diorex
Dedas

Mehmed Akif - Sezai Karakoç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mehmed Akif kimin eseri? Mehmed Akif kitabının yazarı kimdir? Mehmed Akif konusu ve anafikri nedir? Mehmed Akif kitabı ne anlatıyor? Mehmed Akif kitabının yazarı Sezai Karakoç kimdir? İşte Mehmed Akif kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 13.02.2022 00:00
Mehmed Akif - Sezai Karakoç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Sezai Karakoç

Yayın Evi: Diriliş Yayınları

İSBN: 9789123504947

Sayfa Sayısı: 95

Mehmed Akif Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Birinci baskısı 1968 yılında Yağmur Yayınları`nca yapılan bu kitap, ikinci baskısından itibaren Diriliş yayını olarak çıkmıştır. 7. ve 8. baskılarında M. Âkif`in seçme şiirleri de yer almıştır. 9. Baskıda şiir bölümü kaldırılmış, yazarın, Âkif`in ölüm yıldönümleri dolayısıyla dergi ve gazetelerde yayınlanan ve Farklar, Sütun ve Edebiyat Yazıları III isimli kitaplarına giren üç yazısı eklenmiştir. Bu baskıdan itibaren, tekrar M. Âkif`in şiirlerinden seçmeler kitapta yer almaktadır. Başlıksız kalmamaları bakımından, bazı şiirlerden alınan parçalar, zaruri olarak parantez içinde ya bilindiği gibi ya da metinden alınan isimlerle adlandırılmışlardır.

Mehmed Akif Alıntıları - Sözleri

  • Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
  • Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâmı
  • Türk Edebiyatında, Âkif kadar, hayatı şiire ve şiiri hayata sokmuş şair yoktur.
  • Batı kültürüne girdiğimizi söylüyorduk. Ama benlik yitirilmeden bu mümkün müydü?
  • Çağ güç, çetin bir çağ bir batış çağı.
  • Göster, Allah'ım, bu millet kurtulur, tek mu'cize: Bir 'utanmak hissi' ver gaib hazinenden bize!
  • ... Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın, Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın. ...
  • Safahat bir nevi, bu yıkıntıların safha safha anlatılışı, duyuruluşu ve bu yıkıntıların şairde bıraktığı acı izlerin derlenişi, toplanışı ve tesbit edilişidir. Bu yüzden, Safahat, bir bakıma, Türk tarihinin en acıklı günlerinin yaşanmış bir destanı, yas yapraklarıdır.
  • Ölüm bir son değil bir başlangıçtır. Nitekim ölülerin arkasından okuduğumuz Fatiha da, Kur'an-ı Kerim'in başlangıç suresidir. Ölü, bu hayattan üstün ve ileri bir yeni hayata başlayandır. Hele, ölen, kendini bir ideale adamış insansa, o her iki dünyada da, yeni bir hayata başlamıştır.
  • Boşuna yaşamadın, boşuna savaşmadın ve boşuna ölmedin.
  • bizler bugün, bu yeni Akifler ordusu içinde O'na sesleniyor ve diyoruz ki: "Boşuna yaşamadın, boşuna savaşmadın ve boşuna ölmedin."
  • Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâmı.
  • Demek: İslâm'n ancak nâmı kalmış müslümanlarda; Bu yüzdenmiş, demek, hüsran-ı milli son zamanlarda. Eğer çiğnenmemek isterseler seylab-ı eyyâma; Rücu' etsinler artık müslümanlar Sadr-ı İslâm'a.
  • Bir savaşta, askerleri heyecanlandırmak için komutanın yaptığı bir konuşmadır Akif'in şiiri. Ama savaş bittikten sonra, şehit olanlar için dikilen anıt ve kitabedir, o kahramanlığın destanıdır Yahya Kemal'inki.
  • «Boşuna yaşamadın, boşuna savaşmadın ve boşuna ölmedin.»

Mehmed Akif İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Altın yaldız çerçeveli, gün ışığını hafif tozlanmış camında biriktirmiş dikdörgen bir pano. Ve bir yazı.. O yaldızlı ve ışıklı kenarlarına rağmen hafif sararmış bir kağıda kopkoyu bir kalemle el yazısıyla yazılmış : Korkma! Hemen yanında ise başka bir çerçeve. Aynı boyutlarda ve renklerde, sağ kol ve bir arkadaş gibi duran ve kimbilir sesizlikte, herkes vefasıyla bir köşeye çekildiğinde, o derin uykusuna.. Yoldaşlık eden bir başka yazı, aynı koyu harflerle.. Gençliğe hitabe!! Ve tüm bu birliğin yaldızlı seması, Güneşi.. Dört köşeli bir çerçeveye sığmayan Hayat.. Al Bayrak .. Koridorda çocukların şen kahkahası.. Hepsi aynı güneşin eteklerinde büyüyen minik tomurcuklar gibi. Hepsi birer yarın ve ben hiçbir zaman ısıtamadığım parmak uçlarımla, lacivert renkli mürekkepli kalemimi elime alıp hafif sararmış bir kağıda, el yazımla yazıyorum… Korkma! … Sezai Karakoç'un Mehmet Akif Ersoy'un yaşamını makaleleleriyle konu aldığı bu eserinde sadece bir gazete yazısını ve bir şairin ruhunda birikmiş ızdıraplar bütünü görmeyeceksiniz. Bir kor var bu satırlarda ve belki bu korun aydınlığını görenler Sezai Karakoç'u biraz Mehmet Akif Ersoy 'a benzetmektedirler.. “ … Duygulu, ince, derin mümin ana. Bilgili, yürekli, yaman baba. Yavaş yavaş Devleti derleyip toparlayan bir hükümdar. Savaş, sokak, güvercin,mevlüt, kadir geceleri, ramazan, şiir, mahya.. ve bütün bu fonun üstünde beliren, gittikçe beliren çocuk … “ “ … Yaralı asker, kan, sönen ocak, batan saadet, kaybolan, giden ve geri dönmeyen baba, sabreden anne, boşaltılan şehir, göç göç göç… Böyle böyle Akif büyüyor, yetişiyor, tarihin ve tabiatın güneşinde vücut ve ruh çömleği pişiyor, çelikleşiyor. “ … Büyüyor Mehmet Akif bir ateş gibi.. Devleşmiş bir insan gibi bir çocuğun kalbinde. Gözyaşları kurumuş bir ırmak gibi, ırmak olmaktan vazgeçmemiş sonsuz bir manzara gibi… Asım Gençliği gibi.. Isınmayan o küçük parmakları tek bir güneşi göstererek ve o güneşe gülümseyerek, gelecek gibi… Uyanmak istediğiniz bir kabus düşünün ve içinde siz dahil tüm hayatınızın karakterleri… Hepsinin havada paramparça oluşunu… Bir puzzle bile daha insaflıdır bu kareye. Nefes alacak bir havanın olmayışını.. Hava ki kül ve kan kokularıyla bütünleşmiş.. hava ki simsiyah ve Asım' ın daha dün gösterdiği o güneşin, o yıkımın ardında tüm ışığı ve sancısıyla varolmaya çalıştığı.. Bir başka güneşin doğma telaşını.. Bir güneşin öldüğünü.. Her insan ve onun ışığıyla can bulan… Tek bir soluk alsa Şair, uyansa en iyisi.. ama ne mümkün!! Tüm toprak parçasının altından kayıp gittiğini bir başka düşte görüyor sanki.. Cehennem, içi kurumuş yağmur taneleri gibi yağıyor insanlığın üstüne. Yaşamın üstüne, Güneşin üstüne.. Ve rengini yaldızlardan, gün ışığından alan hafif sararmış bir kağıt uçuşuyor göklerden göklere… Işık, alabildiğine belirgin.. Gözleri karartıyor, kötülüğün gözlerini kamaştırıyor, çocukların kaderini topluyor ve toprağın derinlerinde kalan yemişlerini bırakıyor günlerdir aç susuz kalmış yüreklerine.. gülüşler alıyor o minik gözlerden, görüyor çocuklar yarınlarını.. Büyüyorlar bir bir… Sararmış o tek sayfa daha güçlü olarak ve dünyanın dönüşünün tam tersiyle usulca şairin ellerine düşüyor, beyaz bir tüy gibi… Kanıyla, canıyla, insanıyla ve insanını her bir harf kılıp yazıyor; Korkma! Kelimeler boynu bükük bir el yazısı.. kelimeler kopkoyu, kemiklerin ruhu kül ve kan.. Şair gözlerindeki o maviliği bırakıyor yeniden, bir çocuğun inandığı gelecekle bütünleşiyor kelimeler ve tekrar yazıyor; Korkma! Bir rüzgar alıyor cihanı, ışıklı bir toz bulutunda… Ayaklar altında durmayan yer uyanıyor asırlık uykusundan. Açlığını gideriyor yabancıyla.. Şaire bakıyor, şairin tozlanmış bir aynadaki aksi gibi… Bir diriliş yazılıyor topraklarımda. Barbarların ayak izlerinin yerle bir olduğu Anadolu'da… İnsanlığın Dirilişi. … Kalemimdeki mürekkep, kimbilir kaç sayfayı geçmiş diye bakıyorum. Bir kelimenin son harfinde birikmiş Korkma! Ve birisi sesleniyor adımı. “ Geç oldu, çıkmayacak mısınız? “ diye.. Onaylayarak, geleceğimi söylüyorum.. Bir şey görüyorum, birini.. hafif kırılmış o tozlu okul camının manzarasından. Daha önce hiç görmediğimi düşündüğüm bir adam.. Hayır.. gördüğüm! Çok çok iyi tanıdığım.. Ve beni ben gibi iyi tanıyan… Ellerinde bir şey var.. Ellerim.. sayfam?? Ellerim bomboş. Ellerinde sayfam, birikmiş mürekkebiyle kelimeler tanıdık.. Anlayamıyorum… Bakışlarıyla, anlıyorsun diyor. Bakışlarıma İnsanlığı bırakıp.. Kirpiklerim yorgun, yer sabit değil.. Ve masamda bir kağıt aynı renk ve el yazısıyla.... Tek bir farkla.. Harfler kül ve kan Harfler İnsanlık… " https://soundcloud.com/tayfunlee/gazi-mustafa-kemal-genclige-hitabe " Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür eder, Vefa dolu, Işık dolu okumalar dilerim.. Saygı ve Sevgiyle... (özlem)

Milli Marşı'mızın şairi Mehmet Akif Ersoy...Onun ruh halini ,yaşadığı dönemi anlatan en güzel kitap.Mehmet Akif'e bir nitelemede bulunurken , sadece şair demek onu anlamak ve anlatmak bakımından büyük bir eksiklik... Dava adamı Mehmet Akif Ersoy...Sezai Karakoç Mehmet Akif Ersoy'un hayatını makaleleriyle konu almış . Kitabı okurken dönemin zor günleri içimi sızlattı. Mehmet Akif'in Mülkiye Baytar mektebini bitirip ,Anadolu'da dolaştığını bilmiyordum.Şairimizin tabiata , memlekete sevgisi belkide buradan geliyor.Sezai Karakoç'un güçlü kaleminden Mehmet Akif Ersoy'u öğrenmek güzeldi.Şairimizin İstiklal Marşı'nı yazması gerçekten Allah'ın bizlere bir lütfudur. "Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal!." Mehmet Akif Ersoy "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın" (AyŞeNuR ÇELİK)

Doğum: İstanbul, 20 Aralık 1873. Ölüm: 27 Aralık 1936. Mehmet Akif ERSOY. Cumhuriyet Dönemi Şairi, Veteriner Hekim, Öğretmen, Vaiz, Hafız, Kur'an Mütercimi, Yüzücü, Milletvekili... Daha önce Safahat'ı okumuştum bir kaç kez. Hatta hakkında ne bulsam okumuşumdur. İlk defa ortaokulda öğretmenlerimiz sayesinde tanıştık hepimiz. Net bir çizgisi olduğu için hem çok sevilir hem de eleştirilir bol bol. O yüzden kimi devam etti onu okumaya kimisi de bir daha okumasam da olur dedi. Benim için Mehmet Akif yıllar yılı mengeneyle sıkılmış bir yürekle yaşamış biridir. Neden böyle hissediyorum kısmını şu şekilde açıklayabilirim: Şiirleri. Bir şey var ve o şeyin tek bir nedeni var bana göre. İçinde olduğu oluşum tam hayal ettiği yer değildi. İslamcı olmasına bir şey diyemem ama başka bir mefkure istemiş gibidir hep hayatta. Bu benim onu okurken hissettiğim şey. Tam yerini bulamamış gibi. Şiirleri de öyle. İçeriği muhteşem ama hepsi birbirinden çok farklı sularda. Ortada İstiklal Marşı var. Bülbül Şiiri var. Çanakkale gibi bir destan var. Çok yönlü. Yazdığı her şey kaliteli. Çok alanda başarılı iken ona sadece "islamcı" denebilmiş... Yerini bulamamış insanı nerede görsem tanırım diye düşünüyorum. Dün doğum günüymüş, 1 hafta sonra vefat yıl dönümü. Bazı insanlar böyledir. Yaşayışında olduğu gibi sonrasında da belli bir estetik bırakır. Bu kitap sanki bir taziyename gibi olmuş. Doğumundan vefatına varsa bir ideolojisi, Sezai KARAKOÇ'tan, Mehmet Akif ERSOY...Sezai KARAKOÇ'un çizgisi belli. Haliyle O'nu, O'ndan okumuş oldum... (Seren ÖZDEMİR)

Kitabın Yazarı Sezai Karakoç Kimdir?

Rivayetlere göre babası Yasin Efendi'nin Muhammed Sezai adını verdiği, ancak ismi nüfus kayıtlarına yanlışlıkla Ahmet Sezai olarak geçirilen Karakoç, 1933'te Ergani'de dünyaya geldi.

İlkokul ve ortaokulu Diyarbakır ve Maraş'ta parasız yatılı okuduktan sonra, lise öğrenimini Gaziantep'te tamamladı.

Ahmet Sezai Karakoç, liseyi bitirdikten sonra çok istediği felsefe bölümünde okumak üzere İstanbul'a geldi, ancak bu bölüme kayıt yaptırdığı halde, maddi zorluklar nedeniyle girdiği sınavını kazandığı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne burslu öğrenci olarak yerleşti ve 1955'te Mülkiye'den mezun oldu.

Karakoç, 1959-1965 yılları arasında Maliye Müfettiş Yardımcılığı ve Gelirler Kontrolörlüğü görevlerinde bulundu, vatani görevini yedek subay olarak yaptı, 1973'te memurluk görevinden ayrıldı ve ayrıca 1967 yılında ''İslamın Dirilişi'' adlı kitabından dolayı yargılandı.

Sezai Karakoç Kitapları - Eserleri

  • İslam
  • Yitik Cennet
  • Gün Doğmadan
  • Monna Rosa - Şiirler 1
  • Samanyolunda Ziyafet
  • Düşünceler 1 - Kavramlar

  • Düşünceler 2 - Kurumlar
  • Diriliş Muştusu
  • Ruhun Dirilişi
  • Diriliş Neslinin Amentüsü
  • Mevlana
  • Hızırla Kırk Saat - Şiirler III
  • Şiirler II - Şahdamar - Körfez - Sesler

  • Taha'nın Kitabı - Gül Muştusu - Şiirler IV
  • Ayinler / Çeşmeler - Şiirler VI
  • Leyla ile Mecnun - Şiirler VII
  • Ateş Dansı - Şiirler VIII
  • İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü
  • Edebiyat Yazıları 1
  • Edebiyat Yazıları 2

  • Edebiyat Yazıları 3
  • Çıkış Yolu 1
  • Çıkış Yolu 2
  • Çıkış Yolu 3
  • Zamana Adanmış Sözler
  • Yunus Emre
  • Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı 1

  • Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı 2
  • Unutuş ve Hatırlayış
  • Tarihin Yol Ağzında -İki Röportaj
  • Piyesler 1
  • Meydan Ortaya Çıktığında - Hikayeler 1
  • Mehmed Akif
  • Makamda

  • Kıyamet Aşısı
  • İslamın Şiir Anıtlarından
  • İnsanlığın Dirilişi
  • Portreler - Hikayeler II
  • Gündönümü
  • Dirilişin Çevresinde
  • Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi 1

  • Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi 2
  • Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi 3
  • Armağan
  • Batı Şiirlerinden
  • Çağ ve İlham 1
  • Çağ ve İlham 2
  • Çağ ve İlham 3

  • Çağ ve İlham 4
  • Alınyazısı Saati - Şiirler IX
  • İslamın Dirilişi
  • Çağdaş Batı Düşüncesinden
  • Günlük Yazılar 2 - Sütun
  • Ölümden Sonra Kalkış
  • Varolma Savaşı 1

  • Günlük Yazılar 1 - Farklar
  • Günlük Yazılar 3 - Sûr
  • Günlük Yazılar 4 - Gün Saati
  • Üç Kaside
  • Körfez
  • Mağara ve Işık
  • Sesler

Sezai Karakoç Alıntıları - Sözleri

  • Ben günah kadar beyazım, o tövbe kadar kara... (Monna Rosa - Şiirler 1)
  • "İnsan öldükten sonra nasıl dirilecekse, ölmeden önce de dirilebilir." (Günlük Yazılar 2 - Sütun)
  • İçimde Nuh'un en yeni tufanı Dünyaya ayak basıyorum yeniden.. (Körfez)
  • Bir gün öleceğim düşüncesi ve ondan ötesinin muamması, şuurumu alt üst ediyor, kökünden sarsıyor... (Çağdaş Batı Düşüncesinden)
  • "Siz bilmezsiniz, size anlatmak da istemem. " (Gün Doğmadan)
  • Divan Edebiyatını tanımayan, divanları okumamış bulunan kişilerin Osmanlı tarihini de hakkiyle bildikleri söylenemez.. (Edebiyat Yazıları 3)

  • Özgürlük isteyenler, özgürlüğü yok edecek, bağımsızlık! diye bağıranlar, esaretin en koyusuna gömecek öğreti ve güçlerin fedaisi kılınıp cepheye, ölünceye kadar savaş! cephesine sürülüyorlar. (Çağ ve İlham 3)
  • Selam, gönlü gamlarla dolu olan sana. Selam, tahammül edilmez çileleri yüklenmiş olana! (Armağan)
  • Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde Bir kış güneşliğinde Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir Tabiatı aşan bir bildiriştir Ne güz ne sarı renk bu göçü anlatır Bu kan rengi bu kıpkızıl öçü anlatır Görünüşte kırmızı gerçekte yeşil Görünüşte öç hakikatte değil Faninin sonsuzla barışması Affın mağfiretle yarışması Yaprağın düşüşü değil bu toprağa (Ölümden Sonra Kalkış)
  • Namık Kemal’in, bütün batıcılığına ve tanzimatçılığına rağmen, yazılarında kimi kez İslâm birliğinden bahsetmesi ve genellikle İslama karşı saygılı görünmesi hususu oldu. (Edebiyat Yazıları 3)
  • Kaç aç varsa hepsi ben Kaç hasta varsa hepsi ben Kaç liman önlerinde dönen İşsiz hamal hepsi ben Kaç aşktan ters yüz edilmiş Aşık varsa hepsi ben Bütün çiçeklerle donanıp Bütün insanlarla ölen ... (Körfez)
  • Umutsuzluk geleceği, umursamazlık geçmişi unutturur. (Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi 3)
  • Bu dünya, kışların geçmesi gibi geçer. Ve öbür dünya, yazların gelmesi gibi gelir. İnsanlar, sararıp toprağa karışan,çöl otları gibi ölürler... (İslam)

  • İslam dünyası, medeniyet açısından ölüm sularında yüzüyor… (Düşünceler 1 - Kavramlar)
  • İnkar tutsaklık, inanç özgürlüktür. (Diriliş Neslinin Amentüsü)
  • “Derdim vardır inilerim.” (Yunus Emre)
  • Oku okuyabildiğin kadar ölüm dersinden (Taha'nın Kitabı - Gül Muştusu - Şiirler IV)
  • Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin (Şiirler II - Şahdamar - Körfez - Sesler)
  • İdealini yitirmiş ruh, yetersiz beslenen bir vücut gibi, giderek pörsür, solar ve ölür. (Çağ ve İlham 3)
  • Ne olup ne bitiyor Gün nereye gidiyor (Alınyazısı Saati - Şiirler IX)

Yorum Yaz