diorex
Dedas

Mektuplar - Fyodor Dostoyevski Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mektuplar kimin eseri? Mektuplar kitabının yazarı kimdir? Mektuplar konusu ve anafikri nedir? Mektuplar kitabı ne anlatıyor? Mektuplar kitabının yazarı Fyodor Dostoyevski kimdir? İşte Mektuplar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.02.2022 02:36
Mektuplar - Fyodor Dostoyevski Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Fyodor Dostoyevski

Çevirmen: Salih Özer

Yayın Evi: Hece Yayınları

İSBN: 9786055108151

Sayfa Sayısı: 336

Mektuplar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dostoyevski, roman kişilerini, içinde bulunduğu toplumsal durumlar üzerine kurgular. Kahramanlarını kendi düşünce ve kanaatlerinin âdeta bir sözcüsü yapar. Yine de o, bireysel ve toplumsal gerçeklikleri romanlarında daha belirsiz ve dolambaçlı bir dille aktarırken bu gerçekliği mektuplarında daha doğrudan ve sözünü sakınmaksızın anlatır.

Kronolojik olarak erken dönem ve geç dönem şeklinde kabaca iki gruba ayrılabilecek mektuplarından birinci gruba alınabilecek ilk mektuplarında; askerî mühendislik okulunun uygunsuz atmosferiyle âdeta bir zavallı durumundaki karamsar ve duygusal ergenin kırılgan ruh hâli bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkar. Bu dönem mektuplarında yazar, sorunlarla dolu kalbini, sık sık kardeşi Mihail’e açar. Kafası; Tanrı, doğa ve ruhla ilgili karmakarışık felsefî düşüncelerle çalkalanır. Üstelik bu dönemde, evden gelen para havaleleri de seyrektir. Babasına yazdığı mektuplarında ‘demir gibi sert yoksulluğun’ tadını burada ilk defa tattığını belirtir. Bu yoksulluk, yıllarca onun peşini bırakmayacak ve kişiliği üzerinde silinmez izler bırakacaktır. Genellikle aynı kişiye yazdığı geç dönem mektuplarıysa gelişmekte olan bir yazarın ruh durumunu yansıtır: Âniden beliren, baş döndürücü ve kısa ömürlü bir meşhur olma durumu, yaşamının sonuna kadar sürecek edebiyat ırgatçılığının başlangıcı, sinsi depresyon atakları, belirsiz ‘ruhî’ ve sinirsel rahatsızlıklar, muhtemelen ilk sara belirtileri…

Mektuplar, Dostoyevski’nin sanatını çok yakından ilgilendirip derinden etkileyen özel yaşamının yeniden inşası açısından temel bir kaynak niteliği taşır. Bu bakımdan mektuplar, içinde bazı romanlarının kahramanlarını da yakaladığımız Dostoyevski’nin en yalın, en dolaysız toplumsal ve bireysel fotoğrafını çeken otobiyografisi olarak da okunabilir.

(arka kapak)

Mektuplar Alıntıları - Sözleri

  • Kitaplara ve paraya ihtiyacım var.
  • "Kitaplara ve paraya ihtiyacım var."
  • Kitaplara ve paraya ihtiyacım var.
  • Kitaplara ve paraya ihtiyacım var.
  • Evet okuyorum. Epeyce okuyorum ve bunun bende ciddi etkileri oluyor. Yıllar önce okuduğum bir şeyi yeniden okuduğumda kendimde taze güçler hissediyorum. Kitapların kalbine kadar inip onu tümüyle kavrayarak ondan kendime yeni destekler ediniyorum.
  • Kitaplara ve paraya ihtiyacım var...
  • Bence mutluluk, yaşama ilişkin berrak bir görüşte ve iyi kalplilikte yatmaktadır, dışsal şartlarda değil.
  • Ruhumda oldukça büyük bir sabrın olduğunu, dünyevî tutkularımın olmadığını, sadece kitaplara, yazma imkânına ve gün de birkaç saat yalnız kalmaya ihtiyacımın olduğunu görmek bana büyük neşe veriyor.
  • Kitaplara ve paraya ihtiyacım var.
  • Kitaplara ve paraya ihtiyacım var.
  • Kitaplara ve paraya ihtiyacım var.
  • Evet okuyorum. Epeyce okuyorum ve bunun bende ciddi etkileri oluyor. Yıllar önce okuduğum bir şeyi yeniden okuduğumda kendimde taze güçler hissediyorum. Kitapların kalbine kadar inip onu tümüyle kavrayarak ondan kendime yeni destekler ediniyorum.
  • Kitaplara ve paraya ihtiyacım var.
  • Kitaplara ve paraya ihtiyacım var.

Mektuplar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İncelememi, daha çok Dostoyevski okumama vesile olan Sevgili SinestezikMuz a armağan ediyorum. Etkinlik için ikinci Dostoyevski kitabım. (Birincisi Beyaz Geceler idi) Ve son olmamasını ümit ederekten incelememe başlıyorum: Kitap adından da anlaşılacağı gibi, Dostoyevski'nin aile üyeleri, arkadaşları, kitap yayıncılarına gönderdiği mektuplardan oluşuyor. Mektuplar beni baya çileden çıkardı çünkü kesintisiz her mektubunda borç para istemesi (valla bana öyle bakmayın ben de sizin gibi yeni yeni öğreniyorum bu bilgileri) bende Dostoyevski'ye karşı bir antipati yarattı. Ha tabii ki Dostoyevski'nin hayatındaki bütün mektuplar borç para istemek amacıyla yazılmamıştır. Ama kitapdaki mektupları çoğu borç para istemek amacıyla yazılan mektuplardı. Bu olumsuz yanı bir kenara bırakırsak; olumlu taraflara da bir geçiş yapayım, kitapta Dosto'nun kitaplarını yazma aşamalarına da değinmesi beni cezbetti. Mesela kitap/kumarbaz--126 adlı eserinden Nikolay Nikolayeviç'e bahsederken "Kafamda oldukça güzel bir öykü planı oluştu." diyerekten bahseder. Sadece Kumarbaz mı? Kitabın ilk sayfalarından itibaren başka eserlerinden de bahsederek mektuplar yazmıştır. Haydi beraber ilk sayfalardan başlayalım incelemeye: İlk sayfalardan itibaren ilk göze çarpan şey, Dosto'nun fakir yaşamı. Ben her zaman Dosto'nun zengin biri olduğunu düşünmüştüm. Ne kadar yanıldığımı yeni anlıyorum. Dosto da her insanın hayatında yaptığı gibi paraya ihtiyaç duyup borç istemeye başlıyor. Daha sonra bu işin böyle borçla yürümeyeceğini anlayıp başlıyor kitap yazmaya. İlk kitap/insanciklar--495 kitabını yazıyor ve kitabın sevilmesiyle az da olsa ferahlıyor maddi açıdan. Ama tabii para bu hep elde durmuyor. Dosto da bunu fark edip borç istemeye devam ediyor. Tabii kitap yazmaya da. Ama diğer kitapları insancıklar kadar dikkat çekmeyince Dosto nun ümidi kırılıyor. (Bu üzüntüsü mektuplarına da yansıyor tabii) Ama kader bu ki yazmaya da devam ediyor:D Mektuplarında az kalsın idam edileceğinden de bahsediyor. (O anları anlatırken korktuğu her halinden belli) İdam edilmek üzere olan sekiz arkadaşı ile beraber ipe giderken, Majestelerinin onları affetmesiyle sevinçten Dosto arkadaşına sarılıp öptüğünü de okuyoruz kitapta. Bu kadar yakınken ölüme, kıl payı kurtulmuş desek yeridir... Dostoyla ilgili bilmediğim bir şey daha şu ki; Hasta karısını (Marya Dimitriyevna) Moskovalarda bırakıp, gittiği Avrupa gezisinde tanıştığı bayanla (Apollinariya Suslova) ilişki yaşaması beni şoke etti. Ben Dosto'yu uslu, gariban, işinde gücünde zannediyordum:\ yanıldığımı yine onun yazmış olduğu mektupları ile anladım. Yazar olarak hala sevsem de kişilik olarak çokça sevebileceğimi düşünmüyorum... Son olaraktan, mektuplarında başka eserleri beğendiğini dile getirmesi ( Ölü Canlar vb.) bence çok güzel bir davranıştı. Buradan kibirli bir yazar olmadığını çıkardım ben. Tebrikler Dostom, bir tanesin:) Herkese keyifli Dostoyevki okumalar:) (Sherlock Holmes)

Neredeyse Turgenyev'i cagiracaktim (hep borç para alıp ödemediği ve başarısız olacağını söyleyip hep engel olmaya çalıştığı Rus yazar) kısım kısım tabi.bir insanın kelime hazinesi bu kadar geniş ve ancak bu kadar güzel olabilir.güçlü kalem dostoyevski teşekkürler... (AtillaKağan)

Éomer'den Dostoyevski'ye...: —————————————————— ELEKTRONİK KİTAP DİZİSİ - 7 —————————————————— "Bu herifçioğlunu ilk defa okuyorum.. Ne yazık!.. Üstelik bana bu denli benzeyen bu hıyarı niye hiç okumadım ki!.." Dostoyevski'ye ait/dair ilk defa bir kitabı okuyorum ve ilk tepkim de bu sözler olmuştu işte.. Birçok arkadaşımın beni haşladığı bir konudur bu: Nasıl olur da hâlâ Dostoyevski okumamış olmam!.. Niye bilmiyorum ama hala okumadım. Bugüne kadar da hiç okumadım. Hiç merak da etmedim. En ufak bir ilgi dahi duymadım. Ama bunca zaman sonra onun sadece mektuplarını okumuş olmak dahi bana incelemenin başındaki sözleri sarf ettirdi. Gayrı Dostoyevski okumak bana farz oldu. —————————————————————— Taralı alandan sonrası spoiler bölgesi olup uzman bir görevli eşliğinde gezinmediğiniz takdirde her an spoiler'a basabilirsiniz!.. —————————————————————— Sevgili Fyodor Mihayiloviç Dostoyevski, Bu güne değin sizin güzide eserlerinizi okumamış olmak, bendenize ömrü boyunca yeter bir utançtır. Bu sözleri sarf ederken dahi hâlâ sizin eserlerinizi okumamış olmak, daha beter bir utançtır. Ama bu yazıyı okuyan kimselerin huzurunda sizlere yemin ediyorum ki en kısa sürede sizin bir eserinizi okuyacağım. Eğer hâlâ yaşıyor olsaydınız, sizin ilk hangi eserinizi okumamı tavsiye edersiniz diye size sorardım. Oysa siz, çoktan aramızdan ayrıldınız. Birçok kimse "Suç ve Ceza"yı muhakkak okumam gerektiğini söylüyor. Neden diye sorduğumda beni sizlere (affınıza sığınarak söylüyorum) benzer buluyorlarmış. Yani fiziksel yönden değil tabii, psikolojik ve yaşama bakış açın(m)ız yönünden... Ayrıca Raskolnikov'a da benzetiyorlarmış beni. Belki de birçok kimsenin bu sözleri beni sizleri okumaktan uzak etti. Bilemiyorum. Fakat kısmet, her şeyden önce sizlerin göndermiş oldukları mektuplara denk geldi ve hepsinden önce onları okumuş bulunmaktayım. Sizin mektuplarınızda bahsettiğiniz eserlerinizi ayrı bir merak ettim. "Öteki" , "Budala" , "Suç ve Ceza" , "Kumarbaz" , "Ölüler Evinden Anılar" , "Stepançikovo Köyü" (umarım doğru yazdım) ve bir de "Amcamın Rüyası". Bu eserlerinize değindiğiniz ve bunlara dair kimi yazar, düşünür veya dostlarınıza ettiğiniz sözler, bu eserlerinize merakımı cezbetti doğrusu. En kısa sürede bunları okuyacağımı bilmenizi isterim Fyodor Mihayiloviç. Gençlik zamanlarınıza dair babanıza ve kardeşinize anlattığınız kendinizi şu an ben yaşamaktayım. Bu sebeple ki sizin için, "Bu herifçioğlunu ilk defa okuyorum.. Ne yazık!.. Üstelik bana bu denli benzeyen bu hıyarı niye hiç okumadım ki!.." böyle bir söz sarf etmiş bulundum. Engin kişiliğinizle benim bu adice sözlerimi bağışlayın. Size dair kaba laflar etmiş gibi göründüm. Ama sizi temin ederim ki sadece sizi kendime yakın bulmamdan kaynaklıydı bu hitabım. Ayrıca birçok Rus yazarı hakkında sözler etmişsiniz. "Turgenyev" , "Puşkin" , "Gogol" , "Gonçarov" , "Tolstoy" şimdi ilk aklıma gelenlerden. Tabii daha önce pek bilmediğim ve dünya çapında ismi çok duyulmamış yazarlardan da bahsetmiştiniz. Bendeniz hepsi hakkında verdiğiniz malumatlar ve görüşleriniz bir yana, Turgenyev'e olan bakışınızı merak ettim Fyodor Mihayiloviç. Acaba neden başta kendisi hakkında övgü dolu cümleler sarf ettiğiniz Turgenyev hakkında daha sonra fikrinizi değiştirdiniz? Oysa ben Turgenyev'in "Babalar ve Oğullar" adlı yapıtını okumuş ve ziyadesiyle beğenmiştim. Bir mektubunuzda kendisinin "Duman" adlı eserinin halktan yeteri övgüyü almadığı için halktan küsmüş olduğunu söylediniz ve ayrıca Ruslara olan sözlerinden de kınayarak bahsettiniz. Acaba Turgenyev'i sadece Ruslara sırt dönüp de hayatının ikinci yarısını kendisini Alman olarak gördüğü için mi kızdınız ve fikrinizi değiştirdiniz? Bu konuyu ziyadesiyle merak etmekteyim Fyodor Mihayiloviç. Lütfen bu konuda bana yazın, demeyi ne kadar çok isterdim bilemezsiniz. (Kitapta kimi yerler bu tarz parantez ile bölünmüş ve "Dostoyevski burada şu konudan bahsetmektedir" tarzı cümleler ile geçiştirilmiş. Kitabın tek puanını buradan kırdım.) Söyleyin bana dostum, (size dostum dememe alınmadınız umarım) siz Ruslar genel olarak mı bu kadar kumara veya rulete meraklısınız yahut bu sadece size mi has bir durum? Dostum Fyodor, birçok kez kumarda kaybetmenize ve dostlarınızdan onlarca borç istemenize ve onlara bu borçlarını ödememenize ve ailenizi geçindirmeniz gerekliliğine rağmen nasıl da vicdanınız el veriyor? Bu konuyu da ziyadesiyle merak etmedeyim. Bu konuda da bana mutlak surette yazmanızı isterdim, eğer yaşıyor olsaydınız... Basurlarınızdan pek çok şikayet etmişsiniz, doğrusu çekilecek dert değil dostum. Tanrı yardımcın olmuştur umarım. Ya sara nöbetleri geçirmeniz?.. Bu konuda sizin için ne kadar endişelendiğimi bir ben bir de Tanrı biliyor. Size yemin ederim ki sizin için çok fazla endişe duydum ve yine yemin ederim ki eğer hayatta olsaydınız bugün dahi sizin için bu konuda endişe duyardım. Yazma serüveninize engel olduğunu söylemişsiniz. Nasıl olmasın ki dostum?.. Sara nöbetleri geçirmek basit bir bayılma ile kıyaslanamaz bile... Tanrı yardımcınız olmuştur umarım. Size daha pek çok yazmak istiyorum Fyodor Mihayiloviç. Fakat şimdi içeriden beni çay içmeye davet ediyorlar. Size tekrar yemin ederim ki en kısa zamanda sizin eserlerinizi okuyacağım. Sevgi ve saygılarımla... Dostunuz ÉOMER (Eğer Dostoyevski okumuş ve onun hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız, kendi eserleri ve diğer yazarlar hakkında ne düşündüğünü merak ediyorsanız, kesinlikle okumanız gereken bir kitap.) (Mehmet Admış)

Kitabın Yazarı Fyodor Dostoyevski Kimdir?

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (Rusça: Фёдор Миха́йлович Достое́вский) (d: 11 Kasım 1821, Moskova - ö: 9 Şubat 1881, Sankt Petersburg), Rus roman yazarı.

Dostoyevski, Mikhail ve Maria Dostoyevski'nin oğlu olarak 11 Kasım 1821 tarihinde Moskova'da doğdu. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Babası Mikhail, askeri cerrahlıktan emekli olduktan sonra Mariinsky Hastanesi'nde yoksullara hizmet etmeye başladı. Hastane, Moskova'nın en kötü yerlerinden birinde bulunuyordu. Dostoyevski de bu hastane de doğdu. Mikhail, alkole bağımlıydı ve evini sıkı disiplin ile yönetiyordu. Çok kolay sinirlenebiliyordu. Dostoyevski'nin annesi Maria ise bir tüccar kızıydı.

Dostoyevski, çocukluğunu çoğu zaman sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçirdi. Babasının çalıştığı hastaneden bulunan hastalar ile vakit geçirmeyi ve onların hikâyelerini dinlemeyi çok seven Dostoyevski, ilköğrenimini Moskova'da yaptı. Annesi tüberküloz hastalığı yüzünden öldüğü zaman, sert disipliniyle tanınan Petersburg Mühendis Okulu'na gönderildi. Arkadaşlarının, sinirli ve aşırı duyarlı bir yapıya sahip olduğu için "Ateş Fedya" lakabını verdikleri Dostoyevski, Petersburg'ta zamanını kitap okuyarak, düşüncelere dalarak ya da kardeşi Mihail ile söyleşerek geçirdi. Babasının 1839'daki ani ölümünü burada öğrendi.

Okulu başarıyla bitirdikten sonra İstihkâm Müdürlüğü'ne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrıldı. Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski'nin ilk kitabı İnsancıklar, 1846 yılında yayımlandı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski'nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başladı.

1849 yılında devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiası ile tutuklandı. On ay hapishanede kalan Dostoyevski, kurşuna dizilmek üzereyken diğer sekiz tutuklu arkadaşı ile affedildi. Cezası dört yıl kürek, dört yıl da adî hapse dönüştürüldü. Cezasını çekmesi için Sibirya'da bulunan Omsk Cezaevi'ne gönderildi. Burada geçirdiği dört yılın ardından er rütbesi ile hizmete verildi. Subaylığa kadar yükseldi. 1857 yılında Maria Dmitrievna Isayeva ile evlendi. Beş yıl boyunca görev yapan Dostoyevski, 1859 yılında özgür bırakıldı ve Petersburg'a yerleşti.

Petersburg'a döndükten sonra Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserleri yazdı. Kardeşiyle birlikte iki dergi çıkardı. 1862'de arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düştü. Bu dönemde Yeraltından Notlar (1864), Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1866), Budala (1868), Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1872) gibi eserleri yazdı. Eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlendi. Yeniden borçlandı ve kumarhanelerde gezmeye başladı. Kızının ölümünün ardından büyük bir sarsıntı geçirdi. Delikanlı (1875), Bir Yazarın Günlüğü (1876) ve Karamazov Kardeşler (1879) adlı eserlerinde yazarlık hayatı boyunca konu edindiği temaları yeniden ele aldı. Karamazov Kardeşler adlı yapıtını üç yılda bitiren Dostoyevski, bir ciğer kanamasıyla yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde öldü. Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlardan biri olan Dostoyevski'nin eserleri birçok 20. yüzyıl düşünürünün fikirlerini derinden etkiledi.

İlk yazarlık dönemi

Ordudan ayrıldıktan sonra kurgusal roman yazmaya başladı. Dostoyevski'nin ilk kitabı olan İnsancıklar (Bednye Lyudi) ilk olarak 1846 yılında yayımlandı. Dostoyevski, toplumunu acımasız kurallarında yaşlı bir adamın öksüz bir kıza duyduğu sevdayı iç dünyasındaki derin çatışmalarla işledi. Halkın sıcak ilgisiyle karşılanan bu kitap, eleştirmenlerden de övgüler aldı. Ünlü eleştirmen Belinski, romanı okuduktan sonra Dostoyevski'ye gelecekte büyük bir yazar olacağına dair övgü dolu sözler söyledi. Şair Nikolay Neksarov, Dostoyevski hakkında "Yeni bir Gogol doğdu" diye konuştu. Yazarlıkta ün sağladıktan sonra 1846 yılında Gogol esintileri bulunan kitabı Öteki (Dvoynik) yayımlandı. Yazar bu romanda, kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma halinde bulunan bir memurun hikâyesini anlattı. Bu romanda ele aldığı çift kişilik temasını daha sonra bazı romanlarında kullansa da roman, Belinsky dahil hiçbir eleştirmence beğenilmedi. Eleştirmenler romanı sıkıcı buldu ve alay etti.

1847 yılında ise Ev Sahibesi (Hozyayka) isimli romanı yayımlandı. Dostoyevski bu eseri ile de beklediği övgülerin aksine olumsuz eleştiriler aldı. Dostoyevski, ruhsal çöküntüye düştü ve üzüntüden hasta oldu. Ancak yazarlığı bırakmayan Dostoyevski, 1848 senesinde Beyaz Geceler (Belıye Noçi) ve Bir Yufka Yürekli (Slaboye Serdtse) adlı kitapları yayımlattı. Bir Yufka Yürekli, yazara itibarını yeniden kazandırsa da beklediği başarıyı elde edemeyen Dostoyevski'nin umudunu kırdı. Yazarlıkta umudunu kırılan Dostoyevski, politikayla ilgilenmeye başladı ve genç liberallerin (Tetrashevski) grubuna girdi.

İkinci yazarlık dönemi

1859'da ordudan terhis edilerek Moskova dışında küçük bir yerde kalmaya zorlanan Dostoyevski, özgürlüğüne kavuştuktan sonra Petersburg'a döndü. Kardeşi Mihail ve arkadaşı N.N. Strahov ile birlikte Vremya (Zaman) ve sonra da Epoha (Dönem) adlı dergileri hazırladı. Bu dergilerde Slavcı düşünceyi savunduğunu belirten yazılar yazdı. Ezilenler (Unijenniye i Oskorblyonniye) ve Ölü Evinden Anılar (Zapiski iz Mertvogo Doma) ile kendinden söz ettirdi. 1863 yılında arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar borçları yüzünden sıkıntıya düşen ve yayımcılardan yazmadığı romanların avanslarını alarak yaşayan Dostoyevski, Yeraltından Notlar adlı yapıtı 1864 yılında yayımlandı. Romanda bir zihnin derinliklerine indi. Suç ve Ceza (Prestuplenie i Nakazanie) ve Kumarbaz(İgrok) adlı yapıtları 1866 yılında yayımlandı. Dostoyevski, Suç ve Ceza'yı 1858 yılında Semipalatinsk'te bulunduğu zaman Roussky Slovo dergisi için uzun bir hikâye olarak tasarlamıştı. Bunun nedeni, Sibirya'dan ayrılana dek roman yazmama kararı almasıydı. Dostoyevski, kardeşi Mihail'e gönderdiği bir mektupta kitap hakkında:

“ ...Konusu gerçekten çok güzel. Kahramana gelince, bugüne kadar hiç denenmemiş bir kişi. Ama bugünün Rusyasına bakacak olursak, böyle bir kişi karşımıza sık sık çıkmaktadır. Bu sonuca halkın kafasını yeni fikirleri anlayarak vardım. Öyle hissediyorum ki, yeni fikirler ve görüşlerle döndüğüm zaman, romanımı genişletmekte başarılı olacağım. Kişi aceleye gelmemelidir dostum. Ve insan iyi olanın dışında hiçbir şey yapmamalıdır... ”

diye yazdı.

Dostoyevski, bu eserinde bir Rus aydını olan Raskolnikov'un kendi doğrusu adına işlediği cinayetleri ve vicdanıyla hesaplaşmasını konu edindi. Yazar, küçük bir otel odasında ve kötü bir ekonomik durumla yazdığı Suç ve Ceza'yı 1866 yılında tamamlamıştı. Dostoyevski'nin yazdığı Budala (Idiot) eseri 1866, Ebedi Koca (Veçnıy Muj) 1870, Ecinniler (Besı) 1872 yılında yayımlandı. Bütün bu başyapıtlar birbirinin izledi. Karısı öldükten sonra sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina ile evlendi. Yeniden borçlanan ve kumaranelerde dolaşmaya başlayan Dostoyevski, bir kız çocuk sahibi oldu. Ancak kızı fazla yaşayamadı ve doğduktan kısa süre sonra öldü. Dostoyevski de bu yüzden büyük bir sarsıntı geçirdi. 1875'te Delikanlı (Podrostok), 1876'da Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik Pisatelya)[ ve 1879'da Karamazov Kardeşler (Bratya Karamazovi) adlı romanları yayımlandı. Hayatı boyunca eserlerinde işlediği temaları yeniden ele aldığı, insan duygularının derinliğine inen eserler yazan Dostoyevski, Karamazov Kardeşler'de Ivan ve Alyosha Karamazov adlı karakterler için filozof Vladimir Sergeyevich Solovyov'dan ilham aldı. Zosima ve Alyosha'nın öne çıkacağı Bir Büyük Günahkarın Yaşamı adlı eseri tamamlayamadı. 1881 yılının Ocak ayında bir ciğer kanaması geçirerek yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde öldü. Dostoyevski için yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasında yürüdü.

Dostoyevski, beğeniyle karşılanan ilk romanı İnsancıklar'dan sonra yazdığı Öteki ve Ev Sahibesi ile olumsuz yorumlar aldı ve depresyona girdi. Ancak yazar, kendisini ruhsal çöküntüye götüren düşüncelerden uzaklaşmayı bildi. Dış dünyadan kopan zihninin parçalanışını kendi çözen yazarın eserlerindeki ruhbilimsel açıdan en zengin tema da çift kişilik temasıdır. Kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma hali içerisinde bulunan bir memuru anlattığı Öteki adlı yapıtında daha sonra da işleyeceği bir tema olan çift kişilik temasını işlemişti.

Ellili yaşlarında içine bazen bir karamsarlık ve ağırlık çöken Dostoyevski, bu durumu ikinci eşi Anna Grigoriyevna Snitkina’ya "Sanki bir suç işlemişim gibi bir çeşit sebepsiz hüzün ve keder içindeyim" diye açıklamıştı. Ecinniler'de Stavrogin'i bir çocuğa tecavüz ettirmiş olması yüzünden de kendini hep suçlamıştı.

Dostoyevski kendi çocukluğunda, annesine acı çektirmesinden, sürekli sarhoş olmasından ve hizmetkârlara kötü davranmasından dolayı babasından nefret ediyordu. Eserlerinde kullandığı, kaderine boyun eğen ve uysal kadın örneğini kendi evinde; annesinde gördü. Kadının alttan alması, erkeği daha da kızdırmaktan başka bir işe yaramayacağını görmüştü. Çok duyarlı biri olan Dostoyevski, bu yüzden babasına kin besliyordu. Babasının ölümünü haber aldığında, "Babamın ölümünde benim hiçbir suçum yok, ama bu öldürmenin kefaretini ödemeye hazırım, çünkü içimden onu öldürmek geçiyordu" diyerek Karamazov Kardeşler adlı romanında yer alan Dimitri Karamazov'un tepkisinin benzerini gösterdi. Dostoyevski, babasının ölümünü istediğini düşünerek depresyona girdi. Bazı yazarlara göre de ilk sara nöbetlerine de bu düşünce sebep oldu. Sigmund Freud ve birçok psikanalizci, babaya duyulan bu nefrete ve bunu izleyen suçluluk düşüncesine dayanarak Dostoyevski'nin hastalığının sinirsel kökenli olduğunun ortaya çıkardı.

Andre Gide, Ezilenler adlı romanın, aşağılanışın insanı cehennemlik ettiği, alçakgönüllüğünse kutsallaştırdığı fikriyle dolu olduğunu söylemişti. George Steiner ise Charles Dickensvari bir havanın olduğunu söylediği Ezilenler'de bulunan temanın Ebedî Koca'da, Ecinniler'de ve Karamozov Kardeşler'da da yer aldığını söyledi. Nicholas Berdyaev, Dostoyevski'nin bütün yaratıcı gücünü insana ve insanın kaderi temasına adadığını, bunun da onu ölümsüz kılmaya yettiğini belirtti.

Devlet aleyhinde bir komploya katıldığı iddiası ile tutuklandıktan sonra sekiz ay hapisanede kalan Dostoyevski, suç ve ceza kavramlarıyla en yoğun şekilde burada karşılaştı. İdam edilmek üzereyken affedildi. Cezası dört yıl kürek ve altı yıl adî hapse dönüştürüldü. Dört yılın sonunda er rütbesi ile kışlaya verildi ve 1859 yılında terhis edildi. Suç ve Ceza adlı eserini 1858 yılında oluşturmaya başladı. Bu eserinde ahlak kavramını ve siyaseti harmanladı. Dostoyevski, bu romanda sadece Rus halkını değil, tüm insanlığı tehdit eden bir kısır döngüden kurtulmanın gerçekleşebileceğini vurguladı. Yazar, John Stuart Mill'in ekonomik refah için bireysel bencilleşmeyi öneren kuramını Semyon Zaharoviç Marmeladov'un ağzından eleştirdi.

Dostoyevski, düşünce ve sanat deneyimini sürekli olarak arttırdı. Tanrı'dan, ateizmden, kötülükten, özgürlükten söz eden roman karakterleri, gerçekte aynı bilincin farklı anları gibidir. Bu karakterler aracılığıyla Dostoyevski, cinleri ruhundan uzaklaştırır. Bakış açısı değişmekle beraber eserleri, gerçeğin hep aynı çoşkulu ve acı veren arayışı içerisindedir.

Fyodor Dostoyevski Kitapları - Eserleri

  • Suç ve Ceza
  • Öteki
  • Beyaz Geceler
  • Yeraltından Notlar
  • Kumarbaz
  • Ölüler Evinden Anılar

  • Amcanın Düşü
  • Başkasının Karısı
  • Puşkin Üzerine Konuşma - Batı Çıkmazı
  • Budala
  • Ecinniler
  • Delikanlı
  • Ebedi Koca

  • Ev Sahibesi
  • Ezilenler
  • İnsancıklar
  • Karamazov Kardeşler
  • Mutluluğun Kıyısında
  • Öyküler
  • Stepançikovo Köyü

  • Yufka Yürek
  • Netoçka Nezvanova
  • Tatsız Bir Olay
  • Timsah - Gülünç Bir Adamın Düşü - Uysal Bir Ruh
  • Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları
  • Dokuz Mektupluk Roman
  • Dünyayı Güzellik Kurtaracak

  • Üç Novella
  • Bir Yazarın Günlüğü
  • Suç ve Ceza (Çizgi Roman)
  • Rus Öyküleri
  • Büyük Engizisyoncu
  • Gülünç Bir Adamın Düşü
  • Mektuplar

  • Çocuklarla Beraber
  • Beyaz Geceler - Uysal Kız
  • Nelli’nin Öyküsü
  • Dürüst Hırsız
  • Bobok
  • Yufka Yürekli - Soytarı
  • George Sand Öldü mü?

  • İradesiz Adam - Noel Ağacı ve Düğün
  • Karamazov Kardeşler (Cilt 2)
  • Küçük Kahraman
  • Diriliş - Kumarbaz
  • Çocukluğum - Ezilenler
  • Timsah
  • Bir Yufka Yürek - Dürüst Hırsız

  • Ecinniler (Cilt II)
  • Suç ve Ceza 2. Cilt
  • Yeraltından Notlar - Beyaz Geceler
  • Karamazov Kardeşler - Cilt 3-4
  • Budala 2. Cilt
  • Seçmeler
  • Delikanlı 2. Cilt

  • Başkasının Karısı - Namuslu Hırsız
  • İnsancıklar - Beyaz Geceler
  • İnsancıklar - Netoçka Nezvanova
  • Uysal Kız
  • Delikanlı - Cilt 3
  • Rus ve Dünya Edebiyatı Üzerine Notlar
  • İnsanın Ruhunu Yücelten Bir Acı, Ucuz Bir Mutluluktan Daha Değerlidir

  • Seçilmiş Əsərləri
  • Yoxsul İnsanlar
  • Bay Proharçin
  • Üç Hikâye: Beyaz Geceler - Polzunkov - Yufka Yürek
  • Sıradışı Bir Olay
  • Four Stories
  • Timsah ve Nahoş Hikaye

  • Suç ve Ceza

Fyodor Dostoyevski Alıntıları - Sözleri

  • Bence tehlikenin ahmak kimseler tarafından gelmesine hiç gücenmemeli, çünkü işleyen kafaları değildir. (Ecinniler (Cilt II))
  • Çok duygulu, ama ezilmiş insanlar vardır. Bu insanların delilikleri, öbür insanlara karşı bir çeşit kara mizah gibidir. (Çocuklarla Beraber)
  • Her şeyin iyisi eskidenmiş. (Beyaz Geceler)
  • -“Çağ dışı ve çağdaş ihtiyaçlara uymayan sanat büsbütün var olamaz. Varsa da o sanat değildir; o, soysuzlaşmıştır, yozlaşmıştır, gücünü ve her türden sanat değerini kaybetmiştir.” (Rus ve Dünya Edebiyatı Üzerine Notlar)
  • Bırak geçmiş geçmişte kalsın... (Dürüst Hırsız)
  • ..kadın bütün hakikati duysa da sanki bilmiyor duymuyor gibi davranır! (Ev Sahibesi)

  • "Başkalarından saygı görmek istersen, önce ve en önemlisi kendi kendine saygı duymalısın; ancak bu şekilde kendini saydırabilirsin." (Ezilenler)
  • Anlık bir yanılgıydı benimkisi, bir sis, bir duygu yoğunluğuydu. (Bir Yufka Yürek - Dürüst Hırsız)
  • “…kendine lâyık görmediği bu kadar büyük bir saadet onu ezmiş, içini allak bullak etmişti. Nihayet, bedbaht olmak için durmadan marazi bir şekilde vesileler arayarak haraboluyordu…” (İradesiz Adam - Noel Ağacı ve Düğün)
  • İnsan her şeye alışan bir yaratıktır ve sanırım bu onun en iyi niteliğidir. (Ölüler Evinden Anılar)
  • "her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır. (Yeraltından Notlar)
  • Kaderin cilvesi, şanssızlık, gene bırakmamıştır peşini (Bay Proharçin)
  • “Yüreğim konuşurken ben susmayı beceremem.” (Beyaz Geceler)

  • Kendini en iyi aldatmasını bilen, herkesten daha neşeli yaşar. (Suç ve Ceza 2. Cilt)
  • Bir suçsuzu cezalandırmaktansa, on suçluyu bağışlamak daha iyidir. (S. 682) (Karamazov Kardeşler - Cilt 3-4)
  • İnsanın aptallığı sonsuzdur, siz de bilirsiniz. (Yufka Yürekli - Soytarı)
  • İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür. (Suç ve Ceza (Çizgi Roman))
  • Çok tuhaf ama olasılıkların gerçekten bir sistemi olmasa bile rastlantısal bir düzeni var sanki (Kumarbaz)
  • İnsanın kendi yüzünden daha şeytanca ne vardır? Çünkü kimse öyle olduğuna inanmaz. (Ecinniler (Cilt II))
  • Ne çok gülmüşümdür, içinde binlerce kötülük bulunan, ama kendini iyi biri zanneden zayıflara. (Seçmeler)

Yorum Yaz