diorex
life

Malone Ölüyor - Samuel Beckett Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Malone Ölüyor kimin eseri? Malone Ölüyor kitabının yazarı kimdir? Malone Ölüyor konusu ve anafikri nedir? Malone Ölüyor kitabı ne anlatıyor? Malone Ölüyor kitabının yazarı Samuel Beckett kimdir? İşte Malone Ölüyor kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 28.02.2022 02:00
Malone Ölüyor - Samuel Beckett Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Samuel Beckett

Çevirmen: M. Hakan Özdağ

Orijinal Adı: Malone Meurt

Yayın Evi: Ara Yayıncılık

İSBN:

Sayfa Sayısı: 131

Malone Ölüyor Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Malone Ölüyor (İng. Malone Dies, Fr. Malone Meurt), bir Samuel Beckett romanı.

İlk olarak 1951’de Fransa’da Malone Meurt ismiyle yayınlanmıştır. Daha sonra yazarı tarafından İngilizceye çevrilmiştir.Molloy ile başlayan ve üçüncü kitabı Adlandırılamayan (The Unnamable) olan Beckett’ın üçlemesinin ikinci romanıdır.

Malone Ölüyor Alıntıları - Sözleri

  • Kendimi aramaktan vazgeçtim.
  • Sınıfta aklı hep başka yerlerde olurdu ya da boştu kafasının içi.
  • Öldürücü bir sıkıntı var içimde.
  • Korkunç sıkılıyorum. Bedenimi kullanabilseydim eğer, pencereden aşağı atardım kendimi.
  • Ölümümde doğuyorum.
  • Tarzımı buldum işte, sanki yetmişlik bir ihtiyarım.
  • kendimi aramaktan vazgeçtim.
  • Bu arada şunu söylememe izin verin, hiç kimseyi bağışlamıyorum. Onların hepsine rezil bir yaşam, sonra da cehennem ateşi ve dondurucu soğuklar diliyorum, bir de geleceğin iğrenç kuşakları arasında saygın bir ad. Bu akşamlık bu kadar.
  • Ve olmamanın eşiğinde başka biri olmayı başarıyorum.Az mutluluk değil bu.
  • Kendimi aramaktan vazgeçtim.
  • Eğer bir gün susarsam, söylenecek bir şey kalmamıştır bu durumda; her şey söylenmemiş olsa bile, hiçbir şey söylenmemiş olsa bile.
  • Kendimi aramaktan vazgeçtim.

Malone Ölüyor İncelemesi - Şahsi Yorumlar

“Hiçbir şey hiçten daha gerçek değildir” (s.38). Beckett, Üçleme’nin ikinci kitabı Malone Ölüyor’da yine aslında ‘hiç’i ve hiçbir şey olmamayı anlatıyor. Hayatın anlamsızlığı ve absürdlüğü karşısında, kendini avutmak için ona farklı anlamlar yüklemeye çabalayan ve yarattığı bu gerçeklikler ya da yanılsamalar içinde/arasında bocalayan karakter, bu kez ölüm döşeğinde, elinde kurşun kalemi ve küçük defteriyle okura içini döküyor. Beckett’in zihninin karanlık dehlizlerinde gezinirken, tıpkı ilk kitap Molloy’da olduğu gibi, fark ediyoruz ki, bu muğlaklık salt anlatılanlarda değil, aynı zamanda figürler ve karakterlerde. Fakat tüm bunlara rağmen Beckett, okuru metnin içinde tutmayı başarıyor, kitabın ilk sayfasında yazarın dünyasına adım atıyor ve son sayfaya kadar onun ‘gerçekliğine’ ayak uyduruyorsunuz. Böyle bir metinde bu gerçekten de çok büyük başarı bana göre. Eserler arasında bağlantı var; bu açıdan yorucu olmaması ve Beckett’ın tarzını özlemek açısından kitapları, peşpeşe olmasa da arayı fazla açmadan okumanızı tavsiye ederim. Bunun dışında, dikkatinizi yoğunlaştırabileceğiniz ve zihninizin müsait olduğu bir zamanda okumanızı öneririm. Her ne kadar genelde Molloy serinin en sevilen kitabı olsa da (bunun da nedeni muhtemelen Beckett’ın seri içinde ilk kitaptan üçüncüye doğru edebi dili bilinçli olarak eksilterek gitmeyi seçmesi), ben ikinci kitabı daha çok sevdim. Malone Ölüyor’u daha çok içselleştireldim ve Beckett’ı daha iyi anladığımın farkına vardım. Gerçekten kafası çok farklı çalışan bir yazar. Bence ‘Beckett kafası’ ile mutlaka tanışılmalı (İpek Dadakçı)

Molloy Malone mu: Varoluşsal sorgular 2: Odasında ölmeyi bekleyen yaşlı bir adam ve zihnin gözeneklerinde gezineduran kaygan bir monolog. Beckett’ten roman ile dramanın arakesitinde duran, ya da duramayan, baş döndürücü bir deney. (Arka kapaktan) 1969 #nobeledebiyatödülü sahibi #beckett, her ne kadar üçleme olduğunu reddetse de, olmayan kurguya bürüdüğü bu ikinci anlatısında, yer yer sezilen ip uçlarıyla hikayesine devam ediyor. Ölmekte olan bir adamın dilinden hayatın sonunu ve yaşlılığı sorguluyor, varoluşsal bir çabayla. Sonradan Düşkünler Evi olduğunu öğreneceğimiz mekanın bir odasında, çok yaşlı (100 yaşında olabilirim diyor), neredeyse kötürüm (sadece kollarını kıpırdatıyor), kancalı sopasıyla bazı gereksinimlerini yapabilen ve tek varlığı iki ucu açık, bitmek üzere olan kurşun kalem ile defteri olan bir adam; aynen kalemi gibi tükenmek üzere olan yaşamını sorguluyor ve hikayeler karalıyor. Hedefi; şu anki durumunu, öykülerini ve dökümüm dediği varlığını anlatabilmek. Bahsettiği öykülerden ilkinde; 14 yaşında Sapo adlı çocuğun okumaktan hoşlanmayıp ailesinden kaçıp doğaya dönüşünü niteliyor. Ardından gelen Lambert'ların öyküsünde de, Sapo'nun ara sıra köydeki evlerine gelişini okuyoruz. Aynı Sapo, anlatımda birden Macmann 'a dönüşüyor ve flu arka planda da olsa Düşkünler Evi'ne gelişi ve muhtemel sonunu görüyoruz. 'Murphy, Mercier, Molloy, Moran ve öteki Malone'lar için her şey bitmiş olacak' diye yazıyor anlatının bir yerinde. Düşsel öğeleri çok kullandığıı metini dikkatle takip ettiğinizde, yalnız ihtiyarın kuvvetle muhtemel Macmann dolayısıyla Sapo olabileceği hatta beden betimlemelerinden Molloy'u çağrıştırdığını görebilirsiniz. Yani sözcük sihirbazı yazar, gerçek hayatında Fransa'da bir zamanlar yaptığı gibi kapandığı odasında düşündüklerini, (bence!) bu seriyle yansıtmış oluyor bizlere. Varoluşunu, hiçlik karşısında insanın acizliği üzerine kurmuş olan Beckett; önsözde ünlü filozof #cioran 'ın da belirttiği gibi, varoluşun temelini oyarak bir şeyler katabilen bir yıkıcıdır. Serinin ikincisi de, ilki kadar bol monologlara bürülü ve hayatı sorgulatıcı: Okuyun... (Hayat Bu)

Ölüm döşeğinde olduğunu düşünen Malone'nin kendi ile hesaplaşması ve kafasının içinden geçenleri okuyoruz. Elinde defteri ve minik kalemi ile hikaye yazıyor. Bir odası ve bir penceresi bir hayalgücü var sadece. Aksiyon yok denecek kadar az. Hatta bazı kısımları saçma bile gelebilir. Zor kitap. (yasin özen)

Kitabın Yazarı Samuel Beckett Kimdir?

Samuel Barclay Beckett, (13 Nisan 1906; Foxrock, Dublin - 22 Aralık 1989, Paris), İrlandalı yazar, oyun yazarı, eleştirmen ve şair. 20. yüzyıl deneysel edebiyatının önde gelen yazarlarından biridir. James Joyce'un takipçisi olduğu için "son modernistlerden", daha sonraki pek çok yazarı etkilemiş olduğu için de "ilk postmodernistlerden" biri olarak değerlendirilir. Beckett ayrıca, Martin Esslin'in "Absürd Tiyatro" olarak adlandırdığı akımın en önemli yazarı sayılmaktadır. Eserlerinin çoğunu Fransızca ya da İngilizce yazıp, diğer dile kendisi çevirmiştir. En bilinen eseri Godot'yu Beklerken'dir.

Beckett'in eserleri sade ve temel olarak minimalisttir. Bazı yorumlara göre, çağdaş insanın durumu hakkında oldukça kötümser, hatta hiççi eserler vermiştir. Gittikçe daha kısa ve özlü eserler veren Beckett, bu kötümserliği kara mizah yoluyla anlatır. "Roman ve drama türlerinde yeni formlarda oluşturduğu eserlerini, modern insanın yoksunluğu üzerine kurguladığı" için, 1969'da Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülen Beckett, ayrıca 1984'te Aosdána'da Saoi seçilmiştir.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Samuel_Beckett

Samuel Beckett Kitapları - Eserleri

  • Godot'yu Beklerken
  • Hiç İçin Metinler
  • Murphy
  • Mercier ile Camier
  • Aşksız İlişkiler
  • Molloy

  • Eşlik
  • Dünya ve Pantolon
  • Malone Ölüyor
  • Proust
  • Oyun Sonu
  • Adlandırılamayan
  • Üçleme

  • Acaba Nasıl?
  • Yankının Kemikleri
  • Watt
  • Echo'nun Kemikleri
  • Sıradan Kadınlar Düşü
  • Felaket ve Sair Kısa Oyunlar
  • Bana Benzer Bir Başka Aylaklık

  • Mutlu Günler
  • Tüm Kısa Oyunları
  • Son Band
  • İmge
  • All That Fall
  • Hikaye Sırasında
  • Godot'yu Beklerken - Tüm Düşenler - Oyun Sonu

  • Krapp's Last Tape & Embers
  • Li Benda Godot
  • Toplu Kısa Oyunlar 1956-1962
  • The end
  • Worstward Ho
  • Dante and the Lobster
  • Bütün Hikayeleri

Samuel Beckett Alıntıları - Sözleri

  • Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil..! (Worstward Ho)
  • Eğer bir gün susarsam, söylenecek bir şey kalmamıştır bu durumda; her şey söylenmemiş olsa bile, hiçbir şey söylenmemiş olsa bile. (Malone Ölüyor)
  • [...] Kahretsin eski yerler,eski isimler (Felaket ve Sair Kısa Oyunlar)
  • İnanç duymanın en büyük nedeni daha eğlendirici olmasıdır. İnançsızlık bir boşluktur. Değişeceğimize inanç duyamayız. İnsan boşlukta kalmaya katlanamaz. (Aşksız İlişkiler)
  • "Ah, insanlar, insanlar, her şeyi açıklamak gerekiyor onlara." (Oyun Sonu)
  • düşük yapmak kısır olmaktan daha iyi değil mi dokuz gün asla yüzdüremedi batan aşkı ne de dokuz ay ne de dokuz ömür.. (Yankının Kemikleri)

  • Hamm: "Bu da ötekiler gibi bir gün o zaman." Clov: "Devam ettiği sürece. Ömür boyu hep aynı saçmalıklar!" (Oyun Sonu)
  • Sınıfta aklı hep başka yerlerde olurdu ya da boştu kafasının içi. (Malone Ölüyor)
  • Bir gün sesleneceğim ona. Ne diyeceğim, bilmiyorum, bir şeyler diyeceğim, zamanı gelince söyleyecek bir şeyler bulacağım. (Üçleme)
  • ''Bazen insan kendine soruyor şaşkınlıkla, acaba doğru gezegende miyim diye.'' (Hiç İçin Metinler)
  • “Desen sanatın na­musudur.” (Dünya ve Pantolon)
  • Çok uzun bir sürenin sonunda değer yargısı adına ne kaldıysa kendinde, onunla karanlığın ve sessizliğin hiç de değişmeyeceği yargısında bulundu. Bir gün sesi duyana kadar sürdü bu. O güne kadar! (Eşlik)
  • Bana soru sorulmasına öğle az alışkınım ki, bana bir şey sorulduğunda ne olduğunu anlamam için bir hayli zaman geçer. (Molloy)

  • Güzellik? Bir araya getirilmiş insanoğlu. İyilik? Boğazlayın. Gerçeklik? Büyük yığınların yellenmesi. (Dünya ve Pantolon)
  • Bana tutup da aydan söz etmeyin sakın, gecemde ay yoktur benim, size yıldızlardan söz edersem yanlışlıkladır. (Molloy)
  • Oysa ben para için çalışmıyorum. Peki ya ne için çalışıyorum? Bilmiyorum. İnanın pek bir şey bilmiyorum. (Molloy)
  • Bir yaşam boyunca aynı sorular, aynı cevaplar hep. Artık sona erebilir. (Oyun Sonu)
  • Hep aynı dünyanın üzerinde ışıldıyordu güneş, başka seçeneği yoktu çünkü. (Murphy)
  • ...başka bir şey bulmak varoluşu biraz daha sürdürmek için sorular bulmak kimdi onlar nasıl varlıklardı dünyanın neresindeydiler bu tür şeyler işte bu kuklalar gösterisini kim düzenliyor hiçbir anlamı yok ki git bir şeyler ye... (Acaba Nasıl?)
  • Bilemediğiniz şeyleri söylemek gücüne sahip olmadığınıza da inanmak istiyorum. Herkeste görülen bir yetersizlik bu. (Watt)

Yorum Yaz