diorex
life
Dedas

Meleğin Çürüyüşü - Yukio Mişima Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Meleğin Çürüyüşü kimin eseri? Meleğin Çürüyüşü kitabının yazarı kimdir? Meleğin Çürüyüşü konusu ve anafikri nedir? Meleğin Çürüyüşü kitabı ne anlatıyor? Meleğin Çürüyüşü PDF indirme linki var mı? Meleğin Çürüyüşü kitabının yazarı Yukio Mişima kimdir? İşte Meleğin Çürüyüşü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 25.05.2022 06:00
Meleğin Çürüyüşü - Yukio Mişima Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Yukio Mişima

Çevirmen: Püren Özgören

Editör: Emrah Serdan

Tasarımcı: Utku Lomlu

Orijinal Adı: 天人五衰

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750719813

Sayfa Sayısı: 256

Meleğin Çürüyüşü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Meleğin Çürüyüşü, artık dünya edebiyatının en temel metinlerinden biri olarak kabul edilen Bereket Denizi’nin dördüncü ve son kitabı. 20. yüzyılın ilk yıllarında Bahar Karları’yla başlayan hikâye, 1960’ların sonunda, Meleğin Çürüyüşü’yle sona eriyor. İroni ve ölüm önsezisinin damgasını vurduğu bu can alıcı trajedi, daha önceki romanlara dağılan temaları nihayet bir araya getiriyor: saray gelenekleri ile samuray idealinin çöküşü, Budist felsefe ile estetiğin değeri ve hepsinin özünde, Mişima’nın modern çağa dair karamsar görüşleri... Bereket Denizi, dörtlemenin en simgesel anlatısını oluşturan, görkemli bir final sahnesiyle noktalanıyor.

“Bu kitaplara,” diyor Yukio Mişima, “yaşamla ve bu dünyayla ilgili hissettiğim ve düşündüğüm her şeyi yansıttım.”Bereket Denizi, Japonya’yı asırlar boyunca besleyen kültürel unsurların birer birer yok edilişinin destansı hikâyesi. Hayatı da romanları kadar çarpıcı olan Yukio Mişima’nın sayfalarında gezindikçe, bir kültürle birlikte bu kültüre inanmış yazarın da kendi sonuna doğru nasıl ilerlediğini görebiliyoruz.

Meleğin Çürüyüşü Alıntıları - Sözleri

  • Ama onlar gönül borcu nedir bilmeyen insanlar bugün var yarın yoklar.. °
  • İşte güzel insanların yazgısı Dünyadan gelen bütün kötülükleri sineye çek, yaranı gizle ve sırrını açıklamadan öl..!
  • Yaşamak, en koyu geceden bile daha karanlıktı.. *
  • Mutluluğun kocaman bir fransız ekmeğiymişçesine herkese eşit oranda dağıtılması gerektiği türünden, incelikten yoksun bir inancı vardı. Birinin mutluluğunun, öteki için mutsuzluk demek olduğuna ilişkin sayısal ilkeyi anlayamıyordu.
  • Toplum sadece özveriyi ödüllendirir.
  • Ta boğazına kadar ken­disiyle dolu bir küvetin içindeydi.
  • "Hepimiz aynı ağa takılmış olan balıklarız.''
  • Hiçbir göz, yapacak birşeyi olmayan,yaptığı tek şeyin dikkatle bakmak olan gözden daha duru daha keskin olamaz.
  • Aynı çiçek buketiyle kaç gemiyi uğurlamıştı acaba ?
  • "Ama onlar, gönül borcu nedir bilmeyen insanlar; bugün var, yarın yoklar."
  • Dünyada paradan daha önemli bir şeyin olmadığına inan­maya başladım. Onda hiçbir kirli yan göremiyorum, "aşk" ve .. "tutku" .. gibi şeylerinse parasızlık baş gösterdiğinde uzun sür­meyeceğine inanıyorum.
  • İnsan her dakika, her saniye yüzeysel bir bilinçlilikle, bir daha asla geri dönmeyecek olan zamanın içinde kayıp gidiyordu! İnsan yalnız yaşlanınca zamanın her damlasının nasıl dolgun, nasıl mest edici olduğunu anlıyordu.
  • "Bellek, düşsel bir ayna gibidir. Bazen şeyleri görüle­meyecek kadar uzakta, bazen de yanı başımızdaymış gi­bi gösterir."
  • Can sıkıntısının pençesine düşen kişi dünyayı bir eskiciye satabilir.

Meleğin Çürüyüşü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bereket Denizi 4: Meleğin Çürüyüşü: Bu inceleme esasen yalnızca Bereket Denizi dörtlemesinin son kitabı olan Meleğin Çürüyüşü kitabı özelinde değil dörtlemenin tamamını kapsayan bir inceleme olacak. 1. Kitap: Bahar Karları (Haru no Yuki) 2. Kitap: Kaçak Atlar (Honba) 3. Kitap: Şafak Tapınağı (Akatsuki no Tera) 4. Kitap: Meleğin Çürüyüşü (Tennin Gosui) Bereket Denizi'ni oluşturan dört kitap boyunca olaylar, önce bir hukuk öğrencisi daha sonra da hakim ve avukat olan Şigekuni Honda'nın ilk kitap ile tanıdığımız en yakın arkadaşı Kiyoaki'nin tekrar tekrar reenkarne oluşu etrafında şekilleniyor. Honda'nın arkadaşı her kitabın sonunda, 20 yaşında ölüyor, bir sonraki kitapta bambaşka bir insan olarak yeniden doğuyor ve ardından bir şekilde Honda ile tekrar yolları kesişiyor. Birbirlerinin hayatlarına, düşünce yapılarına, inançlarına nasıl etki ettiklerini okuyor ve aynı zamanda 4 kitap boyunca Japonya'nın 20'şer yıllık 4 evresine, toplumsal, siyasal, kültürel değişimlerine ve de tabiki Şigekuni Honda'nın 80 yıllık ömrüne tanıklık ediyoruz. Meleğin Çürüyüşü, Honda'nın 1912 yılında Bahar Karları ile hikaye'nin başladığı yere 1974 yılında geri dönmesi ile son buluyor. Ve yazar yalnızca bu hikayeye değil kendi yaşamına da bir nokta koyuyor. Meleğin Çürüyüşü'ne son nokta'yı koyup hikayeyi tamamlamasının ve yayınevine göndermesinin hemen ardından seppuku yaparak yaşamına son veriyor. Kitabı okurken bu hissiyatı sizde alabiliyorsunuz. Çünkü Mishima, sanki sakladığı ne varsa son kitapta kusmuş ve bitivermiş gibi hissettiriyor. Her fırsatta toplumdaki yozlaşmadan, insanların ikiyüzlülüğünden, geleneklerine sahip çıkmamasından dem vuruyor ve tüm bunlar karşısında yaşadığı tükenmişlik hissini sonuna kadar hissettiriyor okura. Aynı zamanda bana kalırsa Meleğin Çürüyüşü seri de, çevre tasvirleri ile okuyucuyu ortamın içine dahil etme konusunda en başarılı kitap olmuş. Yazarın da serinin son kitabı olan Meleğin Çürüyüşü'nde belirttiği gibi Kiyoaki Matsugae, önceden bilinemeyen bir aşkın, Onun reankarnasyonları olan İsao İinuma yazgısının, Ying Çan ise etinin tutsağıydı. Ve son kitapta tanıdığımız Toru, kendisinin sıradışı ve özel olduğuna dair temelsiz bir inancın tutsağı... Bana kalırsa Yukio Mishima bu karakterler içerisinden en çok İsao İinuma ile benzerlikler taşıyor. Onun gibi kültürüne, değer yargılarına, inançlarına tutkun ve bu uğurda hayatını feda etmekten çekinmeyen biri.. Acaba Mishima da böyle düşünüyor muydu? Kendisini bir şekilde bu hikayeye dahil etmek istemiş ve İsao'yu bu yüzden mi yazmıştı? Acaba İsao'nun ölüm sahnesini, kendi ölümünü gözlerinde canlandırarak, kendi ölümünün de böyle olmasını isteyerek ve planlayarak mı yazmıştı? Kim bilir... Artık istesek de cevabını bulamayacağımız sorular bunlar. Tek bildiğim Yukio Mishima'nın bizlere hayata dair, insana dair birçok konuda kimi zaman ders niteliği taşıyan kimi zamanda derin düşüncelere sürükleyen harika bir eser bırakmış olduğu. (İlknur)

Bereket Denizi dörtlemesinin olduğu kadar Mishima’nın da sonu Meleğin Çürüyüşü. Romanda adım adım kendi sonunu anlatmış Mishima. Hikaye 1970 yılında geçiyor. 80 yaşına yaklaşmış olan Honda yaşlılıkla baş etmeye çalışmaktadır. Bir tapınak gezisi sırasında, sinyal istasyonunda karşılaştığı Toru’da Kiyoaki’dekine benzeyen izler görür ve onu evlat edinmeye karar verir. Amacı, Kiyoaki, İsao ve Ying Çan’da yaptığını düşündüğü hatayı yapmamak ve Toru’yu kurtarmaktır. Ayrıca 16 yaşındaki Toru’da ona kendi gençliğini hatırlatan özellikler bulur. Ying Çan’ın ölüm tarihi ile ilgili kesin bilgiye ulaşamadığı için Toru’nun diğerleriyle aynı kişi olduğundan şüpheleri olsa da onu evlat edinir. Toru serinin diğer kitaplarında gördüğümüz karakterlerden oldukça farklı ve kitabın verdiği ‘son’ hissini pekiştiriyor. Bereket Denizi için Mishima ‘Bu kitaplara yaşamla ve bu dünyayla ilgili hissettiğim ve düşündüğüm her şeyi yansıttım’ demiş. Biz de geri planda onun gözünden Japonya’nın değişimini görüyoruz. Kitabın beni en çok etkileyen yanı ise Mishima’nın intihar ettiği günün sabahında, yayıncısına söz verdiği şekilde bitirdiği kitap olması. (Diğdem Abşin)

Meleğin Çürüyüşü: Böylece bereket denizi serisi bitmiş Honda' ya veda etmiş oldum. Ya yazar ne yaptın sen o sonda ya. Kafam allak bullak oldu hayaller gerçekler birbirine girdi yani bu yaşanan neydi acayip bir sondu. Zaten kendisini de seppuku yaparak öldürmesinden kitaptaki o kafa karışıklığından anlamak gerekirdi. Fazla açıklamaya gerek yok çünkü bence diğer üç kitabı okumadan o sonu anlamak gerçekten zor olurdu. Yazarın gelgitleri o hayata bakışı, ölümünü düşünmesi amacına ulaşması hepsi ama hepsi eserinde mevcut. Onu yeni dünya çok korkutmuş o hızlı ve ani değişim mantıklı çünkü eskiye özlem ve onu korumak isteği ama başarılı olamaması kitapta yansıttığı o duygulardan sonra böyle bir sonu uzun zamandır düşündüğü belli oluyordu. Samuray düşüncesi olan biri sadece harakiri yaparak intihar edebilirdi . Ama şimdi diyorum ki yaşasıydı bence daha iyi eserleri de olabilirdi. (Okuyan bir anne)

Meleğin Çürüyüşü PDF indirme linki var mı?

Yukio Mişima - Meleğin Çürüyüşü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Meleğin Çürüyüşü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yukio Mişima Kimdir?

Yukio Mishima (Japonca: 三島 由紀夫, aslı adı: Kimitake Hiraoka 平岡 公威; d. 14 Ocak 1925 Yotsuya / Tōkyō - ö. 25 Kasım 1970 Ichigaya / Tōkyō), Japon romancı ve oyun yazarı. Milliyetçi örgütü Tate no Kai 盾の会 (Kalkan Cemiyeti) başkanı.

Mişima'nın çocukluğunun ilk dönemi onu yakın çevresinden uzak büyüten büyükannesi Natsu'nun gölgesi altında geçmiştir. Büyükannesi Mişima'nın diğer erkek çocuklarıyla oynamasına müsaade etmiyor, sadece kız kuzenleri ve bebekleriyle oynamasını istiyordu.

Natsu, Tokugava dönemi samuraylarıyla ilişkili bir aileden gelmekteydi ve Mişima'nın büyükbabası ile evlendikten sonra bile ailenin aristokratik geleneklerini sürdürmeye devam etmişti. Büyükbabası bir bürokrattı ve işleri sömürge döneminde açılmıştı.

Mişima ailesinin yanına ancak 12 yaşında dönebilmiş ve annesiyle yakın ilişkisi biyografisini yazan kimi yazarlar tarafından ensestliğe yakın bir ilişki olarak tasvir edilmişti. Babası askeri disiplinden keyif alan sert bir adamdı.

Mişima Japonya'nın modernleşmesi ve geleneksel değerlerini yitirmesine karşı sert bir muhalefet tavrı gösterdi ve samuray değerlerini savundu.

25 Kasım 1970'te Mişima ve beraberindeki Tatenokai üyelerinden dördü Japonya Silahlı Kuvvetlerinin Tōkyō'daki Ichigaya Kampını ziyaret etmişler, komutanı sandalyesine bağlamışlar ve İmparatorluğun haklarının yeniden tesis edilmesi için hazırladıkları manifestoyu ve taleplerini okuduktan sonra Mişima seppuku (geleneksel Japon intihar biçimi) yaparak intihar etmiş, Tatenokai üyelerinden Hiroyasu Koga ise intiharın tamamlanması için Mişima'nın başını kılıçla kesmiştir.

Mişima intiharını bir yıl öncesinden hazırlamış Tatenokai üyeleri dışında hiç kimse yazarın intihar hazırlığından haberdar olmamıştı. Mişima'nın kendisi intiharı sırasında hazır bulunacak Tatenokai üyelerinin mahkemedeki kendilerini savunmak zorunda kalacaklarını önceden bilerek onlar için geride nakit bırakmıştı.

Yazarlığı

Mişima ilk romanı Tōzoku'ya (Hırsızlar) 1946 yılında başlamış ve 1948'de yayınlamıştı. Bu eserini Kamen no Kokuhaku (Bir Maskenin İtirafları) adlı otobiyografik çalışması izlemişti. Roman büyük bir başarı kazanmış ve 24 yaşındaki Mişima'ya büyük bir ün kazandırmıştı.

Mişima velud bir yazardı. Romanları haricinde, popüler dizi romanlar, kısa hikâyeler, edebi denemeler, Kabuki tiyatro oyunları, geleneksel Noh drama tiyatrosunun modern versiyonlarıyla ilgili oyunlar kaleme almıştı.

Eserleri dünya çapında üne kavuşmuş ve İngilizce'ye çevirilmiştir. Üç kez (1963,1964,1965) Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilmiş ancak 1968 yılında yakın arkadaşı Yasunari Kavabata ödülü kazanmıştı.

Türkçede Mişima

Bereket Denizi (豊饒の海 Hōjō no Umi) serisi

Bahar Karları (Japonca: 春の雪 Haru no Yuki)

Kaçak Atlar (Japonca: 奔馬 Honba)

Şafak Tapınağı (Japonca: 暁の寺 Akatsuki no Tera)

Meleğin Çürüyüşü (Japonca: 天人五衰 Tennin Gosui)

Dalgaların Sesi (Japonca: 潮騒 Shiosai)

Bir Maskenin İtirafları (Japonca: 仮面の告白 Kamen no Kokuhaku)

Yaz Ortasında Ölüm (Japonca: 真夏の死 Manatsu no Shi)

Denizi Yitiren Denizci (Japonca: 午後の曳航 Gogo no Eikô)

Aşka Susamış (Japonca: 愛の渇き Ai no Kawaki)

Yıldız (Japonca: スタア Sutā)

Altı Çağdaş Nô Oyunu

Altın Köşk Tapınağı (Japonca: 金閣寺 Kinkaku-ji)

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Yukio_Mishima

Yukio Mişima Kitapları - Eserleri

  • Denizi Yitiren Denizci
  • Dalgaların Sesi
  • Bir Maskenin İtirafları
  • Bahar Karları
  • Yaz Ortasında Ölüm
  • Aşka Susamış
  • Altın Köşk Tapınağı
  • Kaçak Atlar
  • Yıldız
  • Meleğin Çürüyüşü
  • Şafak Tapınağı
  • Altı Çağdaş Nô Oyunu
  • Patriotism
  • Death in Midsummer and Other Stories
  • Hagakure Samuray'ın Yolu
  • Şölenden Sonra
  • Dojoji et Autres Nouvelles

Yukio Mişima Alıntıları - Sözleri

  • Mutluluğun kocaman bir fransız ekmeğiymişçesine herkese eşit oranda dağıtılması gerektiği türünden, incelikten yoksun bir inancı vardı. Birinin mutluluğunun, öteki için mutsuzluk demek olduğuna ilişkin sayısal ilkeyi anlayamıyordu. (Meleğin Çürüyüşü)
  • Bize kalan, o ufacık aralıktan taze yaprak kokularıyla dolu gece havasını koklamak ancak. (Yıldız)
  • "Aşk olmasa insanlar iyi anlaşabilirlerdi. Aşk olmasa... (Aşka Susamış)
  • Sessiz sorularına anlayışla karşılık verecek olan denizdir gibi geliyordu ona. (Denizi Yitiren Denizci)
  • Benim ölümümü kolaylaştıracak şey böyle keskin bir tiksinme olmalı,rahatlık değil!. (Yıldız)
  • ''İzlenme''nin ne demek olduğunu sıradan insanlara anlatmayı ne kadar denesem de faydasız. Çünkü ''izlenme'' denen şeyin çıkış noktası, bizi sıradan insanların arasından çekip sıra dışı kılmasına dayanıyor. (Yıldız)
  • İnsanın istediği hiçbir şeyi elde edemediği, kararlılığının boşa çıktığı öyle çok duruma tanık olmuştu ki. Bu ka­dar şiddetle istenmeseydi belki ele geçirilebilirdi, denecek şeyler bile salt çok istendiği için insanın elinden kayıp gide­biliyordu. (Şafak Tapınağı)
  • Ne var ki bizler ümit ettiğimiz şeyler tarafından ihanete uğramanın aksine, hor görmeye çalıştığımız şeyler tarafından ihanete uğrayınca derinden inciniyorduk. (Aşka Susamış)
  • Geçmiş bizi sadece geçmişe çekip götürmez . Geçmişteki hatıraların sayıları az da olsa baZılarının güçlü çelik telleri vardır ve bugünde yaşayan bizler onlara dokununca bu teller bir anda sımsıkı gerilip bizi geleceğe fırlatırlar . (Altın Köşk Tapınağı)
  • Kensuke ve karısının, tüm sıkıcı insanlarda olduğu gibi, hastalığa eşdeğer bir cana yakınlıkları vardı. Dedikoducu ve saldırgan bir cana yakınlık: Bu iki özellik, onlar farkında bile olmadan, Kensuke'yle karısına işlemişti bile. Diğer bir deyişle, eleştiri ve öğüt verme denilen üst sınıf kamuflajina. (Aşka Susamış)
  • YAŞLI KADlN: Bundan seksen yıl sonra ... dünya biraz da­ha gelişmiş olur, değil mi? ŞAİR: Değişikliğe uğrayacak olan sadece insansı şeylerdir. Bir gül seksen yıl sonra da yine aynı güldür. (Altı Çağdaş Nô Oyunu)
  • Onun ülküsü, bembeyaz bir kâğıdın üzerine taze, siyah mürekkeple yazılmıştı. (Kaçak Atlar)
  • İnsanlar kendi hayallerini diledikleri gibi anlatabiliyorlar fakat herkesin ulaşmak istediği o hayal kişinin kendisi olunca, bu hissi münasip bir biçimde anlatması kesinlikle mümkün değil. (Yıldız)
  • İnsan, zamanın çeşitli noktalarına dikilmiş olan cam duvarların geri­sini yalnızca eyleme geçerek görebilirdi. (Şafak Tapınağı)
  • "Bellek, düşsel bir ayna gibidir. Bazen şeyleri görüle­meyecek kadar uzakta, bazen de yanı başımızdaymış gi­bi gösterir." (Meleğin Çürüyüşü)
  • Gözlerime bakmış olsaydı, ona duyduğum sevginin ne garip, ne anlatılmaz bir şey olduğunu muhakkak anlardı. (Denizi Yitiren Denizci)
  • Daldığı düşten ayılmadan, ılık çayı başına dikti. Çay buruktu. Bilirsiniz, buruk olur tadı yüceliğin. (Denizi Yitiren Denizci)
  • Ta boğazına kadar ken­disiyle dolu bir küvetin içindeydi. (Meleğin Çürüyüşü)
  • Hiç kuşkusuz, yaşamak, varoluşun farklılaştığı bir kargaşadır. Fakat varoluşu her an aslında olduğu düzensiz haline çözümleyip ortaya çıkan endişeden hareketle, her an ilk kargaşayı yeniden yaratmaya çalışan kaçık bir eylemdir yaşamak. (Denizi Yitiren Denizci)
  • “Ben bir fotoğrafın negatifiydim, o ise aydınlık tarafıydı. Bir kez onun yüreği tarafından süzülmeye görsün, karanlık duygularım, geride tek bir tane bile kalmayacak şekilde, parıldayan duygulara dönüşüyordu, defalarca şaşırarak görmüştüm bunu!” (Altın Köşk Tapınağı)

Yorum Yaz