Meleklerin Uğramadığı Yer - E. M. Forster Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Meleklerin Uğramadığı Yer kimin eseri? Meleklerin Uğramadığı Yer kitabının yazarı kimdir? Meleklerin Uğramadığı Yer konusu ve anafikri nedir? Meleklerin Uğramadığı Yer kitabı ne anlatıyor? Meleklerin Uğramadığı Yer PDF indirme linki var mı? Meleklerin Uğramadığı Yer kitabının yazarı E. M. Forster kimdir? İşte Meleklerin Uğramadığı Yer kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: E. M. Forster
Çevirmen: Armağan İlkin
Orijinal Adı: Where Angels Fear to Tread
Yayın Evi: Adam Yayınları
İSBN: 9789754189292
Sayfa Sayısı: 138
Meleklerin Uğramadığı Yer Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Roman kişileri arasından geçen bir konuşmada şöyle diyor Caroline Abbot: "Yaşamı bir tiyatro olarak görüyorsunuz siz. İçine gürmeye kalkışmıyorsunuz; ya gülünç buluyorsunuz, ya da güzel..."
Caroline'in kendi çevresine, tutucu İngiliz taşra yaşamına yönelttiği bu eleştiri, romanın ana düşüncesini de özetliyor.
Dilimize daha önce "Hindistan'a Bir Geçit" adlı romanı çevrilmiş olan Çağdaş İngiliz romancısı E.M.Forster (1879-1970), "Meleklerin Uğramadığı Yer" (Wher Angels Fear to Tread) başlığıyla sunduğumuz bu romanında, Akdeniz'le Kuzey'in yaşam kültürleri arasındaki karşıtlığı sağlama bir gözlem yeteneğiyle saptanmata, İngiliz taşra burjuvasının ikiyüzlü, sinik tutucu değerlerine acımasız bir eleştiri getirmektedir.
(Tanıtım Yazısından)
Meleklerin Uğramadığı Yer Alıntıları - Sözleri
- "Şimdi bebek yoktu ama geride muazzam bir sevgi, gurur ve merhamet aracı vardı hâlâ. Çünkü pek çok şeyi yanlarında götürdüklerini sandığımız ölüler bize ait olan hiçbir şeyi götüremezler aslında. Uyandırdıkları güçlü duygular onlarla birlikte ölmez. Bir başkasına yöneltilebilir, bir değişime uğrayabilir ama yok edilmeleri hemen Hemen olanaksızdır."
- Çünkü pek çok şeyi yanlarında götürdüklerini sandığımız ölüler bize ait olan hiçbir şeyi götüremezler aslında. Uyandırdıkları güçlü duygular onlarla birlikte ölmez. Bir başkasına yöneltilebilir bir değişime uğrayabilir ama yok edilmeleri hemen hemen olanaksızdır.
- Pişmanlık bazen öyle yavaş yayılır ki, "Dün mutluydum, bugün mutsuzum," demek olanaksızdır.
- Yaşamak benim için bir tiyatro oyunu izlemekten başka bir şey değil.
Meleklerin Uğramadığı Yer İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Meleklerin Uğramadığı Yer - E.M.Forster Kocasını kaybeden Lilia İtalya yolculuğunda bir İtalyan gençle evlenir ve İngiltere'de eski eşinin ailesi tarafından kınanır. Ama bu yakınları onu orada bırakamaz ve onlar da İtalya'ya gider. Bu ilişkiler kurgusu etrafında aslında İngiltere ve İtalya kıyaslaması yapmaktadır E.M.Forster. İngiltere'ye yönelik eleştirilerini bir diğer Avrupa ülkesinden yapar. Eleştiriler yerindeyken kurgu benim için çok sıradan kaldı. Okurken zorlanmadım ama çok da beğendiğimi söyleyemem. Yazara Hindistan'da Bir Geçit kitabıyla devam edebilirim. Kitap Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap listesinde. ..... ...... #meleklerinuğramadığıyer #emforster #ingilizedebiyatı (Rukiye Çalışır)
Hayat Tiyatro Değildir, Müdahil Olmalı!: Meleklerin Uğramadığı Yer, 20.Yüzyılın en önemli İngiliz yazarlarından Edward Morgan Forster'in İtalya'da yaşadığı süreç içerisinde yazdığı bir roman. Forster bu romanında esasen İngiliz kültürü ile İtalyan kültürünün karşılaştırmasını yaparak, her iki kültürün insanlarının olaylara ve sorunlara yaklaşımlarını soğukkanlı bir biçimde ele alır. Kocası öldükten sonra bir arkadaşına refakat ederek İtalya seyahatine çıkan Lilia'nın orada İtalyan bir gece aşık olması, onunla evlenmesi, ölümü ve arkada bıraktığı çocuğunu İngiliz akrabalarının babasından alma mücadelesi romanın görünen konusudur. Oysa daha derinde İngiliz "asilleri" ile İtalyan "köylüleri" nin çatışması daha doğrusu zengin kuzey le yoksul güney arasındaki çatışmadır. Forster her iki kültürden birinin tarafı olmaz. Gördüklerini betimlemeye, karakterin hayata bakışlarını anlamaya çalışır. Yaşadığı çağı en iyi yansıtan yazar olarak ünlenmiş Forster, kendi ülkesinin insanlarının diğer toplumlara, ülkelere bakışını da ince ince alaya almaktan geri durmaz. Romanda Philiph karakterinin dünyayı, yaşadığı çevreyi bir tiyatro oyunu gibi görmesini ve olaylara müdahale etmemesini Abbott karakteri vasıtasıyla eleştirir. Soğukkanlı İngilizlerin dünyaya ve hayata bakışlarının somut bir tezahürüdür Philiph karakteri. Romanın sonunda kaçırılan bebeğin kazada ölmesi ve Abbott karakteri ile Philiph arasındaki yakınlaşma Philiph'in tiyatro izleyiciliğini bırakıp bizzat oyuna daha doğrusu dünyaya, olaylara müdahil olmasıyla sona erer. Meleklerin Uğramadığı Yer romanında dikkatimi çeken bir diğer nokta da Forster'in betimlemelere çok az yer vermesidir. Daha çok insanları ve ilişkileri anlatan Forster'in diğer romanları bu anlamda nasıldır bilemiyorum ama betimlemenin oldukça az yer tutması oldukça şaşırtıcıydı benim için. Meleklerin Uğramadığı Yer insan ruhuna, davranışına ilişkin tespitleriyle ilgi çekici ve sürükleyici bir roman. Forster gibi büyük bir yazarı ilk kitabından başlayarak okumak da yazarlık gelişimini incelemek açısından ilginç olacaktır. Forster hayranları bu sürükleyici, sıcacık romanı okumalıdırlar... (Hasan Hüseyin AKKAŞ)
Meleklerin Uğramadığı Yer PDF indirme linki var mı?
E. M. Forster - Meleklerin Uğramadığı Yer kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Meleklerin Uğramadığı Yer PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı E. M. Forster Kimdir?
(1879-1970) yirminci yüzyıl başı İngiliz edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Cambridge’deki King’s College’den mezun olduktan sonra, bir süre İtalya’da yaşadı ve Where Angels Fear to Tread (Meleklerin Uğramadığı Yer - Çev: Armağan İlkin) ile Room With a View (Manzaralı Oda) romanlarını yazdı; bu romanlarda Akdeniz kültürünün tenselliği ile tutuk İngiliz roman kahramanları arasındaki ilişkiyi ele alır. I. Dünya Savaşı sırasında Mısır’da sivil görevli olarak çalıştıktan sonra 1911 ve 1921 yıllarında Hindistan’a iki yolculuk yaptı. En ünlü romanı A Passage to India (Hindistan’a Bir Geçit) bu yolculukların ürünüdür. Bu romanında sömürgeci İngilizlerle Hintliler arasında gerçek, insani bir bağ kurmanın imkânsızlığını anlatır. Forster, ayrıca edebiyat eleştirisi, biyografi, edebi ve toplumbilimsel denemeler de yazdı. Aspects of the Novel (Roman Sanatı - Çev: Ünal Aytür) ile Two Cheers for Democracy (Demokrasi İçin İki Kere ‘Çok Yaşa!’) bunların arasında en önemlileridir. Otobiyografik ögeler taşıyan Maurice ise Forster’in erken dönem romanlarından biri olmakla birlikte ancak ölümünden sonra 1971’de yayınlandı. Forster, 80’li ve 90’lı yıllarda özellikle Merchant-Ivory ve David Lean gibi yönetmenlerin romanlarından yaptıkları uyarlamalarla geniş kitlelerce tanındı.
E. M. Forster Kitapları - Eserleri
- Hindistan'a Bir Geçit
- Maurice
- Roman Sanatı
- Howards End
- Manzaralı Bir Oda
- Meleklerin Uğramadığı Yer
- Cennet Dolmuşu
- The Story of the Siren
- The Machine Stops
- The Road from Colonus
E. M. Forster Alıntıları - Sözleri
- Doğuluda kuşku, insanı sıkılgan yapan ve ansızın düşmanca tavırlara sevk eden bir tür kötü huylu tümör, bir akıl hastalığıdır. Bu onun şeytanıdır, tıpkı Batılınınkinin ikiyüzlülük olması gibi. (Hindistan'a Bir Geçit)
- "Kral öldü, arkasından kraliçe de öldü,' dersek, öykü olur. 'Kral öldü, sonra üzüntüsünden kraliçe de öldü,' dersek, olay örgüsü olur. (Roman Sanatı)
- "Şimdi bebek yoktu ama geride muazzam bir sevgi, gurur ve merhamet aracı vardı hâlâ. Çünkü pek çok şeyi yanlarında götürdüklerini sandığımız ölüler bize ait olan hiçbir şeyi götüremezler aslında. Uyandırdıkları güçlü duygular onlarla birlikte ölmez. Bir başkasına yöneltilebilir, bir değişime uğrayabilir ama yok edilmeleri hemen Hemen olanaksızdır." (Meleklerin Uğramadığı Yer)
- Ne var ki, Dostoyevski'nin romanlarında yalnızca şu ya da bu kişi olmak, gelmiş geçmiş bütün insanlarla birleşmek demektir. (Roman Sanatı)
- I believe that you pray to it when you are unhappy. Men made it, do not forget that. Great men, but men. The Machine is much, but it is not everything. I see something like you in this plate, but I do not see you. I hear something like you through this telephone, but I do not hear you. That is why I want you to come. Pay me a visit, so that we can meet face to face, and talk about the hopes that are in my mind (The Machine Stops)
- . Sevmek ve ayrılmak mümkün değil. Öyle olmasını dileyeceksin. Aşkı dönüştürebilirsin, görmezden gelebilirsin, karıştırabilirsin ama asla içinden çekip çıkaramazsın. Şairlerin haklı olduğunu yaşayarak biliyorum : "Aşk sonsuzdur." ... (Manzaralı Bir Oda)
- Zeka ile bellek birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Çünkü insan anımsayamadığı şeyleri anlayamaz. (Roman Sanatı)
- Pişmanlık bazen öyle yavaş yayılır ki, "Dün mutluydum, bugün mutsuzum," demek olanaksızdır. (Meleklerin Uğramadığı Yer)
- Kişi "insanca davranmalıydı," (Maurice)
- Kavganın amaçlarıyla zaferin meyveleri hiçbir zaman aynı değildir; ikincinin kendi değerleri vardır ve sadece azizler onları reddeder, ama ele geçirilir geçirilmez sahip göründükleri ölümsüzlük yok olur. (Hindistan'a Bir Geçit)
- Gerçek şu ki dışarıda, senin ve benim asla dokunmadığımız muazzam bir hayat var; (Howards End)
- Çünkü pek çok şeyi yanlarında götürdüklerini sandığımız ölüler bize ait olan hiçbir şeyi götüremezler aslında. Uyandırdıkları güçlü duygular onlarla birlikte ölmez. Bir başkasına yöneltilebilir bir değişime uğrayabilir ama yok edilmeleri hemen hemen olanaksızdır. (Meleklerin Uğramadığı Yer)
- "İnsan hayatta ya satır oluyor ya da satırın vurduğu kütük." (Roman Sanatı)
- . Doğruyu yaparsak, bizi gerçekten seven insanlar uzun vadede bize geri döneceklerdir. ... (Manzaralı Bir Oda)
- Günlük yaşamda görmüşsünüzdür, meraklı insanların belleği hemen her zaman zayıftır; sonra, bu gibi kimseler genellikle budala oluyorlar. Biri, size kaç kardeşiniz olduğunu sorarak söze başlıyorsa, bilin ki candan ilgi duyan bir kimse değildir. Aradan bir yıl geçsin, kendisiyle yeniden karşılaşın, büyük bir olasılıkla kaç kardeşiniz olduğunu soracaktır: Ağzı gene şapşalca yarı açıktır, gözleri gene yuvalarından dışarı uğramış gibi patlak patlaktır. (Roman Sanatı)
- Hintliler korkak mıydı? Hayır, ama harekete geçmekte çok kötüydüler, bazen de hiç harekete geçemiyorlardı. Korku her yerdeydi; İngiliz Egemenliği buna dayanıyordu. (Hindistan'a Bir Geçit)
- Geçmişin uçucu mutluluğu gözünü kör etmişti ve düşleyebildiği en büyük mutluluk yeniden o geçmişe dönebilmekti. (Maurice)
- "Hindistan tanrıları sever." "İngilizler ise tanrılık taslamayı." (Hindistan'a Bir Geçit)
- Eylemin uğultusu dindiğinde huzur görünür hale gelir. (Hindistan'a Bir Geçit)
- Maurice, hastalık ve ölümü ender olarak düşünürdü, ne var ki düşündüğünde tüm benliği güçlü bir tepkiyle dolardı. (Maurice)