerini Ahmet Kaya yaptı. Ölümsüz birçok esere imza atan Kerim Korcan 1990 yılının 9 Kasım günü tedavi gördüğü kanser hastalığına yenik düşerek hayata veda etti.
Cezaevlerinde ağır koşullarda 12 yıl geçirdi. İçinde bulunduğu koşulları estetize eden Kerim Korcan yaşadıklarını birer sanat yapıtına dönüştürür. Eserlerinin çoğunda cezaevi gerçeğini anlattığından ezilenler, başkaldıranlar, idamlıklar kitaplarının kahramanı olmuştur. Kerim Korcan'ın yazın tarzında "Halk Hikayeciliği" niteliklerine sıkça rastlanır, eserlerinin genelinde kahramanlarının şivesiyle sade anlatımlarla okuru sıkmaz, kolay okunan bir tarza sahiptir. Kerim Korcan; "Ben üniversite kürsülerinde vatandaşların hak ve hukuk eşitliği için ağlayan ama içeride insanların anasını ağlatan adaleti, tekmil ters uygulamalarıyla mahpushanede cürmü meşut ettim, suçüstü yakaladım. Madem ki adalet mülkün temelidir, ben de toplum sorunlarına, başlangıç olarak oradan yaklaşmayı uygun buldum. Başkaları ne düşünür bilmem. İyi bir giriş yaptığım inancındayım ve devam etmek isterim. Tatar Ramazan'ın benim ilk eserim Linç'ten evvel kaleme alındığını açıklayabilirim. Dil konusunda tartışmaya girmek istemem. Hem birazda bineceğim dalı kesmek gibi olur bu. Dilde arınmaya gitmeye çalışıyorum ve bu gayreti sürdürenlerle esasta mutabıkım. Ancak zorlamaya kaçmaktan da sakınırım" diyerek kendi yazarlığını anlatır.
Eserleri
Roman
Linç (1967)
İdamlıklar (1971)
Ter Adamları (1975)
Patrona (1983)
Ateşten Köprü (1988)
Acılar Çemberi (1990)
Öykü
Köse Kadı (1962)
Tatar Ramazan (1969)
Canlı Bayraklar (1971)
Ölüm Pusuda (1990)
Capon (1990)
Diğer
Ey Gaziler (1989) (şiir)
Dimitrof Geçiyor (1978) (tarih)
Harbiye Kazanı (1989) (anı)
Kerim Korcan Kitapları - Eserleri
- Tatar Ramazan
- Linç
- İdamlıklar
- Ter Adamları
- Ateşten Köprü
- Ey Gaziler
- Harbiye Kazanı
- Canlı Bayraklar
- Capon
- Dimitrof Geçiyor
- Patrona
- Acılar Çemberi
Kerim Korcan Alıntıları - Sözleri
- İnsanoğlu tuhaftır, Selman! Evet bir yanı var ki görmezden gelemeyiz. Yani, kurtla tavşan yan yana yaşarlar bu canlının içinde. Ama, bu iki mahluk aynı zamanda hükmetmezler. Biri yırtıcı öbürü ürkektir. Apayrı davranışlar içindedirler yaşama savaşında. Bu sebeple biri ileri geçti mi öbürü mutlaka geridedir. (Ter Adamları)
- "Mesela," dedi siyasi, "onu benim atölyeme verin. Ağaç işleri öğrensin. Gündelik gazete okumaya alıştırırız kendisini. Kitaplar veririz, böylece ufku değişmiş olur. İnsanlık, kaplanları bile kuzulaştırıyor." (Linç)
- Hangi sakalı fışkılı söylemiş, cehennem öbür dünyada deyi! Cehennem aha burada be (Linç)
- Randevularda da usul buymuş zaten. 15 dakika beklenir, beklenen gelmezse oradan toz olmak gerekliymiş (Ter Adamları)
- O, zincirsiz olduğu için kendisini hür zanneden insanın karşısına geçer, dayayıverirsin önüne kanun korkusunu: "Aklını başına al! Seni içeri atarım!" dersin ve adam şöyle bir duralar, düşünür, düşünür...İçerdeki insan için ise durum böyle değildir. Kanun korkusu dışarıda oldukça korkutucu bir tesir yaparken mahpusta, aynı silah, sadece bir kuru gürültüdür. (Linç)
- Dışarda kar yağarken, içerde bahar olmaz (Linç)
- Yerine göre fakiri korur görünür, gözleri boyar böylece; aslında bir kuru lokmalarına bile ortaktır… (Linç)
- Koca insan seli içinde, gönülleri insanı insan yapan duygulardan mahrum, kafaları da bu yolda işlenmemiş, hülasa manevi bir yalnızlık içindeydiler. (Linç)
- İnişleri çıkışları ve keskin dönemeçleriyle tükenmez bir yoldur sanki yaşam. (Capon)
- Çalışmak yapını okumak kafanı besler. (Ter Adamları)
- Yarın ve yarınlar hiç sökmeyecek bir şafak da olsa, dışardaki insan geleceğin ufkundan gözlerini ebediyen ayıramaz. Yarın hesabı bir tutam ot gibi çeker götürür onu.  (Linç)
- Gökyüzü öyle uzak duruyor kendi kendine, gökyüzü bir bilmece... (Capon)
- Çifte gidemeyen, yaşlanan öküzü keserler, sucuk yaparlar. Hurdalaşan insanın da bir köşeye fırlatılıp atılmaktır kaderi. (Ter Adamları)
- Zaman çok yaman bir öğretmendi. (Capon)
- Keşke sırttan bir yük alır gibi hastaların acılarını da almak mümkün olsaydı. (Ter Adamları)
- «Bakmakla bir şey öğrenilseydi, köpekler kasap olurdu,» demişler. (Ter Adamları)
- Kökten girmek lazımdı evvela. Toprak. Toprağın altında ağacın kökü. Toprak. Toprağın üstünde ağa- cın gövdesi, sonra dallar. Evet ağacın dalları var- dı. Ama ben gönlümü iki ya da üç dala birden bağ- layamıyordum. Bir dal yetiyordu bana. Bir kuş bir dala konmalıydı. Gönül kuşu iki dalda olamazdı. Bir dal taşırdı onu. iki dalda olmak isterse olmazdı iş- te. Taa dedelerimizden beri böyleydi bu. iki dalda olmak isterse ya gönül kırılırdı ya da dal . .. (Ter Adamları)
- Yare nişandır tenine erlerin Mevt ise son rütbesidir askerin Namık Kemal (Ter Adamları)
- GÜNEŞ üstüme doğmuşsa eğer o günümü kay- bolmuş sayarım. Onun için uykuda bile garip bir yarıştayımdır zamanla (Ter Adamları)
- Dost sözcüğünün anlamını kavramadan, düşmanı tanımıştık. (Capon)