diorex
sampiyon

Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) - Ali Nesin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) kimin eseri? Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) kitabının yazarı kimdir? Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) konusu ve anafikri nedir? Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) kitabı ne anlatıyor? Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) PDF indirme linki var mı? Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) kitabının yazarı Ali Nesin kimdir? İşte Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 26.11.2022 02:00
Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) - Ali Nesin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ali Nesin

Yayın Evi: Nesin Yayınevi

İSBN: 9786055794071

Sayfa Sayısı: 208

Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitapta, matematikle gerçek, soyutla somut, teoriyle pratik, doğruya kanıtlanabilirlik arasındaki ilişkiyi, sonsuzluk kavramının getirdiği sorunları, var olmanın anlamını ve matematiğin sınırlarını irdeleyen, dolayısıyla kaçınılmaz olarak felsefi tadı olan matematiksel yazıları bulacaksınız..

Yazıların düzeyi genellikle (her zaman değil ama) sayfa sayısıyla birlikte artacak ve kitap giderek matematikselleşecektir. Okur, ilk okuyuşta anlayamadığı yazıları daha sonra geri dönmek üzere atlayabilir.

Matematiksel düzeyi fazla yükseltmemek için konunun hakkettiği derinliğe inmedim, Matematiksel olarak daha derin ve daha doyurucu yazıları, "Kümeler Kuramı" ve "Sayıların İnşası" adli kitaplarımda bulabilirsiniz.

Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) Alıntıları - Sözleri

  • Doğa yalnızca gördüklerimiz, duyduklarımız, kokladıklarımız, duyumsadıklarımız değildir. Doğanın bize sezdirdikleri de vardır. Örneğin, matematiksel doğru doğada fiziksel olarak bulunmayabilir ama doğru düşüncesi (kavramı) doğada vardır ve doğa bize doğru kavramını sezdirtir. Upuzun bir ağaç, denizle gökyüzünü ayıran çizgi, güneş ışınları doğru kavramını fısıldarlar. Bal peteğinin hücreleri matematiksel altıgeni, gece gördüğümüz yıldızlar matematiksel noktayı, ay, güneş ve gezegenler matematiksel çemberi ve küreyi fısıldarlar. Gezegenlerin yörüngesi elipsi ve genel olarak eğriyi fısıldar. Geçen günler, mevsimler ve yıllar, bir ormandaki ağaçlar, bir bitkinin yaprakları, 1, 2, 3 gibi sayı kavramlarını fısıldarlar. Bu fısıltı biz insanlardan bağımsız vardır. Bu fısıltıyı duyabilecek varlık olmasa da fısıltı vardır.
  • II. Yamyam Paradoksu. Bilinen bir bilmecedir. Yamyamlar bir mantıkçıyı yakalarlar. Mantıkçıya şöyle derler: -Biz her yakaladığımız yabancıyı yeriz. Kimini haşlayıp kimini kızartıp yeriz. Avımıza bir soru sorarız. Avımız soruyu doğru yanıtlarsa haşlarız, yanlış yanıtlarsa kızartırız. Dedikleri gibi yaparlar. Mantıkçıya bir soru sorarlar. Mantıkçı bir süre düşündükten sonra soruyu yanıtlar. Yanıtı duyan yamyamlar ne yapacaklarını şaşırırlar. Yanıt öylesine akıllıca bir yanıttır ki, yamyamlar mantıkçıyı ne haşlar ne de kızartabilirler. Yamyamlar mantıkçıya ne sormuşlardır, mantıkçı soruyu nasıl yanıtlamıştır? Yamyamlar mantıkçıya şu soruyu sormuşlardır: -Seni haşlayıp mı, yoksa kızartıp mı yiyeceğiz? Mantıkçı şöyle yanıtlamıştır: -Kızartacaksınız! Bir soru ve yanıtla, mantıkçı ne haşlanır, ne de kızartılır.
  • Doğayı anlamak demek, doğanın bütün sırlarına erişmek demek olmamalı. Her nedenle doğa hâlâ daha gizemliyse de, doğayı biraz olsun kavrayabiliyoruz. Matematik, doğayı -yaklaşık olarak bile olsa- anlamamızı sağlıyor. Teknolojik gelişmeler bunun bir kanıtıdır
  • Adam oglunu arabasiyla okula goturuyor. Yolda bir kaza oluyor ve baba ölüyor. Cocuk agir yarali. Ambulans geliyor. Cocugu hastaneye kaldiriyorlar. Cocugun hemen ameliyat olmasi gerekiyor. Ameliyat masasina yatiriyorlar. Cok gecmeden cerrah iceri giriyor ve cocugu gorur gormez, -Ben bu cocugu ameliyat edemem, diyor, bu benim oglum... Acikli öykümuz bitti... Ne olup bitiyor? Cocugun iki babasi mi var? Hayir, cocugun iki babasi yok... Babalardan biri uvey mi? Hayir... Cerrahin oglu yaralanan cocuga cok mu benziyor? Hayir... Yanit son derece dogal. Beynimizin nasil kaliplara girdigine cok guzel bir ornektir bu bilmece. Beynimiz oylesine kaliplasmis ki, cerrahin kadin olabilecegini yani cocugun annesi olabilecegini dusunemiyoruz bile... Kadin-erkek esitliginden yana olabiliriz ama esitsizlik biz ayrimina varmadan beynimize islemis.
  • Bertrand Russell’a ukalalık yapmak isteyen biri, -Madem, yanlış bir şeyden hareketle her şey kanıtlanabilir, 0=1 eşitliğinden yola çıkarak Papa olduğunuzu kanıtlayabilir misiniz? diye sorar. Bertrand Russell da, “-Tabii ki bundan kolay ne var... deyip devam eder: Eğer 0=1 ise, her iki tarafa da bir ekleyerek 1=2 eşitliğine erişiriz. Şimdi papayla beni boş bir odaya koyun. Odada kaç kişi var?” -2 kişi der soruyu sorma gafletinde bulunan kişi, siz ve Papa… “-Ama 2, 1’e eşit… Demek ki odada bir kişi var. Dolayısıyla ben Papa olmalıyım…”
  • Kurt Gödel ise 25 yaşında bir gencecik bir matematikçidir. Birinci sanının yanlış olduğunu kanıtlar: Doğru olan herşey kanıtlanamaz! Buna "Eksiklik Teoremi" adı verilir.
  • Matematiğin çelişkisiz olduğu kanıtlanamaz! Boşu boşuna kimse denememeli. Bunu anlamak olanaksızdır. Öte yandan matematiğin çelişkili olduğu kanıtlanabilir. Nasıl kanıtlanır? Bir çelişki bulunursa kanıtlanır
  • “Gerçek, başkasını ikna edebildiğin ölçüde gerçektir!“
  • Sonlu zamanda ve sonlu sayıda simgeyle bir “elma”yı tamamen tarif edemezsiniz. Nitekim sunacağınız tarif ne kadar ayrıntıya girerse girsin, ne kadar uzun olursa olsun, aynen tarifinize uyan başka bir elma daha vardır ya da bir gün olacaktır. En azından tarifiniz eksik kalacaktır, bir şeyi yanlış olacaktır.
  • Yıl 1931. David Hilbert 70'ine merdiven dayamıştır ve daha 12 yıl daha yaşayacaktır. Kurt Gödel ise 25 yaşında gencecik bir matematikçidir. Birinci sanının yanlış olduğunu kanıtlar: Doğru olan her şey kanıtlanamaz! Buna Eksiklik teoremi adı verilir.

Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu kitaba işin aslı çok daha büyük bir beklenti ile başlamıştım. (Belki de bu kadar büyük bir beklenti ile başlamak benim hatamdı. ) Yer yer tablolarda hatalar olması bana kitabın biraz özensiz hazırlandığını hissettirdi. İyi bir fen lisesi veya anadolu lisesinde okuyan bir öğrenci kitapta yazanları çok rahat bir şekilde anlayabilir. Hatta matematiğe biraz da ilgisi olan bir öğrenci ise kitapta yer alan paradokslardan ve oyun teorilerinden %70ini önceden okumuş bile olabilir. Bu nedenle Ali Nesin’in burayı sadece matematik okuyanlar anlayabilir notlarını bir miktar gereksiz buldum. Metinler de bana -birkaçı hariç- pek de felsefi tatta gelmedi. Popüler matematik hoşunuza gidiyorsa neden okunmasın diyerek bu incelememi de bitiriyorum. Hepinize iyi okumalar :) (Sena Ulutaş)

Matematiğin Düşünceyi Şekillendirmede ve Görselleştirmede ki Gücü: Bu kitap hakkında öncelikle şunu söylemek istiyorum ki. Kitap normal, matematikten bihaber bir kişinin anlayabileceği düzeyde bir kitap değil. Bu kitabı okuyabilmek için en az temel düzeyde matematik 1 bilgisine ihtiyacınız var. Aksi halde kitabı aldığınıza bile pişman olabilirsiniz. Ben matematiği genel olarak sevmeme rağmen kitap 157 ye kadar (yani yaklaşık olarak 3/4'ü kadarını) ancak okuyabildim sonrası ise baya derin matematiksel işlemlere dalmaya başladı. Hiç bir şey anlayamamaya başladım. 157'ye kadar matematiksel terimler pek fazla yok, genelde bilmeceler, ilginç paradokslar, kafa karıştırıcı değişik problemler önünüze geliyor. Sayın Ali NESİN kitabı yazarken direkt olarak okuyucuya hitap etmiş. Bir an onunla sohbet ediyormuş hissine kapılıyorsunuz. Bu kitaptan kendi çıkardığım faydalar: 3/4 lük kısımdan pek çok farklı(güzel) perspektif çıkardım. Teorik matematiğin, pratik hayata olan düşüncelere şekillendirmede ki etkisine şahit oldum. Kendi düşünceme göre şunu gördüm. Bir şeyi kanıtlamanın ciddi manada ne demek olduğunu anladım. Bazı paradokslar, düşünsel problemler, beyin yakan sorular vardır ki bunları ifade etmeniz için sayılara mutlaka ihtiyaç duyarsınız. Benim düşünceme göre matematik aslında dünyayı tarif etmek için kelimelerle yapamayacağımız şeyleri sayılarla ifade ederek soyut kavramları bir tür yazıya dönüştürme aracılığıyla somutlama sistemi. Kısaca bu kitaptan sonra şunu biraz daha iyi anladım ki, matematik de bir Türkçe, bir İngilizce, bir Arapça, bir insan lisanı gibi dil. Bunu anlamamız için diğer dilleri öğrendiğimiz gibi bunu da öğrenmemiz gerekir. Kısaca özet geçmek istersek; Eğer ben daha elle tutulur, anlaşılır biçimde soyut düşünmek istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum diyorsanız, bu eser size yarar sağlayabilir. (Uğur B)

Süpriz Sınav Paradoksu: Sürpriz Sınav Paradoksu(s.47) Kitapta bir adamın idama mahkûm olmasını ve önümüzdeki hafta bir sabah 5’te adamın idam edileceğini ve adamın bunu bir gece önceden tahmin edemeyeceğini ele alan bir paradoks anlatılır. Ben mahkûmun yerine kendimi koyduğumda pazartesi idam edileceğimi düşünürdüm. Ya da gerçekçi olursak ağlamaktan düşünebileceğimi pek sanmıyorum. En olmadı Bir İdam Mahkûmunun Son Günü kitabını hatırlayıp kendime gülerdim konuya dönecek olursak bu paradoksu düşünürken idam mahkûmu gibi bizde ilk altı sabah idam edilmemişsek 7. sabah idam edilemeyiz deriz. Altıncı sabah idam edilmeyeceğimizde beşinci günün gecesi anlarız ki hâkimin dediğine göre idamı anlamamamız gerekir böyle düşünürsek pazartesi idam edileceğimizi anlarız ki bunu da anlamamamız gerekir. Hal böyle olunca paradoksa göre hiç idam edilmemeliyiz mahkûm olarak fakat bir Salı sabahı idam ediliriz.  Bu paradoksun benzerlerini türetmek te pek zor olmadığını anlatan kitap bize sürpriz sınav paradoksunu verir.  Öğrencilere öğretmen, önümüzdeki hafta sınav olacaksınız ama hangi gün olacağınızı bilemeyeceksiniz der. Öğrencilerde idam mahkumu gibi( sınavların öğrencileri idam etmek olduğunu mu ima etmiş yazarımız diye düşündüm :d) hesaplar yaparak bu hafta sınav olmayacakları kanaatine varırlar fakat Salı günü öğretmen onları sınav yapar. Bu dişli paradoksa baktığımda anladığım kadarıyla oyunun kuralı illa ihlal edilecek fakat kaçıncı hamlede yapılacağı sürpriz ve Ali Nesin’ in Gazoz kapağı oyunuyla % 100 olasılıkla kurallara uygun oynanmadığını görürüz. Bu paradoksu okuyunca ölüm geldi aklıma ölümümüzde bir tür paradoks mudur? Ne zaman ölceğimizi bilemeyiz ama bir gün öleceğimiz kesindir. Ve ya yaşamda hep kural dışı hamleler kazananları kaybettirmemiş midir? Haklarımız yaşama hakkı dâhil bu kural dışı hamleler yüzünden ihmale uğramamış mıdır? Kısacası bu paradoksta biz her ne kadar saf olursak olalım hep öğrenciyiz. Süpriz sınav paradoksundaki gibi hamle hakkımız yok. İstemediğimiz veya istediğimiz bir oyundayız ve kural ihlallerini bekliyoruz. Bazen bunu ailelerimiz yapıyor bazen sınır komşularımızda gördüğümüz gibi devletler. Aslında hepimiz istendik insan için ihlallerle donatılmış hayatların kurbanlarıyız. Peki, bunu değiştirmek mümkün mü? Paradoksa bakarsak, belki sürprizi ortadan kaldırırız belki oyunu tek hamleye indiririz fakat gerçek yaşamda ölüm harici bir değişim var mı? (İlayda)

Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) PDF indirme linki var mı?

Ali Nesin - Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları) PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ali Nesin Kimdir?

Ali Nesin, 1957 yılında İstanbul'da doğdu. İlkokuldan sonra ortaokuluİstanbul'da Saint Joseph Lisesi'nde, liseyi de İsviçre'nin Lozan kentindeki College Champittet'de tamamlayan Ali Nesin, 1977-1981 yılları arasında Paris Diderot Üniversitesi'nden matematikten "maitrise" derecesini aldı. Daha sonraABD'de Yale Üniversitesi'nde matematiksel mantık ve cebir konularında doktora yapan Ali Nesin, 1985-1986 arasında Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kampüsü'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Türkiye'ye kısa dönem askerlikgörevi için geldiği sırada erlerin aynı şırıngadan aşı olmasına itiraz ettiği için "orduyu isyana teşvik" iddiasıyla tutuklanarak yargılandı. Yargılanma sonunda beraat etti.

1987-1989 arasında Notre Dame Üniversitesi'nde yardımcı doçent, ardından 1995'e kadar Kaliforniya Üniversitesi Irvine Kampusü'nde doçent ve daha sonra profesör olarak görev yaptı. 1993-1994 öğretim yılını Bilkent Üniversitesi'nde misafir öğretim görevlisi olarak geçirdi. Babası Aziz Nesin'in 1995'te ölümü üzerine yurda kesin dönüş yaptı ve Nesin Vakfı yöneticiliğini üstlendi. 1996'dan beri Bilgi ÜniversitesiMatematik Bölümü Başkanı olan Ali Nesin dört çocuk sahibidir. Kasım 2004'ten beri de Nesin Yayınevi genel yönetmenliğini yapmaktadır ve 2011 yılından itibaren Hrant Dink Vakfı danışma kurulu üyesidir.

Ali Nesin'in Matematik ve Korku, Matematik ve Doğa, Matematik ve Sonsuz, Matematik ve Oyun, Matematik ve Develerle Eşekler, Matematik Canavarı ve Matematik ve Gerçek adlı popüler matematik kitaplarının yanı sıra, Önermeler Mantığı,Sayma ve Sezgisel Kümeler Kuramı gibi yarıakademik matematik kitapları ve henüz birinci ve dördüncü ciltleri yayımlananAnaliz kitapları mevcuttur. Bunların yanı sıra çeşitli dergilerde çıkmış bilimsel makaleleri ve Alexander Borovik ile birlikte yazdığı İngilizce bir kitabı (Groups of Finite Morley Rank), babası Aziz Nesin'in Osmanlıca el yazılarından çevirileri bulunmaktadır.

Ali Nesin'in babası Aziz Nesin ile mektuplaşmaları (diğer kitapları gibi) Nesin Yayınevi tarafından iki cilt olarak yayımlanmıştır. Matematiksel araştırma alanı "Morley mertebesi sonlu gruplar"dır. Aynı zamanda, 2003'ten beri üç ayda bir yayımlanan ve Türk Matematik Derneği'nin sahibi olduğu Matematik Dünyası adlı derginin sorumlu yazı işleri müdürüdür. Ayrıca, TÜBA (Türkiye Bilimler akademisi) tarafından kabul edilmiş kümeler kuramı ve analiz konularında ders notları bulunmaktadır.[2]

Matematik araştırmaları, bölüm başkanlığı ve Nesin Vakfı yöneticiliğinin yanı sıra yağlıboya resim, desen ve portre çalışmaları da yapmaktadır. Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHAK) kurucu üyesidir. Nesin Matematik Köyü'nün kurucusudur.

Ali Nesin Kitapları - Eserleri

  • Matematik ve Korku
  • Matematik ve Oyun
  • Matematik ve Doğa
  • Matematik ve Sonsuz
  • Matematik Canavarı
  • Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları)
  • Gömüyü Arayan Adam
  • Matematikçi Portreleri
  • Matematik ve Sanat
  • Matematik ve Develerle Eşekler
  • Önermeler Mantığı
  • Kümeler Kuramı 1
  • Sezgisel Kümeler Kuramı (Matematiğe Giriş 2)
  • Temel Gerçel Analiz 1
  • Sayma / Kombinasyon Hesapları
  • Analiz 4
  • Matematiğe Giriş - Sayma
  • Canım Oğlum Canım Babacığım 2 Mektuplaşmalar 1981-1995
  • Sezgisel Kümeler Kuramı
  • Analiz 1
  • Analiz 2
  • Matematik ve Oyun

Ali Nesin Alıntıları - Sözleri

  • Her taraf kar içinde. Dört defa düştüm yollarda. Hele dördüncüsü çok komik oldu. Ama Allah'tan kimse görmedi. On saniye dengemi bulamadım, ama düşmedim de... Düşsem kurtulacağım, ayaklarım düğümlendi, bir öne bir arkaya... Bir türlü düşemedim ki... Sonunda düştüm de kurtuldum. (Matematik ve Korku)
  • Bir matematikçinin bir zamanlar dediği gibi; Saymasını bilenler ve bilmeyenler olmak üzere 3 tür insan vardır. (Matematik ve Doğa)
  • Acaba dedim kendi kendime, çok şey yapmak isterken, hiçbir şey yapamayacak mıyım? Matematik, felsefe, mantık, politika, edebiyat ve yeni yeni tarih ve ekonomi ilgilendiğim, çok sevdiğim dallar... Ne yapmalı, hangisine önem vermeli, matematik dışında... Bu saydığım dallarda bir tanesini çalışmasam doyumsuz hissediyorum kendimi. (Matematik ve Korku)
  • Hep öyle olur... Bir soru yapana kadar zordur, yaptıktan sonra çok kolaydır. (Matematik ve Develerle Eşekler)
  • "Filler gerçekte olduklarından küçük çizilirler , pirelerse büyük" (Matematikçi Portreleri)
  • Kısaca söylemek gerekirse, amatör matematikçi önce formülü birçok örnek alarak tahmin eder, sonra formülün doğru olduğunu kanıtlamaya çalışır. Profesyonel bir matematikçi böyle yapmaz. Bir tek örnek alır, diyelim 7×4 boyutlu dikdörtgeni ele alır ve bu diktörtgenin 7×4 boyutlu olduğunu unutup n × m boyutlu olduğunu varsayar. Arkasından formülü bulmaya çalışır. Eğer bulabilirse ne âlâ, çünkü formülü bulduğunda - soyut düşündüğünden - yani 7 ve 4 yerine n ve m aldığından - formülün doğruluğunu da kanıtlamış olur. Yani, profesyonel matematikçi bir taşla iki kuş vurur: Aynı anda hem formülü bulur, hem de formülün doğruluğunu kanıtlar. Kanıtlayabilirse tabii... (Matematik ve Sonsuz)
  • Aşk üçgeni değil, aşk çemberi!: Bir çemberin üstüne eşit mesafede olabildiğince fazla nokta koyun. Bir A noktasıyla tam karşısındaki B noktası arasındaki doğruyu çizin. Saat yönüne doğru ilerleyerek, A'nın yanındaki noktayla B'nin iki yanındaki nokta arasındaki doğruyu çizin ve buna böyle devam edin. Elde ettiğinizi seyredin! (Matematik ve Sanat)
  • Sayıları nesnelerden soyutlamak pek kolay olmamıştır. "Bir elma, iki elma" dan " bir, iki" ye geçiş küçümsenmeyecek bir soyutlama gücü gerektirir. (Matematik ve Korku)
  • ... Eğer oyunun beklentisi negatifse oyunu kabul etmemelisiniz. Oyunun beklentisi pozitifse oynamalısınız. Tabii kumarla ilgili etik bir sorununuz yoksa... Oyunun beklentisi 0 ise, oynasanız da olur, oynamasanız da... Bir oyunun beklentisi, bir oyuncunun o oyunda ortalama ne kadar kazanacağını ya da kaybedeceğini gösteren bir sayıdır. Kumar oynamaya yeltenen her kişi beklentinin ne demek olduğunu bilmelidir. (Matematik ve Sanat)
  • Gitti gider geçen zaman, bugünkü beni yaratarak... (Matematik ve Sanat)
  • Kadın-erkek eşitliğinden yana olabiliriz, ama eşitsizlik biz ayrımına varmadan beynimize işlemiş. (Matematik Canavarı)
  • Milli Piyango, Kazı Kazan ve Spor Toto'nun da beklentileri negatiftir. Oynanması matematiksel açıdan caiz değildir. (Matematik ve Oyun)
  • Her şey soru sormakla başlar. İnsan, eğer felsefe yapmıyorsa, günün birinde cevaplayamayacagi, karşısında ilelebet çaresiz kalacağı sorular sormaz. Sorulan sorular anlamlıdır ve genellikle yanıtları çok uzakta değildir. Eğitim sistemimiz ne yazık ki cevaba (ve doğru cevaba) dolayısıyla başarıya çok fazla deger veriyor. Matematiği çarpım tablosundan ve Pisagor teoreminden ibaret sananlar MEB de kol geziyorlar. Sadece Türkiye'de değil dünyanın hemen hemen her yerinde bu böyle. Hep başarılı olmuş birinden daha başarısız biri düşünemiyorum. Öte yandan bin defa başarısızlığa uğradıktan sonra bir şeyler başaranin bir heykeli dikilebilir! Gerçek anlamda başarmak için cok başarısızlığa uğramak gerekir. Başarısızlıktan korkmamak için de başarısızlığın dünyanın sonu olmamasi gerekir. Sadece eğitim sistemimiz değil, analar babalar da çocuklarını sürekli başarıya yönlendiriyorlar. Tipik bir gerikalmiş ülke yurttaşı korkusu: oku, adam ol, para kazan, buzum gibi sefil olma, zorluk çekme, araban olsun, evin olsun, güçlü ol. Çocuklarımız bu korkuyla büyüyorlar. Daha sonra okul ve çevre de bu korkularını besliyor. Bunun sonucu olarak en zeki ve en çalışkan gençlerimiz mühendislik ve işletme bölümlerini tercih ediyorlar. Çünkü bu dallarda basaracaklarini biliyorlar. Gerçekten de bu dallarda başaramayacak ne olabilir ki? Böylece müthiş bir potansiyeli ziyan ediyoruz. Temel bilim bölümleri teker teker kapanıyor öğrencisizlikten. Temel bilim olmayınca teknoloji de olmaz, değerli mühendisler de ziyan olur. (Matematik ve Sanat)
  • Bir akşam yemeğinde, Bertrand Russell'a yanlış bir önermeden nasıl doğru bir önerme çıkarılacağı sorulur. - Örneğin, der soruyu soran muzip, eğer 0 = 1 ise Papa olduğunuzu kanıtlayabilir misiniz? Bertrand Russell omuz silkerek, - Bundan kolay ne var, der. Eğer 0 = 1 ise 1 = 2 olur. Çünkü, 1 = 1 eşitliğiyle 0 = 1 eşitliğini toplarsak, 1 = 2 eşitliğini buluruz: Demek ki 2, 1 ’e eşitmiş. Şimdi Papa’yla beni boş bir odaya koyun. Odada kaç kişi var? - İki kişi elbette! diye yanıtlar soruyu soran. - Ama iki bire eşit. Demek ki odada bir kişi var. Papa’yla ben... Yani ben Papa’yım... (Önermeler Mantığı)
  • Matematiğin özü özgürlüğünde aranmalıdır (Matematikçi Portreleri)
  • Adam oglunu arabasiyla okula goturuyor. Yolda bir kaza oluyor ve baba ölüyor. Cocuk agir yarali. Ambulans geliyor. Cocugu hastaneye kaldiriyorlar. Cocugun hemen ameliyat olmasi gerekiyor. Ameliyat masasina yatiriyorlar. Cok gecmeden cerrah iceri giriyor ve cocugu gorur gormez, -Ben bu cocugu ameliyat edemem, diyor, bu benim oglum... Acikli öykümuz bitti... Ne olup bitiyor? Cocugun iki babasi mi var? Hayir, cocugun iki babasi yok... Babalardan biri uvey mi? Hayir... Cerrahin oglu yaralanan cocuga cok mu benziyor? Hayir... Yanit son derece dogal. Beynimizin nasil kaliplara girdigine cok guzel bir ornektir bu bilmece. Beynimiz oylesine kaliplasmis ki, cerrahin kadin olabilecegini yani cocugun annesi olabilecegini dusunemiyoruz bile... Kadin-erkek esitliginden yana olabiliriz ama esitsizlik biz ayrimina varmadan beynimize islemis. (Matematik Canavarı)
  • Veeee insanlar alçaklık yaparlarken alçaklık yapıyorum diye yapmıyorlar; alçaklıklarına bir gerekçe uydurup önce kendilerini kandırıyorlar, sonra vicdanlarını susturup istedikleri alçaklıkları yapıyorlar. (Canım Oğlum Canım Babacığım 2 Mektuplaşmalar 1981-1995)
  • Sumatralı bir matematik öğretmeni, öğrencilerinin derslerini anlamamalarından şikayetçi olmaları üzerine, ikisini döve döve bayılttı, on üçünü yaraladı. The London Times (Avustralya), 23 Mart 1981 (Matematik ve Doğa)
  • "Güzelliği çoğu zaman yalında buluruz." (Matematik ve Doğa)
  • II. Yamyam Paradoksu. Bilinen bir bilmecedir. Yamyamlar bir mantıkçıyı yakalarlar. Mantıkçıya şöyle derler: -Biz her yakaladığımız yabancıyı yeriz. Kimini haşlayıp kimini kızartıp yeriz. Avımıza bir soru sorarız. Avımız soruyu doğru yanıtlarsa haşlarız, yanlış yanıtlarsa kızartırız. Dedikleri gibi yaparlar. Mantıkçıya bir soru sorarlar. Mantıkçı bir süre düşündükten sonra soruyu yanıtlar. Yanıtı duyan yamyamlar ne yapacaklarını şaşırırlar. Yanıt öylesine akıllıca bir yanıttır ki, yamyamlar mantıkçıyı ne haşlar ne de kızartabilirler. Yamyamlar mantıkçıya ne sormuşlardır, mantıkçı soruyu nasıl yanıtlamıştır? Yamyamlar mantıkçıya şu soruyu sormuşlardır: -Seni haşlayıp mı, yoksa kızartıp mı yiyeceğiz? Mantıkçı şöyle yanıtlamıştır: -Kızartacaksınız! Bir soru ve yanıtla, mantıkçı ne haşlanır, ne de kızartılır. (Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları))

Yorum Yaz