tatlidede

Mai ve Siyah - Halid Ziya Uşaklıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mai ve Siyah kimin eseri? Mai ve Siyah kitabının yazarı kimdir? Mai ve Siyah konusu ve anafikri nedir? Mai ve Siyah kitabı ne anlatıyor? Mai ve Siyah kitabının yazarı Halid Ziya Uşaklıgil kimdir? İşte Mai ve Siyah kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 10.03.2022 18:00
Mai ve Siyah - Halid Ziya Uşaklıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Halid Ziya Uşaklıgil

Yayın Evi: Yakamoz Yayınları

İSBN: 9786053849360

Sayfa Sayısı: 352

Mai ve Siyah Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“O benim olmayacak olursa hayat artık taşınamayacak bir yük hükmünde kalacak.”

Günün birinde iyi bir edebiyatçı olma hayalleriyle yaşayan bir gencin, babasının ölümü ile birer birer yıkılan hayalleri ve verdiği hayat mücadelesini anlatan ve Halid Ziya Uşaklıgil’in Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı kabul edilen, üzerinden seneler geçmesine rağmen zihinlerden silinmeyen romanı Mai ve Siyah, yazarın üslubuna müdahale edilmeden günümüz Türkçesine uyarlanmış hâliyle okuruyla buluşuyor.

Mai ve Siyah Alıntıları - Sözleri

  • Henüz yirmi iki yaşında, bütün maneviyatı yalnız bir umudun gerçekleşmesini bekliyor...
  • ...Bir gülümseyişle başlasın, bir damla gözyaşıyla son bulsun.
  • Neden gizli ağlıyorsun? Madem ki senin ağlanacak şeyin var, niçin beraber ağlamayalım?
  • Ah! Bir kere ağlayabilse teselli bulacak, sinirleri sakinleşecekti; fakat ağlayamıyor, boğazını tıkayan rahatsız edici bir hıçkırık, ağlamasını engelliyordu.
  • “…yukarı bakılsa mai ve daima mai; aşağı bakılsa siyah, daima siyah… Bir şey ki mai ve siyah olsun.”
  • "Ben hayatımı kendim kazandım."
  • Mademki senin ağlanacak şeyin var, niçin birlikte ağlamayalım?
  • O, bu dünyada herkesten uzak, herkese yabancı değil mi?
  • İnsanlar tuhaftır! Kötü bir şey yapmakta olduklarını hissedecek olurlarsa mutlaka en önce vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar...
  • " Yukarı bakılsa mai ve daima mai; aşağı bakılsa siyah, daima siyah...Bir şey ki mai ve siyah olsun."
  • İnsanlar ne tuhaftır! Kötü bir şey yaptıklarını hissedecek olurlarsa mutlaka ilk önce vicdanlarını rahatlatacak bir sebep bulurlar.
  • " İnsan, keder ve sevinç zamanlarında kalbinin dayandığından fazlasını başka duyarlı bir kalp ile paylaşmak ister..."
  • "...Ne harap edici bir yorgunluk..."
  • Yalnız bir şeyden hazzederdi; sessizlik.
  • ... -hayatta mümkün olabildiği kadar- mutluydu.

Mai ve Siyah İncelemesi - Şahsi Yorumlar

~48° | Mai ve Siyah: Merhaba. Kaan Ata Önder'den Ahmet Cemil'e 5 Temmuz 2021 Seni tanımak isterdim, Ahmet Cemil! Hikâyeni büyük bir dikkatle okudum ve epey bir duygulandığımı söylemekten çekinmeyeceğim. Bunun nedeni yaşadıklarının her bir noktasında kendimden bir şeyler bulabilmemdi. Pek çok farklılığımıza rağmen epey de bir benzerliğimiz olduğunun farkına vardım. Hikâyeni okurken bazen bana güzel anılarımı anımsattın, tabii çoğunlukla da işlerin sarpa sardığı anılarımı. Bazen hayatındaki iyi yöndeki gelişmelere seninle beraber gülümsedim, tabii malum bu o kadar da uzun sürmedi, sevincimin kursağımda kaldığı anların sayısı da epey bir fazlaydı. Hüznünü seninle beraber yaşadım. Hatta bir ara ani bir şokla gerildim. Ağzımın açık kaldığını sonradan fark ettim. Ha, ama sana kızdığım noktalar da oldu... hem de çok! 19 yaşından sonraki ilk günlerinde hayata bodoslama dalmak zorunda kalıp bir şekilde yolunu buldun. O günlerde her şey ne kadar da güzeldi. Yavaş ama emin adımlarla ve daha sonrasında çok sıkı bir çalışmayla işlerini yoluna sokmayı başardın. Ailenin ve Hüseyin Nazmi'nin yanında başka bir aile ortamı daha elde ettin: Matbaa. Raci olmasına rağmen yine bile o ortamı sevmiştin. Senin de dile getirdiğin gibi tek bir amacın vardı: Şöhret. Bir yandan çok sıkı bir şekilde çalışmaya devam ederken bir yandan da büyük bir titizlikle eserini tamamlamaya çabalıyordun. Her şey ne kadar da güzel ilerliyordu... değil mi? Ancak o güzel günlerin de bir sonu geldi. İçinde bir miktar şüphe olsa da hayatının kötü yönde ilerleyebileceğini tahmin etmiyordun Ahmet Şevki Efendi sana o havadisle geldiğinde! Hayatın bambaşka bir yönde adeta bir çöküşe geçti. Bunu adım adım gözlemledim. Daha kötü ne olabilir? O vurdu yetmedi, bir başkası vurdu... o hiç yeter mi? Art arda... hiç durmadan oradan buradan şuradan şamarı yedin. Her bir şamarda yaşama hevesin bir tık daha sönümlendi. Ancak her seferinde bir şekilde tutunacak başka bir dal buldun. Bu tutunacak dallar da kırıldığında ve tüm hayatın acıdan, hüzünden, hayal kırıklığından, başarısızlıktan, alaya alınmaktan, enayi yerine konulmaktan ve bilhassa seni en çok etkileyen ''aşk acısından'' ibaret olduğunda ve her şeyin bir sona gelmesi gerektiğini düşünmeye başladığında ve hayatının zihninde bozuk bir film şeridi gibi takılı kaldığı o gece, sandalla oradan ayrılırken içinde büyük bir intihar etme arzusunu taşırken... Siyah denizin derinliklerinde seni çağıran ölümün tatlı sesini duydun. Yine bile biricik annenin sesi seni kendine getirmeye yetti. Artık yeni bir başlangıç için hazırlanıyordun. Her şeyin daha iyiye gideceğini umarak yeni bir adım atıyordun. Hikâyelerimiz epey bir benzer. Bu yüzden hikâyeni okurken pek çok yerde benim gibi düşündüğünden emindim ama kanıtlayamazdım. İkbal konusunda erken davranmaman kızdığım noktalardan biriydi. Yine de bu yüzden bu suçluluk duygusuyla, yaşama hevesini tüketme. Bazı şeylerin farkına geç vardın. Çünkü zihnin karman çormandı. Sürekli farklı düşüncelerin işgali altındaydı. Ah, ama o tokat... ne iyi hissettirdi be! Hüseyin Nazmi'ye de bir noktada kızdım. Sen o kadar acı içindeyken geleceğe dair kendi emellerinden söz etmesi bence düşüncesizce yapılmış bir eylemdi. Yine de uzun bir süre sana iyi bir dost oldu. Ali Şekip'in ellerinden öpmek isterdim. Ne kadar iyi bir dinleyici ve sen ne kadar ona kızsan da aslında seni motive etmek adına gerçekten verimli cümleler kurduğunu biliyorum. Ne yazık ki hayatının geri kalanında ne yaptığını bilme onuruna erişemiyorum. Geriye kalan kısmını kendi hayal gücümle doldurabileceğim. Aklımda birçok olasılık var. Belki her şey iyiye gitmiştir. İşinde yükselmişsindir. Tekrar güzel para kazanmaya başlamışsındır. Belki evlenmişsindir ve hatta belki de çocuklarınız vardır. Bu durumda Hüseyin Nazmi ve diğer arkadaşlarınla tekrar görüşmek istemişsindir diye düşünüyorum. İstememişsen de seni suçlayamam. Tüm o yaşadıklarının senin üzerinde travmatik bir etkisi olabilir. Yine de Nedim'in üstünde de bir emeğin var. Belki ona bazı fırsatlar sağlama yoluna girişmişsindir. Belki de her şey üst üste gelmeye devam etmiştir. Seni hayata bağlayan son halka olan anneni de kaybetmişsindir. Ben her ne kadar yapabileceğine güvensem de tutunacak başka bir dal bulamadığın için intiharın kapısını çalmış olabilir misin? Benim gözüm ilk seçenekte kaldı. Buna da inanacağım. Her neyse! Satırlarımı burada sonlandırmak istiyorum. Çünkü biraz daha yazarsam -zaten bu yetmiyormuş gibi- biraz daha duygulanabilirim. Belki ileride bir gün tekrar hikayeni okuma kararını verebilirim. Görüşmek üzere! ... (Kaan Ata Önder)

İş Bankası Yayınları'nın Türk Klasikleri serisinden okuduğum “Mai ve Siyah” çevirisi çok iyi yapılmış, kolaylıkla anlaşılabiliyor, hiç anlam kaybına uğramamış gibi, ya da o kadar az ki ben hiç hissetmiyorum. Halit Ziya Uşaklıgil’in ustalık döneminin ilk romanı. Benim açımdan tek eksiği, o döneme ait siyasi durumlara hiç değinmemiş olması. Belki de o dönemde sansür vardı, değinmemesi gerekiyordu, bu da bir ihtimal tabiki. Kahramanımız Ahmet Cemil, orta halli, memur bir ailenin çocuğu, bir tane kız kardeşi var İkbal, babası minik bir ev alabilmiş. En yakın arkadaşı aynı zamanda sınıf arkadaşı Hüseyin Nazmi, zengin bir aileye mensup. Edebiyat ve şiir onları iyice birbirine yakınlaştırıyor. Hüseyin Nazmi’nin kızkardeşi Lamia, henüz çocuk, ama ileride Ahmet Cemil ona aşık olduğunu farkedicek. Bazen hayatınıza biri girer ve herşeyi mahveder. Babasının ölümüyle oldukça sarsılan, anne ve kızkardeşine bakması gereken ve zaten hayallerini bir süreliğine bir kenara bırakmak durumunda kalan Ahmet Cemil, patronun oğlu Vehbi ile İkbal’in evlenmesiyle birlikte geri dönüşü olmayan bir yola girer. Vehbi, önce onun güzel hayaller kurmasını sağlar, evini ipotekletip, matbaaya makineler aldırır, onu borçlandırır. Bu arada zavallı İkbal çok mutsuzdur, Vehbi ona çok kötü davranmaktadır. Gerçeklerle yüzleşen Ahmet Cemil, hem İkbal’I hem evini kurtrmak istemektedir ama maslesef hiçbirini başaramaz. Mavi başlayan hayalleri siyaha dönmüştür. Severek okudum, sizlere de tavsiye ederim. Keyifli okumalar... (Özlem)

Servet-i Fünûn dönemi 1896 ile 1901 tarihleri arasında var olan, Türk edebiyatının yenilenme sürecinin önemli bir aşamasıdır. Diğer adı Edebiyat-ı Cedide ( Yeni Edebiyat) dönemidir. Sultan Abdülhamit'in edebiyat çevresi üzerinde oluşturduğu baskılardan da kaynaklanan bir sebeple yazar ve şairler edebiyatı eleştirel bir unsur olarak kullanmaktan ziyade " sanat için sanat" mantığını benimsemişlerdir. Halit ziya Uşaklıgil bu dönemin roman ve hikaye türünün en önemli ismidir. Mai ve Siyah Servet-i Fünûn döneminde yazdığı ilk romanıdır. Batılı standartlara uygun ilk büyük roman olarak değerlendirilir. Mai, hayali siyah gerçeği temsil eder bir nevi hayal ile gerçeğin çatışmasıdır. Halit Ziya Uşaklıgil edebiyat hayatına çeviri ve şiir ile başlamıştır tıpkı romanın baş karakteri Ahmet Cemil gibi... Yazar oluşturduğu kurgu üzerinden bize o dönemin edebiyat dünyasını anlatır. Romanda baş karakterimiz Ahmet Cemil şiirler yazar ve yeni bir üslup dener. Eleştirilmesinden ve anlaşılmamasından endişe ederken aynı zamanda eseriyle de gurur duyar. Açıkcası bu benim aklıma o dönemde yaşanan göz için uyak mı kulak için uyak mı tartışmalarını getirdi. Dönemin yazarları arasında yaşanan kalem savaşlarını pek çoğumuz biliriz bi şekilde okuduk. Nitekim Ahmet Cemil'in eseri yayınlanmadan arkadaş çevresinde ciddi eleştirirler alır ve o pes eder. Ben isterdim ki Ahmet Cemil ayakları yere sağlam basan bir karakter olsun gerek eseri gerekse aşkı hususunda gösterdiği zayıflık beni çileden çıkardı. "Mai ve Siyah" eser ilk orijinal halinde değil yazarın kendisi tarafından sadeleştirilmiş olmasına rağmen bu hali bile sıradan okuyucuyu zorlayacak nitelikte. Yalnız Özgür Yayınları kitapta bilinmeyen kelimeleri parantez içinde açıklama yoluna gitmiş ki bu oldukça kolaylık getirmiş bildiğiniz sözcükler yahut kelime öbeklerinde parantez içindeki yazıyı kolaylıkla görmezden gelebiliyorsunuz bilmediklerinize ise dikkat kesiliyosunuz. Uzun süre çekimser kaldığım ve her sohbette adını andığım bu eseri nihayetinde kızım getirip "lütfen artık oku anne" deyip elime tutuşturmasıyla başlayarak kolaylıkla ve umduğumdan da büyük bir zevkle okudum. Pasif ve zayıf insanlardan haz etmiyorum kendilerine bi düşmanlığım yok ama ruhumu daraltıyorlar. Ahmet Cemil de ben de bu etkiyi uyandırdı hiç de şiddet düşkünü biri olamamama rağmen eniştesine attığı tokatla içime su serpip gözümdeki itibarını bir nebze kurtardı. Oldukça uzun zamandır uzak kaldığım Türk edebiyatına yeniden merhaba çakarak kah tekrar hatırlamak kah yeni yazarlar keşfetmek adına 2020 de oldukça yoğun bir okuma yapmayı planlıyorum. Son olarak ben belirttiğim gibi eseri Özgür Yayınları'ndan okudum diğerlerini bilemem ama buradan okumak size çok büyük kolaylık sağlayacaktır sevgili okur. Keyifli okumalar... (FatmaErarslan)

Mai ve Siyah PDF indirme linki var mı?

Halid Ziya Uşaklıgil - Mai ve Siyah kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mai ve Siyah PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Halid Ziya Uşaklıgil Kimdir?

Bazı edebi yazılarını Hazine-i Evrak dergisinde Mehmet Halit Ziyaeddin adıyla yayımlamıştır. Servet-i Fünun edebiyatının en büyük nesir ustası kabul edilir. İlk büyük Türk romanı olarak kabul görmüş Aşk-ı Memnu'nun yazarıdır.

Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun Sultan Reşat devri Mabeyn Başkatibi (1909-1912), ve Ayan Meclisi üyesidir.

İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu. Babası halı tüccarı Halil Efendi, Uşak'tan İzmir'e göçmüş varlıklı bir ailedendi. Halit Ziya, o sırada İstanbul'a yerleşmiş olan Halil Efendi ile Behiye Hanım'ın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Mahalle mektebindeki ilk eğitiminin ardından Fatih Askeri Rüştiyesi'ne devam etti. 93 Harbi'nin başlaması ile Halil Efendi'nin işleri bozulunca aile, İzmir'e yerleşti ve Halit Ziya öğrenimini İzmir Rüştiyesi'nde sürdürdü. Ardından İzmir'de Ermeni Katolik rahiplerinin çocukları için kurulmuş yatılı bir okula devam ederek Fransızcasını geliştirdi; Fransız edebiyatını yakından tanıdı. Fransızca çeviri denemeleri yaptıktan sonra henüz öğrenci iken ilk yazılarını yayımlamaya başladı. Önce İzmir çevresinde kendini tanıttı. Bazı edebi yazılarını İstanbul'da Hazine-i Evrak adlı önemli bir dergide "Mehmet Halid" adıyla yayımladı. Son sınıfta iken okuldan ayrıldı, babasının kâtibi olarak iş yaşamına başladı. Aynı yıl, Bıçakçızade Hakkı ve Tevfik Nevzat adlı arkadaşlarıyla Nevruz adlı bir dergi yayımlamaya girişti. 10 sayı kadar yayın hayatında bulunan ve İzmir'in ilk edebiyat dergisi olan bu dergide çeviri şiir ve hikâyeler, mensur şiirler, bilimsel yazılar yayımladı. Babasının yanındaki işi edebiyat merakı ile bağdaştıramadığından farklı bir iş aradı. İstanbul'a giderek hariciyeci olmak için başvurdu; başvurusu kabul edilmeyince İzmir'e döndü. İstanbul'da bulunduğu süre içinde Fransız edebiyat tarihi ile ilgili olarak uzun süredir yazmak istediği kitabı yazdı. Garbdan Şarka Seyyale-i Edebiye: Fransa Edebiyatının Numune ve Tarihi adlı kitabı 1885'te 84 sayfa olarak basıldı. Bu eser, onun basılan ilk kitabıdır ve Türkçede basılmış ilk Fransız edebiyatı tarihi olma özelliği taşır. İzmir'e döndükten sonra İzmir Rüştiyesi'nde Fransızca öğretmenliği yaptı, öğretmenliğe devam ederken Osmanlı Bankası'nda çalışmaya başladı. İzmir İdadisi'nin açılmasından sonra öğretmenliğe bu okulda devam etti; Fransızcanın yanısıra Türk edebiyatı dersleri verdi.

 

Halid Ziya Uşaklıgil Kitapları - Eserleri

  • Mai ve Siyah
  • Aşk-ı Memnu
  • Bir Ölünün Defteri
  • Kırık Hayatlar
  • Ferdi ve Şürekası
  • Nemide
  • Bu muydu?
  • Ferhunde Kalfa
  • Sefile
  • Fena Bir Gece
  • Hikaye
  • Bir Acı Hikaye
  • Sade Bir Şey
  • Aşka Dair
  • Kırk Yıl
  • Mai Yalı
  • Bir Yazın Tarihi
  • İzmir Hikayeleri
  • Ruhun Lisanı
  • Bitmemiş Defter
  • Saray ve Ötesi
  • Kadın Pençesi
  • Kar Yağarken
  • Solgun Demet
  • Onu Beklerken
  • Bir Hikaye-i Sevda
  • İhtiyar Dost
  • Bir Şi'r-i Hayal
  • Mensur Şiirler - Mezardan Sesler
  • Saklanan Düşman
  • Füruzan
  • Kâbus
  • Nesl-i Ahir
  • Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı
  • Hepsinden Acı
  • Bir Başlangıcın Sonu
  • Kırık Hayatlar 1. Cilt
  • Sanata Dair
  • Kırık Hayatlar 2. Cilt
  • Küçük Fıkralar
  • Bir Muhtıranın Son Yaprakları
  • Valide Mektupları
  • ذكريات راحل
  • Papağan Halit
  • Yarın Kardeşler
  • Sanata Dair Cilt 2
  • Sanata Dair Cilt 1
  • Saray ve Ötesi
  • Garp'tan Şark'a Seyyale-yi Edebiyye
  • Almanya Mektupları

Halid Ziya Uşaklıgil Alıntıları - Sözleri

  • Ben mutsuz, kendi kendimden, hayatımdan, geleceğimden kuşku duyan bir gencim. (İzmir Hikayeleri)
  • "Zengin olmamakla beraber eline geçen bütün parayı elbiseme, harçlığımı harcar, üç gün sonra para istesem hiç itiraz etmez.." (Aşka Dair)
  • "Lakin asıl şiir kadınlardır, bu çiçeklerden teşkil edilerek odanızın yaldızlı hücrelerinde narin çiçekliklerde güzel kokulu anılarıyla size gülümseyen demetlerdir. " (Aşk-ı Memnu)
  • "Zaten hiçbir zaman kendisi için alelade bir hayattan fazlasını tasavvur etmemişti. Ta çocukluğundan beri zevkleri sade, emelleri ufaktı." (Mai Yalı)
  • mazi ve istikbal aynı ömür kitabının iki sahifesidir, birini yırtmak diğerini natamam [noksan] bırakmak demektir; hele ikincisini yazmak isteyenler birincisini okumamış, görmemiş bulunurlarsa yazacakları bî-asıl bir hurafeden [temelsiz bir saçmalıktan] ibaret kalır. (İhtiyar Dost)
  • Sen yalnız benimsin, başka hiç kimsenin olamazsın. Ben bütün içim kaynayarak, bedenimin en küçük parçasına kadar titreyerek senin isteğinle doluyum. Gece gündüz, uyurken uyanıkken gözlerimde kafamda yalnız sen varsın. Anlıyor musun? ... Hep senin için yaşıyorum; ama senin için ölmesini de bilirim. (İzmir Hikayeleri)

  • Hâlâ yaşamaktadır lâkin bir yarısını mezara gömmüş bir vücut nasıl hayatta bulunursa öyle... (Hikaye)
  • Bir muaşakadan [aşktan] alınan lezzet mahvolur, lâkin bir validenin badi-i felâketi [felâket sebebi] olmaktan mütevellit [ileri gelen] azab-ı vicdanî ebediyyen müteezzi eder [acı verir]. (Sefile)
  • O kalp sevmiş, fakat sevdikten sonra kırılmıştı. (Bir Ölünün Defteri)
  • Fakat bilinemez nasıl bir ihmalle bir aile kurma tasavvur ve ihtiyacını daima ertesi güne erteleye erteleye bir gün fark etmişti ki saçları ağarmış... (Mai Yalı)
  • Aşk, geçtiği yerlerde hazzın öyle izlerini bırakır ki bu görülmese bile duyulur, sezilir. (Sade Bir Şey)
  • ...ona en düşman olduğu zamanlar en ziyade sevdiği zamanlardı ve pek emindi ki o da ağır hakaretleriyle, hırçınlıklarıyla beraber onu seviyordu. (Bitmemiş Defter)
  • Ne kadar çirkin ve kötü hisler varsa, haset, kıskançlık, çekememezlik, gayz ve kin, her şeyin üstünde tutulmak gerekirken, çıkarlara göre kullanılmak istenen din örtüsünün altında saklanırdı. (Papağan Halit)

  • Unutmak istediğim bütün anılar onun içinde idi . (Bir Ölünün Defteri)
  • Aralarinda hallolunacak meseleler, paylasilacak seyler, birisine yahut digerine uyarak kabul olunacak fikirler ortaya cikti. Isin baslangicinda her ikisi de digerine karsi, karsilikli yardimlarda bulunuyorlardi. Oyle ki sonunda yaklasa yaklasa ya opusmek ya bogusmak lazim geldi. Opusmediler, bogusmak da istemediler, yalniz ayrilmakla yetindiler. (Saklanan Düşman)
  • "Gel. dama çıkalım, sen uçurtmanı uçur, bende çoraplarını öreyim." (Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı)
  • Sultan Reşat'ın cülusunun hemen akabinde bir gün Emrullah Efendi (İttihatçı) bana geldi ve oturmaya bile kuvvet bulmayarak yarı ayakta yarı sandalyede söyledi: “Sana mühim bir iş için geliyorum. Biliyorsun ki hünkâr için hükümet yirmi beş bin lira tahsisat teklif ediyor. Biz bunu fazla bulmuyoruz ama…” “Ama hünkâr kendiliğinden bunun beş bin lirasını terk edecek olursa efkâr-ı umumiye üzerinde pek iyi bir tesir hâsıl edecek.” (Saray ve Ötesi)
  • "Evet. beni en çok mutlu edecek şey, annesi ve kızını öldürmek olacak!.." (Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı)
  • Kaderin akışına engel olacak bir tedbir alınabilir miydi? (Bir Acı Hikaye)
  • "Bu evlilik seni mesut etmek değil, aksine, öldürüyor..." (Ferdi ve Şürekası)

Yorum Yaz