diorex
sampiyon

Mahkemelerde - Sabahattin Ali Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mahkemelerde kimin eseri? Mahkemelerde kitabının yazarı kimdir? Mahkemelerde konusu ve anafikri nedir? Mahkemelerde kitabı ne anlatıyor? Mahkemelerde kitabının yazarı Sabahattin Ali kimdir? İşte Mahkemelerde kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 14.02.2022 10:00
Mahkemelerde - Sabahattin Ali Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Sabahattin Ali

Derleyen: Nüket Esen

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750807978

Sayfa Sayısı: 153

Mahkemelerde Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hülasa: Kuyucaklı Yusuf yüzümüzü ağartacak bir sanat eseridir. Zararlı bir tarafını göremedim. Mevzuubahis tenkitler bugün el üstünde tutulan bazı Avrupa şaheserlerinde gördüğümüz -aynı mevzulara ait- tenkitler yanında son derece masum ve küçük kalır. Yalnız bir şahsın ve bir romanın değil, memleketimizde ilerlemesi lazım bir büyük ve faydalı sanatın da davasını gören Cumhuriyet adliyesinden zaten zayıf olan Türk romanının cesaretini kıracak bir karar çıkmayacağını kuvvetle ümit ederim.

Maarif Vekaleti Müfettişlerinden

Reşat Nuri

Yazarlığının yanı sıra siyasal kimliği de öne çıkan Sabahattin Ali, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda Sol görüşlü olmanın bütün zorluklarını yaşadı. Filiz Ali'nin babasına ait bir sandıkta bulduğu belgeler, bu zorlukların ve çilelerin birer tutanağı niteliğindedir.

Mahkemelerde Türk edebiyat tarihinde ilk defa Kuyucaklı Yusuf için Reşat Nuri tarafından yazılmış, sansür konusunda hala geçerli sayılabilecek görüşlerin ifade edildiği raporu, Sabahattin Ali'nin soyadı konusundaki hassasiyetini, dönemin ünlü kişileri ile arasında geçen tartışmaları ve özel hayatında ışık tutacak birçok belgeyi içeriyor.

Mahkemelerde Alıntıları - Sözleri

  • Ben haksız olduğum zaman başımı eğmesini ve susmasını bilen, fakat haklı olduğum zaman alnı yukarda bağıran ve hakkını teslim etmeyenlere her ne pahasına olursa olsun onu teslim ettirmek isteyen bir adamım. Haksızlığa maruz kaldıkça ve bu haksızlık tashih edilmedikçe susmamak hür bir vatandaş sıfatıyla vazifemdir. Bunun tevlit edebileceği neticeleri de göz önünde bulundurur, fakat yine hakkımı istemekten çekinmem. Çünkü adaletin yanlış tatbik olunduğu bir yerde mahpus olmak serbest gezmekten daha şereflidir.
  • Muhitim beni tatmin edemediği müddetçe onlardan uzaklaşmaya ve beni doyuran kitaplarıma dönmeye mecburum.
  • Muallimlik damarlarımın içindedir.
  • Muhitim beni tatmin edemediği müddetçe onlardan uzaklaşmaya ve beni doyuran kitaplarıma dönmeye mecburum.
  • “İstediğim şey adalet, vermekle mükellef olduğunuz adalettir.”
  • Millet, kültür seviyesi ve siyasi olgunluğu arttıkça, elbette iyiyi kötüden, hası kalptan ayıracak, bu yurda hizmet etmek isteyenlerle, başka emellere hizmet edenlerin arasındaki farkı görecekti.
  • Benim babam asker, babamın babası asker, anamın babası yine askerdi. Bu adamların hepsi bu memleket için kanlarını dökmüşlerdir ve benim şimdi damarlarımda dolaşan kan, bu adamların kanıdır. Benim, bu memlekete, bu memleketi kurtaranlara ihanet etmeme imkan yoktur.
  • Konuştum ve ruhumu kurtardım...
  • Biraz ayrı fikirli olanlar "komünist" diye damgalanıyor.
  • Ben bir kafa taşıyorum. Bu kafa yalnız karnımı doyurmak, üstümü giydirmek imkanlarını ihzar edecek bir makine, bir uşak değildir.
  • Adaletin tecellisi için erken ve geç yoktur.
  • Ben yirmi yaşına gelmeden saçlarımı, bu memlekete hizmet edeyim diye, hizmet edebilecek hale gelmesi için ağarttım, dalavera peşinde ve kesemi doldurmak için ağartmadım.
  • Ben bu memleketin hakiki evladıyım; memleket, hükümet ve reisicumhur benimdir. Ben onları gözüm gibi muhafaza ederim.
  • Adaletin yanlış tatbik olunduğu bir yerde mahpus olmak serbest gezmekten daha şereflidir.
  • İntikam, beşerî hislerin en saklısıdır.

Mahkemelerde İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hep Genç Kalacaksın: Siyasi görüşleri nedeniyle birçok kez mahkemeye verilmiş Sabahattin Ali. Kitapta da mahkemeye sunulan; davacıların, savcıların, avukatların ve yazarın belgeleri derlenmiş. Kitaptaki olayların üzerinden 60-70 yıl geçtiğinden ve söz konusu kişinin bir öğretmen, yazar, siyasi ve halkı uyandırmak uğruna ailesinin aç kalmasını bile göze alarak: "Bugün her sofraya oturuşumda karımla çocuğuma bakarak: Bunlara bu yemeği daha kaç gün yedirebileceğim acaba?" diye düşünen biri karşısında adaletin tecelli ettiğinden hiç şüphem yoktu kitabı okumadan önce. Fakat okuyunca adaletin bu topraklarda hiçbir zaman tam anlamıyla hüküm sürmediğini bir kez daha gördüm. Kuyucaklı Yusuf'ta askerlik ve aile kurumlarındaki yozlaşmayı tenkit ettiğinden dava açanlar, ideoloji olarak uyuşmadıklarından Sabahattin Ali'yi "vatan haini" diyerek yaftalayan Nihal Atsız ve daha pek çok kişi tarafından dava açılmış yazara. Üstelik davalardan birçoğu hapis cezasıyla sonuçlanmış, kitaplarına yasak getirilmiş. Sabahattin Ali'nin özellikle üzerinde durduğu bir konuya da yer verilmiş kitapta: Komünistlik. Komünist olmadığı halde fikir uyuşmazlığı nedeniyle Türkiye'de mahkemeler; yenilikçi, fikir sahibi ve yazarın değişiyle "ekmek parasından başka şeyleri de düşünen" insanları sıkça Komünist diye yargılamaktan çekinmemiş. Kısaca karşısındakiyle ideolojisi uyuşmayan herkes yapıştırmış, "Komünist!". Geçmişten günümüze doğru bakılınca tek bir sonuç çıkıyor bu konuda. Yazık edilmiş Sabahattin Ali, Kemal Tahir ve daha nicelerine... Yazarın bazı öykülerinin çıkış hikayesi, özel hayatı, kişiliği, dönemin olayları, 1930-1950 Türkiye'si, adalet(!) vb. konular hakkında fikir edinmek için okunması gereken bir kitaptı ve çok beğendim. Yalnız tavsiyem, yazarın öykü ve romanlarını okuduktan sonra bu kitabı okuyun. Sanıyorum diğer kitaplarını okumadan buna başlarsanız bahsedilen çoğu konuyu anlayamayacaksınız. İyi okumalar. (Cemile Bodır)

Metinlerin, savunmaların, mahkeme belgelerinin asıllarının da kitapta bulunması beni çok duygulandırdı. Sabahattin Ali 'nin o yıllarda imkanlar dahilinde kendini anlatmaya çalışması, anlatmak zorunda bırakılması ama yine de kendi ilkelerinden, ahlakından,onurlu duruşundan ve olduğu gibi olmasından ödün vermeden buna çabalaması beni çok etkiledi. Kitabı okurken eski Türkçe kelimelerin fazlalığı sizi rahatsız edebilir. Bunun dışında herkese tavsiye edebileceğim bir kitap. kitap/mahkemelerde--558 (Cansu Doğan)

Mahkemelerde: Sabahattin Ali'nin farklı yıllarda yazmış olduğu yazılardan dolayı mahkemeye verildiği veya hüküm giydiği davaların mahkeme tutanakları, bu davalara itiraz eden yazıları veya avukatının itiraz beyanlarından oluşan belgelerden oluşan bir kitap. Belgelerin orijinal görselleri de kitaba eklenmiş. (Ömür Berat ÇALIK)

Kitabın Yazarı Sabahattin Ali Kimdir?

Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur.

Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır.

Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930).

Yurda döndükten sonra Sabahattin Ali, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır.

Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır.

16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir.

Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır.

1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945).

"İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır.

Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?"

Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur.

Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır.

Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır.

Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (1926).

Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan (1926 - 1928) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştır (30 Eylül 1930).

Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmuştur: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz".

Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" (1934 - 1936) gibi öyküleriyle dikkati çekmiştir.

Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir.

1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir.

Sabahattin Ali'nin halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren Dağlar ve Rüzgâr (1934) adlı kitabı yazın çevrelerinde ilgi uyandırmış, örneğin Yaşar Nabi, Hakimiyeti Milliye'de şu övücü satırları yazmıştır: "Bu kitabın mümeyyiz vasfı halk edebiyatı tarzında bir deneme teşkil etmesidir. Sabahattin Ali'nin tecrübeli muvaffak neticeler vermiş. Ve bize, şiirleri doğrudan doğruya bir halk şairi elinden çıkmamış olduklarını hissetirmekle beraber, o tanıdığımız ve sevdiğimiz samimi edayı tattırabiliyor. Komplike imajlardan kaçınılmış olması, bu şiirlere büyük bir sadelik vermiş." Ancak, Sabahattin Ali, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmemiş, sadece öykü ve roman yazmıştır.

'Leylim Ley', 'Aldırma Gönül' gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir.

Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler adlı üç perdelik bir oyun da yazmış (1936), ancak bu türü de bir daha denememiştir.

Sabahattin Ali Kitapları - Eserleri

  • Kuyucaklı Yusuf
  • Bütün Şiirleri
  • Çakıcı'nın İlk Kurşunu
  • Değirmen
  • Hep Genç Kalacağım
  • Kağnı - Ses - Esirler

  • Kamyon
  • Mahkemelerde
  • Markopaşa Yazıları ve Ötekiler
  • Sırça Köşk
  • Yeni Dünya
  • İçimizdeki Şeytan
  • Öyküler Şiirler ve Oyun

  • Arabalar Beş Kuruşa
  • Canım Aliye, Ruhum Filiz
  • Bütün Öyküleri - 2
  • Bütün Öyküleri 1
  • Üç Öykü
  • Bütün Eserleri
  • Dağlar ve Rüzgar

  • Değirmen - Dağlar ve Rüzgar
  • Kuyucaklı Yusuf - İçimizdeki Şeytan - Kürk Mantolu Madonna
  • Dağlar ve Rüzgar - Kurbağanın Serenadı - Öteki Şiirler
  • Tüm Eserleri - Öyküler
  • Kırlangıçlar
  • Kağnı
  • Ses

  • Kağnı - Ses
  • Kürk Mantolu Madonna
  • Aldırma Gönül
  • Esirler
  • Bütün Öyküleri - 3
  • Bütün Öyküleri - 4
  • Bütün Öyküleri - 5

  • Tüm Eserleri - Oyunlar Şiirler Mektuplar Yazılar Tutanaklar
  • Köpek
  • Bir Delikanlının Hikayesi
  • Bir Cinayet Sebebi
  • Seçme Şiirler
  • Gramofon Avrat
  • Ehliyetsiz İktidar

  • Leylim Ley
  • Benim Meskenim Dağlardır
  • Beyaz Bir Gemi
  • Şiirler
  • Mehtaplı Bir Gece
  • Sabahattin Ali Seti
  • Kuyucaklı Yusuf

  • Değirmen-Esirler
  • Tüm Eserleri
  • Gönül Yayıncılık Sabahattin Ali Seti 12 Kitap
  • Bir Fotoğraf Camı: Çektiği ve Çekemediği Fotoğraflarıyla Sabahattin Ali
  • Yeni Dünya ve Ses
  • Sırça Köşk ve Masallar
  • Değirmen ve Kağnı

  • Sabahattin Ali - Bütün Eserleri (Özel Deri Ciltli Kutulu)
  • Asfalt Yol
  • Değirmen - Sırça Köşk
  • Seçme Öyküler 1
  • Yeni Dünya - Sırça Köşk
  • Balaca Həsən
  • Devlerin Ölümü - Bir Aşk Masalı - Koyun Masalı - Sırça Köşk

  • İstanbul'u Dinliyorum - Leylim Ley (2 Kitap Birden)
  • Hasan Boğuldu - Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır (2 Kitap Birden)
  • Gramofon Avrat - Nedime
  • Seçme Öyküler 2
  • Dağlar ve Rüzgar-Esirler
  • Ses & Duvar ve Diğer Öyküler
  • Seçme Öyküler

  • Kürk Mantolu Madonna

Sabahattin Ali Alıntıları - Sözleri

  • ⊰ benim aşkım ⊱ “Sensin, kalbim değildir, böyle göğsümde vuran, Sensin “Ülkü” adıyla beynimde dimdik duran. Sensin çeyrek asırlık günlerimi dolduran; Seni çıkarsam, ömrüm başlamadan bitiyor. Hem bunları ne çıkar anlatsam bir dizeye? Hisler kambur oluyor dökülünce yazıya. Kısacası gönlümü verdim Ulu Gazi’ye. Göğsümde şimdi yalnız onun aşkı yatıyor.” 1934 (Şiirler)
  • Herkes kendi havasında ve menfaat peşinde. (Kağnı)
  • °Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım. (Bütün Eserleri)
  • Ben zannediyorum ki, olan şeylerin karşısında şu anda duyduğumuz elem ve ızdırap, bunların niçin böyle olduğunu düşünmekten bizi menedecek kadar kuvvetlidir. (Bütün Öyküleri - 2)
  • Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı, İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum. (Leylim Ley)
  • Ve ozaman kalbimi sen alacaksin ! (Gramofon Avrat)

  • İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. (Kuyucaklı Yusuf)
  • Çünkü azlıkta kalanlar çok olanlara nedense tepeden bakarlar. (Kırlangıçlar)
  • “Şimdi şiir bence senin yüzündür Şimdi benim tahtım senin dizindir Sevgilim, saadet ikimizindir Göklerden gelen bir yadigar gibi.” (Çocuklar Gibi)
  • İki kişi birbirlerini yeni tanıdıkları zaman havadan sudan bahsetmek âdettir. (Kamyon)
  • Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar çok inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. (Kürk Mantolu Madonna)
  • "Rızkını vermediğimiz, veremediğimiz müddetçe ne çocuk, ne nüfus isteyemeyiz. Karnını doyuramadığımız, sıhhatini koruyamadığımız, tahsilini temin edemediğimiz her çocuk, "Bu memlekete yüz milyon lazım!" diyenlerin gözüne, onları gaflet uykularından uyandırmak için sokulmuş birer parmaktır." (Ehliyetsiz İktidar)
  • "Hiçbir fikre inanmadıkları için fikirlere, insanı insan eden duygulara yabancı oldukları için insanlık sevgisine, herhangi bir şeyi bilip öğrenemeyecek kadar beyinsiz ve tembel oldukları için bilgiye ve kitaba düşman olanlara lânet olsun..." (Ehliyetsiz İktidar)

  • “Hanım, burası neresi? Mahpus koğuşu, hırsız yatağı. Adamın gözünden sürmeyi çalarlar.” (Ses & Duvar ve Diğer Öyküler)
  • İçimde, kendime de izah edemediğim karışık ve üzücü birtakım hisler belirmişti.” (Yeni Dünya)
  • Ve onların arasında nasılsa kalmış olan beyaz bir kasımpatı, buraları örten siyah perdenin üzerinde geçmişi görmek için bırakılmış bir delik gibiydi (Arabalar Beş Kuruşa)
  • 'Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi..' (İçimizdeki Şeytan)
  • Gökyüzüne baktı, bir bulut aradı ve bekledi… (Kamyon)
  • Elbette, dünyada her şey parayla olur... (Beyaz Bir Gemi)
  • Aya hitap eder gibi, şarkısına devam etti: Ayın şavkı vurur sazım üstüne Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne Gel ey hilâl kaşlım, dizim üstüne, Ay bir yandan, sen bir yandan sar beni. (Kamyon)

Yorum Yaz