diorex

Mekke'de Müslüman Olmak - Mehmed Göktaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mekke'de Müslüman Olmak kimin eseri? Mekke'de Müslüman Olmak kitabının yazarı kimdir? Mekke'de Müslüman Olmak konusu ve anafikri nedir? Mekke'de Müslüman Olmak kitabı ne anlatıyor? Mekke'de Müslüman Olmak PDF indirme linki var mı? Mekke'de Müslüman Olmak kitabının yazarı Mehmed Göktaş kimdir? İşte Mekke'de Müslüman Olmak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 29.06.2022 05:00
Mekke'de Müslüman Olmak - Mehmed Göktaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mehmed Göktaş

Yayın Evi: İstişare

İSBN: 6054127030

Sayfa Sayısı: 124

Mekke'de Müslüman Olmak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Mekke’de müslüman olmak bir ölçüdür, bir ayrıcalıktır. Hem de sadece geçmişteki bir dönem için değil. Çünkü bütün zamanların mekanların mekkesi vardır, bütün davaların birer mekke dönemi vardır.rnrnHer bir yandan küfrün hücumunu maruz kalmış bir dünyada müslümanca ortaya çıkabilmek, müslümanca meydana inmek önemli bir olaydır. Hem Allah (cc) indinde de öyledir. Küfrün hakim olduğu kafir olmanın büyük bir dünyevi avantaj ve getirisinin olduğu bir dünyada müslümanca kimlik ibrazı, diğer bütün amellerin eksikliğine rağmen o müslümanı kurtaracaktır inşallah.rnrnMuhterem bir dostun şu tespiti beni her zaman duygulandırmıştır.rnrn“Taksim meydanında sadece gözleri açık, çarşafa bürünerek vakurla yürüyen şu bacıya bakın! Vallahi işte Allah’ın velisi bugün budur. Eğer Şeriat müsaade etsin, ayaklarının altını öperim vallahi!”rn

Mekke'de Müslüman Olmak Alıntıları - Sözleri

  • Mağlup iken de izzetli olunabilir, mahkum iken de, eller zincirliyken de izzetli olunabilir, güçsüz ve çaresizken de izzetli olunabilir, fakru zaruret içerisindeyken de haysiyetli olunabilir.
  • İfrattan, tefritten ve özellikle tekfir hastalığından Allah'a sığınırız. Fakat insanlar hakkında Allah Teala'nın hükmünden ve tasnifinden başka bir tasnifte bulunmaktan da yine O'na sığınırız. Çünkü O'nun tasnifi sadece sözde kalan bir tasnif olmaktan da öte, cennet ve cehennemle neticelenecek bir tasniftir. Mekke müşrikleri Allah Teala'nın varlığına ve birliğine inanmakla kalmıyor, çarpık ve eksik de olsa O'na ibadet ediyor, hepsinden de önemlisi Allah Teala'nın hükümlerine uyduklarını iddia ediyorlardı. Evet, "Allah böyle emretti" diyorlardı. Yalan da olsa, isabetsiz ve çarpıtılmış da olsa böyle söylüyorlardı. Diyeceksiniz ki, onlar Allah'ın indirdikleriyle hükmolunmaya çağrıldıklarında "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" diyorlar. İyice dikkat edildiğinde burada da Allah Teala'nın hükümlerine koyuculuğu reddedilmiyor, atalarının da doğru yolda olduğunu iddia ediyor hatta Ar'af 28'de bu iki noktayı birleştiriyorlar ve "Atalarımızı böyle bulduk ve bize bunu Allah emretti" diyorlar. Denilebilir ki bu daha büyük bir suçtur, yani Allah Teala'nın buyurmadığı bir şeyi Allah buyurdu iddiasında bulunmak. Artık sizin insafınıza bırakıyorum hangisinin daha büyük bir suç olduğunu; Allah'a yalan iftira etmek mi, yoksa "Allah bize karışamaz" görüşü mü?
  • Ömer b. Hattab (r.a)şöyle dedi: Adamın biri Resulullah’a (s.a.v) gelerek YaresulAllah Allah indinde İslamdan en faziletli olan nedir söyler misin Resulullah sallallahu aley vesellem : vaktinde namaz koşmaktır, kim namazı terk ederse onun dini yoktur buyurdu
  • Bakınız Ömer (r.a) İslam ordularının genç kumandanı Üsame bin Zeyd'e neler tenbih ediyor: "Ey Üsame, ordunun ön taraflarına muhacirlerden yerleştir ki ordunun mukavemet gücü olabilsin. En arka taraflarına da muhacirlerden yerleştir ki ordunun kaçmalarını önlesin. Yan taraflarına ve ortalarına da muhacirlerden serpiştir ki çelik dişliler gibi ayakta kalabilsin, tutunabilsin." ▪️ Bunu elbette daha ilk başta imanlarının imtihanını verenler yapabilirdi ve nitekim Ensar ve Muhacir bunu yaşadıkları müddetçe ısbat etmişlerdir.
  • Müseylemetül Kezzab bir gün taraftarlarıyla oturmaktadır. Daha önce Müslüman olan ve Resulullah Aleyhisselam'ı iyice tanıyan birisi de vardır yanında Talhatün Nemri. Müseyleme ona döner ve sorar: - Doğru söyle, Muhammed'in durumu ve benim durumum nedir? Talhatün Nemri der ki: - "Allah'a yemin ederim ki Muhammed Allah'ın Resulüdür, O'na Allah vahiy göndermektedir. Yine Allah'a yemin ederim ki sen yalancısın, Allah sana vahiy göndermemektedir. Fakat olsun, değil mi ki sen bizim kabiledensin? Bizim kabilenin yalancı peygamberi, bizim için Mudar oğullarının sahih peygamberinden daha sevimlidir!" der. Bu hastalığın insanı nerelere savurabileceğini iyice görelim. Sizi bilmem de ben çok işitmişimdir "Bizim gavurumuz, falanların müslümanından daha iyidir" küfür sözlerini. Hemde hiç beklemediğimiz kişilerden. Tekrar sözün başına dönelim ve bilelim ki bu korkunç hastalık Mekke'de Müslüman olanlarda, yani bir davanın ilklerinde hiç bulunmuyor, imanının imtihanını verenlere öyle kolay kolay sirayet edemiyor.
  • Mağlup iken de izzetli ve onurlu olunabilir, mahkum iken de, eller zincirliyken de izzetli olunabilir, güçsüz ve çaresizkende izzetli olunabilir, fakru içerisindeyken de haysiyetli olunabilir. Secdeye yattığında üzerine ölmüş devenin işkembesi konulan Kişi o esnada azizdi ve izzetinden hiçbir şey kaybetmemişti. Ve onun bu hali sevenlerinin başını önüne eğdirmemişti, bir daha el içine çıkamaz etmemişti. Allah için bizde sizden izzetli olmanızı, onurlu olmanızı istiyoruz. Sizden yüksek yüksek okul binaları, yurtlar, vakıflar, dernekler istemiyoruz! Sadece ve sadece şu Aziz İslam Dini'ni eğip bükmemenizi, bulandırmamanızı istiyoruz. Ha, şunu da bilin! Sizden şımarıkça şovlar, kafa tutmalar istemiyoruz, boyunuzdan büyük laflar etmenizi de istemiyoruz. Vakar istiyoruz, asalet istiyoruz, ciddiyet istiyoruz. Çok mu zor acaba izzetli ve onurlu olabilmek, izzetli ve onurlu kalabilmek?
  • ▪️ Ölünceye kadar Resulullah Aleyhisselam'ı müşriklere karşı savunan bir Ebu Talib... Taif dönüşü himayesine alan Mutim bin Adiy, hicret esnasında müşrik olduğu halde Resulullah'a (s.a.v) ve Ebubekir'e (r.a) kılavuzluk eden Abdullah bin Uraykıt... ▪️Hicretten sonra nice kabilelerin Müslüman olmadıkları halde müşrikler ve Müslümanlar arasında çıkan savaş ve ihtilaflarda hep Müslümanların yanında yer almaları... ▪️ Bu olaylar usül kitaplarında, fıkhussiyrelerde incelenmiş, bunlardan hükümler ve dersler çıkarılmıştır. Şimdi en yakın çevremizi göz önüne alarak kendi kendimize soralım: Akrabalarımızdan, komşularımızdan iş yerimizdeki insanlardan bizim çizgimizde ve bizim inancımızda olmadıkları halde bizi destekleyenlerimiz var mıdır, ne kadardır? Onların hidayetine vesile olamıyorsak bile, sunacağımız sıcak ve samimi bir ilişkiyle, sergileyeceğimiz dürüstlük ve eminlikle, bizi desteklemelerini temin edebileceğimize, hiç değilse karşı cephede yer almalarını engelleyeceğimize inanıyorum.
  • Bizler uyuyan insanlarsak veya verdiğimiz uğraş uyumakla eşdeğer ise, vahdet oluştursak ne yazar, tefrikaya düşsek ne yazar, örgütlü ve organizeli olsak ne yazar, başıboş ve salapati olsak ne yazar? Kıpırdayan insanları vahdet halinde olup olmamaları önemlidir, ayağa kalkıp yola koyulan insanların örgütlü olup olmamaları önemlidir.
  • ▪️Allah Rasulü (s.a.v) alemler için bir rahmettir, rahmet olmasının bir gereği olarak da engin bir affediciliği olacaktı elbette. Fakat şunu asla unutmayalım ki Rasulullah (s.a.v) müslümanlara kâfirler tarafından yapılan bir kötülüğü, -o kâfirlerin Müslüman olmaları hariç- asla karşılıksız bırakmamıştır. ▪️Hicretin altıncı yılı baştan sona seriyyelerle doludur. Hz.Ali, Ebu Ubeyde, Zeyd bin Harise, Muhammed bin Mesleme, Abdurrahman ibni Avf (r.a) komutasındaki Müslüman savaşçılar, hain putperestlere baskınlar düzenlemişler, müslümanlara yaptıklarının hiçbirisi karşılıksız bırakılmamıştır. ▪️Bi'r-i Maune ve Rici' olaylarıyla pusuya düşürülerek şehid edilen Müslümanların intikamları Beni Lihyan Seferiyle, Cemum Seferiyle alınmıştır. İslam tarihi daha titiz bir şekilde tarandığında bunun örneklerinin çok daha fazla olduğu görülecektir.
  • ▪️Rasulullah (s.a.v) içerisi putlarla dolu olan Kabe'de kılıyordu namazlarını. İnsanları en çok orada davet ediyordu İslam'a. Gerek namazından ve gerek tebliğinden dolayı başına her ne geliyorsa Kabe'de geliyordu ve bütün bunlar ma'şeri vicdana derin bir şekilde nakşoluyordu. ▪️İslam tarihine baktığımızda nice önemli olayın Kabe'de cereyan ettiğini ve bunun toplum üzerinde çok derin izler bıraktığını unutmayalım. Müslümanlar olarak camilerde yoğunlaşmalıyız ve dolu dolu bir cami hayatı yaşmalıyız. Egemen güçler bize ne yapacaklarsa camilerde yapmalılar, evlerden toplayıp götürmemeliler, vakıflardan, derneklerden kelepçeleyip götürmemeliler. Cemaatin gözleri önünde olup bitmelidir her şey. "Cemaatimizden falan genci tutukladılar, şurada namaz kılan, arada sırada kamet getiren filan delikanlıyı götürdüler..." desin cemaat. Evlerden ve benzeri yerlerden toplanıp götürülenlerden cemaatın hiçbir zaman haberi olmayacaktır, olsa dahi "Allah bilir kimlerdir ve neler yapıyorlardı..." ve benzeri şeyler söyleyeceklerdir haklarında.
  • Bir takım dünyevi işlerimiz vardır ki onları vekaleten yürütemeyiz. Kimse kimsenin yerine üniversite imtihanına, hatta daha küçük çapta bir imtihana girebilir mi? İmanın imtihanı da işte böyle vekaleten verilemez. Müslümanlara reva görülen bunca zülüm karşısında, birilerinin bizim adımıza tavır gösterdiğine ve bunun bizim için de geçerli ve yeterli olduğuna inanıyorsak yanılıyoruz!
  • Mekke’de müslüman olmak bir ölçüdür, bir ayrıcalıktır. Hem de sadece geçmişteki bir dönem için değil. Çünkü bütün zamanların mekanların Mekkesi vardır, bütün davaların birer Mekke dönemi vardır.
  • Her bir yandan küfrün hücumuna maruz kalmış bir dünyada müslümanca ortaya çıkabilmek, müslümanca meydana inmek önemli bir olaydır. Hem Allah (cc) indinde de öyledir. Küfrün hakim olduğu kafir olmanın büyük bir dünyevi avantaj ve getirisinin olduğu bir dünyada müslümanca kimlik ibrazı, diğer bütün amellerin eksikliğine rağmen o müslümanı kurtaracaktır inşaallah.
  • Muhterem bir dostun şu tespiti beni her zaman duygulandırmıştır. “Taksim meydanında sadece gözleri açık, çarşafa bürünerek vakurla yürüyen şu bacıya bakın! Vallahi işte Allah’ın velisi bugün budur. Eğer Şeriat müsaade etsin, ayaklarının altını öperim vallahi!”

Mekke'de Müslüman Olmak İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Aslında bakarsanız içerikle bağdaşmayan bi başlık. Ama kitap kesinlikle okuyucusuna çok anlam katıyor bazı şeyler sağlamlaşıyor bazı şeyler de yeni oluşuyor. Okunmaya değer.. (Samet Mete)

İslamın ilk yıllarında iman eden dava erlerinin çektiği sıkıntıların anlatıldığı bu eserde özelikle Mekke'de ve Medine'de müslüman olanların karşılaştırmasını yapmaktadır. (M.K.A)

Mekke'de Müslüman Olmak PDF indirme linki var mı?

Mehmed Göktaş - Mekke'de Müslüman Olmak kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mekke'de Müslüman Olmak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mehmed Göktaş Kimdir?

1952 yılında Kayseri'nin merkez Kınardı kasabasında doğdu. Orta öğrenimini Kayseri İmam-Hatip Lisesinde yaptıktan sonra 1978 yılında Erzurum İslami İlimler Fakültesinden mezun oldu. On yıldan fazla çeşitli ilçelerde müftü olarak görev yaptı. 1989 başlarında görevinden ayrıldı ve şu anda çalışmalarını serbest olarak sürdürmekte. Haftalık Selam Gazetesinde yazdı.10'un üzerinde kitabı yayımlandı.Halen Doğru Haber gazetesinde ve İnzar dergisinde yazmakta aynı zamanda Doğru Haber Gazetesi Genel Yayın yönetmenidir. Kendisi 4 çocuk babasıdır.

Mehmed Göktaş Kitapları - Eserleri

  • Örtünme Çağrısı
  • Namaz Gözaydınlığım
  • Gençlerle Tevhid Dersleri
  • İslam'ın Genç Davetçilerine
  • Mekke'de Müslüman Olmak
  • Yeniden Doğmak
  • Nasıl Bir Rasul'e İnanıyoruz
  • Cihad-Zikir Ayrılmazlığı
  • Allah İle Güçlenmek
  • Devletsiz İslam
  • Haftalar Şahid Olsun
  • Sakal Risalesi
  • Kema Salleyte
  • İslami Hareketlerin Takva Sorunu
  • Ey İlahlığa Yeltenenler

Mehmed Göktaş Alıntıları - Sözleri

  • Mağlup iken de izzetli ve onurlu olunabilir, mahkum iken de, eller zincirliyken de izzetli olunabilir, güçsüz ve çaresizkende izzetli olunabilir, fakru içerisindeyken de haysiyetli olunabilir. Secdeye yattığında üzerine ölmüş devenin işkembesi konulan Kişi o esnada azizdi ve izzetinden hiçbir şey kaybetmemişti. Ve onun bu hali sevenlerinin başını önüne eğdirmemişti, bir daha el içine çıkamaz etmemişti. Allah için bizde sizden izzetli olmanızı, onurlu olmanızı istiyoruz. Sizden yüksek yüksek okul binaları, yurtlar, vakıflar, dernekler istemiyoruz! Sadece ve sadece şu Aziz İslam Dini'ni eğip bükmemenizi, bulandırmamanızı istiyoruz. Ha, şunu da bilin! Sizden şımarıkça şovlar, kafa tutmalar istemiyoruz, boyunuzdan büyük laflar etmenizi de istemiyoruz. Vakar istiyoruz, asalet istiyoruz, ciddiyet istiyoruz. Çok mu zor acaba izzetli ve onurlu olabilmek, izzetli ve onurlu kalabilmek? (Mekke'de Müslüman Olmak)
  • Genç dawetçi! Zikirle öylesine meczolmalısın ki, kalbinde, beyninde, bütün hücrelerinde we özellikle gözlerinde tecelli eden ilahi feyz, karşındaki insanlara yansıyıwersin. Seni gören, seni dinleyen Allah'ı hatırlasın.. (İslam'ın Genç Davetçilerine)
  • Bir takım dünyevi işlerimiz vardır ki onları vekaleten yürütemeyiz. Kimse kimsenin yerine üniversite imtihanına, hatta daha küçük çapta bir imtihana girebilir mi? İmanın imtihanı da işte böyle vekaleten verilemez. Müslümanlara reva görülen bunca zülüm karşısında, birilerinin bizim adımıza tavır gösterdiğine ve bunun bizim için de geçerli ve yeterli olduğuna inanıyorsak yanılıyoruz! (Mekke'de Müslüman Olmak)
  • Allah için çevresinde bir şeyler yapmak isteyenler,Allah adına kıpırdamak isteyenler bilmelidir ki,en büyük düşmanlarından birisi de sıcak yataklarıdır.Sıcak yatakları dost edinenler bütün cephelerde savaşı kaybetmeye mahkûmdurlar. (Cihad-Zikir Ayrılmazlığı)
  • Bir alimin en önemli görevi, içerisinde bulunduğu topluma gerçek güç ve kuvvet sahibinin kim olduğunu, kime dayanılması ve güvenilmesi gerektiğini net bir şekilde göstermek olmalı değil midir? (Allah İle Güçlenmek)
  • Şu korkunç gerçeğe dikkatleri çekmek istiyorum. Bugün yeryüzünde diliyle kelimei tevhidi söylediği halde namaz kılmayan milyonlarca insan yaşamaktadır. Kelimei tevhidi okuduğu halde namazlarını kılmayan bu insanlar cehenneme gideceklerdir. Belki yeryüzünde bu durumda olan milyonlarca insandan kim bilir kaç nesil daha bulunmuş, yaşamış, gelmiş geçmiştir. (Devletsiz İslam)
  • Müseylemetül Kezzab bir gün taraftarlarıyla oturmaktadır. Daha önce Müslüman olan ve Resulullah Aleyhisselam'ı iyice tanıyan birisi de vardır yanında Talhatün Nemri. Müseyleme ona döner ve sorar: - Doğru söyle, Muhammed'in durumu ve benim durumum nedir? Talhatün Nemri der ki: - "Allah'a yemin ederim ki Muhammed Allah'ın Resulüdür, O'na Allah vahiy göndermektedir. Yine Allah'a yemin ederim ki sen yalancısın, Allah sana vahiy göndermemektedir. Fakat olsun, değil mi ki sen bizim kabiledensin? Bizim kabilenin yalancı peygamberi, bizim için Mudar oğullarının sahih peygamberinden daha sevimlidir!" der. Bu hastalığın insanı nerelere savurabileceğini iyice görelim. Sizi bilmem de ben çok işitmişimdir "Bizim gavurumuz, falanların müslümanından daha iyidir" küfür sözlerini. Hemde hiç beklemediğimiz kişilerden. Tekrar sözün başına dönelim ve bilelim ki bu korkunç hastalık Mekke'de Müslüman olanlarda, yani bir davanın ilklerinde hiç bulunmuyor, imanının imtihanını verenlere öyle kolay kolay sirayet edemiyor. (Mekke'de Müslüman Olmak)
  • Benim gönlüm sana düşmüştü...Ama sen misafir edemedin onu. Ve işte kalktı gidiyor. (Yeniden Doğmak)
  • Dünyada insanların zayıf ve zavallı durumlarından yararlanmaya kalkacak firavun yapılı insanlar hiçbir zaman eksik olmayacağına göre... Cihad ne büyük bir gerçek, ne büyük bir nimet! (Cihad-Zikir Ayrılmazlığı)
  • — Demek öyle ha! — Siz yeryüzünün EFENDİSİ'siniz, diğer insanlar da size KÖLE olarak yaratıldı öyle mi? — Demek asıl olan SİZ'siniz, diğer bütün insanlar dolgu malzemesi olarak bulunmaktalar, figüran olarak bulunmaktadır öyle mi? — Demek sizi görenler, sizinle karşılaşanlar hep böyle toparlanırlar, kendilerine çeki-düzen verirler, ellerini ovuştururlar ha! — Demek siz hep böyle oturursunuz, başkaları sizin karşınızda el pençe ayakta dikilip dururlar ha? — Demek siz hep böyle dik durursunuz, kasılırsınız, karşınızdakiler eğilirler, bükülürler, kıvranıp dururlar ha! — Demek böyle talimatlar verirsiniz, emirler yağdırırsınız, ellerinizi kollarınızı sağa sola sallarsınız, bir tek işaretle insanları dört bir yana sevk edersiniz, toparlarsınız, dağıtırsınız ha? — Ötekiler de koşuştururlar, telaşlanırlar, paniklerler öyle mi? — Hep böyle hesap soran siz olursunuz, surat asan siz olursunuz ha! — Demek siz hep böyle sakin ve soğukkanlı olursunuz, karşınızdakiler titrerler, telaşlanırlar, heyecanlanırlar, koşuştururlar, şaşırırlar, elleri ayakları birbirine dolaşır öyle mi? — Demek siz hep böyle yargılarsınız, sorgularsınız, hesap sorarsınız ha! — Demek böyle ceza veren, mükâfat veren, takdir eden, "aferin" diyen, değerlendiren, ölçen, biçen hep siz olursunuz ha! — Demek böyle siz öfkelenirsiniz, kükrersiniz ha! — "Neden, niçin, nasıl?" sorularını hep siz sorarsınız, "efendim, şey, özür dilerim" sözlerini karşınızdakiler kullanır öyle mi? — Sizin başlarınız, kaşlarınız hep böyle asık olur, dik olur, karşınızdakiler süklüm büklüm dururlar ha! — Demek dünyanın ortası sizin ayağınızı bastığınız yer, ha! — Demek bu dünya sizin etrafınızda döner, saatler sizin için çalışır, güneş ve ay sizin için doğarlar, batarlar öyle mi? — Demek böyle, alan sizsiniz, veren sizsiniz, indiren sizsiniz, bindiren sizsiniz öyle mi? — Her şeyi siz düşünürsünüz, siz ayarlarsınız, siz planlarsınız demek ha! — Kararlar alırsınız, kararlar verirsiniz ha! Her zaman sizin dediğiniz olur öyle mi? — Asarsınız, kesersiniz, ipe verirsiniz, ipten alırsınız, kurtarırsınız, mahvedersiniz ha! *** — Peki, bütün bunları nasıl elde ettiniz Allah aşkına? — Nasıl oldu da böyle oldunuz, gerçekten çok merak ediyoruz? — Analarınızdan doğarken mi böyle doğdunuz, yoksa sonradan mı kazandınız bütün bu özellikleri? — Bütün bunların tabii hakkınız olduğuna mı inanıyorsunuz? — Söyleyin Allah aşkına, siz KİM'siniz, NECİ'siniz? — Diğer insanlardan farkınız, ayrıcalığınız nedir sizin? — Siz, ey İLÂH'lığa yeltenenler, RAB'lığa kalkışanlar! — Lütfen ayaklarınızı yere basın, kendinize gelin! — Aynen sizin gibi insanların bulunduğu bir dünyada yaşadığınızı hatırlayın! FİR'AVUN'laşmaktan, NEMRUD'laşmaktan vazgeçin! — Kâinatın ahengini, fıtratın ahengini ve dengesini bozmayın, çarpıtmayın! — Yeryüzünde fesat çıkarmayın, azıp tuğyan etmeyin! — Unutmayın ki, Allah Teâlâ sizin burunlarınızı sürtecek kullarını bir gün mutlaka sizin üzerinize gönderecektir. (Ey İlahlığa Yeltenenler)
  • Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.. [Hz.Muhammed(s.a.v)][Buhari] (İslam'ın Genç Davetçilerine)
  • İslami ilimler adına birilerinden bir şeyler alacağımız zaman, o kişide arayacağımız en önemli husus, Rasûlullah'a (s.a.v) özel bir muhabbetinin bulunup bulunmadığıdır. (Nasıl Bir Rasul'e İnanıyoruz)
  • Mağlup iken de izzetli olunabilir, mahkum iken de, eller zincirliyken de izzetli olunabilir, güçsüz ve çaresizken de izzetli olunabilir, fakru zaruret içerisindeyken de haysiyetli olunabilir. (Mekke'de Müslüman Olmak)
  • Ümitsizlik yenilgiyi baştan ve peşinen kabullenmektir. (İslam'ın Genç Davetçilerine)
  • Bizler uyuyan insanlarsak veya verdiğimiz uğraş uyumakla eşdeğer ise, vahdet oluştursak ne yazar, tefrikaya düşsek ne yazar, örgütlü ve organizeli olsak ne yazar, başıboş ve salapati olsak ne yazar? Kıpırdayan insanları vahdet halinde olup olmamaları önemlidir, ayağa kalkıp yola koyulan insanların örgütlü olup olmamaları önemlidir. (Mekke'de Müslüman Olmak)
  • Bir müslüman sadece kendi bünyesini ilgilendiren ibadetleri yerine getiriyor,etrafındaki kötülüklere karşı,zulüm ve haksızlıklara karşı susuyorsa,orada zalimler hakim demektir. (Cihad-Zikir Ayrılmazlığı)
  • “Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dış elbiselerinden (cilbablarından) üzerlerine giyinsinler! Onların (özgür ve iffetli olarak) tanınması ve eziyet görmemesi için en uygun olan budur. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (33/59) (Örtünme Çağrısı)
  • Çok ilginçtir, şu anda bu toplumlarda (küfür toplumları) milyonlarca insan AİDS’e yakalandığı ve bu hastalıktan öldüğü hâlde ve bu hastalığın da çok büyük oranda fuhuş ve ahlaksızlık yoluyla yayıldığı bilindiği hâlde alınan tedbirler arasında Fuhşiyata Son Verme diye bir madde ve düşünce asla bulunmamaktadır. (Örtünme Çağrısı)
  • Rasûlullah’ın (s.a.v) de buyurduğu gibi; bildiklerimizle amel ettiğimiz takdirde Allah bize bilmediklerimizi de öğretecektir. (İslam'ın Genç Davetçilerine)
  • Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam, Mekke'de zulme haksızlığa uğrayanları korumak için oluşturulan HİLFU'L FUDÛL cemiyetine katıldığı, hatta peygamberliğinden sonra da bunu hayırla yâd ettiği, böyle bir şey oluşturulduğunda yine katılıcağını belirttiği bilinmektedir. (Nasıl Bir Rasul'e İnanıyoruz)

Yorum Yaz