Metro Triloji - Dmitry Glukhovsky Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Metro Triloji kimin eseri? Metro Triloji kitabının yazarı kimdir? Metro Triloji konusu ve anafikri nedir? Metro Triloji kitabı ne anlatıyor? Metro Triloji PDF indirme linki var mı? Metro Triloji kitabının yazarı Dmitry Glukhovsky kimdir? İşte Metro Triloji kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Dmitry Glukhovsky
Çevirmen: Deniz Banoğlu
Çevirmen: Zarifa Huseynova
Çevirmen: Dilara Aslan
Yayın Evi: Panama Yayıncılık
İSBN: 9786052221853
Sayfa Sayısı: 944
Metro Triloji Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Üçüncü Dünya Savaşı'nın ardından dünya yok olmuş, radyoaktivite yeryüzündeki normal yaşam izlerini silmiştir. Tüm yerleşim yerleri birer hayalet kent haline gelirken mutant canlılar etrafta kol gezer olmuştur. Bu felaketten kurtulan bir avuç insan, dünyanın en büyük nükleer kalkanı olan Moskova metrosuna sığınmıştır. Burada kurdukları dünyada metro istasyonları farklı ideolojilerin hakim olduğu birer şehir-devlet haline gelmiş, geleceğe dair hiçbir umudu olmayan insanlar yalnızca günü kurtarma derdine düşmüştür. İçlerinden yalnızca biri, Artyom adlı genç bir hayalin peşine düşer: Radyasyon seviyesi düştüğünde yeryüzüne geri dönmek ve insanca yaşamak. Peki, Artyom bir kahraman mı olacaktır, yoksa büyük bir yanılgıya adım mı atmaktadır? Yanıtı bulmak için metronun karanlık tünellerinde upuzun bir maceraya hazır mısınız?
Metro Triloji Alıntıları - Sözleri
- Orada, gerçek hayatta her şeyin nasıl olduğunu görmeyi çok isterdim. Eskisi beni ilgilendirmiyor.
- Hiçbir hedefi yoktu, nereden olacaktı ki zaten? Bir hedefin yoksa kendine tek soracağın şey yaptığın saçmalığı ne zaman itiraf edip dönme cesaretini göstereceğindir.
- Medeniyet kumdan bir kale, iyi hoş da, çok kırılgan. Sürekli bakım istiyor yoksa zamanın rüzgarında kuruyor ve toz oluyor. Alfabeyi bilmeyen üç nesil, yüzlerce neslin oluşturduğu ve birbirine ihtiyatla aktardığı tüm bilgiyi unutmak için yeterli.
- İnsanın ancak hayal gücünü fethettiğiniz anda geriye bir şeyler kalabilirdi.
- Mantarlarla anlaşmak, insanlarla anlaşmaktan daha kolay. Bazılarının mantarları hor görmesi ne acı. Mantardan bir farkı olmayan insanlar da var.
- Kaybettiklerimizin hatıralarının unutulmayacağını düşünüyordu. Çünkü dünyamız diğer insanların yaptıklarıyla ve düşünceleriyle, fikirleriyle oluşmuştu, tıpkı her birimizin binlerce yıl önce yaşamış atalarından miras aldığı sayısız mozaiklerden meydana geldiği gibi.
- Artık önünde gelecek diye bir şey yoktu, bu yüzden onun için önemli olan geçmişti ve kimse onu elinden alamazdı.
- Kim Karanlığa bir ömür boyu cesaretle ve sabırla bakarsa oradaki Umut ışığını da İlk o fark edecektir
- İnsanın yazgısı ilginç bir öyküden başka bir şey değildir.
- Benim hayatımın bir anlamı var, daha ergenlik çağındayken çözmeye çalışıp bu arayışın o zamanlar üstesinden gelinir henüz on yedi yaşında olduğum günleri anımsıyorum her şey bilmek istiyordum nasıl ?neden? bunun ne anlamı var diye? arayış içindeydim, fakat geçti gitti .Bak kardeşim hayatımızın tek bir anlamı var çocuk yapmak ve onları yetiştirmek sonra onlar sorunlarla boğuşurlar ve beceri bilirlerse de sorunlarına çözüm bulurlar, dünyayı bir arada tutan budur. Benimki de böyle bir teori işte.
- Bilinmezlik onların ilgisini çekmiyordu, önemli olan kendilerine ait olanı savunmaktı.
- Günler birbirine benzerse o zaman öyle çabuk geçiyor ki, hayatının son günü sanki korkunç bir hızla yaklaşıyormuş gibi geliyor insana.
- Küçük çocuklar gözlerini kapattıklarında, bütün dünyanın karanlığa gömüldüğünü; çevrelerindeki her şeyin o anda kendileri gibi körleştiğini zannederler. Tünellerde de insan, tıpkı bu çocuklar gibi çaresiz ve naiftir.
- Kendine ve benzerlerine duyulan nefret yüzünden doğayla hesaplaşmak... Asıl delilik, asıl çılgınlık bu değil mi?
- Kaderin öyle tek başına sana geleceğini sanmıyorum, kadere sen kendin gitmelisin.
Metro Triloji İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Spoiler yoktur!: Baştan uyarayım, konu Metro olunca çenem düşüyor. 3 kitap için ortak inceleme yazmak istedim. Yer yer oyunla da kıyaslayacağım tabi ki çünkü ben de Metro'nun oyunları sayesinde tanıdım bu kitap serisini. Sene 2012. O zamanlarda da şimdiki gibi anakartı gitti gidecek, Super Mario'ya girsen Nasa roketinin kalkarken çıkardığı ses kadar dışarıya gürültü yayan fana sahip aşırı uyduruk bir laptopum vardı. Ne oynasak diye bakıyorum, ortada da çok oynanılabilecek oyun yok, malum yeni çıkanlar sistem zorluyor zaten fazlasıyla. İnternet kafeye gittim. Yanımda 16 gb flaş bellek var. Bilgisayardaki korsan oyunları flaşa atıyordum (hangi birimiz korsan oynamadık ki?). Metro'yu gördüm, e bunu da atalım nasıl olsa boş yer var oynayıp sileriz dedim. Eve geçtim, taktım bilgisayara oynamaya başladım. Türkçe yaması da vardı, tüm hikayeyi takip edebiliyordum. O yaşlarda benim için bu aşırı yeni bir şeydi, hatta beklenmedik bir olgu desek yeridir. Kardeşim oyun oynuyoruz, hikaye ne alaka? Oyun denince aklıma hep vurdulu kırdılı, görev al onu yap geri gel, vakit harca, sinirlen fareyi masaya çarp, boş zamanını daha da boş hale getir... tarzındaki bir aktivite geliyordu. İşte Metro bende bu düşünceyi kafamdan sildi attı. İnanılmaz bir hikaye anlatımı, olaylar arası geçişler, ortamın metro ortamına birebir adapte edilmesi, gerilim, yaratıklar, silahların vuruşlarındaki tokluk hissi, gaz maskesinin süresinin az olmasından dolayı radyoaktiviteye maruz kalmamak için koşa koşa ilerlemeye çalıştığın bölümler, mermilerin çevrede az bulunmasından dolayı sadece kafasına nişan alarak vurduğun yaratıklar, vurucu bir son... her özelliğiyle güzel bir oyun. Ki bazı oyunlar var, oturup hüngür hüngür ağlamanıza sebep olur; mesela To The Moon. Oyunlarla ilgili sabaha kadar da konuşurum ama konumuz bu değil. Peki kitap nasıldı? Her insana istediğini verebilir mi? Ve hangi beklentiye sahip olan arkadaşlar bu kitaptan çok mutlu şekilde ayrılabilir onu bir konuşalım. Kitap dediğime bakmayın, kendi içerisinde 3 eseri barındırıyor. Öncelikle arkadaşım bu bir oyun değil. Bu nedenle oyundaki gibi bol aksiyon, vurdulu kırdılı sürekli bir macera dolu korku gerilim kitabı bekleme derim. O bir oyun, oyuncu adamın beklentisi budur; kendisine sürekli hikaye anlatmanı beklemez. Aynı sözü filmler için de söyleyebiliriz. Mesela Hobbit. Beş Ordu'nun Savaşı isimli filmindeki tüm savaş sahneleri kitapta yalnızca 5 sayfa oldu bitti; ama filmde hepimiz bol aksiyonu seviyoruz. Tabi Peter Jackson'ın da suyunu çıkartıp hikayeye Legolas'ı koymasının sebebi de bu. Metro'da yine oyundaki gibi yaratıklar var. Bu yaratıklar bana fantastik ögeler gibi geliyordu ilk başta ama değil. Yeryüzündeki radyoaktivite seviyesi çok artınca bazı canlıların ölmesi, bazılarının oluşması ve bazılarının da mutasyona uğraması gayet mantıklı ve tutarlı bir düşünce sanırsam. 3.Dünya savaşının çıkıp insanların atom bombaları, nükleer silahlar gibi ölümcül silahları kullanarak savaş açması ve bunun sonucunda yeryüzünün ölümcül olması... ardından insanların yeraltına göçmeleri... aslında fantastik hiçbir şey yok. Çok kaliteli bir bilim kurgu konusu bu. Yaratık var dedim ya, heh kızdığım nokta da burda zaten. Yazar o kadar iyi aksiyon gerilim ortamı yaratıyor ki, niye bu kadar az aksiyon koydun diye düşünmeden edemiyorum. Spoiler vermeyeceğim, ilk kitapta bir bölüm var. Okuyan herkesin kafasında kalmıştır ve okuyacak her insan okuduktan sonra mutlaka etkilenecektir. Gerilimi çok iyiydi o bölümün, Artyom ile beraber ben de nefesimi tuttum. Bir kitapta olabilecek en güzel bölümlerden biriydi... Peki niye lan, niye? Neden aksiyon-gerilimi bu kadar az yaptın? Aşırı başarılısın. Dünya çapında bu türün en başta gösterilen yazarlarından biri olabilirdin. Teşvik Ödülüne değil, Türün Öncüsü Ödülüne layık görülürdün... E aksiyon yoksa ne var bu kitapta, sonuçta 1600 sayfa? İşte bu yüzden her insanı tatmin etmeyebilir dedim. Metro aksiyon gibi dursa da, aslında Dünya Klasikleri hızında ilerleyen bir bilim kurgu. Bol diyalog, çevre tasvirleri var; az miktarda da gerilim ve aksiyon. Bilim kurgu teması çok güzel işlenmiş. Metronun o atmosferi çok başarılı yansıtılmış. Diğer yandan istasyonlar arasındaki görüş farklılıkları, hiyerarşi farklılıkları, karakter çeşitliliği, çok çok iyi. Bir bölüm var, spoiler yok dedim korkmadan devam et, yumurta satın alıyor Artyom'un arkadaşı. Tabi yumurta üreticiliği bitti, tek tük tavuk var o da yumurta verirse; onun dışında hep yeraltı mantarlarıyla besleniyor bu insanlar. Yumurtayı alıyor, yemeye başlıyor. Tabi haşlayamıyor da, bunun bir nedeni yok kendi aptallığı. O ara istasyondaki diğer insanlar çevresinde toplanıyor, uzun zamandır yumurta yiyen görülmediği için. Yumurta nedir, rengi nasıldır, kıvamı nasıl... çok etkileyici. Kahvaltıya gidip yumurta yiyemedim. Metroda aç olan insanlar var, ben nasıl bu kadar rahat yumurta yiyebilirim diye... O an keşke kurgu bir hayatı yaşayan insanları düşünmektense, gerçek bir metroyu yaşayan yoksul insanları aklıma getirip iştahım kaçsaydı diye d düşünmedim değil tabi. Harita da var, kitabın içinden çıkıyor. Bu haritada metronun içindeki tonla istasyonu gösteriyor. İlk kitapta çok işime yaradı, ikinci kitapta biraz baktım, üçüncü kitapta ise... sahi üçüncü kitaba neden harita koydunuz? Son olarak, 2.kitap çok beğenilmiyor. Ben okuduklarım içinde en akıcı olarak Metro 2034'ü buldum. Ruh tahlilleri ve karakterler arası diyaloglar arasında da en başarılı olanı da bence 2034 idi. En çok 2035 beğeniliyor, ama 2035'deki diyaloglarda konuşma çizgisi bile yok. 3 sayfa süren karşılıklı konuşma bile var ki çok fazla kafa karışıklığına sebep olmuş. Öyle ki bir bölümde Artyom'un hayat kadını olduğunu okuyunca geri döndüm, baştan konuşma çizgilerinden okumaya başladım. Niye garip gurup sesler çıkartıyor diyorum... Diğer yandan son kitapta gerilim havası da bir tık azalmış. Bu nedenle seri içerisinde en az beğendiğim kitap oldu. Zevk ve renkler farklı olabilir, hayatın sonu demek değildir bu. Genel olarak hepsini beğendim ve bu tarz bir kitap arayan arkadaşlara da tavsiye ederim. Puanlamam: Metro 2033: 84 Metro 2034: 88 Metro 2035: 80 (Hakan)
Bilgisayar oyununu oynadıktan sonra keyifle okuduğum kitaptır.Hikaye anlatımı zaman zaman ilginizi düşürsede, sonunu merak ettiğiniz için devam etmeniz olası (Mehmet Rifat)
Metro Triloji PDF indirme linki var mı?
Dmitry Glukhovsky - Metro Triloji kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Metro Triloji PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Dmitry Glukhovsky Kimdir?
Glukhovsky, Kudüs’teki Hebrew Üniversitesi’nde Gazetecilik ve Uluslar arası ilişkiler okudu. Genç yaşına rağmen oldukça etkileyici bir gazetecilik kariyerine sahip olan Glukhovsky, Fransız Euro News TV, Moskova’daki Russia Today TV ve Mayak Radyosu için çalıştı. Deutsche Welle Radyo, Sky News ve İsrail’in ulusal radyo kanalında muhabir olarak görev yaptı.
Gazeteci olarak Fas’tan Guatemala’ya, İzlanda’dan Japonya’ya kadar neredeyse bütün dünyayı dolaşan Glukhovsky, Çernobil faciası sırasında bozulan nükleer reaktörü filme almak için bölgedeydi. Baykonur’da Rus roketlerinin ateşlenmesini izledi. Kiryat-Shmona bölgesinde, İsrail ve Hizbullah arasındaki ilişkileri ateş hattından tüm dünyaya aktardı. Ayrıca Glukhovsky, “Kuzey Kutbu’ndan canlı yayın yapan ilk gazeteci” olma unvanını da taşımaktadır.
Glukhovsky, anadili Rusça’ya ek olarak İngilizce, Fransızca, Almanca, İbranice ve İspanyolca da bilmektedir. Bugün Moskova’da yaşayan yazar, “Metro 2033” kitabı ile 2007 yılında, Kopenhag EuroCon yarışmasında, Avrupa Bilim Kurgu Topluluğu (the Eurepean Science Fiction Society) tarafından Teşvik Ödülü’ne layık görüldü.
Metro 2033 kitabı, fazla talep üzerine 25 farklı dile çevrildi. Kitabı sadece Rusya’da 1 milyon kişi okudu. Geçen yıl piyasaya çıkan “Metro 2034” isimli kitabın Rusça dışındaki dillere çevrilmesi beklenmektedir. Ayrıca Metro 2033 kitabından uyarlama aynı adlı bir video oyunu da bulunmaktadır.
Dmitry Glukhovsky Kitapları - Eserleri
- Metro 2033
- Metro 2034
- Metro 2035
- Sumerkı Alacakaranlık
- Gelecek
- Metro Triloji
- Mesaj
Dmitry Glukhovsky Alıntıları - Sözleri
- Samimi davranırlar ve empati kurarlar ama insanı sırtından vurmazlar mıydı? (Mesaj)
- Bu, yarını olmayan bir dünya. Hayaller, planlar, umutlar... Bunlara burada artık yer yok. Duygular yerini içgüdülere bırakmış; en önemli içgüdü ise hayatta kalma arzusu. Ne pahasına olursa olsun hayatta kalmak (Metro 2034)
- "Bak genç adam, bilgi ışıktır ve cehalet de karanlık." (Metro 2033)
- İnsanlar, kendini kandırmanın verdiği konforlu alanın sınırlarını belirleyen bariyerlerin ötesine pek geçmezler. (Gelecek)
- Bazı ölüler, hayattakilerden daha dinçtir. (Metro 2035)
- "SAGLAM KAFA SAGLAM VÜCUTTA BULUNUR!" (Metro 2035)
- Kaybettiklerimizin hatıralarının unutulmayacağını düşünüyordu. Çünkü dünyamız diğer insanların yaptıklarıyla ve düşünceleriyle, fikirleriyle oluşmuştu, tıpkı her birimizin binlerce yıl önce yaşamış atalarından miras aldığı sayısız mozaiklerden meydana geldiği gibi. (Metro Triloji)
- "EL CONOCIMIENTO ES UNA CONDENA" (Sumerkı Alacakaranlık)
- "Kim bir ömür boyu karanlığa bakacak kadar cesur ve kararlıysa, ilk umut ışığını o fark edecektir." (Metro 2033)
- İşin ucundaki para o kadar büyük olacak ki,bununla baş edemeyeceğiz.Merdiven altı atölyelerde kendi plasebolarını hazırlayan tüm yasadışı farmakologlar ve diğer kimyagerler bu serseriler için satıcı olacak.Mafya onları koruyacak. Ve aşılanmış her bir birey onlara kölelik edecek çünkü aldıkları doz kadar yaşıyor olacaklar. (Gelecek)
- Hayatında hiç yıldız görmemiş bir insan, sonsuzluk nedir hayal edebilir miydi? (Metro 2033)
- Yaşlılıkta, bugünden çok düne aitiz. .... Bu insanlar genelde yeni hayatlarını kabullenmez, şimdiki zamanı huysuz bir şekilde iterler çünkü geçmişlerinin mutlu suluboya tablolarına karışmaktadırlar. Titanikleri neredeyse dibe batmıştır ama onu henüz terk etmek istemezler. Paslanmış dümenin başında, kendilerini zorlayarak geriye, uzaklara bakarlar. (Sumerkı Alacakaranlık)
- Artık önünde gelecek diye bir şey yoktu, bu yüzden onun için önemli olan geçmişti ve kimse onu elinden alamazdı. (Metro Triloji)
- "Kimse geleceğin ne getireceğini bilemez" (Metro 2034)
- Sözüne güvenilecek biri varsa,o da gammazlayacağına yemin eden bir ispiyoncudur. (Gelecek)
- “Kim bir ömür boyu karanlığa bakacak kadar cesur ve kararlıysa, ilk umut ışığını o fark edecektir.” (Metro 2033)
- Günler birbirine benzerse o zaman öyle çabuk geçiyor ki, hayatının son günü sanki korkunç bir hızla yaklaşıyormuş gibi geliyor insana. (Metro Triloji)
- Bir rejimi öldürmek mümkündür, imparatorluklar yaşlanır ve yok olurlar,fikirler ise veba mikrobu gibidir. Cesetlerde kuruyup kalırlar. Böylece 5 asır boyunca rahatça varlıklarını sürdürürler. Sonra birileri bir yerlerde tünel kazmaya kalkar ve vebalıların mezarlığına rastlar. Eski kemiklere dokunur...Artık hangi dili konuştuğu veya neye inandığı değildir önemli olan. Mikrop için hepsi birdir... (Metro 2035)
- "Asıl delilik, bütün yeryüzünü kendine köle yapmayı istemek değil mi ya da doğayı arabaların kölesi yapıp onu acılar içinde bırakmak delilik değil de nedir? Kendine ve benzerlerine duyulan nefret yüzünden doğayla hesaplaşmak... Asıl delilik, çılgınlık bu değil mi?" (Metro 2033)
- Herkes bir şeylerden korkuyor ama neden korktuğunu kimse bilmiyor... (Metro 2033)